Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Çocuk ve Aile Sağlığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi Hazan Mevsimi,Açılış Tarihi:  11 Ocak 2010 (23:53), Konuya Son Cevap : 13 Mayıs 2016 (21:22). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Ocak 2010, 23:53   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Hazan Mevsimi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 11236
Üyelik T.: 19 Aralık 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 338
Konular: 71
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi?

Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi?

Çocuğunuz öfkeyle karşınıza dikiliyor ve size meydan okuyor mu? Onun nereye gittiğini bilmiyor, meraktan çatlıyorsunuz ve gelince de size hiçbir şey söylemek istemiyor mu? Evde hiçbir şey yapmak zorunda olmadığını, doğmayı kendisinin istemediğini ve bu sebepten sizin ona bakmakla yükümlü olduğunuzu söylüyor mu? İnanç ve değerleriniz çocuğunuzun inanç ve değerleriyle çatışıyor mu? İsteklerini yerine getirmediğinizden şikâyet ediyor mu? Bu soruların hepsine "hayır" cevabı verecek anne-babaların sayısı çok azdır. Çünkü her çocuğun çeşitli istekleri olur, davranışla ilgili veya hissî problemleri bulunabilir. Meselâ, arkadaşı veya kardeşiyle iyi geçinemez, sürekli yeni eşya veya giyim ister, okul ve ödevler sıkıcı gelir, sizin uygun görmediğiniz kişilerle arkadaşlık eder; hattâ yatma kalkma saati, yemesi, odasını düzenlemesi, hafta sonu ve boş zamanını nasıl değerlendireceği konularında anne-babasıyla anlaşamaz.
Bu tip problemler karşısında siz, ona emirler vererek yönlendirmeye mi çalışıyorsunuz? Uyarıp gözdağı mı veriyorsunuz? Yoksa nasihat edip, nutuk çekip, çözüm teklifleri sunup, ahlâk dersi mi veriyorsunuz? Ya da yargılıyor, suçluyor, tenkit ediyor ve aynı düşüncede olmadığınızı mı söylüyorsunuz? Veya ad takarak, alay ederek utandırıyor musunuz? Yoksa aynı düşüncede olduğunuzu belirtmeyi, övmeyi, her yaptığını desteklemeyi ve güven vermeye çalışmayı mı tercih ediyorsunuz? Veya onun davranış ve düşüncelerini analiz edip yüzüne karşı yorumlar mı yapıyorsunuz? Ya da onu oyalıyor, konuyu saptırıyor, sorular sorarak anlatmak istediklerini mi sınırlıyorsunuz?

Bu soruların en azından bazılarına "evet" demek ebeveynlere ters gelmez. Oysa bunlar anne-baba ile çocuk arasında iletişim kurulmasını engeller. Emir ve yönlendirme, çocuğa duygularının ve ihtiyaçlarının önemli olmadığını anlatır. O hâliyle kabullenilmediğini iletir. Bu ise çocuğu kırar, kızdırır ve düşmanca hareketlere sebep olur. Gözdağı vermek, çocuğu korkak yapar ve küstürür. Yerli yersiz ahlâk dersi verilen çocukta suçluluk duygusu uyanabilir. Hep nasihat etmek ve çözüm teklif etmek, çocuk için, "anne-babam benim çözüm bulma kabiliyetimin olmadığını düşünüyor" anlamına gelir. Böylece çocuk düşünmeye değil, anne-babasına bağımlı kalmaya yönelir ve aşağılık duygusuna kapılabilir. Çocuklar nutuk dinlemeyi de, hatalarının yüzlerine vurulmasını da sevmezler. Bunlar ona, onu küçük gördüğümüz, yetersiz bulduğumuz düşüncesini verir. Yargılamak, eleştirmek ve suçlamak, çocuklara kendisini yetersiz, aptal, değersiz hissettirir. Tenkit, çocuklarda sevilmedikleri duygusunu uyandırır. Ad takmak, alay etmek ve utandırmak, çocukların kişiliği üzerinde olumsuz etki yapar. Söylenenin tersini yapıp kendisini haklı çıkarmaya çalışabilir. Oyalamak ve konuyu saptırmak, onunla ilgilenmediğimiz, saygı duymadığımız ya da reddettiğimiz zannını uyandırır. Aşırı iltifat da çocuklar üzerinde olumsuz tesire sahiptir. Sürekli övülen çocuklar övülmediklerinde bunu kabul edilmeme veya yargılanma olarak algılayabilirler. Arkadaşlarının yanında övülen çocuk utanır ve rahatsız olur.

O hâlde ebeveyn olarak ne yapacağız? Çocuklarla ilişkilerimiz neye dayanacak? Onları nasıl etkileyeceğiz? Bu konuda çok farklı şeyler söylenmiştir. Ama mesele, iki önemli esas üzerine oturtulabilir. Birincisi, "etkin dinleme" yoluyla, çocuğun açılmasını, duygularını dışa vurmasını sağlamak, onu belli söylem ve davranışa iten esas faktörleri anlamak ve çözüm yolunu çocuğun kendisine buldurmaya yardımcı olmaktır. İkincisi, onunla nasıl konuşacağımızı, düşüncelerimizi ve isteklerimizi nasıl ileteceğimizi bilmek ve ona göre davranmaktır. Bu ise "sen-iletisi" yerine "ben-iletisi"ni kullanmaya dayanır.

Etkin dinleme ve ben-iletisi, anne-baba ve çocuk arasında iyi bir diyalog kurulmasını, tarafların birbirlerinin duygularını anlamasını sağlar; çocuğa doğruluk, cömertlik, yardımseverlik gibi değerleri kazandırır ve inançlarımızı kolaylıkla öğreteceğimiz bir ortam hazırlar. Bunları öğretmek, anne-babanın hem hakkı, hem de görevidir. Çocuk değer ve inançları hakkındaki bilgiyi, büyüklerin bu konulardaki konuşmalarına kulak misafiri olarak veya bizzat kendisiyle konuşularak ya da okul, arkadaş ortamı gibi aile dışı çevrelerden öğrenir. Ama en önemlisi, anne-babanın bir hayat boyu yaşayışıyla, davranışıyla çocuğa iyi bir model olmasıdır. Kendimiz ahlâklı ve dürüst isek, inançlarımızın gereğini yerine getiriyorsak çocuk bizden bunları alır. Yetişkinlerin dedikleri ve yaptıkları birbiriyle çelişiyorsa, çocuklara ve gençlere değer ve inançları adına verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Bunlar baskıyla değil, onlara uygun yaşayarak öğretilebilir.

Etkin Dinleme
Dinleme çok önemlidir; çünkü çocuğa kendisinin önemli olduğunu, kulak vermeye değecek kadar değerli olduğunu anlatır. Dinleme sayesinde; çocukların hayal kırıklıkları vaktinden önce, işler kötüye gitmeye başlamadan önce görülebilir. Çocuğun bir ihtiyacı olduğunda, bir şey isteyeceğinde, canı bir şeye sıkıldığında anne-babasına bunu iletmek ve duygularını onlara açmak ister. Eğer anne-baba çocuğun isteğini duymazlıktan ve görmezlikten gelirse, çocukla ebeveyn arasındaki ilişki giderek kötüleşir ve sonunda kopma noktasına gelir. Oysa, etkin dinleme metodunu kullanan anne-baba çocuğun duygularını ve iletinin ne anlama geldiğini anlamaya çalışır, sonra bunun doğruluğunu sınamak için kendi sözcükleriyle anladığını geri iletir. Burada dinleyici (ebeveyn), karşıdakinin (çocuğun) söyledikleri hakkındaki değerlendirmesini, önerisini, görüşünü ona bildirmez ve soru sorma gibi kendinden bir şey eklemez. Yalnızca gönderenin iletisinden anladığını geri iletir, duygu, düşünce ve yorumları kendine kalır. Meselâ, çocuk akşam yemeğinde, "bu akşam yemek yemek istemiyorum" dediğinde, anne-baba, "haydi hemen gel, üç öğün yemek yemen lâzım, ne yediğimizi gör" gibi emir ve mantıkla inandırma yoluna gidebilir. Çocuk, "öğle yemeğinde çok yedim, hiçbir şey yemeyeceğim" diyerek tavır koyduğunda, "hemen masaya gel!" emriyle karşılaşırsa, "aç değilim, masaya da gelmek istemiyorum!" deyip inatçı tavrını sürdürebilir. Bu durumda anne-baba çocuğun esas sıkıntısını asla anlayamaz. Bunun yerine etkin dinleme yöntemi kullanılırsa, "bu akşam yemek yemek istemiyorum" ifadesine karşı, "bu akşam yemek yemek istemiyorsun" dendiğinde, çocuk "evet, midem sanki düğümlenmiş gibi" diyebilir. Dinleyici "bugün gerginsin" diyerek etkin dinlemeyi sürdürürse, çocuk "gergin değilim, çok korktum" deyip duygusunu açmaya başlar. Dinleyici "bir şeyden çok korkmuşsun" deyip duygusunu anladığını iletirse, "evet, bugün arkadaşım aradı ve konuşmak istemediğini söyledi, çok ciddiydi, her zamanki gibi değildi" diyerek yemek yemek istememesinin arkasındaki asıl sebebi ortaya koyar ve duygularını açar.

Etkin Dinleme Ne Sağlar?
Sıkıntı veren duygular bastırılarak, başka şeyler düşünülerek yok edilemezken, açıkça dile getirildiklerinde yok olurlar. Erişkin insanlar bile, sıkıldıklarında veya darda kaldıklarında, çare üretmekten aciz olsa da kendini dinleyen kişilere içini dökerler. Kendisinin dinlenmesi kişiye büyük bir rahatlık verir. Aynı şekilde, etkin dinleme, çocukların duygularının keşfedilmesine ve sıkıntı kaynağı olan duyguların boşalımına yardım eder.

Etkin dinleme, anne-baba-çocuk arasında sıcak bir ilişki geliştirir. Dinlenildiğini, anlaşıldığını bilen çocukta karşı tarafı sevme duygusu artar. Benzer duygular anne-babada da uyanır. Böylece iki taraf arasında daha derin bir yakınlık ve daha derin karşılıklı sevgi-saygı doğar. Etkin dinleme çocuğun problemlerinin çözümünü kolaylaştırır. Çocuk içini döker, problemlerini paylaşır, dinleyici de ona yardımcı olur. Çünkü anne-baba çocuğu dinliyorsa, çocuk da onları dinlemeye ve onların düşüncelerini almaya yatkın olur. Uzmanlar, çocukların kendilerini dinlemediğinden yakınan anne-babalarla, "çocuklarını dinlemedikleri konusunda bahse girebilirsiniz" demektedirler. Diğer yandan etkin dinleme sayesinde çocuk, problemini kendi kendine analiz etmeye, onun üzerinde düşünmeye ve çözüm bulmaya yönelir.

Etkin dinlemenin kullanılabilmesi için anne-babanın çocuğun söylediğini duymak istemesi, onu dinlemek için zaman ayırması, o anki probleme gerçekten yardımcı olmak istemesi, onun duygularını, kendisininkinden farklı olmasına rağmen kabul edebilmesi, çocuğun duygularını tanıyıp onunla baş edebileceğine güvenmesi, duyguların değişebileceğini bilmesi ve çocuğu, kendisinden farklı kendine has duygu ve düşünceleri olan bir birey olarak görebilmesi gerekir. Eğer anne-baba çocuğu dinlerken kendi duygularını askıya alamayacaksa, kendini onun yerine koyamayacaksa, dünyayı onun gördüğü gibi göremeyecekse, gerekirse kendini değiştiremeyecekse, etkin dinleme gerçekleşmez. Onun yaptığı, yapmacık bir hareketten öteye geçmez.

Anne-baba-çocuk arasındaki her ilişki veya her durum etkin dinlemeyi gerektirmez veya etkin dinleme için uygun zaman olmayabilir. Etkin dinlemenin en uygun zamanı, çocuğun ihtiyacının veya isteğinin yerine gelmediği, yani çocuğun problemi olduğu zamanlardır. Arkadaşı ve kardeşiyle geçinemediği, dersleri ve ödevleri zor geldiği, bir konuda karar veremediği, birisine kızdığı, mutsuz olduğunu hissettiği anlar gibi. Hemen hemen bütün çocuklar bu tür problemlerle karşılaşırlar. Genellikle anne-baba çocukların problemlerini üstlenmeye yatkındırlar. Oysa yapılması gereken şey, probleme çocuğun sahip çıkmasına izin vermek, ona problemini çözebileceğine dair güven vermektir. Etkin dinleme, çocuğun probleminin çözümünde ilk adımı oluşturur; yani duygular açıklanır ve problem tanımlanır. Artık ev, çocukların problemlerinin konuşulduğu bir ortama dönüşür. Çocuklar daha önce anne-babalarına açamadıkları problemlerden söz etmeye başlarlar. Bu ilk adımdan sonrasını genellikle kendileri getirir ve kendi çözümlerini bularak, problemin üstesinden gelirler.

Sen-İletisi Yerine Ben-İletisi
Anne-babalar istemediği bir davranış karşısında çocuğa genelde, öznesi "sen" olan; "yapma", "öyle yaparsan...", "neden gidiyorsun", "bozma", "çalış", "daha iyi olmalısın", "başımın derdisin" gibi iletiler gönderirler. Bütün çocukların istediği, kendi duygularının anlaşılmasından sonra anne-babanın duyguları yönünde olumlu bir şeyler yapmaktır. Anne-baba-çocuk ilişkisinde problem her zaman çocuktan kaynaklanmaz. Onlar da yorgun, üzgün, uykusuz, sıkıntılı, kızgın, endişeli olabilir. "Yorgunum", "dinlenmek istiyorum" gibi açık bir kodla gerçek duygunun ortaya konması "ben-iletisi"dir. Anne, "tertemiz mutfağımı kirlenmiş görünce üzülüyorum" derse ben-iletisini kullanmış olur. "Mutfağı neden bu kadar kirlettin" ifadesi ise sen-iletisidir.

Sen-iletisi çocuğu isyana, inatlaşmaya ve direnmeye kışkırtırken, ben-iletisi bunları önleyebilir. Onun davranışının bizim üzerimizdeki etkisini dürüstçe iletmek, onun kötü olduğunu söylemekten daha etkilidir. Bu, çocuğa duygularımızı anlatır, davranış seçme özgürlüğünü ona bırakır, sorumluluk almasını öğrenmesinde yardımcı olur. Ben-iletisi dürüst olduğundan, çocuğa da duygularını dürüst iletilerle anlatmasını öğretir. Bu açıklığın en büyük yararı, çocuğun anne-babasını olduğu gibi tanıması, kendi duygularını açığa vurması ve içten, samimi bir ilişkinin gelişmesidir. Çocuklar anne-babalarındaki bu gerçek olma özelliğinin değerini bilirler ve şöyle derler: "Annem ve babam benimle arkadaş gibiler. Onlar iyi insanlar. Herkes gibi onların da yanlışları var, ama ben onları öyle de seviyorum."

Sonuç olarak, anne-babalar çocuklarını seviyorlarsa onların daha mutlu, daha saygılı, daha sorumlu, daha dürüst olmalarına ve olgunlaşmalarına nasıl yardım edeceklerini öğrenmek zorundadırlar. Türkiye'de son yıllarda, anne-baba eğitimi konusunda kurslar düzenlenmekte, seminerler verilmekte, kitap ve makaleler yazılmaktadır. Hattâ bu gaye ile vakıf ve dernekler kurulmaktadır. İnanç sistemimiz ve kültürümüzde de çocuklara nasıl davranılacağı konusunda zengin güzel örnekler vardır. Bu imkânları değerlendirerek mükemmel ebeveyn olmak, her anne-babanın elindedir.o
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Hazan Mevsimi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Sevginin Üç Dili Makale ve Köşe Yazıları su damlası 2 2062 16 Mart 2010 17:30
Akıllı anneler medyadan daha güçlüdür Çocuk ve Aile Sağlığı Nesli_Nur 2 1973 16 Mart 2010 17:25
Kur'an Açısından Sömürü ve Sömürgeciler Kur'ân-ı Kerim Genel Hazan Mevsimi 0 2109 15 Mart 2010 23:59
Zor İnsanlarla Diyalog Nasıl Kurulur? Bilgi Dağarcığı GÖKCEN_AZRA 6 3641 06 Mart 2010 17:27
Tüketerek Tükenenlerden Olmamak İçin Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Hazan Mevsimi 0 1383 04 Mart 2010 17:17

Alt 12 Ocak 2010, 00:07   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart RE: Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi?

Çocuklarımızı topluma faydalı birer fert yapma sorumluluğumuzu güzel örneklemeler ile izah etmiş bir paylaşım İnşaallah nasihat alanlardan oluruz.
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 Ocak 2010, 21:43   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
dua dilencisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:dua dilencisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6969
Üyelik T.: 10 Şubat 2009
Arkadaşları:32
Cinsiyet:
Memleket:Ankara
Mesaj: 999
Konular: 28
Beğenildi:102
Beğendi:27
Takdirleri:690
Takdir Et:
Standart RE: Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi?

Baba ve anne olmak gerçekten zor sanat diyorum paylaşım çok güzel örneklere değinmiş Allah c.c. yavrularımıza akıl fikir algılama nasip eylesin..teşekkür ederim kardeşim...
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Mayıs 2016, 21:22   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Esma_Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Esma_Nur isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 4458
Üyelik T.: 19 Ekim 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:kadın
Memleket:sivas/istanbul/
Mesaj: 5.442
Konular: 575
Beğenildi:4532
Beğendi:6127
Takdirleri:24126
Takdir Et:
Standart Cevap: Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi?

Biz ebeveynler çocuklarımıza
Oku,kendini kurtar!" dediğimiz kadar
yaptığın her işi Allah'ın rızasını kazanmak için yap
deseydik,demeliyiz...
__________________
Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım...

Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE....
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
üstat'dan çocuk eğitimi üzerine EyMeN&TaLhA Çocuk ve Aile Sağlığı 0 28 Şubat 2013 23:31
Çocuk eğitimi-Zihinsel Gelişim sessiz23 Çocuk ve Aile Sağlığı 1 29 Mart 2011 16:04
Çocuk eğitimi-Duygusal Gelişim sessiz23 Çocuk ve Aile Sağlığı 0 27 Nisan 2009 00:21
Çocuk terbiyesi ve din eğitimi İmamHüseyin Çocuk ve Aile Sağlığı 0 13 Nisan 2009 16:35
Çocuk Ve Kur'an Eğitimi NUR Kur'ân Kursları 2 20 Ekim 2008 21:12

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.