Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Çocuk ve Aile Sağlığı

Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi:  28 Şubat 2013 (23:31), Konuya Son Cevap : 28 Şubat 2013 (23:31). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 28 Şubat 2013, 23:31   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart üstat'dan çocuk eğitimi üzerine

üstat'dan çocuk eğitimi üzerine

Bir çocukla konuşup söz anlatmak, bir filozofla konuşmaktan aşağı değildir” der Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri. (İşaratü’l-İ’caz, s. 209.) Filozofla konuşabilmek üstün bir zekâ, kıvrak düşünebilme yeteneği, iyi bir genel kültüre sahip olma becerisi gerektirir. Çocuklarla konuşurken çocukça tabirler kullanılarak onların seviyesine inilmesi gerektiğini, onların özel davranılması gereken varlıklar olduğunu risalelerinde her fırsatta tekrarlar. Çocuk psikolojisinin temelinde de çocukların seviyesine inebilmek, onlarla aynı dili konuşabilmek yatar.

Bediüzzaman Hazretlerinin eserlerini incelediğimizde çocuklardan bahsederken her fırsatta onların nazik, nazenin, nazlı yavrular olarak nitelendirildiğine şahit oluruz. Risalelerde çocukları özellikle ele almış, onların şefkat beklediklerini, dünyanın ürkütücü hâllerinde nazik ruhlarına iman çekirdeği yerleştirmekle, huzur bulup yeteneklerini geliştireceklerinden bahsetmiştir. Eğer insan sadece fizikî görünüşünden oluşsaydı ona bilgi, görgü ve hayatın çeşitli eğlenceleri yetecekti. İnsan olmanın gereği olarak bu masum çocuklar ilerde hayatın türlü zorluklarına katlanacaklar, küçük kalplerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında büyük amaçlar taşıyacaklar. Bu durumda dayanma noktalarının ve yardım isteyecekleri bir yerin olması gerekir. Bunu çocuğuna veremeyen bir anne-baba onu manevî olarak öldürmüş gibidir. Bu manalar, günümüzde çocuğunu en güzel şeylerle yedirip, içirip giydirip bununla çocuğunu tatminsizliğe itmiş ailelere güzel bir mirastır. Risalelerde çocuk kıymetini bulmuş özel bir yere konmuş, ihtiyaçlarından bahsedilmiş, sevgi ve şefkat konusuna lâyık olduğu değer verilmiştir.

Eserlerinde, insanların çocukla ilgili olarak akıllara gelebilecek önemli bazı soruların cevapları da verilmiştir. Çocukların başına gelebilecek bazı hastalıkların onlar için zulüm olmadığı aksine dünyanın
zorluklarına karşı antrenman yerine geçeceğini, anne-babasının sevap kazanacağını söyleyerek onları rahatlatmıştır. Çocuğun günahsız olması sebebiyle ilerde işleyebileceği büyük günahlara kefaret olacağı, manevî ilerlemesine de yararları bulunacağı belirtilmiş, annesinin o anki şefkat ve üzüntülerinin annenin lehine işleyeceğine yer verilmiştir (Hastalar Risalesi). Mantıken düşünecek olursak şöyle bir çevremize baktığımızda olgun ruhların birçok üzüntülerden geçerek bu hâle ulaştığını görürüz. Zorluk görmeden büyüyen çocuklar yetişkinliğe eriştiklerinde çocuksu tabiatları vardır, en ufak bir olay yıkılmalarına sebep olur. İnsana düşen başına gelenlere şikâyet etmek değildir, çözüm yolları aramak, gerektiği anda sabır göstermektir. Bu tür durumlarda manevî dayanak olmasa insan zorluklara dayanmakta çok güçsüz kalabilir.

Psikolog olarak bazen çocuklarımıza ölümü nasıl anlatmalıyız tarzında sorulara muhatap oluyoruz. Ailelerin yanlış yaklaşımları çocukların ruhlarında derin yaralar açabiliyor. Sürekli ölen arkadaşından, büyüklerinden bahseden, bu üzüntüsünü dile getiren çocuklar oluyor. Oysa ki, bu konuda risalelerin bakış açısı çocuğun ruhunu incitmeyen bir anlatıma sahip. Çocukların nazik akılları ve dayanıksız ruhlarında yara açmamak için ahiret inancını yerleştirmemiz gerekir. Yoksa sürekli oyunla, haylazlıkla kendini meşgul edecek, üzüntülerini bastırıp bilinçaltına itecek, bilince çıktığında ise sıkıntı ve huzursuzluk çekecektir. Ahirete iman, endişe ve huzursuzluk yerine sevinç ve ferahlık verir. Ölen arkadaşının Cennette ondan daha rahat olduğunu düşünür rahatlar, ölen annesinin cennette onu kucağına alacağını, ona kavuşacağını düşünerek mutlu olur. (9. Şua) Küçücük bir çocuğun, ölümün yükünü minik ruhunda taşımasını beklemek insafsızlık olur ve onu derinden yaralar. Böyle çocuklar ileride hayata ve insanlara nefret besleyebilirler. Bediüzzaman bu konuya gereken önemi vermekle kalmamış aylarca karnında bebeğini taşıyıp onu büluğa ermeden kaybeden annelere teselli olarak risalelerinde özel bir bölüm ayırmıştır. Olaylara sadece maddî boyutundan bakmak sığ bir bakış açısıdır ve risalelerde bu dar alandan çıkıp soyut düşünebilme becerisi vardır. (Çocuk Taziyenamesi, Hanımlar Rehberi)

Said Nursî Hazretleri, cinsiyet ayrımı konusunda gelenekçi değil, mantıkçı ve sağduyuludur. Peygamberimizin "Oğlan çocuğunu seviniz" ifadesinin bir hikmetini “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar doğuştan sevimlidirler" diye açıklamıştır. Bediüzzaman, kız çocuğunun şefkat ve cemalin mazharı olduğundan erkek çocuğundan daha fazla sevileceğini, bu zamanda anne-baba hakkında kız çocuğunun daha hayırlı olduğunu çünkü dinî tehlikelere daha az maruz kaldığını belirtmiştir. (Kastamonu Lâhikası)

O, çocuklara karşı çok merhametli idi; sokakta gördüğü çocukları sever, okşar, güzel sözler söylerdi. Hizmet etmek için evlenememişti, kendini topluma adamış olduğundan çocuk sahibi olmaktan mahrum kalmıştı. Fakat bu masumlardan binlercesinin ileride Risale-i Nur’un iman gerçeklerinden haberdar olacağı onu bir nebze rahatlatıyordu. Onları manevî evlâdı kabul ederek kendine dayanma noktası yapmıştı. Emirdağ’da olsun kaldığı başka yerlerde olsun çocuklar arkasından “Bediüzzaman Dede!” diye çağırır yakınlık gösterirlerdi. Üstat Bediüzzaman çocukları pek sever, böyle etrafında toplandıklarında, "Masum olduğunuz için dualarınız makbuldür, bana dua ediniz" diye onlara iltifat ederdi.
Bir beldede çocukları kendisine karşı kışkırtmışlar ve onu çocuklara taşlatmışlardı. O çocuklara asla kızmamış, öfkelenmemiş hatta "Bunlar, Sure-i Yâsin’den mühim bir ayetin nüktesini keşfime sebep oldular" diye onlara dua ederlerdi. (Tarihçe-i Hayat, 4. kısım s. 287.) Sonra bu çocuklar onun duaları bereketiyle öyle bir hâle döndüler ki, onu uzak-yakın nerede görürlerse, koşarak yanına gelirler, mübarek elini öperler, duasını alırlardı. “Onlara evlâtlarım, siz masumsunuz, daha günahınız yoktur. Ben çok hastayım, bana dua ediniz, sizin duanız makbuldür” derdi. Günümüzde anne babalara bakıyorum çoğu, çocuklarıyla aynı yaştaymışçasına onların hareketine daha büyük şiddette karşılık veriyorlar. Çocuklara yaklaşım tarzını irdelemek açısından bu olay çok anlamlı geldi bana doğrusu…
“Kuvvetsizlikte, dokuz yaşındaki çocuk, doksan yaşındaki ihtiyara benzer. Fakat o kabre müteveccihen iner, eğilir, girer; şu ise, doğrulur, şebabe (gençlik) yükselir” der. (Beyanat ve Tenvirler, s. 75.) Risalelerde Üstat Hazretleri çocuklara geleceğin tomurcukları hükmünde bakmayı bilmiştir ve değer vermiştir. Ona göre bir evde yüz cani bir masum olsa o masuma kıyılmaz. (22 Mektup) Düşmanlığa da son derece karşıdır. Anne ve babasına, ceddine düşmanlık yüzünden çocuğuna karşı taraflı davranmayı şiddetle kınar. Bu konular basit gibi görünse de doğunun bağrından çıkagelmiş bir kişi olarak kendi kültürümüzü hesaba alıp düşünürsek Bediüzzaman’ın bakış açısını daha gerçekçi bir şekilde değerlendirmiş oluruz sanırım.

Bediüzzaman Hazretlerinin çocuklara yaklaşım tarzını görenler, onun öncelikle hâliyle çok güzel bir örnek teşkil ettiğini, çocukların sorularını lâtife ile cevapladığından bahsederler. Ayrıca onlara hediyeler verdiğinden, iltifat ve ikramda bulunduğundan, her zaman üzerine basarak risalelerinde anlattığı gibi onların seviyelerine uygun anlatımlar yaptığını söylerler.
Çocuklara dinî terbiye yerine sadece medenî terbiye verilirse, anne babanın göstermiş olduğu şefkat ve merhametine karşılık hak ettikleri sevgi ve hürmeti görememe ihtimali daha yüksektir. Küçüklüğünde iman dersi almayan bir çocuk, daha sonra pek zor bir şekilde iman ve İslâmın esaslarını ruhuna sindirebilir. Bu, bir gayr-i Müslimin İslâmiyeti kabul etmesi kadar zor olur. (Hanımlar Rehberi) Risale-i Nur'da çocuk, yaratıcının, anne ve babalara emanet verdiği sevimli ve nazlı bir varlık olarak tanımlanmıştır. Tertemiz kalbiyle, verilecek her şeyi almaya yeteneği vardır.

Anne- babalar, emanetlerinizi hakkıyla gözetiniz! /(Halid Hendekli
ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 6027 14 Temmuz 2015 12:14
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4076 14 Temmuz 2015 12:06
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4927 14 Temmuz 2015 12:00
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları Çocuk ve Aile Sağlığı Mihrinaz 2 2666 14 Temmuz 2015 11:23
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? Çocuk ve Aile Sağlığı EyMeN&TaLhA 0 2366 14 Temmuz 2015 11:03

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi? Hazan Mevsimi Çocuk ve Aile Sağlığı 3 13 Mayıs 2016 21:22
Çocuk eğitimi adım adımdır EyMeN&TaLhA Çocuk ve Aile Sağlığı 3 09 Ocak 2014 13:20
Çocuk eğitimi-Zihinsel Gelişim sessiz23 Çocuk ve Aile Sağlığı 1 29 Mart 2011 16:04
Çocuk terbiyesi ve din eğitimi İmamHüseyin Çocuk ve Aile Sağlığı 0 13 Nisan 2009 16:35
Çocuk Ve Kur'an Eğitimi NUR Kur'ân Kursları 2 20 Ekim 2008 21:12

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.