Konu Başlıkları: ALLAH IN İSİM SIFATLARINA DAiR
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 25 Mart 2019, 19:30   Mesaj No:3

bilinmez

Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:178
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart

Alıntı:
davetulhaq Üyemizden Alıntı Mesajı göster
- Tabiinin tefsirdeki imamlarından olan, İbn Abbas’ın öğrencisi Mücahid (v. 104)’in konuyla alakalı görüşünü İmam Buhari, Sahih’inde rivayet etmiştir:
“Mücahid dedi ki: Arşın (tahtın) üzerine İstiva etti yani çıktı.”


- Ebu Ubeyde Ma’mer bin el Musenna(v. 209): “Mecaz’ul Kur’an” adlı eserinde (2/15) Taha: 5. Ayetle alakalı şöyle demektedir:
“Rahman Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir. Ben, hayvanın üstüne veya devenin üzerine veya dağın üzerine veya evin üstüne istiva ettim yani onun üzerine, üstüne çıktım, denilir.”

- Ebu’l Abbas Sa’leb (v. 291): Meşhur nahiv alimlerinden bu zatın da Rahman Arşa istiva etti ayetini üzerine çıktı şeklinde tefsir ettiğini Lalekai, Darakutni kanalıyla nakletmektedir. (Şerhu Usul-i İtikad, 3/443)

- İbn Cerir et-Taberi (v.310): Ra’d: 2. Ayetin tefsirinde şöyle demiştir:
“Sonra Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir.”

- Begavi (v. 510): O da sözkonusu ayetin tefsirinde aynı görüşü zikretmiştir.

- Ebu’l Aliye er-Riyahi(v. 93): Ebubekr ibn ebi Davud’un tabiriyle sahabeden sonra Kur’an’ın manalarını en iyi bilen kişi olan bu zatın istiva hakkındaki görüşünü Buhari, Sahih’inde şu şekilde nakletmiştir:
“Ebu’l Aliye şöyle demiştir: ‘Sonra semaya istiva etti’ (Bakara: 29) yani yükseldi.”

- Rebi bin Enes (v. 140): İbn Ebi Hatim, Rebi bin Enes üzerinden bu kavli Ebu’l Aliye’ye isnad ettikten sonra Rebi’ye de bunu isnad etmektedir. Taberi de bu görüşü Rebi’ye isnad etmekte ve kendisi de tercih etmektedir.

- Halil bin Ahmed (v. 170): Meşhur nahiv alimi ve Sibeveyh’in de hocası olan bu zatın istivayı irtifa, yükseklik manasında tefsir ettiğini İbn Abdilberr ondan hikaye etmektedir. (et-Temhid, 7/132)

- Bişr bin Ömer (v. 207) ve seleften bir cemaat: Lalekai’nin İshak bin Rahuye kanalıyla Bişr’e isnad ettiğine göre şöyle demiştir:
“Ben birden fazla müfessiri ‘Rahman Arşa istiva etti’ (Taha: 5) kavli hakkında ‘Arşın üzerine yükseldi’ derken işittim.” (Şerhu Usulil İtikad, 3/440)

Begavi de ‘Sonra semaya istiva etti’ Bakara: 29 ayetinin tefsirinde şöyle demektedir:
“İbn Abbas ve selef müfessirlerinin çoğu: Semaya irtifa etti, yükseldi demişlerdir.”


Beyheki, kendisine ulaşan bir isnadla ve ardından Kelbi-Ebu Salih-İbn Abbas kanalıyla İbn Abbas’ın şöyle dediğini nakletmiştir:
“Sonra Arşa istiva etti (Araf: 54) Arş üzerinde karar kıldı, yerleşti.” (el-Esma ve’s Sifat, 2/311)


Endülüs bölgesi imamlarından Ebu Ömer et-Talemenki ise şöyle demiştir:
Abdullah ibn’ul Mübarek ve ilim ehlinden ona tabi olanlar ki bunlar çokturlar, şöyle demişlerdir: ‘Arşa İstiva etti’ (Yunus: 3) ayetinin manası istekerra yani yerleşti demektir. Kutebi’nin kavli de budur.” (Şerhu Hadisin Nüzul, sf 145)

Zehebi’nin naklettiğine göre müfessir ve fakih Süleym er-Razi (v. 447) “Rahman Arşa istiva etti” (Taha: 5) ayeti hakkında şöyle demiştir:
“Ebu Ubeyde ala yani yükseldi, demiştir. Onun dışındakiler ise istekarra/karar kıldı demişlerdir.” (Muhtasar’ul Uluvv, sf 266)

- İbn Kuteybe (v. 276): Te’vilu Muhtelif’il Hadis adlı eserinde (sf 394) “Rahman Arşa istiva etti” (Taha: 5) ayetini istikrar kıldı, yerleşti, kuruldu manasında tefsir etmiş ve yukarda zikrettiğimiz istiva kelimesinin geçtiği Mü’minun: 28. Ayeti delil getirmiştir.

-İbn Abdilberr (v. 463): Malikilerin önde gelen imamlarından olan bu alimin konuyla alakalı sözlerini yukarda nakletmiştik. Orada şöyle demişti: ‘İstiva, uluvv’da (yükseklikte) karar kılmak demektir.’ O böylece sanki istivayla alakalı bütün tefsirleri cem etmiş olmaktadır. Yani istiva yükselmek ve sonra yüksek mekanda karar kılmak, yerleşmek demektir.

YAZDIKLARINIZ CIMBIZLANMIŞ VE BU CIMBIZLAMA İLE KİŞİYİ TEŞPİH,VE TESCİME GÖTÜRECEK VE ALLAH I MAHLUKATA BENZETİLMİŞ BİR AKİDE DEDİR.

Her nekadar davetulhag ismiyle yazmışsanızda o akidedende berisiniz,yazdıklarınızdan bunlar çıkıyor.

yinede belki akledersiniz diye size yardımcı olmaya çalışacağım inşaAllah..


Allah Azze ve Celle’nin; “Rahman arşa istiva etti.” (Ta ha: 5) sözü hakkında zikredilenler Babı:

Bu konuda Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Rahman, arşa istiva etti." (Taha: 5),
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Sonra O, arşa istiva etti." (A'raf: 54)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:"Rabbiniz O Allah, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir." (A'raf: 54)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Allah, gördüğünüz gibi gökleri direksiz yükselten, sonra arşa istiva edendir." (Ra'd: 2

Dipnot A’raf: 54 için: Maliki mezhebine mensup Magriblialimlerdenİbni Arabî, “El Kavasım velAvasım” kitabında “Rahman arşa istiva etti.” (Araf: 54) ayetinin tefsirinde şöyle dedi: “Bu ayette manası bilinmesi gereken üç kelime vardır. Bunlar; Er Rahman, istiva ve arş kelimeleridir.
Er Rahman kelimesinin manası bilinmektedir ve bu konuda bir ihtilaf yoktur, bu sebeple onun hakkında açıklama yapmayacağız.

Arş kelimesine gelince; bu kelimenin Arapçada birçok manası vardır. Bunun hangi manasını kastediyorsunuz, hangi manasını alacaksınız?
Arş ile birlikte zikredilen istiva kelimesine gelince; bu kelimenin Arapçada on beş muhtemel manası vardır. Onun hangi manasını kastediyorsunuz? “Kelimeyi zahire göre anlarız” dediğiniz zaman bu on beş manadan hangisini alıyorsunuz? Sonra neye dayanarak “Arapçaya ve şeriate göre arş hakkında özel yaratılmış bir şey kastediliyor.” diyorsunuz? Neden istiva kelimesine “oturdu” veya “karar kıldı (yerleşti)” manalarını veriyorsunuz? Neden Allah’ın mahluk olan arşa dokunduğuna hükmediyorsunuz? Allah’ın cisim olarak büyüklüğü olmadığı halde neye dayanarak “Allah, arştan büyüktür.” diyorsunuz? Bilin ki onların “Arş Allah’tan dört parmak daha büyüktür.” şeklindeki sözleri de aslı olmayan manasız bir hükümdür.”

Hadis:
Bize ebuAlî el Huseynibnu Muhammed el Rûzbârî haber verdi (ve şöyle dedi): Bize Ebu el Abbas Muhammed ibnuYakub anlattı (ve şöyle dedi): Bize Muhammed ibnuAbdirrahman el HeravîRamle’de anlattı (ve şöyle dedi): Bize ibnuEbiİyâs anlattı (ve şöyle dedi): Bize Hammâdibnu Seleme, Ya’lâibniAtâ’dan; o da Vekî’ ibniHudus’tan, o da EbiRazîn el Ukaylî’den rivayet ederek anlattı.
Ebu Razîn elUkaylî şöyle dedi: Rasulullah (s.a.s)’e; "Ey Allah'ın rasulü! Mübarek ve yüce olan Allah, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?" diye soruldu.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Hiçbir şey yokken Allah vardı. Sonra ince bulutu yarattı; onun üstünde ve altında hava vardır. Sonra arşı yarattı, sonra mübarek ve yüce olan Allah arşa istiva etti."
“İstiva” sözü hariç, bu hadisin manası hakkında açıklama daha önce geçti. Hadiste geçen istivaya gelince; eski alimlerimiz, Allah onlardan razı olsun, buna benzerkonularda (ayet ve hadislerde geçen müteşabih kelimelerde)takip ettikleri yolu burada da takip ettiler; aynı şekilde istivayı da tefsir etmediler ve onun hakkında hiçbir şey konuşmadılar,
Dipnot:Hadisi rivayet eden Hammad binSeleme’nin terbiye ettiği iki çocuğu vardır ve onlar Hammad’ın kitaplarına bir çok mevzu rivayet sokuşturmuşlardır.
Ya'la bin Ata'dan sadece Hammad bin Seleme rivayette bulunmuştur.
Vekî' binHudusise meçhul biridir. Ebu Razîn elUkaylî'den bir tek o rivayette bulunmuştur.

. Hadis:
Bize Ebu Abdillah el Hafız haber verdi ve şöyle dedi: Bana Ebu Abdillah Muhammed ibnuAlî el Cevherî, Bağdat’ta haber verdi (ve şöyle dedi): Bize İbrahim ibnu el Heysem anlattı (ve şöyle dedi): Bize Muhammed ibnuKesîr el Mıssîsî anlattı ve şöyle dedi: Evzaî’nin şöyle dediğini işittim:
Biz ve tabiin alimleri, hepimiz şöyle diyoruz: "Zikri yüce olan Allah, arşı üzerindedir.” Biz, Allah (c.c)'ın sünnette zikredilen sıfatlarına da iman ediyoruz."
Dipnot:Evzaî, “Allah, arşı üzerindedir.” sözüyle Allah’a yücelik kastetmiştir, kesinlikle mekan kastetmemiştir. İmam Beyhakî onun inancını bildiği için burada sözünü zikretmiştir. İmam Evzai'nininancını bilmeyen kişilerin bu sözü alıp Allah’a mekan isnat etmek için delil göstermelerine aldanmamak gerekir.

Hadis:
Bize Ebu Abdillah el Hafız haber verdi (ve şöyle dedi): Bana Ahmedibnu Muhammed ibni İsmail ibniMihran haber verdi (ve şöyle dedi): Bize babam anlattı (ve şöyle dedi): Bize Ebu el Rabî’ ibnuAhîRuşdînibniSa’d anlattı ve şöyle dedi: Abdullah ibniVehb’i şöyle derken işittim:
Biz Malik bin Enes'in yanında idik. Bu sırada yanımıza bir adam girdi ve şöyle dedi"Ey Eba Abdullah! Allah, “Rahman arşa istiva etti." (Ta ha: 5) buyurmuştur. O'nun istivası nasıldır?"
Abdullah ibniVehb sözüne devam ederek şöyle dedi: Malik başını öne eğdi ve terledi. Sonra başını kaldırıp şöyle dedi: “Allah, “Rahman arşa istiva etti.” (Ta ha: 5) buyurmuştur. Allah nefsini (Kur’an’da) vasfettiği gibidir, O’nun hakkında “nasıl” denilmez. Keyfiyet O’ndan kaldırılmıştır. Sana gelince; sen bidatçi kötü bir adamsın. Çıkarın onu!” Abdullah ibniVehb dedi ki: Bu söz üzerine adam oradan hemen çıkarıldı.
Dipnot: İmam Malik'ten bu konuda gelen en sahih rivayet budur. Çünkü İmam Malik'e soru soran kişi, istivanın manası hakkında değil, keyfiyeti hakkında sormuştur. Eğer o adam İmam Malik'e, "Bu ayetin manası nedir?" diye sorsaydı, hadisteki gibi ayeti okur ve "Kendini vasfettiği gibidir." diye cevap verirdi ve ona kızmazdı. Çünkü manasını anlamadığı bir ayet hakkında alimesoru soran kişiye kızılmaz. Fakat bu adam ayetin manası hakkında değil, keyfiyet hakkında soru sorunca İmam Malik,onunistiva hakkında keyfiyet düşündüğünü anladı. Çünkü keyfiyet düşünüldüğü zaman cisim düşünülmüş olur. Oysa Allah hakkında asla keyfiyet sorulmaz. İşte İmam Malik ona, keyfiyet düşündüğü için kızıp yanından kovmuştur. İmam Malik böyle bir şeyle ilk defa karşılaşmıştı ve bir Müslümanın Allah hakkında keyfiyet düşünebileceğini beklemiyordu. Bu göstermektedir ki, Müslümanlar arasında daha önce böyle bir düşünce yoktu ve bu fitne yeni çıkmıştı.
Bu soru karşısında İmam Malik önce nasıl cevap vereceğini düşündü. Cevap verirken de ayetle cevap verdi ve "Kendini vasfettiği gibidir, bilmiyoruz." dedi, sonra da: "Keyf denilmez, keyf sorulmaz." dedi. Bununla da kalmayıp “Keyf O'ndan kaldırılmıştır." dedi. İşte bu, “keyfiyet var ama bilinmiyor” şeklinde bir mana çıkarmak isteyenlerin önünü tamamen kesen bir ibaredir.
Bu rivayet sahihliği kuvvetli olan bir rivayettir. Bu konuda hakkı isteyen kişi bu rivayete göre hareket eder; Allah’ın sıfatları hakkında “Allah’ın sıfatlarının keyfiyeti vardır ama keyfiyetin manasını Allah bilir.” denilmez çünkü Allah’ın sıfatları için keyfiyet ispat edilmez. Aynı ispat akidesine sahip olanlar gibi. Bir kimsenin sahihliği sabit olan rivayetleri gördüğü halde bunu görmemezlikten gelip hala İmam Malik’e nispet edilen, sahih ve sabit olmayan rivayete sarılması, o kişinin hakkı istediğini değil, apaçık bir şekilde hakkı istemediğini gösterir.


أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْحَارِثِ الْفَقِيهُ الْأَصْفَهَانِيُّ، أنا أَبُو مُحَمَّدٍ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ جَعْفَرِ بْنِ حَيَّانَ الْمَعْرُوفُ بِأَبِي الشَّيْخِ، ثنا أَبُو جَعْفَرٍ أَحْمَدُ بْنُ زَيْرَكَ الْيَزْدِيُّ، سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرِو بْنِ النَّضْرِ النَّيْسَابُورِيَّ، يَقُولُ: سَمِعْتُ يَحْيَى بْنَ يَحْيَى، يَقُولُ: كُنَّا عِنْدَ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ فَجَاءَ رَجُلٌ فَقَالَ: يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ، {الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى} [طه: 5] فَكَيْفَ اسْتَوَى؟ قَالَ: فَأَطْرَقَ مَالِكٌ بِرَأْسِهِ حَتَّى عَلَاهُ [ص: 306] الرُّحَضَاءُ ثُمَّ قَالَ: الِاسْتِوَاءُ غَيْرُ مَجْهُولٍ، وَالْكَيْفُ غَيْرُ مَعْقُولٍ، وَالْإِيمَانُ بِهِ وَاجِبٌ، وَالسُّؤَالُ عَنْهُ بِدْعَةٌ، وَمَا أَرَاكَ إِلَّا مُبْتَدِعًا. فَأَمَرَ بِهِ أَنْ يُخْرَجَ
Bize Ebu Bekir Ahmedibnu Muhammed ibni el Haris el Fakîh el Asfehênî haber verdi (ve şöyle dedi): (Ebi Şeyh lakabı ile bilinen) Ebu Muhammed Abdullah ibnu Muhammed ibni Cafer ibniHayyên haber verdi (ve şöyle dedi): Ebu Cafer AhmedibnuZeyrak el Yezdî anlattı ve şöyle dedi: Muhammed ibniAmribni el Nadr el Neysêbûrî’den şöyle dediğini işittim: Yahya ibni Yahya’nın şöyle dediğini işittim:
Biz Malik ibni Enes’in yanında idik. Bir adam geldi ve şöyle dedi: “Ey EbaAbdillah! Allah, “Rahman arşa istiva etti.” (Ta ha: 5) buyurmuştur. İstiva nasıldır? Yahya ibni Yahya şöyle dedi: Malik, terleyinceye kadar başını eğdi, sonra şöyle dedi: “İstiva meçhul değildir (hakkında ayet vardır). Keyfiyet düşünülmez (aklı aşar). Ona iman etmek vaciptir, (manası ve keyfiyeti) hakkında soru sormak ise bidattir. Görüyorum ki sen ancak bir bidatçisin.” Sonra bu adamın yanından çıkarılmasını emretti.
Dipnot: Malikî mezhebinin büyük alimlerinden İmam Karafî, İmam Malik'in "İstiva meçhul değildir."sözü hakkında şöyle demiştir: “Akıllarımız, Allah'ın yüceliğine ve azametine layık olan bir istivaya delalet etmektedir. Bundan kasıt; “istiladır(hükmü altına almaktır)”, asla cisimlerde olan oturma ve buna benzer manalarda değildir. "Keyfiyet, aklın almayacağı bir şeydir." sözüne gelince; Allah’ın zatı, Arapların “keyf” kelimesine verdiği mana ile asla vasfedilemez.Çünkü keyf, değişen halleri ve cismin şekillerini ifade eder. (El ZehîraLilKarâfî, c: 13, s: 242)
866. ve 867. rivayetler sahihtir.

Hadis:
Bize Ebu Bekir ibnu el Haris haber verdi (ve şöyle dedi): Ebu el Şeyh haber verdi (ve şöyle dedi): Muhammed ibnuAhmedibniMa’dên anlattı (ve şöyle dedi): Ahmedibnu Mehdî anlattı (ve şöyle dedi): Musa ibnuHâkân anlattı (ve şöyle dedi): Abdullah ibnu Salih ibniMuslim anlattı ve şöyle dedi:
Rabîa’ya, mübarek ve yüce olan Allah’ın, “Rahman arşa istiva etti. (Ta ha: 5) sözüyle alakalı olarak “İstiva nasıldır?” diye soruldu. Rabîa şöyle dedi: "Keyfiyet meçhuldür. İstiva, aklın anlayabileceği bir şey değildir. Bana ve size, bunun hepsine iman etmek vaciptir."



__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla