Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > .::MEDİNEWEB DİN HİZMETLERİ ALAN BİLGİSİ SINAVLARI-(DHBT).::. > DHBT-(Din Hizmetleri Alan Bilgisi Testi) > DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler

Konu Kimliği: Konu Sahibi nurşen35,Açılış Tarihi:  05 Eylül 2019 (00:20), Konuya Son Cevap : 09Haziran 2020 (18:56). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı2Kez Beğenildi
  • 1 Beğenilen nurşen35
  • 1 Beğenilen nurşen35
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 05 Eylül 2019, 00:20   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart DHBT İle İlgili Bilgiler

DHBT İle İlgili Bilgiler

Afakî: mekke dışında başka yerlerde oturanlara verilen isim.
* Akika: çocuk için kesilen kurban.
* Arafat: mekke’nin güney doğusunda altı saatlik mesafede bir dağın adıdır (mekke’ye 25 km).
* Ariyet: ödünç/iğreti verme.
* Asabe: baba tarafından akrabalar, erkek tarafı hısımlar, uzak akraba.
* Ashab-ı feraiz: mirastan hisseleri nassan muayyen olan varislerdir.
* Baîn talak: nikâh tazelenmeden dönülmeyen boşama.
* Bayi: bir malı başkasına satan kimsedir.
* Berâet-î asliyye: bir şeyde asıl olan, o şeyin herhangi bir hükümden vareste olması prensibi. yani kişi, bir delil bulunmadıkça hiçbir şeyle yükümlü tutulamaz. buna göre bir şeyin haram kılınışı, belli bir nassa dayanmak zorundadır. hakkında bir hüküm bulunmayan şeyler mubah (serbest) demektir,
* Bey’i fasid: şartlarında eksiklik olan satışa denir.
* Bey’i mevkuf: başkanın iznine bağlı olan satıştır.
* Bey’i mün’akid: tamamlanmış olan bey’e denir.
* Bey’ul-vefâ :fıkıh terimi olarak bir malı, satış bedeli geri ödendiğinde iade etmek üzere, bir kimseye şu kadar paraya satmaktır ki satıcı, satış bedeli olarak aldığı parayı müşteriye geri ve¬rince, müşteri de satın almış olduğu malı iade eder. çünkü satış akdi bu şart üzere tahakkuk etmiştir. bu tür sözleşmeye mâlikîler bey’us-senaya, şâfiîler bey’ul-uhde ve han-belîler de bey’ul-emânet derler. ayrıca bey’ut-tâa, bey’ul-câ-iz ve bey’ul-muâmele gibi isimler de verilir.
* Beyi: bir malı, diğer bir mal ile değiştirmektir.
* Bid’î talâk: sünnete aykırı boşama.
* Büyük tahallül: tıraş olup ihramdan çıkma.
* Ca’ferîler: hz. ali’nin oğlu hüseyin soyundan gelen imam cafer es-sadık’ı mezheb imamı olarak tanıyan şiiler. bunlara “ısnâ aşeriyye” ve “ima-miyye” de denir.
* Cem’u’s-salât: dört rekâtlı namazlar; aynı vakitte kılmak. namazları birleştirmek.
* Cizye: vergi, gayri müslim vatandaşlardan alınan baş vergisi.
* Cumhûr-u fukaha (cumhûr-u ulema): fakihlerin büyük çoğunluğu.
* Cumhur: (hanefi, şafiî, maliki, hanbeli’nin de aralarında bulunduğu) fukahanın çoğunluğu.
* Edâ: yapma, zamanında yapma.
* Emanet:fıkıh literatüründe emanet, tarafların birbirine uygun karşılıklı irade beyanıyla kurulan ve bağlayıcı olmayan bir akittir.
* Ensâr; hz. peygamber’in yardımcıları; islâm’ın güçlenerek yayılmasında büyük hizmetleri bulunan medineli ilk müslümanlar.
* Eyyâm-ı ma’dûdât: namazlardan sonra tekbirler alınan günlerdir ki zilhice’nin dokuzuncu gününden itibaren onüçüncü gününe kadar olan beş gündür.
* Eyyâm-ı teşrik: zilhicce’nin onbir, oniki ve onüçüncü günleridir (ayrıca farz namazlardan sonra teşrik tekbiri getirilen günlere de bu isim verilir).
* Eyyâm-i ma’lûmât: zilhicce’nin ilk on günüdür ki yevm-i terviye, yevm-i arafe ve yevm-i nahr bu gruptandır.
* Fakîh: bilgin, islâm hukukçusu (çoğulu: fukaha). farz-ı ayn: herkesin yapması gereken farz.
* Farz-ı kifâye: bazılarınca yapılması yeterli olan farz.
* Fecr-i kâzib: yalancı tan.
* Fecr-i sâdık: gerçek tan.
* Ferâiz: miras hukuku, miras paylan.
* Fey’: ganîmet, cizye ve haraç anlamlarında kullanılır.
* Ganimet: harbde düşmandan alman mal ve benzeri şeyler.
* Gasb: bir kimsenin mütekavvim ve muhterem bir malını sarahaten ve delaleten veya adete nazaran izni olmaksızın haksız yere elinden veya daire-i tasarrufundan ahz etmektir.
* Gasıb: başkasının malını elinden veya daire-i tasarrufundan tekallüb tarikıyle haksız yere alenen ahz eden kimsedir.
* Gayr-i mün’akid: tamam olmamış olan beyi akdine denir.
* Haber-i âhâd: meşhur hadislerin şartlarını haiz olmayan hadis veya haber. bazılarına göre; tevatür derecesine ulaşmamış olan haber veya hadis.
* Hâciyyât: zaruri ve hayatî şeyler.
* Hacr: delilik, çocukluk ve benzeri sebeblerden ötürü kişinin akid ve sözleşme gibi kavli tasarruflarından mahrum edilmesi.
* Hades: manevi pislik.
* Hadis-i munkatı’: senedi kesik hadis.
* Hafi: gizli, kapalı.
* Halef: sonraki.ı erımıer
* Halife: ebû bekir, ömer, osman ve hz. ali (r.a.).
* Halife: vekil, hz. peygamber (s.a.s)’in vekili sıfatıyla ümmetin din ve dünya işlerinin yönetimini üzerine alan kimse.
* Haraç: gelir, vergi. gayri müslimlerden alınan bir çeşit arazi vergisi.
* Harem: me!:Ke ve civarında bitkileri kesilmemek ve hayvanları öldürülmemek üzere sınırlan gösterilmiş olan bölgenin adıdır.
* Hâs: özel, hususi, özel bir hüküm ifade eden nass; tek veya belirli şeye delalet eden söz.
* Hasen: iyi, güzel, hadis terimi olarak: “diğer bakımlardan aynı şartları taşıdığı halde, zabt yönünden sahih hadis ravilerinin derecesine ulaşmayan kimselerin rivayet ettikleri hadis”e denir.
* Havale:bir deyni bir zimmetten diğer bir zimmete yani bir zattan diğer bir zata nakletmektir.
* Havâle:sözlükte “bir şeyi bir yerden başka bir yere nakletme, gönderme, yönünü değiştirme, intikal” anlamlarına gelen havale, bir fıkıh terimi olarak, borcun bir kimsenin zimmetinden başka bir kimsenin zimmetine nakledilmesi demektir.
* Havelân-ı havi: zekât konusu malın/gelirin üzerinden bir yıl geçmesi.
* Hediye: bir kimseye ikram için hibe olarak verilen veya gönderilen maldır.
* Hedy: hicaz’da hac mevsiminde allah için kesilen kurban.
* Hervele: safa ile merve arasında yapılan sa’y’de «meyleyn ahdarayn» denilen iki yeşil direk arasını sür’atle geçmek.
* Hıdâne:sözlükte “göğüs, kanat; çocuğu kucağına almak, beslemek; bir şeyi yanına almak” anlamlarına gelen hıdâne, bir fıkıh terimi olarak, küçük çocukları yanında bulundurma, bakım, gözetim ve terbiye etme hak ve vazifesi demektir.
* Hıl: harem dışında kalan bölge,
* Hibe: bir malı bir kimseye ıvazsız olarak vermektir.
* Hibe: sözlükte “bağışlamak, lütfetmek, karşılıksız vermek” anlamına gelen hibe, fıkıh ıstılahında, bir malın bedelsiz olarak bir başkasına mülk olarak verilmesini ifade etmektedir.
* Hidane: sözlükte “göğüs, kanat; çocuğu kucağına almak, beslemek; bir şeyi yanına almak” anlamlarına gelen hıdâne, bir fıkıh terimi olarak, küçük çocukları yanında bulundurma, bakım, gözetim ve terbiye etme hak ve vazifesi demektir.
* Hulefâ-i râşidîn: hz. peygamber’den sonra halifelik makamına gelen dört
* Hülle nikahı: üç boşamadan sonraki nikah.
* Îlâ:sözlükte “yemin etmek, ağlarken elinde mendil tutmak” gibi anlamlara gelen îlâ, bir fıkıh kavramı olarak, erkeğin hanımına dört ay veya daha fazla yaklaşmayacağına dair yemin etmesi ya da bunu, eşime yaklaşırsam haccedeyim, kölem azad olsun gibi bir ibadet veya yükümlülüğe bağlamasıdır.
* Iztıbâ: tavafa başlamadan önce rida’nın bir ucunu sağ koltuğu altından alarak sol omuzu üzerine atma. erkeklere sünnettir.
* İâne:yardım etmek, desteklemek, korumak, mâlî-parasal katkı sağlamak vb. anlamlara gelen iâne, terim olarak; hayrat, tasadduk ve himâye gibi koruma faaliyetlerini kapsayan ve “genel yardım” hizmetlerini ifade eden bir kavramdır. îâne ve iâşe terimleri çoğu zaman birlikte kullanılır.
* İbniyye: bir kimsenin oğlunun öz kız evladıdır.
* İcar: kiraya vermektir.
* İcare: cins ve miktarı belli olan bir menfaati malum bir bedel mukabilinde satmaktır.
* İddet:sözlükte “saymak, miktar, adet” anlamlarına gelen iddet, bir fıkıh kavramı olarak, herhangi bir sebeple evliliğin sona ermesi halinde, kadının yeni bir evlilik yapabilmek için beklemek zorunda olduğu süreyi ifade eder.
* İhsar hedyi: îhsar yüzünden kesilen kurban.
* İhticac: delil getirme, delillendirme.
* İkrah: zorlama, zorla bir şey yaptırma, cebir.
* İkrar:bir kimsenin kendisiyle alakalı olup, başkasına ait olan hakkı haber vermesidir.
* İlâ: eşine yaklaşmama yemini.
* İlm-i feraiz: ölünün terikesine taalluk eden haklardan ve terikenin muayyen sehimler üzerine taksiminden bahseden ilimdir.
* İsti’car: kira ile tutmaktır.
* Îstiaze: eûzü-besmele çekme. istibra: temiz olma, temizleme.
* İstilâm: tavafa başlarken ve tavaf esnasında haceru’l-esved’in önünde namaza durur gibi elleri kaldırıp onun üzerine koymak ve öpmek. bu mümkün olmadığı takdirde uzaktan böyle yapar gibi işaret etmek. bu esnada tekbir ve tehlil getirilir.
* İstinca: tuvalet temizliği.
* İstinkah:nikahlanmak demektir.
* İstiska: yağmur duası namazı.
* İstislâh: barışmak, sulh olmak. terim olarak: “masâlih-i mürsele delilini benimseyip kullanmaktır.
* İstisna akdi: istisna arapça istisnâ kelimesi; bir kimseden bir şeyi yapmasını istemek demektir. bir fıkıh terimi olarak istisna akdi; sanatkârla zimmet borcu olarak belirli bir işi yapması üzerinde anlaşmaktır. burada iş ve üretilen mal sanatkârdan olur. eğer malzeme, siparişi verene ait olursa akit “iş sözleşmesi”ne dönüşür.
* Kasâme: toplu yemin, faili bulunmayan bir cinayet konusunda suçun işlendiği yer ahalisinden elli kişinin mahkemede yemin ettirilmesi.
* Kasr: namazı kısaltma.
* Kasru’s-salât: dört rek’âth namazı iki rek’ât lcılma.
* Kazf: iffete iftira atma.
* Kazif: başkasına zina isnat eden şahsa denir.
* Kebîre: büyük günah (çoğulu: kebâir), kefâet: denklik, bkz. küfüv.
* Kefalet kitabı
* Kefalet: birisinin bir şeyi yapmadığı takdirde, kendisinin o işi yerine getireceğini kabullenmesidir.
* Keffâret: bir günahı allah’a affettirmek için verilen sadaka veya tutulan oruç vb.
* Kelâle: mirasçı bırakmadan ölen.
* Kırat: ortalama 4 buğday veya 5 arpa tanesi ağırlığında bir ölçü (şer*î ölçüsü: 0. 2 gram, örfî ölçüsü: .0. 20208 gramdır).
* Kusûf: güneş tutulması.
* Küçük tahallûl: ziyaret tavafından sonra ihram yasaklarının tamamen kalkması.
* Lahik: imamla birlikte namaza başlamasına rağmen namazın bütün rekatlarını, yahut bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimsedir.
* Lian: lânetleşerek boşanma.
* Lukata: yitik mal.
* Mağsub: başkasından haksız yere tekallüben ve alenen ahz edilen şeydir.
* Mağsubün minh: elindeki veya daire-i tasarrufundaki bir malı başkası tarafından tekallüben ve alenen ahz olunan kimsedir.
* Makzüf: kendisine zina isnad edilen kimseye denir.
* Makzüfün bih: zina isnadında kullanılan kelimelere denir.
* Makzüfün fih: kazfin vukubulduğu yere denir.
* Me’cur: kiraya verilen şey demektir.
* Mebi: satılan şeye denir.
* Mebtüte: zevcinden üç talak ile ayrılmış olan kadındır.
* Mehir: zevcenin akd-i nikah ile müstehik olduğu maldır ki, onu zevcinden alır.
* Mehr (mehir): islâm hukukuna göre evlenme sırasında koca tarafından kadına verilmesi gereken akçe: nikâh bedeli.
* Mehr-i misil: emsal mehir.
* Mekfülün anh: borcunun edası veya şahsının teslimi hususunda kefalet yapılmış olan kimsedir.
* Mekfülün bih: kefilin edasını veya teslimini iltizam ettiği şeydir.
* Mekfülün leh: bir malın edasını veya bir şahsın teslimini kefilinden talep ve davaya hakkı olan kimsedir.
* Mekkî: mekke ve civarında oturanlara verilen isim.
* Merfû’ hadis: rivayeti sahabede kesilen hadis.
* Mesbûk: namaza sonradan yetişen.
* Mesbuk: namazın tamamında yahut bir kısmı itibarıyla imama sonradan uyan kimsedir.
* Mesruk: çalınmış olan şeye denir.
* Mesrukun fih: sirkat hadisesinin vukubulduğu yere denir.
* Mesrukun minh: malı çalınan kimseye denir.
* Meşfu: satılmakla veya ıvaz şartıyla hibe edilmekle kendisine şuf’a hakkının taalluk ettiği akardır.
* Meşfuunbih: şefiin hakkı şuf’aya nailiyyetine sebep olan mülktür.
* Mevhüb: bir kimseye bağışlanan maldır.
* Mevhübün leh: kendisine bir mal hibe edilmiş olan kimsedir.
* Mevkuf: rivayet zinciri hz. peygamber’e ulaşmayan hadis.
* Mîkat: ihrama girilecek yer (çoğulu, «mevâkit»).
* Minâ: mekke-arafat yolu üzerinde mekke’ye yürüyerek iki saatlik mesafede bir yerin adıdır.
* Miras: bir müteveffanın terikesinden yakınlarına intikal eden maldır.
* Mudarebe: sözlükte “vuruşmak, dövüşmek, birinden ticaret için mal alıp kazandıktan sonra kâra ortak olmak” gibi anlamlara gelen mudârabe, bir fıkıh kavramı olarak, bir taraftan sermaye, diğer taraftan emek ve çalışma olmak üzere kurulan şirkettir. taraflar bir veya daha fazla kişi olabilir. mudârabe şirketi, mutlak ve mukayyet olmak üzere ikiye ayrılır. mutlak mudârabe, herhangi bir kayıtla sınırlanmayan; mukayyet ise, zaman, mekan veya bir çeşit ticaretle sınırlandırılan mudârabe şeklidir.
* Muhaddis: hadîsçi, hadîs bilgini, hadîs râvîsi.
* Muhâkale :ortakçılık yapma, ekini başağında iken satma. bir terim olarak muhâkale genel anlamda “müzâraa (ziraat ortakçılığı)” ile eş anlamlıdır.
* Muhalün bih: havale olunan maldır.
* Muhalünaleyh: kendi üzerine havaleyi kabul eden, muhilin borcunu ödemeyi iltizam eden kimsedir.
* Muhalünleh: muhılde alacağı olup ondan havaleyi alan kimsedir.
* Muhıl: borcunu başkasının zimmetine nakleden kimsedir.
* Mukarrunbih: bir kimsenin alakadar olup, başkasına ait bulunduğunu haber verdiği haktır.
* Mukarrunleh: kendisine ait olan bir hak, başkası tarafından itiraf olunan hakiki veya manevi şahıstır.
* Mukır:başkasına ait olup kendisi ile alakalı olan hakkı haber veren kimsedir.
* Muktedî: imama uyan.
* Mûsa bih: ölümden sonraya izafetle temlik edilen mal veya menfaattir.
* Mûsa leh: kendisine vasiyyet yapılan şahıstır.
* Musalehunaleyh: bedel-i sulh demektir.
* Musalih: sulh yapan kimsedir.
* Musalla: namazgah.
* Mûsî: mal veya menfaati vasiyet eden kimsedir.
* Mut’a nikahı: geçici evlenme.
* Mut’a: mehir hakkına sahip olmayan, yani zifaftan önce boşanmış bir kadına verilmesi gereken şey. geçici nikâh.
* Mutallaka: zevcinden boşanmış olan kadındır.
* Mutallik: zevcesini boşayan erkektir.
* Muvâlât: aralıksız yapma.
* Mücmel: mânâsı anlaşılmayacak derecede özet halde ve izaha muhtaç söz, kısa ifade.
* Müddea aleyh: kendisinden hakimin huzurunda bir hak talep olunan şahıstır.
* Müddea: müddeînin dava ettiği şeydir
* Müddeî: bir hakkın kendisine ait olduğunu hakim huzurunda iddia eden kimsedir.
* Müdrik: namazı bütünü ile imamla birlikte kılan kimsedir.
* Mürsel hadîs: tabiînin sahâbîyi atlayarak peygamber (s.a.s.)’den rivayet ettiği hadîs.
* Mürted: islâm’dan dönen, dînini değiştiren.
* Mürtehin: rehin alan kimsedir.
* Müsâkât: ağaç birinden, emek ve bakım diğerinden olmak ve meyve aralarında taksim edilmek üzere yapılan ortakçılık.
* Müsalehun anh: dava edilen şeydir.
* Müste’cir: kira ile tutan kimseye denir.
* Müsteftî: fetva soran kimse.
* Müteahhirîn: sonrakiler,
* Mütebayian: bir malı alan ile satana denir.
* Müteşâbih: birbirine benzeyen. usûl-i fıkha göre, kur’an-ı kerîm ve hâdîs-i şerifte geçen ve ne kasdediîdiği kesin olarak bilinemeyen söz (çoğulu
* Mütevâtir: yalan üzerinde toptan birleşmeleri akılca imkânsız olan bir topluluğun, aynı şekilde başka bir topluluktan rivayet etmiş olduğu haber veya hadis.
* Müzâbene :müzâbene, ağaçtaki taze hurmanın, yerdeki kuru hurmaya karşılık tahmini bir ölçüyle satışına denir. hanefîlere göre, bu şekildeki bir alışveriş caiz değildir, akit fasit olur. zira hz. peygamber, müzâbene yoluyla alışverişi yasaklamıştır (buhârî, şürb, 17; müslim, buyû’, 53; tirmizî, buyû’ 55). diğer taraftan bu alışveriş hakkında riba cereyan eden aynı cins şeylerin, götürü usulle satışı olduğundan caiz değildir
* Müzâraa: emek birinden, tarla diğerinden olmak üzere yapılan ortaklaşa tarım.
* Müzayede satışı: daha yüksek bedel verene satmak üzere artırmaya çıkarma, mezat.
* Müzdelife: mekke-arafat yolu üzerinde mekke’ye yürüyerek dört saatlik bir yerin adıdır.
* Necaset (necis): pislik; dince pis olan şey.
* Necş: müşteri kızıştırma.
* Nefs-i ıevvâme: kötülük işledikten sonra bunun fenalığını göstermek ve kınamak suretiyle vicdan azabı veren nefs.
* Öşür: ziraî ürünler zekâtı
* Rahin: rehin veren kimsedir.
* Râvî: rivayet eden, haber getiren, hadîs nakleden.
* Re’y: görüş, fikir beyan etme, ictihad, rey.
* Rehin: sözlükte “hapsetmek, alıkoymak, devamlı olmak, sabit olmak” gibi anlamlara gelen rehin, bir fıkıh kavramı olarak, bir hak karşılığında teminat olarak bir malı tutmak, bir alacağı güvence altına almak için teslim alınan mal demektir. rehin verene râhin, rehin alana mürtehin, teslim alınan mala da merhûn veya rehin denir. kur’ân-ı kerim’de, “yolculukta olur da, yazacak kimse bulamazsanız (borca karşılık) alınmış bir rehin de yeterlidir.” buyurulmaktadır (bakara, 2/283).
* Remel: tavafın ilk üç savunda ıztıba halinde olan erkeklerin adımlarını kısaltıp omuzlarını silkerek çalımlı yürümeleri.
* Ric’i talâk: nikâh tazelemeden dönülebilen boşama.
* Ridâ: îhramlı iken belden yukarı dolanan dikişsiz peştemal.
* Rükün: bir işin’ yapılması/bulunması zorunlu unsuru.
* Sa’: bir çeşit ölçü, kile. bir sa’ = 1040 dirhemi şer’i= 3333 gram.
* Sa’y: safa ile merve tepeleri arasında safâ’dan başlamak üzere merve’ye dört gidiş ve üç dönüştür. her gidiş ve her dönüşe «şavt» denir. sa’y yedi şavttır. tavaf-ı kudûm’dan sonra umre’nin sa’y’ı, tavaf-ı ıfâ-da’dan sonra haccin sa’y’ı yapılır.
* Safiy: ganimetten seçilen kısım.
* Sahâbî: hz. peygamber (s.a.s.) efendimiz’i, müslüman olarak görme ve kendileriyle sohbet etme şerefine eren ve islâm üzere ölen kimse (çoğulu: sahabe ve ashâb).
* Sâhibü’s-salât: namaz denetçisi.
* Sâime: yılın çoğunu umumî otlaklarda yayılarak beslenen deve vb. hayvan.
* Sarik: sirkat işini yapan kimseye denir.
* Seddü’z-zerâyi’: kötülüğe sebep olan yollan kapatma, kötülüğe vâsıta olan şeyleri yasaklama.
* Sehm: hisse, varislerden her birinin terikeden müstehik olduğu miktardır.
* Selef-i sâlih: dînin emir ve nehiylerine tam olarak uyan geçmiş kimse veya kimseler.
* Selef: eski, geçmiş, önceki (çoğulu: eslâf).
* Selefiyye: selef mezhebinde olan kimseler; allah’ın isim ve sıfatlarım nass’larda vârid olduğu gibi kabul eden ve bunları te’vil cihetine gitmeyen müslümanlar.
* Selem: peşin para ile veresiye mal almak demektir.
* Sirkat: mal-ı mütekavvimi, mekanı muhrezden sahibinin izni olmaksızın almak demektir.
* Sulbiyye: bir kimsenin öz kızı demektir.
* Sulh: iki tarafın, yani müddeî ile müddeaaleyhin aralarında rızalarıyla nizaı refi’ ve izale eden akittir.
* Sükütî icmâ’: herhangi bir asırda belli bir mesele hakkında ortaya atılan dinî bir görüşü incelemeye yetecek bir müdet içerisinde müctehidlerin sükût etmeleriyle hâsıl olan icmâ’.
* Sünnet: peygamber (s.a.s.)’in söz, fiil ve takrirleri. gelenek.
* Sünnî talâk: sünnete uygun boşama.
* Şavt: tavaf ve sa’yde bir tur.
* Şefi: satılacak bir mal için almakta üstünlük hakkı olan kimseye denir.
* Şehr-i haram: zilkade ayı. bu ayda savaş haram kılınmıştır. zilhicce, mu-harren ve recep aylan da savaş haram olan aylardır. bu ayların dördüne birden «eşhür-i hurum» denir.
* Şekk günü: ramazan’ın girip girmediği belli olmayan gün.
* Şuf’a: bir mülk kaça satın alınmışsa, o mülke o para ile sahip olma hakkıdır.
* Şûra: müzakere yeri, meclis, meşveret, istişare, danışma.
* Tahallül: ihramdan çıkma.
* Talak: akd-i nikahı hususi lafızlarla filhal veya filmeal raf ve izale etmektir.
* Tashih-i mes’ele: varislerin sehimlerini hiçbiri hakkında kesr vaki olmayacak surette ve mümkün mertebe en az bir miktardan göstererek terikeyi kabil-i taksim bir hale koymaktır.
* Tatlik: zevceyi boşamak demektir.
* Tavaf: kâ’be’nin etrafını usulüne uygun olarak dolaşmak.
* Tavafü’ı-ifade: farz tavaf
* Tavafü’ı-kudûm: mekke’ye gidişte yapılan tavaf.
* Tavâfü’ı-veda’: veda tavafı.
* Tebayün: iki adet arasında birden başka kasım-ı müşterek bulunmamasıdır.
* Tedahül: iki adetten birinin diğeriyle tamamen taksimi kabil olmasıdır.
* Tehallül: ihramdan çıkmak.
* Tehlîı:lâ ilahe illallah.
* Tekbir: allahu ekber demek.
* Telbiye: «l: benzetme, kıyas etme. ilm-i kelâm’da: allah’ı, maddî ve canlı varlıklara benzetme veya allah’ı ebbeyk..» diye bağırmak.
* Telcie: arap dilinde telcie; insanın kendi ihtiyarı olmaksızın bir şey yapmak zorunda bırakılması mânasındadır. telcie akdi de zaruret anında yapıldığı ve zorlama mânasını içerdiği için, telcie adını almıştır.
* Telfîk:sözlükte “bir işi talep edip ulaşamamak, kumaşın iki yanını yan yana getirip dikmek, sözü batılla karıştırıp süsleyip püslemek” gibi anlamlara gelen telfîk, bir fıkıh kavramı olarak, bir mesele veya amelde birkaç müçtehidin görüşlerini birleştirerek taklid etmek demektir.
* Temasül: iki adedin birbirine müsavi olmasıdır.
* Terike: bir müteveffanın kendisine ait olmak üzere terk etmiş olduğu maldır.
* Teşehhüd: tahiyyat okuma.
* Teşyi’: cenazeyi kabre götürme.
* Tevafuk: iki adetten birinin diğeriyle taksimi kabil olmayıp üçüncü bir adet ile taksimi kabil olmasıdır.
* Tevliye: ticarî bir terim olarak: malı alış fiatma satma demektir.
* Tevliyet: vakıf terimi olarak: birini, vakıf işlerini idare etmek üzere görevlendirme.
* Teyemmüm: toprak vb. maddelerle temizlenme.
* Tilavet secdesi: secde âyetlerine yapılan secde.
* Tilâvet: okuma.
* Udhiye: kurban bayramında allah nzası için kesilen vacib kurban.
* Ümmü’l-kur’an: fatiha sûresi.
* Vadîa: bir malı alış fiatından aşağısına satma.
* Vahdâniyyet: birlik, allah’ın birlik sıfatı.
* Vahib: bir şahsa bir malı bağışlamak suretiyle temlik eden kimsedir.
* Vasî: bir kimsenin malında veya çocuklarının işlerinde tasarruf etmek üzere nasbedilen kimsedir.
* Vasiyyet: bir malı veya menfaati ölümden sonraya izafetle, bir şahsa veya hayır cihetine meccanen temlik etmektir.
* Vedia: bir fıkıh terimi olarak emânet, bir kimseye koruması için bir malın geçici olarak tevdi edilmesi akdini ve bu şekilde bırakılan malı ifade etmektedir. bu manada emanet terimi ile eşanlamlı olarak vedîa kavramı da kullanılmaktadır. fıkıh literatüründe emanet, tarafların birbirine uygun karşılıklı irade beyanıyla kurulan ve bağlayıcı olmayan bir akittir. emanet akdin kurulabilmesi için tarafların edâ ehliyetine sahip olmaları ve emanet bırakılan malın akit konusu olmaya elverişli bulunması gerekir. bunun dışında, sahibinin açıkça veya imâ yoluyla iznine bağlı olarak elde bulundurulan şeyler de emanet hükmündedir.
* Vesâyâ: vasiyet etme. vukuf: arafe günü arafat’ta bulunmak
* Yemin-i ğamus: yalan yere yemin.
* Yevm-i arafe: zilhicce’nin dokuzuncu günüdür ki hacıların arafat’ta bulundukları gündür.
* Yevm-i terviye: zilhicce’nin sekizinci günüdür ki hacılar o gün mekke’den mina’ya çıkarlar.
* Zamm-ı sûre: fatiha’dan sonra okunan sûre veya âyetler.
* Zevc:bir kadının nikahına sahip olan erkek demektir.
* Zevce: bir erkeğin nikahı altında bulunan kadın demektir.
* Zıhar keffâreti: zihar için ödenen keffaret.
* Zıhâr:sözlükte “iki elbise birbirine uyup, birini diğeri üzerine giymek, yardım etmek” anlamlarına gelen zıhâr, ıstılahta erkeğin eşine, onu kendisine haram kılmak maksadıyla “sen bana anamın sırtı gibisin” demesidir.
* Zihar: karısının bir yerini anasına benzetme.
* Zimmî: islâm ülkesinde oturan gayri muslini vatandaş.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi nurşen35 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Gündem Korona Aşısı Gündem/ Manşetler Esma_Nur 6 1271 10 Aralık 2020 12:20
DHBT Muhteşem Özetler DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler nurşen35 4 1963 08 Aralık 2020 18:40
Kıssaları Hayatımıza Taşıyalım Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler nurşen35 1 764 08 Aralık 2020 17:46
TENKİD Serbest Kürsü nurşen35 0 712 08 Aralık 2020 12:44
Vitir Namazını Niye Kılıyoruz Biliyor musunuz... Namaz-Abdest-Teyemmüm nurşen35 0 791 04 Aralık 2020 13:56

Alt 23 Ekim 2019, 01:24   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

FIKIH TERİMLERİ
Ahkâm-ı şer‘îyye: Şer‘î hükümler
Ahkâm-ı ilâhiye: İlâhî hükümler
Ahkâm-ı fer‘iyye: Amelî hükümler
Ehliyyetü’l-hitâb: İnsanın dinin davetini anlayacak konum ve kıvamda olması.
İstibrâ: Küçük abdest temizliği.
İstincâ: Büyük abdest temizliği.
Mazmaza: Ağzı su ile çalkalamak (gargara yapmak)
İstinşak: Burnu su ile temizlemek.
Delk: Ovmak (uzuvları su ile ovmak)
Büyük hades: Gusülle giderilebilen “cünüplük (cenâbet), hayız ve nifas” gibi hükmî kirlilikler.
Küçük hades: Abdestle giderilebilen hükmî kirlilik.
Büyük hükmî temizlik: Gusül
Küçük hükmî temizlik: Abdest
Necaset: Maddî kirlilik
Hades: Hükmî kirlilik
Necâsetten tahâret: Görünür kir ve pisliklerin giderilmesi.
Hadesten tahâret: Abdestsizlik halinin giderilmesi.
Necâset-i galîza: Ağır pislik . Tavuk, kaz gibi kümes hayvanlarının dışkıları.
Necâset-i hafîfe: Hafif pislik. Sığır, koyun, geyik gibi dört ayaklı hayvanlarınki ve At, eşek ve katırın idrar ve dışkısı ile havada pislemeleri sebebiyle sakınılması zor olduğu için, atmaca, kartal, güvercin gibi kuşların dışkıları, hafif pislik grubundadır.
Bedel, Halef : Mest ve sargı üzerine mesh’in yıkama yerine geçmesi.
Hades-i asgar : Abdest almayı gerektiren küçük kirlilik.
Hades-i ekber : Guslü gerektiren büyük kirlilik.
Teyemmüm : Sözlükte “bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek”
Hayız: Adet, aybaşı, kanaması.
Nifas: Loğusalık hali.
Nüfesâ: Loğusa kadın.
İstihâze: Özür kanı. Rahim içi damarlardan hayız ve nifas hali dışında ve bir hastalık veya yapısal bozukluk sebebiyle gelen kana istihâze (özür kanı) denilir.
Mektûbe: Allah’ın farz kıldığı namazlar
Mesnûn: Hz. Peygamber’in sünnetiyle sabit olan namazlar
Şurûtü’s-salât: Namazın şartları
Erkânü’s-salât: Namazın rükünları
Hurûc bi sun‘ih: Kişinin kendi isteği ve fiili ile namazdan çıkması
Ta‘dîl-i erkân: Namazın rükünlerinin düzgün bir şekilde yapılması
Fey-i zevâl: Güneş tam tepedeyken eşyanın yere düşen gölge uzunluğu.
Asr-ı sânî: Her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaştığı zamana denir.
Asrı evvel: Öğle namazının vaktinin çıkması; İkindi namazının vaktinin girmesi.
Örfî gündüz: Güneşin doğmasından batmasına kadar olan süre.
Şer‘î gündüz: Fecr-i sâdıktan güneşin batmasına kadar olan süredir.
Taglis: Sabah namazını fecr-i sâdık doğarken, yani ortalık henüz karanlık iken kılmak.
İsfâr: Taglis’in zıttıdır, fecr-i sâdık doğduktan sonra hava aydınlanınca kılmak.
İbrâd: Öğle namazını geciktirip serinlikte kılmak
Vakt-i istivâ: Güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman.
Şürûk zamanı: Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman yaklaşık 40-45 dakika civarındadır.
Gurûb: Güneşin batma zamanı. Gurup vakti, güneşin sararıp veya kızarıp artık gözleri kırpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir.
Tuma’nîne: Rükû duruşunda bir müddet beklemek.
Kavme: Kıyam vaziyetinde bir süre beklemek.
Ka‘de-i ûlâ : ilk oturuş
Ka‘de-i Ahîre: Son oturuş
Celse: İki secde arası oturuş
Zâit tekbir: İlave tekbir
Kısâr-ı mufassal: Kısa sûreler (Beyyine sûresinden Nâs sûresine kadar olan sûrelerdir.)
Evsât-ı mufassal: Orta uzunluktaki sûreler.( Bürûc sûresi ile Beyyine sûresi arasındaki sûreler bu grupta yer alır)
Tıvâl-i mufassal: Uzun süreler.( Hucurât sûresi ile Bürûc sûresi arasındaki sûreler bu grupta yer alır)
İrsâl: Elleri yanlara salıvermek
İtimat: Elleri bağlamak
Tahrîme: İftitah tekbiri
Teavvüz: Eüzü besmele(Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm)
Tesmî: Semiallahü limen hamideh
Tahmîd: Rabbenâ leke’l-hamd
Kavme: Rükûdan doğrulup dik durmak
Celse: İki secde arasında kısa bir ara oturuşu yapmak.
Teverrük: Kadınların ayaklarını sağ yanlarına yatık bir şekilde çıkarıp otururmaları.
Müfsidât-ı salât: Namazı bozan şeyler
Sıfâtü’s-salât: Namazın farz ve vâciplerine, sünnet ve âdâbına uygun şekilde kılınışı.
Muhâzâtü’n-nisâ: Kadınların cemaatle namazdaki saf düzeni ve erkeklerde aynı safta veya hizada olması
Tertîbü’l-makam: Duruş düzeni
İmâmet-i kübrâ: Büyük imâmet
İmâmet-i suğrâ: Küçük imâmet
İktidâ: İmama uymak
Muktedî: İmama uyan kimse
Müfteriz: Farz namazı kılan kimse
Müteneffil: Nâfile namaz kılan kimse
Münferid: Namazı yalnız kılan kimse
Muktedî: İmama uyarak kılan kimse
Müdrik: İdrak etmiş, yetişmiş, kavuşmuş (Namazı tamamen imamla birlikte kılan kimse)
Muhtazar: Ölmek üzere olan kişi
Meyyit: Ölen kişi
Teçhiz: Ölü için genel olarak yapılması gereken hazırlık
Gasil: Ölünün yıkanması
Tekfin: Ölünün Kefenlenmesi
Teşyî: Tabuta konulup musallâya yani namazın kılınacağı yere ve namazdan sonra kabristana taşınması.
Defin: Kabre konulması
Namaz Terimleri (sözlük)
Mektûbe: Allah’ın farz kıldığı namazlar
Mesnûn: Hz. Peygamber’in sünnetiyle sabit olan namazlar
Aynî farz (farz-ı ayın) : Farz olan namazlar, oruç gibi.
Kifâî farz (farz-ı kifâye) : Cenaze namazı gibi. Bu namazı birileri kılınca öteki müslümanlar cenaze namazı kılmadıkları için sorumlu olmazlar. Sevap ve fazileti ise namazı kılanlar elde etmiş olurlar.
li-aynihî vâcip : Vâcip oluşu kulun fiiline bağlı olmayan. Vitir namazı ile ramazan ve kurban bayramı namazları birinci grupta yer alır. Tilâvet secdesi gibi.
li-gayrihî vâcip : Vâcip oluşu kulun fiiline bağlı olan
Revâtib : Vakit namazları yanında düzenli olarak kılınan sünnetler
Regaib : Allah’a yakınlaşmak ve sevap kazanmak maksadıyla ayrıca kılınan namazlar
Nâfile : Farz ve vâciplerin dışında fazladan yapılan işler
İsâet: Yanlış ve kötü davranış
Edep : Çoğulu âdâb
Muvâzebe : Hz. Peygamber’in devamlı olarak yaptığı
Şurûtü’s-salât : Namazın şartları
Erkânü’s-salât : Namazın rükünları
Hurûc bi sun‘ih : Kişinin kendi isteği ve fiili ile namazdan çıkması
Ta‘dîl-i erkân : Namazın rükünlerinin düzgün bir şekilde yapılması
Edâ : Bir farz namazın vakti içinde kılınması.
Kazâ : Bir farz namazın vaktinin çıkmasından sonra kılınması.
Fecr-i kâzib : Birinci fecir. Sabaha karşı doğuda tan yerinde ufuktan göğe doğru dikey olarak yükselen, piramit şeklinde, akçıl ve donuk bir beyazlıktır.
Beyâz-ı müstetîl : Uzayıp giden beyazlık.
Fecr-i sâdık : İkinci fecir. Sabaha karşı doğu ufkunda tan yeri boyunca genişleyerek yayılan bir aydınlıktır.
Beyâz-ı müsta‘razî : Enlemesine beyazlık. Bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda, sahurun sona erip orucun başlaması (imsak) vaktidir.
Taglis : Sabah namazını fecr-i sâdık doğarken, yani ortalık henüz karanlık iken kılmak.
Şürûk zamanı: Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman yaklaşık 40-45 dakika civarındadır.
Vakt-i istivâ: Güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman.
Fey-i zevâl : Güneş tam tepedeyken eşyanın yere düşen gölge uzunluğu.
Asr-ı sânî : Her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaştığı zamana denir.
Asrı evvel : Öğle namazının vaktinin çıkması; İkindi namazının vaktinin girmesi.
İkindi Namazının Vakti: İkindi namazının vakti, öğle namazının vaktinin çıkmasından güneşin batmasına kadar olan süredir. Her şeyin gölge uzunluğu, kendi uzunluğunun iki katına çıktığı andan itibaren.
Gurûb: Güneşin batma zamanı. Gurup vakti, güneşin sararıp veya kızarıp artık gözleri kırpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir.
Örfî gündüz : Güneşin doğmasından batmasına kadar olan süre.
Şer‘î gündüz : Fecr-i sâdıktan güneşin batmasına kadar olan süredir.
Akşam Namazının Vakti: Akşam namazının vakti güneşin batmasıyla başlar, şafağın kaybolacağı zamana kadar sürer.
Şafak : Akşamleyin ufuktaki kızıllıktan/kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktan ibarettir.
Yatsı Namazının Vakti: Yatsı namazının vakti, şafağın kaybolmasından yani akşam namazı vaktinin çıkmasından itibaren başlar, ikinci fecrin doğmasına kadar devam eder.
İsfâr : Taglis’in zıttıdır, fecr-i sâdık doğduktan sonra hava aydınlanınca kılmak.
İbrâd : Öğle namazını geciktirip serinlikte kılmak
Kıyam : Doğrulmak, dikelmek, ayakta durmak demektir.
Kıraat : Sözlükte “okumak” anlamına gelen kıraat, “Kur’an okumak” demektir.
Cehrî : Açıktan okumak, yüksek sesle okumak.
Mihrinaz beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 09Haziran 2020, 18:56   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Peygamberimizin talimati ile ibranice ve suryanice ogrenen sahabe ZEYD B SABiD dir.

*Sıffın savaşında Kuranı mızrakların ucuna taktırarak Hz.Ali taraftarlarının savaşmayıp muaviyenin galip gelmesini sağlayan sahabe AMR B AS tır.

*Debbabe ve mancınık TAİF MUHASARASInda kullanılmıştır.

*Tebük seferine katılmayanlar :KAB B MALİK ,HİLAL B ÜMEYYE , MÜRARE B REBİ dir.

*Ensara ganimet verilmeyen savaş HUNEYN dir.

*Tebük Seferine verilen isimler :GAZVETÜL USRE
SAATÜL USRE ,GAZVEİ FADILA dır.

*Tebükten TEVBE suresinde bahsedilir

*Cizye ilk TEBÜK savaşında uygulanmıştır

*Peygamberimiz secdede iken üzerine işkembe koyan kafir UKBE B MUAYT tır.

*Mısır fatihi unvanı alan sahabe AMR B AS tır.

*Darunnnedve yi kuran kişi KUSAY B KİLAB tır.

*Bedir Savaşında kuyuların tutulması fikrini sunan
HUBAB B MÜNZİR dir.

*Teyemmüm ayetinin inmesine sebep olan sahabe AMR B AS tır.

*Mekke döneminde Kabe de yüksek sesle Kuran okuyan sahabe ABDULLAH B MESUD RAHMAN SURESİ dir.

*Kabe de Allah ın birliğini, Hz Muhammed in peygamberliğini haykıran sahabe EBU ZER GIFARİ dir.

*Gördüğü rüya ile müslüman olan kişi HALİD B SAİD dir.

*Medine ye ilk hicret eden EBU SELEME dir.

*Mute Savaşında peygamberimizin yerine komutanlık eden sahabe ZEYD B HARİSEdir.

*Gerilla Savaşını çıkaran kişi EBU BASİR dir.

*Kusay B. Kilab ın lakabı MÜCEMMİ dir.

*ZATÜ ENVAT Arapların altında kılıçlarını kuşanıp kurban kestikleri ağaca verilen addır.

*MUTAYYEBUN Güzel koku sürülmüşler HAŞİM OĞULLARININ lakabıdır

*ZÜKAR SAVAŞI Sasaniler ile Hireliler arasında oldu. Sasaniler yenilmiştir.

*Himyeri kralının lakabı TUBBA kuvvetli ve kudretli demek

*Sasaniler in son , İslamın ise ilk valisi BAZAN dır.

*Tebük Seferine katılmak isteyip binecek deve bulamayan sahabelere ağlayanlar manasında BEKKAUN denirdi

*Kabileden birinin kovulmasına EL HAL denir.

*Arapların ayların yerini değiştirmelerine NESİ uygulaması denir

*Peygamberimizin mezarını kazan kişi ZEYD B.SEHL EBU TALHA da diğer adıdır

*İslamda 75 sene bilfiil kadılık yapan ŞÜREH B.HARİS tir

*Hz.Ali ve Hz.osmana rasulün iki daması manasında HATANEYN (iki nurlu damat anlamında )denir .

*Suffede peygamberimizden başka hocalık yapan , sahabeleri eğiten UBADE B SAMİT tir.

*Kiramen Katibi n meleklerinin Kuran da geçen adı ATİD ve RAKİB dir

*İlk hadis Mecmuası yazarı MA MER B RAŞİD

*İlk Siyer Yazarı İBN İSHAK ve İBN HAŞİM

*İlk Hadis Tedvin eden İBN ŞİHAB EZ ZUHRİ dir.

*Şairun Nebi lakaplı sahabe HASAN B SABİT tir.

*Ebul Mesakin lakabı Fakirleri doyurmayı çok sevdiği için verilen sahabe CAFER B EBİ TALİP tir

*Rasulün kırılan dişine DENDAN I SAADET denir

*NİKAH I ŞİGAR kızların değiştirilmesi

*NİKAH ı BEDEL eşlerin değiştirilmesi

*NİKAH I MAKT büyük oğlun ölümü ile üvey anne ile evlenmek

*NİKAHI İSTİBDA erkekten çocuk sahibi olmak için eşi ona sunma

*NİKAH I MUT a Süreli nikah

*RİFADE Hacıları ağırlama ve yemek

*SİKAYE Su ihtiyacını gidermek

*HİCABE Ya da SİDANE Kabe nin perdedarlığı görevi

*LİVA Kureyş in bayrağını taşıma

*UKAB Kureyş in sancağına verilen addır.

*EŞNAK Diyetlerin ödenmesi HZ.EBUBEKİR yürütüyordu

*SİFARET Kureyş in temsilciliği HZ.ÖMER yürütüyordu

*EMVAL İ MUHACERE putlara sunulmuş malların saklanması

*DARUNNEDVE Kureyş kabilesinin toplantı yeri

*KUBBE çadır kurmak

*EİNNE süvari birliğine kumandanlık yapmak

*ESAVAKUL ARAP Panayırlara verilen isim

*UKAZ Zilkaade ayının başında Taif Nahle arasında Mekke ye üç günlük mesafede kurulur 20 gün devam edermiş

*MECENNE Zilakaade ayının son on gününde Mekke yakınlarındaki MERRUZZAHRAN da kurulmuş

*ZÜLMECAZ zilhicce ayının ilk sekiz günü Arafat a bir fersah uzaklıkta kurulmuş

*HUBAŞE Recep ayının başında Hicaz Yemen kervan yolu üzerinde kurulurmuş üç veya 8 gün sürermiş

*En son vefat eden Sahabe EBUT TUFEYL EL LEYSİ diğer adı AMR B VASİLE dir.

*Hz.ömer ile Selma binti nüheyki peygamberimiz çarşı ve pazar için görevlendiriyordu

*Peygamberimizin kılıcı ile UHUD dasavaşan sahabe EBU DÜCANE dir

*En çok yaşayan sahabe SAAD b. EBİ VAKKAStır

*Hz Hatice peygamberimizden önce iki evlilik yaptığı kişi
EBU HALE ATİK B ABİD dir

*Konuşma sırasında yüksek bir yere çıkma adeti KUS B.SAİDE ile başlamıştır

*Hz.amine ile rasul medineye Abdullahın mezarını ziyaret ederken EN NABİĞA nın evinde misafir kalıyorlarmış

Peygamberimizin çobanlık yaptığı yer ECYADDIR

Allah yolunda atılan ilk ok HARİS OĞLU UBEYDE komutasında SAAD B EBİ VAKKAS tarafından atılmış

*Müşriklere göre peygamberlik VELİD B. MUĞİRE veya URVE B.MESUD a gelmeliydi

*Rasülün en büyük torunu HZ.ZEYNEP in kızı ÜMAME dir

*Bedir savaşının sancaktarları MUSAB B UMEYR ,HZ.ALİ
SAD B MUAZ dır.

*İLK SERİYYE SILFÜL BAHR
ÇARPIŞMA meydana gelen ilk seriyye BATNI NAHLE dir.

*Uhud savaşının klavuzu EBU HASME dir

*Bedir de ilk şehit HZ.ÖMER in azaltıcı MİHCA dır

*Uhut savaşında rasulü koruyan eli öpülesi kadın NESİBE HATUN dur

*Bedir savaşında rasüle kuyuların hikmetini soran savaşı bedir kuyusunda yapmanın vahiylemi olduğunu rasüle soran kişi HUBAB B MÜNZİR dir

*Uhudda okçuların komutanı ABDULLAH B CÜBEYR dir.

*HENDEK SAVAŞI ndan sonra müslümanlar saldırı, Mekkeli müşrikler savunma konumuna geçmiştir

*İdam edilecek Müslüman ların infazdan önce namaz kılmaları adetini HUNEYB B ADİY başlatmıştır

*Rıdvan Biatında peygambere ilk biat eden EBU SİNAN EL ESEDİ dir

*Zemzem kuyusunu kapatan CÜRHÜMLÜLERDİR

*Peygamberimizin berberi SELMANUL HAYR dır

*Rasulün fasık lakabı taktığı kişi EBU AMİR ER RAHİP tir

*Rasulün öldürülen tek elçisi HARİS B UMEYR EL EZDİ

*Rasülün ve hz.ebubekirin ayak izlerinin ardından koyun güdüp onların izini kaybeden kişi AMR B.FÜHEYRE dir

*Hicret esnasında hz.ebubekire ve rasule kimliklerini soran rasulün konuşmasından erkilenip iman eden kişi kim BÜREYDE B HUSAYB tır

*Hz peygamber’in yüzünü yaralayan İBN KAMİE dir

*Attığı taşla dudağını patlatıp dişini kıran UTBE B EBU VAKKAS tır.

*Alnından yaralayan ABDULLAH B ŞİHAB tır.

*Öldürmek üzere atıyla yaklaşan UBEY B HALEF tir.

*Hz peygambere benzetip öldürdüm diye şaibe yayan İBNİ KAMİE dir.

Peygamberimizin sancağının adı LİVA I HAMDE dir.

*Mekkeliler , boykot anlaşmasını MANSUR B. İKRİME aracılığı ile yazıya dökerek Kabe nin duvarına asmıştır.

*İslam sanatının il anıtsal yapıtı:KUBBETÜS SAHRA dır

*Hz.Ebubekir Habeşistan a hicret etmek istayince İBNİ DUĞUNNE engel olmuştur.

*Hayber in fethinden sonra Zeynep diye bir kadın zehirli bir koç eti getiriyo Resul ilk lokmada zehirli olduğunu anlıyor.Zehirli olduğunu anlamayıp yemeye devam eden ve sonunda da şehit olan sahabe: BİŞR. B. BERAA dır.

*Hz.Peygamber in ,hem insanlara hem de cinlere peygamber olarak gönderildiğini belirtmek için kullanılan ifade: RASULÜ SAKALEYN dir.

*Hz Peygambere gelen vahyi gunu gunune takip ederek kendisi icin ozel bir mushaf yazarak , Hz Ömer halifeligi zamaninda da Kufe kadiligini yapan sahabe:ABDULLAH B. MESUD dur
Mihrinaz beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Hacc - Umre ve Kurban İle İlgili Bilgiler Medineweb nurşen35 Hacc-Umre-Kurban 8 19 Ağustos 2018 21:04
ölüm ile İlgili ilginç bilgiler KuM TaNeSi Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader 1 20 Ekim 2016 08:51
Hacla İlgili Yanlış Bilgiler MERVE DEMİR Hacc-Umre-Kurban 1 04 Ekim 2012 10:35
Mushafların Bölüm Ve Parçalarıyla İlgili Bilgiler NUR Kur'ân-ı Kerim Genel 1 25 Aralık 2009 20:59
Lohusalık İle İlgili Bazı Bilgiler Şuara Kadın Mahrem Konular 0 09 Ocak 2009 03:29

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.