Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler (https://www.forum.medineweb.net/518-guzel-sozler-deyimler-nukteler)
-   -   Nükteler Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/guzel-sozler-deyimler-nukteler/181-nukteler-arsivi.html)

Medine-web 03 Temmuz 2007 00:16

Nükteler Arşivi
 
Hazır cevaplar nükteler geniş arşiv

buyurun:

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

inzar 21 Eylül 2007 15:24

Cvp: HAZIR CEVAPLAR NÜKTELER GENİŞ ARŞİV
 
Bir Fransiz yazar,Mehmet Akif'e:
-Kadinlarinizi evden çikartmadiginiz dogru mu?diye sordugunda Akif:
-Daha önceleri öyleydi,karsiligini vermis. Fakat simdi disari çikarttik ve bir türlü içeri sokamiyoruz.
--------------------------------------------------------
Ögrenci;
-Hocam,diye sormus.Insan,maymunun gelismis seklidir''diyorlar.Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermis.
-O mantiga göre çinar agaci da maydanozun gelismis seklidir.
---------------------------------------------------------------
Din ögretmeni Hz. Ademden bahsederken modern bir aileye sahip ögrencilerden birisi "hocam babam bizim atalarimizin maymunlar oldugunu ve soyumuzun onlardan geldigini söylüyor" diyince ögretmen sakince sunu söyler ;Ailevi sorunlariniz bizi ilgilendirmez evladim
----------------------------------------------------------------
Üstad Necip Fazil Kisakürek bir gün konferans verirken salonda bulunanlardan birisi kürsüye salatalik firlatir. Salataligi eline alan Necip Fazil salondakilere dönerek:
"- Birisi kimligini göndermis, kiminse gelsin alsin" der.
(Bir Deste Nükte, BKY, Cevdet Söztutan)
-------------------------------------------------------------------
Sokrat ölüme mahkum edildiginde esi:
-Haksiz yere öldürülüyorsun diye aglamaya baslayinca,
Sokrat:
-Ne yani, bir de hakli yere mi öldürülseydim?.
----------------------------------------------------------------------
Bir toplantida bir genç M.Akif'i küçük düsürmek için:
-Affedersiniz, siz veteriner misiniz?
M.Akif hiç istifini bozmadan cevaplamis:
-Evet, bir yeriniz mi agriyordu?
-----------------------------------------------------------------------
Dünya nimetlerine önem vermeyen yasayis ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliginden baska hiçbir seyi olmayan kibirli bir adamla karsilasir. Ikisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksizdir. Magrur zengin, filozofa:
-Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem.
Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek,gayet sakin su karsiligi verir:
-Ben çekilirim.
--------------------------------------------------------------------------
Kulaklarinin büyüklügü ile ünlü Galile'ye hasimlarindan biri:
-Efendim,kulaklariniz bir insan için büyük degil mi?
Galile cevaplamis:
-Dogru,benim kulaklarim bir insan için büyük ama,seninkiler bir esek için fazla küçük sayilmaz mi?
---------------------------------------------------------------------------
Meshur bir filozofa:
Servet ayaklarinizin altinda oldugu halde neden bu
kadar fakirsiniz? diye soruldugunda:
Ona ulasmak için egilmek lazim da ondan, demis.
------------------------------------------------------------------------------
Dostlarindan biri, Fransiz krali 15. Lui' ye:
Majesteleri, demis. Akil vergisi almayi hiç
düsündünüz mü? Hiç kimse budalaligi kabul
etmeyecegine göre,
herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alayli alayli gülerek:
Hakikatten enteresan bir fikir, cevabini vermis. Bu
bulusunuza
karsilik, sizi akil vergisinden muaf tutuyorum.


inzar 21 Eylül 2007 15:28

Cvp: HAZIR CEVAPLAR NÜKTELER GENİŞ ARŞİV
 
ail Papatya, “ Evrimciler hakkinda ne düsünüyorsunuz “ diyenlere :
-Dünyanin en vefasiz insanlaridir , cevabini vermis. Baksaniza kendileri lüks hayat içinde yasarken , maymun dedeleri hâlâ magara ve hayvanat bahçelerinde sürünüyorlar. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...][Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
.................................................. ............
YAMA
Incili Çavus, Osmanli elçisi olarak Fransa Kralina gönderildiginde, elbiselerinin bazi yerlerinde yama varmis. Kral, bunlari görünce dayanamayip:
* Bana senden baska gönderecek adam bulamadilar mi? diye sorunca,
Incili Çavus:
* Osmanlilar, adama göre adam gönderirler,cevabini vermis.
Beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.
------------------------------------------------------
VAPUR
Necip Fazil Kisakürek vapurla Karaköy'e geçerken, yanina biri
yaklasip:
* Üstad, diye sormus. Peygamberlere ne diye gerek duyuldu,biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik .
Necip Fazil, okudugu kitaptan basini kaldirmadan:
* Ne diye vapura bindin ki, cevabini vermis. Yüzerek geçsene karsiya.

Bir genç, "Fatih Sultan Mehmed'in resmini neden hep yasli bir insan suretinde çiziyorlar" diye sorunca, bir yazarimiz söyle cevap vermis:
- Yaptigi isler o kadar büyük ki, bunlari genç bir insanin yapacagini hayallerine sigdiramiyorlar. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
---------------------------------------------------------
Necip Fazil'in sakal biraktigini gören biri:
Ayiya dönmüssünüz
der.
Necip Fazil:
Ögleyse bende pencereye döneyim ...

kebuter 09 Ocak 2009 05:54

Cvp: Nükteler arşivi
 
tahir diye birisi, birgun arkadsina kelb (kopek) der. arkadasi da buna bir dortluk ile cevap verir

tahir efendi bize kelb demis
iltifati sozunde zahirdir
malikidir mezhebim zira
itikadimca kelb TAHIRDIR


efendimizin huzuruna bir yahudi cikar birgun, amaci soru sormak bahanesiyle efendimize hakarette bulunmaktir ve mescide gelir efendimize yanasarak sanki selam veriyormus gibi essamu aleykum der (esselamu ya benzeyen bir kelimedir ve olum sana olsun demektir). efendimiz de ve aleykum der. yahudi cikip gittikten sonra aise annemiz efendimize gelir ve ya rasulalah o sana kotu soz etti sen neden aldin selamini der. efendimiz de, ya aise selamini almadim ki sadece ve aleykum dedim, senin de uzeine olsun dedim der...

kebuter 09 Ocak 2009 20:09

Cvp: Nükteler arşivi
 
ogretmen sinifta ISININ sicak ve soguk durumda cisimler uzerine olan etkisini anlatiyormus. konuyu anlattiktan sonra evet cocuklar bu etkilere ornek verecek var mi aranizda demis. kimseden ses seda cikmayinca bir ogrenciyi kaldirmis ve sen soyle bakalim seni sectim demis. cocuk dusunmus bise bulamamis. hic cevap vermemis olmaktansa en son aklina birsey gelmis ve onu soylemis:

hocam, yazin gunlerin uzamasi kisin ise kisalmasi!

Esma_Nur 05 Nisan 2012 19:24

Cevap: Nükteler arşivi
 
Sokrates bir gün yürürken , tek kişinin geçebileceği kadar mesafe olan bir mevkiide dönemin soylularından biriyle karşı karşıya gelir ve ikisi de durur... Kısa bir süre bakıştıktan sonra :

Soylu: " Ben senin gibi pis bir zavallıya yol vermem!"
Sokrates: "Ben veririm..."

FECR 10 Nisan 2012 09:54

Cevap: Nükteler arşivi
 
Bir adam Hazreti Ali'ye geldi ve; "Sana sormak istediğim dört sorum var" dedi.

İlim şehrinin kapısı; "Buyur sor" dedi.

Adam sordu; "Vacip nedir? Vacipten evvel vacip nedir?"

Hazreti Ali cevap verdi; "Tövbe etmek vaciptir, günahları terk ise ondan önce vaciptir."

Adam sordu; "Yakın nedir? Yakından yakın nedir?"

Hazreti Ali cevap verdi; "Kıyamet yakındır, ölüm ondan daha yakındır."

Adam sordu; "Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir?"

Hazreti Ali cevap verdi; "Dünya acayiptir, dünyayı sevmek ise ondan daha acayiptir."

Ve adam son olarak şu soruyu sordu;

"Zor nedir? Zordan daha zor nedir?"

Hazreti Ali bu son soruya da şöyle cevap verdi;

"Kabir zordur, azıksız, amelsiz kabre girmek ondan daha zordur."

makbergülü 08 Ocak 2013 16:11

Cevap: Nükteler arşivi
 
Çok soğuk bir kış günü, padişah, tebdili kıyafet gezmeye karar vermiş. Yanına başvezirini alıp yola çıkmış. Bir dere kenarında çalışan yaşlı bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.
Padişah, ihtiyarı selâmlamış:

“Selamünaleyküm ey pir’i fani…”

“Aleykümselam ey serdar’i cihan…”
Padişah sormuş.

“Altılarda ne yaptın?”


“Altıya altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor…”

Padişah gene sormuş.

“Geceleri kalkmadın mı?”

“Kalktık. Lâkin, ellere yaradı.”

Padişah gülmüş.

“Bir kaz göndersem yolar mısın?”

“Hem de ciyaklatmadan…”

Padişahla başvezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah başvezire dönmüş, ” Ne konuştuğumuzu anladın mı ?” diye sormuş.

“Hayır padişahım…”

Padişah sinirlenmiş.

“Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.”

Korkuya kapılan başvezir, padişahı saraya bıraktıktan sonra telâşla dere kenarına dönmüş. Bakmış adam hâlâ orada çalışıyor..

“Ne konuştunuz siz padişahla…”

Adam, başveziri şöyle bir süzmüş.

“Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.”

Başvezir, yüz altın vermiş.

“Sen padişahı, serdar’i cihan, diye selâmladın. Nasıl anladın padişah olduğunu?”

“Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.”

Vezir kafasını kaşımış.

“Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?”

Adam, bu soruya cevap vermek için de yüz altın almış.

“Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz değil, altı ay da kış çalışmazsak, otuz iki dişimize yemek bulamıyoruz dedim.”

Vezir bir soru daha sormuş…

“Geceleri kalkmadın mı ne demek?”

Adam yüz altın daha alarak cevaplamış: “Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına yaradılar, dedim.”

Vezir gene kafasını sallamış.

“Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek…”

Adam gülmüş. “Onu da sen bul…” (: (: (:

Tuba_ 23 Şubat 2014 21:37

Cevap: Nükteler arşivi
 
Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi devletin ekonomisini oldukça sıkıntıya düşürmüştü.
Ordunun masraflarını devlet hazinesi tam karşılamayınca bu ihtiyacı gidermek için Galata'daki sarraflardan senet karşılığında borç almıştı.
(Bu borçlardan hepsi sefer tamamlanınca kuruşuna gelinceye kadar ödenmiştir.)
Yalnız borç alınan tüccarlardan biri devletten alacağını alamadan ölmüştü.
Bugünkü tabiriyle zamanın maliye bakanı, durumu padişaha iletip tüccarın çocuklarına bu kadar para vermenin doğru olmayacağını gerekçe göstererek bir kısım para ve malın devlet
hazinesine alınmasını yazılı halde teklif etmişti.
Yavuz Sultan Selim bu öneriye çok sinirlenmiş,
kendisine yazılı halde iletilen bu kağıdın altına şu notu yazarak iâde etmişti:
"Müteveffaya rahmet; malına, mülküne, parasına bereket; evladına afiyet;
senin gibi gammaza ise lanet."



Yavuz Sultan Selim, Mısır'ı fethettikten sonra, Mısır Ordusu Başkumandanı Kutatbay'ı
karşısına alıp savaşın sonuçları hakkında konuşmaya başlamış.
Kutatbay, Yavuz Sultan Selim'e yenilmelerinin sebebini şöyle ifade etmiş:
"Hünkarım, bizim mağlup olmamızın sebeplerinden birisi de ölüm saçan o dehşetli toplarınızdır.
Zamanında bir Berberi, Venedik'ten bir top getirip bize satmak istemiş.
Ama bizim devlet büyüklerimiz o zaman: Top, Hz. Peygamber'in: 'Kılıç ve ok kullanınız,'
emrine aykırıdır, top bir bid'attir, kullanmak caiz olmaz" diyerek almamışlar...
Yavuz Sultan Selim, Kutatbay'ı dikkatle dinledikten sonra şöyle demiş:
"Hiç şüphemiz yok ki; kuvvet Allah'tandır (c.c.). Madem siz böylesine Kur'an'a ve Sünnete
bağlıydınız da Hz. Peygamberin: 'Silaha aynı silahla mukabele edin; emrine niçin itaat etmediniz?
Hz. Peygamberden bu yana 900 sene geçti, o zaman kılıç ve ok devriydi. Bugün ise top devri..."



Yavuz Sultan Selim'e Mekke hakimi şehrin anahtarlarını teslim etmişti. Bu olaydan sonra ilk cuma namazı kılındı. Cumanın ilk sünnet eda edildikten sonra İmam hutbeye çıktı.
Son derece heyecanlıydı. Hutbede ilk defa bugün Sultan Selim'in adı okunacaktı.
İşte şimdi hutbenin bu kısmında Padişahın isminin anılması vardı.
İmam sesini yükseltti ve şöyle dedi.
"Mukaddes yerlerin hakimi, Sultan Selim Han..." İmam Efendi'nin söyleyecekleri henüz bitmeden, Padişahın sesi duyuldu: "Hayır! Biz mukaddes yerlerin hakimi değil, hadimiyiz (hizmetkarıyız).
Hutbe bu şekilde değiştirilsin..." Ve böyle de oldu. Hutbede bu ifade Yavuz Sultan Selim'in isteği üzerine imam tarafından değiştirilerek şöyle okundu:
"Hadimü'l-Harameyn eş-Şerefeyn Sultan Selim Han bin Bayezid Han..."

umut628 12 Eylül 2014 22:04

Cevap: Nükteler arşivi/BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK!
 
BİZ SENİ UYANIK BİLİRDİK!

İstanbul’da kenar semtlerden birinde oturan yaşlı bir kadın, padişahın huzuruna çıkmak istediğini saraydaki görevlilere bildirmiş. Bunun üzerine sultanın karşısına çıkarılmıştı. Yaşlı kadın,
Evinin soyulduğunu ve bu olaydan padişahın sorumlu olduğunu söyleyerek, şikayette bulunur. Bunun üzerine hiddetlenen Kanuni:

-“Bana bak kadın, sen niçin bu kadar derin uyudun da evinin soyulduğunu duymadın?” deyince, yaşlı kadın:

-“Padişahım! Kusura bakma, biz seni uyanık bilirdik, onun için evimizde rahat uyuyorduk” der. Bu cevap üzerine Kanuni utanarak:

-“Haklısınız.” der ve kadının çalınan mallarının bedelini kendi malından öder


SAAT: 06:16

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306