Tekil Mesaj gösterimi
Alt 24 Temmuz 2013, 23:08   Mesaj No:4

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Hz.Muhammed ve evrensel mesajı(İbrahim Sarıçam) özeti

  1. Sîfülbahr seferi: Hicretin 1. yılı ramazan ayında (Mart 623) Hz. Hamza
  2. Râbiğ seferi: Sîfülbahr seferindensonra Şevval ayında (623) Ubeyde b. Hâris
  3. Harrârseferi: Râbiğ seferinden bir ay sonra Zilkade ayında Sa'd b. Ebû Vakkâs
  4. Batn-ı Nahle Seriyyesi Hicretten on yedi ay sonra 2/624 (Bedir savaşından birbuçuk ay kadar önce) Abdullah b. Cahş Çarpışma meydana gelen dördüncü ve tek seriyye.
Orucun farz kılınşı: Hicretin 2. yılı şaban ayında.
Fıtır sadakası: Ramazan bayramından bir iki gün önce Hz. Peygamber ilgili hükümleri bir hutbesinde halka açıkladı.
Zekatın farz kılınışı: Hicretin 2. yılında Ramazan ayından sonra. (Medine döneminde).
Bedir Savaşı (2/624)
Hz. Peygamber ile müşrikler arasındaki ilk savaş Bedir'de meydana gelmiştir. Hicretin 2. yılında Kureyşliler, büyük bir kervan hazırlayıp Ebû Süfyan'ın idaresinde Suriye'ye göndermişlerdi. Bin deveden oluşan ve elli bin dinar sermaye ile hazırlanan bu kervan, Kureyş tarafından sevkedilen en büyük kervanlardan biridir. Hz. Peygamber, 12 Ramazan 2/9 Mart 624'te Medine'den hareket etti. Sancaktarlık görevine Mus'ab b. Umeyr, Hz. Ali ve Sa'd b. Muâz'ı tayin etti. Yaşı küçük olanları yoldan geri çevirdi. Müslüman askerlerin sayısı, yetmiş dördü muhâcir ve geri kalanı ensar olmak üzere toplam üç yüz beş idi. Orduda yetmiş deve, iki de at bulunuyordu. Üç kişiye bir deve düşüyor, bu develere de nöbetleşe biniliyordu. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Ebû Lübâbe bir deveye biniyorlardı. Yolda, o sırada henüz İslâm'ı kabul etmemiş bulunan Hazrecli Hubeyb b. İsâf (Yisâf) ve Kays b. Muharriş Hz. Peygamber'e gelerek kabileleri ile birlikte bu savaşa katılmak istediklerini söylediler. Hz. Peygamber, müşriklere karşımüşriklerin yardımıyla savaşamayacaklarını belirtince her ikisi de Müslüman olup Bedir savaşınakatıldılar. . Peygamberimiz Medine tarafına en yakın ve düşmana da en uzak olan kuyunun çevresine yerleşti. Sahâbeden Hubâb b. Münzir buraya yerleşilmesini uygun bulmadığını söyledi düşmana en yakın kuyunun yanına yerleşilmesini ve diğer kuyuların kapatılmasını teklif etti. Peygamberimiz savaş sırasında Benî Hâşim'den ve diğer kabilelerden bazı kimselerin ve özellikle amcası Abbas'ın zorla çıkarıldığını belirterek öldürülmemelerini istemişti. İslâm ordusu içinde yer alan Ebû Huzeyfe b. Utbe bunu duyunca itiraz etti, daha sonra kendi akrabalarınında öldürüldüğünü bir an kendini tutmadığını söyledi. Savaş Galibyetle sonuşlandı. Hz. Peygamber'in damadı Ebü'l-As esirler arasında bulunuyordu. Hz. Peygamber esir alınan Ukbe b. Ebû Muayt ile Nadr b. Hâris'i, vaktiyle kendisine ve Müslümanlara yaptıkları ağır işkencelere karşılık olarak ölüme mahkum etmiştir. Hz. Peygamber, Zeyd b. Hârise ve Abdullah b.Revâha'yı Bedir zaferini haber vermek üzere Medine'ye gönderdi. Savaşta müşrik ordusundan başta EbûCehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rabîa, Şeybe b. Rabîa ve Ebû Süfyan'ın oğlu Hanzala gibi ileri gelen İslâmdüşmanları olmak üzere toplam yetmiş kişi öldü; bir o kadar sayıda asker de esir alındı. Müslümanlar,altısı muhâcirlerden, sekizi de ensardan olmak üzere toplam on dört şehit verdiler. Ebû leheb bedir savaşından sonra yenilgiyi hazmedemeyerek kahrından ölmüştür.
Kur'an-ı Kerim'de Müslümanların Bedir Savaşı'nda meleklerin yardımıyla desteklendiği ve Allah'ın kendilerine yardım ettiği açıkça belirtilmektedir. Âl-i İmrân, Bakara, Enfâl sûrelerinde bunlardan bahsedilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu savaştan ayırdetme günü (Yevme'l-Furkân) ve iki topluluğun karşı karşıya geldiği gün (Yevme'l-Teka'l-Cem'ân) diye bahsedilmektedir. Kur'an-ı Kerim'de geçen "Batşe- i Kubrâ" (şiddetli yakalayış) tabiriyle Bedir savaşının kasdedildiği kabul edilmektedir.
Not: Rukiye (Rukayye) Bedir seferi hazırlıkları esnasında kızamığa yakalandı. Hz. Peygamber, Hz. Osman'ısefere götürmedi ve hasta hanımıyla ilgilenmesi için Medine'de bıraktı. Ancak Rukıye, Hz. Peygamber seferde iken vefat etti.
Sevîk Gazvesi
Bedir Savaşı'nda yakınlarının öldürülmesi Kureyş müşrikleri üzerinde şok etkisi yaptı. Kervanın başında Mekke'ye ulaşan Ebû Süfyan, yenilgiye uğrayan Kureyş ordusu şehre döndüğü zaman yakınlarının öldürüldüğünü öğrenince Hz. Muhammed (s.a.s.)'le savaşıncaya ve öldürülen yakınlarının intikamını alıncaya kadar yıkanmamaya ve hanımına yaklaşmamaya yemin etti. Bu andını yerine getirmek ve intikam almak maksadıyla Bedir Gazvesi'nden iki buçuk ay kadar sonra iki yüz kişilik silahlı bir birlikle Medine'ye doğru yürüdü. Gece vakti Nadîroğulları Yahudilerinden Sellâm b. Mişkem'e misafir oldu. Medine üzerine hücum etmeye cesaret edemediğinden, dış mahallelere saldırdı. Bir hurma bahçesinde çalışan iki Müslümanı öldürdü. Tarlayı da ateşe vererek kaçtı. Peygamberimiz olayı öğrenir öğrenmez otuz süvari ve yüz yirmi yayadan oluşan bir askerî birlikle Ebû Süfyan'ın
peşine düştü. Ancak düşman birliği Müslümanlarla savaşı göze alamayarak kaçtı. Ebû Süfyan bu sefere çıkarken yanına erzak olarak torbalara doldurulmuş kavrulmuş un (sevîk) almıştı. Kaçarken ağırlık teşkil eden torbalardan bir kısmını attı. Kavrulmuş una nisbetle bu sefere "Sevîk Gazvesi" denildi.
Kaynukâoğulları'nın Medine'den Çıkarılması (2/624)
Müslümanlarla yaptıkları antlaşmayı ilk bozan Yahudi kabilesi Kaynukâ'oğullarıdır. Onlar Hazreclilerin müttefiki idiler. Bedir Savaşı'ndan sonra taşkınlık yapmaya ve bu savaşta zafer elde eden Müslümanları kıskanmaya başladılar. Fakat Yahudiler, Kureyş'in savaş tekniğini bilmediğini, kendilerinin ise usta savaşcı olduklarını yineleyerek Hz. Peygamber'i tehdit ettiler ve antlaşmayı bozdular. Kaynukâ'oğullarının eski müttefiki ve münafıkların başkanı Abdullah b. Übey, Hz. Peygamber'den ısrarla onların bağışlanmalarını istedi. Peygamberimiz onların Medine'yi terketmelerini emretti. Bu defa Abdullah b. Übey Kaynukâ'oğullarının yerlerinde bırakılmaları için çaba sarfettiyse de bunu başaramadı.
Uhud Savaşı (3/625)
Kureyş müşrikleri sadece kendi mensuplarından oluşan orduyla Müslümanlara Bedir'de yenilmişlerdi.
Hz. Peygamber'in karşılıksız olarak salıverdiği şair Ebû Azze'nin de aralarında bulunduğu dört kişilik bir heyeti Mekke çevresindeki Sakîf, Kinâne ve diğer Arap kabilelerinden asker toplamak üzere görevlendirdiler. Mekke'de oturan Hz. Abbas Kureyş'in savaş hazırlıklarını, asker ve hayvan sayısını, silah durumunu bir mektupla Hz. Peygamber'e bildirdi. Hz. Peygamber Medine'de Abdullah b. ÜmmüMektûm'u vekil bırakarak bin kişilik bir kuvvetle yola çıktı. Abdullah b. Übey "Ben meydan savaşına taraftar değildim. Medine'den çıkılmamasını istedim. Muhammed çoluk çocuğun sözüne uydu da bizim sözümüze itibar etmedi" diyerek üç yüz adamı ile birlikte Medine'ye döndü. Bu hareketten sonra bin kişilik olan İslâm ordusunun sayısı yedi yüze düştü. Hz. Peygamber ordusunu savaş düzenine koydu ve sancağı Mus'ab b. Umeyr'e verdi. Düşmanın cephe gerisinden saldırmasını ve İslâm ordusunu arkadan vurmasını önlemek için Abdullah b. Cübevr komutasındaki elli okçuyu Uhud dağının karşısındaki Ayneyntepesine (daha sonra buna Okçular Tepesi, yani "Cebelü'r-Rumât" da denilmiştir) yerleştirdi. Savaş Müslümanlar tarafından kazanılmış görünüyordu. İslâm askerleri düşmanı kovalarken savaş alanından uzaklaştılar ve daha sonra da düşmanın bıraktığı eşyaları toplamaya başladılar. Halid b. Velid okçuların azaldığını görünce derhal harekete geçti. Yerlerinden ayrılmayan Abdullah b. Cübeyr ve on arkadaşımüşriklerle çarpışa çarpışa şehit düştüler.
Müşrik ordusundan dört kişi; Hz. Peygamber'i hedef almışlardı.
İbn Kamie, Hz. Peygamber'in yanına kadar sokulmayı başararak bir kılıç darbesiyle onun yüzünü yaraladı. Bu şiddetli darbeden Hz. Peygamber'in miğferi ikiye bölünerek halkaları yanağına battı.
Utbe b. Ebû Vakkas tarafından atılan bir taşla Hz. Peygamber'in alt dudağı yarıldı ve bir dişi kırıldı. Abdullah b. Şihâb onu alnından yaraladı.
Übey b. Halef Hz. Peygamber'i öldürmek üzere harekete geçti. Peygamberimiz ona bir mızrak atarak atından düşürdü. Übey bu yaralanmanın tesiriyle Mekke'ye dönerken yolda öldü.
İçlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali'nin de bulunduğu bir grup sahâbî Hz. Peygamber'in etrafında halka oluşturarak onu korudular. Ebû Dücâne vücuduyla onu bir kalkan gibi koruyor, Sa'd b. Ebû Vakkas da düşmana ok atıyordu. Düşmanın vurduğu kılıç darbelerine karşı Hz. Peygamber'i koruyan Talha b.Ubeydullah'ın kolu kesildi ve çolak kaldı. Bu arada İbn Kamie, Mus'ab b. Umeyr'i şehit etti. Onu Hz. Peygamber'e benzeterek, öldürdüğünü sandı. O esnada Hz. Peygamber'i gören Ka'b b. Mâlik, "Ey mü'minler! Müjde! Resûlullah burada!" diye haykırdı.
Vahşî b. Harb Hz. Hamza'nın ciğerini sökerek Hind bint Utbe'ye götürdü. Uhud Savaşıda Enes b. NadrSa'd b. Ebû Vakkas ve Ebû Dücâne gibi bazı Müslümanların büyük kahramanlıkları görülmüştür. Müslümanlar, 70 şehit vermişlerdir. Bu savaşta müşrikler 22 (23 veya 37 olduğu da söylenir) ölüvermişlerdir.
Nadîroğullarının Medine'den Çıkarılması (4/625)
Benî Nadîr Yahudilerinden Ka'b b. Eşref şairdi; Hz. Peygamber'i ve Müslümanları daima kötülerdi. Hatta Müslümanların zaferine o kadar içerlemiş olacak ki, "Yerin altı üstünden daha iyidir" değerlendirmesini yapmıştı. Müslümanların hanımları için aşk şiirleri terennüm etmeye başladı. Peygamberimiz bir gün sahâbilere "Ka'b b. Eşref için kim hazırdır? Çünkü o, Allah ve Resûlü'ne eziyet etmiştir." dedi. Bunun üzerine Evs kabilesinden
Muhammed b. Mesleme, Ka'b b. Eşref'i öldürmeyi üstlendi. Muhammed b. Mesleme, içlerinde Ka'b'ın süt kardeşi Ebû Nâile'nin de bulunduğu bir grup Müslümanla bir plan hazırladılar ve onu kendi kalesinde öldürdüler. Nadîroğulları Uhud Savaşı'nda müşrik ordusunun karargâhına gelerek onları Müslümanlara karşı kışkırtmışlardı. Bunun dışında Müslümanları bir kaç defa düelloya davet etmişler, hatta suikast tertiplemişler, ancak bu planlarını uygulamaya muvaffak olamamışlardı. Hz. Peygamber onları ikaz etti. Muhammed b. Mesleme'yi onlara elçi olarak göndererek, hainlik ve vefasızlıklarını hatırlattı ve on gün içinde Medine'yi terketmelerini emretti. Münafıkların başkanı Abdullah b. Übey, Arapların ve diğer Yahudilerin yardım edeceğini vaadederek Nadîroğullarının direnmelerini istedi. Yardım gelmeyince Nadîroğulları başkanı Huyey b. Ahtab kabilesiyle Medineyi terk etti.
Hamrâülesed Gazvesi
Kureyş ordusunun Medine'ye baskın düzenlemek istemesi Hz. Peygamber'in hem düşmanın baskınını önlemek ve hem de Müslümanların zayıf düşmediğini göstermek maksadıyla düzenlediği gazve.
Bi'r-i Maûne olayı
Uhud savaşından dört ay sonra Safer 4/Temmuz 625'te Âmir b. Sa'saa kabilesi başkanı Ebû Berâ (Âmir b. Mâlik)'in isteği üzerine islâmiyeti anlatmak üzere gönderilen Ehl-i_Suffe'den 70 kadar kurrâ'nın Bi'r-i Maûne denilen kuyunun yanında konakladıkları sırada(silahsız ve savunmasızdılar) Ebû Berâ'ın yeğeni Âmir b. Tufeyl tarafından şehit edilmesi.
Recî' Olayı
Yine aynı yılın Safer ayında, Bi'r-i Maûne faciasının meydana geldiği sıralarda Adal ve Kâre kabilelerinin isteği üzerine islâmiyeti anlatmak üzere 10 kişilk bir Müslüman ekip Recî' suyuna vardıklarında Hüzeyl kabilesinin bir kolu olan Lihyânoğulları'nın saldırısına uğrayarak esir alınıp Mekke müşrklerine idam etmeleri için satılmak istenmesi ve bir kısmının direnmesi üzerine şehit edilmeleri.
Hendek Savaşı (5/627) -Ahzâb Gazvesi
7 Şevval 5/1 Ocak 627'de başlayan Hendek kuşatması yirmi üç gün devam ettikten sonra 1 Zilkade 5/24 Ocak 627'de sona ermiştir. Medine'den çıkarılan Benî Nadîr Yahudilerinden bazıları Hayber'e sığınmışlardır. Hayber'e yerleşen Yahudilerden ve diğer İslâm karşıtlarından, içlerinde Huyey b. Ahtab ve Hristiyan Ebû Âmir'in de bulunduğu yirmiye yakın kişi Mekke'ye giderek Kureyş müşriklerini Müslümanlarla savaşa teşvik ettiler. Mekke'den hareket eden dört bin kişilik orduya çevreden gelen birliklerin katılmasıyla müşrik ordusunun toplam asker sayısı Medine'ye varıldığında on bine ulaştı. Medine'nin çevresine şehri savunmak amacıyla kazılan hendekten dolayı bu savaşa "Hendek Gazvesi" denildiği gibi, çeşitli gruplar bir araya gelerek Müslümanlara saldırdığı için "Ahzâb Gazvesi" diye de anılmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de, içerisinde bu savaştan bahsedilen "Ahzâb" adında bir sûre mevcuttur.
Müşriklerin Medine üzerine yürüdüğünü Huzâa kabilesinden on günlük yolu dört gecede katederek gelen bir haberci vasıtasıyla öğrenen Hz. Peygamber, Medine'de kalıp savunma savaşı yapmak veya düşmanı şehir dışında karşılamak hususunda sahâbîlerin görüşlerine başvurdu. Müzâkerede savunma savaşı yapılmasına, savunma metodu olarak da, Selmân-ı Fârisî'nin tavsiyesi üzerine şehrin hücuma açık kısımlarına hendek kazılmasına karar verildi.
Hendeğin bugünkü ölçülerle yaklaşık 5500 m. uzunluğunda, 9 m. eninde ve 4,5 m. derinliğinde olduğu tahmin edilmektedir.
Hendek savaşıda altı Müslüman şehit düşmüş; müşriklerden de üç kişi ölmüştür. Düşman saflarında bulunan Eşca' kabilesinin reisi Nuaym b. Mes'ud İslâmiyeti kabul ederek, Hz. Peygamber'in "harp hiledir" prensibinden hareketle giriştiği faaliyet sonucunda iki düşman tarafı birbirine düşürerek Yahudi- müşrik ittifakını bozmayı başarmıştır. Bu savaşta düşman safında yer alan Amr b. As, Halid b. Velid ve Dırâr b. Hattâb gibi pek çok cengâver daha sonra İslâm saflarına katılmıştır.
Kurayzaoğulları Olayı (5/627): Zilkade 5/Ocak-Şubat 627'de gerçekleşmiştir.
Hendek savaşında Müşrikleri organize ederek on bin kişilik orduyla Medine'nin kuşatılmasına sebep olan Beni Nadîr'den Huyey b. Ahtab, dışarıdaki ordunun hendeği aşamayacağını görünce Hz. Peygamberle anlaşması bulunan Kurayza Yahudi kabilesinin başkanı Ka'b b. Esed'i müşriklerle birleşmeye ve Müslümanları arkadan vurmayı teklif etti, Ka'b b. Esed başta kabul etmedi. Fakat Huyey b. Ahtab'ın ısrarlı teklifine dayanamadı. Huyey,
Hz. Peygamber tarafından yazdırılmış olan antlaşma yazısını da getirterek parçaladı. Hz. Peygamber, Kurayzaoğullarının haberini alınca durumu incelemek ve engel olmak üzere, içlerinde Evs'in reisi Sa'd b. Muaz ile Hazrec'in reisi Sa'd b. Ubâde'nin de bulunduğu dört kişilik bir heyeti Kurayza yurduna göndermişti. Bunlar, Kurayza'nın reisi Ka'b b. Esed'le görüşerek ihanetten vazgeçmelerini istemişler, şayet ihanet ederlerse sonucun Kurayza için iyi olmayacağını bildirmişlerdi. Fakat Ka'b b. Esed İslâm heyeti ile alay etmiş, kaba ve sert davranmış ve uyarılara kulak asmamıştı. Kurayza kabilesi bir savaş suçu işlemiş bulunuyordu. Hendek kuşatmacılarının Medine'den ayrılmalarından bir gün sonra Peygamberimiz Kurayzaoğulları üzerine yürümeye karar verdi. Yerine İbn Ümmü Mektûm'u vekil bıraktı. Kurayzaoğulları kalelerine çekilerek taşkınlık yapmaya, Hz. Peygamber'e ve hanımlarına sövmeye başladılar. Fakat kuşatma uzadıkça zor durumda kaldılar. Kendi başkanları Ka'bb. Esed onlara üç teklifte bulundu: Ya İslâm'ı kabul etmek, ya Cumartesi günü, yani hiç ummadıkları birgünde Müslümanlara saldırmak, ya da çocuklarını ve kadınlarını öldürüp, sonra ölünceye kadarMüslümanlarla çarpışmak. Fakat Yahudiler her üç teklifi de kabul etmediler. Peygamberimiz Kurayza'yı İslâm'a davet etti. Onların bunu kabul etmemesi üzerine çarpışmayı başlattı. Ve sonunda kurayza'yı malub ederek esir aldı. Hz. Peygamber Sa'd b. Muaz'ın hakemliğini teklif etti ve Evs'in de buna razı olduğu kaydedilmektedir. Hendek Savaşı'nda yaralanan Sa'd b. Muaz, Mescid-i Nebevi'nin içinde kurulan bir çadırda, Eslem kabilesinden Rufeyde el-Ensâriyye adlı bir hanım sahâbî tarafından tedavi ediliyordu. Sa'd,Tevrat'ın hükümlerine göre, büluğ çağına girmiş erkeklerin öldürülmesine, kadınların ve çocuklarınesir alınmasına, malların ise ganimet statüsüne tabi tutulmasına karar verdi. Sonunda karar infaz edildi. O sırada Kurayza yurdunda bulunan Benî Nadîr Yahudilerinden meşhur Huyey b. Ahtab da Kurayza'nın akıbetine uğradı ve ihanetin cezasını canıyla ödedi. Sa'd b. Muaz Kurayza kabilesinin eski müttefiki idi.
Kadınlardan sadece birisi, Hallâd b. Süveyd adlı sahâbînin üzerine kale duvarından değirmen taşı atarak ölümüne sebep olan bir kadın öldürüldü.
Gamre seferi
Hz. Peygamber Hendek kuşatmasında müşrikler safında yer alan kabileler üzerine düzenlediği seferlerden biridir.
Benî Lihyan Gazvesi
Recí' olayında Müslüman irşad heyetini pusuya düşürerek bir kısmını şehit eden ve bir kısmını da esir alarak Mekke müşriklerine idam etmeleri için satan Adal ve Kâre kabilelerini cezalandırmak ve aynı zamanda Mekke müşriklerine gözdağı vermek maksadıyla Hz. Peygamber'in de katıldığı bir sefer düzenlenmiştir. Hz. Peygamber'in geldiğini duyan Lihyanoğulları kaçmışlardır.
Mustalikoğulları Gazvesi (Müreysî Gazvesi)
Peygamberimiz, Huzâa kabilesinin bir kolu olan Mustalik kabilesi reisi Hâris b. Ebû Dırâr'ın at ve silah satın aldıktan sonra çevredeki kabileleri de yanına alarak Medine üzerine yürüyeceğine dair haber aldı. Bu haberi yerinde tetkik etmek üzere yine Huzâa'nın Eslem koluna mensup Büreyde b. Husayb'ı casus olarak karşı tarafa gönderdi. Büreyde, onları deslekleyecekmiş gibi görünerek düşman ordusunun karargâhına kadar sokuldu ve haberin doğruluğunu öğrenerek Medine'ye geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber yerine Zeyd b. Hârise'yi bırakarak bin kişilik bir kuvvetle Medine'den hareket etti. Müreysî1kuyusunun başında karşılaştığı düşmana önce Hz. Ömer'i göndererek onları İslâm'a davet etti. Mustalikoğulları bu daveti kabul etmediler ve hemen çarpışmaya başladılar. Fakat İslâm ordusu karşısında tutunamayarak yenildiler ve on ölü verdiler. Müslümanlar da yanlışlıkla bir şehit verdiler.Çarpışmanın meydana geldiği suya nisbetle bu gazveye Müreysî' Gazvesi de denir. Hz. PeygamberMedine'ye gelince esirler arasında bulunan Benî Mustalik'in reisi Hâris'in kızı Cüveyriye ile evlendi.
Mustalikoğulları Gazvesi sonunda Hz. Âişe'ye yapılan iftira (İfk) olayı
Savaştan sonra Medine'ye dönülürken ordunun konakladığı bir yerde Hz. Âişe devesinin mahmilinden inip bir ihtiyacını gidermek için ordugâhtan uzaklaştı. Dönüşünde gerdanlığının düştüğünü farketti ve onu aramaya çıktı. Hz. Âişe'nin yokluğunu fark etmeyen ordu yola çıktı. Hz. Âişe geri döndüğünde ordu yerinde yoktu ve almaya gelirler diye beklemeye başladı. Öte yandan ordunun ardçısı Safvan b. Muattal, Hz. Âişe'yi gördü ve devesine bindirerek orduya yetiştirdi. Bu sefere katılmış olan münafıkların reisi Abdullah b. Übey, derhal Hz. Âişe ile onu orduya yetiştiren şahıs hakkında iftiraya başladı. Hz. Âişe'ye güvenmesine rağmen, yine de tam emin değildi. Onu boşayıp boşamama konusunda Hz. Ali, Üsâme b. Zeyd ve diğer bazı kimselerle istişâre etti. İfk olayının meydana gelmesinden bir ay kadar sonra Hz.Âişe'nin suçsuz olduğunu bildiren âyetler nâzil oldu.
Alıntı ile Cevapla