Tarihin Halk Üzerindeki Tahrik'i ...
Geçmişi bilme, geleceği tevcih etme açısından önemli bir yere sahiptir.Yaşanan olayların bir kısmı, geçmişte yaşanmış olayların izdüşümüdür.
Ve tarihede geçmişte yaşanan hataların tekrarlanmasını önlemek için başvurulur.
Millet olarak tarihimizi incelediğimizde;
Sahihliğinden ödün verdiğini, hedefi saptırmaya yönelik olduğunu, halkın hassas noktalarını tesbit edip muharrik tarzda "Bilinç Operasyonu" yapıldığını görmekteyiz.
Günümüzde yaşanan bazı olaylarında geçmiş tarihte vaki olduğunu, "Tarih tekerrür eder" sözünün ne kadar doğru bir söz olduğunu bir kaç örnek üzerinden dile getirelim...
Şeyh Said Kıyamı
Mezkur durumla ilgili yıllarca yazılar yazıldı ve hala da yazılmakta.Özellikle İngiliz destekli olduğu konusunu ısrarla dile getirenler mevcut.Hatta İngiliz desteklidir iddiaları ile ilgili Kısa bir süre önce vefat eden torunu "Sayın Abdulmelik Fırat”a bu konu siyaset hayatı boyunca sorularak dillendirilmiş ve kendiside defaatle reddederek İngiliz destekli olmadığını ifade etmiştir.
Şeyh Said'in hayatı ve Kıyam’ı ile ilgili çıkan kitapları incelediğimizde, İngiliz destekli olduğunu ileri sürenlerin tek bir delil bile gösteremediğine şahit oluruz.Dillendirilen sadece bir katalogtur.Londra'dan gönderilen ve kim tarafından gönderildiğinden dahi bi haber olunan bu kataloğun tek bilinen tarafı delil diye halkı kışkırttığıdır.
Şeyh ile ilgili bir çok kitap şerhinde ifade edilir ki bu olayın İngiliz desteğinden ziyade hükümetin bir provakasyonun sonucu olduğu...
Yıllardır ilköğretim, ortaöğretim müfredatında İngiliz destekli Kürt Kıyamı(!) olarak okutulup lanse ettirilen bu isyanın halklar arası adaveti ne şekilde pekiştirmiştir?
O katalog ki destek olarak gönderildiği söylenir bir destekmiydi yoksa köstek miydi?Eğer ifade edildiği gibi destekse sonuçlar bize neyi gösterir?
Abdulmelik Fırat ve ailesini tabiri caizse ülkeden afar'oz edilmesinin hesabını kimler verecekti?
Şeriat isterük ve Yeniçeri Efsanesi
Yeniçeri ordusunun yükseliş ve ortadan kaldırılış dönemini ele alarak bir gerçeği ifade etmek gerekir.
Milletin sırtından beslenerek millete zülum yapmaya çalışan bu kesim yine milletin eliyle yok edildi..!
O dönemlerden bahsedersek;
Yeniçeri ordusu güçlenmişti, hemde II.Osman ve III.Selim gibi dönemin padişahının kellesini isteyecek ve istediğinide yapacak cürette...
Onların mantığı ele alalım:
Allah'ın emri doğrultusunda nasıl görevimi ifa ederim değilde, güç ve otorite bende olsun mantığı ile görevlerini ifa etmekteydiler.
Şimdi aynı zihniyetle başkaları görevlerini ifa etmektedir.
Onların şeriat isterük sloganını sonradan" Çağdaşlık İsterük" diyen en az onlar kadar tehlikeli bir kesim aldı.
Yeniçeri ordusunun kaldırılması olayı, her ne kadar "Vaka'i Hayriye" yani "Hayırlı olay" olarak ifade edilsede zaman sonradan yaşanan olayların pek hayırlı bir vak'a olmadığını bizlere gösterecekti...
Alevilere Sorular
Alevilik tarihine baktığımızda kıyam ve ayaklanmalar ile meşhur olduğunu görürüz.Tarihte yaşadıkları zülumlere rağmen hepsinin olmasada büyük bölümünün yanlış düşüncede olduğunu görmek bir takım soruları sormayı gerektirdi.
Bu sorular şunlardır:
*-Koçgiri alevi kıyamı neden çıkmıştır?
*-Bu ayaklanma nasıl bastırıldı?
*-Bastırılma sonunda kimler ne sebeple ödüllendirildi?
*-Şeyh said kıyamında, olayın kahramanı olan bir kesim Hormek Aşiretine Şeyh Said gönderdiği mektubunda ne yazmıştı?
*-Onlar mektuba ne şekilde cevap vermişti?
*-Dr.M.Nuri Dersimi bir eserinde bu olayla ilgili neden alevi aşiretinin reislerinin yaptıklarını Kürtlük tarihinde lanetle yadedilecek bir ihanet olarak ifade etmiştir?
*-Askeri birliklerden kaçan aleviler, sığındığı “Tûjik” dağında ne şekilde ve neden imha edildiler?
. . . . . . . . .
gibi uzatılması mümkün sorularla artık alevi-sünni ayrımından istifade edebilenlere bu kozun verilmemesini hedef edinmiş zihinlerin inşaası gerekli...
Lozan Galibiyet mi Mağlubiyet mi?
Lozanın bir galibiyet olduğu dile getirilir, yalnız olayı tümüyle incelediğimizde Türkiye ile ilgili diplomasideki tüm sorunların yine Lozandan kalma sorunlar olduğunu görmekteyiz.
*Kıbrıs konusu, adalar konusu, patrikhane ve açılım konusu, müttefiklerin batıda çizdiği sınırın kabülü...
143 maddelik sorunu tek tek ele alacak değilim, lakin ana başlıklar bu şekilde tek sorum şu hala devam etmekte olan bu sorunlar bir galibiyetin mi yoksa mağlubiyetin mi ürünü?
Yakın Tarih Sivas Olayları
Ergenekon Örgütü ile yeniden dile getirilmeye başlanan “Sivas Olayı” konusu baştan beri bazı kesimlerin bu olayı İslam’ı karalama kampanyasına dönüştürmeye çalıştığını bize göstermişti.
Neydi sivas olayı hatırlayalım;Madımak otelinin yakılması sonucu Sanatçı Arif Sağ’ın silahından çıkan kurşunlar ve yakılan ateşten çıkan dumandan zehirlenerek toplamda 37 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu konu soruşturma ile gündeme gelince, bir an Siyaset Meydanı programındaki Mustafa İslâmoğlu ile Can Dündar’ın atışmasını tahayyül ettim. Ufak bir şerh:Arama motoruna, Mustafa İslâmoğlu Siyaset Meydanı yazanlar bu programa ulaşabilirler.
Oradaki İslam’ı kötüleme çabası beni şaşırtmadı doğrusu.Hala bu Madımak’ı yakma olayını Müslümanların gerçekleştirdiğini düşünenler mevcut.Derin devlet istediğini elde etmiş tıpkı Maraş olaylarındaki gibi Bir taşla binlerce masum kuş…!
Evet araya daha sıkıştırılması mümkün onlarca konu varken kısa kısa değindiğimiz Şeyh said kıyamından Sivas olaylarına kadar hep fitne/desise/tefrika çıkarmaya uğraşan ellerin olduğunu görmekteyiz.
Bu kadar gerçeğe rağmen, Tarihin zihinleri tahrikleştirmeye çalıştığı sapmaları idrak etmek artık uzak değil/olmamalı.
MERVE DEMİR
16.05.2010