Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08Haziran 2015, 10:52   Mesaj No:2

EyMeN&TaLhA

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Dicle ilitam İslam hukuku SORULAR VE CEVAPLARI

**İSLAM hukuku .6.HAFTA SORULAR**





1-malın menfaatinin satışına ne denir?
1-İCARE DENİR.


2- icare ile menfaatler arasında bir ayırım yaparlar ve insanın menfaatinin iş gücünün satılması için İCARE,araba,ev,hayvan menfaatinin satılması içinde KİRA ,Kavramlarını kullanan mezhep hangisidir?
2-MALİKİLER.


3-icare akdinin rükünleri nelerdir?
3-HANEFİLERE GÖRE İCAP-KABUL,DÜR….DİĞERLERİNE GÖRE İSE:İCAP-KABUL—AKDİN TARAFLARI---AKDİN KONUSU—ÜCRET.


4-SEN BANA BİR GÜN ÇALIŞ,BEN SANA BİR GÜN ÇALIŞAYIM DİYEREK YAPILAN İCARE AKDİNİN HÜKMÜ NEDRİ?
4-HANEFİLERDE MENFAATLER MAL SAYILAMDIGINDAN BÖYLE BİR AKİD OLMAZ.CUMHURA GÖRE BÖYLE BİR AKİD CAİZDİR.


5-icare akdinde hangi muhayyerlikler geçerlidir?
5-icap-kabulde bahsi geçen rucu ve kabul muhayyerliği ve meclis muhayyerliği icare de geçerlidir.=şart muhayyerliği,ayıp muhayyerliği,vasıf muhayyerliği ,icarede geçerlidir.


6-icare akdinin tek taraflı olarak mazeret sebebiyle bozulabileceğini söyleyen mezhep hangisidir?
6-HANEFİ MEZHEBİ.


7-icare akdi ne zaman sona erer?
7-=SÖZLEŞME SÜRESİ BİTTİĞİNDE=İKALE İLE SONA ERER=AKİD KONUSUNUN HELAK OLMASI=AKDİN MÜKTEZASINA (gayesi),maniBİR ÖZÜR MEYDANA GELMESİ0MUHAYYERLİK HAKKINA SAHİP OLAN KİŞİNİN AKDİ FESHETMESİ=TARAFLARDAN BİRİNİN ÖLMESİ SONUCUNDA.


8-müste’cirin veya mucirin ölümüyle icare akdi son bulmaz diyenler ne açıklamada bulunmuşlardır?
8-diğer 3 MEZHEBE GÖRE İCARE SON BULMAZ VARİSLER KENDİLERİNİN YERİNE GEÇER VE İCARE DEVAM EDER.


9-malın menfaatinin karşılıksız temlikine ne denir?
9-İARE DENİR.herhangi bir eşyayı belli bir süre kullanması için komşusuna yada arkadaşına verilmesine ariyet denir.


10-hangi mezhebe göre iare(ariyet)baglayıcı bir askiddir?
10-HANBELİLERE GÖRE BAGLAYICI BİR AKİDDİR.


11-ariye şekilleri nelerdir?
11-..1-ariyenin zaman ve intifa hususunda mutlak olması( kullanma zamanı belirlemese=başkasını hayvana bindirebilir.elbiseyi başkasına giydirebilir.)2-ariyenin zaman ve intifa hususunda mukayyed olması(bineği ve elbiseyi 1 günlüğüne kullanmak için alırsa başkasına veremez ve giydiremez).3-ariyenin zaman hususunda mutlak,intifa hususunda mukayyed olması(zaman kaydı olmaksızın buğday taşımak için bineği ödünç alsa dilediği zaman o binekle yük taşır.).4-ariyenin zaman hususunda mukayyed,intifa hususunda mutlak olması(bineğin üzerine tük yükleyaceğini belirlemeksizin bir günlüğüne bineği alsa,bir gün yük yükler.diğer günler yük taşıyamaz aksi halde tazminat öder.)


12-iare akdini sona erdiren durumlar nelerdir?
12-=belirlenen sürenin dolması=muirrin(ariyeti veren)cayması=taraflardan birinin ölmesi.=ariyetin helak olması=ariyetin başkasına ait oldugunun ortaya çıkması.


13-bir malın korunması için bir başkasına bırakılmasına ne denir?
13-VEDİA DENİR.(EMANET).KENDİSİNE EMANET BIRAKILAN KİŞİYE MÜSTEVDA DENİR.MAL İSE MUDA DIR.


14-vedianın hükmü nedir?
14-vedia Hanefilere göre bir akiddir.diğerlerine göre ise:özel hükümleri olan bir vekaletir.












**********İSLAM hukuku 7.HAFTA SORULAR***************




1-fiyatın belirlenmesi açısından akid çeşitleri nelrdir?
1-müsaveme,müzayede,emanet satışları(murabaha,tevliye,vadia).


2-bayi ile müşteri arasında satılan şey ve semeni konusundaki çekişmeye veya pazarlıga ne denir?
2-MUSAVEME DENİR.


3-müşteri olmadıgı halde müşteri gibi görünüp pazarlıgı kızıştırıp,fiyatları yükseltme işine ne denir?
3-NEÇEŞ DENİR.


4-MUSAVEMENİN HÜKÜMLERİ NELERDir?
4-=MUSAVEME ŞUF’A HAKKINI DÜŞÜRÜR=MUSAVEME DAVAYI DÜŞÜRÜR.=MUSAVEME SIRASINDA VE AKİD DAHA YAPILMADAN KABZEDİLEN MAL,FUKAHANIN ÇOGUNA GÖRE TAZMİN KONUSUDUR.


5-satılacak bir şeyin fiyatını artırmak maksadıyla,daha çok veren yokmu? Diyerek mala yüksek bir fiyat arama şeklindeki satış (akid)ne tür bir akiddir.?
5-müzayede şeklinde akiddir.fakir alışverişi de denir.beyu men yezid,beyud delale,beyul munadat isimleridir.


6-süren bir pazarlıga mudahale etmeye ne denir?
6-el-beyul ala bey’il ğayr denir.


7-müzayede sırasında tellalın sözü kimelre göre icap tır?
7-cumhura göre icap tır.


8-tellal pazarlıgı ilan ettikten sonra müşterilerden gelen teklifi icap,bayiin(tellalın)bu teklifini onaylamasına da kabul diyen görüş kimlere aittir.?
8-HANEFİLERE AİTTİR.


9-itimat esasına göre yapılan alışverişlere ne denir?
9-emanet satışı denir.


10-emanet satışının türleri nelerdir?
10-beyul vefa,,telcie satışı,,vadia,,tevliye,,beyul müstersil,,piyasa fiyatına satış.


11-mebinin alındıgı fiyata bakılmaksızın piyasa fiyatı neyse o fiyata satılamasına ne denir?
11-bey’ul müstersil. Denir.


12-bayii semeni iade ettiğinde müşterininde mebii iade etmesi şeklindeki satışa ne denir?
12-bey’ul vefa denir.


13-halkın kendilerine bir yönetici seçmeleri de aynı zmanda ne anlama gelir?
13-TEVLİYE BU ANLMA DA GELİR.


14-CUMHURA GÖRE TEVLİYE SATIŞINDA MÜŞTERİNİN BİLMESİ GEREKEN ŞART NEDİR?
14-TEVLİYE SATIŞINDA MÜŞTERİNİN ÖNCEKİ FİYATI BİLMESİ ŞARTTIR.










****************İSLAM hukuku .8.HAFTA SORULAR*************




1-VEKALET KDİ LUGATTE KAÇ ANLAMI VARDIR?


1-korumak ve muhafaza etmek….vekalet-tefviz….el-vekil=(Bir insanın isteği üzeri veya emriyle bir isin görülmesi. O isi gören kimse “vekil” dir. Ҫünkü ona o isi veren “müvekkil” dir ve onun hesabına o işi ifa etmektedir.

2-vekaleti Hanefi ve şafiler nasıl tarıf etmişlerdir?

2-hanefiler vekaleti=insanın belli bir tasarrufta, baska kimseyi kendi yerine koyması ve tasarruflarını belirlemesine vekalet denir.şafiler ise=Bir insanın hayattayken yapması kaydıyla, bir isi yapmak üzere baska bir sahsı naib (tayin etmesidir),demislerdir.

3-vekalet akdinin temel unsurları nelerdir?

3-müvekkil….vekil….tasarruf….kullanım yetkisinin caiz olması….tasarrufun belirlenmesi,bilinmesi.

4-Vekalet kelimesiyle benzer anlamı tasıyan lafızlar nelerdir?

4-Bunlar, niyabe, vilaye , isaa’u , kavame , gibi kelimelerdir.Vekalet ve velaye, her iki kelime her nekadar niyabeyle benzerlik arzetse de vekalet, niyabe karsılıklı anlasmayla sağlanırken, velaye ise ser’i veya zorunlu olmaktadır.isaa-i ve vekalet arasındaki benzerlik şöyle açıklanır= Birisine, ölümünden sonra yerine getirilmek üzere verilen tasarruf hakkıdır. Vekalet ve isaa’ arasındaki benzerlik; her ikiside biri adına iş yapmak,vekillik etmektir. Fakat, vekalet kişi hayattayken anlasma yürürlükte olur. Fakat isaa’ ise, kişinin ölümünden sonra yürürlüğe girer.

5-vekalet akdinin şeri dayanağı nedir?

5-kitap,sünnet,icma ve akla dayanarak.

6-vekalet akdinin hükmü nedir?

6-vekalet akdi bazen,vacip,mendup(fakirlere sadaka veya yardım için vekil olma durumunda mendup olur),mekruh.mubah ve haram olur.

7-vekalet akdinin rükünleri nelerdir?

7-hanefilere göre =icab ve kabul yeterlidir.cumhura göre=1) Müvekkil: Baskasına kendi adına yetki ve tasarruf hakkı veren, vekil tayin edendir.2) Vekil: Vekalet akdi mucibince baskası adına tasarrufta bulunan, vekil tayin edilendir.3) Müvekkilu fih – mahal vekale-: Vekaletin söz konusu olduğu alım, satım, kiralama ve benzeri seyler.4)Tevkil sigası: Siga kelimesinden anlasılan, iki taraf arasında anlasmaya varılan, karsılıklı rızaya dayalı ifade biçimidir.


8-Fakihler vekalet (akdinin) sözlesmesi için tasarrufta bulunmanın şartlarına ne demişlerdir?

8-ilk şartı akıl, temyiz kudretine sahip olunması gerektiğini belirttikten sonra, müvekkil için bazı sartlar öngörmüslerdir.a)Fakihler, mümeyyiz olmayan çocuk, deli, uyuyan ve baygın birinin vekil tayin
etmesini caiz olmadığı konusunda ittifak halindedirler. b) Hanefiler mümeyyiz olan çocuğun, talak, hibe ve sadaka (zekat) gibi bazı konularda tasarruf hakkına sahip olmadığı, ancak nafile olan sadaka ve hibe gibi hayırlı islerde velisinin izni olmadan da tasarrufta bulunursa vekaleti sahih olduğunu söylemislerdir.şafi’iler mümmeyiz olsunolmasın, mutlak anlamda çocuğun vekil tayin edilemeyeceği görüsündeler.c)Hanefiler, deli olanın bazen akıl sağlığına kavusması durumunda, akıl sağlığı yerindeyken yapmıs olduğu vekalet akdini geçerli saymıslardır.d)Mürtedin vekaleti hususunda üç farklı görüs bulunmaktadır:Birincisi; bütün alimler, (Ebu Hanife, Maliki, Safii ve Hanbeliler) onun tekrar müslüman olmasının bekleneceğini, dinine tekrar dönmesi durumunda vekaletinin geçerli olacağını, aksi durumda vekaletinin geçerli olmayacağını söylemislerdir. Ayrıca, daru’lharbe gitmesi, ölmesi veya öldürülmesi durumunda, imam Ebu Hanife’ye göre bu durumda yine vekaleti geçersizdir.ikincisi; Ebu Yusuf ve Safiilerin bir görüsüne göre, mürted birinin baskasına vekaleti sahih ve geçerlidir.Üçüncüsü; Safii’ mezhebinin görüsüne göre, mürtedin vekalette bulunması geçerli olmayıp batıldır.f)Hanefi mezhebine göre, kisi kendi basına mutlak anlamda nikah akdinde bulunabileceği gibi baskasını da vekil tayin edebilir. Onlara göre ihramlı biri nikah akdi için vekalette bulunabilir. Safiilere göre kadın, nikah akdinde ne müvekkil ve ne de vekil sıfatıyla taraf olabilir. ihramlı birinin de yapacağı akit tasarrufunu caiz görmezler. Ayrıca müslüman olan birinin, müslüman bir bayanın nikah akdi için kafir birini müvekkil kılınamayacağı görüsündeler.g)şafiiler istisnai durumlar dısında, göremediğinden dolayı alıs-veris ve buna benzer seyler için, kör birinin vekil tayin etmesinin caiz olmadığı görüsündeler.h)Hanbeliler, vekilin müvekkilini tanımaması durumunda vakaletin caiz olmayacağını,fakat geçici vekaletin caiz olduğu görüsündeler.i)Keza Hanefi mezhebi görüsüne gore, yetim olanın vasisi (muvekkili), kendisi icin caiz olup yapabileceği herseyi yetim için de yapabilir, vekil tayininde bulunabilir.k)Safiiler, sayet sulh için vekalet vermisse, bu durumda sulhun satma amacını
güttüğü takdirde, yapılan sulhun caiz olacağını ifade etmislerdir.i)Ayrıca cumhur ulema, mal ihracı dısında olduğu gibi zekat, hac vb. ibadetler dısında da vekaletin caiz olmadığını söylemislerdir.
Okunmalı=Vekalet akdinde müvekkil için konulan sartlar vekil için de konulmustur.Fakihler, yapması haram olan bir is için vekil olunamayacağını belirttikten sonra, vekilin vekalet alacağı seylerde tasarruf edebilir olması için:a)Mezhepler, mükellef olmadıkları için, temyiz kudretine sahip olmayan çocuk,
deli, uykuda olan ve sürekli baygınlık geçirenin vekilliğinin sahih (caiz) olmadığı hususunda ittifak etmislerdir. Fakat, temyiz kudretine sahip olup, büluğ çağına eren çocuk konusunda ihtilaf ettikleri görülmektedir.-Hanefi ve Hanbeli’ler temyiz kudretine sahip büluğ çağına eren çocukların vekalette (vekil) bulunmasının caiz olduğu görüsündeler.-Ancak her ne kadar Hanbeliler temyiz kudretine sahip, büluğ çağına eren çocukların yapacakları tasarrufa cevaz vermislerse de, bunu velinin iznine bağlı
k ılmıslardır.-Hanefiler ise çocuk vekil için, eğer parayla kazanma ve aldatmanın ne olduğunu idrak etmisse, alıs-veris akdinden ne kastedildiğini kavramıssa yapacağı akidi sahih bulmuslardır. Bu görüse sahip olanların delili Hz. Peygamberin, Üm Seleme ile evlilik meselesine dair rivayet edilen bir hadise dayanmaktadır. Hadiste Peygamber Üm Seleme’nin oğlu Amra:”Kalk ve anneni benimle evlendir”, dediği rivayet edilmektedir.Oysa ki Üm Seleme’nin oğlu Amr çocuk yastaydı.Ayrıca Hanefiler, vekilin akıl baliğ
olması durumunda akdin doğuracağı hukuki neticelerinin ona ait olacağını, temyiz kudretine sahip çocuk olması durumunda ise, hukuki neticelerinin ona vekaleti verene ait olduğunu söylemislerdir.- Safiilerin görüsüne göre, çocuğun vekaleti caiz değildir. Fakat temyiz kudretine sahip olan çocuğun kendisi için zekat dağıtmak, kurban kesmek ve nafile hac gibi tasarruflar caiz olduğundan dolayı, ancak bu hususlardan vekillikte bulunabileceğini belirtmislerdir.Ayrıca Safiiler gözü görmeyen ve sefih (ahmak) olanların da mali islerde vekillik yapamayacağı görüsündeler. Çünkü yapılacak akitte sakaya yer olmadığı, vekilin ciddi olması gerekir.b) Hanefilere göre, mürtedin yapacağı vekilliğin, islam beldesinde kaldığı müddet
içerisinde sahih olacağını. Fakat islam beldesini terkedip daru’l-harbe iltihak ettiğinde vekilliğinin düseceğini söylemislerdir.c)Hanbelilerde caiz olmasıyla birlikte, Hanefiler vekilin meçhul değil bilinen
olmasını, neye vekillik yapacağını bilmesini, vekaletin sıhhati sartlarından saymıslardır.Ayrıca vekalet konusunun mübhem, belirsiz bir sey olmamaması da gerekmektedir. Eğer müvekkil:ikinizden birini evimi satmak için vekil tayin ettim veya kim evimi satarsa onu vekil tayin ettim derse, vekalet sahih olmaz. Müvekkil, vekile sifahi (sözlü) veya haber göndererek, onu vekalette bulunacağı sey hakkında bilgilendirmesi gerekir.d)Her ne kadar bazı fakihler nikah akdi gibi bazı akitlerde vekilin adaletli olmasını sart kosmuslarsa da, genel olarak vekilin adaletli olması sartı aranmamaktadır.e) Bazı fakihler nikah akdi gibi akitlerde vekilin erkek olma sartını koyarken,genel olarak vekillikte erkek olma sartı aranmamaktadır.

9-Safii alimleri vekalet akdinin gerçeklesmesi için üç sart ileri sürmüslerdir: 1) vekalet konusu olan sey, tasarrufta bulunacağı vakit en az bazı yönlerden belirli (malum) olması gerekir. 2) Vekaleti veren müvekkilin, vekalet verileceği esnada vekalet vereceği seyin tamamen mülkü, tasarruf hakkına sahip olması gerekir. 3). Niyabeti kabul etmeyen islerde vekalet sahih olmadığından, vekalet konusu seyin, niyabetle (vekillikle) yerine getirilebilir nitelikte olması gerekir.
**Cumhur/alimlerin çoğuna gore, hem mali, hem de bedenen yapılan ibadetlerde (zekat, sadaka, kafare, nüzur, kurban kesmek) ihtiyaç görüldüğü takdirde vekil tutulabilir. Bundaki amaç malın hak sahiplerine ulastırılmasıdır. Gerçi Maliki mezhebi nefis terbiyesi için hac ibadetinde vekilliği caiz görmese de cumhura göre caizdir.
***Siga:Vekalet akdinde ve diğer akitlerde olduğu gibi siga karsılıklı rızaya dayalı, ister sarih veya kinaye yoluyla, ifade edilen icap ve kabulden ibarettir. Safii mezhebinde icap ve kabul için iki sartı ileri sürmüslerdir:a) Müvekkilin, rızasıyla vekaleti verdiğine dair sarih veya kinaye bir lafız kullanması gerekir. Zira mükellef olan sahsın rızası olmadan onun adına tasarrufta bulunması yasaklanmıstır.
Sarih lafız: ”Seni evimi satman için vekil kıldım” veya “evimin satıs isinde sana yetki verdim”.
Kinaye lafız: ”Seni evimin satısında kendi yerime kaim kıldım veya naib kıldım”. Ayrıca vekalet isleminde mektup ve yazılı kağıt lafız yerine geçmektedir. Vekilin, vekaleti kabul ettiğini belirtmesi, (isaret etmesi)
yeterlidir. Burada lafız sart değildir, fiil (davranıs) dahi yeterlidir.b) En sahih görüse göre vekaletin bir sarta bağlanmamasıdır. Örneğin,” Zeyd seferden (tatilden), gittiği yerden dönünce, sen su konuda benim vekilimsin”, demesi veya “ramazan ayına geldiğinde, su konuda benim vekilimsin”, seklinde vekaleti sarta
bağlarsa, belirsizlik, bilgisizlik olacağından vekalet doğru olmaz. Ancak bu durumda,vekilin sarta bağlı yapacağı herhangi bir tasarrufta geçerli kabul edilir. Çünkü tasarrufu hususunda izin verilmistir. Ayrıca, vekaleti zamanla sınırlamada beis yoktur. Belirlenen zamandan sonra ise vekil tasarruf yetkisine sahip değildir. Örneğin: “Bir ay müddetince sen benim vekilimsin”, gibi.
**Maliki mezhebine göre sigada icap, ancak alısıla gelen ifadelerle yapılabilir.Vekalet akdine isaret etse dahi, alısıla gelen ifade seklinde olmazsa buna itibar edilmez.

10-vekalet akdinde vekilin tasarrufuyla ilgili hükümler nelerdir?

10-VEKİLLE İLGİLİ HÜKÜMLER==a) Eğer müvekkil, vekilini vekalet akdi esnasında belli bazı sartlarla sınırlamıssa,alimlerin ittifakiyla bu sözlesmelere bağlı kalması gerekmektedir.
b) Vekil, müvekkilin izin verdiği kadarıyla, hukuk veya örfün sağladığı kosullar dahilinde vekalet akdini icra edebilir.
c) ibn Haceri’in ifade ettiği üzere, vekil müvekkile vefalı kalarak, vekaletle ilgili önem arz eden bilgiler varsa onu bilgilendirmelidir.
**Alimlerin ittifakıyla vekalet akdi, ücretli veya ücretsiz olabilir. Nitekim daha-önce de değindiğimiz gibi Peygamber (s.a.v)”, Urve ve Cabir b. Abdillah’la ilgili rivayetlerde ücret vermisti.
**Vekil vekalet konusu olan seyi gerçeklestirdikten sonra Elbiseyi teslim anında veya hac farizasını yerine getirdikten sonra, ittifakla müvekkilden ücretini tahsil etmesi sahihtir.

11-VEKALET ÇEŞİTLERİ NELREDİR?

11-Siga Cihetinde çesitleri,,, Tasarruf cihetinde çesitleri,,, Mutlak ve Mukayyet Vekalet:

12-SİGA CİHETİNDE OLAN VEKALET ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

12-Vekalet akdinde vekaletin hemen yapılmasıBirinin: “Seni arazimi hemen satman için vekil kıldım”, demesi gibi). vekaletin sarta bağlanması(Vekaletin tasarrufu sart edatlarından birine bağlı olarak gerçeklesen durumdur, ( إن ، وإذا ) gibi. Sahsın: Eger falan sahıs gelirse, sen benim mallarımın idaresinde vekilimsin” gibi., vekaletin izafesi(vekil belirlenen vakit gelmedikçe tasarruf hakkına sahip değildir. Bir sahsın: “Gelecek ayın sonunda seni kitap alman için vekil tayin ettim”, demesi gibi., vekaletin sart edatına bağlanması ve vekale devriye(Bu tür vekalette sart edatı görülmektedir (mehma=küllema)gibi : “Seni her ne zaman azl ettimse, (tekrar) vekil kıldım” demesi gibi.Maliki mezhebi vekalet süresi devam etmezse, 6 ayı asarsa vekalet hakkı düser. Safiilerin bir görüsüne göre bu tür vekalet batıldır. Fakat Hanefi, Hanbeli ve Safiilerin tercih ettikleri görüse göre vekale devriye sahihtir. seklinde çesitli vekalet sigasi (icap/kabul) sekilleri bulunmaktadır.
13-vekalet akdinin Tasarruf cihetinde çesitleri nelerdir?
13-Tasarruf cihetinde vekale amme (umumi), vekale has (özel) diye ikiye ayrılmaktadır.
a-Vekale amme (umumi): Bu çeşit vekalet örneğinde, müvekkil vekile bütün is ve haklarında tam tasarrufta bulunma yetkisi vermektedir. Diğer bir ifadeyle, vekalet belli bir alanla sınırlı olmayıp, bütün yönleriyle (bütün hukuki alanlarda, alısveris, hibe, talak vs.) genel olması gerekmektedir. Hanefi ve Malikilere göre bu çesit vekaletle müvekkilin sıkıntıları giderileceği için caizdir. Safii ve Hanbeliler ise, bu akit anlasmalarında büyük oranda belirsizlik olduğundan dolayı caiz görmemislerdir.
b-Vekale has (özel):Müvekkilin, belli bir konuda vekile tasarruf hakkı vermesidir. Müvekkilin vekile: “Seni bu arabamı satman için vekıl kıldım” veya “bu evi alman hususunda seni vekil tayin ettim”, demesi gibi.cumhura göre caizdir.
14-Mutlak ve Mukayyet Vekalet nedir? 14-a) Mutlak vekalet: Müvekkilin vekili tasarruf, zaman veya para mikdarıyla sınırlamadığı vekalet çesididir. Müvekkilin vekile: “Bu evi sat”, demesi gibi.
b) Mukayyet vekalet: Müvekkilin vekili belli bir tasarruf, zaman veya para mikdarıyla sınırlamasıdır. Müvekkilin vekile: “Seni bu arabayı süresi bir yıla kadar olacak sekilde taksitle satman hususunda vekil tayin ettim”, demesi gibi.
*(ÖNEMLİ): Alimler vekaletin caiz olup olmadığı konuları ikiye ayırmıslardır: Allah hakkı ve kul hakkı olan konular. Birincisi: Yüce Allah’ın Hakları: namaz ve oruç gibi ibadetler sadece bedeni ibadet olarak değerlendirildigi için Yüce Allah’ın hakları kapsamı dahilinde yer aldığından bunlarda vekalet caiz degildir.Had cezası da Allah Teala’nın haklarındandır. Vekalet vermek iki çesittir.Birincisi ispat için, diğeri istifa (uygulanması) içindir. a) Hadlarin ispatı için vekalet vermek: Hanefilere göre davaya ihtiyacı olmayan zina ve içki içmek gibi bir had çesidiyse, bunun ispatı için vekil tayin edilmez. Çünkü böyle bir had, zaten hakimin huzurunda beyyine (delil) veya ikrar ile sabit olduğundan hak sahibi tarafından ayrıca dava açılmasına gerek yoktur.
Sayet hırsızlık ve kazf haddi gibi bir had olursa, Ebu Hanife ve Muhammed’egöre ispatı için vekil tayin etmek caizdir. Ebu Yusuf’a göre hadlerde ispat caiz değildir.Ancak müvekkilin onayıyla delil kabul olunur. Ayrıca bu görüs ihtilafı kısasın ispatında da bulunmaktadır. Ebu Yusuf ve diğer müctehidlerin çoğuna (cumhura) göre yüce Allah’ın hadlerinin ispatı için vekalet vermenin caiz olmadığını söylemistir.* b) Hadlarin istifası konusunda vekalet: Kısas ve hadlerin uygulanması hususunda dört mezhepte, hakimin (yönetici) vekalet vermesinin caiz olduğu konusunda ittifak etmislerdir. Tazirde vekil tayin etmek:
İkincisi: Kul haklarında vekalet: Kulların haklarında olan vekalet ikiye ayrılmaktadır: a) Süphe durumu: Süphenin bulunmasıyla birlikte istifa edilmesi caiz olan durumlardır. Bu durumda Ebu Hanife ve öğrencisi Muhammed’e göre vekalet vermek sahihtir. Fakat bir kısım durum var ki süphe kaim olursa istifa etmeleri caiz değildir. b) Hak sahibinden af ve bağıslama süphesine rağmen, vekilin bunları teslim alması. Bu tür hakların hükmü; ispatı ve istifa edilmelerinin sahih olduğu konusunda alimler arasında görüs birliği vardır.
**Yemin eden ve nezirde bulunan sahsın durumu, tıpkı namaz ve oruç gibi bedeni ibadet ve hadlere benzediğinden dolayı,yemin, nezir, kasame ve lian gibi hususlarda da vekalet vermek sahih değildir.
**Kötü ve hos görülmeyen bir söz olduğu için, zıhar için de vekalet verilmez. Haram olduğundan, cinayetler ve gasp içinde vekalet verilmez. Haram olan ve haram görülen her hususta vekalet verilmez”.
ÖNEMLİ=Fakihlerin ittifakıyla, vekalet akdi gayri lazım akitlerden olduğu için, her iki tarafın da akdi sonlandırmasının caiz olduğu görüsündeler. Müvekkil, vekilini azletme imkanına sahip olduğu gibi, vekilin kendisi de kendisini azlederek tasarruflarını sonlandırabilir. Ancak mezhepler müvekkilin vekili azletmesi için bazı sartlar ileri sürmüslerdir:
- Hanefiler, vekil azledildiğinden haberdar olmadıkça vekilliğinin devam edeceğini, öğreninceye kadar tasarrufta bulunmasının caiz olacağı görüsündeler.
- Maliki, Safii ve Hanbeliler, vekilin azlinden bilgi sahibi olmasının sart olmadığını, azlinden sonra yapacağı tasarufların ise batıl olacağını söylemislerdir.
- Hanefiler vekilin azledilmesi hazır bulunurken yapılır, sayet uzaktaysa mektup veya elçi göndererek azledebilir.
- Safiilere göre, çocuk ve fasık olmayan, adalet sahibi birinin haberiyle vekil azledilir.
Vefat: Taraflardan birinin vefatı durumuda vekalet akdi ittifakla sona erer.
Cinnet/ Delilik hali: Hanefi ve bazı Hanbelilere göre taraflardan birinin deliliği halinde vekalet iptal olur.
Bayılma hali: Cumhura göre bayılmayla vekalet akdi sonlanmıyor.Safii mezhebine göre, müvekkil veya vekilden birinin bayılması halinde tasaruf ehliyetini kaybedeceğinden dolayı vekalet hükmünün batıl olacağı yönündedir.
Riddet hali: Hanefiler, vekil veya müvekkilin mürted olması halinde, daru’lharbe gitmesi durumunda vekaleti batıl olur. Daru’l-harpten dönmesi durumunda, imam Muhammed vekaletinin iade edileceğini, imam Yusuf ise vekaletinin dönmeyeceği görüsündeler.İmam Ebu Hanife, mürtedin daru’lharbe
gitmeden önceki durumu için, vekaletin mevkuf olacağını, tekrar müslüman olması durumunda vekaletinin iade edileceğini, müslüman olmadan ölür veya daru’l-harbe giderse vekaletin geçersiz olacağı görüsündedir. Safiiler vekilin riddetinin azledilmesi için bir neden olmadığını, riddet halindeyken yapacağı tasarrufların da geçerli olacağı görüsündeler. Hanbelilere göre, vekil veya müvekkilin irtidatı durumunda vekalet batıl olur.
Fasıklık: Safiiler, müvekkilin fıskı durumunda vekaletin batıl olacağı görüsündeler.
Sarhosluk: Hanefi ve Hanbelilere göre, sarhosluk vekalet akdini batıl kılmaz.
 İ nkar: Hanefi ve Safiilere göre müvekkil veya vekilin inkarı ile vekalet akdi son bulur. Ayrılık hali: Vekil veya müvekkilin ayrılması durumunda, Hanefiler, vekilin bilgisi dısında dahi olsa azlolunacaını söylemislerdir.





**************İSLAM hukuku 9.HAFTA SORULAR****************






1-MEZHEPLERE GÖRE ÖLÜ ARAZİNİN TARİFLERİ NASILDIR?


1-hanefilere göre= sulamayla, dikmekle/ekmek ve bina etmekle hayatın devam etmesinin yolları veya Mecelle’nin tabiriyle: "Ӧlü arazi, hiç kimsenin mülkiyet ve tasarrufu altında olmayan, mera, bataklık ve harman yeri gibi, bir bölge halkının ortak yararına tahsis edilmis yerlerin ve yerlesim bölgelerinin dısında kalan topraklardır".şafiiler, “ hiç kimsenin istifade etmediği ve kimseye ait olmayan yerin imar edilmesi diye tanımlamışlardır.Hanbeliler, hiç kimsenin mülkü altında olmayan ve imar edildiğine dair bir
emarenin olmadığı yerler, diye ifade etmislerdir.

2-Ӧlü (mevat) arazi kelimesiyle benzer anlamı tasıyan bazı lafızlar nelerdir?

2- a) Tahcir veya ihticar: Belirgin bir isaret koyarak veya dört bir tarafını taslarla çevirerek baskalarının artaziyi ihlal etmesine engel olmak.
b) Havz, hiyaze: Birlestirmek, toplamak anlamına gelir. Istılahi anlamı: Elini bir seyin üstüne koymak, mülk edinme sahip olamaktır.cumhura göre el koymakla mülk olunmaz/edinilmez.
c)irtifak: Yararlanmak, istifade etmek gibi anlamlar ihtiva etmektedir.
d) ihtisas: Bir sahıstan baskasına ait olmayan, sahis mali.
h) ikta: Bir kisinin mülkiyetinde olmayıp devlete ait olan toprak gelirlerinin asker veya sivile hizmet karsılığı verilmesidir.
** Alimler,Peygamber ve sahabilerin uygulamalarına binaen, ölü arazilerin ihyası hususunda cevaz verilmiş.
** Hz. Ömer (r.a) ölü arazilerin ihya edilmesini belirli hüküm ve sartlara bağlayarak, bir yeri üç yıl içrsisnde bos bırakır ve ihya etmezse baskasına verileceğini belirtmistir.
** -imam Yusuf, Muhammed, Safii ve Hanbelilere göre ölü arazilerin ihyasında imamın izninin aranmadığını, bu gibi yerleri izinsiz dahi olsa kim ihya ederse onun olacağını söylemislerdir.
- imam Ebu Hanife’ye göre, ölü arazinin ihyası için uzak veya yakın olması fark etmeksizin imamın izni sarttır. Malikiler, ölü arazinin yerlesim yerine yakın olması halinde imamın izninin sart olduğu görüsündeler. Fakat uzak olması halinde izleyecekleri iki yol vardır:
I) ibn Rüsd ve Đbn Yunus’a göre imamın iznine lüzum yoktur.II) Maliki alimlerdinden Abdülmelik göre, her halukarda mutlak anlamda imamın iznine ihtayaç vardır.
*** - Cumhurun delili, Peygamberden rivayet edilen:” Her kim ölü bir araziyi ihya ederse onundur”, hadisin umumi lafız olmasıdır.

3-ihyası Caiz Olmayan Yerler nerelerdir?

3-şehir içindeki boş yerler,Arafat,mina,müzdelife gibi yerler ölü arazi hükmünde değildir. insanların faydalandığı otlak, su kuyuları, nehir yatakları ve imar edilen yerler ihya edilecek yerler değildir.

4-ihyası Caiz Olan Yerler nerelerdir?

4- alimlerin ittafakıyla yerlesim yerlerinin dısında, hiç kimsenin mülkü veya tasarrufu altında olmayan arazilerdir. Safiiler ister uzak ister yakın olsun, ihya edilecek arazinin daha önce hiç ihya edilmemis olması gerektiğini söylemislerdir.-Geçmis kavimlerden kalan yerlerin ihyası, alimlerin ittifakıyla caizdir. Safiilerin
bir görüsüne göre bu gibi yerler mevat olmadığından dolayı ihya ile malik olunmaz.

5-islam Diyarında Mevat Araziyi ihya Edende Aranan Sartlar nelerdir?

5- Alimlerin ittifakıyla akıl sahibi, hür olan herkes islam diyarındaki ölü araziyi ihya etme hakkına sahip olabilir. Fakat bir zimminin tıpkı bir müslüman gibi ölü araziyi ihya etme hakkına sahip olup olmadığı hususunda ihtilaf vardır= - Cumhura göre, zimmi birinin bir müslüman gibi islam diyarında ölü araziyi ihya haklarına sahiptir.yalnız,malikiler arap yarımadasında imamdam izin alınması gerekir der.hanefide İslam diyarında imamın iznine bağlamaktadır.

6-islam Diyarı Dısında Mevat Araziyi ihya Edende Aranan Sartlar nelerdir?

6- Hanefi, Hanbeli ve bazı Malikiler, fethedilen arazi ister anveten (zorla) ister sulh yoluyla olmus olsun, müslümanlar buradaki ölü arazileri ihya edebilir.- Safiiler müslüman ve zımmi birinin islam diyarı dısındaki ölü yerleri ihya etmesini caiz görmüslerdir.

7-ihyanın Keyfiyet Yolları mezhep görüşleri nelerdir?

7-ihyanın keyfiyeti hususunda Hanefi ve Malikilerin neredeyse ittafak halinde oldukları görülmektedir. - Hanefiler ihyanın ölü araziyi imar etmek, ağaç dikmek, ekin ekmek maksadıyla sürmek veya sulamakla gerçeklesebileceğini söylemislerdir.-Malikilerinden ibn Kasım ve Esheb’e göre ölü arazinin ihyası, kuyu veya su yolu açmak, ağaç dikmek, bina yapmak, ekin ekme amacıyla toprağı sürmek veya bunlara benzer birsey yapmakla gerçeklesir. Kadı Đyad ise, ancak bu yedi isten birini yapmakla ihyanın gerçekleseceğini belirtmistir:
1) Su pınarını çıkartmak 2) imar/ bina etmekle 3) Ağaç dikmekle 4) Araziyi sürmekle 5) Yere çukur açmakla 6) Oradaki ağaçları kesmek suretiyle 7) Taslarını kırmak suretiyle, çukur yerler doldurularak arazinin tesviye edilmesiyle
- Safiiler ise, arazinin ihyası insanın maksadına göre değisebileceğini belirtmisler.Örneğin ev insa etme maksadıyla ihya etmisse, o yörenin adetine uygun olarak bölgenin kerpiç veya sazlık ile çevirmesi sartı aranır. Hanbelilere göre,ya o arazinin etrafı duvarla örülür yada Arazinin ihyasında örfe müracaat gerekir.
**ihya Edilen Yerin ihmal Edilmesi:Ölü arazinin ihmal veya terkedilmesi durumunda, baska biri gelip orayı eker veya imar ederse ihya kime kalır? Gibi bir durum söz konusu olursa:- Cumhura göre ihya birinci sahsa kalır. Zira mülkün sahibi vardır ve biliniyor.
** -ihyanın azami üç yıl içerisinde olması gerekir. Zira devlet ve kamu yararını gözönüne alan Hz.Ömer, ihya edilen arazinin üç yıl içerisinde ıslah, imar veya kullanılması gerektiğini söylemistir. Bu konuda Hz.Ömer’den nakledilen bir rivayette:“Tahcir yapan kimsenin üç seneden sonra hakkı yoktur”, demistir.
** ölü arazinin ihyası konusunda bir sahsın baskasına vekalet vermesi alimlerin ittifakıyla caizdir.
- Hanefilere göre: Eğer ihya edilen arazi ösri arazidense ösür, harici arazi kapsamındaysa haraç vermesi gerekir.
** Ölü Arazilerde Bulunan Madenlerin Hükmü= Bilindiği gibi madenler zahir ve batın olmak üzere ikiye ayrılır: Zahir ve batın.a) Zahiri Madenler: Kükürt, yakut ve petrol gibi bir karıs miktarında kazıldıktan sonra kendisine kolayca ulasılan madendir. - Hanefi ve Hanbelilere göre, bu gibi yerlere ihya ile sahip olunamayacağı gibi, herhangi bir insana ıkta usulü ile verilmesi de caiz değildir. - Safiilere göre:ihya etmeden önce eğer bilgisi dahilinde değilse, ihya edebilir. Malikilere göre: Malikilerin meshur görüsüne göre bu gibi yerler imam/ devlete aittir. b) Batıni Madenler: Altın, gümüs, demir, bakır ve kursun gibi madenlerdir. -Hanefi, Safii ve Hanbelilerin bir görüsüne göre, bu gibi madenleri kim çıkarırsa onun olur. Malikilere göre, batıni madenler de tıpkı zahiri madenler gibi yetkisi devlete aittir.

8-MEZHEPLERE GÖRE VEDİA NASIL YARIF EDİLMİŞTİR?

8-Hanefiler vediayı: “ Hıfz/koruma amacıyla bir kimseye bırakılan maldır, diye tarif etmislerdir.
Malikilere göre: Koruma amacıyla birine tevdi (vekil tayin) edilen maldır.
Safiilere göre: Mülk altındaki bir seyin veya özel muhterem (malin) muhafaza edilmesi amacıyla baskasını vekil tayin etmektir.
Hanbelilere göre: Malı koruma amacıyla baskasının yanına bırakmaktır. Ayrıca tarife ücretsiz olma sartını da ekledikleri görülmektedir.
**Hanefi alimleri müslüman için mal sayılmayan, gayri müslim için mal kabul edilen sarap ve domuz gibi seylerin, vedia akdine konu olabileceğine isaret etmislerdir.Safiiler ise kendi fıkıh anlayıslarına göre mal sayılmayan eğitilmis köpek ve benzeri seylerin de vedia akdine konu olabileceğini belirtmislerdir.Muhterem hususi: Temellük edilmesi ser’an sahih olmayan, fakat mülkiyet hakkı göz önünde bulundurulan eğitilmis köpeğin idası sahihtir. Muhterem olmasının manası: Telef/itlaf edilmesiyle görevlendirilmeyen. Genelde
vediayı alan kisinin emin olması vedia akdinin temel prensiplerindendir.

9-Vedia ile Benzer Anlam Đfade Eden Lafızlar NELERDİR?

9-Emanet,İARE,gasb,lukata.

10-vedia ile ariye arasındaki fark nedir?

10-Vedia ve ariye arasındaki en önemli iki fark ise;
a) vedia alana malı kullanma hakkının verilmemesidir.
b) Vedia alan yaptığı muhafaza karsılığı ücret talep edebilir olmasıdır.

11-lukata ne demektir?

11-Sahibi kim olduğu bilinmeyen ve baskası tarafından bulunan maldır.

12-gasb nedemektir?

12-Baskasına ait bir malı sahibinin izni olmadan zor kullanarak elinden almak,
el koymak demektir. Mal, gasp edilenin yanında emanet hükmündedir.

13-mezheplere göre vedianın hükmü nedir?

13-Hanefilere göre: Vedia’nın kabulü müstehaptır. Malikilere göre: Vediayı alan ve veren açısından bakılınca her ikisi hakkında da
mübah olduğu anlasılmaktadır. Sayet çalınan veya gasp edilen mal ise haramdır. Safiilere göre: Eğer sahıs, vediayı korumayı ve verilen emaneti yerine getireceğine
inanıyorsa, yardımlasma açısından bakılınca müstehaptır. Fakat emanet ve koruma görevini
yerine getireceğine kanaat getirmezse, acziyet duyuyorsa bu durumda haramdır. Hanbelilere göre: Kendine güvenerek malı koruma güvencesini taahhüt ediyorsa,
vediayı kabul etmek müstehap olur.

14-vedia akdinin özellikleri nelerdir?

14-1-Đki taraf için caiz olan bir akittir. Ayrıca her iki taraf için de gayrı
lazım/gerekmeyen ve dilediği zaman feshedebilir. Fakihler vedia akdini diğer akitlerden ayıran özelliğin, herhangi bir menfaat karsılığı olmaksızın vediayı korumaya dayalı olduğuna dikkat çekmislerdir.2-Emanet akit olması. Cumhur, vedia akdini tasnif ettiklerinde emanet akitlerden saymıslardır. Vediayı, vedinin koruması gerektiğini söylemislerdir.
3) Teberruat akitlerindendir. Fakihler arasında vedia akdinin teberruat akitlerden olduğuna dair bir ihtilaf bulunmamaktadır. Hanefi ve Safiiler vedin vediayı koruması karsılığında bir ücret talebinde bulunmasını sahih ve caiz görmüslerdir. Malikiler eğer mudi akit esnasında ücret talep etmemisse, ona ücret verilmeyeceğini veya örf ve adete göre hareket edileceğini söylemislerdir. Hanbeliler, malı koruması karsılığında ücret talebinde bulunamaz, ücret talep edemez.
15-Cumhura göre ise vedianın rükünleri nelerd,ir?

15-1) Siga. Đcap ve kabuldür.
2) Akit yapan iki kisi.
3) Mahal veya vedianın kendisi.

**Fakihler müvediin(akit yapan iki kişi) tasarruflarının caiz olması gerektiği hususunda ittifak etmislerdir.
Hanefiler akıl ve mümeyyiz olmayı yeterli görürken, cumhur ergen, akıl ve resit olmayı ön görmüslerdir. - Çocuk ve mümeyyizler için İDAIN şafi ve malikiler geçersiz sayarlar,HANEFİ VE HANBELİLER VELİSİNİN İZNİ İLE GEÇERLİDİR DERLER.MÜSTAVDİDE DE HANEFİLER İZİN VERİLMİŞSE MÜMEYYİZ ÇOCUK TİCARET YAPABİLİR DEMİŞLERDİR.DİĞERLERİ SAHIH DEĞİLDİR DEMİŞLER.

1) Hanefi ve Malikiler vedianın mal olması gerektiğini sart kosmuslardır.
2) Safii ve Hanbeliler akdin sıhhati hususunda, vedianın sadece mal değil, herhangi bir nesne de olabileceğini belirterek fark gözetmemislerdir.
*Cumhura (Hanefi, Safii ve Maliki) göre tasınır olması sartını koymamıslar, akarında olabileceğini ileri sürmüsler.
**Hanefi ve Malikiler tazmin yükümlülüğün doğması için iki sart bulunması gerektiğini savunmuslardır:
Birincisi: Teaddi veya kusur bulunan davranısın olması.
İkincisi: Vedianın telef olması veya zarar görmesi. Safiiler, Hanbeliler ve imam Züfer’e göre mûda, vedia akdini muhafaza etmez, zarar verirse tazmin sorumluluğuna girmis olur.

16-Vedianin Tazmin Sebepleri NELERDİR?

16-Vedianın izinsiz kullanılması.. Vedianın baska bir malla karıstırılması.. Vedianın sefere birlikte götürülmesi…Vedianın kullanılması…Mûda’in vediayı inkarı…Vedia ile ticaret yapılması…Korumada ihmal edilmesi…Gerekli bakımın yapılmaması…Vedianın sahibine iade edilmemesi…Mûda’nın ölmesi…Mûda’nın belirlenen sartlara uymaması

17-Vedi’în Birden Fazla Olması DURUMUNDA NE OLUR?

17-Vedi’în birden fazla olması: Hanefilere göre, vediayı birden fazla sahsın yanına koymak mümkündür.

18-Vedia Hususunda Anlasmazlık Çıkması DURUMUNDA NE OLUR<?

18-Eğer biri diğerinin yanına vedia bırakmıssa, daha sonra anlasmazlık çıkarsa, mûda’: Sen bana vediadan infak etmemi veya sadakada bulunmamı veya falan sahsa vermemi söylemistin derse, mûdi te inkar ederse, bu hususta fakihler ihtilaf etmislerdir:
Birinci görüse göre: Hanefiler, Malikiler ve Safiiler malın sahibinin (mûdi)söyleyeceği söz-delil ve mûda’nın da yeminine bakılır. Çünkü iddia edenin delil, inkar edenin de yeminde bulunması gerekir.
ikinci görüse göre: Hanbeli ve Đbn Ebi Leyla’ya göre, vediin sözüne bakılır, sadece yemin ettirilir, herhangi bir karsılık gerekmez. Vedianın mülkiyetinde anlasmazlık

DURUMUNDA=HANEFİLERDE=Birinci görüs: Ya ikisi bin dirhem hususunda kendi aralarında anlasırlar veya her biri paranın kendisine ait olduğunu iddia ederek diğerine vermez. Đkinci görüs: Eğer anlasamazlarsa ve her biri paranın kendisine ait olduğunu iddia ederlerse, vedi’ ikisine de bir sey vermez, yemin ettirir. Yeminle çözemez ise delil sunmaları
gerekir. Safiilere göre: Vedia hususunda iki kisi tartısırsa, her biri vedianın kendisine ait olduğunu iddia ederlerse, vedi’ birinin doğru sözüne inanırsa, diğerine yemin etmek düser. Yemin ederse diğerinin davası düser. Veya ikisi anlasıncaya kadar vedia olduğu gibi kalır.


19-VEDİA AKDİ HANGİ DURUMLARDA SONA ERER?

19-Taraflardan birinin vefatı: Hanefi, Safii, Hanbeli ve Malikilerin tercihi, vedianın sahibi vefat ederse vedi’in vediayı varislerine iade etmesi gerekir. Đade etmemesi durumunda tazminle yükümlü duruma düser. Ölüm haberinin karsı tarafa ulasmıs olmasının gerekip gerekmediği hususunda fakihlerin bazı görüsleri bulunmaktadır: Hanefiler, talep olmadan iade edilmez görüsündeler. Safiilere göre, vedi’in, malı beklemeden hemen varislere vermesi gerekir. Hanbelilere göre, vedi’, varisleri tarafından talep beklemeden ve zaman geçirmeden teslim edilmesi gerekir. Vedi’in vefat etmesi durumunda ise Hanefi, Safii ve Hanbelilere göre vedia varislerine emanet olarak intikal eder. Taraflardan birinin akit ehliyetini kaybetmesi: Vedi’in kendini azletmesi.. Mülkiyetin intikali.. Vedi’in baskasına ikrar edilmesi.. Vedi’in emanette kusur islemesi..
Alıntı ile Cevapla