Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GÜNCEL.::. > Üyelerimizin Tanışma Bölümü > Hafta'nın Konusu

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  26 Temmuz 2009 (20:22), Konuya Son Cevap : 11 Ocak 2011 (19:34). Konuya 18 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 26 Temmuz 2009, 20:22   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart 16.Haftanın Konusu Tekfir ve Tekfircilik Hastalığı

16.Haftanın Konusu Tekfir ve Tekfircilik Hastalığı

TEKFİR MESELESİ VE SINIRLARI


Tekfir olayı, yani birinin veya bir topluluğun muhtelif sebeplerle İslam dairesinin dışında olduğuna hükmedip, ona göre muamele etme hadisesi İslam tarihinde ilk defa Haricîlerle gündeme oturmuş bir meseledir
Haricîlerle gündeme oturan bu mesele, ilmî, aklî, siyasî neticeleri bir kaç nesil devam etmiş sonunda ehl-i sünnet görüşüyle istikrara kavuşturulmuştur
Ancak tarihte olduğu gibi, tekfirde aşırılık eğilimini şiddet ve işkence ile bertaraf etme yanlış bir tutum olur Zirâ fikirler fikirlerle doğrultulursa ikna edici olacaktır Üstelik bu tekfir eğilimine onları iten sebepte de gözardı edilmemelidir Tekfirde aşırılık eğilimine saplananlar, toplumda gördükleri ahlâkî, ictimaî ve siyasî fesadın neticesi olarak buna meyletmektedirler Genelde bu eğilim sahipleri ümmetin ıslahına aşırı hırsın, aşırı bir tezahürü olarak ortaya çıkıyor ve hak yolun ölçülerinden sapıyorlar
Şu halde sahih itikada göre, tekfir sınırlarını belirlemeye çalışacağız (1)
Geçmişte tekfir meselesini genişçe ele alan alimlerimiz (İbn-i Teymiye, İmam Rabbani, İbn-i Kayyım, İbn-i Hacer gibi) ve günümüz önde gelen alimleri (Hamdi Yazır, Kardavi, S Kutup, Mevdudî, Said Havva) asla toplumu topyekûn tekfir etmemişler, ancak toplumun lügavî manada düştükleri bataklığa dikkat çekmişlerdir Düzendeki şirk ve küfr yapılanması ile topyekûn toplumu şirk ve küfürde görmek yanlış bir tutumdur
- Bir hükmün altında yaşamak ayrıdır, o hükmü kabul etmek, ayrıdır Bu sebeple “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin kâfir olması” ancak o hükme inanmadığından dolayıdır Yoksa bir müslüman da günaha düşmekle yahut günahı emretmekle Allah’ın hükmü dışına çıkıyor ama yine müslümandır
- Tekfirde aşırılığa götüren bir hususta; “Kafire kafir demeyen kafirdir” hükmüdür Halbuki İmam-ı Azam bu fetvayı, açıkça kafir olduğu bilinen birisini o haliyle tasdik sadedinde söylemiştir
- Sonra toplumu mürted saymakta bu aşırılığın bir neticesidir Zirâ mürted saydığın zaman öncesini İslam saymak gerekir ki sonradan mürted olsun Adam zaten dinsiz ise nasıl mürted olsun
Bu aşırı eğilimlerin hüküm verdiği;
a) Krallar, sultanlar kâfirdir
b) Toplum müşriktir
c) Tasavvufçular kâfirdir
d) Bizim sözümüze katılmayan kâfirdir
e) Darü’l-İslam’da olmayan topluma kâfir gözüyle bakılabilir gibi hükümleri acaba hangi mezhep imamının eserinde bulabiliriz? (2)
Hem Kur’an-ı Kerim elinde sırf tevhid kırıntıları olduğu için ehl-i kitabı müşriklerden ayrı bir muameleye tabi tutmuştur Oysa günümüz toplumu tevhid noktasında avam seviyesinde bile ehl-i kitabın üstündedir (3)
Yakın zamanlarda bilhassa Hizbullah olayında görüldüğü üzere tekfirde aşırılık üzerine bina edilmiş hareket sahipleri, tağûtî müesseselerle ciddi mücadeleye giremedikleri gibi, hem onların emrinde istihdam olunmakta, hem de İslam aleyhtarı komplo hareketlere birebir malzeme olmaktadırlar Hizbullah’ın derin devlet siyasetine nasıl alet olduğu, PKK için nasıl bir maşa olarak kullanıldığı zahir olmuştur Onların bu ahmaklığa düşmeleri, sahih İslam anlayışının ötesinde aşırı bir eğilimle kendi toplumuyla ters düşmelerinden ve çatışmalarından başka bir şey midir?
Bu aşırı eğilim sahiplerinin itham ettiği, müslümanlar ise daha akıllı, metodlu ve ciddi çalışmalarla mesafe katederken, çileyi bunlar çekerken, sisteme maşa olanlar İslam’a taş attırmaktan başka birşey yapamamışlardır
Kardavi Zahira Fittekfir adlı eserinde bu yanlışlığa düşmenin sebebini şöyle anlatır:
“Haddi zatında zamanımızda hakiki küfr ve irtidat ehli çoğalmış, ellerindeki imkanlarla küfr ve ilhadlarını yayar olmuşlar, bazı dünya alimleri de onları bu tutumlarına rağmen müslümanlıkta zoraki tutmak için hoşgörü yarışına geçmişlerdir İslam’ın temel bilgilerini bile tam alamayan tekfir eğilimcileri ise, nassların bir kısmını ihmal etmişler, müteşabihata dalmışlar, küllî kaide dururken cüz’î kaideyi küllîleştirmişler, nassları yüzeysel olarak ele almışlar vb Halbuki bu durumun kâmil bir fetva için yeterli olamayacağı açıktır İhlas sahibi olmak yeterli değildir Ve bir çok sahih hadisle zemmedilen haricilerin hatasına düşmüşlerdir
İşte bu sebepledir ki, selef-i salihin ilim öğrenmeyi ibadet ve cihaddan önde tutmuşlardır” (4)
İbn-i Teymiyye konuyla alakalı olarak Mecmau’l-Fetava da der ki: “Herhangi bir kişiyi tekfir etmekten, fasık ve isyankâr saymaktan en çok sakınanlardan biriyim Ben Allah’ın bu ümmetin hatasını bağışlamış olduğuna inanıyorum”
Te’vil, fıska manidir Bir kişi çeşitli delillerle bir sünneti kabul etmese veya birisini küfürle itham etse mazurdur
Müctehidlerin dahi hataları da affedilmiştir
Cenab-ı Hak mü’minleri birbirine dost bilmiş, şefkat ve merhametle kaynaşmalarını emretmiş, parça parça olmalarını yasaklamışken, sırf zan ve hevaya göre bir grubu dost bilip diğerine düşmanlık beslemek caiz olur mu? İşte ne zaman insanlar emredildikleri şeylerin bir kısmını terketmişler, aralarında kin ve düşmanlık zuhur edip, parça parça olmuşlardır” (5) (Hüseyin Hunus, age, sh 140-148)
Bu ifadelerin sahibi İbn-i Teymiyye, bu hassasiyetindendir ki itikadî noktadan çok tenkid ettiği İbn-i A’rabiyi bile tekfirden kaçınmıştır (6)

Kaynaklar
1) Yusuf Kardavi, Zahira Fittekfir (http://usersevilnet/Pardawi)
2) Hüseyin Yunus, Tekfir Meselesi, sh 10-28
3) Hüseyin Yunus, age, sh 30-40
4) Kardavi, age, Risale
5) Hüseyin Yunus, age, sh 140-148
6) Hasan en-Nedvî, İslam Önderleri Tarihi, c 1 (İbn-i Teymiyye Serisi)
Yunus Hudayi
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2755 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3362 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3095 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6967 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6417 02 Ekim 2012 20:16

Alt 27 Temmuz 2009, 23:47   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart RE: 16.Haftanın Konusu Tekfir ve Tekfircilik Hastalığı

Buyrun sizi dinliyoruz efendim
Alıntı ile Cevapla
Alt 01 Ağustos 2009, 09:18   Mesaj No:3
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.108
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Standart RE: 16.Haftanın Konusu Tekfir ve Tekfircilik Hastalığı

Ey İnananlar! Allah yolunda yürüdüğünüz vakit, her şeyi iyice anlayın. Size, müslüman olduğunu bildirene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek: «Sen mümin değilsin» demeyin. Allah katında birçok ganimetler vardır. Evvelce siz de öyleydiniz. Allah size iyilikte bulundu, iyice araştırıp anlayın, Allah işlediklerinizden şüphesiz haberdardır.4/NİSA-94

Kim bir mümine kâfirlik isnat ederse bu onu öldürmek gibidir.”
(Buhari: 6105)


İBNİ TEYMİYYE
Herhangi bir kişiyi tekfir etmekten, fasık ve isyankâr saymaktan en çok sakınanlardan biriyim. Ben Allah’ın bu ümmetin hatasını bağışlamış olduğuna inanıyorum.”


İMAM- ŞAFİİ
Ben ehli heva ve bidatten hiçbir şahsın şahadetini reddetmem. Eğer bir meselede tekfiri gerektiren birçok vecihler yani ihtimaller varsa buna karşılık tek bir vecih bile tekfire mani olur.”

İMAMI AZAM
Bidatçilerin kusurlarından biri de birbirlerine kâfir demeleridir. Ehlisünnetin güzel tarafı da hata edince birbirlerini tekfir etmemeleridir

İMAM KURTUBİ
Bir kâfir imanı küfre tercih etmediği müddetçe nasıl ki mü’min olamazsa, mü’minde küfrü kast etmediği ve küfrü tercih etmediği müddetçe Müslümanların icmasıyla kâfir olmaz

Seyyid Kutub’un başta Fi-zılali’l- Kur’an olmak üzere, eserlerinde geçen bazı yorumlarından yola çıkarak üstadın “tekfirci” olduğuna dair iddialar, kardeş Muhammet Kutub tarafından kabul görmemiştir. Ağabeyine yapılan ithamların asla doğru olmadığını “O Müslümanları asla tekfir etmiyor; onun yaptığı tek şey Allahın hükmünü dile getirmekten ibarettir. Ağabeyinin, “bizler davetçiyiz, kadı değil” dediğini söylemektedir
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Ocak 2011, 09:46   Mesaj No:4
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Ben tekvirciyim o zaman arkadaş

[QUOTE=Ecrin;76744]TEKFİR MESELESİ VE SINIRLARI


Tekfir olayı, yani birinin veya bir topluluğun muhtelif sebeplerle İslam dairesinin dışında olduğuna hükmedip, ona göre muamele etme hadisesi İslam tarihinde ilk defa Haricîlerle gündeme oturmuş bir meseledir
Haricîlerle gündeme oturan bu mesele, ilmî, aklî, siyasî neticeleri bir kaç nesil devam etmiş sonunda ehl-i sünnet görüşüyle istikrara kavuşturulmuştur
Ancak tarihte olduğu gibi, tekfirde aşırılık eğilimini şiddet ve işkence ile bertaraf etme yanlış bir tutum olur Zirâ fikirler fikirlerle doğrultulursa ikna edici olacaktır Üstelik bu tekfir eğilimine onları iten sebepte de gözardı edilmemelidir Tekfirde aşırılık eğilimine saplananlar, toplumda gördükleri ahlâkî, ictimaî ve siyasî fesadın neticesi olarak buna meyletmektedirler Genelde bu eğilim sahipleri ümmetin ıslahına aşırı hırsın, aşırı bir tezahürü olarak ortaya çıkıyor ve hak yolun ölçülerinden sapıyorlar
Şu halde sahih itikada göre, tekfir sınırlarını belirlemeye çalışacağız (1)
Geçmişte tekfir meselesini genişçe ele alan alimlerimiz (İbn-i Teymiye, İmam Rabbani, İbn-i Kayyım, İbn-i Hacer gibi) ve günümüz önde gelen alimleri (Hamdi Yazır, Kardavi, S Kutup, Mevdudî, Said Havva) asla toplumu topyekûn tekfir etmemişler, ancak toplumun lügavî manada düştükleri bataklığa dikkat çekmişlerdir Düzendeki şirk ve küfr yapılanması ile topyekûn toplumu şirk ve küfürde görmek yanlış bir tutumdur
- Bir hükmün altında yaşamak ayrıdır, o hükmü kabul etmek, ayrıdır Bu sebeple “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenlerin kâfir olması” ancak o hükme inanmadığından dolayıdır Yoksa bir müslüman da günaha düşmekle yahut günahı emretmekle Allah’ın hükmü dışına çıkıyor ama yine müslümandır
- Tekfirde aşırılığa götüren bir hususta; “Kafire kafir demeyen kafirdir” hükmüdür Halbuki İmam-ı Azam bu fetvayı, açıkça kafir olduğu bilinen birisini o haliyle tasdik sadedinde söylemiştir
- Sonra toplumu mürted saymakta bu aşırılığın bir neticesidir Zirâ mürted saydığın zaman öncesini İslam saymak gerekir ki sonradan mürted olsun Adam zaten dinsiz ise nasıl mürted olsun
Bu aşırı eğilimlerin hüküm verdiği;
a) Krallar, sultanlar kâfirdir
b) Toplum müşriktir
c) Tasavvufçular kâfirdir
d) Bizim sözümüze katılmayan kâfirdir
e) Darü’l-İslam’da olmayan topluma kâfir gözüyle bakılabilir gibi hükümleri acaba hangi mezhep imamının eserinde bulabiliriz? (2)
Hem Kur’an-ı Kerim elinde sırf tevhid kırıntıları olduğu için ehl-i kitabı müşriklerden ayrı bir muameleye tabi tutmuştur Oysa günümüz toplumu tevhid noktasında avam seviyesinde bile ehl-i kitabın üstündedir (3)
Yakın zamanlarda bilhassa Hizbullah olayında görüldüğü üzere tekfirde aşırılık üzerine bina edilmiş hareket sahipleri, tağûtî müesseselerle ciddi mücadeleye giremedikleri gibi, hem onların emrinde istihdam olunmakta, hem de İslam aleyhtarı komplo hareketlere birebir malzeme olmaktadırlar Hizbullah’ın derin devlet siyasetine nasıl alet olduğu, PKK için nasıl bir maşa olarak kullanıldığı zahir olmuştur Onların bu ahmaklığa düşmeleri, sahih İslam anlayışının ötesinde aşırı bir eğilimle kendi toplumuyla ters düşmelerinden ve çatışmalarından başka bir şey midir?
Bu aşırı eğilim sahiplerinin itham ettiği, müslümanlar ise daha akıllı, metodlu ve ciddi çalışmalarla mesafe katederken, çileyi bunlar çekerken, sisteme maşa olanlar İslam’a taş attırmaktan başka birşey yapamamışlardır
Kardavi Zahira Fittekfir adlı eserinde bu yanlışlığa düşmenin sebebini şöyle anlatır:
“Haddi zatında zamanımızda hakiki küfr ve irtidat ehli çoğalmış, ellerindeki imkanlarla küfr ve ilhadlarını yayar olmuşlar, bazı dünya alimleri de onları bu tutumlarına rağmen müslümanlıkta zoraki tutmak için hoşgörü yarışına geçmişlerdir İslam’ın temel bilgilerini bile tam alamayan tekfir eğilimcileri ise, nassların bir kısmını ihmal etmişler, müteşabihata dalmışlar, küllî kaide dururken cüz’î kaideyi küllîleştirmişler, nassları yüzeysel olarak ele almışlar vb Halbuki bu durumun kâmil bir fetva için yeterli olamayacağı açıktır İhlas sahibi olmak yeterli değildir Ve bir çok sahih hadisle zemmedilen haricilerin hatasına düşmüşlerdir
İşte bu sebepledir ki, selef-i salihin ilim öğrenmeyi ibadet ve cihaddan önde tutmuşlardır” (4)
İbn-i Teymiyye konuyla alakalı olarak Mecmau’l-Fetava da der ki: “Herhangi bir kişiyi tekfir etmekten, fasık ve isyankâr saymaktan en çok sakınanlardan biriyim Ben Allah’ın bu ümmetin hatasını bağışlamış olduğuna inanıyorum”
Te’vil, fıska manidir Bir kişi çeşitli delillerle bir sünneti kabul etmese veya birisini küfürle itham etse mazurdur
Müctehidlerin dahi hataları da affedilmiştir
Cenab-ı Hak mü’minleri birbirine dost bilmiş, şefkat ve merhametle kaynaşmalarını emretmiş, parça parça olmalarını yasaklamışken, sırf zan ve hevaya göre bir grubu dost bilip diğerine düşmanlık beslemek caiz olur mu? İşte ne zaman insanlar emredildikleri şeylerin bir kısmını terketmişler, aralarında kin ve düşmanlık zuhur edip, parça parça olmuşlardır” (5) (Hüseyin Hunus, age, sh 140-148)
Bu ifadelerin sahibi İbn-i Teymiyye, bu hassasiyetindendir ki itikadî noktadan çok tenkid ettiği İbn-i A’rabiyi bile tekfirden kaçınmıştır (6)

Kaynaklar
1) Yusuf Kardavi, Zahira Fittekfir ([Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...])
2) Hüseyin Yunus, Tekfir Meselesi, sh 10-28
3) Hüseyin Yunus, age, sh 30-40
4) Kardavi, age, Risale
5) Hüseyin Yunus, age, sh 140-148
6) Hasan en-Nedvî, İslam Önderleri Tarihi, c 1 (İbn-i Teymiyye Serisi)
Yunus Hudayi



SELAM:

ECRİN ARKADAŞIM

Siz bu konuyu gündeme taşdığınız zaman ben bu sitenin (MEDİNEWEB FORUM) ismini dahi bilmiyordum.Bu çok hasas konuyu tekrar siz arkadaşlarımın görüşlerine sunmak isterim.Bu tekvir meselesi ve sınrları hususunda geniş bir yazı dizisi hazırlamak niyetindeyim.Sanırım bu hafta sonuna kadar bu yazı dizisini MEDİNEWEB FORUM da bütün arkadaşlarımın görüşlerine sunacağım inşallah.

ECRİN arkadaşım, sanırım bu yukardaki yazıyı Yunus Hudayi dan alıntı yapmışsınız.Eğer kendi görüşlerinizi de yazarsanız sevinirim.Sizin bu yayınladığınız yazı üzerine ben ilk itiraz ve görüşleri hakkımı arz etmek üzere konuyu tekrar tüm arkadaşlarımın görüşlerine sunmak ve konuyu başlatmak istiyorum.Allah,ın izni ile.

Yukardaki görüşler hakkında fikrimi beyan etmeden önce başımdan geçen bir anektodu izniniz ile anlatmak istiyorum.

Bir tarihte bizim bazı arkadaşlarımız,bazı arkadaşlarımızı gün be gün takip ederek onların günah ve hata işleyip işlemediklerini araştırmak için girişimler de bulunuyorlardı. Taki bu arkadaşları bir banka kapısında yahut müslüman kabul etmedikleri bazı esnafların dükkanların da yahut bu arkadaşlarının herhangi bir günahlarına tanık olduklarında bunları sohbet odalarına taşıyarak o arkadaşlarını bütün arkadaşları önünde rencide edecek şekilde eleştirir adeta sorguya çekerledi.Sorguya çekilen arkadaşlarda kendilerini savunmaya ve bulundakları bankada ne için gittiklerini müslüman olmayan esnafın yanında tebliğ için gittiğini vs savunma yaparlardı.Eğer bu savunmalarını düzgün yapamadıkları takdirde de tekvir edilirlerdi.

Şahsım ve bazı arkadaşlar ile birlikte bu işin yanlış olduğunu bu şekilde kendi kardeşlerini tekvir etmenin hastalık olduğunu anlatmaya çalışırdık.Gerçek tevhid inancına sahip kardeşlerimizin abidik kubidik gerekçelerle tekvir etmenin islam dini ile bağdaşmayacağını anlatmaya çalışırdık .Ecrin arkadaşım sanırım sizin bu yazıda vermek istediğiniz mesaj bu tarz düşünceler için olsa gerek.

Şimdi yapacağım açıklamayı kendi yazınızı tekrar okuyarak benin görüşlerimi anlamaya çalışır iseniz eminim benim meramımı daha iyi anlayacak ve bu yazımın yukardaki görüşü cevap niteliğinde olduğunu göreceksiniz.

Bir insan ya islamın içindedir ya da islamın dışındadır.Bu ikisinin ortası yoktur.Yani islam ile küfrün ortası yoktur.Kişi ya müslümandır yada kafirdir.Kafirlik genel bir sıfattır islam dışında olan bütün dinlerin ideolojilerin mensuplarının genel adıdır.
Tıpkı küfür kelimesi gibi.Küfür kelimesi İslamın zıddıdır.Bu sıfatın içine yahudiler, hiristiyanlar,putperestler,ateistler kısacası islam dışında kalan tüm din mensupları girer.


Tekvir meselesi ilk kez haricilerle birlikte islam dünyasına girmiştir demek,Kuran dan nasiplenmemek demektir.Bir kere dahi yüce kuran,ı açıp okumamaktır.Kuran,ı okumamıştır dan kastım Allah,ın şu kavli gereğidir.""onların gözleri var ama görmezler, onların kulakları var ama işitmezler,onlar gördüklerini okuduklarını işittiklerini sadece ve sadece sanmaktadırlar.""

Tekvir kelimesini tanımlarken yazar diyor ki birinin yada bir toplumun islam dairesi dışında olduğuna hüküm etmektir.Bu tekvir meselesini ilk kez hariciler gündeme getirmişlerdir diyor.Bu doğru bir görüş değildir.Tekvir kelimesini ilk kez dünyaya ilan eden Hz Muhammed (sav) dir.Putperest Mekke toplumuna yahudilere hıristiyanlara ve o an yeryüzünde yaşayan,yaşamayan bütün dinlere meydan okuyuyarak o dinlerin batıl olduğuna Allah tarafında kabul görmeğeyeceğine ve bu dinlere mensup kişileri yada bu dinlere mensup bütün toplumları kafirlik ve müşriklikle itham ederek bütün dünyaya haykırmıştır.Bu yazar eğer Kuran,ı okumuş olsa idi mekkede nazil olmuş kafirun suresini görecekti,demekki bu yazar Kuran,ı okumamıştır.

İslam geldiği ilk andan itibaren,küfür ile islam,hak ile batıl,müslüman ile kafir arasını çok net çizgilerle doğu ile batı ay ile güneş cennet ile cehennem kadar birbirlerinden ayırmıştır.


Yazar bu görüşlerine,ibn Teymiyye,ibn Kayyım,ibn Hacer,Seyyid Kutup,mevdudi gibi büyük zatlarıda alet etmek istemektedir.Gerçi FECR arkadaşımız daha geçmişe giderek imam Şafi-i,imam Azam,imam kurtubi yide bu düşünceye dahil etmektedir.Buna cevap vermeden önce bir şey anlatmak istiyorum.

Bir tv kanalını izliyordum baktımki akp den Burhan Kuzu ve karşısında da chp den Süha Okay tartşıyorlar.Konu anayasa değişikliği idi Süha okay durmadan, konuşuyor ha konuşuyor,Burhan Kuzu bir ara dayanamadı ve Süha Okaya "" yaw kardeşim susarmısın millet seni birşey söylüyor zanedecek"" demişti.Şimdi gerek Fecr arkadaşımın yazısı gerekse Ecrin arkadaşımızın yazısını okuyanlar birşey söylediklerini sanacak.

Arkadaşlar bu nasıl bir anlayış anlamak mümkün değil. Bu tür konulara dair takriben 1200 yıl evvel yaşamış alimlerimizin görüşünü alıp 2011 yılına taşıyarak bak bu alimde tekvir hususunda böyle düşünyormuş demek hiç mantıklı bir yaklaşım değildir.İmam Şafi-i hangi dönemin alimi olduğunu hepimiz biliyoruz.Ta imam Malik dönemine denktir ki İmam Şafi-i İmam Malikten de ders almıştır talebesidir.İmam Malik kimdir medineli bi alim olup tabiin dir yani sahabeyi görmüştür,yanlışım varsa düzeltin lütfen.

Seyyid Kutup ,İmam Şafi-i ,İmam Azam ve benim yaşadığım zaman arasında takriben hesap etmedim ama bin küsür sene vardır.İmam Azamın İmam Şafi-inin yaşadığı toplum ile benim yaşadığım toplum aynımıdır ki benim yaşamış olduğum toplum hakkında fetva versin.O güzide imamlarımız laikliğin tanımını yapabiliyorlarmı ?Ya kapitalizmi ya da sosyalizmi yada demokrasiyi kitaplarında bu sistemlerle iligili de fetvalar varmı arkadaşlar.Yok arakdaşlar yok.

Bu tarz konular kuranın sünnetin evrenselliği ışığında ancak kendi yaşamış olduğumuz zamana uyarlayabiliriz. Çünki onların yaşamış olduğu toplumlar islam şeriatı ile yönetilen toplumlar idi.Onların toplumlarında fısk vardı küçük günahlar vardı ve bazı harici kafalılar bu günahları işleyenleri tekvir ediyorlardı .İmamlarda bu fısk ve günahlardan dolayı müslüman olan bu kimselerin tekvir edilemiyeceğini dile getiriyorlardı.

Çağımızın alimlerinden de örnekler verilmiş ve bu alimlerin günümüz tağutlarını ve tağutların yandaşlarını tekvir etmediklerini dile getirilmiştir.bu da yanlış

Fecr arkadaşımızın vermiş olduğu alimlerimizin sözleri

İBN TEYMİYE
Herhangi bir kişiyi tekfir etmekten, fasık ve isyankâr saymaktan en çok sakınanlardan biriyim. Ben Allah’ın bu ümmetin hatasını bağışlamış olduğuna inanıyorum.”


İMAM- ŞAFİİ
Ben ehli heva ve bidatten hiçbir şahsın şahadetini reddetmem. Eğer bir meselede tekfiri gerektiren birçok vecihler yani ihtimaller varsa buna karşılık tek bir vecih bile tekfire mani olur.

İMAMI AZAM
Bidatçilerin kusurlarından biri de birbirlerine kâfir demeleridir. Ehlisünnetin güzel tarafı da hata edince birbirlerini tekfir etmemeleridir

İMAM KURTUBİ
Bir kâfir imanı küfre tercih etmediği müddetçe nasıl ki mü’min olamazsa, mü’minde küfrü kast etmediği ve küfrü tercih etmediği müddetçe Müslümanların icmasıyla kâfir olmaz

Seyyid Kutub’un başta Fizilal-il Kur’an olmak üzere, eserlerinde geçen bazı yorumlarından yola çıkarak üstadın “tekfirci” olduğuna dair iddialar, kardeş Muhammet Kutub tarafından kabul görmemiştir. Ağabeyine yapılan ithamların asla doğru olmadığını “O Müslümanları asla tekfir etmiyor; onun yaptığı tek şey Allahın hükmünü dile getirmekten ibarettir. Ağabeyinin, “bizler davetçiyiz, kadı değil” dediğini söylemektedir


Bu sözleri Fecr arkadaışımız nakl etmiştir orjinalini halini bilmiyoruz.Bu cümlelerin tabiki bir önü birde arkası vardır ama biz ona güveniyor ve bu sözleri o alimlerin söylediğini doğru kabul ediyoruz. İlk önce ibn teymiyeyinin cümlesine bir bakalım
Herhangi bir kişiyi tekfir etmekten, fasık ve isyankâr saymaktan en çok sakınanlardan biriyim. Ben Allah’ın bu ümmetin hatasını bağışlamış olduğuna inanıyorum.”
Burda ibn teymiye (amcam evet amcam diyorum çünki onu çok seviyorum Allah ona rahmet eyelesin) Allah,ın bu ümmetin hatasını bağışlayacağına inandığını ifade ediyor.Ben bu ümmetin bazı hatalarından dolayı (şirk yada küfür değil) tekvir edilmemesi gerektiğini söylüyor.Ümmet kelimesinden kastı müslümanlar olduğu kanısındayım.

İmam Şafi-i Allah rahmet eylesin dönemimde islam devleti hüküm sürmekte ve müslümanlar gayet rahat bir yaşam içerisinde idiler,bazı müslümanlar ileri giderek bir takım şehevi zevkler peşine takılmış bir takım haramlar işlemktelerdi, bunu fırsat bilen yahudi ve hıristiyanlar islama bidat ve hurafe şeyler enjekte etmekten geri kalmadılar.bu bidat ve hurafelere bazı müslümanlar da itibar etmeye başlamışlardı.İmam Şafi-i ben bunları tekvir edememem demiştir.

İmam Azam da aynı yönde fetva vermiş zaten takriben aynı dönemim alimlerindendirler Allah hepsinden razı olsun.


İmam kurtubinin sözü çok anlamlıdır islamdam kafirliğe geçiş ve kafirlikten islama geçişi mükkemmel bir cümle ile özetliyor.Her iki geçişte de ya küfür terki yapacak müslüman olacak yada küfrü tercih edip kafir olacak,bu cümlyeye öneceğiz tekrar.

Seyyid kutuba gelince o çağımızın alimlerindendir ki o diktatör bir rejim olan o dönemin firavunlarından (1950 li yıllar sanırım 1960larda şehit edildi) cemal abdül nasır tarafından şehit edilerek idam edilmiştir Allah yerini cennet eylesin inşallah. Ki benim müslüman oluşumda onun kitaplarının çok etkisi olmuştur.

Fecr arkadaşım eğer Muhammed kutup seyyid kutubu anlamış olsa idi onun çizgisinde olurdu.Muhammed kutup mısırın el-ezher ünüversitesinde dekanlık yapardı bir zamanlar şu anda ki halini bilmiyorum yaşayıp yaşamadığını da bilmiyorum.Fecr arkadaşım Muhammed kutubtan aktardığınız sözleri sizinde Seyyid kutup hakkında ki görüşleriniz olarak kabul ediyor ve diyorum ki Seyyid Kutup ile ilgili görüşlerimi beyan etmeden önce yazımın sonuna fizilal-il kurandan kendi cümlelerini aktararak şimdilik son vereceğim.

son söz:Bütün alimlerin ittifak ettikleri meseleyi şöyle özetleyebiliriz.Toplumlar sosyal,siyasal,inanç,değer ve yasama yargılarını kuran ve sünnet esasına dayalı olarak kabul edip bunu vicdanlarında ve günlük dünyevi işlerinde uyguladıkları taktirde bu toplumlar ve bu toplumları oluşturan bireyler her ne kadar şirk ve küfür olmamak şartıyla,bazı haramlar ve fısklar işlerler ise de ne bu toplumlar nede bu bireyler tekvir edilmezler.

Alimlerimizin bu doğru düşüncelerinin arkasına saklanarak

Günümüz toplumlarını onların yaşamış oldukları toplumlarla bir tutarak bak alimlerimiz kendi toplumlarını tekvir etmemişlerdir demek çok da adil bir yaklaşım değil kanımca.

Kendi anayasalarını dahi hiristiyan dünyasından alarak,bu yasalarla büyük insan topluluklarını idare etmekte olan,günümüz toplumlarının içinde bulundukları durumu kamufle etmek amacı ile bakın işte müslümanları tekfir ediyorlar sesleri inşallah amacına ulaşamaycaktır.

Arkadaşlar kuran sadece inanç ve ibadetlerle ilgilenen bir kitap olmadığını hepimiz bilmekteyiz.Helal ve haramlarla ilgili ceza hukuku ile ilgili aytlerle doludur bunu nasıl es geçebiliyoruz bunu anlamıyorum.

İslam kuran ve sünnet esaslarına dayalı bir dindir.Din ise toplumların hayatına ve inançlarına yön veren bir hayat bir yaşam tarzıdır.Kendi inanç sitemini Allah,ın kitabına fakat helal ve haramlarını ceza hukukunu ve siyasal oluşumunu hiristiyan dünyasından alan bir toplumun islam kabul edilmesi anşalır birşey değil doğrusu.

Yitiksevda arkadaşımız,bir makalesinde islam dini parçacı bir din değildir"bir bütündür" demişti çok doğru.

Şimdi şöyle düşünelim biz 2 erkek 1 kız kardeşiz babamızdan bize miras kaldı bu mirası almak için hukuken hakimin karşısına çıkmamız lazım.Hakim neye göre hüküm verecek söyler misiniz?Hiristiyanlardan ithal edilen dine göre mi hüküm verecek yoksa islam dinine göremi hüküm verecek?hangisi.

Eğer devlet yapısı islam esaslarına dayalı bir sistem ise,tabiki Kuran,a göre,yok eğer hiristiyan dinine göre ise e pardon yani,ben buna islam diyemem.Diyen varsa desin.

Allah erkeğe iki pay,kadına bir pay diyecek,hakim amca aman efendim oda neymiş kadınada erkeğede eşit pay verilcek diye hüküm verecek ve bu hüküm de uygulanacak bu tağutluktur.Allah,ın İlah sıfatının bir anlamıda kanun koyucudur.Ahzab suresi 36, maide 44-45-47 ayetlerine bakınız.

Anayasalarını şirk ve küfür üzerine inşa etmiş toplumların,adına müslüman dediği kardeşlerinin üzerlerine ,kendi ülkelerinde,yer vererek kendi askerleri ile bizzat harekata katılarak hiristiyan ve yahudilerle gece sabahlara kadar çoluk çocuk demeden binlerce bomba yağdıran,adına islam dediğiniz bu toplumları tekvir etmek onların islam olmadığını haykırmak eğer tekvircilik ise,

ben tekvirciyim o zaman arkadaş


وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط
(Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım
bir tağut'un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.)
""Şehid Seyyid Kutub""

ALLAHA EMANET OLUN
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Ocak 2011, 10:24   Mesaj No:5
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart şehit seyyid kutub

""YOKSA İSTEDİKLERİ,CAHİLLİYYE DÜZENİ MİDİR?KESİN İNANÇLILARA GÖRE ALLAH'IN VERDİĞİ HÜKÜMDEN DAHA İUİSİ DÜŞÜNÜLEBİLİRMİ HİÇ?""(MAİDE 50)

Cahiliyyenin anlamı bu ayette belirgin bir biçimde ortaya konuluyor.Cahiliyye Allah'ın belirttiği,Kuran 'da ifade edildiği üzere insanların insanlar için hüküm belirlemesi,insanın insana köle kılınması,Allah'a kulluğun bırakılması,Allah'ın İlahlığı'nın reddedilmesi ve buna karşılık,kimi insanların ilah kabul edilmesi ve Allah'a değil onlara tapılmasıdır.

olaya bu ayetin ışığında baktığımızda,cahilliyenin tarihsel bir süreçten ibaret olmadığını görüyoruz.Cahiliyye,bir olgudur.Geçmişte yaşanmış olan bu olguyla,bugün de yarın da yine karşılaşacaktı.Cahiliyyenin niteliği İslam'la çelişme,islam'a karşı olmalıdır.

Nereden ve hangi zamandan olursa olsun eğer insanlar ,tek bir konuda bile ödün vermeksizin Allah'ın şeriatına göre hükmediyorlarsa ,bu şeriatı benimsiyorlar ve ona gerçek anlamda teslim oluyorlarsa ,Allah'ın dinine mensup olmuş demektirler.Yok eğer ,beşer aklının ürünü olan bir şeriat,bir öğretiye göre hüküm veriyorlarsa hangi şekilde olursa olsun söz konusu öğretiye benimsiyorlarsa ,onlar cahiliyye sınıfındadırlar.Onlar ,öğretisi doğrultusunda hüküm verdikleri kişinin dinini benimsemiş durumdadırlar ,Allah'ın dinini değil!Allah'ın hükmünü istemeyen ,cahiliyye hükmünü istiyor demektir.Allah'ın şeriatini reddeden ,cahiliyye düzenini kabul ediyor ,cahiliyyeyi yaşıyor demektir.

ŞEHİD SEYYİD KUTUBA İTHAF OLUNUR
وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط

(Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım
bir tağut un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.)
""Şehid Seyyid Kutub""
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Ocak 2011, 14:28   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart

Hayri abi sunmuş olduğunuz hakikatler çok doğru yalnız gelin bir de şu boyutu ile düşünelim:

Allah resulü Muhammed (s.a.a) İslam ceza hukukunu ne zaman uygulamıştır ?

İslam ceza hukuku sosyal adalet sistemi oluştuktan sonra uygulama başlanmıştır...Yani öncelikle hırsızı yargılamak ve el kesmek yerine hırsızlığa sebep olan fiilleri ortadan kaldırma ile başlamıştır...Bu gün halihazırda var olan yaşam şartlarına göre insanları ele aldığımızda en büyük sorun yoksulluk adaletsizlik adam kayırma vb bir çok şey had safhaya ulaşmıştır insanlara dini anlatmaya çalıştığım zaman karşılaştığım en büyük sorun işşizlik açlık yoksulluk haksızlık adaletsizlik öne çıkmakta bu şahısların bu sosyal yaşam şartlarını düzeltmek ile başlanması gerektiğine inanıyorum bu sosyal sartlar adalet üzere sağlandıktan sonra insanların fiillerine göre değerlendirme yapılabilir....

Her zaman örnek verdiğim Hz Ömerin adalet anlayışı gerçek manada eşine rastlanmayacak bir anlayış üzere olmuştur Yoksulluğun had safhada olduğu bir dönemde Kur'ani emir olan El kesme cezasını sosyal imkanların oluşum sürecine kadar yasaklaması adilane bir davranış olup bizlerinde bu yöntem ile bakabilmemiz lazım...

Günümüzde şu vasıflara sahip olan İnsanları bir düşünelim?

Bir insan Etini satıyor ise bunun alt yapısını incelememiz lazım neden niçin sebeplerini irdelememiz lazım ?

Yada kendi zenginliklerini mazlumların sırtından sağlayanların bu kesime yapmış oldukları zulümler neticesinde ortaya çıkan inanç sorunlarını nasıl değerlendirmemiz lazım?

Ya da çok iyi bilirsiniz doğu güneydoğu halklarının yaşam şartlarını ve inanç kriterlerini babadan atadan vb duyumlar ile elde edilen bir inanç sistemi mensuplarına ne diyebiliriz?

Annemiz babamız namaz kılan oruç tutan vb Ameli ibadetleri yerine getiren kimseler ama Kurani esaslar ile baktığımda hiçte islam olmayan bir anlayış ile yapılmakta lakin onların anlayışı ile baktığımda saff Allah'a bağlı ve her tür fahşadan uzak bir inanç tağutu şirki vb bilmeyenlere ne diyebiliriz ?

Siz bu belirtmiş olduğum kriterler üzerinden bir değerlendirme ile cavp verin inşaAllah devamı gelecek konumuzun teşekkürler....
__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 09 Ocak 2011, 18:01   Mesaj No:7
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

selamun aleykum

Mevlüt arkadaşım konuyu başka bir boyutu ile lel almışsınız teşekkür ediyorum.
Size katılmamak mümkün değil.

İslam ceza hukuku adelet sağlandıktan sonra vuku (hayat) bulur diyorsunuz kesinlikle doğrudur.
bende diyorum ki bu adaleti sağlayacak olanda biz insanlarız.Bu adaletin yeniden vuku bulması için Allah bize tekrar peygamber gönderecek değildir. Bu sosyal adaleti ikame etmek her müslüman davetcinin üzrenie farz-ı ayndır.Ben sorunun yoksulluk yada adam kayırmacalık olduğu noktasında farklı düşünüyorum.

Bugün çok gelişmiş avrupa ülkelerini bir düşünleim kendi insanlarına son derece refah düzeyi yüksek bir hayat sunmaktalar hatta az gelişmiş toplumlara göre kendi insanlarına adaleti de daha iyi sunmaktalar.Fakat bu toplumlar ahlaken dejenere olmuş aile yapısı paramparça bir şekilde yeryüzünde mutsuz serseri mayın gibi dolaşmktadırlar.Ahlak çok önemli bir hayat gerçeğidir.Allah Peygamber efendimizin ahlakını överken bunun ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır.

Toplumlar ancak İsilam ahlakı ile ahlaklandıklarında mutluluğu bulacaklardır.

Şunda kesin kes hemfikiriz sosyal adelet olmadan islamın ceza huku hayat bulmaz bulmasınada imkan yoktur.Ben diyorum ki adı islam olan bu toplumlar islam ahlakı üzere değillerdir ne ferd bazın da ne de yönetimler bazında.Önce bu gerçeğin tesbitini yapmak gerektiğine inanıyorum.

Ben hep şunu vurgululamaya çalışıyorum önce teşhis sonra tedavi.yukarıda seyyid kutubun maide suresinin 50. ayetin tefsirini verirken amacım şuydu birincisini fecr arkadaşımızın muhammed kutupan tan nakl ettiği ifadeye cevap olsun hemde seyyid cahilliye ahlakının bertaraf edilmesinin tek çaresi yeniden peygamberin ahlakına geri dönmek olduğunu çok iyi vurgulamasıdır.

Biz önce beyinde bu ahlakı kabul edeceğiz sonra Allahın adaletine teslim olacağız onun şeriatna byun eğmedikçe kanun ve nizamlarını kendi nefsimizde ailemizde çevremizde yönetimlerimizde hakim kılmadıkça sizinde makalenizde bir kaç örnekle vurguladığınız gibi ahlaksızlık ortadan kalkmaz.Onun yüce adaletini ve bu ahlak kurallarını vicdanlarımızda yönetim biçimlerimizde hakıim kılmadıkça müslümanlık iddamız bomboş bir iddadan öteye geçmez.

Biz ya onun hükümlerini isteyeceğiz yada hıristiyanlardan itahal ettiğimiz cahilliye hükümlerini isteyeceğiz Bunun orta yolu yok inan Mevlüt arkadaşım.Doğu ve güney doğu insanları hakikten aç susuz bırakılmız bütün insanı haklarından mahrum edilmiş mazlum insanlardır.müslüman ahlakı her zaman mazlumun yanında yer almış ve almaya da devam edecektir.

Fakat şunu unutmayalım ben bu sitede yazdığım ilk günden bu yana hep şunu vurgulamaya çalışmışımdır.Kanun koyuculuk doğrudan Allahın ilahlık yetkisi ile alakalı bir durumdur insanların müslüman sıfatını alabilmelerinin tek yolu onu tek ilah olarak kabul etmekten geçer.Bunu şehit Seyyid Kutup çok güzel vurgulamış allah rahmet eylesin.AMİN


وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط
(Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım
bir tağut’un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.)
""Şehid Seyyid Kutub""


ALLAHA EMANET OL VE OLUN
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Ocak 2011, 00:01   Mesaj No:8
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

Selam

Bu ifadelerin sahibi İbn-i Teymiyye, bu hassasiyetindendir ki itikadî noktadan çok tenkid ettiği İbn-i A’rabiyi bile tekfirden kaçınmıştır
(Ecrin adlı üyenin yazısından alıntı)


İbni teymiyye nin Vahdet-i vücud risalesi kitabından alıntı

"1.:Onların sözlerinn esasını şu düşünce oluşturur.Allah hiçbirşeyi yaratmadı hiçbir şeyi varetmedi.Onlara ne herhangi biz özellik nede şekil verdi.Çünkü onun varlığından başka bir varlığın olmaması,kendi varlığını yaratıcısı ve zaatının var edicisinin bulunmasnın imkansız olmasını gerektirir.Bunu bilmek bilgilerin en açığı ve akılları en doğru gelenidir.İşte bu nedenle Allah şöyle buyuruyor.
**Yoksa onlar hiçbirşey olmadan mı yaratıldılar? veya yaratıcılar kendileri midir?**
(Tur suresi 52-35)
Onlar kendilerine bir yaratıcı olmadan yaratılmış olmadıklarını ve hiçbir şeyi kendi kendsisine yaratamıcağını biliyolar.Bu bilgileride bir yaratıcılarının olması gerektiğini ortaya koymaktadır.Bu kafir ve firevun karakterli dinsizlere göre Rabbin kutsal nefsinden başka yarattığı yoktan varettiği ve daha önce hçbir benzeri yokken düzenleyip ortaya koyduğu bir şey yoktur.Ancak onun kutsal nefsi yaratılmış, şekil verilmiş, eğitilip büyütülmüştür.Başka türlüsünü düşünmek akla uygun değildir.Bu ifadeler bütün din ehline ve düşünen kimselere göre en açık küfürlerdendir.

Bu sözler tamamen ibn-i teymiyye aittir.Herhangi bir ilave yapılmamıştır.

ibn-i teymiyyenin kitaplarını okuyan herkes bilirki onun vahdet-i vucudçular hakkında islamın kafirler için kullandığı terimleri nerdeyse hepsini kullanmıştır.ALLAH ibn-i teymiyye amcama rahmet eylesin
Bu alimlerimiz hakkında bilir bilmez konuşan insanlarada ALLAH HİDAYET VERSİN.


وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط


(Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım


bir tağut’un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.)


""Şehid Seyyid Kutub""
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Ocak 2011, 15:18   Mesaj No:9
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: 16.Haftanın Konusu Tekfir ve Tekfircilik Hastalığı



MÜZZEMMİL.10.Halkın söyleye bileceği gibi her ŞEYE SABIRLA KATLAN,ve onlardan en uygun bi şekilde uzaklaş[not buda hicretin farklı bi yönüdür kanatimce]


MEVLÜT BEY VE ABDÜLMELİK BEY

BENDEKİ KURANLARDA MÜZEMMİL SURESİ/10. AYETİN İLK CÜMLELERİNİ BU ŞEKİLDE ANLAMIYORUM
BU AYETİ MEAL OLARAK VERİRMİSİNİZ

ŞİMDİDEN TEŞEKKÜR EDİYORUM
Alıntı ile Cevapla
Alt 10 Ocak 2011, 17:28   Mesaj No:10
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: 16.Haftanın Konusu Tekfir ve Tekfircilik Hastalığı

ARKADAŞLAR BU ŞİİRİN GÜZELLİĞİNE BAKIN

BU LİNKTEN ŞİİRİ DİNLEYEBİLİRSİNİZ

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Cennet Sizin Neyinize Ulan!!!


Her gun aşura, her yer kerbela
Her yerde kan ve ölüm
Her yerde zulüm, mazlumlar
Mahzun biçare kalmışlar
Vahşet sağnağında
Yavrusunu basmış bağrına
Bir annenin yırtıyor gökleri feryadı
Sarsıyor gökdelenleri
Kuduste güneşin tutulduğu bir günde
Ağıtlar beddualar karışıyor mavzerlerin çığlığına
Kudüs sokaklarında şehadete ayarlı bir saatli bomba olsam
Ve savursam yahudi köpeklerini
Ve bu umutla kavrulsam kızgın çöller gibi
Tüm dünya müstazafları için
Mazlumlar hatırına yalnızca Onun adına
Onun adiyla hakkı huda aşkına kutlu nebi aşkına
Sabaha kadar ağlasam
Islansa yanaklarım
Düşsem şehid kanıyla sulanan topraklara
Ortadoğuda, Güneydoğuda
Kardaşlarım ateş hattında
Zulmün sıcağında kavrulan, ihanetlerle savrulan
Herşeye rağmen heybetli
Dağlarcasına dimdik ayakta
İnadına direnen,
Gözünü kırpmadan zulmün üstüne yürüyen
Doğrularla doğrulan
Kıyasıya kıyımlara
Ölesiye kıyamlarla karşılık veren
Şerefli bir ölümü
Esaret ve zillet altında
Yaşamaktansa
tercih eden gardaşlarım
Güneydoğuda kangölleri
Açmaz olmuş gülleri
İki dağ arasında sıkışmış kalmış
Masumların biçare yürekleri
Kapanmış yollar,
Yakılmış evleri
İşkenceler katliamlar
Perişan bir coğrafya
Yetmiş yıldır bu topraklarda katledilen masumlar
Bir kalemde geçilir
Silahlarla kusulan kanlar
Bir haberle ekilir
Gel gör ki yürekler işgal altında
Koskaca bir tarih ayaklar altında
Paramparça bir coğrafya
Ve üstünde bilinçsiz yığınlar
Seyirci konumunda
Yanlış soylemlerle insanları aldatan
Fikir yerine zehir üreten
Mazlumlara karşı köpüren
Gözleri zülme açık, mazluma kapalı
Diğerleri üç beş soysuzun tasasında
Gizli insan bozması
Hoşgörü, kardeşlik masalları
Yığınları aldatan Hâmânlar
Zalimlerle uzlaşıp
Tavizlerle yozlaşanlar
Ebu cehil gibi yaşayip,
Yezidlere dudak uçurtanlar
Bir de utanmadan arlanmadan
Hesapsızca cennet hesabı yapanlar
Yapmanız gerekirken yapmadıklarınıza ,
Soylemeniz gerekirken söylemediklerinize
Ve şu taptıklarınıza bir bakın ve utanın
Hak uğruna gözü yaşlı analar,
Şehadeti canından, malından alanlar
Sonuna kadar savaşanlar
İhsanda , iyilikte doğrulukta yarışanlar,
Gelecek nesillere kanları ile suladıkları
Topraklar bırakanlar
Allaha teslim olanlar
Hak uğruna egilen başlar
Huda uğruna kesilen başlar
Lehvi mahfuzda adları alim, adları şehit ,adları muvahhid,
Adları hizbullah ile yazılanlar
Darağaclarını, kahpe sehbaları, meydanları kanları ile dolduranlar dururken
CENNET SİZİN NEYİNİZE ULAN NEYİNİZE
YA EKSİZ İLAVESİZ UZSUZ UZLAŞMASIZ TAVİZSİZ ŞEKSİZ ŞÜPHESİZ
DOGRULARLA DOĞRULUR
SIRATI MUSTAGIM ÜZERE DOĞRULURSUNUZ
KARANLIK GEÇMİŞİNİZİ EŞİKTE BIRAKIR
ÜSTÜNE ARINMIŞ BİR RUHLA SAĞLAM BİR TÖVBEYLE
GELİRSİNİZ BU YOLA
YADA BU SEVDADAN VAZGEÇERSİNİZ ARKADAŞ
Ne bu çabalarınız ne bu ekdiginiz nifak tohumları
Ne bu çifte standartlarınız
Nede bu fani yasalarınız ...
Bu yolu yamultmaya yetmez arkadaş
Doğru yolda eğri ,
Eğri yolda doğru yürünmez
Alınacak bir emaneti güzelce geri vermek dururken asıl sahibine
Mal makam rutbe hasılı post yoluna kurban etmeyin nafile
Bunca vahşet ihanet ve ölümlerden sonra geriye
Bir şehide mersiye bir gerillanın ağıtı kaldı
Şu çatlayan dudaklarımda
Bitmeyen tükenmeyen bir sevda ki ağardı bu saçlarımda
Adını kanımla yazdım katil duvarlara
Ölmeyen öldürmeyen bir kavga ki bu öfkesiyle çatık kaşlarında
Boy boy delikanlılar saf tutmuşlar şehadet yarışında
Eğmemişler boyun dikilmişler soysuzun karşısına
Bir umut huseyni aşk mektebinin kapısında
Bir mahkum dunya ve karşısında sembolleşen kerbela
Ve biz kerbelayı seçtik
Susuz kalma pahasına

Hasan ENES
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
30.Haftanın Konusu ''SABIR'' Yitiksevda Hafta'nın Konusu 10 31 Mayıs 2012 11:16
28. Haftanın Konusu ****KULLUK**** Yitiksevda Hafta'nın Konusu 8 24 Şubat 2010 20:56
13. Haftanın Konusu (TAHRİF) Yitiksevda Hafta'nın Konusu 9 07 Temmuz 2009 10:37
12. Haftanın Konusu (EHLİBEYT) Yitiksevda Hafta'nın Konusu 6 01 Temmuz 2009 10:13
Haftanın Konusu MERVE DEMİR Hafta'nın Konusu 6 14 Mart 2009 23:36

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.