Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19 Nisan 2008, 00:03   Mesaj No:7

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Zümer-39/53(Ayet ve açıklamalı meali)

Af Delilleri


Bil ki bu ayet, ilahi rahmetin olacağına, şu bakımlardan delâlet eder:
1) Allah Teâlâ günahkârı "kulum" diye adlandırmıştır.Kulluk ise, kişinin ihtiyaç içinde olduğunu, zillete düştüğünü anlatır. Rahim ve Kerîm'e uygun düşen ise, miskin ve muhtaç kuluna, hayır ve rahmetini bol bol vermesidir.

2) Allah Teâlâ, mütekellim ya'sı ile onları kendisine nisbet ederek, "Ey kendi aleyhlerine olarak israf eden kullarım " buyurmuştur. Allah'a nisbet edilme şeref ve bahtiyarlığı, ilahî azabtan emin olmayı ifade eder.
3) Cenâb-ı Hakk, "Kendi aleyhlerine olarak israf edenler..." buyurmuştur. Bu, "O günahların zararı bana değil onlaradır. Dolayısıyla, günahlardan Ötürü zararın onlara yönelik olması onlara yeter. Öyleyse, bu kullara, ayrıca bir zararın verilmesine gerek yok" demektir.
4) Allah Teâlâ, "Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin" buyurarak, kullarını, ümidsizliğe düşmekten nehyetmiştir. Binâenaleyh bu, adetâ bir ümid ve keremi (ikramı) bekleme hususunda bir emir olur. Ümidi ve keremi beklemeyi emrettiğinde Kirîm'e uygun düşen ancak keremdir.
5) Allah Teâlâ önce, "Ey kullarım..." demiştir. Binâenaleyh buna uygun olan O'nun, "Rahmetimden ümid kesmeyiniz" demesi idi. Ama o, böyle değil de, "Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyiniz" buyurmuştur. Çünkü bizim "Allah" dememiz, Allah'ın en büyük ve yüce ismidir. Dolayısıyla, böylesi yüce bir isme nisbet (izafe) edilen rahmetin de, rahmet ve lütuf çeşidlerinin en büyüğü olması gerekir.
6) Cenâb-ı Hakk, "Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyiniz" buyurunca, gerekli olan, bunun peşisıra, "Çünkü O, bütün günahları bağışlar" demesi idi. Ama O, böyle değil de, "Allah" ismini tekrarlayarak, en büyük te'kidi ifâde eden ö[ edatını eklemiştir. Bütün bunlar, Rahman'ın vaadindeki mükemmelliğe delâlet eder.
7) Eğer Cenâb-ı Hak, "O, günahları bağışlar" demiş olsaydı, maksad yine anlatılmış olurdu. Ama O, buna te'kid ifade eden, "cemî'an" lafzını da eklemiştir. Bu da, rahmeti te'kid eden bir diğer husustur.
8) Allah, kendisini gafur diye tavsif etmiştir. Gafur lafzı İse, bu mağfiret hususunda çok ileri dereceyi ifade eder.
9) Cenâb-ı Allah, Kendisini "Rahîm" diye tavsif etmiştir. Rahmet ise, mağfirete ilave bir mana ifade eder. Dolayısıyla, "O, gafurdur" ayeti, ilahî cezayı gerektiren suç ve günahları sileceğine; "rahîmdir" ifadesi de, rahmeti ve mükâfaatı gerektiren şeyleri varedeceğine ve vereceğine bir işarettir.
10) Hak Teâlâ'nın yani, "Gafur ve rahîm olan ancak O'dur O" sözü, hasr (sadece) manası ifade edip, "Ondan başka gafur ve rahîm yoktur" demektir. Bu, Allah'ın alabildiğine gufran ve rahmet sahibi olduğunu gösterir. Binâenaleyh işte bu on husus, ayette mevcuttur ve herbiri de Allah'ın rahmet ve mağfiretinin mükemmelliğini göstermektedir. Allah'dan, bunları elde etmemizi ve fazl-u rahmeti sayesinde cezasından kurtulmamızı temenni ediyoruz.
Alıntı ile Cevapla