Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22 Mayıs 2018, 14:44   Mesaj No:5

Abdulkadir Seven

Medineweb Acemi Üyesi
Abdulkadir Seven - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Abdulkadir Seven isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 59513
Üyelik T.: 01 Mayıs 2018
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 44
Konular: 31
Beğenildi:55
Beğendi:1
Takdirleri:214
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sesiyle ortalığı inletir.




Rüveyda kendini çoktan adamıştı Rabbine. Asla kararından vazgeçmeyecek ve direncini koruyacaktı. Bol pardösü ve üzerine aldığı başörtüsü onu o kadar izzetli kılmıştı ki; buz gibi karların arasında açan ‘’kardelen’’ çiçeği misali öylesine dik ve öylesine beyaz gelincik gibiydi. Kalpleri kaskatı kesilenler, rahmet yağmurundan kaçarcasına Rüveyda dan kaçıyorlar. Sert bakışlarla ondan gelecek tepkiyi merak ediyorlardı. İsmail ise sert bakışıyla lanetler okuyup, hakaretler yağdırıyordu.




İsmail:

Kahrolası kadın! Nedir? Senin bu halin. Çabuk çıkar şu üzerindekileri. Yoksa ben parçalayacağım.




Rüveyda ise vakarını koruyarak eşine ve arkadaşlarına:




—‘’Ey benim yıllardır bir yastığa baş koyduğum, yuvamı ve çocuklarımı koruyup, gözeten sevgili eşim!

Yılmadan- usanmadan bir hiç uğruna mücadele verdiğimiz, günlerce halk evlerinde ölüm orucu tuttuğumuz siz arkadaşlarım!




Rabbimiz bizlere der ki "İlahınız birdir; O göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların Rabbi’dir."(Saffat:4–5) Yerlerin, göklerin ve içinde bulunduğu tüm varlıkların Rabbi olan ALLAH varken bunca isyan neden?

Ben şüphesiz âlemlerin Rabbine iman ettim. Hayatım ve ölümüm kudreti elinde bulunduran ALLAH’a and olsun ki bu can bedende olduğu müddetçe, başıma gelen her türlü zorluk ve dayatmalara karşı direnecek onun yolundan asla geri kalmayacağım.’’




Salondakiler bu sözler karşısında dillerini yutmuşlar asık suratla Rüveyda’yı dinliyorlar.




Rüveyda imanın verdiği huzurla kesintisiz konuşmaya devam ederek:







—Hiç düşündünüz mü? Arkadaşlarım! Bizler sürekli vahşi kapitalizmden, emperyal sömürüden, emeğin ve emekçinin esaretinde bahs ederizde, kendi benliklerimizin esaretinden nedense bahs etmeyiz. Biz din afyondur dedik ve ALLAHsız nesil yetiştirdikte Sonsuz cehennem azabını düşünmedik. O alevli ateş ki tüm günahkâr bedenleri kavrayacak, insanoğlu o azabın dehşetinden susadıkça içecekleri ateşten katran ve irin olacak. ALLAH’a iman edenlerse o güzelim cennet bahçelerinde Rabbinin nimetlerinden istifade edecek. Bunca güzel nimet bahş edilirken neden cehennem azabına doğru hızla koşarız şaşarım. Gelin sizlerde bir olan ALLAH’a iman edin. Bunca işlediğimiz suçlar karşısında ALLAH’dan mağfiret dileyerek tövbe edelim.




İsmail:

Yeter Rüveyda! Yazıklar olsun sana. Desene bir ömür koynumda gerici bir yobazla olmuşumda haberim yok. Sana ne yapacağımı göreceksin. Çabuk çıkar üzerindekileri yoksa o bahs ettiğin azabı ben sana tattıracağım. Sana öyle bir eziyet ederim ki yaptıklarından pişmanlık duysan da fayda vermez. Çocuklara gelince; onların bir daha yüzünü bile göremezsin.




Köşe başında duran Nilay her ne kadarda kızgın görünse de içten içe çılgınlar gibi seviniyordu. Âşık olup da kavuşamadığı İsmail’ine doğru bir adımda olsa yaklaşıyor içindeki kızgınlık yerini riyakâr bir sevince terk ediyordu. Çocuklar ise bu olan bitene anlam veremiyor büyüklerin kavgaları arasında hıçkırıklara boğuluyorlardı.




Nilay ateşe benzin dökerek:

Rüveyda neden bizlere ihanet ettin. Yobazlarla birlikte olup bize karşı savaşacak mısın? Hani sen benim en sevdiğim yoldaşım dın? Hani seninle devrim yolunda kanımızın son damlasına kadar mücadele edecektik. Şimdi nedir bu halin. Çabuk söyle! Bizlere.

Kalkın arkadaşlar buranın tadı kaçtı artık. Gidelim de sözüm ona âşıkları baş başa bırakalım.
Alıntı ile Cevapla