Konu Başlıkları: "Mevlid/Bidat'mıdır?"
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Şubat 2012, 22:05   Mesaj No:2

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: "Mevlid/Bidat'mıdır?"

Soru: rabbim ecrini versin inş soruma tam olarak cevap verdin ama bi sorun kaldı kafam da şimdiki imam ve bildiğimiz günümüzde ki kendine alimlik sıfatını verenler dinde olmadığı halde sahabelerden de sonradan çıkan mevlüt regaib kandilini kutlamak falan filan gecelerde oruç tumayı bid'atı hasane görüyorlar acaba bunların dinde ki yeri nedir?

Cevap: 1- Mevlit Kandili :

İsminden de anlaşıldığı üzere Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem’in doğduğu gecedir. Rabi’u’l-Evvel ayının on ikinci gecesine rastlamaktadır. Bu gecenin ne fazileti ve ne de kutlanması hakkında hiç bir rivayet sabit olmamıştır. Dolayısıyla Peygamberimiz sallAllahu aleyhi ve sellem doğum gecesini ne kendisi ne ashabı ve ne de selefi salihin kutlamış değildir. Bunun üzerine ilim ehli bu geceyi o maksatla ihya etmeyi ve de mevlit okumayı dinde ihdas edilmiş bir bid’at saymışlardır. Nitekim okunan mevlidinde bu babtan sayıldığı ilim ehlince malumdur.

Hırıstiyanlar Mesih’in ve aile efradların doğum günlerini bayram olarak kutlarlar. Hz. Muhammed (s.a.v) veya bazı şahışların doğum günlerinin kutlanması hırıstiyanlardan esinlenme bir bid’at’tır. İslamda ne kimsenin doğumu için kutlama, ne de ölümü için matem törenleri tertipleme yoktur.

İnsanlar mevlidin sonunda Rasulullah’ın huzura geldiği inancıyla ayağa kalkarlar ki, bu da uydurulmuş yalandan başka bir şey değildir.

Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor:

“Onların (ölenlerin) gerisinde dirilecekleri güne kadar bir berzah (berzah dünya ile ahiret arasındaki engeldir) vardır.” (Mü’minun: 100)

Enes İbn Malik (rahimehullah) diyor ki:

“Ashabın yanında Rasulullah’tan daha sevgili kimse yoktu, buna rağmen ashabı onu gördükleri zaman hoşlanmayacağını bildikleri için Rasulullah’a kıyam etmezlerdi.” (Ahmed, Tirmizi sahihtir)

2- Regaip Kandili:

Bu geceyi ihya etmek maksadıyla Recep ayının ilk cuma gecesi yani aKSamla yatsı arası kılınan on iki rek’atlık namazın ve bu gecenin fazileti hakkında dayanılan rivayet şudur:

Enes İbn Malik (radıyAllahuanhu) Allah Rasulu (s.a.s)’in şöyle dediğini rivayet eder:

(Recep ayında orucun faziletini zikrettikten sonra, devamla) “O ayda bulunan ilk cuma gecesinden gafil olmayın. Çünkü o, meleklerin regaip diye isimlendirdikleri bir gecedir. Kim recep ayının ilk perşembe gününü oruç tutar ve o günün, aKSamla yatsı arası on iki rekat namaz kılarsa, (namazın keyfiyetini açıkladıktan sonra) Allahu Teala o kimsenin günahlarını bağışlar”

İmam İbnu’l-Cevzi bu hadis hakkında şunları söyler:

“Bu hadis Allah Rasulu (s.a.s) üzerine uydurmadır. Ali İbn Abdillah İbn Cahdami bu rivayetiyle ilim ehli tarafından itham olunup yalancı sayılmıştır. Şeyhimiz hafız Abdulvahab’ı şöyle derken işittim: Bu hadisin ravileri mechuldur. Ravilerle ilgili bütün kitaplarda onları aradım ve bulamadım.”

İbnu’l-Cevzi sözüne şöyle devam eder:

“Bu hadisi uyduran kimse bid’atında çok aşırı gitmiştir. Çünkü bu namazı kılan kimse önce gündüz oruç tutacaktır. Belkide o günün gündüzü çok sıcaktır, oruçlu oluncada aKSam namazına kadar haliyle yemek yeme imkanı bulamıyacaktır aKSam namazından sonra, bu namaz için uzun tesbihat sebebiyle kıyamda ve secdede duracak neticede gayet eziyet çekmiş olacaktır. Ben doğrusu, ramazan ve teravih namazlarına nazaran insanların bunda, nasıl izdihamlaştıklarını kıskandım. Bilakis bu namaz halk indinde diğerinden daha büyük ve değerlidir. Çünkü bu namazda diğer beş vakit namaza gelmeyenler hazır bulunuyor”

Hafız Ebu’l-Hitab ise şunu söyler:

“Regaib namazını uydurmakla ittiham edilen kimse Ali İbn Abdillah İbn Cahdami’dir. Mechul olan raviler üzerine uydurmuştur. Ki bunlar, kitabların tümünde mevcut değildir”

Hafız el-İrakı şöyle der:

“Rezzin, kitabında bunu irad etmiştir. O uydurma bir hadistir”

İmam Tartuşi şu sözünü ekler:

“Receb ayındaki regaip namazı ise, Beyti’l-Makdis’de bizim bulunduğumuz yerde ancak h. 480 senesinde ihdas (uydurulmuş) edilmiştir. Bundan önce bu namazı ne gördük ve ne de duyduk”

Görüldüğü gibi bu gecede mevlit okuma işi bu namaza nisbeten yeni sayılıp daha sonra uydurulmuştur.


3- Mi’rac Kandili :

Recep ayının yirmi yedinci gecesidir. Recep ayının yirmi yedinci gecesini kutlamak ve bazı insanların bu geceye has bazı zikir ve ibadette bulunmaları bid’attır. Recep, Şa’ban ve Ramazan aylarında okunan -gayrı sabit- dualar bid’at ve uydurmadır. Şayet bunlarda bir hayır olmuş olsaydı bizden öncekiler bunda bizleri geçerlerdi. İsra, Mi’rac veya mezkur ayın ihyasına dair hiç bir delil kaim olmamıştır

Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’de Recep ayının yirmi yedinci gecesi ile ilgili olan namaz hakkında şöyle der:

“Muteber alimlerin belirttiği gibi; İslam alimlerin ittifakıyla bu, (namaz) meşru değildir. Bu ancak cahil ve bid’atçı kimseden sudur eder. Bu gecedede mevlit okumak adet halini almıştır. Böylelikle bir bid’ata diğer bir bid’at eklenmiş olunmaktadır.”


4- Beraat Kandili:

Beraat Kandili ise Şaban ayının ortasında olan geceye denilmektedir. Bu gecenin faziletiyle ilgili bazı rivayetler gelmiştir. Örnek olarak bir kaçını zikredelim.

Hz. Ali (radiyAllahu anh)’dan Allah Rasulu (s.a.v) şunu demiştir:

“Şaban ayının ortasında olan gece olunca, gecesini ihya eden gündüzünü de oruçlu geçirsin.”

Diğer bir rivayet ise şöyledir:

Ebu Musa el-Eş’ari (radiyAllahu anh)’dan Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:

“Şaban’ın ortasında bulunan gecede Allahu Teala mahlukatına nazar eder. Müşrik ile cimri müstesna olmak üzere bütün mahlukatını affeder.”

Yine başka bir rivayette de şöyledir:

Hz Aişe (radiyAllahu anha)’dan Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:

“Bu gecede Adem oğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır. Ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner.”

Ancak bu rivayetler veya zikrettiğimiz rivayetlerden hiç birisi sahih değildir. İlk rivayet Hz. Ali’nin rivayetidir.

İmam Busiri şöyle der:

“Bu rivayetin senedinde İbnu Ebi Sebure vardır. Asıl ismi, Ebu Bekr İbn Abdillah İbn Muhammed İbn Ebi Seburedir. İmam Ahmed İbn Hanbel ve Yahya İbn Ma’in; bu adamın hadis uyduran bir kimse olduğunu söylediler”

İkinci rivayete gelince, Ebu Musa el-Eş’ari’nindir. İmam Busiri derki:

“Ebu Musa’ya ait hadisin senedi zayıftır. Bu da Abdullah bin Lehi’a’nın zayıf oluşundandır. Birde Velid bin Muslim’in tedlis yapması söz konusudur.

Diğer rivayette Hz. Aişe’nindir. Hz. Aişe’nin Ebu Musa’nın rivayetine benzeyen başka bir hadisi daha vardır. İmam Beyhaki, iki rivayeti de Da’vat’ul-Kebir kitabında tahric ettikten sonra” şöyle der: “Bu hadisin isnadında ve öncekinde de mechul olan kimseler vardır. Diğeri birine inzimam edilince biraz kuvvet kazanır.”

Bid’at ile ilgili eserinde bu rivayetleri serdeden Ebu Şame akabinde şunu söyler:

“Bu rivayetlerde hususi bir namazın beyanı yoktur. Ancak bu gecenin faziletini belirtmektedir. Geceyi ihya etmek ise bütün senenin gecelerinde olduğu gibi müstehabtır. Mahzur ve münker olan şey; bazı geceleri hususi bir keyfiyette hususi bir namazla tahsis etmek, cuma, bayram ve teravih gibi ve bunuda İslamın şiarından olan mezkur ibadetler gibi izhar etmektir.”

Beraat kandilinde kılınan namaz:

Allame Ali İbn İbrahim bu namaz hakkında şöyle der:

“Şaban ayının ortasında geceleyin kılmak üzere ihdas edilen (uydurulan) onar defa ihlas suresi okumak suretiyle cemaatle kılınan cuma ve bayramlardan daha fazla önem verilen yüz rek’atlık elfiye namazına gelince; hakkında ancak ya zayıf ya da uydurma haber ve eser gelmiştir. Kuut’ul-Kulub ve İhyau Ulumu’d-Din sahiblerinin zikretmesine veya Sa’lebi tefsirin kadir gecesi olduğunu söylemesine aldanma.”

Hafız İrakı Şöyle der: “Beraat namazı hakkındaki hadis batıldır.”

İbnu’l-Cevzi’de: “Şüphesiz bu hadis uydurma” demektedir

Şeyhu’l-İslam İbnu Teymiyye de buna benzer söz söylemiştir.

Bu namazın çıkış tarihini İmam Tartuşi şöyle anlatır:

“Bana Ebu Muhammed el-Makdisi haber vererek dedi ki: Bu, bizde ilk olarak 448 h. senesinin evvelinde ihdas edilmiştir. Nablus şehrinden İbnu Ebi’l-Hamra adıyla tanınan birisi Beyti’l-Makdise geldi. Güzel tilaveti vardı, kalktı ve Mescidi Aksada Şaban ayının ortasında (15’inde) bulunan gecede namaz kıldı arkadan ona birisi uydu ondan sonra bir başkası daha sonra bir diğeri eklendi, neticede namazı bitirinceye kadar kalabalık bir cemaat oldu. Gelecek sene yine geldi ve arkasında bir çok insan bu namazı kıldı. Mescidde bu yayıldı. Böylelikle Mescidi Aksa’da ve insanların evlerinde bu namaz intişar etti. Daha sonra bir sünnetmiş gibi günümüze kadar bu namaz devam edegeldi. Nitekim aynı şekilde bu gecenin ihyası için camilerde mevlit okunmaktadır. Bunun sebebi ise şeytanın bu cahillere amellerini süslü ve meşru göstermesidir.”


Müslüman olan her kişinin görevi, Kur’an ve sahih nebevi sünnete tabi olmak, Peygamber (s.a.v)’in ve ashabının izlediği yolu izlemektir. Asıl fırka-i naciye onların izlediği ve onların izinden gidenlerin gittiği yoldur.

Bid’at ve günümüzde oldukça yaygın olan bid’at türleri hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyenler İbn-i Teymiyye’nin, “Sırat-ı Mustakim” adlı eserinin inceleyebilirler. Bu eserde günümüzde yaygın olan bid’atler, Kur’an ve sünnet ışığında şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde incelenmiştir.

Rasulullah (s.a.v) Veda hutbesinde şöyle buyuruyor:

“Size iki şey bırakıyorum. Onlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunlar da Allah’ın kitabı (Kur’an) ve benim sünnetimdir.” (Buhari-Müslim)

alıntı
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla