Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02 Mayıs 2011, 09:36   Mesaj No:1

KARAKÖSE

Medineweb Sadık Üyesi
KARAKÖSE - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KARAKÖSE isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5710
Üyelik T.: 18 Aralık 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 326
Konular: 48
Beğenildi:14
Beğendi:0
Takdirleri:53
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL

Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL

.

İman nedir? İslam’da ittikadi mezheplerin çıkmaya başladığı dönemlerde; iman, ibadet, şefaat gibi kavramların değişik şekillerde tanımlandıklarını görüyoruz. Bu tanımlardan yönetimin işine gelenler desteklenmiş ve günümüze kadar gelebilmiştir. Yönetim tarafından benimsenmeyenler ise yasaklanmış ve ortadan kaldırılmıştır.

Başka kimi mezhepler gibi, Ehlisünnetin iman tanımı da eksik bir tanımdır. Yâda eksik demek yerine yöneticilerin işine en çok gelenlerindendir demek daha doğru olur sanırım. şöyle ki;

Ehli Sünnet kabulüne göre İman; Allah’ın
—Varlığına ve birliğine,
—Meleklerine,
—Peygamberlerine,
—Kitaplarına,
—Ahret gününe,
—Kaderin, hayır ve şerrin Allahtan olduğuna inanmaktır.

Şimdi analizini yapalım; bir insan amentüde geçen bu 6 ilkeye iman ettiğinde mümin sayılır. Büyük günah işlese de, zalimlik yapsa da mümindir. Yani bir kral, general, holding sahibi ya da nüfuzlu başka biri amentü maddelerine iman ettiyse, halka ne kadar zulüm ederse etsin mümindir. Ehli Sünnet bu tanımın çıkmazını aşmak için mümindir kabulünün yanına ama günahının cezasını çekmeden cennette gidemez eklemesini yapmıştır. Ancak yinede çıkmazı aşamamıştır.

Yeryüzünde şeytanın kötülüklerini geride bırakacak şeytanlıklar yapanlar vardır. Bu gün İslam dünyasındaki krallıklara baktığımızda halkın acınası durumunu, sömürünün en çirkin yüzünü görebilmekteyiz. Fakat yinede ehlisünnete göre bu zalimlikleri yapanlara İslam’ın dışındadırlar diyemiyoruz. Önce cehenneme gidip cezalarını çekecekler daha sonra cennete gidecekler demek zorunda kalıyoruz.
Peki; madem amentüye inanan herkes hangi hal üzere yaşarsa yaşasın sonunda cennete gidecekse, şeytan neden cennete gidemiyor. Şeytanın imanı herkesin imanından çok daha güçlü değilmi. Şeytan Allahın varlığına en net şekilde inanan değilmidir. Keza amentünün diğer maddelerine şeksiz ve şüphesiz inanan değilmidir. O halde şeytan iman sahibi bir cehennemlik mi olacaktır, peygamber imanına sahip bir cehennemlik. Şöyle denebilir, şeytan halis iman sahibi değildi, yani samimi değildi. Bu yaklaşım çok saçma olur, çünkü aynel yakin muhatap olduğun bir gücün varlığına halis iman da bulunmak yada yalan imanda bulunmak gibi bir değerlendirme aklın alamayacağı bir şey olur. Bir şeyin varlığına ya inanırsın ya inanmazsın yada şüphe edersin. Şeytan şüphe demeyeceğine göre en yüksek dereceden iman sahibidir.

Dünya hayatı sömürülen ile sömüren, köle ile efendi üzerine kuruludur. Her şey ama her şey bu ilkelerden sonra gelir. Öncelikle insanların sömürüsünü teorik ve pratik olarak reddetmek imanın ilk şartı olmalıdır. Salih amel ve iyiliğe yöneltip kötülükten vazgeçirmek, içimizdeki en zayıf insanlara nasıl davranıyorsak o şekilde karşılanacağımızı bilmek imanın diğer şartları olmalıdır. Bunların üzerine ehlisünnetin 6 ilkesi bina edilmelidir. Unutulmamalıdır ki, şeytan amentü ilkelerinin hepsine bir melek kadar inanmaktadır. Şeytanda var olan sorun ise sömürü karakteridir, kötü ameldir, kibirdir, merhametsizliktir. O halde; Allahın varlığına ve birliğin, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahret gününe, hayır ve şerrin Allahtan geldiğine inanan ama sömürüden vazgeçmeyen biri tıpkı Nemrut, Firavun ve Ebucehil gibi gerçek şeytandır.

Dünya hayatı geçicidir, dünya malı sadece sıkıntıdır gibi sözlerin arkasına saklanarak kendini sanki büyük zahmet altındaymış gibi göstermek ve bir nevi sömürüsünü bu şekilde meşrulaştırmak şeytanlığın bir başka türüdür. Etrafınızda bu şekilde konuşan zengin para babası sömürücüleri görmüşsünüzdür, işte o para babaları gerçek şeytanlardır.

İman sahibi olmak, adaletin ve merhametin varlığını ara detaylarda değil; ana ilkelerin taaa en merkezinde gerektirir. Peygamberlerin öğretisinde, adalet ve merhamet göklerde değil yeryüzündedir ve imanın birer ilkesidir. Daha sonra ilahi adalet ve ilahi merhamet adı altında göklere havale edilirler. Yeryüzü ise imanlı adaletsizler, imanlı merhametsizlere kalır.

Ehlisünnetin iman tanımını eleştirdiğim için bana kızabilirsiniz. Ancak problem sadece ehlisünnet değildir. Problem yöneticilere ve sömürücülere çıkış yolu bırakan iman tanımlarıdır. Bir din sömürücüleri ve kötü amel sahiplerini direkt mahkum etmiyorsa uyuşturucu görevi görmeye başlar.


KARAKÖSE
www.medineweb.net
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... Makale ve Köşe Yazıları KARAKÖSE 0 1821 16 Mart 2012 15:51
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 6 3107 03 Ocak 2012 10:45
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 22 7760 05 Ağustos 2011 09:04
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 23 8885 20 Temmuz 2011 09:29
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Makale ve Köşe Yazıları Yitiksevda 4 1847 02 Mayıs 2011 09:36