Konu Başlıkları: Kevser süresinin tefsiri
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Nisan 2008, 00:41   Mesaj No:2

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Kevser süresinin tefsiri

e "Namaz kıl" ifadesinden maksat "Sadece ALLAH için namaz kıl "Venhar" ifadesinden maksat da "Sadece ALLAH için kurban kes" demektir. Bu görüş, Muhammed b. Ka´b el-Kurezi´den nakledilmektedir. O, Kevser suresini izah ederken şöyle demiştir: "Bir kısım insanlar, ALLAHtan başka şeyler için namaz kılıyor ve ondan başka şeyler için kurban kesiyorlardı. ALLAH teala bu sureyi indirerek buyurdu ki: "Madem ki biz sana Kevser´i verdik, o halde ey Muhammed, namazın ve kurbanın ancak benim için olsun." Taberi de bu görüşü tercih etmiş, âyeti kerimenin, Resulullaha verilen nimetlerden sonra zikredildiğini bu itibarla verilen nimetler karşılığında ALLAHa şükrederek sadece onun rızası için namaz kılması ve onun rızası için kurban kesmesi emredilmiştir. Âyeti genel manada alıp namazı belli bir namaza, kurbanı da belli bir kurbana tahsis etmenin uygun olmadığını zikretmiştir.

f "Namaz kıl" ifadesinden maksat, "Hudeybiyede namaz kıl", Kurban kes" ifadesinden maksat da "Hudeybiyede kurban kes." demektir. Bu görüş, Said b. Cübeyr´den nakledilmiştir. Said b. Cübeyr bu âyeti izah ederken şöyle demiştir: "Hudeybiye gününde Cebrail Resulullaha geldi ve "Kurban kes geri dön" dedi. Bunun üzerine Resulullah kalkıp Ramazan ve kurban bayram hutbesini okudu.[13] Sonra iki rekat namaz kıldı, daha sonra da kurbanlarını kesti.

g "Namaz kıl" ifadesinden maksat, "Herhangi bir namazı kıl" demek, "Venhar" ifadesinden maksat da "ALLAHtan iste" demektir. Bu görüş, Dehhak´tan nakledilmiştir.

h "Namaz kıl" ifadesinden maksat, "Herhangi bir namazı kıl" demek "Venhar" ifadesinden maksat da "Göğsünü kıbleye çevir" demektir. Bu görüş, de bir kısım lügat âlimlerinden nakledilmiştir.[14]

3 Şüphesiz ki asıl soyu kesik olan, sana buğuz edendir.

Ey Muhammed, şüphesiz ki en şerli, en aşağı ve soyu kesik olan, sana buğuz eden ve sana düşmanlık edendir.

Âyette sıfatları zikredilen bu kişinin kim olduğu hakkında farklı rivayetler zikredilmiştir.

Abdullah b. Abbas, Said b. Cübeyr ve Katade´den nakledilen bir görüşe göre bu kimse, Âs b. Vail es-Sehmî´dir. Bu kişi, Resulullah hakkında şöyle demiştir: "Ben Muhammed´i sevmiyorum. O, zelil bir kimsedir, soyu kesiktir." İşte âyeti kerime bu hususu beyan etmektedir.

Şemr b. Atiyye´den nakledilen diğer bir görüşe göre bu kimse, Ukbe b. Ebi Muayt´tır. Ukbe, Resulullahın erkek çocuğunun yaşamadığını bu sebeple onun soyunun kesik okluğunu söylemiş, ALLAH teala da bu âyeti indirmiştir.

Abdullah b. Abbas ve İkrime, bu âyette sıfatlan zikredilenin, Kureyşten bir topluluk olduğunu söylemiştir. İkrime diyor ki: "Ka´b b. el-Eşref Mekke´ye geldi. Mekkeliler ona: "Biz mi daha hayırlıyız yoksa kavminden kopmuş olan bu soyulmuş hurma ağacı mı? (Muhammed mi?) Biz, Hacılara ev sahipliği yapan kimseleriz. Develerin kurban edildikleri yer bizim elimizdedir." dediler. Ka´b b. el-Eşref de: "Siz daha hayırlısınız." dedi. Bunun üzerine ALLAH teala, Ka´b hakkında "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmüyor musun. Onlar puta ve tağuta inanıyorlar. Ve inkar edenlere: "Bunlar, iman edenlerden daha doğru yoldadır." diyorlar.[15] âyetini indirdi. Resulullahın aleyhinde konuşan Kureyşliler hakkında da "Şüphesiz ki asıl soyu kesik olan sana buğuz edendir." âyetini indirdi. Bu haber, Abdullah b. Abbas´tan da rivayet edilmektedir.

İlerime bu âyetin izahında şunları da söylemiştir: "Resulullaha vahiy gelince Kureyşliler: "Muhammed bizden koparıldı, tek bırakıldı, dediler. Bunun üzerine: "Şüphesiz ki asıl soyu kesik olan, sana buğuz edendir." Yani, Resulullahı soyu kesilmekle itham edenin soyu kesiktir." âyeti nazil oldu.

Taberi, âyeti kerimenin, genel anlamda alınmasının daha uygun olacağını, Resulullaha her buğuz edenin, zelil, hakir ve sonu güdük olduğunu söylemenin daha uygun olacağını zikretmiştir.[16]
Alıntı ile Cevapla