Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14 Ocak 2012, 14:42   Mesaj No:4

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: ""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek""

Allah’ın hükmünün verilmesi gereken yerde Allah’ın hükmünü vermeyen,

Allah’ın hükümleriyle hükmetmemiş, Kur’an-ın ifadesiyle kafir olmuş olur.

Allah’ın hükmünün verilmesi gereken yerde vermeyenler Allah’dan daha merhametli olduklarını iddia etmiş olurlar. Neticede kendileri kafir oldukları gibi kafir tağutların ekmeğine de yağ sürmüş olurlar.

Buda onları ancak cehenneme götürür. İnsanları kırmamak için sözde iyi niyet taşıyarak, Allah’ın hükümlerini açık ve net bir şekilde insanlara tebliğ etmeyenler Allah’ı kızdırmış, şeytan ve yandaşları olan tağutları sevindirmiş olurlar.

Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen kafirdir. Burada imanımızı kurtarmak için kafire kafir demek zorundayız. Buradaki kazanç imanımızı korumaktır.


Bir kimse namaz kılsa, oruç tutsa, zekat verse, hacca gitse bununla birlikte Allah’a ait sıfatı, yetkiyi yaratıklardan birisine verse bütün amel ve ibadetleri boşa çıkar ve kafir olur. Burada insanların kafir olduğu hükmünü biz değil Allah veriyor. Bizde Allah’ın insanlar hakkında vermiş olduğu hükmü söylüyoruz.

Alim olarak geçinenlere gelince; bu kendilerini alim sanan belamlar, Allah’ın hükümleriyle hükmetmeyen yöneticilerin kafir olduklarını halka açıklamayıp gizlediklerinden ve bu tağutlara itaat ettiklerinden helali haram, haramı da helal yaptıklarından dolayı Maide 44, Bakara 159, Tevbe 31 ayetlerine göre kafir olmuşlardır.

Bu kimselerin kafir olduğunu bizzat Allah (c.c.) kitabında açıklıyor. Bize düşen ise Allah’ın bu kimseler hakkında vermiş olduğu hükmü söylemektir. Yoksa onları kafir yapma gibi bir niyetimiz olsa, o anda kafir olmuş oluruz.

Çünkü Allah (c.c.) şunu kafir yapın, bunu müslüman yapın diye bize bir yetki vermemiştir. Eğer böyle bir yetki olsaydı önce yaratılmışların en hayırlısı olan peygamber efendimize verirdi ki ona bile böyle bir yetki verilmemiştir.

Mesele, tepeden atma ve uç olma damga vurma meselesi değildir. Mesele Allah (c.c.)’nun Kur’an-da kafir, müşrik, mü’min diye belirttiği sıfatların içine giren kimselere Allah’ın hükmünü verip vermeme meselesidir. Bir kimse bir kimseyi kafir yapamadığı gibi müslüman da yapamaz.

Çünkü böyle bir yetki insana verilmemiştir. Bir kimse kolayına geldiğinden dolayı hüküm veremez. Ancak Allah (c.c.) o kimseler hakkında Kur’an ve sünnette bir hüküm belirtmişse müslümana düşen kolayına da gelse zorunada gelse Allah’ın hükmünü, kınayanın kınamasından korkmadan çekinmeden vermektir.


Maide: 44 ayetiyle ilgili ehl-i sünnet alimleri burada geçen kim kelimesinin şart edatı olduğunu söylemişlerdir. Yani kim olursa olsun ister bir fert, ister bir topluluk, isterse bir devlet olsun hiç farketmez. Kim de Allah’ın indirdikleriyle hükmetmezse hem zalimdir, hem fasıktır, hem de kafirdir.

Bu kimselerin isminin müslüman, mücahid olması gerçeği değiştirmez. Sadece Allah’a inanıp bir takım amel ve ibadetleri yapmak insanları Allah katında kurtarsaydı, yahudi ve hristiyanları kurtarırdı. Çünkü onlar da Allah’a inanıp, birtakım amel ve ibadetleri yapmaktaydılar.


Rasullerin tümü, hem kadı hem de davetçi olarak gönderilmişler ve kavimlerindeki fertler hakkında kafir (küfür) hükmünü vermişlerdir. Bundan sonra onları hak dine davet etmişler, dinlerine giren ve inandıkları şeylere inananlara müslüman (İslam), bu inançtan çıkanlara mürted (irtidat) hükmünü vermişlerdir. Bu konu hakkında Kur’an’ı Kerim’de bir çok delil mevcuttur.


Bunlardan bazıları şunlardır:


1-) Kur’anı Kerim, yaratılmışların efendisi Muhammed (s.a.s)’in, kavmini İslama davet ettiğinde onlar icabet etmeyince, kendisine icabet etmeyenlere küfür hükmünü verdiğini bizlere şöyle bildirmektedir:

Allah (cc) şöyle buyuruyor:

“De ki: Ey kâfirler! “Ben sizin İbadet ettiklerinize ibadet etmem. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz. Ben de sizin ibadet ettiklerinize (asla) ibadet edecek değilim. Siz de benim ibadet ettiğime ibadet edecek değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.”(Kafirun: 1-6)

Özür beyan etmelerine rağmen, Allah’ın ayetleri ile alay edenler hakkında kafir hükmünü vermesi de bunun gibidir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor :


“Onlara sorsan, elbette; “biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk” derler. De ki: “Allah, ayetleri ve O’nun Rasulü ile mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin. Çünkü iman ettikten sonra küfre girdiniz. Sizden bir gurubu affetsek bile, suçlu olduklarından dolayı bir guruba azap edeceğiz.” (Tevbe: 65-66)

2-) Efendimiz İbrahim (a.s) putlara ibadet eden babası ve kavmi hakkında sapık ve küfür hükmünü vermiştir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“İbrahim, babası Azer’e demişti ki: “Sen bir takım putları ilah mı ediniyorsun? Doğrusu ben, seni de kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum.” (En’am: 74)
3- Efendimiz Nuh (a.s) kavmine, mü’minleri küçük görmeleri ve kovmaları sebebi ile cahil ve sapık hükmünü vermiştir.

Allah (cc) şöyle buyuruyor :

“And olsun ki biz, Nuh’u kavmine gönderdik. Onlara şöyle demişti: “Muhakkak ki ben, sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah’tan başkasına ibadet etmeyin. Çünkü ben, sizin için acıklı bir günün azabından korkuyorum.

Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki: “Biz seni sadece, bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Sana bizim basit görüşlü, alt tabakamızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis, sizin yalancılar olduğunuzu zannediyoruz. (Nuh) dedi ki: Ey kavmim! Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzerinde isem ve O, bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz?

Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız? Ey kavmim! Allah’ın emirlerini bildirmeme karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum. Benim mükafatım yalnız Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Muhakkak ki onlar, Rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, cahil bir kavim olarak görüyorum.”(Hud: 25-29)
4-) Efendimiz Yusuf (a.s) da kavmine küfür hükmünü vermiştir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Muhakkak ki ben, Allah’a inanmayan bir kavmin dinini terk ettim. Onlar ahireti de inkar edenlerin kendileridir.” (Yusuf: 37)
5-) Ashab’ı Kehf de kavimlerine, şirk ve küfür hükmünü verdikten sonra kavimlerinden uzaklaşmışlardır.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“İşte şu bizim kavmimiz, Allah’tan başka birtakım ilahlar edindi! Bari onların ilahlıkları hakkında açık bir delil getirseydiler ya. Allah hakkında yalan uydurandan daha zalim kim vardır.” (Kehf: 15)

Rasulullah (s.a.v)’in siretini inceleyen kişi, bu konuda apaçık deliller görecektir.

Devamı var





__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla