Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Ocak 2011, 14:02   Mesaj No:1

AYSENUR YILDIZ

Medineweb Acemi Üyesi
AYSENUR YILDIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:AYSENUR YILDIZ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13259
Üyelik T.: 26 Ocak 2011
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:43
Mesaj: 15
Konular: 12
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Amine Binti Vehb / Ayşenur Yıldız

Amine Binti Vehb / Ayşenur Yıldız

KAİNATININ GÜLÜNÜN AÇILDIĞI KUCAK: AMİNE BİNTİ VEHB

Yeryüzünün en şerefli, en kıymetli annesidir o. Annelerin sultanıdır. Allah vergisi bir duyguyu, Allah vergisi bir ayrıcalıkla yaşamak da ayrı bir şeydir. Hikmettir bu annelik, kaderin tecellisidir. Güllerin en güzeline bakmak, O'nu gözetmek...Kadınların içinde unutulmayacak bir kadın, annelerin içinde unutulmayacak bir anne...

Anne olmak her kadına mutluluk verir ama Hz. Amine’ye bambaşka bir mutluluk bambaşka bir üstünlük vermişti.

Çünkü o kainat hürmetine yaratılanın annesiydi. Dokuz ay boyunca içinde taşıdığı can, yerin göğün sahibinin muhabbetiydi. Bu her anneye nasip olmayacak bir makamdı. Her ne kadar layık olmasak da, kainatın gül annesini tanıtmayı, acizane anlatmayı Rabbimiz bizlere nasip etti.

Rabbim hakkıyla anlatabilmeyi lûtf eder inşallah. Ellerimin titrediğini hissediyorum. Ama kolay değil ki, bu anne Hz. Abdulmuttalip’in gelini, Hz. Abdullah’ın eşi ve daha da önemlisi Hatam-ül Enbiya’nın annesi. Şefaatini üzerimizde eyle ya Rabbi.

HAYATIYLA HAZRETİ AMİNE ANNEMİZ

Hz. Amine’nin babası Vehb b. Abdümenâf, Kureyş kabilesinin Beni Zühre koluna, annesi Berre bint Abdüluzzâ ise aynı kabilenin Beni Abdüddâr koluna mensuptur. Vehb b. Abdümenaf, Beni Zühre’nin hatırı sayılır kimselerindendir.

Doğum tarihi belli olmayan Hz. Amine’nin, 577 yılında hayata gözlerini yumduğu tahmin edilmektedir. Kureyş kabilesi içinde ileri gelen bir kola mensup olan gül annemiz Amine binti Vehb, güzel konuşan ve üstün zekasıyla tanınan bir kadındı.

Hz. Amine küçük yaşından beri hem maddî hem manevî güzelliğiyle dikkat çekerdi. Şiir yazdığı da bazı rivayetlerde geçmektedir. Abdulmuttalip çok sevdiği oğlu Abdullah’ın evlenme çağına geldiğini görünce onu evlendirmeye karar verdi.

Fakat O’na her yönüyle denk birini bulmak gerekiyordu. Hz. Abdullah kabilesinde ve yaşıtları içinde yakışıklılığıyla ve yüzünün parlaklığıyla dikkat çekiyordu. Bu üstün ve farklı görünümü nedeniyle bir çok kadından evlenme teklifi alan Hz. Abdullah, bunlara iltifat etmiyordu.

Abdulmuttalip Beni Zühre kabilesinin büyüğü olan Vehb b. Abdümenafın yanına vararak güzellik, âhlak ve nesep itibariyle Kureyş kızları arasında en yüksek mevkiye sahip olan Hz. Amine’yi oğlu Abdullah’a istedi. Vehb teklifi memnuniyet ve sevinçle karşıladı.

Sonra şöyle konuştu: “ Ey amcamoğlu! Biz bu teklifi sizden önce aldık. Amine’nin annesi geçenlerde bir rüya görmüştü, anlattığına göre evimize bir nur girmiş. Aydınlığı yerleri ve gökleri sarmış. Ben de bu gece rüyamda dedemiz İbrahim (a.s.) gördüm. Bana; “ Abdulmuttalip’in oğlu Abdullah ile kızın Amine’nin nikahlarını ben kıydım, sen de kabul et” dedi. Bugün sabahtan beri bu rüyanın tesiri altındaydım. “Acaba ne zaman gelecekler” diye kendi kendime sorup duruyordum.

Bunları duyan Abdulmuttalip sevindi. Kısa zamanda düğün yapıldı ve kainatın efendisini dünyaya getirecek mesud aile yuvası böylece kurulmuş oldu.O zaman ki Arap geleneklerine göre evlilik üç gün süreyle kadının evinde geçerdi. Bu, genç kızın evliliğe alışması ve kendini yabancı hissetmemesi içindi.

Hz. Abdullah’ın yüzünde bulunan nur, evliliklerinin ikinci haftasından itibaren Hz. Amine’nin yüzüne geçti. Yeni kurulan yuvada eşlerin birbirlerine sonsuz sevgi ve saygıları vardı. Bu çatının altındaki muhabbette, Nur-u Muhammed gizliydi. Alemlerin efendisi işte bu tarifi güç olan sevginin eseridir.

Evliliklerinin ikinci ayında Hz. Abdullah geçimlerini sağlamak için Şam’a giden bir ticaret kervanına katılmıştı. İlahî emir öyle tecelli etti ki, Medine'de hastalanan Hz. Abdullah orada vefat etti. Alemlerin efendisine iki aylık hamile olan Hz. Amine dul kalmıştı. Acı haberi alınca dünyası başına yıkılmıştı.

Gün geçtikçe mum gibi erimeye başladı, günlerce göz yaşlarını tutamadı ağladı. Eşine sonsuz sevgiyle bağlı olan Hz. Amine kendini yapayalnız hissetmişti. O ağlarken, bütün insanlığın gözyaşını; beraberinde getireceği nur ile silecek ve acılarını dindirecek zatın dünyaya gelişine iki ay gibi kısa bir zaman kalmıştı.

İşte o Zât(sav) geliyordu, dünyanın manevî şeklini beraberinde getireceği nur ile değiştirecek eşsiz insan, Allah’ın son Peygamberi geliyordu.
Cins ve inse ebedî saadetin yolunu gösterecek Hz.Muhammed (s.a.v) geliyordu. Tarih miladî 571, nisan ayının yirmisi. Kamerî aylardan rebiülevvel ayının on ikinci gecesi. Mekke’de mütevazi bir ev, günlerden pazartesi. Vakit, vakitlerin sultanı seher vakti. Bu mütevazi evde, bu eşsiz vakitte muazzam hâdise vuku buldu. Kainatın efendisi Muhammed Mustafa (s.a.v) dünyaya gözlerini açtı. Bu eşsiz şerefe mazhar kılınan aziz anne Hz. Amine o kutlu anı şöyle anlatır:

“ Hamileliğimin altıncı ayında bir gece rüyamda karşıma bir zât çıkıp dedi ki: ‘ Ya Amine! Bil ki sen alemlerin hayırlısına hamilesin. Doğunca ismini Muhammed koy ve halini hiç kimseye açma!

Artık doğum zamanım gelmişti, evde yalnızdım. Kayınbabam Abdulmuttalip kabeyi tavafa gitmişti. Birden kulağıma çok gürültülü, tüylerimi ürpertecek bir ses geldi. Gördüğüm şey dehşetti, bir beyaz kuş yanımda peydahlanıp arkamı sıvazladı. O andan itibaren korkum ve kaygım geçti. Bana, ak bir kase içinde şerbet sundular, şerbeti içer içmez beni bir nur sardı. Ve o anda Hz. Muhammed dünyaya geldi.”

Muhterem anne doğum sonrasını da şöyle anlatır:

“ Gördüm ki doğuda bir bayrak, batıda bir bayrak ve Kâbe’nin üstünde bir bayrak. Doğum tamamlanmıştı. Bebeğe baktım, secdede parmağını da göğe kaldırmıştı. Hemen ak bir bulut inip yavruyu kundakladı ve kapladı. O anda bir ses işittim: "Doğuları ve batıları dolaştırın, deryaları gezdirin, ta ki mahlukat Muhammed’i ismiyle, sıfatıyla, sûretiyle tanısınlar.”

Sevgilinin dünyaya gelme anındaki yaşanan bu fevkaladelik hallerde Hz. Amine annemize apayrı bir mutluluk vermişti. Süt anneye verilme geleneği gereğince Efendimiz de doğumundan bir hafta sonra süt annesine verildi. Hz. Amine annemizin yanına tekrar döndüğünde dört yaşını bitirmiş beş yaşına girmişti. Efendimiz, dünyaya babasız gelmişti ama yeryüzünde hiçbir annenin evladına göstermediği şefkati, sevgiyi ve yakınlığı Hz. Amine annemizde bulmuştu.

Peygamber Efendimiz yaşının küçük olmasına rağmen annesine ev işlerinde yardım ederdi. Özellikle temizliğine dikkat etmesi annesini hem şaşırtır hem mutlu ederdi. Hz.Amine annemiz oğluyla huzurlu, bereketli bir hayat sürdürürken içine sevgili eşinin hasreti çöktü. O’nu ziyarete gitmeye karar verdi. Hazırlıklarını yapıp yola çıktılar. Bu yolculuk sırasında Hz. Amine sürekli elemli durdu ve gözyaşlarını tutamadı. Mevsimin en sıcak günlerinde yaptıkları bu zor ve yorucu yolculuk sonunda tamamlanmıştı. Hz. Amine kocasının kabri başına gelince daha fazla ayakta duramayıp yıkılıverdi. Öyle çok ağladı ki, gözyaşları Hz.Abdullah’ın kabrini sular içerisinde bıraktı.

Bu ziyaretin ardından Hz.Amine rivayetlere göre kainat’ın efendisi olan oğluyla bir ay kadar Medine'de kaldıktan sonra, Mekke’ye dönmeye karar verir. Eş, dost ve tanıdıklarıyla vedalaşarak memleketine döner. Ama Hz. Amine bu dönüş esnasında daha çok hüzünlenerek gözyaşları akıtır. Henüz yolu yarılamışlardı ki Hz. Amine aniden hastalanır. Yol üzerindeki Ebvâ köyü yakınlarındaki bir ağacın gölgesinde konaklarlar. Hz. Amine’nin dizlerinin artık gücü kalmadığı için olduğu yere düşüverir. Birkaç kelimelik konuşmadan sonrada kendinden geçer. Artık konuşacak takati kalmamıştır. Ruhunu Hakk'a teslim etmiştir. Yer, Mekke ile Medine arasında bulunan Ebva Köyü. Tarih, miladi 576.

Kâinatın efendisi yıllar sonra, Hudeybiye Umresi sırasında, Ebvâ Köyün’den geçerke annesinin kabrini ziyaret edip elleriyle toprağını düzeltmiştir. Mübarek gözlerinin dolduğunu gören sahabeler de ağlayarak “Ya Resûlallah, niçin ağladınız diye sorarlar. Resûl-i Ekrem, “Annemin, benim hakkımdaki şefkat ve merhametini düşündüm de ağladım” diye cevap verir.

Rabbimiz’den annemize sonsuz rahmet diler, şefaatinden biz acizleri de mahrum etmemesini niyaz ederiz.

Ayşenur Yıldız

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

KAYNAK : Şamil İslam Ansiklopedisi, Şamil Yayınevi, c.1, s. 186-187, İstanbul 2000
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 3, s.63-64, İstanbul 1991
Salih Suruç, Kainatın Efendisi Peygamberimizin Hayatı, Nesil Yayınları, c.1, İstanbul 2007 (Dünya siyer ödülü almıştır)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi AYSENUR YILDIZ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Eş Seçimi:Bir Oyun Değil,Ebedi Hayat Makale ve Köşe Yazıları efsane-07 4 2520 16 Nisan 2015 21:51
Allah'ın Selamı/ Tesettür Emri /Ayşenur Yıldız Makale ve Köşe Yazıları Esma_Nur 2 2289 09 Nisan 2015 21:21
Cenetten Bir Parça/ Tesettür/Ayşenur Yıldız Makale ve Köşe Yazıları su damlası 3 2345 02 Nisan 2015 21:48
Kahraman İlk Müslüman Kadın/Ayşenur Yıldız Makale ve Köşe Yazıları AYSENUR YILDIZ 0 1676 26 Mart 2015 21:46
Peygamber Bahçesinin Gülü/Ayşenur Yıldız Makale ve Köşe Yazıları AYSENUR YILDIZ 5 1962 19 Mart 2015 20:23