Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Ekim 2015, 12:59   Mesaj No:1

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Alak , Kadir ve Beyyine Sureleri Bize Ne Anlatıyor

Alak , Kadir ve Beyyine Sureleri Bize Ne Anlatıyor

ALÂK SÛRESİ



Kur’an-ı Kerîm’in doksanaltıncı suresi.
Ondokuz ayetten doksaniki kelime ve ikiyüz seksen harften ibarettir. Fasılaları,
kaf, mim, ye, te ve be’dir. Bu surenin ilk ayetleri; Kur’an-ı Kerîm’in ilk nazil olan ayetleridir. Sure, İkra kelimesiyle başladığı için ona İkra suresi de denilir.

Kalem kelimesi geçtiği ve kalemle öğretmenin öneminden bahsettiği için bazı selef âlimlerince Kalem Suresi diye de adlandırılmıştır.
Hz. Âişe (r.a.) validemizden nakledilen bir rivayette, bu surenin ilk ayetlerinin indirilişi hakkında, şu bilgiler verilmektedir:
"Resulullah (s.a.s.)’a gelen ilk vahiy, uykusundaki sadık rüya hâlindeydi. Ne zaman bir rüya görse mutlaka gün aydınlığı gibi çıkardı. Sonra
ona yalnız başına kalmak hoş gösterildi.
O, Hıra Dağı’ndaki mağaraya çekilerek belirli gecelerde orada ibadet etmekteydi.
Bu sırada ailesine yaklaşmamaktaydı. Beraberinde yiyeceğini de götürüyordu. Yiyeceği tükenince tekrar Hz. Hatice’nin yanına gelip azığını almakta ve geri gitmekteydi.

Nihayet 27 Ramazan pazartesi gecesi Hak ona Hıra mağarasında geldi.
Yaklaşan melek ‘Oku’ dedi. O ise ‘Ben okuyamam’ diye cevap verdi.
Resulullah buyurdu ki ‘Melek beni sıktı, son derece yordu ve bıraktı. Sonra ‘Oku’ dedi. Ben ise ‘Okuyamam’ dedim. ikinci defa beni aldı ve sıktı. Son derece yordu. Sonra bıraktı ve ‘Oku’ dedi. Ben ‘Okuyamam’ deyince üçüncü defa aldı ve sıktı Kur’an’ın ilk ayetlerini okudu."
"Oku, yaratan Rabb’inin adıyla.

O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı. Oku,
Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Ki o kalemle öğretendir.
İnsana bilmediğini öğretmiştir. " (el-Alâk,
96/1 -5)



Böylece Resulullah ilikleri titreyerek döndü ve Hz. Hatice’nin yanına geldi. Eve varır varmaz ‘Beni örtünüz’ dedi.
Üzerini örttüler. Korku ve dehşeti gidinceye kadar yattı.
Resulullah, ‘Ey Hatice, bana ne oldu?’ diyerek başından geçenleri anlattı. Ve, ‘Kendimden korktum’ dedi. Hz. Hatice ise ona; "Aslâ!
Seni müjdelerim. Andolsun ki seni Allah ebediyyen mahcûp etmez. Çünkü sen, akrabalarını ziyaret edersin, doğru söylersin, zahmetlere katlanır, misâfirlere ikram edersin, haklı olanlara destek olursun" dedi.
Surenin ilk bölümü bu olay sırasında, geri kalan kısmı da daha sonra nazil olmuştur. Zîra daha sonra, ibadet ve tebliğin alenen yapılmasının
emredildiğini bildiren ayetler inmiştir.

Bu ayetlerde, surenin ikinci kısımda yer alır. Nitekim bu durum suredeki "O alıkoyanı gördün mü sen, bir kulu namaz kılarken"
ayetinden anlaşılmaktadır. Bu son ayetlerin Ebu Cehil hakkında nazil olduğu bilinmektedir.
İkra Suresi’nde beyan buyurulanları şöylece sıralayabiliriz:
Her işe Allah’ın adıyla başlanması gerekir.
İnsanlara kalemi ve bilmediğini Allah öğretmiştir.
Okumak ve ilim sahibi olmak farzdır.
Okumayınca insan azar.
Kendisini Allah’a muhtaç hissetmeyen kişi ona afi olur.
Son dönüş yine Allah’a olacaktır. Hak yolda olanları engelleyenler ve bu durumdan vazgeçmeyenler ebedî Alemde cezalandırılacaklardır.
Gâfillere uyulmaması gerekir. Allah’a secde edip ona yakın olmak kul için bir vazifedir.
Sure vahiy düzenini ve vahiy medeniyetini insanoğluna ilk tanıtan sure olarak İslâm ve Kur’an’ın insanı ve dolayısıyla bütün toplumu olgunlaştırdığını bu ilk mesajla bildirmektedir. Okumanın ve ilmin ilk temeli Allah’ı tanımaktır.

Bu, İslâm’ın ilk temeli olduğu gibi ilmin de esasıdır. Kur’anî mesajın "Oku"
emriyle başlaması, vahyin ve İslâm’ın okumaya ve ilme verdiği önemi en güzel bir şekilde yansıtmaktadır.
Ayrıca ilmin ve dünya nimetlerinin insanı hak yoldan ve Allah’a tam anlamıyla bir kul olmaktan alıkoyması muhtemel olduğu için, bunun ancak Allah’a ibadet ile tamamlanacağı ve ilim ile ibadetin birbirlerinden ayrılmaz unsurlar olduğu da surenin ilk ve son ayetleri arasındaki insicâmdan anlaşılmaktadır.







Alıntı...

Adı: İkinci ayetteki ”alak” kelimesi sureye isim olmuştur.Alak, insanın yaratılış safhalarından olan aşılanmış yumurtayı ifade eder. Bu sûreye “İkra’ sûresi” de denir.
Nüzul zamanı: Bu sure iki kısma ayrılır. Birinci kısım, “İkra”dan beşinci ayet olan “ma lem ya’lem”e kadardır. İkinci kısım, “Kellâ inne’l-insane le yetğa”dan surenin sonuna kadardır. Cumhur ulema, birinci kısmın Rasulullah’a gelen ilk vahiy olduğunda ittifak etmiştir. Bunun hakkında, İmam Ahmed, Buharî ve Müslim müteaddit senetlerle en sahih hadislerden sayılan bir rivayeti Hz. Aişe’den rivayet etmişlerdir. Bu rivayette Hz. Aişe, vahyin nasıl başladığını Rasulullah’ın kendisinden duymuştur. Ayrıca aynı rivayet İbn Abbas, Ebu Musa el Eş’ari ve sahabeden bir cemaatten de şu şekilde menkuldür: “Kur’an’ın ilk inen ayetleri bunlardır.” İkinci kısım, Rasulullah Harem-i Şerif’te namaz kılmaya başladığı ve Ebu Cehil’in de onu namazdan menetmek için tehdit ettiği zaman nazil olmuştur.
Vahyin başlangıcı
Muhaddislerin kendi senetleri ile İmam Zühri’den, onun Urve b. Zubeyr’den, onun da, teyzesi Hz. Aişe’den rivayet ettiği gibi vahyin başlangıcı şu şekilde nakledilmiştir: Vahiy ilk dönemlerde Rasulullah’ın sadık rüyalar (bazı rivayetlerde iyi) görmesi ile başladı. Rasulullah bu rüyaları apaçık bir gerçek olarak görmekteydi. Rasulullah daha sonra yalnızlığı sevmeye başladı.
Hıra mağarasında günlerce ibadet için kalırdı. (Hz. Aişe burada “tahanus” kelimesini kullanmıştır. İmam Zuhri bunu “taabbûd” olarak açıklamıştır. Bu, Rasulullah’ın eda ettiği bir çeşit ibadetti. Çünkü Allah (c.c.) ona henüz nasıl ibadet edeceğini öğretmemişti) Rasulullah (s.a) evden yiyecek ve içeceğini alarak mağarada birkaç gün geçirirdi. Sonra yine eve döner ve Hz. Hatice’ye yiyecek ve içecek hazırlatarak ibadet için mağaraya dönerdi. Birgün Rasulullah Hıra mağarasında iken birden bire vahiy nazil oldu. Melek gelerek ona “oku” dedi. Hz. Aişe Rasulullah’ın sözünü şöyle nakletmektedir: “Ben okumuş değilim, dedim. Bunun üzerine melek beni tutarak sıktı. O kadar şiddetliydi ki tahammül edemiyordum. Sonra bıraktı ve tekrar “oku” dedi. Ben tekrar “okumuş değilim” dedim. Beni tekrar o kadar şiddetli sıktı ki tahammül edemedim. Sonra bıraktı ve tekrar “oku” dedi. Ben tekrar “okumuş değilim” dedim. Beni üçüncü defa öyle kuvvetli sıktı ki, tahammülüm kalmadı. Sonra beni bıraktı ve “Ikra bismi Rabbike’llezi halak” (Yaratan Rabb’inin ismiyle oku) dedi. Bu ayetten “ma lem ya’lem” e kadar okudu. Hz. Aişe diyor ki: Sonra Rasulullah, titreyerek eve döndü ve Hz. Hatice’ye “beni örtün” dedi. Rasulullah’ı örttüler. Bu korku durumu geçtikten sonra Rasulullah şöyle buyurdu: “Ey Hatice! Bana ne oldu?” Daha sonra bütün olanları Hz. Hatice’ye anlattı. Ve “Canımdan korkuyorum.” dedi. Hz. Hatice “Kesinlikle değil. Memnun ol. Allah’a yemin ederim ki, O seni rezil etmez. Sen akrabalarına iyi davranırsın. Doğru sözlüsün (Diğer bir rivayette emaneti yerine getirirsin) , çaresiz olanların yükünü hafifletirsin, fakir ve yoksullara yardım edersin, misafirperversin, iyi işlerde yardımcısın…” dedi. Hz. Hatice daha sonra Resulullah’ı yanına alarak amcasının oğlu Varaka b. Nevfel’e gittiler. Varaka, cahiliye döneminde Hristiyan olmuştu. İbranice ve Arapça olarak İncil yazıyor, okuyordu. Çok yaşlı olduğundan gözleri görmüyordu. Hz. Hatice ona şöyle dedi: “Ağabeyciğim! Yeğenini biraz dinler misin?” Varaka Rasulullah’a sordu ve Rasulullah olanları anlattı. Varaka: “Bu aynı Namustur (Vahiy getiren melek) . Allah, onu Hz. Musa’ya da göndermişti. Keşke senin nübüvvet zamanında genç olabilseydim. Keşke kavminin, seni yurdundan çıkaracağı zamana kadar yaşayabilseydim.” Rasulullah sordu: “Onlar beni buradan kovacaklar mı?” Varaka: “Evet, senin getirdiğini getiren bir şahsa insanların düşman olmadığı bir zaman yoktur. Eğer senin döneminde yaşarsam bütün gücümle sana yardım ederim.” dedi. Ancak çok geçmeden öldü.
Bu rivayetten açıkça anlaşılıyor ki vahiy gelmeden hemen önce bile Rasulullah’ın düşüncesinde Nebi olacağına dair bir şey yoktu. Nebiliğe talip olmak ve onu beklemek bir yana, onun ne olduğunu bile bilmiyordu.
Vahyin nüzulü ve melekle karşılaşması bir kişinin hiç beklemediği halde büyük bir olayla karşılaşması ve onun etkisi altında kalması gibi bir şeydi. Bu nedenle, İslâmı daveti başladığında Mekkeliler Rasulullah’a her türlü itirazı yönelttikleri halde, hiç kimse “Biz böyle şeyi Muhammed (a.s) den bekliyorduk, çünkü o bunun planlarını yapıyordu.” diyememiştir.
Bu rivayetten şu da anlaşılmaktadır: Rasulullah nübüvvetten önce de çok temizdi. Onun ahlakı çok yüceydi. Hz. Hatice 55 yaşında bir kadın ve Rasulullah ondan 15 yaş küçüktü. Uzun evlilik dönemleri içerisinde Rasulullah’ın hiç bir şeyi Hz. Hatice’den gizli kalamazdı. O, Rasulullah’ın ahlakının ne derece yüksek olduğuna bizzat tanıktı. Rasulullah Hıra’dan döndüğü zaman, onun başından geçenleri duyunca hiç tereddütsüz kabul ederek şöyle demişti: “Sana vahiy getiren gerçekten Allah’ın meleğiydi” Aynı şekilde Varaka b. Nevfel’de Mekke’nin yaşlı bir kişisi idi. Rasulullah’ı çocuktan beri tanırdı. 15 senelik yakın akrabalığı dolayısıyla Rasulullah’ın hayatına ve yaşantısına yakından vakıftı. Rasulullah’tan vahiy olayını işitince o da hiç tereddütsüz kabul etmiş ve şöyle demişti: “Bu aynı Namus’tur ki, Hz. Musa’ya da gönderilmişti.” Bunun anlamı şudur: Varaka’ya göre de Rasulullah öyle bir insandı ki, ona nübüvvet verilmesi çok tabiiydi.
İkinci kısmın nüzul zamanı:
Bu surenin ikinci kısmı, Rasulullah’ın namaz kılmaya başladığı ve Ebu Cehil’in de onu korkutmak, tehdit yoluyla engel olmak istediği zaman nazil olmuştur. Öyle anlaşılıyor ki, nübüvvetten sonra Rasulullah İslâmî tebliğe başlamadan önce Harem-i Şerif’te Allah’ın öğrettiği tarzda namaz kılmaya başlamıştı. Mekkeli müşrikler bundan Rasulullah’ın yeni bir din takip etmeye başladığını anlamışlardı. Mekke’deki diğer insanlar Rasulullah’ın yeni tarzdaki ibadetini hayretle seyrederken, Ebu Cehil, cahiliyet taassubu ile bu şekilde ibadet etmemesi için Rasulullah’ı korkutmaya çalıştı. Bu olay hakkında pek çok hadis vardır. Ebu Cehil’in bu beyhude hareketinin hadisi İbn Abbas ve Ebu Hureyre’den mervidir.
Ebu Hureyre’den şöyle rivayet edilmiştir. “Ebu Cehil Kureyşlilere sormuş; Muhammed siz varken de ellerini yere koyup secde ediyor mu? Onlar “evet” dediler. Ebu Cehil, “Lat ve Uzza’ya yemin ederim, eğer onu bu şekilde ibadet ederken görürsem ensesine ayağımı basarak yüzünü yere sürteceğim.” dedi. Bir gün, Rasulullah namaz kılmaktaydı. Ebu Cehil, ensesine basmak için ona doğru yöneldi.
Ama birdenbire herkes onun geri çekildiğini gördü. Ebu Cehil’e soruldu: “Ne oluyor?” Ebu Cehil: “Benimle onun arasında bir ateş hendeği vardı. Bazı kanatlar da gördüm.” Rasulullah şöyle buyurdu: “Eğer yanıma gelseydi melekler onu parçalayacaktı.” (Ahmed, Müslim, Neseî, İbn Cerir, İbn Ebi Hatim, İbnü’l Münzir, İbn Merduye, Ebu Nuaym, İsfehanî, Beyhakî)
İbn Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir: “Ebu Cehil dedi ki: Eğer Muhammed’in Kâbe civarında ibadet ettiğini görürsem ensesini ayaklarımın altına alacağım.” Bu haber Rasulullah’a ulaştığında şöyle buyurdu. “Eğer böyle yaparsa melekler onu yakalarlar”. (Buharî, Tirmizî, Neseî, İbn Cerir, Abdürrezzak, Abd b. Humeyd, İbn Münzir, İbn Merduye) .
İbn Abbas’tan diğer bir rivayette şöyledir: “Rasulullah, Makam-ı İbrahim’de namaz kılmaktaydı. Ebu Cehil yanına gelerek şöyle dedi: “Ey Muhammed! Ben seni bundan menetmedim mi? ve Rasulullah’ı tehdit etmeye başladı. Rasulullah ona sert bir şekilde “Sen kim oluyorsun?” karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Cehil. “Ey Muhammed! Sen kime güvenerek beni korkutuyorsun? dedi. Ve devam etti: Tanrıya yemin ederim ki, burada en fazla yardımcısı olanlardanım. (Ahmed, Tirmizî, Neseî, İbn Cerir, İbn Ebi Şeybe, İbn Münzir, Taberanî, İbn Merduye)
Bu olay üzerine surenin “kella inne’l insane le yetğa” ile başlayan kısmı nazil olmuştur. Bu kısmın yeri doğal olarak Kur’an’ın bu suresindedir. Çünkü Rasulullah İslâmı ilk kez namaz ile açığa vurmuştu. Kafirlerle karşı karşıya gelmesinin başlangıcını bu oluşturmuştu.





[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi nurşen35 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Gündem Korona Aşısı Gündem/ Manşetler Esma_Nur 6 1295 10 Aralık 2020 11:20
DHBT Muhteşem Özetler DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler nurşen35 4 2017 08 Aralık 2020 17:40
Kıssaları Hayatımıza Taşıyalım Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler nurşen35 1 788 08 Aralık 2020 16:46
TENKİD Serbest Kürsü nurşen35 0 735 08 Aralık 2020 11:44
Vitir Namazını Niye Kılıyoruz Biliyor musunuz... Namaz-Abdest-Teyemmüm nurşen35 0 812 04 Aralık 2020 12:56