Konu Başlıkları: Bir profesörün ilk namazı
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08 Ağustos 2014, 15:54   Mesaj No:1

GÖKCEN_AZRA

Medineweb Emekdarı
GÖKCEN_AZRA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:GÖKCEN_AZRA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 27691
Üyelik T.: 25 Nisan 2013
Arkadaşları:15
Cinsiyet:ANNE
Memleket:ARZ
Yaş:41
Mesaj: 2.427
Konular: 105
Beğenildi:95
Beğendi:4
Takdirleri:60
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bir profesörün ilk namazı

Bir profesörün ilk namazı



Amerika'nın muhtelif üniversitelerinde görev
yapan matematik Prof. Jeffrey Lang
İslam'a giriş hikâyesini yazmış olduğu
'Melekler soruncaya kadar' (Even Angels
Ask: A Journey to Islam in America) isimli
eserinde derin felsefi düşüncelerle, ruhani
duygular arasında ilk namazını şöyle dile
getiriyor:
"Müslüman olduğum gün cami imamı, bana
namazın kılınışını açıklayan bir kitap verdi.
Ancak Müslüman talebelerin buna
endişelerini gördüm, bana: "Acele etme,
rahat ol, zamanla yavaş yavaş yaparsın"
dediler. Ben de kendi kendime, namaz bu
kadar zor mu? Dedim ve talebeleri
duymazlıktan gelerek, hemen vaktinde beş
vakit namaz kılmaya karar verdim. O gece,
loş ve küçük odama çekilerek kitaptan
abdest ve namaz hareketleri eksersizlerini
yaptım, namazda okunacak bazı surelerin
Arapça okunuşlarıyla İngilizce anlamlarını
ezberlemeye çalıştım. Bu çalışmalar
saatlerce devam etti.
İlk namaz denemesi için kendime güven
gelince yatsı namazını kılmaya karar
verdim. Vakit gece yarısıydı, kitabı alıp
banyoya girdim, kitabı açarak, mutfaktaki
ilk yemek denemesi yapan aşçı gibi
kitaptaki talimatları dikkat ve incelikle bir
bir uyguladım.
Abdest bitince odanın ortasında durup, kapı
ve pencerelerin kilitli ve kapalı olmasından
emin olduktan sonra kıble olarak bildiğim
tarafa yöneldim, derin bir nefes aldım ve
elimi kaldırarak alçak bir sesle Allahu Ekber
dedim. Kimsenin beni işitmemesini ve
görmemesini umuyordum, yavaş yavaş
Fatiha suresi ile kısa bir sureyi Arapça
olarak okudum. Öyle zan ediyorum ki
herhangi bir Arap beni dinlemiş olsaydı
benim okumamdan bir şey anlamayacaktı.
İkinci bir tekbir alarak Rükua gittim, rükuda
biraz tedirginlik hissettim, çünkü hayatımda
hiç kimseye eğilmemiştim. Odada yalnız
olduğumu hatırlayınca sevindim. Subhane
Rabbiyel azim dediğimde kalbimin hızla
çarptığını hissettim. Tekrar tekbir getirerek
doğruldum ve artık secdeye varma zamanı
gelmişti. Secdeye varmak üzere ellerimi ve
dizlerimi yere koyunca dona kaldım,
secdeye gidemiyordum, efendisinin önünde
başını yere koyan köle gibi yüzümü,
burnumu yere koyup kendimi zillet
sandığım bir duruma düşüremiyordum,
üstelik bacaklarım da katlanamıyordu,
utandım gülünç duruma düştüm zannettim.
Bu durumda beni gören, arkadaş ve
tanıdıklarımın önünde acınacak ve alay
edilecek halimi düşündüm, arkadaşlarımın
kahkahalarını duyar gibi oluyordum. 'San
Francisco'da Araplar çarptı bu hale düştü'
gibi sözler sarf edeceklerini tahayyül ederek
zavallı duruma düştüğümü hissettim. Bir
müddet tereddüt ettikten sonra derin bir
nefes aldım başımı seccadeye koydum,
zihnimdeki bütün düşünceleri attım,
dikkatimi dağıtacak düşüncelere yer
vermeden ikinci secdeye de vardım. Bu
esnada kendi kendime "Daha önümde üç tur
daha var" diye düşündüm ve kararlıydım:
Neye mal olursa olsun bu namazı
tamamlayacağım. Kalan rekâtlarda işler
gittikçe daha da kolaylaşıyordu. Son
secdede tam bir sükûnet hissettim. Nihayet
teşehhütten sonra selam verdim.
Selamdan sonra bulunduğum yerde
olduğum gibi kaldım, geriye dönüp nefsimle
giriştiğim savaşı aklımdan geçirdim, bir
savaştan çıktığımı hissettim sonra başımı
önüme eğerek mahcup bir şekilde "Allah'ım
geri zekâlılığımdan ve tekebbürümden
dolayı beni bağışla, uzak bir yerden geldim
ve daha önümde kat edilecek uzun bir yol
var" diye dua ettim.
Bu esnada daha önce hiç yaşamadığım bir
şeyi hissettim. Bunu kelimelerle ifade etmek
mümkün değil. Vücudumu, kalbimin bir
noktasından çıktığını hissettiğim ve
anlatmaktan aciz kaldığım bir dalga
kapladı, soğuk gibiydi, ilk etapta irkildim,
vücuduma olan etkisinden ziyade garip bir
şekilde duygularımı etkiledi ve görünür bir
rahmetin varlığını hissettim. Bu rahmet
sonra içime nüfuz ederek içimde
kaynamaya başladı.
Sonra sebebini bilmeden ağlamaya
başladım, ağlamam artıp gözyaşlarım
aktıkça, rahmet ve lütuftan harika bir gücün
beni kucakladığını hissettim. Günahkâr
olmama rağmen, günahlarımdan veya utanç
ve sevinçten dolayı ağlamıyordum. Sanki
büyük bir set açılmış ve içimdeki korku ve
keder sel olup gidiyor. Bu satırları yazarken
kendi kendime diyordum: "Allah'ın rahmet
ve mağfireti, sadece günahları affetmiyor, o
aynı zamanda bir şifa ve bir sekinedir".
Uzun bir süre başım eğik bir şekilde öylece
diz üstü kaldım.
Ağlamam durunca, yaşadığım deneyin akıl
ile izah etmenin mümkün olmadığını
anladım, Bu esnada idrak ettiğim en önemli
husus ise, benim Allah'a ve namaza
şiddetle muhtaç olduğum gerçeği oldu.
Yerimden kalkmadan önce de şu duayı
yaptım: "Allah'ım bir daha küfre girmeye
cüret edersem beni, o küfre girmeden önce
öldür ve bu hayattan kurtar, hata ve
eksiksiz yaşamanın çok zor olduğunu
biliyorum, ancak şunu yakinen biliyorum ki,
bir tek gün dahi olsa sensiz yaşamak senin
varlığını inkar etmem mümkün değildir".
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi GÖKCEN_AZRA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Bir Cuma vakti Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Allahın kulu_ 1 1945 06 Şubat 2015 18:12
akışına bırak...! Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler Mihrinaz 8 6767 19 Aralık 2014 23:11
Hayatın Gerçekleri!... Serbest Kürsü GÖKCEN_AZRA 14 8839 19 Aralık 2014 22:37
MUTLU KADIN OLAbilmek... Kişisel Gelişim ve Psikoloji mehmet akif2 3 2054 12 Aralık 2014 18:54
filistinli bakan! İslami Haberler GÖKCEN_AZRA 2 1798 10 Aralık 2014 22:41