Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Ocak 2012, 03:47   Mesaj No:2

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: ""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek""

Bu görüşün kötülüğünü, kitap ve sünnete nasıl muhalif olduğunu ve bu görüşü ortaya atanların ne kadar kötü vehimler içinde bulunduğunu, Allah (c.c)’nun izni ve tevfiki ile açıklığa kavuşturalım.


Allah (c.c), insanları iman etme veya küfrü seçme konusunda zorlamamış bilakis onları, hidayete yönelme veya hidayetten sapma yeteneği üzere yaratmıştır. Allah (c.c.) insanoğlunu yaratmış ve ona cüz’i bir irade vererek hayrı emredip şerri yasaklamıştır. Bu emir ve yasaklamayla birlikte iyi ve kötüyü ayırt edebilecek kabiliyet vermiştir. Kendi cüz’i iradeleriyle onları başbaşa bırakarak yaptıkları amellerde onları zorlamamıştır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Ona iyi ve kötü iki yol gösterdik” (Beled: 10)

“Sonrada ona gideceği yolu gösterdik. Kimi şükrederek bu yoldan gider kimi de kafir olarak ondan sapar.” (İnsan: 3)

“Her nefis ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak sizi şer ve hayırla deneriz. Zaten yine bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya: 25)

Allah (c.c.) hayır ve şer amelleri Kur’an ve sünnet de belirtmiş hayrın iman, hayrı seçenlerinde Müslüman, şerrin küfür, şerri seçenlerinde kafir olacağını bildirmiştir. Allah (c.c), küfürden razı değildir.

Bu sebeble küfür işlemeği yasaklamış ve küfür ameller işleyenlere ceza vereceğini bildirmiştir. Allah (c.c.) kafirin, müşriğin, münafığın, mü’minin sıfatlarını insanlara bırakmamış insanlar daha imanı küfrü seçmeden neyin iman neyinde küfür olduğunu bizzat kitap ve sünnette açıklamıştır.


Bir kimsede kafirin, müşriğin, münafığın sıfatları tahakkuk ederse o kimse Allah’ın kitabında ve Rasulünün sünnetin de belirttiği kafir hükmünü alır. Allah (c.c.) insanları kafir ve müşrik yapmaz. Çünkü

Allah (c.c.)’un küfre rızası yoktur. İnsanlar kendilerine Allah (c.c.) tarafından verilmiş olan cüz’i iradeyle imanı ve küfrü seçerler. Allah (c.c.) hükmünü daha önceden kendilerine haber verdiği için kafir ve müşrik olmayı bizzat kendiler seçmiştir, Allah (c.c.) onları zorlamamıştır.

Şayet Allah (c.c.) küfrü seçenlerin kafir olduğunu, kafirlerinse ebediyyen cehennemde kalacağını bildirmeseydi bu kimselerin Allah’a karşı bir mazeretleri olabilirdi. Ama Allah (c.c.) bunu kendilerine daha önceden bildirdiği için bu kimselerin mazeretleri ortadan kalkmıştır. Bunlar kendi iradeleriyle küfrü seçip satın almışlardır. Bu gibi amelleri işlemeye bizzat kendi nefisleri zorlamıştır.


Allah (c.c.) Kur’an-da kafir, müşrik ve mü’minin sıfatlarını belirtmiştir. Bu sıfatların içine giren kimselere Allah’ın insanlar hakkındaki verdiği hükmü verilir. Bir kimse bir kimseyi kafir yapamadığı gibi müslümanda yapamaz. Çünkü böyle bir yetki insana verilmemiştir. Allah (c.c.) böyle bir yetkiyi Rasulüne bile vermemiştir. Allah’ın vermediği bir yetkiyi kendisinde görenin durumu ise açıktır.

Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“Rasulüm! Şüphesiz sen doğru yola hidayet edersin.” (Şura: 52)

“Gerçek şu ki, sen sevdiğini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğini hidayete erdirir. O; hidayete erecek olanları daha iyi bilendir.” (Kasas: 56)


Biz, insanların kalbine imanı koymakla memur kılınmadık. Biz ancak insanlara, Allah’ın insanlar hakkındaki verdiği hükmü tebliğ ederiz. Hidayet ise Allah’tandır. Bizim insanlara kafir ve müşrik dememiz de yine Allah’ın çizdiği sınırlar çerçevesindedir.


Bir kimseye kafir veya müşrik derken mutlaka Kur’an ve sünnette o kimsenin kafir ve müşrik olduğuna delalet eden bir delil bulması gerekir ki; o kimseye kafir ve müşrik diyelim. Buna bir örnek verecek olursak; Allah (c.c.) bir ayet-i kerimede şöyle buyuruyor:

“Kim Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.”(Maide: 44)


Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen bir kişi; bir grup, bir toplulluk hakkında kafir dediğimiz zaman bu kimseleri biz kafir yapmıyoruz. Biz sadece Allah’ın bu kimseler hakkında verdiği kafir hükmünü söylemiş oluyoruz. Bu kimselerin kafir ve müşrik olmalarında bizim herhangi bir etkimiz yoktur. Burada hükmü insanlar değil, Allah veriyor. İnsanlara düşen sadece Allah’ın hükmünü söylemektir.



Mü’minlerin kafirlere peşkeş çekildiği, müslüman-kafir ayrımının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Şu hakikatı bilmekte fayda vardır; doğruları doğru zamanlarda konuşmayanlar, doğru bir hayat yaşamaktan mahrum kalırlar.


Doğru zamanlarda konuşulamayan doğrulardan birisi de, “müslüman” ve kafir” ayrımıdır. İnsanları müslüman ve kafir olarak taksim edip isimlendiren Allah-u Teala’dır. Allah-u Teala değişmez hayat programımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“İnsanları Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve “şüphesiz ben müslümanlardanım” diyen kimselerden daha güzel sözlü kim olabilir?”(Fussilet Suresi 41/33)

Dikkat edilirse müslümanlardan olmak, övülmüş ve övülmeye layık olan bir durumdur. İslam’a teslim olmayan ve müslümanlardan olmayı kabul etmeyenler de kafirdirler.


İnsanlar iki kısımdır. Kafir ve müslüman.

Evet, Müslüman ve kafir ayırımı, Rabbani bir ayırımdır. Allah-u Teala değişmez hayat mektebimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:

“Muhammed Allah’ın Resulüdür. Onun beraberinde bulunanlar kafirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise merhametlidirler.”(Fetih suresi: 29)

Şimdi bu ayrımı yapan Allah’u tealaya rağmen, “Müslüman” ve “Kafir” şeklinde insanları sınıflandırıp taksim etmek doğru değildir” diyenler, şeksiz kafir olmuş olurlar. Esasen “İnsanları Kafir ve Müslüman şeklinde ayırmak şer bir harekettir” iddiasında bulunanlar, doğrudan doğruya Allah’a karşı Rabb’lık iddiasında bulunan iman mahrumlarıdır.


Yeryüzündeki insanların taksimatı konusunda “Müslüman” ve “kafir” ayırımından vazgeçmek sıratı mustakimden sapmadır. Müslüman ve kafir ayırımını yapmayanlar, Allah’ın arzında Allah’ın dinini yaşama hakkını kaybederler. Çünkü böyle bir durumda kafirlerle müşterek bir hayatı kafirlerle paylaşma ve yaşama, başlı başına bir küfürdür. Bu böyle biline.

“De ki: Bizim günahımızdan siz mesul olmayacaksınız, sizin yaptığınızdan da biz sorumlu tutulmayacağız.” (Bakara Suresi: 134)


Küfür küfürdür, İslam da İslam’dır. Küfre küfür, İslam’a İslam demek, Allah’a imanın alametidir. Açıktan iman esaslarını red ve inkar edenlere kafir demekten kaçınmak, kafirleri küfürleriyle birlikte sevip saygı duymak demektir. Küfrü ve kafiri sevip saygı duymak ise, Allah-u Teala’yı inkar etmekle eşdeğerdir.

Allah-u teala, kafir olan kitap ehline, müşriklere, ateistlere, mürtedlere ve bütün kafirlere kitabında küfür hükmü vermiştir. Buna göre kesin bir şekilde onların kafir olduğuna inanmak gerekir. Bu ise tevhidin gereğidir.

Devamı var


__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla