Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ağustos 2007, 10:26   Mesaj No:16

KalbinNûru

Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz

Utanması

Haya ve edep Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.)’de taçlanmış, çiçek çiçek açmıştır. O, kimseyi azarlamaz, tane tane konuşur; tebessümü yüzünden eksik etmezdi. Şımarıklığı, gururu ve büyüklük taslamayı asla sevmezdi.

Peygamberimiz (s.a.s.)’in gençliğini ve orta yaşlılığını geçirdiği Arabistan’ın Hicaz bölgesinde, edep ve haya dışı âdetler ortalığı kaplamış olduğu hâlde, Yüce Rasûl bu gibi âdetlerin hiç birine uymamıştır. Cenâb-ı Hak, geleceğin müjdecisini bu çirkin âdetlere bulaşmaktan korumuştu. O sıralarda Arabistan’da Kâbe’yi çıplak tavaf etmek ve baş*kalarının yanında çıplak yıkanmak gibi haya ve edep dışı âdetler de vardı. Peygamberimiz (s.a.s.) bu kabil hareket*lerden daima nefret ederdi. Henüz Mekke’de amcasının koyunlarını güderken, iki gün üst üste Kureyşli gençlerin katıldığı bir eğlenceye katılmak istemişse de, o esnada göz*lerini uyku bürümüş ve uyandığında, eğlencenin bittiğini anlamıştı. Bir daha da böyle bir teşebbüste bulunmadı. Kâbe tamiri sırasında O da Abdülmuttalib oğulları adına taş taşımakta idi. Kureyşli gençler elbiselerinin eteklerini omuzlarına toplayarak taşıyorlardı. Böylece omuzları acı*mamış oluyordu. Ama etekleri kalkınca haya ve edep dışı bir görüntü ortaya çıkıyordu. Henüz yaşı genç olan Hz. Muhammed (s.a.s.) de bir defa bunu deneyecek oldu. Ama gizli bir el (bir melek) O’nun eteğini yere doğru öyle bir kuvvetle çekiyordu ki, Hz. Peygamber (s.a.s.), Kureyşli gençlerin düştüğü durumdan korunmuş oluyordu. Pey*gamberimiz (s.a.s.), putlardan nefret ederdi. Onlar şerefine verilen ziyafet ve şölenlere asla katılmazdı. Fakat bir yıl halaları O’nu zorladılar, ancak Kureyşli ileri gelen ailelerin katılabileceği, putlar onuruna verilen bir ziyafete yeğen*lerini de götürmek istediler. Henüz küçük bir çocuk olan Hz. Muhammed (s.a.s.), ne kadar direndiyse de halaları “Böyle bir günde Abdullah’ın yetimini yapayalnız evde bıra*kamayız, bu, bizim mürüvvetimize sığmaz.” diye düşünüyorlar*dı. Fakat henüz yolda giderken Peygamberimiz (s.a.s.)’in yü*zünde, görünmeyen bir sesin şakladığı duyuldu. Hz. Muhammed (s.a.s.), kendisini yerde bulmuştu. Rengi sarar*mış, mecalsiz kalmıştı. Halaları hemen onu kaldırdılar ve eve döndüler, O’nun istirahatını sağladılar ve bir daha putlarla ilgili hiçbir toplantıya O’nu götürmediler. Görül*düğü gibi edep ve haya dışı hareketlerden İslâm’dan önceki dönemde de Hz. Muhammed (s.a.s.) ilâhî bir kont*rol ile korunmuştur.

Ebu Said el Hudrî (r.a) diyor ki: “Nebi (s.a.s.) haya cihetiyle, kendi köşesinde oturan bakire kızdan daha utangaçtı.” Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)’in ne kadar haya sahibi olduğunu Ebu Said el Hudrî Hazretlerinin bu sözünden açıkça an*lamaktayız. Peygamberimiz (s.a.s.) gıybet etmez, gıybeti ya*saklar, dedikoduyu men eder, kendisine başkalarından de*dikodu tarzında lâf iletilmesini doğru bulmazdı. İnsanların kusurlarını yüzüne vurmaz; hataları, kusur sahibinin adını anmaksızın genele dönük olarak zikreder, herkesin böyle fenalıklardan kaçınmasını belirtirdi.

“Haya imandandır” buyuran Peygamberimiz (s.a.s.), pek fazla utangaç olması yüzünden arkadaşları tarafından kınanan biri hakkında: “O’nu hâline bırakınız. Çünkü haya imandandır” buyurmuştur. Bir başka zaman, Peygamberi*miz (s.a.s.), ashabına: “Haya insan için zinettir” diyerek öğüt vermişlerdir.

Şunu bilmek lâzımdır ki; haya, insanın karakterini taşır ve hiç bir millet hayadan müstağni kalamaz. Fazilete talip insan için edep ve haya, ilâhî nurla örülmüş bir taçdır. Onu giyen, her fenalıktan uzak kalır

Prof. Dr. Hüseyin ALGÜL
Alıntı ile Cevapla