Tekil Mesaj gösterimi
Alt 15 Ağustos 2008, 13:39   Mesaj No:1

MERVE DEMİR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Düzenli çalışma ile her yaşta Kur'an hâfızı olunabilir'

Düzenli çalışma ile her yaşta Kur'an hâfızı olunabilir'

'Düzenli çalışma ile her yaşta Kur'an hâfızı olunabilir'

ŞEMSİNUR ÖZDEMİR
Talebe okutmayan din görevlisinin mesleğinde başarılı olamayacağını söyleyen Kur’an-ı Kerim öğretmeni Himmet Çakar “Hafız olmak kolaydır, hafız kalmak daha zordur.” diyor.

Başlamadan önce çok zor gibi görünen bazı işleri yapıp bitirdikten sonra “iyi ki vazgeçmemişim” deriz. Çünkü sonuç itibarıyla hayatımıza anlam katan, ömrümüzü boşa geçirmediğimizi ispat eden uğraşlarımız genelde mücadele ederek elde ettiklerimizdir. Örneğin, kimi zaman yatsı namazını kılmak çok zor gelir. Gece ilerleyip yorgunluk da bastırmışsa namazda geçecek 10 dakika gözümüzde büyür de büyür. Nefsimizle, bedenimizle mücadele ederiz. Namazı eda edip son selamı verdikten sonra “Ne çok vakit kaybettim, keşke kılmasaydım!” demeyiz. Bir mü’min 50 yıl da namaz kılmış olsa geriye dönüp baktığında “iyi ki kılmışım” der, çünkü onca yıldan geriye yapılan ibadet ve iyi işlerden başka bir şey kalmamıştır. Kur’an hafızı olmak da böyle başlarken zor görünen ancak bittiği zaman “İyi ki vaktimi böyle değerli bir ibadete ayırmışım” dedirten çok önemli bir sıfattır. Bütün olarak baktığımızda 600 sayfayı ezberlemek kolay değil sanılır. Oysa düzenli çalışıp küçük parçalar halinde ezberlenip sürekli tekrar edilerek gidildiği takdirde günde bir sayfadan hesap edilirse 2 yıla varmadan hafız olmak mümkündür. Yaş ilerledikçe ezberin yavaş olacağı düşünülse bile gayret edince bu süre çok fazla uzamayacaktır. Uzasa bile sonuçta Cenab-ı Allah(celle celalüh)’ın kelamı Kur’an-ı Azimüşşan’ı üzerinde taşımak, yürüyen Kur’an olmak ve “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.” hadis-i şerifine muhatap olmak, bu gaye uğruna geçen her vakti ibadet niyetiyle geçirmiş olmak için her şeye değer. Yeter ki, ilk besmeleyi çekip bu yola revan olabilelim.

Çocuk yaşta zihin daha berrak olduğu için ezber yapmak da kolaydır. Yaş ilerledikçe hafıza gücünü yitirir. Bunda hayatımıza giren boş işlerin ve hiçbir süzgece tabi tutmadan zihnimize aldığımız haram nazarların etkisi büyüktür. Ancak buna rağmen, hiçbir yaş Kur’an hafızı olmaya başlamak için geç değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Bolu’daki Eğitim Merkezi’nde 25 yıldır Kur’an-ı Kerim dersi veren Himmet Çakar, Kur’an’ın Allah(celle celalüh) kelamı olduğuna dair bir delilin de kolay ezberlenmesi olduğunu söylüyor. Meslek hayatı boyunca binlerce kişiye Kur’an’ı doğru ve güzel okumayı öğreten, onlarca hafız yetiştiren Çakar, yoğun mesai ile çalışan bir kişinin de düzenli çalışırsa hafızlığını ikmal edebileceğini belirtiyor. Çakar, “Kur’an dersi verdiğim bir imama hafız olabilirsin, ezberin güçlü demiştim. Çalıştı, 2 senede bitirdi. Servet isimli yetişkin bir talebem vardı. Döküm fabrikasında çalışıyordu. Çok ağır bir işi vardı. 6 sene bana geldi. Kur’an’ı defalarca hatmetti. Hafızlık yapmadı; ama hafız olmayan bir din görevlisinin çok üzerinde ezber yaptı.” diye konuşuyor.

Doğru tekniklerle çalışılırsa hafızlığın çok zor gelmeyeceğini ifade eden Himmet Çakar, ezber tekniklerini şöyle anlatıyor: “Ezberleyeceğin sayfayı önce yüzünden 25 defa okuyacaksın. İlk okuyunca 3 dakikada okuyorsan tekrar ede ede öyle bir seviyeye gelecek ki 35 saniyede bitireceksin. Bu, harfleri yutmak demek değildir. Bu hıza varırsa yarısını ezberlemiş sayılır. Bir ayetten sonra hangisi gelirdi diye düşünmeden o melekeyi alacaksın. Ondan sonra dinlenip tekrar ezberleme faslına geçeceksin. 15 dakikada biter o sayfa. Sureler ayet ayet ezberlenir. Hatta sayfanın sonundan başa doğru ezberlenirse daha iyi olur. Bu şeklide her zaman ilk ezberlediğini en sonunda tekrar edersin. En son ezberlediğini ilk defa okursun. Böylece okudukça dinlenirsin. Kur’an’da 30 cüz var. Önce her cüzün son sayfası ezberlenip 30 günde bitirilir. 2. ay her cüzün 19. ve daha önce ezberlenen 20. sayfası tekrar edilir. Böyle sırayla gider.”

Kur’an ezberlerken teknik imkanlardan faydalanma taraftarı olan Himmet hoca, özellikle bilgisayar destekli hafızlığı destekliyor. Bilgisayarla ezberleyenlerin kolay unuttuğu iddialarına inanmayan Çakar, “Klasik yolla ezberleyenler de tekrar etmezse unutur. Hafız olmak çok kolaydır ama hafız kalmak zordur. Ben bile 6 ay bakmasam unuturum. Özellikle çocuklar, oyunla karışık olduğundan bilgisayardan öğrenmeyi daha iyi benimsiyor.” diyor.

Çocukların doğduktan itibaren Kur’an duyarak büyümesini, dili dönmeye başladıktan sonra da ezbere geçilmesini öneren Himmet hoca, çocukların yetişmesinde annelerin önemine dikkat çekmek için şahit olduğu bir olayı şöyle anlatıyor: “Almanya’da Suriyeli bir arkadaşın 4 yaşında bir oğlu vardı. Arkadaşın sadece pazar günleri boştu. Çocuk haftanın 6 günü sürekli annesiyle birlikteydi. Bir gün çocuğu dinlemem için getirdi. Amme cüzünün tamamını, Yasin, Mülk sûrelerini ezbere biliyordu. Annesi evde iş yaparken veya otururken sürekli Kur’an okurmuş. Çocuk da kuzu gibi peşinde dolanıp tekrar edermiş. Yazıyı bilmiyor, sadece kulaktan hem de harfleri doğru çıkararak ezberliyordu. Çünkü annesi de güzel okuyordu.” Himmet Çakar, çocuklara önce Allah(celle celalüh), Muhammed demeyi, ardından diğer peygamberlerin ve raşid halifelerin isimlerinin öğretilmesini öneriyor. Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şahadet ifadelerini öğrendikten sonra Rabbi Yessir, Kevser ve İhlas gibi kısa dua ve sûreler ezberletilebilir. Çocukları mutlaka öğrenmeye zorlamak değil, oyunla karışık sürekli tekrar ederek zihinlerinde yer etmesini sağlamak gerekiyor.

“Mum dibine ışık vermez.” diyen 5 çocuk babası Himmet hoca, kendi çocuklarına hiçbir özel ders vermemiş, hafızlığa da çalıştırmamış. Çocukların hepsinin imam hatip lisesinde eğitim almasının bunda bir payı var; ancak Himmet hoca kendi ihmalkârlığının olduğunu da kabul ediyor ve şöyle konuşuyor: “Maalesef kendi çocuklarıma bir şey veremedim. Bugün Eyüp Sultan Camii’nin imamı olan kardeşimi okuttum; ama o da yine kursta idi. Hocadan en az istifade eden onun çocuklarıdır. Buna inanıyorum. Niye inkar edeyim ben bir şey yapamadım çocuklarıma. Hatta eşime bile öğretmedim. Eşim bu sene Kur’an kursuna gitti ve çok iyi derece ile bitirdi. Şimdi onun sertifikasını benim İslam enstitüsü diplomamın yanına asacağız. Bazen sitem ediyor bana niye daha önce öğretmedim diye. Ben de pişman oluyorum aslında ama öğrenebileceğini hiç düşünmemiştim. Çok yanlış düşünmüşüm.”

***

Hoca talebeyi değil, talebe hocayı okutur

Diyanet Eğitim Merkezi’ndeki derslerinin haricinde talep eden her yaştan öğrenciye hiçbir ücret almadan Kur’an öğreten Himmet hoca “Benim ücretim öğrencilerimin de talebe okutmasıdır.” diyor. Özel ders almak isteyeni kendine özgü ölçülere vuran Himmet hocaya talebe olmak öyle kolay değil. Ders almak isteyeni, gerçekten istiyor mu yoksa vakit kaybı mı olacak diye önce biraz konuşturuyor. “Zamanım yok.” deyip oyalıyor. Tekrar tekrar gelip gerçekten ısrarlı olan kişiye inanıp derse alıyor. Sınıf usulü verdiği derslerde yüzünden doğru okuma, ezber ve tecvid öğretiyor. Talebeler kendi rızalarıyla geldikleri için çok çalışmalarını istiyor. Devamsızlığı kabul etmiyor. 3 aylık kurs süresince 10 gün gelmemiş olanı kurstan çıkarıyor. Abdurrahman Gürses, Gönenli Mehmet Efendi gibi büyük alimlerin bile ölene kadar talebe okuttuklarını hatırlatan Himmet hoca “Talebe okutmayan din görevlisi mesleğinde başarılı olamaz. Hoca talebeyi değil talebe hocayı okutur; çünkü bu sayede bilgilerini tekrar eder. İyi yetişen güvendiğim talebelerime “Talebe okutmazsanız hakkımı helal etmem.” diyorum. Üstüne para vereceksiniz; ama talebe okutacaksınız. Yoksa öğrendikleriniz 1-2 sene içinde silinir. Hafız oldum bitti, diye bir şey yok. Hafızlara seviye tespit sınavı yaptım. Yüzünden okuyamayan çıktı. Kur’an ihmale gelmez.” diye konuşuyor.

KİMDİR HİMMET ÇAKAR?

Yaşı 58 olan Himmet Çakar, Trabzon’un Vakfıkebir ilçesi Yaylacık köyünde, 8 çocuklu bir ailenin en büyük çocuğudur. İlk Kur’an dersini dedesi Molla Mustafa’dan alır ve daha ilkokula gitmeden hatim yapar. 1964’te ilkokulu bitirince hafızlığa başlar. 1968’de Trabzon İmam-Hatip Lisesi’ne girer. İHL biter bitmez kendi köyünde kadrolu imam olarak göreve başlayan Çakar, bu arada İzmir İslam Enstitüsü’ne de kayıt yaptırır. Müftü vaizlik sınavını kazanır; ancak Kur’an bilgisi çok iyi olduğu için geçici olarak Bolu’daki eğitim merkezine öğretmen olarak atanır. Asıl kadrosu Kur’an kursu öğreticiliğidir; ancak bazı ihmaller sonucu bir türlü öğretmenlik kadrosuna geçemez. Bu arada 1987-93 yılları arasında resmi görevli olarak Almanya’da bulunur. Avrupa’da ilk kez hafızlık eğitimi verir ve üç tane öğrenci yetiştirir.

***

Bolu’daki kursa kimler katılıyor?

3-6 aylık hizmet içi eğitim verilen merkeze, mesleğe başlayacak olan, yeni başlayan veya burslu okuyup mecburen görev alacak olan müezzin, kayyım, imam, Kur’an kursu öğreticisi, vaiz, vaize gibi din görevlileri geliyor. Ezber, tashihi huruf, tecvid ve yüzünden okuma derslerinin yanı sıra dini bilgiler, cenazeyi techiz ve tekvin dersleri de veriliyor. Önemli yerlerde görevli birçok talebesi olan Himmet Çakar, “Bir insan bir şeyi en iyi yapar. Benim branşım Kur’an-ı Kerim. İyi yaptığımı iddia etmiyorum ama kendi çapımda elimden gelen gayreti gösteriyorum. Yaptığım işten manen zevk alıyorum. ” diyor.

Biraz sert bir hocayım...

“Biraz sert bir hocayım. Okuyan kişi hoca olarak kabul ettiği kişiyi hem sevmeli hem ondan korkmalı. Arada mesafe olmalı. Mesafe kapanınca netice alınamaz. Kursun başında acayip sert bir tavır takınırım. Kurs bitince “Bayağı iyi adammışsın hocam, baştan bizi niye korkuttun?” derler. Bu şekilde daha iyi netice alıyorum. Bu onların iyiliği için gerekli. Şefkatin de bir ölçüsü vardır. Bazıları “Hocam iyi okuyorum; ama hiç aferin demiyorsun.” der ama “aferin” demenin zamanı var. Sürekli söylenirse kıymeti olmaz, talebe de bezer. Öyle bir anda söyleyeceksin ki iliğine kadar işleyecek. Sevginin daha ziyade içten olmasını istiyorum. Karşı taraf nasıl anlayacak derseniz, bilmiyorum nasıl anlarsa anlasın.”

Hafızayı kuvvetlendirmek için doğru beslenmek gerek

Zihin sağlığını korumak, ezberin kuvvetli olması ve hafızayı kuvvetlendirmek için doğru beslenmek lazım. Eskiden hafızlara sabahtan kuru üzüm ve hakiki bal yedirirlerdi. Ben de eskiden her gün 3 saat yürüyerek gider gelirdim. Sabahları bir bardak ılık süt içine köy yumurtasının sarısını koyar tek nefeste içerdim. Hem sesi güzelleştirir hem insanı zinde tutar. Ayrıca dersi yaptıktan sonra dinlenmeyi de bilmek lazım. Ders tam yapılmazsa dinlenme de zehir olur. Rüyamda ders çalışıp uyanınca okuduğum zamanlar oldu. Ezberin üzerinden bir gece uykusu geçmeli. Sabah tekrar edince ders hafızaya girer. Öbür türlü hazmedilmemiş yemek gibi, faydası olmaz. Yazın uzun günlerinde kaylule (öğlen uykusu) iyi gelir ama hiçbir zaman gece uykusunun yerini tutmaz.

ailemdergisi

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2755 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3360 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3094 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6966 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6414 02 Ekim 2012 20:16