Konu Başlıkları: Sahabe Bugün Yaşasaydı..
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13 Ağustos 2015, 01:50   Mesaj No:2

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Sahabe Bugün Yaşasaydı..

Günümüzde de Asr-ı Saadet döneminde yaşanan huzur ve mutluluk elbetteki yaşanabilir. Bireylerin öncelikle içsel olarak kendilerine düzenleme getirmeleri gerekmektedir. Temel doğrular ve yaklaşımlar hiç bir zaman değişmez ve bu hakikat hiç bir mekan ve zaman ile sınırlanamaz. Bu düsturdan hareket etmek temel şiarımız olmalıdır. Nasıl ki Peygamber Efendimiz (SAV) döneminde inananlar, inanmayanlar ve münafıklar mevcut idi, bugün için de aynı şart ve durumlar değişik görünümlerde geçerlidir. Yine asrımızda Allah'ın birliğine, Peygamberimizin onun Resulü olduğunu tasdik eden Allah dostları bulunmaktadır. Yani aynı hak ve batıl mücadelesi bugün de sürmektedir. O dönemdeki göğüs göğüse mücadele ve savaşlar, bugünkü medya/internet savaşlarına, psikolojik ve metafizik savaşlara dönüşmüş durumdadır.


İşin özü itibariyle, bugün de Peygamber Efendimizin (SAV) varisleri olan kamil mürşidler tebliğ ve irşad görevlerini yerine getirmekte, bu halkaya katılan müminler bir safta yer almakta, diğer yandan Peygamber varislerini küçümseyen, münafık, kafir ve münkirler de mevcudiyetlerini korumaktadırlar. Geçmişteki ikilikler bugün de aynen cereyan ediyor. Bu bakımdan değerlendirdiğimizde her dönem, Asr-ı Saadet ve Cahilliye ile aynı ortak özelliklere sahiptir. Peygamber Efendimiz (SAV)'i görüp inanmayanlar, bugün de mürşidin irşadını, Kuran ve sünnete bağlılığını ve onun kemalatını görüp inanmıyorlar. Ya da inanmış olsalar dahi, nefis ve şeytan o kimseleri bırakmıyor. Ebu Cehiller, Ebu Lehebler bugün de var, icraatları hala devam ediyor.

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmak her zaman için mümkündür. Teslimiyet, bağlılığımız ve samimiyetimiz her dönemde sınanıyor ve sınanacaktır da... Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifinde; 'Ümmetimin bozulduğu çağda, sünnetimi ayakta tutan için bir şehit ecri vardır.' buyurmaktadır. Ancak şunu da asla unutmamalıyız ki; Peygamber Efendimiz (SAV) dönemi, hiç bir dönemle mukayese edilemeyecek kadar müstesna bir dönemdir. Asr-ı Saadet olmasının anlamı da budur. O dönemde baş gözü ile Peygamber Efendimizi (SAV) gören sahabelerin kazandıkları manevi dereceler, sonraki velilerin mertebelerinden çok üstündür. Ve müstesnalığı da asla tartışılamaz. Üstelik ehl-i sünnet ve'l-cemaata göre bütün sahabeler Rasulullah (SAV)'ın övdüğü gibi tezkiye edilir ve övülürler.



Hatta bir başka hadisi şerifte 'Bir yerde olan Ashabımdan hiçbirisi yoktur ki, kıyamet günü oranın ahalisine bir nur ve onlara (cennete sevkte) bir rehber olmasın.' buyurulmaktadır. Sahabe bugün için bile bizlere bir nur ve ışık kaynağıdır. Yol gösterici ve hidayet kaynağı olarak kabul edilmelidir.

Bugün de bir Allah dostunun, hakiki kamil bir mürşidin elinden tutarak irşad halkasına dahil olursak işte o zaman Asr-ı Saadetimizi yaşamış oluruz. Onlar aynen Peygamber Efendimiz (SAV) gibi yaşama gayreti içirisindedirler. Unutmayalim ki kişi sevdiği ile beraberdir. Elbetteki Asr-ı Saadetteki koşulları birebir bulmak mümkün değildir, ancak iki dönem mukayese edildiğinde daha önce de belirttiğimiz gibi ortam ve şartlar ne olursa olsun hakikat aynıdır. Onlar birkaç hurma ile günlerce aç kaldılar, karınlarına taş bağladılar, Giyecek elbiseleri, içecek suları yoktu... Onlar mümin kardeşlerini kendilerinden üstün bildiler. Çoluk çocuk aç yatıp, misafirlerini doyurdular.

Resulullah (SAV) bir gün sahabelerine:’Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennet’e girmeden önce, onlara (Kevser) havuzumdan içirsem.’Bu sözleri üzerine ona denildi ki:’Ey Allah’ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?’O şöyle cevap verdi:’Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri halde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim’

O halde Asr-ı Saadet dönemini kendi benliğimizde, ruhumuzda ve icraatlarımızla yaşamaya çalışmak ve daha sonra en yakınlarımızdan başlayarak bireysel sorumluluğumuzu toplumsal sorumluluk boyutuna aktarmamız öncelikli gayemiz olmalıdır.








Alıntı...

__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla