İstanbul Sözleşmesi'nin hikayesi şu:
"İstanbul Sözleşmesi'nin hikayesi şu:
Kadına diyor ki: 'Sen eziliyorsun. Sen Güçlü Kadın olmalısın. Sakın korkma, arkandayım. Erkek, senin kıymetini bilmez ve sana kabalaşırsa; haber et, evden atalım. Aylarca sokaklarda süründürelim. İlişkiyi sen belirle.
Olur da sen istemeden sana dokunursa, en az 12 yıl hapse atarım. İspat istemem. Ne dersen inanacağıma emin olabilirsin. Yeter ki beni haberdar et onu mahvedeyim. Baktın ki, adam olmayacak. Boşa gitsin. Tazminatla ümüğüne kadar sömürür, ömür boyu nafaka ödemeye mahkum ederim onu.
'Beden senin bedenin', zahmetini sen çekeceksin. İstersen doğurursun, istersen aldırırsın. Kocan niye karışıyor? Boşanınca da istersen genelev de kalmaya başla, çocuk senindir endişe etme." Sonra Erkeğin kulağına eğilip fısıldıyor: Oğlum sen manyak mısın, Bütün Kadınlar senin!
Evlensen ne olacak? Karın istediği an seni sokağa atacak, çocuklarının, komşularının, ailenin önünde rezil edecek. ispat yükümlülüğü olmayan bir tecavüz suçlaması ile seni 12 yıl , (yıl diyom YIL uyannn) hapse atacak. Boşanıp kurtulayım desen ne kadar mal varlığın varsa, tazminat diye el koyacak, yanına gidemediğin kadına ve sevgililerine ömür boyu nafaka ile bakacan. Çocuk istesen ne olacak? Çocuk senin mi olacak? Kadın çocuğu ister yapar ister öldürür(kürtaj). Yapsa boşansan, 2 yılda çocuğu sana düşman eder. İster gösterir, ister göstermez.
Sana düşman bir çocuğa yıllarca nafaka yetiştirmeye çalış dur. Bak sana diyom, "evlenme ümidi verdiğin" 10 tane hatun bul. Ama sakın evlenme. Dilediğin gibi ondan ona gez. Çok daha KALİTELİ hizmet alırsın. Kimse seni evlilik içi tecavüzle suçlamaz.
Nafaka, tazminat, hapis korkusu da olmaz. Şiiiiiişşşt olum, bütün karılar senin diyorum. Anlamıyor musun?'
Kadınları kışkırt, erkekleri korkut. Taktik bu. Bu şartlarda evlenecek ahmak(?) erkek sayısı hemen her toplumda %15 lere kadar düşüyor."
Ahmet Hakan Cakici