TEFSİR USULÜ KAYNAKLARI
TEFSİR USULÜ KAYNAKLARI
1- KURULUŞ DÖNEMİ:
Vahye mazhar olan ve arapça olarak inen Kur’an ayetlerini tebliğ eden Rasulullah ile ashabı arasında ayetleri anlama konusunda ciddi bir problem yoktu. Zaman zaman sahabenin anlamakta güçlük çektiği ayetlerin tefsiri de Rasulullah tarafından[1] doğrudan veya başka bir ayetle yapıldığı için bu dönemde Kur’an ilimleri (Tefsir Usûlü) ile ilgili te’lif çalışmalarına ihtiyaç duyulmamıştır.[2]
Bunun yanı sıra sahabenin çoğunluğunun okuma yazma bilmemesi, yazı malzemelerinin teminindeki güçlükler, te’life engel olan hususlar olarak gözükmektedir. Ayrıca Rasulullah’ın bizzat Kur’an ayetlerinin dışında kalanların yazılmasını yasaklaması[3] da Kur’an ilimlerine ilişkin te’lif çalışmalarını bir sonraki döneme aktarmıştır.[4]
Bilinen şartlar ve özellikler çerçevesinde Rasulullah, Ebu Bekir (13/634) ve Ömer (23/643) dönemlerinde Kur’an ilimleri dilden dile rivayet biçiminde aktarılmıştır. Osman (35/655) döneminde genişleyen İslam coğrafyası içinde arap olan ve olmayanların bir araya gelmesi “İmam Mushaf”ın çoğaltılması gereğini ortaya çıkarmış ve halifenin emriyle çoğaltılarak muhtelif şehirlere gönderilmiştir.[5]
İşte Osman’ın mushafların çoğaltılması ile ilgili bu çalışması sonradan “İlmu Resmi’l-Osman” veya “İlmu Resmi’l-Osmanî” adını alacak Kur’anî ilmin temelini oluşturmuştur.
Daha sonra Ali’nin (40/660) Ebu’l-Esved ed-Düeli’ye (69/688) Arap dilinin korunmasına ilişkin kaideleri tesbit etmesini emretmesi “İ’rabu’l-Kur’an” ilmine atılan ilk temel kabul edilmiştir.[6]
Sahabeden sonraki tabiin, genel anlamda Kur’an ilimlerinin kurulup kökleşmesi yönündeki çabalarını rivayet yoluyla devam ettirmişlerdir. Her iki nesilden bu ilmin temellerini atanları şöyle sıralamak mümkündür:
A) Sahabilerden:
Dört Halife, Abdullah b. Abbas (68/687), İbn Mes’ud (32/652), Zeyd b. Sabit (45/665), Ubeyy b. Ka’b (30/650), Ebu Musa el-Eş’ari (44/664), Abdullah b. Zübeyr (73/692). Bunlar başta olmak üzere diğer sahabilerden gelen rivayetlerle tüm Kur’an’ın tefsiri yapılmamakla birlikte bazı ayetlerin kapalı yönleri açıklanmıştır.[7]
B) Tabiinden:
Mücahid b. Cebr (104/722), Ata b. Ebi Rebah (115/733), İkrime (107/725), Katade (118/736), Hasanu’l-Basri (110/728), Said b. Cübeyr (95/713), Zeyd b. Eslem (136/753).[8] Bunlar Mekke’de İbn Abbas, Medine’de Ubeyy b. Ka’b, Irak’ta Abdullah b. Mesud’a bağlanarak yaptıkları rivayetlerle Mekke, Medine ve Irak ehlini oluşturmuşlardır.[9]