Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Eylül 2012, 18:32   Mesaj No:7

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart Cevap: Sorularla Kur'an Üzerinde Çalışma Eğitimi (50 soru)

39.Kuranda kıyamet adları

1 es-Sâat: “Kıyamet saati mutlaka gelecektir Bunda hiç şüphe yoktur” (Ğâfir: 59)

2 Yevmü’l-Ba‘s: “Andolsun ki siz Allâh’ın yazısında hükmedildiği gibi yeniden dirilme gününe kadar kaldınız İşte bugün yeniden dirilme günüdür; fakat siz onu tanımıyordunuz” (Rum:56)

3Yevmü’d-Din: “Din gününün söz sahibidir” (Fatiha: 3)

4 Yevmü’l-Hasret: “Sen onları pişmanlık ve üzüntü günü hakkında uyar” (Meryem: 39)

5 ed-Dâru’l-Âhira: “Ahiret yurduna gelince işte asıl yaşama odur Keşke bilmiş olsalardı!” (Ankebut: 64)

6 Yevmü’t-Tenâd: “Ey kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden korkuyorum”(Ğâfir: 32)

7 Dâru’l-Karâr: “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı geçici bir eğlencedir Ama ahiret gerçekten kalınacak yurttur” (Ğâfir: 39)

8 Yevmu’l-Fasl: “İşte bu yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür” (Saffât: 21)

9 Yevmu’l-Cem‘: “Şehirlerin anası (olan Mekke’de) ve onun çevresinde bulunanları uyarman ve asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları korkutman için sana böyle Arapça bir Kur'ân vahyettik” (Şûrâ: 7)

10 Yevmu’l-Hisâb: “İşte hesap günü için size va’d olunan şeyler bunlardır”(Sâd: 53)

11 Yevmu’l-Va‘îd: “Sûr’a üfürülür; işte bu geleceği va’dedilen gündür” (Kâf: 20)

12 Yevmu’l-Hulûd: “Oraya selametle girin İşte bu ebedi yaşamın başladığı gündür (Kâf: 34)

13 Yevmu’l-Hurûc: “O gün insanlar bu sesi gerçekten işitecekler İşte bu çıkış günüdür” (Kâf:42)

14 el-Vâkı‘a: “Kıyamet koptuğu zaman” (Vâkı‘a: 1)

15 el-Hâkka: “Gerçekleşecek olan; (evet) nedir o gerçekleşecek olan? Gerçekleşecek olanın (kıyametin) ne olduğunu sen nereden bileceksin?” (Hâkka: 1-3)

16 et-Tâmmetu’l-Kübrâ: “Herşeyi altüst eden o büyük felâket geldiği vakit” (Nâziat: 34)

17 es-Sâhha: “Kulakları sağır eden o ses geldiğinde” (Abese: 33)

18 el-Ezife: “Yaklaşan yaklaştı” (Necm: 57)

19 el-Kâri‘a: “Kapı çalan! Nedir o kapı çalan? O kapı çalanın ne olduğunu bilir misin?” (Kâri‘a:1-3)


olayları :

Kıyamet Sur'a Üfürülmesiyle Başlar

Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Kaf Suresi, 20)

Çünkü o boruya (Sur'a) üfürüldüğü zaman, İşte o gün, zorlu bir gündür; kafirler içinse hiç kolay değildir. (Müdessir Suresi, 8-10)

Sur'a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. (Yasin Suresi, 51)

Sur'a üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri 'boyun bükmüş' olarak O'na gelmişlerdir. (Neml Suresi, 87)

Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azab apansız size gelip çatmadan evvel. Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): "Allah yanında (kullukta) yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun (bana) doğrusu ben, (Allah'ın diniyle) alay edenlerdendim." Veya: "Gerçekten Allah bana hidayet verseydi, elbette muttakilerden olurdum" diyeceği, ya da azabı gördüğü zaman: "Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım" (diyeceği günden sakının). "Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun." Kıyamet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 54-60)


Şiddetli Sarsıntılar Başlar :

Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir. (Zelzele Suresi, 1-5)

O sarsıntının sarsacağı gün, Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek. O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak. Gözler zillet içinde düşecek. (Nazi'at Suresi, 6-9)

Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir. (Hac Suresi, 1)

Hayır; yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu, Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman; o gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? (Fecr Suresi, 21-23)

Yer Ağırlıklarını Dışa Atıp, Çıkarır

Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir. (Zelzele Suresi, 2-5)

Yer, düzlendiği, içinde olanları dışa atıp boşaldığı, ve 'kendi yaratılışına uygun Rabbine boyun eğdiği zaman. (İnşikak Suresi, 3-5)

Ve kabirlerin içi 'deşilip dışa atıldığı' zaman; (artık her) nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini bilip-öğrenmiştir. (İnfitar Suresi, 4-5)



Dağlar Kökünden Sökülüp, Savrulur

Dağlar, kökünden sökülüp savurulduğu zaman... (Mürselat Suresi, 10)

Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür. (Tur Suresi,10)

Dağlar yürütülmüş, artık bir serap oluvermiştir. (Nebe Suresi, 20)
Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır. (Kehf Suresi, 47)

(Öyle) Bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum yığını olur. (Müzemmil Suresi, 14)

Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır. (Kehf Suresi, 47)


Ve dağların 'etrafa saçılmış' renkli yünler gibi olacakları (gün) (Kaari'a Suresi, 5)
Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Mearic Suresi, 9)

Yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş)tur. (Hakka Suresi, 14-15)


denizlerin yanması :

Denizler, tutuşturulduğu zaman. (Tekvir Suresi, 6)

Denizler, fışkırtılıp-taşırıldığı zaman... (İnfitar Suresi, 3)



gökyüzünün durumu:

Şüphesiz, size vaat edilen gerçekleşecektir. Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman, Gök yarıldığı zaman... (Mürselat Suresi, 7-9)

O gün gök, sarsılıp çalkalanır. (Tur Suresi, 9)
Bu nedenle gök bile yarılıp-çatlamıştır; (artık) O'nun va'di gerçekleştirilip-yerine getirilmiştir. (Müzemmil Suresi, 18)
Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır. (Hakka Suresi, 16)

Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; (Mearic Suresi, 8)

Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman; (Rahman Suresi, 37)


yıldızlar güneş ve ayın durumu:

Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve Ay yarıldı. (Kamer Suresi, 1)

Yıldızlar, dağılıp-yayıldığı zaman. (İnfitar Suresi, 2)


Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman (Tekvir Suresi, 2)

Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman (Mürselat Suresi, 8)

Ay karardığı, Güneş ve Ay birleştirildiği zaman; İnsan o gün: 'Kaçış nereye?' der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün, 'sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)' yalnızca Rabbinin Katıdır. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. (Kıyamet Suresi, 8-13)

insanların durumu ile ilgili :

Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. (Mearic Suresi, 8-14)

Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün; işte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. (Furkan Suresi, 25-26)

Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. (Hac Suresi, 2)

Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından. O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 34-37)

İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Suresi, 2)

İnsanların, 'her yana dağılmış' pervaneler gibi olacakları gün... (Kaaria Suresi, 4)

Eğer inkar edecek olursanız, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız? (Müzemmil Suresi, 17)

hayvanlarla ilgili :

Gebe develer, kendi başına terk edildiği zaman, vahşi-hayvanlar, toplandığı zaman. (Tekvir Suresi, 4-5)


ba’s = öldükten sonra tekrar diriliş, kabir âleminden mahşere çıkış demektir

“Siz Allah’ı nasıl inkâr edersiniz ki, siz bir zamanlar ölüler idiniz de sizi o diriltti Sonra sizi öldürecek, sonra tekrar diriltecek ve en sonunda Ona döndürüleceksiniz” (Bakara Suresi, 28)

“Ölüden diriyi, diriden ölüyü o çıkarıyor Yeryüzünü ölümden sonra o canlandırıyor İşte siz de böyle çıkarılacaksınız” (Rum Suresi, 19)


haşr = Bütün canlıların yeniden diriltilerek mahşerde, hesap vermek üzere toplanmasıdır.

insanların hesap için toplanmaları ile ilgili ayetler pişmanlık sözleri ve muhal istekler-sevinç sözleri ve halleri
:

O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye, bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 6-8)

Siz o gün arzolunursunuz; sizden yana hiçbir gizli (şey), gizli kalmaz. Artık kitabı sağ-eline verilen kişi, der ki: "Alın, kitabımı okuyun." "Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım." Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. Yüksek bir cennette. Devşirilecek (meyve ve eşsiz ürün) leri pek yakındır. "Geride kalan günlerde, 'peşin olarak sunduklarınıza karşılık olmak üzere,' afiyetle yiyin ve için." (Hakka Suresi, 18-24)

Kitabı sol eline verilen ise; o da, der ki: "Bana keşke kitabım verilmeseydi. Hesabımı hiç bilmeseydim. Keşke o (ölüm herşeyi) kesip bitirseydi. Malım bana hiçbir yarar sağlayamadı. Güç ve kudretim yok olup gitti." (Hakka Suresi, 25-29


Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse. O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek. Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. Kimin de kitabı ardından verilirse. O da, helak (yok olmay)ı çağıracak. Çılgın alevli ateşe girecek. Çünkü o, (dünyada) kendi yakınları arasında sevinçliydi. Doğrusu o, (Rabbine) bir daha dönmeyeceğini sanmıştı. Hayır; gerçekten Rabbi, kendisini çok iyi görendi. (İnşikak Suresi, 7-15)


Biz ise, Kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz. (Enbiya Suresi, 47)


İşte, kimin tartıları ağır basarsa, artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir. Kimin tartıları hafif kalırsa, artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? O, kızgın bir ateştir. (Kaaria Suresi, 6-11)


Yer, Rabbinin nuruyla parıldadı; (orta yere) kitap kondu; Peygamberler ve şahidler getirildi ve aralarında hak ile hüküm verildi, onlar haksızlığa uğratılmazlar. (Zümer Suresi, 69)


Allah'ın düşmanlarının biraraya getirilip-toplanacakları gün işte onlar, ateşe bölükler halinde dağıtılırlar. Sonunda oraya geldikleri zaman, işitme, görme (duyuları) ve derileri kendi aleyhlerine şahitlik edecektir. Kendi derilerine dediler ki: "Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?" Dediler ki: "Herşeye nutku verip-konuşturan Allah, bizi konuşturdu. Sizi ilk defa O yarattı ve O'na döndürülüyorsunuz. Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz. İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz-zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız." Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya)ya dönmek isterlerse, artık hoşnut olacaklardan değildirler. (Fussilet Suresi, 19-24)



gün, yalanlayanların vay haline. Bu, onların konuşamayacakları bir gündür. Ve onlara özür beyan etmeleri için izin verilmez. O gün, yalanlayanların vay haline. Bu, hüküm günüdür; sizi ve öncekileri 'birarada topladık.' Şayet kurabileceğiniz hileli bir düzeniniz varsa, durmaksızın bana karşı kurun. O gün, yalanlayanların vay haline. (Mürselat Suresi, 34-40

Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın.
Artık kimin kitabı sağ yanından verilirse,
O, kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çekilecek,
Ve kendi yakınlarına sevinç içinde dönmüş olacaktır. (İnşikak Suresi, 6-9)

Ayağın üstünden (örtünün) açılacağı ve onların secdeye çağrılacakları gün, artık güç yetiremezler. Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', kendilerini de zillet sarıp-kuşatmış. Oysa onlar, (daha önce) sapasağlam iken secdeye davet edilirlerdi. (Kalem Suresi, 42-43)


cennet,isimleri,adları,nimetler ve kimlerin gireceği

Adn Cenneti
Me’va Cenneti
Naîm Cenneti
Huld Cenneti
Karar Cenneti:
Dârü’s-Selâm
Dârü’l-Mukâme

nimetleri :

Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk. 76/13

Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. Bu iki cennetin meyveleri (zahmetsizce alınacak kadar) yakındır. 55/54

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara va’dolunan cennetin durumu şudur: Onun içinden ırmaklar akar, yemişleri ve gölgeleri devamlıdır. İşte bu, Allah’a karşı gelmekten sakınanların sonudur. İnkâr edenlerin sonu ise ateştir. 13/35

Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler va’detti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır 9/72

İşte onlar için içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleri vardır. Orada tahtlar üzerine kurularak altın bileziklerle süslenecekler, ince ve kalın ipekten yeşil giysiler giyeceklerdir. O ne güzel karşılıktır! Cennet de ne güzel bir yaslanacak yerdir 18/31

Şüphesiz Allah, iman edip salih ameller işleyenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacak, orada altından bileziklerle, incilerle süsleneceklerdir. Oradaki giysileri ise ipektir. 22/23

Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır. 37/45-46

Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. 56/17-21

Allah’a karşı gelmekten sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimselerin durumu gibi olur mu? 17/15

Allah, mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler va’detti. Allah’ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır. 9/72

kimlerin gireceği:

"Kim bir günah işlerse, sadece o günah kadar cezâ görecektir. Kim de erkek olsun, kadın olsun, mü'min olarak güzel davranışta bulunursa, işte onlar cennete girecekler ve orada onlara (cennetin meyveleri,nimetleri ve lezzetlerinden) hesapsız rızıklar verilecektir." (Ğâfir/Mü'min Sûresi: 40)
"Rabbimiz Allah’tır, deyip sonra da dosdoğru (îmân üzere) yaşayanlara korku ve endişe yoktur ve onlar (öldükten sonra dünyada geride bıraktıkları nimetlere de) üzülmeyeceklerdir. İşte onlar, cennetlikler olup, (dünyada) yapmakta oldukları güzel davranışlara karşılık orada ebedî olarak kalacaklardır." (Ahkâf Sûresi: 13-14)
"Ancak tevbe eden ve güzel davranışta bulunan kimseler, bunun dışındadırlar. Onlar, (mü'minlerle beraber) cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır (güzel davranışlarından hiçbir şey eksiltilmeyecektir.)" (Meryem Sûresi: 60)
cehennemin isimleri
Nâr (ateş),
Hâviye (düşenlerin çoğunun geri dönemediği uçurum),
Saîr (çılgın ateş ve alev),
Lezâ (dumansız ve katıksız alev),
Sakar (ateş)
Hutame
Cahim

azapları:

O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve, “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım, biriktirip sakladıklarınızı!” denilecek. 9/35

O gün suçlu-günahkarların (sıkı) bukağılara vurulduklarını görürsün. (İbrahim Suresi, 49)

Çünkü Bizim yanımızda bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateşvardır. (Müzemmil Suresi, 12)

Doğrusu Biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateşhazırladık. (İnsan Suresi, 4)


Gerçekten Biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır. (Yasin Suresi, 8)

Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler; (Mümin Suresi, 71)

Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 56)

Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmışolarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (Müminun Suresi, 104)

Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır. (Cin Suresi, 15)

Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler. (Tahrim Suresi, 6)

Dinlerini oyun ve eğlence edinenleri ve dünya hayatı kendilerini aldatmış olanları bırak. Hiç kimsenin kazandığı yüzünden mahrumiyete sürüklenmemesi için Kur’an ile öğüt ver. Yoksa ona Allah’tan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi. (Kurtuluşu için) her türlü fidyeyi verse de bu ondan kabul edilmez. İşte onlar kazandıkları yüzünden helâke sürüklenmiş kimselerdir. Küfre saplanıp kalmalarından dolayı onlara çılgınca kaynamış bir içecek ve elem dolu bir azap vardır. 6/70

Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise, Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır. Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da. (Vakıa Suresi, 92-94)

Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin." "Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;" "(Azabı) Tat; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun." "Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir." (Duhan Suresi, 47-50)

"Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal." Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su, (Vakıa Suresi, 41-42)

Sonra kendileri için onun üzerinde kaynar su karıştırılmışbir içkileri de vardır. Sonra onların dönecekleri yer, elbette (yine) çılgınca yanan ateştir. (Saffat Suresi, 67-68)

İşte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. (Sad Suresi, 57)

Kaynar bir kaynaktan içirilirler. (Gaşiye Suresi, 5)

Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim). (Vakıa Suresi, 43-44)

Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok ouşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi, 13-14)

Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o inkar edenleri gerçekten kuşatıp-durmaktadır. Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah): "Yaptıklarınızı tadın" der. (Ankebut Suresi, 54-55)

Ziyafet olarak bu mu daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? saffat 62

Onlar için (zehirli olan) darı dikeninden başka bir yiyecek yoktur. Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. (Gaşiye Suresi, 6-7)


"Çünkü, o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu." "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." "Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur." "İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur." "Bunu da, hata edenlerden başkası yemez." (Hakka Suresi, 33-37)

(Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramayacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azap olacak. (İbrahim Suresi, 16-17)

Doğrusu, o zakkum ağacı; Günahkar olanın yemeğidir. Pota gibi; karınlarda kaynar-durur; Kaynar-suyun kaynaması gibi. (Duhan Suresi, 43-46)

İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (Hac Suresi, 19)

giyimleri katrandandır, yüzlerini ateşbürümektedir. (İbrahim Suresi, 50)

Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateşhazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (Kehf Suresi, 29)

Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü dönüşyeridir o. İçine atıldıkları zaman, kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. (Mülk Suresi, 6-7

Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır. (Al-i İmran Suresi, 77)


"Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu hor ve aşağılık kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Al-i İmran Suresi, 192)

kimler cehenneme girecektir:

Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. 2/81

Allah, erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere, içinde ebedî kalmak üzere cehennem ateşini va’detti. O, onlara yeter. Allah, onlara lânet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap vardır. 9/68

Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine yediremeyenler aşağılanmış bir hâlde cehenneme gireceklerdir.” 40/60

Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de (güzel bir hayat) yaşar. 20/74
Alıntı ile Cevapla