Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06 Şubat 2015, 02:51   Mesaj No:1

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Medineweb 2.sınıf HADİS dersi 3. ünite özeti ve soru cevap Medineweb

Medineweb 2.sınıf HADİS dersi 3. ünite özeti ve soru cevap Medineweb

3. Ünite HADİS KAYNAKLARINDA SÜNNET TASAVVURU



Sözlükte takip edilen yol ve davranış tarzı anlamına gelen sünnet , hadis alimlerinin ıstılahında risalet öncesi dönemde dahil olmak üzere Hz. Peygamber'in (sav) söz , fiil ve davranışları ile yaradılış ve ahlaki özelliklerini ifade eder. Sünnet diğer bir ifadeyle Hz. Peygamber'in (sav) söz, fiil ve takrirleri yerine kullanılması ve takip edilen bir yol , usul vasfını taşımasıdır.

Hadislerin sadece amele dönük yönleri üzerinde yoğunlaşılmış olması onların diğer yönlerden de incelenmesini engelleyen bir tavra dönüştürülmemelidir. Sünnetin / hadislerin nasıl anlaşılması gerektiği özellikle sahabe ve tabiin uygulamaları tetkik edilerek öğrenilmelidir. Hz. Peygamber'e (sav) mümin olarak mülaki olan ve iman üzere ölen ilk nesli teşkil eden, sahabe Allah Resulü'nün sünnetinin muhafaza edilip sonraki nesillere ulaşmasında en önemli görevi üstlenmiş hadisleri ezberleyerek , yazarak ve uygulayarak muhafaza etmişlerdir. Sahabelerden bir çoğu fetihlerle birlikte , şehirlere giderek ilim halkaları kurmaları Peygamber Efendimiz'in (sav) sünnetinin Arap yarımadasının dışına yayılmasını bu suretle sünnetin İslam dünyasının kültür birliğinin teminatı haline gelmesini sağlamıştır. Nebevi sünnet Kur'anı Kerim'in nasıl yaşanması gerektiğini ortaya koymuş, sahabe ve tabiun uygulamaları da tevatüren nakledilen ameli uygulama haline getirmek suretiyle Nebevi sünneti sürdürmüşlerdir.

Hadis tarihini konu edinen kitapların, sahabenin hadis uğruna yaptığı ve sonraki nesilde sistemleşen hadis ıtılahındaki adı er - rıhle fi talebi'l hadis / hadis uğruna yapılan seyahatlerdir. Hadis uğruna yapılan yolculuklar hadis ve sünnetin öğrenilen ve öğretilen , peşine düşülen , uğruna büyük fedakarlıklarda bulunulmaya değer bir kaynak olduğunu göstermiştir. Hz. Peygamberi'in (sav) '' Allah benden bir hadisi işitipte onu ezberleyerek başkasına aktaran kimsenin yüzünü ak etsin. Çünkü nice ilim sahibi dinde ince anlayış sahibi değildir'' hadisinde buyurduğu gibi işittiği feraset ve anlayış sahibi kişilere nakledenlere yönelik müjdesine mazhar olma arzusudur. Allah'ın Kitabını en iyi okuyan kişilerin yani, kurranın ilk dönemde aynı zamanda Kur'anın hükümlerini de en iyi bilen kişiler olduğudur.
YemenDen gelen İslamla yeni tanışmış bir grup Hz. Peygamber (sav) kendilerine sünneti ve İslamı öğretecek birisini göndermesini istemişler. Efendimiz (sav)'de '' ümmetimin eminidir'' diyerek Ebu Ubeyde b. el- Cerrah'ı işaret etmiştir.

Ebu Hüreyye - Abdullah b. Ömer - Enes b. Malik - Hz. Aişe - Abdullah b. Abbas - Cabir b. Abdillah - Ebu Said el Hudri (r anhüm) yedi sahabe rivayet ettikleri hadisler binden fazla olduğu için bu sahabelere ''Muksirun'' denmiştir.
Hz. Peygamber'in (sav) gündelik hayatındaki davranışlarını (sünneti zevaid ) takip edenler bağımlılıklarının ve muhabbetlerinin neticesidir. Sahabe arasında sünnetin uygulanması esnasında görülen farklı tercihlerin Allah Resulü'nün fiillerinin kabul edilip edilmemesi ve birbirine aykırı görüş ve uygulama içinde olmaları bağlamında değil, sahabe-i kiramın aralarındaki meşrep farklılıklarından kaynaklandığı unutulmamalıdır.
Bütün olarak Kur'an baş tacı etmek için müminliğimizin devamını bir ön şartı olduğu gibi, Sevgili Peygamberimizin (sav) yaptığı Nebevi sünnet de müminliğimizin vazgeçilmez bir ön şartıdır. Kur'an en iyi okuyan ve sünneti en iyi bilen kişinin tercih edilmesi ile ilgili rivayet bilgi - amel ilişkisi ve epistemolojik (bilgi değeri) ve ontolojik ( var oluşsallık) boyutun ayrılmazlığının ispatıdır. İmamlık her şeyden önce amel ve irşadla ilgilidir.

Peygamber Efendimizin (sav) hacer'ül esved taşını öptüğünü gören Hz. Ömer bu davranışın rasyonel / akli izahını yapmaya ihtiyaç duymadan Efendimiz (sav) taklit ederek o da taşı öpmüştür. Ayrıca Remel yani, tavaf ederken çalımlı yürümenin o sırada Kabe'de bulunan müşrikler mağlup edildiği için bu hareketin gerekçesinin ortadan kalktığını ifade etmesine rağmen Peygamber Efendimizin (sav) yaptığı bir şeydir ve bu nedenle terk etmek istemeyiz.
Sahabe ve sonraki nesiller tarafından sıklıkla dile getirilen '' Ben sana hadis rivayet ediyorum, sen ise kendi fikrini söylüyorsun'' ifadeleri ilk nesillerin gözünde sünnetin tayin ediciliğinin ( normatiflik ) bir delili olarak kabul edilmelidir. İbn Mace Sünen'inin '' Mukaddime'' sinde bu konudaki rivayetlerden bir kısmını Allah Resulü'nün hadislerini '' Yüce Tutmak ve Hadislere Karşı Gelenlerin Ağır Bir Şekilde Tenkidi '' bir bab başlığı ile söz konusu hadislerin delalet ettiği manayı ortaya koymuştur. Sahabe-i kiram Hz. Peygamber'in (sav) sünneti ve hadisleri söz konusu olduğunda etrafındaki insanların da aynı hassasiyeti göstermelerini talep etmişlerdir. Sahabenin emri bi'l - maruf nehyi anil - münker / iyi şeyleri emretmek, kötü şeylerden sakındırmak kapsamında değerlendirilebilecek uyarıları sadece yakınlarına ve sonraki nesillere yönelik olmamış, kendi aralarında da benzer bir uyarı mekanizmasını canlı tutmuşlardır.

Hadis kaynaklarında ilk neslin Hz. Peygamber'in (sav) söz konusu olduğunda yöneticilere karşı çıkmaktan dahi çekinmediklerine dair örneklerin sayısı gözardı edilemeyecek kadar çoktur. Ubade b. Samit (ra) Muaviye'nin ordu komutanı olduğu bir savaşta daha önce duymadığı için şüphe ile yaklaştığı bir rivayeti Muaviye hoşlanmasa da biz Resulullah'tan (sav) işittiklerimizi mutlaka söyleyeceğiz, diyerek nakletmekte ısrar etmiş, eğer bu tavır ordudan uzaklaştırılmasına ve ganimetten mahrum bırakılmasına mal olsa bile buna da razı olduğunu ifade etmiştir. Hadisin İbn Mace'deki rivayetinde Hz. Muaviye'ye halkı bu doğrultuda yönlendirmesi talimatını verdiği anlaşılmaktadır. Ukade b. Samit'in kullandığı ifadelerden Muaviye b. Ebi Süfyan'ın Hz. Peygamberimiz'in (sav) hadislerine kasten muhalefet ettiği gibi bir sonuç çıkarılamaz. Hz. Muaviye'nin itirazı Hz. Peygamber'in (sav) ashabından olmasına rağmen daha önce bilemediği bir hadisi ilk kez duymasından kaynaklanmıştır.
Yöneticiler karşısında dahi bildiği şekliyle sünneti uygulamaktan vazgeçmemenin başka bir örneğini ise Hz. Ali , Hz. Osman'ın halifeliği döneminde hacc-ı temettü ve hacc-ı kırana izin vermemesi kendisine sorulunca ''Biz kimsenin sözüne dayanarak Peygamber Efendimizin (sav) sözünü bırakacak değiliz, diyerek sergilemiştir. Halife Abdülmelik'in Haccac'a hac konusunda Abdullah b. Ömer'e muhalefet etmemesi şeklindeki talimatı da yöneticilerin sünnete ve onun bilgisine sahip olanlara ihtiramını göstermektedir. Ayrıca Abdullah b. Ömer'in (ra) aynı halifeye biat ederken Allah (cc) ve Resulü'nün (sav) sünnetine uyması şartıyla biat ettiği de unutulmamalıdır. Bir çok rivayette geçen Müslümanların uygulaması ifadesi ancak söz konusu icma bağlamında düşündüğünde anlam kazanacaktır. Hz. Peygamber (sav) ve sahabe arasındaki irtibatın mahiyeti iyice kavranmadığı taktirde tevatür kavramını anlamak da mümkün olmayacaktır. İlk hadis kaynaklarından Malik b. Enes'in '' Muvatta'ının'' en meşhur nüshası Yahya b. Yahya el- Leysi rivayetinin Cemiyyetü'l - Meknezi'l _ İslami neşri'dir. Müsteşriklerin sık sık düştükleri bir hata da Hz. Peygamber'in (sav) sünnetinin bağlayıcılığı konusunu araştırırkeni hadis kaynaklarında sadece '' Nebevi Sünnet '' terkibini aramaları bir nevi kelime arkeolojisi üzerinden neticeye varmaya çalışmalarıdır.

Sünnet bir hayat tarzıdır. Ayeti kerimede çoğunlukla '' doğru yol, doğruluk '' anlamında genel anlamda Kur'an da da '' istikamet '' anlamında kullanılır. İslamın istediği bir mümin olmanın manası sadece bireysel yönüyle sınırlı kalmayıp, bir cemiyet oluşturma boyutunu da ihata edecek şekilde geniştir. Kur'anı Kerim'de pek çok ayette uyulması emredilen hedy / doğru yolun aynı zamanda beyan sorumluluğu da kendisine yüklenmiş olması mümkün değildir. Eğer bu sorumluluğu yerine getirmeseydi '' tebliğ sorumluluğunu '' yerine getirmemiş olurdu bu da imkansızdır. Sünnetin bir toplum içinde birlikte uygulanmasını gerektiren hadislerden örnekler bulunmaktadır. Örneğin ilgili hadis de ( Müellif dedi ki) Bize Ebu Bekir İbn Ebi Şeybe tahdis yoluyla bildirdi. ( O da dedi ki ) Bize Fadl b. Dükeyn Ebu'l Umeys , Ali b. el- Akmer , Ebu'l Ahves vasıtasıyla tahdis etti ki Abdullah b. Mesud (ra) şöyle demiştir. '' Kim yarın Allah'a Müslüman olarak kavuşmak isterse ezan okunan yerlerde (mescidlerde) namazlarını kılarak onları muhafaza etsin. Çünkü; Allah (cc) Peygamber Efendimiz'e (sav) Sünen-i hüdayı teşri buyurdu. Bu namazlar da sünen-i hüda'dandır.

Hadis Kütüb-i sitte öncesi eserlerden Ebu Davud et - Tayalisi'nin, İbn Ebi Şeybe'nin ve Ahmed b. Hanbel'in müsnedlerinde geçmektedir. Hadisin en ali isnadı i hadisin geçtiği en erken kaynak olan Ebu Davud et Tayalisi'nin müsnedindeki rubai (dörtlü) isnad'dır. Ayrıca bu Müsned günümüze kadar ulaşanlar arasında hadisin geçtiği en eski eserdir. Hadisin geçtiği ikinci kaynak İbn Ebi Şeybe'nin Müsned'idir. Bu Müsned'de de Ebu Davud et - Tayalisi'nin Müsned'indeki rivayetler aynı metinle yazılmıştır. '' Yüce Allah'ın süneni hüdayi teşri buyurduğu ve namazların da sünen-i hüda'dan olduğu bilgisi iki Müsned'de de yer almaktadır. Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde dört rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerden ilki Tayalisi'nin Müsned'indeki ve Müslim'deki metinlerle benzemekte onlarda yer alan '' Şu namazları '' veya beş vakit namazı'' ifadeleri yerine '' '' şu farz namazları'' ifadesi yer almaktadır.
Hadisin Ahmed b. Hanbel'in Müsnedinde ki, üçüncü rivayet sadece lafızları içermekte , Hz. Peygamber'in Hz. Muhammed'in sünnetine uymayanların delalete düşeceğine dair sözler bu rivayette yer almamaktadır. Ancak rivayette eserde verilen kısmı ile tarikler arasında bir farlılık bulunmaktadır.

Hadis'in Müsned'de ki, son rivayetinde güzelce abdest alıp mescide giden kişiye her adımı için bir sevap verileceği ve Hz. Peygamber'in (sav) döneminde sadece münafıkların cemaati terk ettiğini ifade eden son kısım yer almamaktadır. Buna göre sünnet lafızları ile ilgili bütün ibareler Müsned'deki rivayet tariklerinin hepsinde mevcuttur. Ebu Davud'daki rivayette ise sünneti terk edenin dalalete değil, küfre düşeceği bildirilmektedir. Hadis-i Şerif'de namaza devam etmenin sünen-i hüda'dan olduğu ifade edilmektedir. Nevevi'nin süneni hüdayı hidayet yolları olarak şerh etmiştir. Hattabi, Mealimu's - Sünen adlı şerhinde sünnetin parça parça (birer birer) terkinin insanın küfre götüreceği ve dinden çıkmasına sebep olacağını açıklamıştır. Şimdi ise ifadenin cemaatten ayrılmama konusunda şiddetli bir ikaz ve sakındırma şeklinde anlaşılır. İslamın nimetleri vahiyle bilineceği için ashabın bu nev'i açıklamaları hadis usulü ilmine göre hükmen merfu kabul edilmiştir. Abdullah b. Mesud (ra) sahabe döneminde cemaatten geri kalanların sadece münafıklar olduğunu ifade etmektedir. Nifak ve cemaati terk arasındaki ilişki konusunda Ebu Davud şerhi '' Avnu'l - ma'bud'da '' cemaati terkin münafıklığa değil, münafıklığın cemaati terke sebep olduğuna dikkat çekilmektedir. Sahabe-i kiram hasta oldukları zamanlarda dahi cemaate devam etmekte hassasiyet göstermişlerdir. Hadisde geçen sünnet kelimeleri Yüce Allah'ın teşri ve Hz. Peygamber'in (sav) sünneti arasındaki irtibat ortaya çıkmaktadır. İslam toplumunda sünnetlerin birer birer terki, zaman içinde sünnetinin tümünün terkine kapı aralayabilir..





Bu hizmet medineweb. net ailesine mahsustur. Alıntı yapılması halinde kaynak verilmesi zorunludur.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi nurşen35 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Gündem Korona Aşısı Gündem/ Manşetler Esma_Nur 6 1276 10 Aralık 2020 12:20
DHBT Muhteşem Özetler DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler nurşen35 4 1979 08 Aralık 2020 18:40
Kıssaları Hayatımıza Taşıyalım Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler nurşen35 1 769 08 Aralık 2020 17:46
TENKİD Serbest Kürsü nurşen35 0 715 08 Aralık 2020 12:44
Vitir Namazını Niye Kılıyoruz Biliyor musunuz... Namaz-Abdest-Teyemmüm nurşen35 0 797 04 Aralık 2020 13:56