Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Fıkralar-Hikayeler (https://www.forum.medineweb.net/513-fikralar-hikayeler)
-   -   Düşündüren fıkralar/medineweb (https://www.forum.medineweb.net/fikralar-hikayeler/314-dusunduren-fikralar-medineweb.html)

Emekdar Üye 28 Temmuz 2007 14:57

Düşündüren fıkralar/medineweb
 
AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
-Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?
AB Başkanı:
-Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum.
-Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?
-O zaman söyle, kokoreç yasaklansın.
-Aman efendim, onu yemeyi 2005'te bıraktılar.
-Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın.
-Ooooo. Beyefendi.Onu çoktan bıraktılar.
AB Başkanı düşünüp taşınmış ve;
-DAĞITIN LAN AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ...

Emekdar Üye 28 Temmuz 2007 14:59

re: Düşündüren fıkralar/medineweb
 
ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı ve Türkiye Başbakanı bir gün bir toplantıda bir araya gelmişler.
Tabii, 3 lider bir arada olur da, sormaz mı gazeteciler? Önce ABD başkanına sormuşlar:
- ABD´de bir memur ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz?
Başkan cevap vermiş:
- Valla ben memura en az 2000 dolar veririm. 1000 doları ile geçinirler. Geri kalan 1000 doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam.
Gazeteciler aynı soruyu İngiltere başbakanına da sormuşlar. O da cevap vermiş:
- Ben, memuruma ortalama 3000 sterlin veririm. Geçinmesi için 2000 sterlin yeterli. Artan 1000 sterlini ne yapar, nerede harcarlar, sormam, beni hiç ilgilendirmez.
Her ikisinden bu cevapları alan gazeteciler, aynı soruyu bizim başbakana da sormuşlar.
- Valla, demiş bizimki, Türkiye´de bir memurun geçinebilmesi için en az 1 milyar lira lazım. Ama ben taş çatlasın 400 milyon lira veriyorum. Geri kalan 600 milyonu nereden bulurlar, nasıl geçinirler hiç sormam.

Emekdar Üye 28 Temmuz 2007 15:00

re: Düşündüren fıkralar/medineweb
 
Başkan Bush'un yeni talimatı:
- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;
- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim..." :102::102::102:

Medine-web 28 Temmuz 2007 16:43

re: Düşündüren fıkralar/medineweb
 
birinci fıkraya Rabbimizden cevap:
"...siz yahudi ve hristiyan(onlardan) olmadıkça onlar asla sizi sevmezler...!":8::8::8::8:
yorumuz size kalsın.

Medine-web 28 Temmuz 2007 16:46

re: Düşündüren fıkralar/medineweb
 
üçüncü fıkraya Necip fazıldan cevap:
"...acırım tükrüğe billah,tükürsem yüzüne.."
saygılar..

serpil 23 Eylül 2007 02:15

Cvp: Düşündüren fıkralar...
 
çok güzeller..kendi adıma çok şey öğrendim..mizah ama düşündürücü gerçekten..sağol abla.

bende ekliyeyim bi iki tane;

Küçük oğlu annesine geldi ve ona kağıdı uzattı. Annesi ellerini önlüğüne kuruladıktan sonra kağıdı okumaya başladı;

Çimleri biçtiğim için 5 dolar
Odamı temizlediğim için 1 dolar
Alışverişe gittiğim için 50 sent
Küçük kardeşime baktığım için 25 sent
Çöpü attığım için 1 dolar
İyi bir karne getirdiğim için 5 dolar
Bahçeyi temizlediğim için 2 dolar
---------------------------
Toplam borç 14 dolar, 75 sent

Anne, umutla kendisine bakan oğlunun elinden kağıdı aldı ve kağıdın arka yüzüne şunları yazdı;

Seni 9 ay karnımda taşıdım BEDAVA
Hasta olduğunda başında bekledim, elimden geleni yaptım, senin için dua ettim BEDAVA
Yıllarca değişik nedenlerle senin için gözyaşı döktüm BEDAVA
Senin için geceler kaygı duyup, uykusuz kaldım BEDAVA
Oyuncaklarını topladım, yemeğini hazırladım giysilerini yıkadım, ütüledim BEDAVA YAVRUM
Ve bunların hepsini topladığın zaman gerçek sevginin bedelinin olmadığını görürsün, bedavadır çünkü...

Oğul annenin yazdıklarını okuyunca gözleri doldu.

Annesine baktı, "Anneciğim seni seviyorum" dedi ve kalemi alarak bu kağıda

"HEPSİ ÖDENMİŞTİR" yazdı.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Bir gün abid bir genç ile Basra çarşılarında beraber gezerken aniden bir tabibe rastladık,bir kürsüye oturmuştu.Yanında erkek,kadın,çocuk,birçok kişi vardı.Her biri elinde su dolu bir kab tutuyor,hastalığına deva olacak bir ilaç soruyordu:
Yanımdaki genç ileri geçerek:
-"Ey tabib!" dedi."Yanınızda günahları yıkayıcı,kalp hastalıklarına şifa verici bir ilaç bulunur mu?
Tabib"evet!"deyince,genç:
-"Getir görelim!"dedi.
Tabib:
-"Benden on şey al;Fakirlik ağacının köklerini,tevazu ağacının kökleriyle birlikte al,içine tevbe eriği kat.Rıza havanına koy,kanaat tokmağı ile döv.Takva tenceresine koy.Üzerine haya suyunu dök.Muhabbet ateşi ile kaynat,şükür kadehine dök.Reca yelpazesi ile soğut ve hamd kaşığı ile iç...
Söylediklerimi yaparsan,dünya ve ahiretin musibet ve hastalıklarına karşı korunursun."

HASAN BASRİ(r.a)
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Adamın biri, ilk defa gittiği küçük bir kasabada
şaşkın şaşkın gezindikten sonra yol kenarında
duran bir arabanın yanına sokulmuş ve
arka koltukta tek başına oturan çocuğa:
Buraların yabancısıyım, demiş. Parkın
hemen yanıbaşındaki fırını arıyorum.
Çok yakın olduğunu söylediler.
Çocuk, arabanın penceresini iyice açtıktan
sonra: Ben de buraya ilk defa geliyorum, demiş.
Ama sağ tarafa gitmeniz gerekiyor herhalde.
Adam, çocuğun da yabancı olmasına rağmen bunu
nasıl anladığını sormuş ister istemez.
Çocuk: Ihlamur çiçeklerinin kokusunu
duymuyor musunuz? diye gülümsemiş.
Kuş cıvıltıları da oradan geliyor zaten.
İyi ama, demiş adam. Bunların parktan
değil de tek bir ağaçtan gelmediği ne malûm?
Tek bir ağaçtan bu kadar yoğun koku gelmez, diye
atılmış çocuk. Üstelik, manolya lar da katılıyor onlara.
Hem biraz derin nefes alırsanız, fırından yeni çıkmış
ekmeklerin kokusunu duyacaksınız.
Adam, gözlerini hafifçe kısarak denileni yaptıktan
sonra, cebinden bir kâğıt para çıkartıp teşekkür
ederken farketmiş onun kör olduğunu. Çocuk ise,
konuşurken bir anda sözlerini yarıda kesmesinden
anlamış, adamın kendisini farkettiğini.
Işığa hasret gözlerini ondan saklamaya çalışırken:
Üç yıl önce bir kaza geçirmiştim, demiş.
Görmeyi o kadar çok özledim ki.
Sizinkiler sağlam öyle değil mi? Adam, çocuğun
tarif ettiği yerde bulunan fırına yönelirken:
Artık emin değilim, demiş.
Emin olduğum tek şey, benden iyi gördüğündür...
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx xxxxxxxxxxxxxx

BİR GENCİN TÖVBESİ<!--colorc--><!--/colorc-->
<!--coloro:green-->
<!--/coloro-->Allahü teâlâ, peygamberi Musa aleyhisselâma hitap edip
" (Ey Musa! Filân mahallede, bizim dostlarımızdan biri vefât etti. Git onun işini gör. Sen gitmezsen, bizim rahmetimiz onun işini görür) buyurdu.
Hazret-i Musa, emir olunduğu mahalleye gitti.
Oradakilere:
-Bu gece, burada, Allahü teâlânın dostlarından biri vefât etti mi? diye sorunca:
-Ey Allahın peygamberi! Allahü teâlânın dostlarından hiç kimse vefât etmedi. Ama, filân evde zamanını kötülüklerle geçiren fâsık bir genç öldü. Fıskının çokluğundan, hiç kimse onu defnetmeye yanaşmıyor, dediler.
Musa aleyhisselâm:
-Ben onu arıyorum, buyurdu. Gösterdiler.
Hazret-i Musa, o eve girdi. Rahmet meleklerini gördü.Ayakta durup, ellerinde rahmet tabakları olup, Allahü teâlânın rahmet ve lütfunu saçıyorlardı.Hazret-i Musa, yalvararak münacaat etti:
-Ey Rabbim! sen buyurdun ki, o''Benim dostumdur.'' İnsanlar ise fâsık olduğuna şahitlik ediyorlar. Hikmeti nedir?
Allahü teâlâ:
(Ey Musa! İnsanların onun için fâsık demeleri doğrudur. Ama, günahından haberleri var, tövbesinden haberleri yok. Benim bu kulum, seher vakti, toprağa yuvarlandı ve tövbe etti. Bizim huzurumuza sığındı. Ben ki, Allah'ım! Onun sözünü ve tövbesini kabul ettim. Ona rahmet ettim ki, bu dergâhın ümitsizlik kapısı olmadığı anlaşılsın!) buyurdu.<!--colorc-->
<!--/colorc-->
----------------------------------------xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx-----------------------------
ODUNCU VE ŞEYTAN


Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah’a karşı kulluk vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı. Onlar orada dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan medet umuyorlardı. Oduncu bir gün, “ Şunların taptıkları ağacı kesip, odun edeyim, pazarda satar ekmek parası kazanırım; hem de bir kavmi Allah’a isyandan kurtarmış olurum.” Diye düşünerek Allah rızası için ağacı kesmeye karar verir.

Dağa doğru giderken karşısına acayip suratlı pis bir adam çıkarak nereye gittiğini sordu.

Oduncu;

v Halkın taptığı ve Allah’a isyan ettikleri ağacı kesmeye gidiyorum, dedi.

Adam , oduncuya;

v Ben Şeytan’ım... O ağacı kesmene müsaade etmiyorum, deyince!

Oduncu öldürmek için hücum ederek Şeytan’ı yere yatırdı ve üzerine oturup, hançeri boğazına dayadı.

Şeytan zahide;

v Ey zahid, sen beni öldüremezsin. Allah bana kıyamete kadar müsaade etmiştir. Fakat gel o ağacı kesme, seninle anlaşalım. Ben sana her gün bir altın vereyim. Sen de ağacı kesmekten vazgeç. Hem el ağaca tapıyormuş, sana ne! Sen altınını al bak keyfine! Dedi.

Adam Şeytan’ı bırakmıştı. Şeytan adama, akşam yatıp sabahleyin yastığının altına bakmasını söyledi ve anlaşarak ayrıldılar.

Adam ağacı kesmekten vazgeçip, evine dönmüştü. Akşam yatıp, sabahleyin yastığının altına baktığında altını gördü. Memnun olmuştu. İkinci gün oldu. Fakat bu sefer Şeytan altını koymamıştı. Adam kızıp baltasını aldığı gibi dağa ağacı kesmeye gitti. Fakat yolda yine Şeytan’la karşılaştı. Adam Şeytan’a kızmıştı, görünce;

v Seni sahtekar seni! Kandırdın değil mi beni? Diyerek üzerine hücum etti.

Fakat ilkinin aksine, bu sefer Şeytan adamı tuttuğu gibi altına alıverdi. Adam şaşırmıştı. Bu nasıl hâl der gibi Şeytan’ın yüzüne bakıyordu. Şeytan;

v Hayret ettin değil mi? Niçin bana yenildiğinin sebebini söyleyeyim! Dün sen Allah rızası için ağacı kesmeye gidiyordun. Seni değil ben, dünyada ki bütün şeytanlar bir araya gelsek, yine yenemezdik.. . Lakin şimdi, Allah rızası için değil de, sana altını vermediğim için kızdığından gidiyorsun. İşte o yüzden bana mağlup oldun ve senin ağacı kesmene müsaade etmeyeceğim..

Mihrinaz 20 Aralık 2017 21:09

Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir de bilgisayar mühendisi binmişler bir arabaya gidiyolar. Yolun yarısına geldiklerinde araba bozuluyor ve makine mühendisi 'ben hallederim' deyip yatıyor arabanın altına, bi kaç yere çekiç vuruyor, vida sıkıyor falan, biniyorlar arabaya, hala bozuk.*

Bu sefer elektrik mühendisi hemen atlıyor, 'bana bırakın' diye. Kabloları kontrol ediyor, elektrik aksamına bakıyor, biniyolar arabaya ama tık yok gene.*

Makina ve elektrik mühendisi bilgisayar mühendisine dönüyorlar. sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayar mühendisi: -eee..şey...arabadan çıkıp bi daha girsek?

Bu sırada elemanlarla ilgili gözlemlerini sürdüren endüstri mühendisi, etüd çalışmaları sonucunda her üç elemanın da verimsiz çalıştığına kanaat getirerek üçünü de arabadan indirir ve direksiyona geçerek diğerlerine arabayı ittirir.
:)
İnsan malzeme ve makine sistemlerini en verimli şekliyle kullanmış:)

Mihrinaz 29 Eylül 2019 15:08

:)
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

SM-N9000Q cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Esma_Nur 30 Eylül 2019 09:06

İnsanın yerini bir şey tutmuyor :))))) hocam mühendislerden biri tanıdığınızmı? :)

Mihrinaz 30 Eylül 2019 13:56

Alıntı:

Esma_Nur Üyemizden Alıntı (Mesaj 428593)
İnsanın yerini bir şey tutmuyor :))))) hocam mühendislerden biri tanıdığınızmı? :)

Tanıdığım çok eşşek var :)sfhfgshsfhsghd/us//un


SAAT: 15:56

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306