Konu Başlıkları: Kuranı tanıyalım dersleri-1
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Mayıs 2014, 16:50   Mesaj No:9

bargiran

Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:bargiran isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 42290
Üyelik T.: 29 Nisan 2014
Arkadaşları:0
Cinsiyet:Min-RİCAL
Memleket:Şanlıurfa-Van
Yaş:32
Mesaj: 11
Konular: 2
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Kuranı tanıyalım dersleri-1

KUR’AN’I TANIYALIM DERSLERİ-5
MAİDE SURESİ:
-MAİDE kelimesi ‘’SOFRA’’ demektir. Hz. İsa’nın havarilerinin isteği üzerine ‘’GÖKTEN İNEN SOFRA’’dan bahsettiği için bu isimle isimlendirilmiştir. Ayrıntı için 112. Ayete bakınız.
-Mushaf’taki sıralanışına göre 5, nüzûl sırasına göre 112. ,7 uzun sureden de 4. sûredir.
-Âyet sayısı 120 olup MEDİNE’de FETİH suresinden sonra TEVBE suresinden önce nâzil olmuştur.
-hudeybiye anlaşmasından sonra hicri 6-7. Yılda indirilmiştir. İçerik olarak hudeybiye anlaşmasının sonuçlarından bahsetmektedir.
-incelemelrimizle şu kanıya vardık: bu sure diğerleri gibi zaman zaman parça parça inmiştir . fakat resulullahın ömrünün son dönemlerinde tek parça olarak tekrar inmiştir.
-Hz. Peygamber H. 6. yılın Zilkade ayında Umre yapmak için 1400 müslümanla birlikte Mekke'ye gitti. Fakat, düşmanlığa bürünen Kureyş, Arabistan'ın tüm eski dinî geleneklerine aykırı olmasına rağmen Hz. Peygamber'in bu düşüncesine engel oldu. Sert ve kırıcı görüşmelerden sonra Hudeybiye'de bir anlaşmaya varıldı. Buna göre umre gelecek yıl yapılacaktır. Müslümanlara gerçek İslâmî vakarla Mekke'ye haccetmenin yolunu öğretmek ve kâfirlerin kötü davranışlarına bir misilleme olarak, onların Mekke'ye haccetmelerine engel olmamayı emretmek için mükemmel bir fırsat doğmuş bulunuyordu. Pek çok kâfir Mekke'ye giderken müslümanların toprağından geçmek zorunda kaldığı için bu zor da değildi. İşte bu nedenle, ilk ayetler Mekke'ye Hac'la ilgili konuları ele almakta, aynı şeyler 101-104. ayetlerde de vurgulanmaktadır.
-Bundan önce bahsettiğimiz sureler Müminlerin zayıf olduğu, uhud gibi bazı savaşlarda sendelendiği bir dönemde indiği için ihtivası farklı müminlerde uyandırdığı etkiler farklıydı. Fakat bu sure daha farklıdır. Çünkü İslâm devleti (Müslümanlar) artık savunmasız bir güç olmaktan çıkmış ve İslâm Devleti'nin sınırları doğuda Necid'e, batıda Kızıl deniz'e, kuzeyde Suriye ve güneyde ise Mekke'ye uzanmış bulunuyordu.
-Artık Yahudiler İslam devletine vergi ödemekte, Mekke müşriklerinin islamı yok etme ihtimali ‘’HENDEK’’savaşından sonra artık kalmamış vee artık Onları Resmen kabul etmiş onlarla antlaşma imzalamışlardı. Yani artık güçlü ve otorite idiler. YEPYENİ, GÜÇLÜ VE GENCECİK BİR SİSTEM, BİR KÜLTÜR ,BİR MEDENİYET VE BİR DEVLET VARDI ARTIK. BOYKOTA UĞRADIĞI İÇİN AÇ KALAN, HORLANAN ,GÜÇSÜZ BİR grup yoktu.
-İslam artık sadece yapılan bazı ibadetler olmaktan çıkmış , dünya liderlerine mektuplar davetler gönderen, her yere valiler atayan, cezaları uygulayan bir medeni hukuk sistemi , bir devlet olmuştu.
-Surenin vahyedildiği zaman durumlar aşağı yukarı böyleydi. Şimdi surenin muhtevasına bakabiliriz:
Sureyi üç kısma ayırabiliriz:
1) Müslümanların dinî, kültürel ve siyasal hayatlarıyla ilgili hükümler, talimatlar:
Bu bağlamda, Hac yolculuğuyla ilgili hükümler manzumesi ortaya konur; Allah'ın hükümlerine tam bir saygı emredilir ve Kâbe'ye gelen hacılara karşı girişilecek her türlü engelleme ve müdahale yasaklanır. Yiyecekler konusunda neyin helal, neyin haram olduğuyla ilgili kesin hükümler ve düzenlemeler getirilir ve İslâm öncesi çağın koyduğu saçma sınırlamalar kaldırılır. Kitap ehlinin yemeğini yeme ve kadınlarıyla evlenme izni verilir. Abdest, gusül ve teyemmümle ilgili hükümler ve düzenlemeler ortaya konur. İsyan, kamunun huzurunu bozma ve hırsızlıkla ilgili cezalar belirtilir. İçki, kumar mutlak anlamda yasaklanır. Yemin kefareti açıklanır ve şahitlik yasasına yeni ilâveler yapılır.
2) Müslümanlara uyarılar:
Artık müslümanlar hâkim duruma geçtiklerine göre, iktidarın kendilerini bozması tehlikesi sözkonusudur. Bu nedenle Allah müslümanları, büyük imtihan döneminde, adalete bağlı kalmaları ve kendilerinden önce geçen kitap ehlinin hatalarına düşmemeleri konusunda tekrar tekrar uyarmaktadır. Kendilerine Allah'a ve Rasûlü'ne itaat ahdine bağlı kalmaları; Allah ve Rasûlü'nün emir ve yasaklarını, onları yerine getirmeyen Yahudi ve Hıristiyanların karşılaştıkları kötü sonuçlardan korunmaları için, titizlikle gözetmeleri emredilmektedir. Yine, tüm işlerinde Kur'an-ı Kerim'in emir ve yasaklarına uymaları ifade olunmakta ve nifaka (münafıklığa) karşı uyarılmaktadırlar.
3) Yahudilere ve Hıristiyanlara uyarılar:
Yahudilerin gücü tümüyle zayıflatılmış ve Kuzey Arabistan'daki hemen hemen tüm yerleşim bölgeleri müslümanların yönetimi altına girmiştir. Bu nedenle Yahudiler yanlış tavırlarına karşı yeniden uyarılmakta ve Doğru Yol'u izlemeye çağrılmaktadırlar. Aynı şekilde Hıristiyanlara da ayrıntılı bir davet yapılmaktadır. İnançlarındaki yanılgılar açıkça belirtilmekte ve kendilerine Hz. Peygamber'in (s.a) yol göstericiliğini kabul etmeleri konusunda uyarıda bulunulmaktadır. Burada hemen belirtelim ki, mecûsilere ve komşu ülkelerdeki putperestlere doğrudan bir çağrı yapılmamaktadır. Çünkü onların durumları müşrik Araplara yapılan seslenişlerle zaten ortaya konulmuş, kendilerine ayrıca seslenmeye gerek kalmamıştır.
Surenin genel konusu:
İslâm Toplumu'nun yerleşip-pekişmesi:
İslâm Toplumu'nun yerleşmesi için Nisa Suresi'nde verilen talimatların devamında müslümanlar, tüm yükümlülüklerini gözetip yerine getirmeye yöneltilmekte, bu amaç doğrultusunda müslümanları eğitmek için yeni yeni düzenlemeler getirilmektedir.
Ayrıca müslümanlar hâkim güç olarak iktidarda bulunmanın getirmesi muhtemel sapmalara karşı uyarılıp, Kur'an'ın Ahdi'ni gözetmeye yöneltilmektedirler. Yine, kendi adlarına, Doğru Yol karşısındaki yanlış tavırlarını bırakıp, Peygamber Hz. Muhamed'in (s.a) getirdiği hidayeti kabul etme konusunda uyarılan Yahudi ve Hıristiyanların başarısızlıklarından ders almaya çağrılmaktadırlar.
Özetler:
1-10. Müminler, tüm yükümlülüklerini inceden inceye yerine getirmeye ve İlâhî Hukuk'un yiyecek, cinsiyet, namaz, adalet vb. hakkında öngördüğü düzenlemeye uymaya sevkedilmektedirler.
11-26. Müslümanlar kendilerinden önce gelenlerin yanılgıları karşısında uyarılmaktadır; Sırat-ı Müstakîm'i izlemeli ve ahidlerini bozarak bâtıl yollara sapan Yahudi ve Hıristiyanların ortaya koydukları kötü örnekten sakınmalıdırlar. Ayrıca, Yahudi ve Hıristiyanlar da tuttukları yanlış yol ve İslâm'ı kabul etme konusunda uyarılmaktadır. (SIRATI MUSTAKİM=DOSDOĞRU YOL)
27-32. Hz. Adem'in (a.s) iki oğlunun kıssasıyla Hz. Peygamber (s.a) ve ashabını öldürmek için kurdukları tuzak nedeniyle Yahudileri azarlama arasında bağlantı kurulmaktadır. (Ayet: 11, 30). Kıssa ayrıca insan hayatının kutsallığını vurgulamak için de kullanılmaktadır.
33-40. Bu amaçla, İslâm Devleti'nde kaos meydana getirenler için cezalar öngörülmüş ve müminler İslâm'ı yerleştirmek için ellerinden geleni yapmaya çağrılmışlardır; mülkiyetin kutsallığı da ayrıca vurgulanmaktadır.
41-50. Hz. Peygamber (a.s) ve O'nun aracılığıyla müslümanlar Yahudilerin düşmanlıklarına, şer planlarına ve tuzaklarına aldırmayıp, Kur'an'ın hidayetine uygun olarak Doğru Yol'u yerleştirmek için ellerinden geleni yapmayı sürdürmesi konusunda yeniden temin edilmektedir. Çünkü, kendi kitaplarına (Tevrat) sırt çevirenlerden daha iyi bir şey beklenemez. Peygamber, Hıristiyanlara da aynı şekilde davranmalıdır. Onlar da kendi İncillerini terketmişlerdir çünkü.
51-69. Müminler ahlâkî çöküntü içinde bulunan Yahudi ve Hıristiyanları dost ve sırdaş edinmemeleri için uyarılmaktadırlar. Müminler, münafıkların, kâfirlerin ve benzerlerinin desiseleri karşısında dikkatli ve korunmada olmalılar ve yalnızca gerçekten mümin olanlara güvenmelidirler. Sonra, kitap ehli de düşmanlıklarını bırakmaya, doğru tavır takınmaya çağrılmaktadır. Aksi takdirde kurtulmaları mümkün olmayacaktır.
70-86. Yahudi ve Hıristiyanların sapıklıkları konusu yeniden ele alınmakta, özellikle Hıristiyanlar Tevhîd akidesiyle ilgili hatalarından dolayı azarlanmaktadırlar. Bununla birlikte, içlerinde gerçeğe daha yakın kişiler bulunması nedeniyle, katı kalpli Yahudilere tercih edilmektedirler.
87-108. Surenin bu bölümünde, 1-10. ayetlerdekilere ek olarak, meşru ve gayri meşru olanla ilgili yeni düzenlemeler getirilmektedir.
109-119. Surenin sonunda, akidelerini düzeltmeleri için yanlış yoldaki insanların yargılanması için Hüküm Günü Allah'la Peygamberi arasında geçecek konuşma yer almaktadır. Özelde kendisine inandıklarını ikrar eden Hıristiyanları ve genelde peygamberleri vs. hakkında bâtıl ümitler besleyenleri uyarmak için İsa Peygamber'le (a.s) yapılacak konuşma bir örnek olarak verilmiştir.
120 Sonuç: "Ey insanlık! Göklerin ve yerin mülkü, hâkimiyeti Allah'a aittir; o halde, O'nun gerçek kulları olmaya bakmalı ve O'ndan korkmalısınız. Çünkü O her şeye kadirdir, gücü her şeye yetendir."


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] grubunda aynı dersler detaylıoca yayınlanmaktadır....

***bargiran***
Alıntı ile Cevapla