Konu Başlıkları: Bir Günahkârın İtirafları
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Ekim 2015, 18:55   Mesaj No:1

İslaminesil

Medineweb Emekdarı
İslaminesil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:İslaminesil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 40187
Üyelik T.: 20 Mart 2014
Arkadaşları:0
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Wan
Yaş:42
Mesaj: 2.709
Konular: 316
Beğenildi:1404
Beğendi:590
Takdirleri:533
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Bir Günahkârın İtirafları

Bir Günahkârın İtirafları

Gözlerin fedai, dilin fedai, yüreğin fedai, yaşantın fedai, paran fedai, hayalin fedai, ilmin fedai, uykun fedai, gölgen bile fedai…
Van’da düzenlenen “Şehadet” konulu bir programa katılmıştım. Programa Mavi Marmara Gemisi’nde yaralanan arkadaşlar da katılmıştı. Bunlar arasında Diyarbakır’dan gelerek programa katılan ve olayda dokuz kurşunla yaralanan gazi bir kardeşimiz de vardı. Bu kardeşimiz; sıcak, sakin ve samimi duruşuyla ve de anlattıklarıyla beni derinden etkilemiş olmalı ki içimdeki şehadet arzusu bir kez daha uyanmıştı.




Vanlı kardeşimiz de Lübnan’da İmam Muğniye’nin annesini ziyareti esnasında tanık olduğu bir olayı bize şöyle anlattı: Arkadaşlardan biri imamın annesine “Benim için dua edin, ben de şehit olayım.” isteğinde bulundu. Anne, hiçbir karşılık vermeyince arkadaş da isteğini üç kere tekrarlamak zorunda kaldı. Bunun üzerine anne dönüp “Şehadet, öyle bir makam ki onu hak etmek gerek.” Şeklin-de cevapladı. Annenin bu cevabı benim bu gece sabaha kadar kendimle bir iç muhasebeye girmeme yetmişti bile. Öyle ya, biz hak bir davadan bahsediyoruz. Hakimin ALLAH, tanığın ALLAH olduğu bir dava. İçinde ALLAH’ın olduğu bir davada adaletsizlik olur mu, burada torpil geçer mi? Haşa, Sümme haşa! O zaman annenin dediği gibi hak etmek gerek. Yani liyakat noktasında amellerimle bir şehide yaraşır bir Müslüman mıyım? Elbet de ALLAH-u Teala dilerse sonsuz rahmetinden bana şehadeti bahşedebilir. Ama ben yaşantımla buna kendimi hazırlıyor muyum? Vicdanıma sorduğumda şehadeti yaşantıma yakıştırıyor muyum? Çünkü ALLAH’ın bütün şehitleri hakikaten müstesna bir yaşam sürmüşlerdir.

Programın sonunu beklemeden çıkıp eve geldim. Farklı bir ruh haleti içindeydim. Meğerse gerçeklerle yüzleşmek ne kadar da zormuş. İçimden, tüm çıplaklığıyla gerçekleri yüzüme haykıran bir ses daha güçlü bir şekilde yükselmeye başlamıştı. Eskiden sıradan bir müzik parçası gibi bazen şöyle terennüm ettiğimi hatırladım: “Ey şehadet! Sen bana neden nazlar edersin?” Sahi, bir gün şehadet bana: “Yahu, emin misin? İyi düşün, bak gelirim!” dese ve iş ciddiye binse, ben o zaman gerçekten şehadeti ister miyim? Dünyalık sevgilerimi ve sevdiklerimi bir çırpıda ardım sıra bırakabilir miyim? Bırakamıyorsam önce onları amellerimle aklımdan, kalbimden, boynumdan ve sırtımdan indirmem gerekmez mi? Bir de “Şehadet, kimsenin ayağına gelmez; ancak kimseler nefislerini kırarak şehadete gider.” sözü bir düstur değil midir?

Şunu da öğrendim bu süreçte. Vicdanın sesini sağır kulaklar da işitirmiş. İçimden yükselen sesi işitmemek için kulaklarımı tıkamıştım; ama hayret! Sesi yine işitiyordum. Bana şöyle diyordu: Ey nefs! Sen şehadet derken bile nefsani düşünüyorsun. Şehidin eriştiği mertebeyi arzuluyorsun; elde ettiği şan, şeref ve namı istiyorsun. Hesapsız ve sualsız bir şekilde cennetlerde gezmeyi arzuluyorsun. Ey nefs! Bilmelisin ki şehadetin yolu, hiçbir şey istemeden her şeyini sevdiğinin uğruna feda etmekten geçer. Ey nefsim! Bilmelisin ki şehadetin yolu, kalbindeki bütün putları devirmekten geçer. Sen, basit bir uykuya bile dayanamayıp nice sabah namazlarını feda ederken bir taraftan da feda olmaktan bahsediyorsun. Sen; dünyada bir makam sahibi olmak için nice makam sahibi alçaklara boyun eğerken, onların önünde el pençe dururken bir taraftan da sadece ALLAH için eğilen başka da ancak kesilebilen bir baş olarak hayal ediyorsun. Sen, “Yok ben okumalıyım, cahil kalamam, okuyup doktor olmalıyım.” diyerek İslam’ın sembolü, müminin iffet bayrağı örtünü çıkarma cehaletinde bulunuyorsun. Diğer taraftan da kendine şehitlerin isimlerini takarak kendini zamanın Sümeyye’si, Meryem’i, Fatma’sı ve Zeyneb’i olarak tevehhüm ediyorsun. Sen, dünyada cenneti yaşamak için zamanının dörtte beşini dünyalık kazancın peşinden koştururken kendini Hz. Mus’ab gibi dünyayı elinin tersiyle iten ve şehadete en çıplak haliyle yürüyen bir kahraman gibi görüyorsun. Ey nefs, beni konuşturma! Hangi yanına dokunsam dökülüyorsun.

Ey nefs! Çok iyi biliyorsun ki şehit olman için önce gözlerini zinadan kaçırıp feda etmen gerek, dilini haram sözden men edip asman gerek, mazlumların üzerine yağan kurşunlara göğsünü açman gerek, Bediüzzaman gibi dik ve hür durman gerek, Şeyh Sait gibi asılman gerek. Kısacası kalbindeki bütün sevgililerini tek tek, hesapsız kitapsız feda etmen gerek. O zaman her feda ettiğin parçanla fedai olursun. Gözlerin fedai, dilin fedai, yüreğin fedai, yaşantın fedai, paran fedai, hayalin fedai, ilmin fedai, uykun fedai, gölgen bile fedai… O zaman yaşayan bir şehit olursun. Sıcak yatağında dil ucuyla ve arzularından taviz vermeden şehit olmayı söylemek, bir kömür parçasını elmas değerinde görme körlüğünü göstermen demektir.

Ey nefs! Bu hal ile senden şehit olmaz. Olsa olsa bir filmde Cesur Şehit Hz. Hamza ya da Hz. Yasir’i canlandıran ama gerçekte korkak olan bir aktör olur. Bu aktör ki yaptığı rolle kendisiyle gurur duyar, övünür ve kendisini gerçekten cesur bir şehit sanır.

Ya Rabbim, affet!

Ya Rabb-el Alemin! Yaşantımız küçük, arzularımız ise büyüktür, affet!

Ya Rab! Merhametin sonsuzdur. Sen; bizi olduğumuzla değil, olmak istediğimizle gör, kabul et.

Ya Rab! Sen Kadirsin, sana dilin söylediğini kalbe de kabul ettirmek ve bir şehit gibi yaşattırmak zor gelmez. Bize de nasip et!

Ya Rab! Sen; bizi tel tel, nefes nefes, hücre hücre şehit yap!

Ya Rab! Damar damar kendinle doldur beni, bizi, ümmeti!

Ya Rab! Layık değilsek liyakat ver.

Ya Rab! Samimiyet yoksa istek ve ihlas ver.

Ya Rab! Hangi parça eksikse sen tamamla.

Ya Rab! Ne olursun, bize razı olacağın fedai son bir nefes ver! Amin!
__________________
Ben sizi Allah’ın kitabına ve Resulü’nün sünnetine çağırıyorum: Gerçekten sünnet öldürülmüş ve bidat diriltilmiştir.Hz.Huseyin
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi İslaminesil 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Babadan Evlada Cevap. Makale ve Köşe Yazıları Kara Kartal 18 6271 13 Kasım 2017 20:19
Asrın Kerbelasi Filistin.. Serbest Kürsü Mihrinaz 3 1661 13 Kasım 2017 17:55
Dūşlerim... Makale ve Köşe Yazıları su damlası 2 1591 12 Kasım 2017 06:51
Mynmar ve Biten Muslumanligimiz... Makale ve Köşe Yazıları İslaminesil 0 1436 16 Eylül 2017 21:06
Veyl Olsun... Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 3 1576 16 Eylül 2017 21:04