Tekil Mesaj gösterimi
Alt 21 Ağustos 2007, 10:03   Mesaj No:19

KalbinNûru

Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz

İbadeti
Kur’an Okuması
Ve Dinlemesi

Hz. Peygamber (s.a.s.) ibadete düşkündü; namaz için “gözümün nuru” diyordu. Farz namazları camide, teheccüd ve benzeri nafileleri evinde kılmayı tercih ederdi. Gecenin başlangıcında yatsı namazını kılar yatardı. Üçte birlik süre içinde uyanır, bir müddet teheccüd, sonra da vitir namazı*nı kılar, daha sonra tekrar yatar ve sabah ezanı okunur okunmaz çabucak kalkar; gerekiyorsa gusleder, gerekmi*yorsa abdest alır, sünnetini evinde kılar, farzı için camiye giderdi. Toplum işleriyle yorgun düştüğü günlerin gecele*rinde, bilhassa âhir ömründe teheccüdü oturarak kılardı. Yüce Allah’ın verdiği nimetlere karşı şükürden bir an bile geri durmazdı.

Peygamberimiz (s.a.s.), Ramazan orucuna ilâveten bil*hassa Recep, Şaban ve diğer aylarda nafile oruç da tutu*yordu. Müteaddit defalar umre yapmış, bir kere de hacc yapmıştı.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.): “En makbul amelin az da olsa sürekli yapılanı olduğunu” ashabına söylüyor, usanç do*ğuracak kadar aşırı nafilelerle vücuda meşakkat verilme*mesini belirtiyordu. Bu hususta şöyle buyuruyordu: “Amel*leri gücünüz yettiği ölçüde yapınız. Gücünüzün dışına çıkarak kendinize meşakkat yüklemeyiniz!” “En makbul âmel, az da olsa devamlı yapılanıdır.”

Peygamberimiz (s.a.s.) ibadetler konusunda kendisi na*sıl davranıyorsa örnek alınmasını, buna bir şey ilâve edil*memesini veya bir şey eksiltilmemesini ısrarla ifâde ediyordu. Sahabeden her gece, uykusuz ve ibadetle sabahlayanı, eşiyle ömür boyu yakınlaşmamaya azmetmiş olanı ve farz dışında bütün yıl boyunca ara vermeksizin oruca niyetleneni bu tutumlarından dolayı kınamıştı. Çünkü o, gecenin bir bölümünde ibadet ediyor, bir bölümünde de uyuyup istirahat ediyordu. Farz dışında bazı günler oruçlu oluyor, bazı günler de iftar ediyordu, eşleriyle de gerektikçe yakınlaşıyordu. Çünkü Rasûlullâh (s.a.s.) halktan biriydi ve genel olarak bir ferdin ihtiyacı ne ise onu İslâm ışığında örnek olarak gösteriyordu.

Peygamberimiz (s.a.s.) Kur’ân okurken kelimeler gayet açık bir şekilde anlaşılırdı, medlere riâyet ederdi; bazen yüksek sesle, bazen de içinden sessizce okuyordu... Sesi sedası gayet güzeldi. Sesli okurken başka evdekiler duy*mazdı, ancak odadakiler duyardı. Hiç bir zaman sesi çıktı*ğı kadar alabildiğine bağırarak okumazdı. Tatlı ve yumu*şak bir sesi olan Peygamber Efendimiz (s.a.s.), yakıcı ve etkileyici bir okuyuşa sahipti. O, Kur’ân okurken dinle*yenleri bir vecd kaplar ve kendilerini sanki bir başka âlemde hissederlerdi. Teğannide aşırı gitmezdi. Teğannisi tabiîydi, yani ahenkli okumayı severdi.

Peygamberimiz (s.a.s.) başkası okurken dinlemeyi de çok severdi. Birgün Abdullah b. Mes’ud (r.a.)’dan Kur’ân okumasını istedi. O zât Kur’ân’ın kendisine vahyolunduğu Peygamber (s.a.s.)’in huzurunda okumaktan tereddüt ettiyse de Hz. Peygamber (s.a.s.), “Ben Kur’ân-ı başkasından dinlemeyi severim!” buyurdu. Bunun üzerine Abdullah b. Mes’ud (r.a), Nisa Suresini okumaya başladı... “... Her ümmete bir şahid getirdiğimiz ve ey Muhammed seni de bunlara şahid getirdiğimiz vakit durumları nasıl olacak?” âyetine gelince Rasûlullâh (s.a.s.)’in gözlerinden yaşlar akıyordu.

Prof.Dr.Hüseyin ALGÜL
Alıntı ile Cevapla