Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Ekim 2013, 22:46   Mesaj No:3

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Din Bilimleri-Ünite2: Dinin Bireysel-Toplu

Din-Toplum İlişkisi

Toplumsal açıdan din, çoğu zaman toplumlar arasında çatışmanın hatta ciddi ve büyük savaşların nedeni olsa da, en azından toplumların kendi iç dinamikleri çerçevesinde önemli bir dayanışma ve bütünleşme unsuru olabilmektedir.

Din ile toplum adeta birbirini tamamlayan parçalar gibidir. Bireyin geliştirdiği dini yaşam, içinde bulunulan toplumun izlerini taşır. Bireysel dini yaşam, geçmişten aktarılan geleneklere, toplumun tutum ve fikirlerine, çocukluktan itibaren öğrenilen dini inanç ve davranışlara dayanmaktadır.

Durkheim, toplumlaşma sürecini aynı zamanda dinin de ortaya çıktığı süreç olduğunu söyler. Din toplum ilişkisini toplum penceresinden ele alacak olursak; birey sahip olduğu dini inançları, sosyalleşme sürecinde toplumdan edinir, dolayısıyla dinin öğrenilmesinde sosyal faktör önemli rol oynar.

Din toplumsal yaşamda nasıl etkili olmaktadır?

Dinin toplumsal yaşamdaki etkisi genellikle ahlâki (moral) öğretiler kanalıyla gerçekleşmektedir. Hemen bütün dinler, farklı tanrı anlayışlarına ve ibadet biçimlerine sahip olsalar da, temel ahlâki konularda hem fikirdirler. Örneğin, hırsızlık, haksız yere insan öldürme ve evlilik dışı cinsel yaşam gibi hususlarda en azından Musevîlik,
Hıristiyanlık ve İslâmiyet gibi kitaplı dinlerin aynı ahlâki ilkeleri öğrettikleri bilinmektedir.

Din adına yapılan bir takım aşırılıkları ve sapkınlıkları (iki yüzlülük, hoşgörüsüzlük, fiziksel şiddet ve önyargı gibi) bir yana bırakacak olursak; dinin, kişilerarası dayanışmaya, kişisel bütünlüğe, yardımseverliğe ve farklılıklara karşı anlayışlı ve tahammüllü olmaya teşvik ettiği ve bu hususların gerçekleşmesine hizmet ettiği söylenebilir.

Çağdaş toplumlarda, madde kullanımı (değişik türden uyuşturucu özelliği olan hap ve ilaçlar) ve bu durumun yol açtığı sorunlar, sosyal yapıları ciddi şekilde zorlamaktadır.

Bu toplumsal sorunun üzerine giden sosyal bilimciler, yaptıkları araştırmalarda, dini inançlar ile madde kullanımı arasında olumsuz bir ilişki bulunduğunu tespit etmişlerdir. Bir başka ifade ile bireylerin dini inançları güçlendikçe, alkol ve diğer bilinç etkileyici maddelerin kullanımı azalmaktadır.

Din, bireyin davranışlarını bir takım değerler ve normlar vasıtasıyla kontrol ederek, toplumsal sapmalar, kanun dışı uygulamalar ve bireyin kendine zarar veren alışkanlıklar konusunda caydırıcı bir etki oluşturur.
Böylelikle, dini gelenek ve kurumlar, sosyal düzenin korunmasına ve devamlılığına katkı sağlamış olurlar.

Dinin toplumsal etkisini anlamaya yönelik bir diğer yaklaşıma göre; sosyal beceriler, toplum yararına olacak davranışları destekleme, yardım ve uyum gibi değerler aracılığıyla olumlu davranışları yüreklendirdiği için toplum üzerinde etkilidir.
Alıntı ile Cevapla