Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Çocuk ve Aile Sağlığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi İmamHüseyin,Açılış Tarihi:  13 Nisan 2009 (12:46), Konuya Son Cevap : 13 Nisan 2009 (12:46). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 13 Nisan 2009, 12:46   Mesaj No:1
Medineweb Usta Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:İmamHüseyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7571
Üyelik T.: 20 Mart 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 279
Konular: 242
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Çocuklarımızı televizyona emanet etmeyelim

Çocuklarımızı televizyona emanet etmeyelim

Televizyonun, hayatımızın önemli bir parçası haline geldiği bir gerçektir Ülkemizde her 100 aileden 98'inin oturma odasında bir televizyon vardır

Yetişkinler, günlerinin en az 2-3 saatini televizyon karşısında geçiriyor Bu oran gençler ve çocuklarda daha da artıyor Bir çocuğun günde ortalama 3 saat TV izlediğini düşünürsek, bu yılda 1100 saat eder Bu zaman dilimi, insan ömrüne göre hesaplanacak olursa, 70 yaşına ulaşmış bir kimse, ömrünün 7-10 yılını televizyon başında geçiriyor demektir

Çocuklar neleri izliyor?

İlköğretim öğrencilerinin büyük çoğunluğunun, en çok şiddet içerikli yerli/yabancı dizileri, en az çocuk programlarını izledikleri belirlenmiştir Yapılan araştırmalar, şiddet içerikli programları izleyen çocukların daha yüksek oranda fiziksel şiddete başvurduklarını ve fiziksel şiddeti bir çözüm yolu olarak benimsediklerini göstermiştir

Son yıllarda, okullarda şiddet olaylarının hızla artmasında dizi ve programların etkisi en önemli sebeptir Öğretmenler sık sık çocukların birbirlerine karşı hoşgörüsüz, bencil, sevgisiz ve rekabetçi olduklarından şikayet ediyorlar Çocuklar aralarındaki en küçük bir anlaşmazlığı bile fiziksel şiddet kullanarak, birbirlerini tehdit ederek, gruptan dışlayarak ya da alay ederek çözmeye çalışıyorlar

Şiddet en iyi TV’den öğrenilir!

Zaman zaman gazetelerde okuduğumuz "11 yaşındaki çocuk arkadaşını vurdu", "televizyondan etkilenen 8 yaşındaki bir ilkokul öğrencisi kendini gravatla gardıroba astı", "liseli öğrenciler birbirlerini bıçakladı" gibi haberler çocuk ve gençler arasında yayılan şiddetin boyutunu gözler önüne sermektedir

Gençler şiddet uygulayıcısı "kahraman"ı örnek alıyor

Şiddet üzerine yapılan birçok araştırma çocukların şiddeti taklit ettiklerini göstermektedir Ailece, beğenerek izlediğimiz pek çok dizide şiddet kimi zaman açık, kimi zaman gizli ve ince bir şekilde verilmektedir Pek çok dizi karakteri, şiddeti tek problem çözme yöntemi olarak kullanmakta, saldırganlık ödüllendirilmekte, gücün gereği olarak sunulmaktadır Şiddet uygulayan karakterler haklı, sempatik, sihirli, doğaüstü güçlere sahip ve aslında iyi kalpli karakterler olarak yansıtılıyor

Acı ve şiddet insanları duyarsızlaştırıyor

Ekranlarda sürekli kan, gözyaşı ve şiddet gören insanlar, bir müddet sonra kendi yakınlarında cereyan eden acılara karşı duyarsızlaşıyorlar Televizyon, gerçeği bir film gibi algılamamıza neden oluyor Vurulmuş bir bebek görüntüsünü ya da tankların üzerine yürüyen çocuk görüntüsünü bir Hollywood filmi izler rahatlığında seyredebiliyoruz Çünkü daha önce bu tür görüntüleri, filmlerde defalarca görmüştük İnsanların acı ve dramları şova dönüştürülüyor Bu programları izleyenler, bir süre sonra komşusunun dramına

TV’lerde pek çok yanlış davranış biçimi öğretiliyor

Her ne kadar TV yetişkinler için bir eğlence aracı olsa da, çocuk ve gençler için eğlencenin ötesinde bir anlam taşır Televizyon, çocuk ve genç için gerçek dünyaya açılan bir pencere, kolayca bulamadıkları bilgileri edindikleri bir kaynak görevi de görür Peki ailece izlediğimiz en popüler dizi ve programlarda karakterler, diyaloglar, tema ve hikayenin gidişi gençlere ne tür mesajlar veriyor?

Mesela, pek çok popüler dizide karşı cinsle nasıl konuşulacağına dair örnek söz ve davranışlar yer almakta, kadın-erkek ilişkileri özgürlükçü, risk almaya açık, romantizm ve cinsel odaklı işlenmektedir Güzel kadınlar ve zengin erkekler, büyülü bir aşkın atmosferinde, her türlü ahlâki değeri yok sayarak bir araya gelmekte, evlilik dışı ilişkiler bu atmosferde olağan görülmektedir

Kimi gençlik dizilerinde gençler otoriteye başkaldırmaya özendirilmektedir Hedefe ulaşmak için her yolun mubah sayılması, lüks, boşanma, serserilik gibi konular pek çok dizinin temasını oluşturmaktadır

Geleneksel değerler, bunu temsil eden karakterler alay konusu oluyor

Dizi ve haber programlarını izleyerek, suç tekniklerini öğrenmek mümkün Bir evin kapısı gizlice nasıl açılır, başkasının kredi kart bilgileri nasıl elde edilir, çanta nasıl kapıp kaçılır gibi Bazı hukukçular 5 yaşından itibaren televizyon izleyen çocukların 15 yaşına geldiklerinde, 18 bin saldırı, cinsel taciz ve işkence yolu öğrendiklerini belirtmektedir

Dizilerde cinsiyetlerin rol tanımları

Kimi dizilerde de kadın özgürlükçü, hırslı, başına buyruk, erkekler ise maço gibi görünmeye çalışsa da aslında zayıf, biraz da aptal olarak da işlenebilmektedir Bazılarında da kadınlar zayıf, pasif, en büyük amacı erkeği elde etmek olan, kurtarılmayı bekleyen taraf, erkekler ise saldırgan, yarışmacı, güçlü, sürekli hizmet talep eden taraf olarak gösterilmektedir

Geleneksel değerleri benimsemiş karakterler eğitimsiz gösterilirken, eğitimli ve karizmatik karakterler Batılı değerleri benimsemektedir

Aynı şekilde, dizilerde yer alan mesajlarda, kadın ve erkekler akıl ve vicdanlarıyla değil, duyguları, tutkuları ve hırsları ile karar almaktalar

Aşırı TV izleyenler gerçek dünyayı da "film" gibi algılıyor

Kişiliklerini şekillendirmeye çalışan gençler, dikdörtgen bir kutu içerisinde gördükleri yetişkinlerin ve başka insanların hayatlarını gerçek olarak algılayabilmekte ve onlar gibi yaşama arzusu duyabilmektedir Örneğin, sürekli ekranlarda zenginlerin abartılı yaşam tarzını gören gençler, bu yaşamlara özenmektedir Dizilerde orta sınıf bir aile bile, gerçek hayattaki orta sınıf bir aileden, çok daha zengin ve refah içinde tanımlanmaktadır Karakterler hırsları veya duyguları uğruna her türlü riski kolayca almaktadır Televizyonda duygusal ve fiziksel birliktelikler hep evli olmayan çiftler arasında cereyan etmektedir Günde en az 3-4 saatini bu tür yaşamları izleyerek geçiren insanlar, bir müddet sonra gerçek hayatı bu şekilde algılayabilmekteler

TV gizli kalmış duyguları açığa çıkarıyor

Televizyon, psikolojik bir uyaran görevi görerek, gizli kalmış ve henüz uyarılmamış duyguları açığa çıkarmaktadır Çok küçük yaşlardan itibaren sürekli yetişkin yaşantısına ait görüntüleri gören çocuklar, daha erken bir yaşta ergenliğe girmekte, cinsel olarak daha erken olgunlaşmaktadır Bazı dizilerde çocuk karakterlerin nasıl flört ettiklerini izleyen çocuklar, sınıf arkadaşlarına aynı şekilde yaklaşabilmekte, erken yaşlardan itibaren kız-erkek arkadaş edinebilme telaşına düşmektedir

TV, kadın ve çocukları tüketim çılgınlığına sürüklüyor

Tüketime yönelik birçok ürünün tanıtımı, artık sadece reklamlarda değil, pek çok programın içinde yer almaktadır Sadece dizilerde, özellikle kadın ve çocukları hedef alarak daha fazla tüketmeleri için, yüzlerce mesaj gönderilmektedir Her gün izlediğimiz bu programlar suni ihtiyaçlar yaratmaktadır Pek çok dizide çocuk ve gençler sigara, alkol kullanmaya özendirilirken, kadınlar daha fazla güzellik malzemesi kullanmaya teşvik edilmektedir

Ayrıca hepimizin de bildiği ve tanık olduğu gibi, reklamlar, kısa süreli ve hareketli oldukları için 6-7 aylık bebekleri bile cezbetmektedir Bu da henüz taze çocuk beyinlerin tüketim arzusu ve marka istekleri ile dolmasına neden olmaktadır Reklam Yaratıcıları Derneği'nin düzenlediği konferansta sunulan bir bildiride, çocukların ailelerin satın aldığı ürün ve markaların % 67'sinde etkili olduğu belirtilmiştir

Çocukların anne babaları ile ilişkileri bozuluyor

Televizyonda hem modern ve bakımlı hem de çocuğunun ihtiyaçları ile yakından ilgilenen anne modelini gören çocuklar, neden kendi annelerin de bu kadar bakımlı olmadığını ya da neden onların da sofralarında 4-5 çeşit yemek olmadığını sorguluyorlar Çocuklar, dizilerdeki çocuk karakterlerden etkilenerek, babalarından bütçelerini aşan ürünler istiyorlar Dizilerle, bu talepleri yerine getiremeyen ebeveynlerin suçluluk duyması sağlanmaya çalışılıyor Bazı dizilerde ise ailenin sahip olduğu geleneksel değerler, gencin önünde bir engelmiş gibi lanse edilmektedir Genç mutsuzdur ya da kötü yola düşmüştür; çünkü ebeveyni onu anlamamıştır

Televizyon, kelime hazinemizi daraltıyor

Programlarda, Türkçe yanlış, kötü, yabancı özentili ve kısır bir şekilde kullanılmaktadır İnsanoğlunun binlerce yıllık dostu olan kitap, televizyon karşısında fazla direnememekte, gençler kitap okumak yerine televizyon izlemeyi tercih etmektedir Oysa kitap okumak dikkat yoğunluğu ve düşünmeyi gerektiren bir eylemdir

Okumak zihinsel kapasiteyi geliştirirken, televizyon kitapta sayfalar dolusu anlatılan bir olayı saniyelik bir görüntüye indirgemektedir Televizyonun bu hazırcı ve zihni kullanmayı gerektirmeyen özelliği, düşünmeyen, rahatına düşkün, yüzeysel bilgilerle donanmış bir neslin yetişmesine neden oluyor

Televizyonun zararlarından nasıl kurtulabiliriz?

1Ailelere düşen, öncelikle çocuğu televizyon karşısında yalnız ve savunmasız bir biçimde bırakmamaktır İzlediği programları mümkün olduğunca birlikte seyredin Zaman zaman onunla konuşarak zararlı gördüğünüz konularda yorum yapın, "Bu çocuğun arkadaşına vurması çok yanlış değil mi? Konuşarak da problemini çözebilirdi" gibi

2Çocuğunuzun her programı izlemesine izin vermeyin

3Çocuğunuza model olun, siz de programlar konusunda seçici davranın

4Çocuğunuzu televizyon izlemek yerine, kitap okumaya yönlendirin

5 Çocuğunuzun odasına ve kendi yatak odanıza asla televizyon koymayın Televizyon, oturma odasında ve merkezi olmayan bir yere konulmalıdır

6 Zararlı gördüğünüz yayınları RTÜK'e bildirin (Alo RTÜK hattı No: 178)

Çocuk ve gençlik dizilerinin analizi

Sihirli Annem:

Dizinin bütün sahnelerinde mutlaka olmadık bir sihirle olmadık bir şeyi anında yerine getiren sihirli insanlar, gerçek hayata ait genel geçer kuralları sihirle karıştırmaya çok müsait olan çocukları hayata karşı yabancılaştırıyorlar Çocuklar, çalışarak kazanma yerine ütopik bir takım sihir dolu hayallere yönlendiriliyor

Sihir yapan bütün insanlar bazı insanları "yağcı, yalancı" gibi sıfatlarla isimlendirerek, insanların özel hayatlarını sihirli küreleriyle "dikizleyebiliyorlar" Böylece de çocuklara ‘sizler de birbirlerinizin özel hayatlarını araştırabilir, aile sırlarınızı öğrenebilmek için her yolu deneyebilirsiniz’ mesajı gönderiliyor

Her bölümde mutlaka alkol kullanımına yönelik gizli açık yönlendirme bulmak mümkün

Dizideki büyükanne Dudu, kocasını köpek yaptıktan sonra başka erkeklerle "flört" yapabiliyor Dizide güvensizlik, yalan, kandırma, iftira konuları eksik olmuyor

Dizideki kahramanlar Yunan mitolojilerindeki "tanrı"lar gibi lanse ediliyor

Hayat Bilgisi

Lise öğrencileri yılbaşı kutlamalarını dansöz eşliğinde yapıyor Böyle bir partide içki kullanımının çok normal olduğu imajı veriliyor

Ailelere alkol aldıktan sonra daha samimi bir ortamda itiraflar yapılabileceğini öğretiyor Hayat Bilgisi Gençler "her anlamda" "özgür" olmalı telkinleri Büyüklere, arkadaşlara yalan nasıl söylenir dersleri Vasıfsız, aidiyetsiz, içi dolmamış "ilişkiler ağı" diziden yansıyanlar “Lakapları” ile konuşan bir gençlik

Garip kasıntıları ve konuşmasıyla dikkat çeken ve sürekli negatif enerji yayan bir din dersi öğretmeni

Avrupa Yakası

Avrupa Yakası isimli dizide oynayan bir karakterin, “Kal geldi”, “Oldu gözlerim doldu”, “Oha falan oldum” hatta bunun daha seviyesizcesi “Çüş falan oldum” gibi kullandığı ifadeler bugün çoluk-çocuk herkesin ağzında Bu durum özellikle çocuklarımızın dil gelişimini olumsuz yönde etkiliyor ve argo kültürü televizyonlar vasıtasıyla geniş kitlelere süratle yayılıyor

Amerikan minikleri şiddet-kolik!

MEHMET BARANSU

15 yaşındaki Charles Andrew Williams, çelimsiz bir yapıya sahipti Öteden beri arkadaşları tarafından her fırsatta aşağılanıyordu Charles için en çok kullanılan tabirler; “ucube”, “kemik torbası” ve “”tı California’nın San Diego kentindeki Santana Lisesi’nde okuyan Willams, 2001 yılının bir ilkbahar günü elindeki 22 kalibrelik silahla okulun soyunma odasına dalmış ve silahını orada bulunanların üzerine rastgele ateşlemişti Çok fazla süre geçmeden üçüncü kez şarjörünü değiştirmiş ve tam 30 kez ateş etmişti 2 arkadaşını öldürüp 13 kişiyi de yaralayan Charles, gülerek, “Ben yaptım! Yalnızca bendim!” diyerek, ellerini başının üstüne koymuş ve polisin gelmesini beklemişti Tek başına böyle bir şey becerebildiği için ödül bekliyor olmalıydı

14 yaşındaki Carneal’in hikayesi de Charles’ten farksız değildi O, farklı bir atış tekniği sergilemişti Kurbanlara (7 kişi öldürdü) birçok kez ateş etmek yerine, diğer hedefe geçmeden beklemiş ve kolunu ileri-geri hareket ettirerek, tek atışla hedeflerini vurmuştu Avukatı Jack Thompson bu davranışını, “O, bunu kurşunların harcanmadığı bir video oyunundan öğrenmiş” cümleleriyle izah ediyordu O da hiç sektirmediği ve birer kurşunla “işini bitirebildiği” için ödül bekleyen bir psikoloji içindeydi Carneal ve Charles’in hikayeleri Amerika’da ne ilk ne de son ABD sık sık kanlı okul baskınlarına sahne oluyor ve gençleri şiddete, kanlı saldırılara neyin sürüklediği tartışılıyor Yapılan tüm araştırmalar, şiddet artışının en önemli sebebi olarak medyayı gösteriyor

18 yaşına gelen çocuk en az 200 bin şiddet içerikli görüntü izliyor

Amerika’daki çocuklar 18 yaşına geldiklerinde en az 200 bin şiddet içerikli film, görüntü ve benzeri programlar izliyorlar Bunların 18 bini kan ve cinayet içeriyor İlkokulu bitiren çocuklar, 20 binin üzerinde ölüm, yaklaşık olarak 80 bin şiddet içerikli görüntüye tanıklık ediyorlar

Bilgisayar ve bilgisayar ürünlerinin bu araştırmalar içinde olmadığı, yalnızca televizyon verilerinin kullanıldığı da düşünülürse, çocukların içinde bulundukları durumu tahmin etmek zor olmasa gerek

The Center for Media and Public Affairs de 2003 yılında, televizyonlarda 1846 şiddet içerikli film ve görüntüyü teşhis etti Bu görüntülerin büyük bir bölümü de sabah, 6 ile 9 saatleri arasında çocuklarla buluşuyordu

“Televizyon seyretme ile suç oranının artması arasında bir ilişki var mı?” sorusu, Amerika’da son yıllarda tartışılan konuların başında geliyor Gençlerin ölüm sebepleri arasında başı çeken sebep ise silah

Çocuk tutuklu sayısı sürekli artıyor

14-17 yaşları arasındaki çocukların tutuklanma oranı 1950’de yüzde 4 iken, bu oran 1990’da yüzde 13,2’ye, 2003 yılında ise 18,6’ya yükseldi 15-24 yaşlarındaki beyaz erkekler arasındaki cinayet oranı 1960’ta 100 binde 5,9 iken, bu oran yüzbinde 19,9’a, 2003 yılında ise 100 binde 37,4’e yükseldi 1960’ta siyahlar arasındaki cinayet oranı 100 binde 43,7 iken 1990’larda bu oran 100 binde 109,1, 2003 yılında ise 400,3’ün üstüne yükseldi

Marian Wright E Çocuk Savunma Fonu “Çocukların çocukları öldürmesi trajedisinin, çocukların çocuk sahibi olması krizini gölgede bıraktığını” bildiriyor

80’lerin ortalarında FBI raporlarına göre, 1950’den itibaren çocukların, fakirlerin ve kadınların işlediği suçlarda yüzde 300’lük bir artış oldu Suça neden olan birçok faktör olmasına rağmen yapılan incelemeler sonucu bu kişilerin diğerlerine oranla daha fazla TV seyrettikleri ortaya çıktı

Illinois Üniversitesi görevlilerinden Dr Leonard Eron 400 seyirci üzerinde tam 22 yıl çalışmış Araştırma sonucu doğumundan 8 yaşına kadar, şiddet içerikli film seyredenlerin 30 yaşına geldiklerinde çok ciddi suçlar işledikleri ortaya çıkmış

Amerikan Akıl Sağlığı Enstitüsü’nün yaptığı araştırmada da, televizyondaki şiddetle gerçek hayattaki saldırganlık arasında bir bağ olduğu ve bunun 3 temel özellik üzerine kurulduğu görülmüştü:

1- Çocuklar saldırgan hareketleri TV’den öğreniyorlardı

2- Gerçek hayattaki şiddete karşı duygusuz hale geliyorlardı

3- Şiddet tarafından mağdur olduğu korkusu kazanıyorlardı

Amerika’da işlenen okul cinayetlerinden sonra Ulusal Okul Güvenliğini Sağlama Merkezi, okul çağındaki çocukların saldırgan eğilimlerini anlamak üzere bir rehber hazırladı Rehberde yer alan ipuçları şöyleydi: “Öğrenci sık sık öfke nöbetleri geçiriyor ve kontrolünü kaybediyorsa, okuldan kaçıyor, uzaklaştırma alıyorsa, kovulmuşsa, ailesinden veya kendini yetiştiren herhangi birinden yakınlık görmüyorsa, şiddet içeren konuşmalar ve hareketler yapıyorsa, okula bıçak, silah vb getiriyorsa, alkol, uyuşturucu ve diğer maddelere karşı ilgisi ve bağımlılığı varsa, içine kapanıksa” bu özellikleri gösteren öğrencilerin, cinayet işleme riski oldukça yüksekti

Evde çocuğunuzdan sürekli kötülük yapmasını isteyen biri var!

Cinayet psikolojisi uzmanı Dave Grosman ise medyanın çocuklara birçok örnek alacak kişilikler sağladığını düşünüyor “Çocuklar televizyonda gördükleri kişilikleri taklit etmeyi seviyor Trajik olarak medyadan etkilenmiş taklit suçlar, hayatımızın bir gerçeği olarak karşımızda duruyor Bu gerçekler Tv kanallarının konuşmayı tercih etmediği gençlik suçlarının bir parçası”

Yale Üniversitesi görevlilerinden Dr Jerom Singer’in şiddet ve Tv üzerine yaklaşımı ise oldukça ilginç Ona göre aileler, evlerinde ne olduğunun farkında değiller Aileler evlerinde yabancı birinin olduğunu akıllarından çıkartmamalı ve şöyle düşünmeliydi:

“Evinize geldiğinizde yabancı biriyle karşılaşıyorsunuz Bu kişi, çocuklarınıza kavga etmeyi, dayak atmayı, dövüşmeyi öğretiyor Ya da buna benzer tüm argümanları satmaya çalışıyor Siz bu insana ne yaparsınız? Onu biraz da şiddet kullanarak evden atmaz mısınız? İşte size örnek Eve geliyorsunuz ve başköşedeki Tv’niz çocuğunuza aynı şeyleri satmaya çalışıyor!

ABD’de raporlar titizlikle hazırlanıyor; ama

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Anabilim Dalı master tezim olan Amerika’daki Çocuk Cinayetleri ve Medya Etkisi konulu araştırmam için Colombia Üniversitesi ve Amerikan Çocuk Sağlığı Enstitüsün’de kısa süreli incelemelerde bulundum Programların şiddet, cinsellik dahil her yönden içeriklerinin çözümlendiği bu araştırmalarda, çocukların sağlık, sosyal, duygusal ve olayları kavrama gelişimi yönünden veri değerlendirme programlarına da katılma şansım oldu Çalışmalarla çocukların günde kaç saat televizyon izledikleri, filmlerdeki şiddet oranı ve bunların küçükler üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerle ilgili sonuçlar ilgili doktorlar tarafından değerlendirilip, rapor halinde üniversitelere, aile-sağlık, sivil toplum kurumlarına ve RTÜK’ün karşılığı olan Federal Communications Commission’a (FCC) değerlendirilmek üzere gönderiliyor ABD’de hemen hemen her üniversitede benzer araştırmalar yapılıyor ve ilgili kurumlar bu konuda raporlarla bilgilendiriliyor

FCC’nin herhangi bir cezai müeyyide imkanı olmadığı için sadece incelikle rapor tutulmuş ve kamuoyu bilgilendirilmiş oluyor

Türkiye’de rapor da yok, önlem de!

Amerika’da konuyla ilgili, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, hastaneler, psikologlar ve yüzlerce kuruluş konuyla ilgili bu çalışmaları yapıp, ilgili kurumlara rapor olarak aktarırken, Türkiye’de bu çapta, sistemli bir araştırmadan bahsetmek, maalesef mümkün değil Bugün Türkiye’de bir çocuğun ne kadar televizyon izlediği, günde, ayda kaç adet şiddet unsuruyla yüz yüze geldiği, nasıl etkilendiği gibi konularda herhangi bir bilgi bankasının bulunmaması da acı; ama gerçek olarak önümüzde duruyor Üniversitelerin ilgili bölümlerinde hiçbir verinin olmaması da işin diğer bir yanı Emniyet’in kamuoyuna aktardığı bilgiler de sınırlı dahi olsa 10-15 yıl sonraki Türk gençliğinin profilini ortaya koyması bakımından oldukça önemli “2004’ün ilk 10 ayında 27 bin 141 çocuk şiddet mağduru, 0-18 yaş arasında 84 bin 926 çocuk da ‘suç’ kurbanı ya da aktörü olmuş”

RTÜK’e ayrılan ve milyonlarca YTL’lik bir meblağ tutan miktardan ayrılacak tahsisatla konuyla ilgili olarak akademisyenlerin yapacağı bilimsel çalışmalar desteklenebilir



05022005
Hazırlayan: Psikolog Çiğdem Alparslan
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi İmamHüseyin 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
MUHAMMED MUSTAFÂ'SIN Şiirler ve Şairler AŞK'ÜL İSLAM 1 2189 09 Mayıs 2009 14:06
Rahmetli İmam Humeyni’den bir şiir Şiirler ve Şairler İmamHüseyin 0 2591 09 Mayıs 2009 14:04
MÜSLÜMAN COĞRAFYASINA AĞIT Şiirler ve Şairler namzet davadar 1 1952 09 Mayıs 2009 14:03
MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR Şiirler ve Şairler Yitiksevda 3 2460 09 Mayıs 2009 14:01
MÜSLÜMANLIK NEREDE! Şiirler ve Şairler Mahru 3 2185 28 Nisan 2009 23:39

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Topraktan emanet olanı toprağa, Allah’tan emanet olanı Allah’a teslim etmek. günışığı Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 2 16 Aralık 2021 19:23
Çocuklarımızı Ne Kadar Önemsiyoruz azranur Çocuk ve Aile Sağlığı 4 27 Aralık 2014 00:51
Çocuklarımızı İSRAF Etmeyelim.. su damlası Çocuk ve Aile Sağlığı 0 24 Eylül 2014 21:14
Çocuklarımızı iyi yetiştirelim YaŞuHa Çocuk ve Aile Sağlığı 0 14 Kasım 2013 21:57
Dostlarımızı ihmal etmeyelim..! NUR Serbest Kürsü 4 24 Ekim 2008 17:39

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.