Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Bilgi Dağarcığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi:  09 Nisan 2009 (15:42), Konuya Son Cevap : 09 Nisan 2009 (15:42). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 09 Nisan 2009, 15:42   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hesap gününde mizanında kötülükleri ağır gelen mümin kişi, şefaate nail olabilir mi?

Hesap gününde mizanında kötülükleri ağır gelen mümin kişi, şefaate nail olabilir mi?

Soru
Mizanda Kötülükleri ağır gelen mümin kişi, şefaate nail olabilir mi? eğer nail olamazsa, o zaman aklıma şu soru geliyor iyilikleri ağır gelen kişi, Kuranın ifadesine göre kurtulacağı için şefaate ihtiyacı yok gibi dolayısyla şefaat kimler için geçerli?

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Günahı sevaplarından fazla olan kişilere de şefaat edilecektir Ancak şefaat de Allahın zniyle olacaktır Peygamberimiz “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir” buyurmuşlardır Bununla beraber günahı sevabından az olanlara da şefaat edilecektir Onlarında cennetteki makamlarının artması için şefaat edilecektir

Evet, şefaat haktır Birçok âyet ve hadîste şefaatten bahsedilmekte ve böylece onun hakkaniyeti dile getirilmektedir Yeri geldikçe bu âyet ve hadîsleri zikredeceğiz Biz şimdi önce, sorunun ikinci şıkkı olan “Kimler ne ölçüde şefaat edebilirler?” sorularını cevaplamakla mevzûa başlamak istiyoruz Zaten bu kısma verilecek cevap bir cihetle şefaatın hakkaniyetinin de izahı olacaktır

Peygamberler, evliyâ asfiyâ ve şehitler -derecelerine göre- Cenab-ı Hakk’ın onlara bahşettiği seviyede şefaat edebilirler ve edeceklerdir Ancak, bu mevzûda da yine, zirve Allah Rasulü’dür O ki fetanet-i âzama sahiptir Her Nebi kendisine bahşedilen sınırsız, fakat bir defaya mahsus şefaat hakkını dünyada kullanırken o, bunu âhirete saklamıştır ve âhirette “şefaat-ı uzmâ”nın sahibi olacaktır Onun “hammâdûn”, denilen ümmeti, “Livaül’hamd”in altında toplanacak ve “Makam-ı Mahmûd”un sahibi ünvanıyla O’nun tarafından yapılacak şefaatte herkes payına düşenle şereflenecek ve kurtuluşa ereceklerdir

Dünya fâni ve geçicidir Burada çekilen sıkıntılar da bir cihetle işlenen günahlara keffâreti sayılır Ancak insanların perişan ve derbeder olacakları ve kendilerini kurtaracak yeni bir amele de fırsat bulamayacakları bir gün gelecektir -ki, biz ona ahiret diyoruz-işte o gün, Allah Rasulü bütün insanlığı içine alan şefaatıyla ortaya çıkacak ve “en büyük şefaat” manâsına “şefaat-ı uzmâ"sıyla şefaat edecektir Elbette Allah Rasulü’nün şefaatının da bir sınırı vardır Zaten, bütün şefaatler ancak Cenab-ı Hakk’ın izni ve koyduğu ölçü nispetinde olacaktır ki “ İzni olmadan katında hiç bir kimse şefaat edemez” mealindeki âyet de bize bunu anlatmaktadır (Bakara/2-255)

Bunun böyle olması da gayet tabiî ve normaldir; zira, şefaat edecek olanlar da hissî davranabilir, ölçüyü kaçırabilir ve merhamet-i ilâhîden fazla merhamet ileri sürmüş olabilir böylece de Rabb’e karşı sû-i edepte bulunmuş olabilir Onun içindir ki, Allah (cc) bir mîzan, ölçü ve denge vaz’etmiştir Kim, kime ve ne ölçüde şefaat edebileceği bir takdire bağlanmıştır Cenâb-ı Hakk’ın bütün icraatında bir adalet ve denge olduğu gibi, âhirette vereceği şefâat salahiyetinde de bir adalet ve denge vardır Eğer bu şekilde bir tahdit ve sınır konulmuş olmasaydı,bazı kimseler şefaatı da dengesiz olarak kullanırlardı Nitekim belki de sınırsız bir şefaat salahiyeti onların hislerini galeyana getirerek meselâ, bazı insanların Cehennem alevleri içinde cayır cayır yandıklarını görünce, şefkatleri kabaracak, kafir-münafık-mücrim tanımadan herkesin Cennete girmesini talep edeceklerdi Halbuki böyle bir talep bazen, milyarlarca mü’minin hukukuna tecavüz de olabilirdi

Çünkü şefaatin, böyle şahısların hislerine bırakılmasında, günahkâr, sapık, kâfir herkesin, bu hissî şefaatten faydalanma ihtimâli vardır Bu ise, bütün varlıkların hukukuna rağmen, dağlar cesametinde günah taşıyan kâfire de merhamet edilmesi demektir Oysaki kâfir, kainatta, Allah’a ait bütün güzellikleri, bütün nizamları, bütün hikmetleri inkâr, tezyif ve tahkir ettiğinden, mekanlar çapında cinayet işlemiş olacaktır ki, hayatının her dakikası yüzlerce cinayetle karalanmış böyle kapkaranlık bir ruha merhamet, merhamet adına saygısızlığın en büyüğü olsa gerektir

Efendimiz, şefaatının büyük günah işleyenlere olduğunu ifade etmişler ve “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir” buyurmuşlardır O her hususta olduğu gibi bu mevzûda da bir denge ve muvazene insanıdır Zaten bütün ümmet O’nun bu ifadeleriyle teselli bulmakta ve Allah Rasulü’nün şefaatına nail olmayı ummaktadır

Hallac-ı Mansur bir gün bu hadîsi şerh ederken, cezbeye gelir ve ölçüyü kaçırarak, Efendimiz’e hitaben “Ey Nebîler Sultanı! Niçin böyle sınır koydun da bütün insanlar için demedin Sen bütün insanlara şefaat etmeyi talep etseydin, yine de Rabbin Seni mahrum bırakmaz ve Sana bu salahiyeti bahşederdi” gibi laflar eder Tam bu esnada Allah Rasûlü temessül ederek, başındaki sarığı onun boynuna sarar ve: “Bunu başınla öde, sen zannediyor musun ki ben o sözü kendimden söyledim” der Hallac kolu kanadı biçilip bir ağaç gibi budanırken dahi tebessüm ediyordu Çünkü biliyordu ki, bu hüküm âli bir mecliste verildi ve o hükme rıza göstermek gerekirdi

Evet, belki de Hallacın dediği gibi, Allah Rasulü Cenab-ı Hakk’dan bütün insanlara şefaat etmeyi talep etseydi, Rabb’i O’na bu salahiyeti verirdi Ancak O, Allah’a karşı bizim anlayamayacağımız ölçüler içinde saygılıydı Rabb’in dediğinden başkasını demiyor ve verilen salahiyet sınırlarını da asla zorlamıyordu

Rabb’in koyduğu şefaat ölçüsünde, şefaat edilecek şahısların buna hak kazanmış olmaları da yer almaktadır Nitekim bu manâ ile alâkalı olarak, mealen şöyle buyurulmaktadır: “Artık şefaatçıların şefaatı onlara fayda vermez” (Müddessir/75-48) Bununla da anlıyoruz ki, şefaat herkese ve sınırsız bir ölçüde değildir Kim, kime şefaat ederse, muhakkak kabul görür diye bir şart da yoktur Bütün işlerde olduğu gibi, bunda da İlâhî meşiet esastır

Kâfir işlediği küfrüyle ta işin başında, bu şefaat dairesinin dışında kalmıştır O’na hiç kimse şefaat edemez, etse bile ona fayda vermez

Kur’ân-ı Kerim’de Cenâb-ı Hakk bize bir dua öğretiyor Bu dua ile himmetin âli tutulması gerektiği hususuna da işaret ediliyor Dua şudur: “Rabbimiz, bize gözümüzü aydınlatacak eşler, zürriyetler bağışla ve bizi muttakilere imam kıl” (Furkan/25-74) Yani, Allah’ım çocuklarımız, hanımlarımız, gözümüzü aydınlatacak hüviyette olsun Bize öyle hayat arkadaşları ver ki, din adına bize teşviklerde bulunsun Evlatlarımız da, daima arkamızdan hayırlar göndersin ve onlar sebebiyle rahmet çağlayanları üzerimize doğru çağlasın dursun! Bizi sadece muttaki olmakla da bırakma, onlara imam ve önder kıl Bize öyle lütuflarda bulun ki, şu, İslam’a hizmet boyunduruğunun yere konduğu dönemde ve dine hizmetin âr kabul edildiği bir zamanda, dinine hizmet ettir ve muttakîler önünde bize, imamlık pâyesi ihsan eyle!

Böyle bir anlayış, himmeti âli tutmanın ifadesidir Cenâb-ı Hakk’dan O’nun öğrettiği usûl içinde şefaat edebilme salahiyeti talep etmektir Zaten O vermek istemeseydi, evvela istemeyi vermezdi Madem ki istemeyi verdi ve nasıl istememiz gerektiğini de öğretti, öyleyse istediğimizi de verecektir O’nun sonsuz rahmetinden bunu umuyor ve bekliyoruz O’nun için burada dikkat edilmesi gereken hususun iyi anlaşılması lazımdır Evet, Rabbimiz’den sadece Cennetin bir köşesine bizi kabul buyurmasını istemek, himmetin düşüklüğüne delildir Halbuki Allah (cc) bize himmetimizi yüksek tutmamızı öğretmektedir Evet himmetimizi yüksek tutmalıyız, tutmalı ve O’ndan, muttakilere bizi imam kılmasını, onlara şefaat edebilme salahiyetini vermesini talep etmeliyiz

Efendimiz bir hadîslerinde, âhiretten bir tabloyu şöyle anlatırlar: Allah (cc), Hz Nuh’a soracak: “Sen, sana düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdin mi?” O büyük peygamber cevap verir: “Evet Ya Rabbi, yerine getirdim Bana verdiğin tebliğ vazifesini kusursuz edâ ettim” Bunun üzerine Cenâb-ı Hakk, Hz Nuh’tan şahit ister O da Ümmet-i Muhammedi şahit gösterir Bunun nasıl olacağı sorulunca da, şöyle cevap verir: “Sen onları ümmetlere şahit kıldın onlar da ellerindeki Kitapta gördüler ki Nuh vazifesini yapmış Ve işte ben de onları bugün kendime şahit olarak gösteriyorum”

Evet, âyet öyle diyordu: “İşte böylece, sizin insanlar üzerinde şahitler olmanız, Rasulün de sizin üzerinize bir şahit olması için sizi ümmet-i vasat (dengeli ve orta bir ümmet) kıldık” (Bakara/2-143)

Şefaat haktır ve gerçektir Bütün büyükler Cenab-ı Hakk’ın koyduğu sınır dahilinde şefaat edeceklerdir Şahit olmak da bir bakıma şefaat kabul edilecekse, eğer, Ümmet-i Muhammed bu manâda bütünüyle şefaat edecektir

Şefaatı inkar edenlerin, dünyada da ukbada da kazanacakları bir şey yoktur Çünkü Allah (cc) orada kullarına, kulları O’nu nasıl bilip tanımışlarsa, öyle muamele edecektir
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet Editör
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
41.Haftanın Misafiri Belgin Hafta'nın Misafiri Belgin 37 13551 04 Ekim 2009 15:49
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp su damlası 6 3414 04 Ekim 2009 11:50
Yokluğuna Alıştırma... Şiirler ve Şairler KARAKÖSE 1 2828 04 Ekim 2009 11:45
Kırgınım Sana /medineweb Şiirler ve Şairler su damlası 7 3014 02 Ekim 2009 18:49
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) Resim/Karikatür Esma_Nur 2 2594 02 Ekim 2009 10:25

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Nefse Çok Ağır Gelen 7 Amel EyMeN&TaLhA Muhtelif Konular 3 18 Kasım 2023 13:23
Gaziler Gününde Gazilere Büyük Ayıp /Manşet nurşen35 Gündem/ Manşetler 1 20 Eylül 2017 19:20
Âhiret Gününde Olacak İşler Nelerdir? KuM TaNeSi Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader 0 10 Mart 2009 20:59
İyiliği Teşvik Kötülükleri Menederlerdi Huzurİslam İslam/Dinler/Mezhepler 0 21 Temmuz 2008 14:45
"Kişi sabah mümin akşam kafir olacak" hadisi nasıl anlaşılmalıdır? NUR Hadis-i Şerif 0 21 Mart 2008 19:42

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.