Tekil Mesaj gösterimi
Alt 28 Ekim 2013, 22:49   Mesaj No:2

Medineweb

Medineweb Emekdarı
Medineweb - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Medineweb isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13301
Üyelik T.: 04 Şubat 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:erkek
Yaş:37
Mesaj: 4.833
Konular: 926
Beğenildi:339
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Din Bilimleri-Ünite7: Örgün Din Öğretimi

3. Laik Bir Ülke Olan Türkiye’de Din Eğitim-Öğretiminin Yeri ve Din
Öğretiminin Mecburi Olması Din eğitim-öğretimi konusunda en çok tartışılan hususAnayasanın 24. maddesinde yer alan ve Din ve Ahlâk öğretiminizorunlu kılan hükümdür. Bu konudaki tartışma ve çekişmelerin iki temel sebebi vardır. Bunlardan birincisi, laikliğin din ve devletilişkilerinin kesin çizgilerle ayrılması anlayışı; ikincisi ise, yine bu anlayışın bir ürünüolan, din eğitim ve öğretimi konusunda 1928–1948 yılları arasındaki uygulamalardır.
Türk eğitim sistemi içinde din ve ahlâk öğretiminin devletin okullarında zorunlu olarak okutulması, eğitim bilimindeki bilimsel birikimin ve eğitim uygulamalarındaki tecrübenin bir sonucudur. Türkiye Cumhuriyeti devleti, yaşanan tecrübeler sonucunda, laiklik ve din öğretimi konusunda bir anlayış geliştirmiştir. Bu anlayışı, Batı ülkeleri ile mukayese ederek değerlendirmek, doğru olmaz. Böyle bir yorum devletin, milleti ile bütünleşmesi, onun her türlü ilgi ve ihtiyaçlarına cevap verebilmesi için getirilmiştir ve millî bir yorumdur. Bu yorum, içinde bulunduğumuz şartlarda en isabetli yorumdur.
4. Nasıl Bir Din öğretimi?
Avrupa’da 19. yüzyıldan itibaren psikoloji, sosyoloji ve diğer sosyal bilimlerdeki gelişmeler eğitimi de derinden etkilemiş ve eğitimde eskiye göre çok köklü değişiklikler olmuştur. Artık konu ve öğretmen merkezli programlar yerine problem ve öğrenci merkezli programlar geliştirilmeye başlanmış ve bu anlayış teknolojideki gelişmelerle beraber eğitimin bütün süreçlerini etkilemiştir. 19. yüzyıl öncesinde de din öğretimi diğer bilimlerin öğretiminden pek farklı değildi. Merkezde konu ve öğretmen vardı. Yöntem olarak da nakilci ve ezberci yöntem ve teknikler kullanılıyordu. Ancak 19. yüzyıldan itibaren bütün alanlarda başlayan zihniyet değişimi din alanında da görülmeye başlanmış ve bu din öğretimini de etkilemiştir. Batı literatüründe “örgün eğitimde niçin din öğretimi” sorusu üzerinde tartışmaktan ziyade “nasıl bir din öğretimi” sorusu üzerinde durulmaktadır.
Okullardaki din öğretimi etkinlikleri nasıl gerçekleştirilecektir? Dinî metinler ezberletilerek mi? İlmihal bilgileri belletilerek mi? Araştırma yaptırılarak mı? Soru sorularak mı? İşte bu sorular nasıl bir din öğretimi sorusu konusunda öğretmeöğrenme sürecindeki yaklaşımımızı belirlemektedir. Din öğretiminin hangi kavramlara dayanacağı ile ilgili olarak geliştirilen fikir ağacını temel alan “nasıl bir din öğretimi?” sorusunun cevabını aşağıdaki şekilde görebiliriz.
4.1. İnsana SaygıTemelinde insana saygı fikri olan bir eğitim anlayışı, insanın ne olduğu fikri üzerinde düşünür, insanın varlık şartlarını tanımaya, anlamaya çalışır; insanın sahip olduğu potansiyeli değerlendirir. İnsana saygı, insanı bütün yönleriyle ele alma eğilimini de beraber getirir.
4.2. Düşünceye Saygı Düşünceye saygı, “benim doğrum, biricik doğrudur; benim dışımdakiler ise hep yanlıştır” şeklindeki hırsımızdan sıyrılmayı içerir. Düşünsel çabaların sonucunu, ‘tek doğru ve pek çok yanlış” seviyesine indirgemeye çalışmak bir hırstır. Benim doğrum en doğru yol olabilir. Hatta sadece doğru olmakla kalmayıp gerçeğin bütününü de yansıtabilir. Ancak ben, kabullerime itiraz edilmesine katlanmadıkça veya kendim onları sorgulamadığım sürece onlara olan bağlılığım bir peşin hüküm derecesindedir.
4.3. Hürriyete Saygı İnsanın ferdiliğine ve şahsiyetine olan saygı ve şahsiyetin mümkün olan en geniş bir çeşitlilik içinde gelişebileceğini belirttikten sonra, insanın gelişmesine ambargo koyan her tutumun da insan hürriyetine saygısızlık olduğunu ifade etmek gerekir. İster ‘Allah’ın emirlerini yerine getirmek istiyorum’ desin, isterse başka bir merciin, fark etmez. İnsanı ezen, kişiliğini zedeleyen, onun bağımsız karar vermesini engelleyen her baskı, insan hürriyetine saygısızlıktır. İnsanlar, kendi iyiliklerini kendilerinin doğru bildiği yolda arama hürriyetine sahiptir. Herkes kendi akıl sağlığının ve tercihlerinin sahibi olabilmelidir.
4.4. Ahlâkî Olana Saygı Fikir ağacının köklerinde yer alan kavramlardan biri de ahlâkî olana saygı kavramıdır. Din öğretiminin ahlâk olgusu ile ilgisini tartışmak istediğimizde öncelikle şu hususlar ön plana çıkar: İnsanoğlunun, baş döndürücü bir dünya meydana getirmesine rağmen, bu dünyanın hakkını verecek ahlâkî olgunlukta insanlar yetiştirmede başarısız kalındığını söylemek mümkündür. Hayatımızda zihin huzuru, vicdan ile barışık olma, ruh zenginliği gibi hallerin eksikliğini hissediyoruz. Teknik açıdan olağanüstü imkânlara sahip olsak bile, hâlen yeterince güçlü bir ahlâkî yapıya sahip olmadığımızı belirtmeliyiz.
İ4.5. Kültürel Mirasa SaygıKültürel mirasa saygı, tarihi birikime bakabilmek, geçmişin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir. Kendimizi inşa ederken tarihin mesajını çözebilmek ise şüphesiz çok yoğun bir bilimsel çabayı gerektirir. Geçmişe kör bir teslimiyet veya onu toptan kabul etmemek kültürel mirasımızı anlamada önemli bir engeldir. Kültürel mirasa saygı ne geleneğe sığınmak ne de gelenekten kaçmaktır
Alıntı ile Cevapla