Ve kadın sevdi
Kadın adamı çok sevdi.
Yağmura aldırmadan onun beyaz atının geçtiği güzergahta herdaim bekledi. Tüm bedeni buz tutmuştu ama yüreği alevli volkan gibi.
Adam beyaz atıyla görülünce kadın atı bırakmak istemedi. Adamsa dünya fani seni firdevsin başında bekleyeceğim inşallah dedi.
Kadın duygularını gömdü. Ruhuna tuz bastı. Elinde sabir tesbihi erircesine zikir etti. Tesbih aşındı.
Kalp cilalı taş gibi parlak ve sekinete kavuştu.
Ruh dinginlesti dalgalar serin sulara bıraktı.
Yurdu ve yolu belliydi artık. Sadece ve sadece kendini Allah'a adadı. Yollar ve yillar onu sadece vuslata kavuşturmak adinaydi.
Ahdi vardı Rabbi için arinacak tertemiz bir ruhla Rabbe kavuşacak.
Firdevsin sularından kana kana içecek.
Kalbi ziyadelesmis, yüzü parlak bir nurdu.
Kadının yüreği iman dolu. Ne fırtına ne ayaz onu Rabbinin yolunda alı koymadı. O bu yolun hadimiydi ve bu yola hizmetkardi. Gittiği yerlerde meryemi bir iz bıraktı.
Onlar, yüzler ve binlerce geride gönül neferleri bıraktı
Dağları aşıp serin sulardan içti. Kadin biliyordu Dağların ardinda bahar vardı.
Bahar deyince o mor menekşeler sümbüller açacak vuslata Rabhine bir adim daha yaklasacaktı.
Adam uzun zaman sonra o dağların ardından beyaz atıyla belirdi. Yorgun ve bitkindi.
Adam gittiği beldelerde davet çalışması yapmış ve bir cok bölgenin ihyasina vesile olmuştu. Cok yorulmuş ve güçsüz kalmıştı. Adam atından düştü kadin koşarak adama yaklaştı afami görünce gözleri doldu.
Adam son anlarını veriyordu. Gitmesi gereken beldeler vardı ama takaati kalmadı.
Kadin sordu;
Yolculuk nereye?
Adam; VUSLAT CENNETİNE!