Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01 Ocak 2008, 13:45   Mesaj No:27

KalbinNûru

Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Hz. Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz

İç Barışa Önem Vermesi
Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, iç barışa fevkalâde önem vermiş, ihtilâfları anında bastırmaya çalışmış dargınları barıştırmış, kavgaları önlemiştir. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in bildirdiğine göre Allah en çok sulh olmaya yanaşmayan inatçı hasım kişiye buğzeder. Şu da enteresandır ki, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “insanların aralarını bulmak için aslı olmadığı halde bir hayrı söyleyen”in yalancı sayılmayacağını belirtmiştirBu konuyu Sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in, iç barışı sağlamak ve insanların arasını ıslah ile alâkalı çalış­malarından bazı misalleri naklederek tamamlayalım


[LEFT]Müreysî Gazâsı’nda aynı adla anılan kuyu başında, Ensardan bir zat ile Muhacirlerden biri arasında bir münâkaşa çıkmıştı. Her iki taraf da yardımcılar çağırınca iş alevlenmişti. Ortalıkta neredeyse bir kavga çıkacaktı Münafıklar da bu münâkaşayı körüklüyorlar, esasen öteden beri arzu ettikleri bir kavgayı başlatmak istiyorlardı. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hâdiseden haber alır almaz hemen oraya gitmiş ve iki tarafı barıştırmıştı
[LEFT][COLOR=#4f6128][SIZE=3]
Kubalılardan Amr b. Avf oğulları arasında kavga çıkmıştı. Hatta birbirlerine taş atmışlardı. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri ashabdan Übeyy b. Kâ’b (r.a) ve Süheyl b. Beyzâ (r.a) gibi bazı zatları da yanına alarak hâdise yerine gitti. Anlaşmazlığı önlemeye ve kavgayı yatıştırmaya çalıştı. Hatta bu sırada namaz vakti girmişti ve Hz. Bilâl (r.a) ezan okumuştu. Biraz beklendiği hâlde Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazretleri hâlâ gelmeyince Hz. Bilâl (r.a), Ebu Bekir (r.a)’a hitaben: “Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- insanların arasını ıslâh ile meşgul, istersen namazı sen kıldırıver..” dedi. O da namaza durdu. Sonra Hz. Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- namaza gelip birinci safa durdu. Hz. Ebu Bekir (r.a) geri çekildi ve mihraba Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- geçerek namazı kıldırdı. Görüldüğü gibi Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, namazın bir süre gecikmesini göze almış, fakat Müslümanlar arasındaki kavgayı sona erdirme çalışmasını terk etmemiştir. Bu işi halletmiş ve sonra namaza gelmiştir. Bu, Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Hazretlerinin iç barışa ne kadar önem verdiğini göstermektedir
[LEFT]
Birgün Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendi evinin önünde bir alacak davasından hasımların yüksek sesle tartıştıklarını duydu. Borçlu, alacaklıya, alacağının bir kısmını bağışlamasını istiyor; alacaklı ise: “Vallahi bağışlamam!” diye yemin edip duruyordu
[LEFT]
Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- derhâl hâdiseye müdahale etti ve neticede alacaklı, alacağının yarısını bağışladı, diğeri de geri kalan yarısını verdi. Böylece kavgaya dönüşme ihtimali olan bir tartışma Rasûl-i Ekrem Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in araya girmesiyle derhâl önlenmiş oldu.
[LEFT][COLOR=#4f6128][SIZE=3]
Hudeybiye Andlaşmasındaki bir maddeye göre Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ertesi yıl Mekke’ye ashabıyla gelebilecek ve üç gün içinde Umre ziyaretini yapabilecekti, öyle de yaptı. Umreden dönüşünde önüne çıkan ve “Amcacığım!” diyen Hz. Hamza’nın kızını Medine’ye götürdü. Medine’ye varınca bu kızcağızı eve götürüp onun bakımını üstlenmek hususunda Hz. Ali (r.a), Hz. Ca’fer ve Hz. Zeyd b. Harise (r.a) arasında tartışma çıktı. Hz. Ali: “O, benim amcamın kızıdır!” diyordu. Hz. Ca’fer (r.a) de böyle diyor ve “Ayrıca teyzesi benim nikâhım altındadır!” diye ekliyordu. Zeyd b. Harise (r.a) ise “O benim kardeşimin kızıdır, bana herkesten daha yakındır” diyordu. Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sağlığında Hz. Hamza ile Zeyd’i (r.a) kardeş ilân etmişti
Hz. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- teyzesi nikâhı altında bulunduğu için kız çocuğunun bakımını Hz. Ca’fer (r.a)’e verdi. Ve bu üç zattan her biri hakkında iltifatta bulundu

Bir defasında her nasılsa Ebu Zerr-i Gıfârî Hazretleri, Bilâl-i Habeşî Hazretlerini: “Kara kadının oğlu!” diye ayıplamıştı. Bu söz Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-e ulaşınca, Ebu Zerr’i: “Ey Ebu Zerr! Sen onu anasından dolayı ayıplıyorsun öyle mi? Demek ki, sen içinde hâlâ câhiliye ahlâkı kalmış bir kişi imişsin!” diye azarladı. Ebu Zerr (r.a) söylediği o sözden o kadar pişman oldu ki, yanağını yere koyarak: “Bilâl (r.a), ayağıyla yanağıma basmadıkça, yanağımı yerden kaldırmayacağım!” diyerek özür diledi. Hz. Bilâl (r.a), bunu yapmadan da özrünü kabul edeceğini söylemişse de Ebu Zerr Hazretlerinin ısrarı karşısında yanağına basmak zorunda kaldı.

Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL

Alıntı ile Cevapla