Konu Başlıkları: Babaların En Güzeli (s.a.v.)
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05 Ekim 2008, 17:54   Mesaj No:1

seydanur

Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:seydanur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 4172
Üyelik T.: 29 Eylül 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 74
Konular: 17
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Babaların En Güzeli (s.a.v.)

Babaların En Güzeli (s.a.v.)





Babaların En Güzeli (s.a.v.)


Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleriyle, kızları arasında özel birkonuma sahip olan Hz. Fatıma (r.a.) annemiz arasında geçen hatıralar,baba-evlat ilişkileri konusunda ümmetine son derece açık ve anlamlımesajlar vermektedir. Denebilir ki, En Sevgili’nin en sevdiği evladıylabirlikte yaşadığı sevinçler, hüzünler ve acılar, hâlâ her biri birerdeğerli örnek olarak duruyor karşımızda… İlk örneğimiz, Hz.Fâtıma’nınnikâhının kıyıldığı günle ilgili…
Gözyaşları Yanaklarından Süzülüyordu

Nikâh merasimi tamamlanmıştı. Bir tabak taze hurma ve Bilâl’indağıttığı şerbet ikramından sonra davetli ashabın şahitlik ederekdualarda bulunduğu cemiyet sona erdiğinde, Sevgili Peygamberimiz(s.a.v.) Hz. Ali ile nikâhlarının kıyıldığını, ciğerpâresi Hz.Fâtıma’yahaber verdi. Bu esnada gözyaşları yanaklarından süzülerek sakalınııslatıyordu. Hz. Fatıma dayanamadı, sordu:

-Babacığım! Niçin ağlıyorsun, neden böyle hüzünlüsün?
Şefkat dolu yüreğiyle ve ipekten yumuşak sesiyle, hüznün eşlik ettiği sözlerle şöyle cevap verdi Nebiyy-i
Ekrem:
-Kızım! Doğrusu ağlayışım senin için… Çünkü sen de benim gibi annendenmahrum kaldın. Keşke Hatice de sağ olsaydı. Sevincimizi paylaşsa,çeyizlerini kendi elleriyle yapsaydı… İşte bunun için ağlıyorum.
Bu tablo sıradan bir düğün tablosu değildi...


Bu tablo, bir babanın yetiştirdiği evladını gelin ederken ağlamasının da “erkekliğe yakışacağını” ortaya koyan bir tabloydu.
Yine bu tablo şefkatin, vefânın ve hüznün kendisine en çok yakıştığıKâinatın Efendisi’nin, kız evladına sahip tüm babalara sunduğu en güzelörnek tabloydu…


Altına Hırkasını Sererdi

Sevgili Peygamberimizin, kızı Hz. Fâtıma ile olan beraberliklerinde onakarşı derin bir şefkat, sevgi ve onun kişiliğine duyulan yüce bir saygıvardı. Kâinatın Efendisi (s.a.v.) sahibi olduğu maddî ve manevîmakamları bir kenara bırakarak, biricik kızını görmekten yana sonderece sevinç duyan biricik baba olarak karşılardı Hz.Fâtıma’yı…


Zaman zaman evinde misafir eder, zaman zaman daonun evine giderdi. Kendisini ziyarete gelen kızını görünce hemen ayağakalkar, onu alnından öper ve sırtındaki hırkasını, çok değer verdiğikızının altına fona bir saygı ifadesi olarak sererdi.

Bu uygulama her defasında böyle cereyan eder, Hz. Fâtıma da biricikbabasını, evinde benzeri şartlarla misafir eder, ellerinden öperek,sahip olduğu tek minderine oturturdu…


Belki o zamana kadar hiçbir babanın kızına sergilemediği bu davranışbiçimini insanlar göre göre etkilenmeye başladılar. Mekke döneminde, ogünün cahiliye toplumu olarak adlandırılan insanları, SevgiliPeygamberimizin (s.a.v.) davranışlarını benimseyerek artık kızçocuklarını hor gören kimseler değil, onları “’ınbir armağanı” olarak kabul eden kişiler haline geldiyse eğer, bundaEfendimizin kızlarına olan şefkati ve sevgisinin önemli rolü vardı.

İbadetlere Teşvik Ederdi

Peygamberimizin tüm aile fertleri gibi Hz. Fâtıma da O’nun manevî terbiyesine muhatap olmaktaydı. Yüce
[COLOR=DarkOrchid]Resûl (s.a.v.) ciğerparesi kızını ve damadını, ’ın rızasını kazanan kimseler olarak görmek istiyor, bu hususta çaba gösteriyordu.
“Ey Habibim! Ailene namaz kılmalarını söyle. Ve Sen de bunda sebatkârol!” (Tâhâ, 132) âyeti nazil olduktan sonra sabah namazına giderkenmutlaka Hz.Fâtıma’nın evinin penceresinde durur,
-Kızım namaza kalkın, diyerek bu vazifesini yerine [COLOR=Blue]getirirdi.
Yine bir Kurban Bayramı gününde bu kez sevgili kızını, kesilecek kurbanının başında bulunmak üzere çağırmış ve şöyle buyurmuştu:
-Fâtıma! Kalk gel, kurbanının başında bulun. Çünkü kurban kesildiğivakit akan ilk kan damlasıyla, işlediğin her günahın affolunur.Kurbanın kesilirken de şu âyeti oku:
“Şüphesiz benim namazım da ibadetlerim de, kurbanım da, hayatım da, ölümüm de, hiçbir ortağı bulunmayan Âlemlerin Rabbi Allah içindir. Ben böylece emrolundum. Ve ben Müslüman olanların ilkiyim.” (En’âm, 162-163)
Görüldüğü üzere, Sevgili Peygamberimiz, ibadetlerini yerine getirmesihususunda biricik kızına teşviklerde bulunmakta, onun ahiret hayatınaönem vermekte ve ona yol göstermektedir. Bir başka ifadeyle, ibadetleriönce o çok sevdiği kızına teklif ve emretmektedir.

Kızının Aile Saadetini de Önemserdi

Her ailede zaman zaman yaşanması muhtemel birtakım anlaşmazlıklarkonusunda, kızına da damadına da aynı anlayışı ve nezaketi gösterenyönüyle de günümüz babalarına örnekler sunmuştur Efendimiz… Sözgelimi,bir ziyaretinde evde Hz. Ali’yi bulamayınca kızından nerede olduğunusormuş Hz. Fatıma da bir konuda tartıştıklarını ve Hz. Ali’nin küserekevi terk ettiğini ifade etmişti. Hemen konuyla ilgilenen Resûl-i Ekrem(s.a.v.) Efendimiz, Hz. Ali’yi, mescidin bir köşesinde toza toprağabulanmış bir şekilde uyuyor vaziyette bulmuş ve ona şefkat dolu sesiyleseslenmiş:
-Kalk ey Ebû Türâb, kalk bakalım!... diye kaldırmış bir taraftan da elleriyle üstündeki tozu silkelemeye çalışmıştı.


Peygamberimizin kendisiyle böylesine içten bir davranışla ilgilendiğinigören Hz. Ali’nin gönlündeki buzlar erimiş ve Hz. Fâtıma’yı bir dahahiçbir şekilde üzmemek üzere kendisine söz vermişti… Hatta Efendimizin,toza toprağa bulanmış halini bile severek ona “Ey Toprak Babası!” diyehitap etmesinden çok hoşlandığını da söyler dururmuş Hz. Ali…

Kızını ve damadını barıştırıp dönerken öylesine mutluymuş ki SevgiliPeygamberimiz, etrafındakilerin dikkatlerinden kaçmayan bu sevincini şusözlerle tamamlamış Efendimiz:


-Allah beni çok sevdiğim iki insanın barışmasına vesile kıldı çünkü…

Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.) Efendimiz’de bir babanın sahip olması gerekensevgi, şefkat, merhamet ve kişiliğe saygı, gönül almak, gönlünü hoşetmek, ibadetlere teşvik etmek ve aile saadetinin devamını sağlamakmaksadıyla desteklemek gibi en güzel özellikler, en güzel örnekkıvamında tecellî etmiştir. Diyebiliriz ki, bu özellikleriyle O, geçmişve gelecek tüm insanlar içinde “en mükemmel baba” sıfatına sahiptir.


Son anlarında, Yine Kızıyla
Geçmiş ve gelecek tüm insanlığa en güzel örnekler bırakan SevgiliPeygamberimizin vefatı öncesinde yaşananlar da son derece anlamlıdır.Kâinatın benzerini bir daha göremeyeceği bu eşsiz sevgi ve saygınümunesi baba evlat arasında yaşananlar, doğrusu nice edebî metinlereilham verecek etkiye
sahiptir.Ölüm gerçeği, ayrılık acısı, hüzün, sevinç, teslimiyet, rıza veyaklaşık altı aylık hasretin sonunda yeniden kavuşma… İşte bunlar,Kâinatın Efendisi’yle ciğerparesi arasında yaşananların sankişifreleriydi…

Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.) Efendimiz, tutulduğu ateşli hastalığın artmasıüzerine, son günlerini Hz. Aişe’nin yanında geçirmektedir. Bir an olsunbiricik babasının yanından ayrılmak istemeyen ciğerparesi, o günEfendimizin çektiği acının daha da fazlalaştığını hissederek,
-Vâh babacığım! Ne kadar çok acı çekiyorsun! demiş ve gözyaşlarını tutamamıştı.
Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz,
-Üzülme kızım. Baban artık sıkıntı çekmeyecek, diyerek teselli etmişti biricik evladını…
Sonra kendisine yaklaşmasını istemiş ve kulağına bir şeyler söylemiş bukez Hz. Fâtıma’nın ağlaması daha da artmıştı. Tekrar yaklaşmasınıisteyerek yine kulağına bir şeyler fısıldamış, bu defa yüzünde tebessümçiçekleri açmıştı ciğerparesinin…


Meğer, ilkin artık Mevlâ’ya kavuşma anınınyaklaştığını haber vermiş, ikincisinde ise O’na en önce kavuşacakkişinin Hz. Fâtıma olacağını müjdelemişti kendisine…

Sonraki saatlerde ise, şehadet parmağını semaya kaldırarak “Allah’ım! Beni Refîk-i A’lâ’ya ulaştır.” diyerek Mevlâ-yı Zü’l-Cemâl’e ruhunu teslim etmişti…
O’nun vefatıyla, artık “bütün gündüzlerinin üzerine geceninkaranlıklarının çöktüğüne” dair şiirler inşâd eden bu biricikciğerparesi, beş buçuk aylık bir hasretten sonra günden güne eriyen birmum misali tükenip-bitmiş ve yeniden ebedî bir hayata doğmak,Sevgililer Sevgilisi’ne kavuşmak üzere, hayata gözlerini yummuştu. Beşbuçuk ay süresince hasret acısıyla yaşlar döktüğü gözlerini…

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

__________________
" Takdir-i Hüdâ kuvve-i bâzû ile dönmez , Bir şem'a ki Mevlâ yaka, üflemekle sönmez !!! "
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi seydanur 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Efendimiz ve GAYB Hz.Muhammed(s.a.v) seydanur 4 1847 11 Ocak 2009 23:56
Ey Filistinli Çocukların Rabbi! Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Seyyid 3 1694 07 Ocak 2009 10:34
Çok komiksin İsrail! Makale ve Köşe Yazıları seydanur 0 1911 05 Ocak 2009 19:57
Peygamberimizin en sevdiği yiyecek ve içecekler Hz.Muhammed(s.a.v) seydanur 0 1671 30 Aralık 2008 20:33
Ey masum ve güzel evladım! Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler seydanur 1 1809 18 Kasım 2008 18:22