Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Ocak 2008, 22:29   Mesaj No:28

KalbinNûru

Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Hz. Muhammed Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz

Ticari Hayata Önem Vermesi
İslâmî gelenekte “halkın genel ahlâkının ve ticarî ahlâkın seviyesinin yükseltilmesi, üretici ve tüketici haklarının korunması, emniyetli alışveriş vasatının hazırlanması gibi hizmet sahalarıyla alâkalı olarak” “ihtisab” tabiri kullanılmaktadır
Asr-ı Saâdet’te hususî olarak bununla meşgul olan bir daire yoksa da, Medine’de bu vazifeyi bizzat Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yürütüyordu. Taşrada ise vali ve diğer bazı memurlar yürütmekte idi

Özellikle eski bir tacir olan Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, ticarî hayata büyük ehemmiyet veriyordu. Mekkeli Müslü*manlar hicret etmeden önce Medine’de sadece Yahudilere ait çarşı ve pazar yerleri mevcuttu. Hicretten sonra Rasûl-i Ekrem Hazretleri -sallâllâhu aleyhi ve sellem- müstakil bir İslâm çarşı-pazarı kurdurmuş, Müslümanları ticarî hayata teşvik etmiş ve İs*lâm çarşı pazarının İslâmî geleneğe göre kurulup gelişmesi için de sık sık denetlemelerde bulunmuştur. Müslim’in “Sahih”inde buna dair anlatılan bir hâdise çok enteresan*dır. Ebu Hüreyre (r.a) nakleder:
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir yiyecek yığınına uğradı, elini o yığının içine daldırdı, parmaklarına ıslaklık isabet etti. Bunun üzerine: “Ey taat sahibi bu nedir?” buyurdu. Mal sahibi: “Ya Rasûlullâh! Ona yağmur isabet etti!” dedi. Rasûlullâh: “O hâlde insanların görebilmesi için o ıslak kısmı, yiyecek yığınının üstüne neden koymadın? Aldatan kimse benden değildir!” buyurdu.
Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- devrinde ticarî hayatın temel prensiplerini kavrayabilmek ve onun ticarî hayata getirdiği değerleri iyice anlayabilmek için kendisinin bu konudaki bazı tavsiyelerini sıralamamız uygun olacaktır


1.

Bir Müslüman’ın pazarlığı üzerine pazarlık yapmak doğru değildir, alış veriş tahakkuk etmişse bunun üzerine bozucu bir teşebbüs doğru değildir.
2.
Müşteri kızıştırarak piyasayı yükseltmek ve pahalılık meydana getirmekten kaçınmak icab eder. <o:p></o:p>
3.
Müstahsilin malı, henüz pazara- çarşıya intikal etmeden ucuza kapatılmamalıdır.
4.
Ticarî hayat doğruluk esasına göre yürütülmelidir, yalandan kaçınılmalı, söz verilince durulmalı, bir şey emanet edilince emanet yerine getirilmeli, asla hıyanet edilmemelidir.
5.
En hayırlı kazanç, kişinin kendi el emeğiyle kazandığıdır, çalışmak esas olmalı, asalak olmaktan kaçınılmalıdır.
6.
Alışverişte karşılıklı güven esas olmalıdır. Satılan mal ile alâkalı gerçekler gizlenemez, olduğundan farklı gösterilemez. Dürüstlük bereket vesilesi, sahtekârlık ise bereketsizlik vesilesidir.
7.
Zengin tacir, takva sahibi olmalı, Allah’tan gereği gibi korkmalı; dinî, içtimaî, malî mesuliyetlerinin icabını yerine getirmelidir. Zekâtını vermeli, yok*sulları görüp gözetmeli, hayır hasenatı eksik etmemelidir.
8.
Borç, keyf için değil bir ihtiyacı gidermek için alınmalıdır. Borcun zamanında ödenmesi esas olmalıdır, darda kalan iyi niyetli borçluya mühlet vermek büyük sevaptır.
9.
Yalan yere yemin ile malın sürümünü arttırmak isteyen, neticede kazancının bereketini giderir.
10.
Rızkın temininde, iş hayatında, ticarî hayatta helâl yoldan ayrılmamak icâbeder.
11.
Yanında işçi çalıştıran kişi, emeğinin hakkı ne ise hemen ödemelidir. Hadiste bu: “alnının teri kurumadan” diye belirtilir.
12.
Aldatan, hilekâr tacirler kıyamet gününde kabirle*rinden günahkâr olarak kalkacaklardır. İyiler ve doğrular ise bunun dışındadır.
13.
Dürüst ve güvenilir tacirler kıyamette “Pey*gamberler, sıddîkler ve şehidlerle” beraber olacak*lardır.
14.
Terazide eksik tartmak, ölçüde yanlış ölçmek milletin helâkine sebeptir. Yani ölçü ve tartıda eksiklik, ticarî hayatın tefessühüne ve bu da içtimaî hayatın bozulmasına sebeptir.
15.
Bir malı ucuzken alıp kasıtlı olarak piyasaya sürmemek ve ancak pahalılaşınca ortaya çıkarmak veya halkın ihtiyacı olan maddeleri piyasadan toplamak yasaktır. Bunu yapan kişiler lânetlenmiştir.
16.
Yapılan işi sağlam yapmak ve bir işin başarılmasına kadar dikkatle çalışmak esas olmalıdır. Mesai dol*sun, vakit geçsin diye zaman harcanamaz, kişi baş*kasının işinde çalıştığında bile kendi işi gibi titiz ve itinalı hareket etmelidir
17.
Şartlar ne olursa olsun çalışmak esas olmalıdır. Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şu hadisi bu açıdan çok manâlıdır: “Sizden birinizin sırtına bir demet odun yüklenip (bu suretle kazancını sağlaması) birine el açıp dilenmesinden -el açtığı adam versin vermesin- daha hayırlıdır.”
Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in iş hayatı, işi yürüten çalışan işçi, malı satan tacir, alan tüketici, meyve ve hububat üreticisi, ticarî hayat, ölçü tartı, ve benzeri konularda daha pek çok hadisleri vardır. Biz bu hadislerden çıkarabil*diğimiz bazı tavsiye ve yasakları yukarıda sıralamış bulunuyoruz
Bunlardan anlaşıldığına göre Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ticarî hayatı, mükemmel bir şekilde tanzim etmiş; alış- verişte, üretim ve tüketimde hem aldatmayı hem de aldanmayı önlemiştir. Yani o, ticarî hayata doğruluğu, dürüstlüğü, karşılıklı emniyet ve helâli hakim kılmıştır. Hz. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bunu sadece sözde, bırakmamış, bizzat Müslüman çarşı pazarına zaman zaman uğrayarak alışverişte gözetilecek hususları “şöyle ölçün, böyle tartın” diyerek fiilen göstermiştir.
Prof.Dr.Hüseyin ALGÜL
Alıntı ile Cevapla