Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Ekim 2015, 13:09   Mesaj No:3

nurşen35

Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4415
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Alak , Kadir ve Beyyine Sureleri Bize Ne Anlatıyor

Adı: Açık delil manasına gelen ve birinci âyette geçen ” beyyine ” kelimesi sûreye ad olmuştur.
Nüzul zamanı: Bu surenin de Mekkî mi Medenî mi olduğu konusunda ihtilaf vardır. Bazı müfessirlere göre, çoğunluk nezdinde bu sure Mekkî’dir. Bazı müfessirler de cumhur nezdinde bu surenin Medenî olduğunu söylerler. İbn Zübeyr ve Ata b. Yesar’ın kavline göre bu sure Medenî’dir. İbn Abbas ve Katade’den iki kavil nakledilmektedir. Birincisi Mekkî, ikincisi Medenî olduğu yolundadır. Hz. Aişe bu surenin Mekkî olduğunu söylemiştir. Bahru’l-Muhit sahibi Ebu Hayyam ve Abdu’l Mümin ibn’l Faris -Ahkamu’l Kur’an sahibi- bunun Mekkî olduğu görüşünü tercih etmişlerdir. Surenin muhtevasında Mekkî olduğuna dair hiçbir işaret yoktur.
Konu: Bu surenin Kur’an-ı Kerim’de tertib itibarıyla Alak ve Kadir Suresinden sonra yer alması anlamlıdır. Alak suresinde ilk vahiy, Kadir Suresinde de bu vahyin nüzul zamanı bildirilmiştir. Bu surede ise bu mukaddes kitab ile birlikte bir peygamber gönderilmesinin gerekçesi açıklanmıştır.
İlk olarak, bir Rasul göndermenin zarureti açıklanmıştır. Bu zaruret şöyle beyan edilmiştir: Dünyada Ehl-i Kitab olsun, müşrik olsun, insanları düştükleri küfür vaziyetinden kurtarmak ancak Rasul göndererek mümkün olur. Bu Rasulün, Allah’ın Kitabını insanlara asıl ve sahih şekliyle açıkça beyan etmesi, getirdiği Kitab’ın temiz olup ona batıl hiçbir şeyin karışmaması, önceki semavi kitapların tersine batıl karışmasından uzak olması ve doğru talimatları kapsaması kendi risaleti için apaçık delildir.
Bundan sonra Ehl-i Kitabın sapıklığı açıklanarak, onların çeşitli sapık yollara düşmelerinin sebeplerinin, “Allah’tan hidayet gelmemesi” olmadığı belirtilmiştir. Buradan kendiliğinden, sapıklıklarının sorumluluğunun kendilerine ait olduğu sonucu çıkmaktadır. Şimdi, Allah (c.c.) tekrar, bir peygamber aracılığıyla apaçık hidayet gönderdikten sonra sapıklıklarında devam ederlerse, sapıklıklarının sorumluluğu daha da artacaktır.
Daha sonra, Allah (c.c.) tarafından gönderilen peygamberler ve onların aracılığıyla verilen kitaplarda, bütün yolları terkederek sadece ve halis olarak Allah’a ibadet etmeleri, başka bir kimseyi ibadette ve itaatte Allah’a ortak koşmamaları, namazı kılmaları, zekatı vermelerinden başka bir emir verilmemiş olduğu ve hak dinin de bu olduğu açıklanmıştır. Bundan açıkça anlaşılıyor ki, Ehl-i Kitap olanlar asıl dinden inhiraf ederek, dinlerine batıl olan başka şeyler katmışlardır. Allah’ın Rasulü onları asıl dine dönmeye davet etmektedir.
Sonunda açıkça şöyle buyurulmuştur: Ehl-i Kitap ve müşrikler bu peygambere inanmaktan yüz çevirmektedirler. Bunlar en kötü mahluklardır. Onların cezası sonsuz cehennemdir. İman ederek salih amel işleyen ve dünyada Allah’tan korkarak yaşayanlar Allah’ın en iyi mahluklarıdır. Onların mükafaatı, ebedi kalacakları cennettir. Allah (c.c.) onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olacaklardır.




[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]





Beyyine suresi Hicretin 3. senesi sonunda Beni Nadr Gazvesi öncesinde Talak Suresinden sonra nazil olmuştur.
Mushaf sırası 98. Sure olmakla beraber Nüzul sırası 100. Suredir. Beyyine Suresi 8 ayettir; Besmele ile beraber 9 ayet olup 74 kelime ve 399 harftir.

Beyyine, delil, burhan anlamlarına gelir.
Yüce Allah Yahudilerin Medine’de ahir zaman peygamberine iman etmek için geldiklerini ve beklenti içinde olduklarını; ancak kendilerine “beyyine” ile ahir zaman peygamberi geldiği zaman kendi beklentilerine uygun olmadığı için inkar ettiklerini taaccüple anlatır.
Böyle açık delillerle gelen bir peygambere inanmayanların insanların en şerlileri olduğunu belirterek ebediyen cehenneme layık olduklarını anlatır.
İman edip imanlarında ihlâslı olanların, salih amel işleyenlerin de insanların en hayırlıları olduğunu belirtir. Salih amelin ise başta namaz ve zekât ibadeti olduğunu ifade eder.
Halis tevhide inanıp, peygambere tabi olan, namaz kılıp zekât verenlerin insanların en hayırlıları olduğunu ve mükâfatlarının da ebedi cennet olduğunu anlatır.

Kur’ân-ı Kerimin sureleri “Hucurat” suresinden “Bürûc” suresine kadar “Tıval-ı Mufassal” Bürûc suresinden “Beyyine” suresine kadar “Evsat-ı Mufassal” ve Beyyine suresinden ahirine kadar “Kısar-ı Mufassal” olarak sınıflandırılmıştır. Sabah namazında Tıval-ı Mufassal surelerin, Öğle, ikindi ve yatsı namazlarında “Evsat-ı Mufassal” surelerin, akşam namazında ise “Kısar-ı Mufassal” surelerin okunması sünnettir.

SURENİN NÜZUL SEBEBİ:
Sure Yahudi ve Hırıstiyanları muhatap almıştır ve özel olarak da Ubey b. Kaab muhatap alınmıştır. Ubey b. Kâab Müslüman olan Yahudi âlimlerindendi. Ehl-i Kitap olan Yahudilerin peygamberimizle (sav) münakaşa etmeleri üzerine onlara sert eleştiride bulunmak için nazil olmuştur. Sure nazil olunca Resulullah (sav) Ubey b. Kaab’a giderek “Allah sana Kur’ân okumamı emretti” buyurdu. Ubey b. Kaab “Benim ismimi Allah mı sana söyledi?” dedi. Peygamberimiz (sav) “Senin ismini Allah söyledi” diyince Ubey (ra) ağlamaya başladı.

Peygamberimiz (sav) sureyi Ubey’e okumasının amacı gelen ayetleri ona tebliğ etmek, onun bilgisini sağlamlaştırmak, imanını kuvvetlendirmek içindir.


(Buhaiı, Kitabu Tefsir, 98; Müslim, Fedail-i Sahabe, 121, 122; Tirmizi, Menakıb, 33; Taberi, Tefsir, 9:189)
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla