Tekil Mesaj gösterimi
Alt 12 Mart 2009, 21:09   Mesaj No:1

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:31
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sünnetin Aydınlığına Muhtacız

Sünnetin Aydınlığına Muhtacız

SÜNNET’İN AYDINLIĞINA MUHTACIZ.




[li


Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki:
“Size iki şey bıraktım. Bu iki şeye sımsıkı sarıldığınız müddetçe asla sapıklığa düşmezsiniz:
- Allah’ın Kitabı (Kur’an)
- Peygamberinin Sünneti”.

İslam Hukuku’nun ikinci temel kaynağı: Sünnet’tir.
Allahın Kitabı Kur’an’ın; Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) tarafından yapılan canlı, dinamik, eşsiz yorumu anlamındaki “Sünnet”, İslam Hukuku’nun ikinci temel kaynağıdır. Sünnet, Peygamberimiz (s.a.v)’in mübarek sözleri, örnek davranışları ve üstün ahlakıyla muazzez hayatı boyunca sergilediği eşsiz hayat çizgisi, mükemmel hayat anlayışı ve ideal hayat tarzıdır.
Sünnet, Kur’anın öngördüğü ve emrettiği hayat tarzının Efendimiz (s.a.v) tarafından fert ve toplum hayatında en güzel şekilde uygulanması ve yaşanmasıdır. Sünnet, İslâm’ın dünya ve ahiret dengesini nasıl kurduğunu ve bunu nasıl koruduğunu en açık şekilde ortaya koyan Nebevî Hayat Anlayışı’dır. Her türlü üstün manevî değerlerden uzak, ilkel, vahşî, ve barbar cahiliyet toplumunu en üstün insanî, ahlakî ve manevî değerlerle bezenmiş medenî bir toplum haline dönüştürme projesidir.
Sünnet, herkes için ve özellikle eğitimciler ve yöneticiler için en güzel uygulama örneğidir. Sevgi ve hoşgörünün, şefkat ve rahmetin hakim olduğu, sosyal konumu ve psikolojik durumuna uygun olarak herkese inanç, bilgi, sevgi ve rahmetin aşılandığı Nebevî Eğitim Modeli; her eğitimci için eşsiz bir birikim ve farklı bir deneyimdir.
Sünnet, çağımızı aydınlatacak en üstün manevî hayat çizgisi, Rabbanî ölçüler üzerine kurulu, hiç eskimeyen, hiçbir zaman eskimeyecek olan evrensel Nebevî Hayat Felsefesidir.
Peygamberimiz’in Sünnet-i Seniyyesi, O’nun mübarek sözleri, örnek davranışları, açık veya dolaylı onayları ile eşsiz ahlakî güzelliklerinden meydana gelmektedir:
a. Kavlî Sünnet: Allah Rasûlü’nün sözleri, O’nun Kur’an yorumunu ve muhteşem hayat anlayışını sergilemektedir. Efendimiz (s.a.v) kısa, özlü ve hikmetli ifadeleriyle derin manaları dile getirmektedir. O’nun sözleri vahyin gayr-i metlüvv denilen bölümünü oluşturur: “O, kendiliğinden konuşmaz. O’nun her konuştuğu kendisine indirilen vahiyden ibarettir”.
b. Fiilî Sünnet: Peygamber Efendimiz’in tavır ve davranışları iman, ibadet, ahlak ve muamelat noktasında bizim için mutlaka uyulması ve izlenmesi gerekli ulvî davranışlar niteliğindedir. O’nun hayatı başlı başına ideal ölçüler ve eşsiz prensipler manzumesidir.
c. Takrirî Sünnet: Peygamberimiz (s.a.v)’in açık sözlü onayları ile tasvib niteliğini taşıyan sükûtları, Sünnet’in önemli bir bölümünü teşkil eder. Çünkü O, hiçbir zaman haramları ve çirkinlikleri onaylamamış, batıl karşısında hiçbir zaman sessiz kalmamış, yanlışlıkları görmezlikten gelmemiştir. O’nun görüp de reddetmediği ve sessiz kaldığı söz ve davranışlar O’nun tarafından onaylanmış, doğrulanmış olan söz ve davranışlar niteliğindedir.
d. Şemail: Allah Rasûlü’nün yaradılış özellikleri ve ahlakî güzelliklerini ortaya koyan hadis-i şerifler (şemail), O’nu daha iyi tanımamıza ve daha iyi anlamamıza vesile olmakta, Allah’ın Sevgilisi’ne olan sevgi ve bağlılığımızı artırmaktadır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in Sünnet-i Seniyyesi, hadis-i şerif denilen yazılı belgelerle tescil edilmiştir. “Hadis-i Şerifler”, Peygamberimiz (s.a.v)’in muazzez hayatının –Sünnet-i Seniyyesinin- İslam alimleri tarafından büyük bir titizlikle tesbit edilen ve zamanımıza kadar gelen yazılı belgeleridir. Hadis-i Şerifler, O’nun Sünneti’ni günümüze kadar aslî yapısı bozulmadan net ve berrak bir şekilde nakletmektedir.

Allah’ın Emri olduğu için Sünnet’e uymaya muhtacız
Sünnet’e uymak; Cenab-ı Hakk’ın emri, Allah sevgisinin gereğidir. Allah’ın Rasûlü’ne itaat, Allah’a itaat demektir. Pek çok ayet-i kerimede Rasûl’e itaatin Allah’a itaatle birlikte zikredilmesi, Sünnet’in değer ve önemini göstermekte, bu iki itaatin birbirlerinden ayrılamayacağına işaret etmektedir: “Kim Rasûl’e itaat ederse Allaha itaat etmiş olur”.
Rasûlullah (s.a.v)’a itaat etmeyi, O’na uymayı, O’nun verdiği hükme teslim olmayı ve buna gönülden razı olmayı emreden Kur’an-ı Kerim, Sünnet’in “bağlayıcı” olduğunu kesin ifadelerle belirtmektedir:
“Hayır, Rabbine yemin olsun ki; onlar aralarında çıkan anlaşmazlıklarda seni hakem tayin etmedikleri, verdiğin hükmü gönüllerinde hiçbir sıkıntı duymadan kabul etmedikleri ve buna tam anlamıyla teslim olmadıkları müddetçe gerçek mümin olamazlar”.
Rahmet Peygamberi ile Rahmet Kitabını birbirlerinden ayrı imiş gibi mütalâa etmeye çalışanlar daima yanılmışlardır. Sünnet’e uymak, ilahî bir emir olduğu için gönlü Allah sevgisiyle dolu olan mü’minler, bu sevginin hemen yanı başına Rasulullah sevgisini de koymuşlar, Allah ve Rasulullah sevgisini en temiz ve en nezih sevgi olarak gönüllerine nakşetmişlerdir.

Allah’ın Kitabının en iyi şekilde anlaşılması için Sünnet’in rehberliğine muhtacız
Kur’an’ı anlamak, Kur’an’ı tanımak, Kur’an’ın özüne ve ruhuna vakıf olabilmek için Allah Rasûlünün Sünnet’ine muhtacız. Kur’an, bizzat Kur’an tarafından tefsir edip açıklandığı gibi; aynı şekilde Sünnet-i Seniyye tarafından da açıklanmakta, yorumlanmaktadır.
Sünnet’in Kur’an açısından üç önemli fonksiyonu bulunmaktadır:
a- Açıklama: Sünnet’in en önemli fonksiyonu Kur’an’ı açıklamasıdır. Sünnet, Kur’an’da kapalı gibi görünen (mücmel) hükümleri açıklar, anlaşılması zor (müşkil) ifadelere açıklık getirir, mutlak ifadeleri belirli kayıtlara bağlar, genel hükümlere daraltıcı yorumlar (tahsis) getirir.
b- Vurgulama ve pekiştirme: Sünnet, Kur’an’ın hükümlerini destekleyici ve vurgulayıcı ifadeler ve uygulamalarla Kur’an’ın manalarını te’yid eder.
c- Yeni hüküm koyma: Kur’an’ın herhangi bir hüküm koymadığı bazı konularda Sünnet, -Allah’ın izniyle- Kur’an’dan bağımsız olarak yeni hükümler ortaya koyar.

Allah’ın Kitabının en güzel uygulanma biçimini görmek için Sünnet’e muhtacız
Günlük hayatta uygulanmak ve yaşanmak için gönderilmiş olan Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i en iyi şekilde anlayan ve en güzel şekilde uygulayan Efendimiz (s.a.v), bir hayat sistemi olan İslam’ı canlı bir şekilde hayata yansıtmıştır. Hayatın İlâhî emirlere uygun olarak yaşanması noktasında Sünnet, Kur’an’ın hemen yanında yeralmıştır. Dolayısıyla Kur’an’sız Sünnet’in hiçbir değeri olamayacağı gibi, Sünnet’siz Kur’an’ın da pek anlamı olmayacaktır.
Sünnet, İslam Ümmeti arasında pratik hayatta ortak düşünce, ortak anlayış ve ortak uygulamanın yerleşmesine ve gelişmesine en büyük katkıda bulunmuştur. Mü’min kul, Sünnet’in ruhunu ve özünü kavrayacak, Sünnet’le birlikte yaşayacak, Sünnet’ten ayrılma dinde yabancılaşma ve yozlaşmaya sebep olacaktır.
Kur’an’ın emrettiği ahlakî güzellikler, Peygamberimiz’in üstün ahlakı ile hayata yansıtılmıştır. Hz. Aişe validemize Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in ahlakı sorulduğunda;
“O’nun ahlâkı Kur’an’dan ibaretti”, buyurmuştu.
Sünnet, İslam’ın günlük hayatta yaşanmasının imkânsız ve hayal olmadığını, Mekke’de şirk ve küfür toplumu içerisinde Hakk’a davete sıfırdan başlayan Allah Rasûlü’nün -Allah’ın izniyle- mükemmel bir İslam Toplumu Modeli ortaya koyduğunu göstermektedir.

Peygamberimiz’e olan sevgimizin gereği olarak, Sünnet’e uymaya muhtacız
Efendimiz (s.a.v)’in en değerli, en seçkin kul ve en son Rasûl olduğuna şehadette bulunmak imanımızın gereğidir. Allah ve Rasûlünü her şeyden ve herkesten daha çok sevmek, imanın lezzetini tatmaya vesiledir. O’nu herkesten daha fazla sevmek gerçek mü’min olmanın şartlarından biridir:
“Sizden biriniz, beni anne ve babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe gerçek mü’min olamaz”.
Mü’min olarak Nebîler Nebîsine olan sevgimizi her vesileyle ifade etmeli, özellikle bu sevgiyi O’nun Sünnet’ine ve çizgisine ihlaslı bir şekilde bağlılıkla göstermeliyiz. Sünnet’e bağlılık, sadece şekilde O’na benzemekle kalmamalı, ruh, anlayış, düşünce ve hayatı yorumlama biçimiyle de O’na ve O’nun değerli ashabına benzemeliyiz.
İman, takva, ihlas, ilim, infak ve cihadda Allah’ın Sevgilisi Rasûl-i Ekrem’e benzemeye çalışmakla yükümlü olduğumuz gibi; güzel ahlak, güzel muamele, sevgi, rahmet, adalet, hoşgörü, yardımlaşma, kardeşlik ve anlayış noktasında da Efendimiz (s.a.v)’i örnek almalıyız. O’nun her sözünün vazgeçilmez bir ilke ve ulvî bir prensip olarak kabul etmeli ve bu nebevî ölçüleri hayata geçirme azmi ve gayreti içerisinde olmalıyız.

Hadis-i şerifleri iyi kavramak, ezberlemek ve başkalarına duyurmak zorundayız
Günlük hayatta yaşanan Sünnet’in yazılı belgeleri olan hadis-i şeriflerin dikkatle ve titizlikle ezberlenmesi, iyi anlaşılması ve bunun halka halka çevremize ve giderek bütün insanlığa duyurulması bizzat Peygamberimiz (s.a.v) tarafından tavsiye edilmiş, bu görevi yerine getiren kimseler Efendimiz (s.a.v)’in dua ve niyazıyla takdir edilmiştir:
“Allah, benim sözümü işiten, bunu iyice kavrayan, ezberleyen ve başkalarına duyuran kişinin yüzünü nurlandırsın”.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’e olan sevgimizi ve saygımızı Sünnet’e gönülden bağlılıkla ortaya koymalı, iman ve eylemlerimizi O’nun Sünnet’iyle tartarak sorgulamalıyız. Efendimiz (s.a.v)’in mübarek tavsiyelerine uyarak en az 40 hadis-i şerifi manalarıyla birlikte ezberlemeliyiz. O’nun hayatını ve siyerini iyi incelemeli, O’nun örnek kişiliğini daima kendimize rehber olarak kabul etmeliyiz.
O’nu anarken kuru, donuk ve saygısız ifadeler kullanmamalı, “Peygamberimiz… Efendimiz” gibi ifadelerle anmalı, O’nun mübarek ismini andığımız zaman, O’na olan hürmetimizi ifade etmek üzere; “Allahümme salli alâ seyyidina Muhammedin ve alâ âli seyyidina Muhammed” ya da “Sallallahu Aleyhi Ve- Sellem” demeyi ihmal etmemeliyiz.
Öğrendiğimiz hadis-i şerifle amel etmek, öğrendiğimiz hadisi günlük hayatımızda yaşamak Sünnet’i daha iyi öğrenmemize vesile olacaktır. Bu konuda İmam Ebu Hanife hz.lerinin talebesi ve aynı zamanda İmam Şafii’nin hocası olan İmam Vekî’ bin Cerrah (rh.a)’ın şu sözünü hiçbir zaman unutmamalıyız: “Hadis öğrenmek istiyorsan, öğrendiğin hadisle amel et”.
Bilindiği gibi; Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), sadece karşısındaki Sahabe-i Kiram’a değil, onların şahsında kıyamete kadar gelecek bütün ümmetine, hatta bütün insanlığa hitap ediyordu. Dolayısıyla O, belirli tarihî bir döneme ya da belirli bir coğrafyaya has geçici bir mesaj yerine; çağlarüstü ulvî bir mesajın sahibi idi. O, sadece Arap Yarımadası halkı için değil, bütün insanlık için gönderilmişti. O, Alemlere Rahmet olarak gönderilmişti. O, Sevgi, Rahmet ve Şefkat Peygamberi idi. O, İlim, Takva, İhlas ve Cihad Peygamberi idi.
Dolayısıyla O’nun mübarek ağzından dökülen her kelime, hafızalara nakşedilmeli, iyice kavranmalı, safîyet ve berraklığı değiştirilmeden aynı tazelikle nesillerden nesillere aktarılmalıdır. Bu mübarek mesaj, bu ulvî hitap hiç unutulmamalı, devamlı tekrarlanmalı, istekle ve içtenlikle uygulanmalı, gençliğe O’nun sevgisi aşılanmalıdır. İçinde yaşadığımız toplumun O’nun nebevî çözüm ve işaretlerine son derece muhtaç olduğu unutulmamalıdır.
Ekonomik krizlerden, psikolojik buhranlardan, manevî sıkıntılardan ve sosyal dengesizlikten kurtuluş yolu: Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in ortaya koyduğu eşsiz hayat anlayışı olan Sünnet’e sarılmaktır. İmam Malik (rh.a)’in ifadesiyle:
“Sünnet, Nuh aleyhisselam’ın gemisi gibidir. O’na binen kurtulur, O’na binmeyen boğulur”.
* * *
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli Hadis-i Şerif NUR 0 2470 10 Ağustos 2009 20:09
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb Hadis-i Şerif Mihrinaz 1 2864 10 Ağustos 2009 20:07
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... Hafta'nın Konusu NUR 1 2870 09 Ağustos 2009 23:05
35.Haftanın Misafiri Elifzişan Hafta'nın Misafiri kurtmehmet 11 6218 09 Ağustos 2009 22:35
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! Çocuk ve Aile Sağlığı NUR 0 2464 07 Ağustos 2009 22:03