Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Temmuz 2008, 12:19   Mesaj No:2

YOLCUYUM

Medineweb Üyesi
YOLCUYUM - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YOLCUYUM isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 1568
Üyelik T.: 28 Nisan 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:44
Mesaj: 147
Konular: 39
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ..

Bir seher vakti uyandım Yine gama, yine kedere dalmış her yer Efendim

Yine efkar, yine ah u zar almış cihanı Bir velvele ki, sorma Efendim

Yine hasret, yine gurbet almış her yanı

Bütün aşklar, sevgi ve muhabbetler, bütün dertler kıyama kalkmış

Sana hasret, sana müştak, sana tutkun gönüller kıyama kalkmış

Bir seher uyandım Efendim, sana meczup aşıklar kıyama kalkmış

Her varlık ah u zara durmuş, laleler, sümbüller, güller kıyama kalkmış

Kıyam etmiş bülbüller, zikre durmuş gönüller

Bir seher uyandım efendim, bülbüle kulak verdim;

Geçmiş günleri, sevda ve aşkları yad ediyordu

Sana yazılan na’tları, bestelenen şiirleri hikaye ediyordu

Ötüyordu dertli dertli Yine hicran, yine giryan, yine hazan, yine hüsrandı

Kah ağlıyor, kah inliyor, kah susuyordu yine

Hiç böyle ötmemişti, böyle şakımamıştı

Yakmıştı canı, yıkmıştı cananı, velveleye vermişti cihanı

Hiç böyle sızlanmamıştı, böyle dertlenmemişti, geçmişe böyle yanmamıştı

Bu sabah ona kulak verdim Efendim

Bir sevda dilindeydi, bir aşkı anlatıyordu

Oturduğu dalı, yaprağı, gövdeyi titretiyordu, öyle ötüyordu

Hasretten yanıyor, gurbetten ağlıyordu Sanki bütün sevdalıları ağlatıyordu

Bu seher başkaydı efendim, bu sefer başka

Hazır dili çözülmüşken ona sormak istiyordum;

Bunca velvele, bunca serseniş kime? Onca kıyamet, onca şikayet niye?

Bir şeyler fısıldadı, bir şeyler söyledi

Ah efendim, beni yüreğimden vurdu

Kalbim böylesine yanmamıştı, göğsüm böyle daralmamıştı

Ruhumu inletti, beni divane, muzdarip etti

Böyle aşk dinlemedim, böyle muhabbet, böyle hasret görmedim

Seherde ağlattı beni, yine gama, kedere saldı[/COLOR][/SIZE]

Meğer bunca dağlanışı, sızlanışı, bunca ahı, bunca efganı;

Yıkık gönüller, kırık kalpler, kavrulmuş yürekler adına imiş

Yanık sinelerin, aşka adanmış türkülerin,

Hasretten lal kesilmişdillerin sözcüsü imiş meğer

Bunca kıyamet Efendim, bunca ahu zar;

Sana adanmış ruhların, türkülerin, aşk ve sevdaların

Yürek yakıcı bir efganı, bir efkarıymış Efendim

Nasıl bilmedim, nasıl uyanmadım, kendimden utandım

Hissizliğimden, insanlığımdan, aşka olan sessizliğimden utandım

Soğumuş bir demir kesilmiş bedenimden,

Kurumuş, çölleşmiş, hadekamdan, Sana tutkun gönüllerden utandım

Bir seher vakti uyandım Efendim, her yer meşke boyanmış, her yer sermest olmuş

Bağban hayran, bülbül mestana, kızıllık her yeri sarmış, sanki gülzare dönmüş

Günler buruk ve yalnız, öksüz ve yetim kalmış, o kutlu doğumu yada durmuş

Bir sessizlik var her yerde Efendim, sanki varlık lal kesilmiş

Yine hazan, yine hicran, yine giryan cana düştü Yine efgan bana düştü

Gül böylesine kızıl olmamıştı, böyle dertli, gönül böyle mahsun olmamıştı

Her zerresini böyle gam, böyle keder, her yanını kırmızı almamıştı

Mevsim böylesine yaş dökmemişti ardından, akşam böyle kararmamıştı

Sabahlar ne kadar inlemiş, gül ne kadar gözyaşı içmiş bilsen Efendim

Göz ne kadar acı dökmüş Gam ne keder vermiş, ne canlar yakmış,

Ne hüsranlar yaratmış bilsen

Yokluğun ne elem salmış geceye, ne hüzün vermiş sehere, ne dert vermiş

Kırmızılık bir kez daha giyinmiş, bir kez daha kuşanmış ayrılık güllerinde

Onlar Sen’i temsil ediyor sözde, Seni hatırlatıyor

Aşkını o sembolize ediyor, teninin kokusunu o takdim ediyor sanki

Gönül bir teselli bulmak istiyor, ayrılık ateşine bir çare

Bu hicrana, bu efgana, bu hüsrana bir merhem istiyor

Bir seher vakti Efendim, teselli aradım gülden, bülbülden

Geceden, gündüzden Sen’i sordum

Aşktan, ızdıraptan, hasretten bezenmiş bir buket yaptım

Sabahı Sana delalet, şafağı teselli yaptım

Hasret ve tutkularıma Efendim, sebeb-i meserret yaptım

Bir ferman yazmak isterdim her yerde okunsun,

Sana olan aşkları, tutkuları dile getirsin

Bir çerağ yakmak isterdim, gönüllerde Sen’in sevdanı tutuştursun

Bir türkü söylemek isterdim, Sen’in adını yüceltsin

Aşkına adanmış bir beste yazmak, güle, bülbüle onu okutmak

Her dertli gönüle onu ezberletmek isterdim

Ne çare, sonunda anladım ki Efendim,

Sevdanı anmak, sevdanı yazmak için,

Erbab-ı dil olmak gerek, erbab-ı gönül
Alıntı ile Cevapla