Tekil Mesaj gösterimi
Alt 31 Aralık 2007, 12:39   Mesaj No:26

KalbinNûru

Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Hz. Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz

Buhârî’de naklolunduğuna göre Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Necd tarafına bir askerî birlik göndermiş, bölgede yürütülen askerî harekât neticesinde Benu Hanife’den Sümame b. Asal adlı biri esir alınarak Medine’ye getirilmiş ve Mescidin direklerinden birine bağlanmıştı. Rasûlullâh (s.a.s.), Mescide çıktığında: “Ey Sümame, gönlünden ne geçiriyorsun?” diye sordu. Sümame şu cevabı verdi: “Gönlümde hayır ümidi var ey Muhammed! Şayet sen beni öldürürsen kanlı bir caniyi öldürmüş olursun, eğer kurtuluş akçesi için mal istersen, ne kadar istersen veririm!”

Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ona Müslüman olmasını söyledi, fakat Müslüman olmadı. İkinci ve üçüncü gün de böyle devam etti. Karşılıklı sorular cevaplar tarzında konuşmalar oldu, fakat Sümame bir türlü Müslüman olmaya yanaşmıyordu.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir süre daha geçince Sümâme’nin salıverilmesini ashabına emretti. Böylece Sümame hiç bir karşılık alınmaksızın salıverildi. Acaba Sümame ne yapacaktı? Herkes bunu merak ediyordu. Çoğu kimsenin memleketine döneceğini sandığı bir sırada Sümame, yıkanıp temizlenmiş olarak Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in huzuruna geldi, Müslüman olarak şöyle dedi:
“Ey Muhammed! Vallahi şu yer üzerinde bana senin yüzünden daha düşman bir yüz yoktu. Fakat bu sabah, senin mübarek siman bana, yüzlerin en sevimlisi göründü. Vallahi ben dinler içinde en çok senin dinine düşmandım. Fakat bu sabah senin dinin bana göre dinlerin en sevimlisidir. Vallahi ben memleketler arasında en çok şu senin şehrinden nefret ediyordum. Fakat bu sabah, senin içinde bulunduğun şehir bana göre şehirlerin en sevimlisidir.”
İbn Hişam’ın “es-Siretü’n Nebeviyye” adlı eserinde şu bilgiler yer alıyor: Müslüman olduktan sonra da Sümâme’ye yemek çıkarıldı, sabah akşam deve sütü ikram edildi. Daha düne kadar hepsini yiyip içtiği hâlde doymaz gibi davranan Sümâme’ye bugün aynı miktar yemek ve sütün fazla gelmiş olması, sahabeyi hayrette bıraktı. Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şu yorumla sahabenin merakını giderdi:
“Bunda şaşılacak bir şey yok! inkârcı hiç doymayacakmış gibi, sanki yedi ağzı ve yedi midesi varmış gibi yer. Müslüman ise açgözlü değildir, o bir ağzı ve bir midesi olduğunun farkındadır.”
Birkaç gün sonra Sümâme, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in tavsiyesi üzerine umre için Mekke’ye gitti. Mekke ileri gelenleri, İslâm’a girdiği için onu kınamak isterlerse de o aldırış etmez, umre ziyaretini tamamlar. Ancak müşriklerin bu tavırlarına kızarak memleketine dönünce Mekkeliler için çok önemli olan buğday sevkiyatını durdurur. Yani Mekkelilere ambargo koyar.

Bunun üzerine Mekkeliler Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e mektup yazarlar, İslâmiyet’in akraba ve sıla-i rahim konu*sundaki emirlerini de hatırlatarak zahire sevkiyatının tekrar başlatılmasını isterler. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hz. Sümâme’ye mektup gönderir. Böylece Yemâme bölgesinden Mekke’ye zahire sevkiyatı tekrar başlamış olur
Bu olaydan anlıyoruz ki, Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir insanı İslâm’a kazanmayı dünya ve içindeki her şeyden daha kıymetli tutmaktadır. Ayrıca henüz Müslüman olmadıkları hâlde Mekkelilere zahire sevkiyatını başlatması ve insafı elden bırakmaması da dikkati çekmektedir

Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL

Alıntı ile Cevapla