Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLAHİYAT-ÖNLİSANS -AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ.::. > 1.SINIF*Güz Dönemi* > İlk Dönem İslam Tarihi

Konu Kimliği: Konu Sahibi nurşen35,Açılış Tarihi:  11 Ağustos 2015 (19:05), Konuya Son Cevap : 10 Aralık 2017 (20:29). Konuya 16 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı35Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Ağustos 2015, 19:05   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Medineweb 1. Sınıf İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

Medineweb 1. Sınıf İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

1. Ünite



İSLAM ÖNCESİ ARABİSTAN ve ARAPLAR'DA DİNİ SOSYO-KÜLTÜREL HAYAT

Güney Arabistan'da Kurulan Devletler
1. Mainliler = MÖ. 1400-650 yılları arasında Yemen'de hüküm süren Main Krallığının merkezi San'a doğusundadır.

2. Sebeliler = Main devleti yıkılınca ortaya çıkan Sebe Devletidir. Merib şehri MÖ. 750 - 115 yılları arasında hüküm süren Sebeliler Himyeriler tarafından yıkılmıştır.

3. Himyeriler = Habeş Aksum krallığına bağlı bir ordu hakimiyetine son verilmiştir. Habeşistan'ın Yemen valisi Ebrehe büyük bir kilise yaptırarak Arapların hac için Kabe yerine buraya gelmelerini sağlamak istedi. Başarılı olamadı. Büyük bir orduyla Kabe'ye gelip yıkmak istedi. Daha sonra ülkeyi Sasaniler ele geçirdi.


Kuzey Arabistan'da Kurulan Devletler

1. Nabatiler = Filistin güneyinde Akabe körfezi ile Lut gölü arasında hüküm sürmüştür. Devletin merkezi Petra şehriydi. İmparator Trainus Nabati devletini ortadan kaldırdı.

2. Tedmürlüler = Suriye çölünün ortasındaki bir vahada yer almıştır. Başkent Tedmür'dür. 272 yılında Roma İmparatoru Avrelien bu devleti sona erdirmiştir.

3. Gassaniler = Arapların Kahtaniler koluna mensup Suriye bölgesinde Cefne b. Amr liderliğinde devlet kurdular . Bizans'ın yanında yer aldılar. Hz. Ömer zamanında Yermük savaşında (636) yenildiler, hakimiyetleri sona erdi.

4. Hireliler (Lahmiler) = Kuzey Arabistan'da kurulan bu devlet Hire hükümdarı Menazire'dir. Hz. Ebubekir döneminde Halid b. Velid tarafından fethedilmiştir. (633)

5. Kindeliler = Orta Arabistan'a Necid bölgesine geçmişler ardından Mezopotamya , Filistin ve Suriye'yi içine alan geniş bir alana yayılmıştır. İslam fetihlerine kadar Bizans'ın yanında yer aldı.

Cürhümlülerden sonra Mekke'ye Huzaa'lılar yerleşti. Putperestliği Arabistan'a sokan kişi Amr b. Luhay'dır.
Çok tanrıcılığa Politeizm denir.

Riyaset = Mekke'nin dini ve siyasi yönetimidir.

Hz. Peygamberimizin (sav) beşinci dereceden dedesi Kusay b. Kilab İslam dönemine kadar Mekke ve Kabe'de devam eden hizmetleri şunlardır;
Darünnedve = İlk kez Kusay tarafından yaptırılan kapısı Kabe'ye doğru açılan Darünnedve Kureyş kabilesinin önemli meseleleri görüşüp karara bağlandığı toplantı yeriydi. Ekonomik ,dini, hukuki , siyasi , sosyo-kültürel fonksiyonlar ifa etmektedir.

Kıyade = Reislik , önderlik , komutanlık

Liva = Kabileye ait muhafazasından sorumluydu.

Hicabe (Sidane) = Örtmek , birinin bir yere girmesine engel olmak. Kabe'nin bakımı kapısının ve anahtarının muhafazasından sorumludur. İç ve dış örtülerin korunması ve bakımı

Sikaye = Hacılara su temini görevidir.

Rifade = Hacıları ağırlama ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılanması görevi.

Kusay'dan sonra Mekke ve Kabe ile ilgili hizmetler büyük oğlu Abdüddar'a intikal etti. Abdümenafoğulları Abdüşems , Haşim, Muttalib ve Nevfel itibar bakımından üstün olduklarını bu görevlerin kendilerine verilmesini ileri sürdüler.
Anlaşmazlık çıkınca Kureyşliler üç gruba ayrıldılar. Beni Mahzum, Beni Sehm , Beni Cumah ve Beni Adi b. Ka'b Abdüddaroğullarının Beni Esed , Beni Zühre , Beni Teym b. Mürre ve Beni Haris b. Fihr Abdümenafoğullarının tarafını tutarken Beni Amir b. Lühey ile Beni Muharib b. Fihr tarafsız kaldı.
Abdümenafoğullarının oluşturduğu topluluğun üyeleri, bir kaba konulmuş güzel kokulu bir sıvıya ellerini batırarak Kabe duvarına sürdüler. Bundan dolayı onlara '' Mutayyebin'' (güzel kokulular) , yaptıkları ittifak ve yemine de '' Hilfü'l-Mutayyebin'' denildi.
Abdüddaroğullarının yeminlerine '' Ahlaf'' (yeminliler) , yaptıkları ittifaka '' Hilfü'l-ahlaf'' denilmiştir. Ayrıca bunlara kestikleri bir hayvanın kanını bir kaba koyarak ellerini batırıp yalamak suretiyle yemin ettiklerinden dolayı '' Leakatü'd-dem'' (Kan Yalayıcılar) , yaptıkları yemin ve ittifaka da '' Hilfü leakati'd-dem'' adı verilmiştir.
Kureyş kabilesi kanlı savaşdan son anda vazgeçip anlaşmaya varmışlardır.
Sikaye ve Rifade hizmetleri Haşim b. Abdümenaf'a ondan da oğlu Ve Hz. Peygamberimiz(sav)'in dedesi Abdülmuttalib'e geçti.
Haşim b. Abdümenaf ve kardeşlerinin çevre ülkeler nezdindeki girişimleri sonucu Mekke ekonomisi dışa açılmıştır.
(Kur'an-ı Kerim'de Kureyş (ilaf) suresindeki İlaf terimi bu tarihi olata işaret etmektedir)

Arabistan yarımadasının genelinde putperestlik hakimdi. Çeşitli put evleri, tapınaklar (beyt) inşaa edilmişti.
Putları hac için gelenlerin ilgisini çekmek için Kabe'nin etrafına dikerlerdi, sayıları 360'a kadar ulaşmıştı. Aynı zamanda hac mevsimi ' Eşhürü'l- Hurum'' denilen haram aylar (Zilkade , Zilhicce , Muharrem, Receb) bir barış ve esenlik dönemi olarak geçirirlerdi.
Cahiliye döneminde müşrik Arapların taptığı Mekke'de ve Arabistan'ın diğer bölgelerindeki putlar şunlardır;

Hübel = Kabe'de bulunan putların en büyüğüdür. Kırmızı akik taşından insan suretinde yapılmış, Amr b. Luhay tarafından Suriye'den Mekke'ye getirilirken sağ eli kırılmış, Kureyşlilerde ona altın el takmışlardır. Ezlam adı verilen fal okları Hübelin yanında çekilir sonucuna göre hareket ederlerdi.

İsaf ve Naile = Rivayete göre İsaf adlı erkek ile Naile adlı kadın bir gece Kabe'ye girip burada birleştikleri için taşlaşmış ve bunlardan biri Safa tepesine diğeri de Merve tepesine dikilmişti. Başlangıçta ibret için dikilen bu iki taş ,zamanla ibadet edilen putlar haline gelmiştir.

Lat = Taif'de yaşayan Sakif kabilesine ait olan bu put , dört köşe bir kaya parçasından ibarettir. Sakifliler onun etrafında Kabe gibi üzerinde örtü bulunan ve beytül rabbe denilen bir bina inşa etmişlerdir.

Menat = Mekke ile Medine arasında Kudeyb'e yakın Müşellel denilen yerde Hüzeyl kabilesine ait siyah bir kayadır.

Uzza = Nahle'de bulunan put, üç küme dikenli ağaçtan oluşmakta etrafına beytül uzza denilen bir ev yapılmıştır. Ayrıca beyaz bir taş olduğu bilinmektedir.

Mekke'de suk yani esvak adı verilen çarşı pazaryerleri mevcuttu. Bunların en eski ve büyüğü Hazvere çarşısıydı. Hac mevsimi ve haram aylarda kurulan panayırlara '' Esvakul Arap '' denilirdi. Arap kabileleri biraraya gelip, dostluklar kurulur, edebi konuşmalar yapılır ve şiirler okunurdu. Beğenilen şiirler Kabe duvarına asılırdı. Bu şiirlere '' el- Muallakat yada el- Mulakatüs-seb , yedi askı adı verilirdi. Bu panayırlardan önemli olanları şunlardır ;

Ukaz = Taif ve Nahle arasında Mekke'ye üç günlük mesafede Zilkade ayının başında kurulur, yirmi gün devam ederdi. Hz. Peygamberimiz (sav) Kus b. Saide'nin meşhur konuşmasını bu panayırda dinlemiştir.

Mecenne= Mekke yakınlarında Merruzzahran denilen yerde, Ukaz panayırından sonra Zilkade aynın son on gününde kurulurdu.

Zülmecaz = Araf'ta 6 km. mesafedeki Zülmecaz adlı yerde kurulan panayır, Zilhicce ayının ilk sekiz günü devam ederdi.

Hubaşe = Hicaz - Yemen kervan yolu üzerinde Receb ayının başında kurulan bu panayır, üç veya sekiz gün devam ederdi. Peygamber Efendimiz (sav) Peygamberlikten önce Hz. Hatice'nin kervanıyla bu panayıra gelmiştir.

Araplar tarihi açıdan iki büyük kısma ayrılır.
1. Arab-ı Baide ( Ad, Semud , Medyen , Amalika )
2. Arab-ı Bakiye ( Soyları devam eden Araplar)
a. Arab-ı Aribe = Kahtaniler olup anavatanı Yemen'dir.
b. Arab-ı Müsta'ribe ( Mütearribe) = Aslen Arap olmayıp sonradan Araplaşan kabilelerden meydana gelmektedir.

Cahiliye Dönemindeki Görevler;

Emvalül- Muhaccere = Kabe'deki putlara sunulan hediyelerin korunması ..
Kubbe ve einne = Kubbe, savaş zamanı bir çadır kurularak malzemelerin burada toplanması.
Ezlam = Fal oklarıyla ilgilidir. Bir işe karar vermeden önce evet ya da hayır diye fal okları çekerlerdi.
Nesi = Kameri takvimin (ay) şemsi takvimin (güneş) yapılan müdahaleyi ifade etmektedir.
Eşnak = Diyet ve cezaların uygulanması
Hakem ve kahinler = Yürüttüğü yargı görevleridir.
Sifare = Elçilik görevidir. Savaş ve diğer zamanlarda Mekke ve Kureyş'in kabilelerle ilişkileri bu görevi üstlenen kimse tarafından yürütülürdü.
Adiyy kabilesi adına Hz. Ömer Müslüman olmadan önce bu görevde idi.








[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]



hazırlayan nurşen35
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi nurşen35 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Gündem Korona Aşısı Gündem/ Manşetler Esma_Nur 6 1275 10 Aralık 2020 12:20
DHBT Muhteşem Özetler DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler nurşen35 4 1975 08 Aralık 2020 18:40
Kıssaları Hayatımıza Taşıyalım Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler nurşen35 1 768 08 Aralık 2020 17:46
TENKİD Serbest Kürsü nurşen35 0 715 08 Aralık 2020 12:44
Vitir Namazını Niye Kılıyoruz Biliyor musunuz... Namaz-Abdest-Teyemmüm nurşen35 0 796 04 Aralık 2020 13:56

Alt 11 Ağustos 2015, 19:25   Mesaj No:2
Medineweb Üyesi
*Hüzün* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:*Hüzün* isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 50423
Üyelik T.: 06 Ağustos 2015
Arkadaşları:2
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Niğde
Yaş:27
Mesaj: 83
Konular: 18
Beğenildi:53
Beğendi:120
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

Nurşen hocam,Allah razı olsun...Emeğinizi bizler nasıl öderiz...Hakkınızı helal ediniz...Allah yar ve yardımcınız olsun
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Ağustos 2015, 20:51   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

2. Ünite

HZ. MUHAMMED'İN PEYGAMBERLİK ÖNCESİ HAYATI


Hz. Muhammed Yüce Allah tarafından alemlere rahmet ve son Peygamber olarak gönderilmiştir. Kur'anı Kerim'de insanlığa en güzel örnek olduğu ifade edilmiştir. Mekke toplumunda Muhammedü-l Emin'dir adı.
Soyu yirmibirinci kuşaktan atası Adnan vasıtasıyla Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'e dayanmaktadır.

Hz.Muhammed'in Annesi Amine b.vehb Abdümenaf Kureyş kabilesinin zühre oğullarına mensuptur. Hz.Muhammed 'in babası kureyş kabelesinin Haşimoğulları koluna mensuptur.
Hz. Muhammed'in babası Abdullah akranları arasında çok beğenilen yakışıklı bir gençti. Yüzünde diğer gençlerde bulunmayan bir güzellik ve parlaklık vardı. Bunun Hz. Peygamberimize ait '' nübüvvet nuru'' olduğu kabul edilmektedir.
Rivayete göre Abdullah Amine ile evlendikten sonra alnındaki nur Amine'ye intikal etti. Çünkü nurun gerçek sahibi Peygamber Efendimize hamile kalmıştı.
Abdullah'ın babası Abdülmuttalib , Zemzem kuyusunu yeniden ortaya çıkarıp onardığı sırada Kureyş'in ileri gelenlerinden bazıları ona engel olmaya çalışmış, alaya alarak küçük düşürmek istemişlerdir. O sırada Haris'den başka oğlu olmayan Abdülmuttalib onlara karşı savunmasız bir durumda olduğundan on oğlu olursa birini kurban edeceğine dair adakta bulunur.
Bir süre sonra duası gerçekleşir , artık on oğlu vardır.
Adağını gerçekleştirmek için Hübel putunun önünde hangi oğlunu kurban edeceğini belirlemek için kura çeker en küçük oğlu Abdullah çıkar. Oğlunu kurban etmek yerine bir çözüm aramaya başlar ve kahin olan bir kadın Abdülmuttalib'e insan diyeti olan on deve ile Abdullah arasında kura çekmesini ve kura develere çıkıncao kadar deveyi kurban etmesini tavsiye eder.
100 deveyi kurban ederek adağını gerçekleştirir.
Abdullah Amine ile evlendikten sonra ticaret için Suriye'ye giden kafileye katılarak Gazze'ye gider. Dönüşte Yesrib'te hastalanır ve vefat eder.
Aynı dönemde Fil vakası, Ebrehe'nin Kabe'yi yıkma teşebüsü ve helakı gerçekleşir.
Peygamber Efendimiz (sav) doğduğunda bir kaç gün annesi, daha sonra da Ebu Leheb'in cariyesi Süveybe emzirdi. Ayrıca amcası Hz. Hamza ile de süt kardeşidirler. Daha sonra da süt annesi Halime'nin himayesine verilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) 6 yaşlarındayken Ebva denilen yerde annesi Amine vefat etti.

Kureyş kervanlarının düzenini sağlayan Hz. Muhammed in dedesi Haşim b. Abdülmenaf idi. Dedesi vefat edince Ebu Talib'in himayesine girmiştir.
-Kötülük yapmanın ve kan dökmenin yasak olduğu aylarda ki bunlar Zilkad Zilhice Muharrem ve Recep aylarıdır . Bu aylarda yapılan savaşlara Ficar savaşları denir. Ficar savaşları Kureyş Kinane ve Kays Aylam kabileleri arasında olmuştur. Savaşın nedeni Beni Kinane'den Berrad Kays'ın Hevazin eşrafından urve b. Utbe'yi öldürmesidir.
Mekke'de hac ve ticaret amacıyla gelen zayıf ve güçsüz kimseler çok defa haksızlık ve zulme uğramış, mal, can, ırz , namus güvenliği kalmamıştı. Gelen şikayet üzerine Peygamberimiz (sav) 'in amcası Zübeyr b. Abdülmuttalib bir toplantı düzenledi.
Hilfül Mutayyebin (güzel kokulular) katılmıştır.Gönüllülerden bir grup kuruldu. Hz. Peygamberimiz de bu grupta yer almıştır.
(20'li yaşlarda) Bu harekete '' Erdemli İnsanların Yemini '' '' Hilfü-l-fudul'' adı verilmiştir.
Bu anlaşma Abdullah b. Cüda'nın evinde yapılmıştır. Peygamber Efendimiz Ukaz fuarında Kus b. Saide'nin tevhid konuşmasını dinlemiş ve memnun kalmıştı.

Hz. Hatice Kureyş'in ileri gelenlerinden Huveylid b. Esed'in kızı olup soyu dedelerinden Kusay'da Hz. Muhammed (sav)'in nesebi ile birleşir.Annesi Fatıma bint Zaide'dir.
Peygamber Efendimiz mehir olarak 20 deve (480 veya 500 dirhem olduğuda söylenir) belirlemiştir. Hz. Hatice ile evliliği sırasında Hz. Peygamberimiz amcası Ebu Talib'in maddi sıkıntılarını hafifletmek için o sırada 5 yaşında olan Hz. Ali'yi yanına alarak bakımını üstlenmiştir. Ayrıca Zeyd b. Harise'yi de evlat edinmiştir.

605 yılında Hz. Muhammed (sav) 35 yaşında Kabe tamir edilmiştir. Duvarları tamamıyla yıkılmış Hz. İbrahim'in attığı temellere kadar inildi. Hz. Peygamber (sav)'in soy bağı olan kabileler şunlardır; Kinane , Abdümenaf , Haşim , Mudar..


-Hz.Muhammed'e emin mert güvenilir vefalı ve sözünde duran anlamında Muhammed ül-emin denmiştir.
-Hicaz savaşlarında Kureyş ve Kinane kabilelerinin komutanı Harb bin Ümeyye dir.


-Hz.Muhammed Amcalarından Hars veZübeyr İslamdan önce vefat etmiş ebu lehep ve ebu talip islamiyeti kabul etmeliş hamza ve abbas ise islamiyeti kabul etmiş amca larıdır.
-Bahira olayı bir rahibin ebu talibin ebu talibe yeğeninin yani Hz.Muhammed'in incilde gönderileceği vaad etilen peygamber olduğunu bildirmesi olayıdır.
Süleyman Çelebi'nin Peygamber Efendimiz için yazdığı mevlüt '' Vesiletün-necat'' Kurtuluş yolu'dur....










[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

hazırlayan nurşen35

nur aslan ve neslihan gök beğendiler.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 Ağustos 2015, 04:03   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

3. Ünite


İSLAM'IN MEKKE DöNEMİ


Hz. Muhammed'in (sav) Peygamberliği tarihin en önemli ve etkili olaylarından biridir. Elçilik göreviyle görevlendirilmeden önceki yıllarda Hz. Muhammed'in davranışlarında bazı değişiklikler ortaya çıkmaya başladı. Yalnız kalmaktan hoşlanıyor, Ramazan ayında Hira dağındaki mağaraya giderek düşüncelere dalıyordu. Vahiyden önce sadık rüyalar görüyor , Allah'ın selamı üzerine olsun Ey Allah'ın elçisi , şeklinde sesler duyuyordu.
40 yaşında vahiy tecrübesiyle karşılaştı. 27 Ramazan'da Hira mağarasında kendisine görünmeyen bir varlık göründü ve dehşete kapıldı. Cebrail isimli vahiy meleğiydi ve '' Oku '' emrini verdi.


Hz. Muhammed (sav)
'' Ben okuma bilmem '' dediğinde onu tutarak sıktı sonra yere bıraktı '' Oku '' dedi. Bu konuşma birkaç kez defa tekrar etti. Hz. Muhammed (sav) '' Ne okuyayım'' dediğinde Cebrail (as) şu ayetleri bildirdi.
'' Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı yapışkan bir sıvıdan yarattı. Oku, Senin Rabbin en cömert olandır. O kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir'' (Alak 96/1-5)
Hz. Muhammed (sav) korkuya kkapılarak oradan uzaklaşıp evine gitti ve üzerinin örtülmesini istedi. Hz. Hatice'ye daha sonra gördüklerini anlattı. Hz. Hatice eşini çok iyi tanıyordu. Onun iyi niyetli, dürüst , çevresine yardım eden bir insanın yaşadıklarının basit olaylar olmadığından emindi.
Bu yaşanılanları Hz. Hatice amcasıın oğlu Varaka b. Nevfel'e de anlatarak fikrini almak istedi. Varaka Hz. Muhammed'e görünenin Hz. Musa'ya gelen Cebrail melek olduğunu ve ümmetin Peygamberi olacağını söyledi. Hz. Peygamber'in nübüvvet öncesi ve sonrası hayatında güzel ahlaki özellikleri açısından önemli bir fark yoktu. Hz. Muhammed peygamber olmadan önce insanlarla iyi ilişkiler kurması , akrabalarına ve yoksullara yardım etmesi, sözünde durması ve güvenilir olması gibi sebeplerden dolayı Mekkelilerin takdirini kazanmıştı.

İlk vahiyden sonra günler geçmesine rağmen beklediği şey bir türlü gerçekleşmediği için Peygamber Efendimiz üzülüyordu. Bir süre sonra Cebrail (as) Duha suresini getirerek üzüntüsünü giderdi.
''Kuşluk vaktine andolsun, karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki, Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da. Muhakkak ki ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. Şüphesiz Rabbin sana ihsanda bulunacak ve sen de hoşnut olacaksın. Seni yetim bulup da barındırmadı mı?


Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da doğru yola iletmedi mi? Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi? Öyleyse sakın yetimi ezme ! Sakın isteyeni azarlama! Rabbinin nimetine gelince işte onu anlat'' ( DUHA 93/1-11) Hz. Peygamber '' Ey örtünüp bürünen , kalk da uyar. Rabbini yücelt. Nefsini arındır. Şirkten uzak dur.
(Müdessir 74/1-5) nazil olduktan sonra tebliğe başladı. Önce aile bireylerinden ve bazı akrabalarını İslam'a davet etti. Gizli tebliğ döneminde Erkam b. Ebül - Erkam'ın evinde toplanıyorlardı (615) Nübüvvetin 6. yılında Hz. Hamza Müslüman oldu. Mekkelilerin önemli bir çoğunluğu hem kabileci bir toplum olmanın gereği olarak hem de bir insanın Allah'ın elçisi olabileceğine inanmadıkları için Peygamberimizin (sav) getirdiği dini kabul etmediler.
Kuşkusuz bu tavrın atalarının dinine ve geleneğe olan bağlılıkları , yeni dinin Mekke'nin ekonomik hayatında önemli bir yere sahip olan ticarete zarar vereceğini düşünmeleri de etkili olmuştur.
Müşrikler toplum içinde statülerini kaybetmek istemiyorlardı. Müşrikler kendilerine liderlik yapacak kişinin zengin ya da güçlü olmasını isterlerdi. Peygamber Efendimiz (sav) zengin olmadığı gibi bir kabilenin lideri de değildi.

Ammar b. Yasir'in annesi Sümeyye ve babası Yasir uğradıkları işkence sonucu hayatlarını kaybeden ilk Müslümanlardı.
İslamın yayılmasını engelleyip Müslümanlara yönelik baskılar artınca Hz. Peygamberimiz (sav) nübüvvetin 5. yılında (615) Müslümanların bir kısmını Habeşistan'a gönderdi.


Habeşistan'a hicret eden Müslümanların çoğu Mekke'nin saygın ailelerine mensup insanlardı.
İlk göç edenler , onbiri erkek, dördü kadın olmak üzere on beş kişiden oluşuyordu.
Hicret edenlerin içinde Peygamber Efendimizin kızı Hz. Rukiyye ve damadı Hz. Osman'da bulunmaktaydı.
Habeş hükümdarı Necaşi ile görüşen ve Müslümanları temsil eden Cafer b. Ebu Talib'di.
Müşrikler Hz. Peygamberi engellemesi için amcası Ebu Talib'e baskı yapmaya başladılar.
Hz. Muhammed'in (sav) tarafdar bulmasına engel olamayınca Haşimoğullarının Peygamberimizi (sav) terk etmelerini sağlamak için sosyal, siyasi ve ekonomik ilişkilerini askıya alarak ambargo başlattılar.


Ambargo üç yıl sürmüş ve ambargoya ilk tepkiyi gösteren Peygamberimizin (sav) halasının oğlu Züheyr b. Ebu Ümeyye'dir.
Ambargo kalktıktan sekiz ay sonra amcası Ebu Talib, sonra da eşi Hz. Hatice vefat etmiştir. Bu iki yakınını kaybetmesi Peygamber Efendimizi çok üzmüş ve bu sebeple '' hüzün yılı- senetül -hüzn'' denilmiştir.
Hz. Peygamber (sav) Taif'e giderek burada yaşayan Sakif kabilesi mensuplarından destek almak istemiş yanına evlatlığı Zeyd b. Harise'yi de almıştır. Taif 'de destek görmedikleri gibi saldırılara maruz kalınca Mekkeli Utbe ve Şeybe'nin bağına sığındılar. Utbe ve Şeybe kardeşler köleleri Addas'la Hz. Peygamber'e (sav) üzüm gönderdiler.

Addas Peygamberimizle (sav) sohbet ettikten sonra Müslüman oldu.
Peygamber Efendimiz Mekke'ye dönünce şehirden birinin korumasına ihtiyaç duydu. Nevfeloğullarından Mu'tim b. Adi'ye Hz. Peygamberi (sav) himayesi altına aldığını müşriklere ilan etti.
Akabe biatı Medineli 6 kişinin 11. yılında Akabe mevkiinde Peygamberimizle (sav) görüşüp, Müslüman oldular.Birinci Akabe biatında Müslüman olan 10 Hazrecli ve 2'de Evs'li katılmıştı. (621)
Medineli Müslümanlara dinlerini öğretmek için Musab b. Umeyr'i Medine'ye gönderdi.
İkinci Akabe biatında Peygamberliğinin 13. yılında 622 ikisi kadın 75 Medineli Müslümanla Akabe'de görüştü.

Bu arada amcası Abbas'da müslüman oldu. İslamın Medineli Araplar arasında hızla yayılmasında Medinelilerin Mekkeliler kadar tutucu olmaması Yahudilerle ilişkileri sebebiyle dinler konusunda bilgi sahibi olmaları, kabile ileri gelenlerinden bazılarının erken Müslüman olması, Hz. Peygamberi (sav) aralarındaki kan davasını çözebilecek bir kimse olarak görmeleri ve İslamın insan ruhunu tatmin eden mesajının önemli etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Hz. Muhammed'in (sav) Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya yaptığı gece yolculuğuna İSRA, Kudüs'ten göğe yükselmesine de MİRAC denir. Hicretten 8 ay önce meydana gelmiştir.

Peygamber Efendimiz bir gece Kabe'de Hicr (Hatim) denilen yerdeyken Cebrail (as) gelerek göğsünü açtı, zemzemle yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurup kapattı. Hz. Peygamberi (sav) Burak adlı bineğe bindirip Beytülmakdis'e götürdü ve iki rekat namaz kıldıktan sonra semaya yükseldi.
Allah'ın (cc) huzuruna çıktığında beş vakit namaz farz kılındı..
Medine'ye ilk hicret eden Mahzumoğullarından Ebu Seleme'dir. Eşi Ümmü Seleme akrabalarının engellemesinden dolayı bir yıl sonra Medine'ye henüz Müslüman olmamış Osman b. Talha'nın refakatiyle kocasının yanına gider.
Peygamberimizin (sav) Medine'ye hicretini tehlikeli bulan müşrikler Peygamber Efendimize (sav) suikast girişiminde bulundular.
Hz. Muhammed' (sav) Hz. Ebubekir ile hicret ederken Diloğullarından müşrik Abdullah b. Uraykıt rehberlik etti.



Hz. Peygamber Peygamberliğinin 14. yılı 622 Pazartesi günü, Hz. Ebubekir , Sevr mağarasından ayrılarak Medine'ye doğru yola çıktılar. Kureyşlilerin Peygamber Efendimizi ölü ya da diri yakalayana ödül verecekleri haberini duyan Süraka b. Malik, yakalama girişiminde bulunduysa da başarılı olamamıştır.
Mızrağına bağladığı sarığıyla Peygamber Efendimize sancak açarak arazilerinden çıkıncaya kadar refakat eden Büreyde b. Husayb'dır.
Medine yakınında Kuba'ya ulaştı. Orada Külsüm b. Hidm'in evine misafir oldu. Peygamberimiz (sav) Yesrib'e giderken Ranuna vadisinde ilk Cuma namazını kıldırdı.

Peygamber Efendimiz hicretini sonlandırarak medine'ye ulaştı.
Hicret etmesi, Mekke'deki tebliğ imkanlarını sonuna kadar kullanmasından sonra gerçekleşmiştir. İslamın Medine'de hızla yayılası üzerine Allah Resulü Mekke'de ortaya çıkan sıkıntılı durumu aşmak için Medine'ye hicret ederek davete oradan devam etmiştir.
Medine'de Peygamber Efendimizin gelişiyle barış ortamı sağlanmış. Mekkelilerin Suriye taraflarına yaptıkları ticaretleri tehlikeye girmiştir.







[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


hazırlayan nurşen35
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 12 Ağustos 2015, 20:54   Mesaj No:5
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

4. Ünite


İSLAM'IN MEDİNE DÖNEMİ I

HUDEYBİYE'YE KADAR...








Hz. Muhammed'in (sav) Peygamberliğinin ve hayatının son on senesi Medine'de geçmiştir. Hz. Peygamber'in hicreti sebebiyle Yesrib, Medinetü'n-Nebi yani Peygamber Şehri , Mekk'den gelenler muhacirin (hicret edenler) , onlara kuçak açan Medineliler ise Ensar (yardımcılar) adını almıştır.
Medine içlerine doğru Ranuna vadisinde ilerlerken Cuma vakti geldiği zaman Salim b. Avf oğullarında Cuma namazını yaklaşık yüz kişi ile kıldı.
Medine'de mescide bitişik bir ev yapılıncaya kadar Hz. Peygamber (sav) Ebu Eyyub el- Ensar'ın
(Halid b. Zeyd) evinde misafir olarak kaldı.

Yesrib adı fesat anlamına gelen bir kökten geldiği için Peygamber Efendimiz (sav) hicretten sonra buraya hoş ve güzel anlamına gelen '' Tabe veya Taybe '' adlarını vermiştir.
Hicretten önce Yesrib'de Beni Kurayza , Beni Kaynuka ve Beni Nadir kabilelerinden oluşan Yahudiler, Güney Arabistan kökenli Arap kabilelerinden Evs ve Hazrec bulunuyordu.
Muhacirlerle Ensar'ın karşılıklı kardeşlik içinde yapılan anlaşmaya '' Muahat'' denir.
Mescid-i Nebevi , beş vakit namazı cemaatle kılınan ibadet yeri olduğu gibi, askeri işlerin görüşülüp bir karara bağlandığı yer, hastahane olarak ayrıca mescid elçilerinin kabul edildiği yer, Peygamberimiz (sav) Elçiler Sütunu (Üstüvanetü'l-Vüfud) adını taşıyan bir direğin önünde kabul ederdi.
Medine'de yaşayanlar durumu müzakere etmek için Enes b. Malik'in evinde toplantı yaptılar. Medine toplumunu yaşayanlar , birbirleriyle, yabancılarla ilişkilerini adli ve idari yapılarını fertlerin sahip oldukları din ve vicdan hürriyetini haklarını ve sorumluluklarını belirleyen 47 veya 52 madde olarak metin hazırladılar.
'' Kitab '' , '' Sahife'' ve '' Müvadea'' yani sulh antlaşması adını taşıyan bu belge günümüzde
'' Medine Anayasası'' , '' Medine Vesikası '' '' Medine Belgesi ve Sözleşmesi '' adını almaktadır .

Elimizde bulunan bu belge iki farklı bölümden oluşmaktadır. 1 ve 23 paragraflar Müslümanlarla ilgili konuları, 24 ile 47 paragraflarda Yahudilerle ilgili konuları ele almaktadır.
Medine Döneminde Bazı Önemli Gelişmeler;
Cuma namazı ve beş vakit namaz farz kılındı. Daha önce bütün namazlar ikişer rekat kılınıyordu.
Peygamber Efendimiz'in (sav) Medine'ye hicretinden 4 ay sonra mukim iken kılınan öğle, ikindi , yatsı namazları dört rekata çıkarıldı.
Hicretin ikinci yılı Şaban ayında Ramazan orucu farz kılındı. Fıtr sadakası verilmeye başlandı. Şevval ayının girmesiyle bayram namazı kıldırdı. Zilhiccenin onuncu günü Kurban Bayramı farz kılındı (namazı).
Hicretin birinci veya ikinci yılında namaz için ezan tesbit edildi. Ayrıca nüfus sayımı yapılmıştır.

İslam'ın Mekke döneminde on üç sene İslam'a onu getiren elçiye ve Müslümanlara düşmanlık eden, işkence yapan ve şiddet uygulayanlara aynı yolla karşılık verilmemiş ve onlardan intikam alma yoluna gidilmemiştir. Mekke döneminde nazil olan Kur'anı Kerim ayetlerinde Hz. Peygamber'e (sav) inanablara sürekli sabır tavsiye edilmiştir.
Medine döneminde (sav) ise savaşmak zorunda kalmıştır.
Hz. Peygamberin katıldığı bütün seferlere gazve, onun bizzat katılmadığı bir sahabinin kumandası altında gönderdiği askeri birliklere ise seriyye adı verilir.
İslam tarihçilerine göre Hz. Peygamber'in (sav) emir ve kumandasında yirmi yedi gazve, seriyyelerin ise otuz beş ile altmış olduğu konusunda farklı görüşler vardır.

Birer ay arayla meydana gelen ilk üç seriyye şunlardır;
1. Hicretin 1. yılı Ramazan ayında Hz. Hamza kumandasında '' Sifülbahr seferi''
2. Şevval aynda Ubeyde b. Haris'in komutasında '' Rabiğ seferi''
3. Zilkade ayında Sa'd b. Ebu Vakkas başkanlığında '' Harrar seferi''

Bedir Savaşından Önce Yapılan Gazveler ;
Ebva - Buvat - Bedru'l Ula - Zü'l Uşeyre'dir.

Mart 624'de Bedir Savaşı yapılmıştır. Arap yarımadasında büyük bir itibar ve güç kazanmasını sağlamıştır. Hz. Peygamber (sav) her şeyden önce esirlere iyi davranılmasını emretmiştir. Onlardan sadece ikisini, Ukbe b. Ebu Muayt ile Nadr b. Haris'i Müslümanlara yaptıkları ağır işkencelere karşılık olarak ölüme mahkum etmiştir. Ebu Cehil bu savaşda öldürülmüştür. Bu savaşın en önemli sonuçlarından biri de Uhud savaşına sebep olmasıdır.

BENİ KAYNUKA GAZVESİ = Medine'de Peygamber Efendimiz (sav) Yahudilerle anlaşmalar yapmış onlarla barış içinde yaşamak istemiştir. Kaynuka Yahudileri bu anlaşmaya aykırı hareket etmişlerdir. Ayrıca bir Yahudi tüccarı Müslüman bir kadına saldırınca İslam ordusu Hicretin 2. yılı Şevval ayı ortalarında savaşıldı. Savaşı kazanan İslam ordusu (15 gün sürdü) Kaynuka Yahudilerini (700 kişi) Suriye tarafına sürdü. Ganimetlerin beşte biri devlet hazinesine (Beytü'l-mal) ayrıldı. Geri kalanı gazilere paylaştırıldı. Kaynukalıların toprakları da topraksız Müslümanlara verildi.

SEVİK GAZVESİ = Ebu Süfyan öldürülen akrabaları için intikam almak istiyordu. Nadiroğulları Yahudi Sellam b. Mişkem'e gitti. Medine yakınlarında iki Müslümanı öldürdüler. Peygamber Efendimiz (sav) otuz süvari 120 yaya askeri birliğini Ebu Süfyan'ın peşine gönderdi. Ebu Süfyan sefere çıkarken yanına erzak olarak kavrulmuş un ( kavut / Sevik ) almıştır. Kaçarken torbalardan bir kısmını atmıştır. Kavrulmuş una nisbetle '' Sevik Gazvesi '' denildi.

KARKARATÜLKÜDR , ZU EMER ve BAHRAN GAZVESİ = Hicri 3. yılında Temmuz 624 Hz. Peygamber (sav) müşriklerin Medine'ye hücum edecekleri haberini alınca KARKARATÜLKÜDR denilen yere askeri birlikle (200 kişi ) gitti. Müşriker korkarak kaçtılar.
Yine Eylül 624'de müşriklerin Medine'ye saldıracakları haberini alan Peygamber Efendimiz (sav) 450 kişilik orduyla birlikte ZU EMER denilen yeregittiğinde müşrikler yine korkarak dağıldılar.
Bu olaydan iki ay sonra Süleym kabilesinin Müslümanlara karşı asker topladığını öğrenen Peygamberimiz (sav) 3 Kasım 624'de üçyüz sahabi Bahran'a gittiler. Müşrikler yine kaçtılar.

KAREDE SERİYYE = Hz. Peygamberimiz(sav) bir Kureyş kervanının Medine'nin doğusundan Suriye'ye gitmekte olduğunu öğrendi. Zeyd b. Harise idaresinde Necib'de bulunan Karede mevkiinde bu kervanı ele geçirerek Medine'ye getirdi.

UHUD SAVAŞI = Mekkeliler hem intikam almak için hem de Suriye kervan yolunu tehdit altından kurtarmak için harekete geçtiler. 3000 kişilik bir kuvvetle, Ebu Süfyan'ın komutasında Medine'ye doğru hareket ettiler. Orduda iki yüz atlı, altı veya yedi yüz zırhlı asker ve üç bin de deve vardı.
23 Mart 625 tarihinde gerçekleşen bu savaşta Hz. Hamza şehit düşmüştür. Uhud savaşında Müslümanlar yetmiş şehit verirken düşmana teslim olmamışlardır. Müşrikler yirmi iki ölü vermişlerdir.
Okçuların verilen emre uymamaları can kaybına sebep olmuştur. Ganimet elde etme arzusu, Allah rızasını kazanmanın ve Hz. Peygamber'e itaatin önüne geçmemelidir.

HAMRAÜLESED GAZVESİ = Uhud savaşından sonra müşrikleri Medine'yi istila edecekleri endişesiyle Peygamber Efendimiz 500 kişilik ordusuyla Haraülesed'e kadar takip etmiş (beş gün kalmışlardır) , müşrik ordusuda geri dönmeye cesaret edemeyerek Mekke'ye dönmüştür.

KATAN SERİYYE = Uhud savaşından sonra güçsüzleştiğini düşündüğü Müslümanlara Esed kabilesi Medine'ye saldırmaya karar verdi.
Ebu Seleme başkanlığında Müslümman ordusu Katan'a kadar ilerleyip etkisiz hale getirmişlerdir.

BİR'İ MAUNE FACİASI = 4 Temmuz 625'de Sa'saa kabilesi başkanı Ebu Bera Medine'ye gelerek Peygamber Efendimizle görüştü. İslam'a davet edildi kendisi kabul etmedi fakat kabilesine İslamı anlatacak kimseler gönderilmesini istedi.
Ehli Suffe'den yetmiş kadar kurrayı gönderdi. Bir'i Maune kuyunun yanında konaklayan kurralar Sa'saa kabilesinden Amr b. Tufeyl tarafından şehit edilmişlerdir.

RECİ VAK'ASI = Temmuz 625 yılında Safer ayında meydana gelmiştir. Adal ve Kare kabilelerine İslamı anlatmak için on kişiden oluşan bir heyet gönderildi. Mekke ile Usfan arasında Hüzeyl kabilesine ait Lihyanoğulları tarafından bazıları şehit edilmiş diğerleride Mekke müşriklerine satılarak orada şehit edilmişlerdir.

BENİ NADİR GAZVESİ = Peygamber Efendimiz (sav) duvar dibinde dinlenirken bir Yahudi üzerine taş yuvarlayarak şehit etmek istediği için Nadiroğullarıyla savaşılmış, Medine'den çıkmaya razı olmuşlardır.

BENİ MÜSTALİK GAZVESİ = Mustalik reisi Haris b. Ebu Dırar ile savaştılar (627) Mustalikoğulları yenildi ve reisin kızı Cüveyriye ile evlenen Peygamber Efendimiz (sav) bu kabilenin Müslüman olmasını sağlamıştır.
Bu savaşın sonunda Ifk hadisesi yani , Hz. Aişe'ye yapılan iftira olayı vuku bulmuştur.

HENDEK SAVAŞI = Ahzab savaşı adıyla da bilinir. Yahudilerden Beni Kaynuka ile Beni Nadir Mekke müşrikleri ile birleşerek Peygamberimizi (sav) öldürmeye teşebbüs etmişlerdir. Hz. Muhammed (sav) bunları Medine'den Hayber'e sürdü. Bu kabileler Mekke müşriklerine giderek savaş çağrısında bulundular.
Müşriklerin ordusu on bini geçti. Medine'nin çevresine Peygamber Efendimiz üç bin Müslümanla hendek kazmaya başladılar. Hendek yaklaşık 5500 m. uzunluğunda 9 m. eninde , 4,5 m. derinliğinde olduğu tahmin ediliyor.
Müşrikler bu hendeği geçemeyeceklerini anlayınca yahudiler Medine'deki Kurayza yahudileriyle anlaştı. Daha sonra iki ateş arasında kalan İslam ordusu düşman safhalarında bulunan Eşca kabilesinin reisi Nuaym b. Mesud İslamiyeti kabul ederek gizlice Peygamberimizin (sav) yanına geldi.
Yahudi - müşrik ittifakını bozdu. Kurayza kabilesini müşriklerle olmaktan vazgeçirdi. Başlayan fırtına Ebu Süfyan'ın ordusunu zor duruma düşürünce Mekke'ye döndüler.

KURAYZA GAZVESİ = Artık güvenirlilikleri kalmamıştı. Kalelerine çekilerek taşkınlık yapmaya başladılar. Sa'd b. Muaz'ın bu savaşda hakem tayin edilmiş , savaşın sonucunun hükmünü vermiştir. Ben Kurayza mensubu erkekler ölüm cezasına çarptırılmışlardır.

Hz. Muhammed'in (sav) hicreti Hicaz bölgesindeki önemli şehirlerden biri olan Medine'nin bu adı almasındaki nedendir.


NOT. Gazvelerin isimleri ve sırası ezberlenirse sınavda faydasını görürsünüz...






[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


nurşen35..
nur aslan beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Ağustos 2015, 02:24   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

5. Ünite

İSLAM'IN MEDİNE DÖNEMİ II

HUDEYBİYE ve SONRASI


Allah'ü Teala'nın yardımı Hz. Peygamber'in başarılı savaş taktikleri ve müminlerin sebatı sayesinde Hendek Gazvesi Müslümanların bir zaderine dönüştü. İslamiyet açısından Hendek Gazvesi önemli bir dönüm noktası oldu. Kureyş bu savaştan sonra Müslümanların üzerine saldırıda bulunamamıştır.

HUDEYBİYE ANTLAŞMASI = Bu antlaşma Mekke müşrikleriyle Hudeybiye kuyusu civarında yapılmıştır.
Hz. Peygamber (sav) hicretin 6. yılı Zilkade ayının ilk günlerinde ( Mart 628) gördüğü rüyasında ashabıyla birlikte Mekk'ye giderek Kabe'yi ziyaret etmişti. Bu rüya üzerine umreye gidileceği müjdesini vererek hazırlanmalarını söyledi.
Yola çıkarken silah almadılar , ayrıca kurbanlık 70 deve hazırlattılar. Hudeybiye civarına geldiklerinde Mekke'li müşrikler Kabe'yi ziyaret etme için bile olsa Müslümanları Mekke'ye girmelerine izin vermediler.
En sonunda Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Osman'ı nüfuzlu akrabası olduğu için müşrikleri ikna etmesi için gönderdi. Hz. Osman'ı da dinlemediler ve üç gün göz hapsinde tuttular. Hz. Osman'ın dönmemesinden dolayı Müslümanlar arasında şehit edildiği yayılınca Peygamberimiz (sav) artık buradan ölünceye kadar savaşılacağına dair Müslümanlardan biat aldı.
Bunu duyan müşrikler Müslümanlarla savaşmaktan çekindiler ve Hudeybiye antlaşması yapıldı.

(Nisan 628) Bu anlaşmaya göre;
1. Bu anlaşmanın süresi on yıldır. Birbirleriyle savaşmayacaklar.
2. Müslümanlar bu yıl Kabe'yi ziyaret edemeyip, gelecek yıl Mekke'de umre yapacaklar.
3. Mekke müşriklerinden İslamı kabul edip Medine'ye sığınanlar tekrar Mekkelilere iade edilecek
4. Diğer Arap kabileleri iki tarafdan birbiriyle ittifak kuracaklar.

Müslümanlara ihramdan çıkıp , kurbanlarını keserek Medine'ye dönmelerini söyledi. Müslümanlar Peygamberimize (sav) bu anlaşmadan memnun kalmadıklarını dile getirdiler.
Hudeybiye anlaşmasında Müslümanların aleyhine görünen sulh maddeleri onların yararına yönelik gelişmelere zemin hazırladı.
Mekkeli Ebu Basir isimli şahıs Müslüman olup Medine'ye gitmişti.
Anlaşma gereği kendisini geri götürmek üzere gelen iki Mekkeliye teslim edildi. Ancak o yolda onlardan kurtulmayı başarıp Kureyş'in ticaret yolu üzerindeki bir mevkiye giderek oraya yerleşti.
Bu durum mekke'de duyulunca Müslüman olan diğer Mekkelilerde onun yanına gittiler ve üç yüze kadar sayıları oldu.
Kureyş kervanlarının geçişini engellemeye başladılar. Mekkeliler Mekke'den medine'ye sığınan Müslümanların iadesi şartının kaldırılmasını teklif etmek zorunda kaldılar. Bir yıl dolunca Mekke'ye gidilip umre yapıldı.

Peygamber Efendimiz (sav) hicretin yedinci yılında davetini bütün insanlığa duyurmak için iki büyük devlete Bizans ve İran ve komşu ülkelerin hükümdarlarına mektup gönderdi.
Bizans imparatoruna elçi olarak Dıhye b. Halife el-Kelbi gönderildi.
İran Kisrası II. Hüsrev Perviz'e Abdullah b. Huzafe gönderildi.
Habeşistan'ın Necaşisine Amr b. Ümeyye ed-Damri gönderildi.
Mısır Mukavkısı'na Hatib b. Ebu Beltea gönderildi.

Mısır Mukavkısı İslamiyeti kabul etmese de elçiyi iyi karşıladı ve Mariye ve Sirin adında iki cariye göndermiştir. Peygamber Efendimiz Mariye ile evlenmiştir.
Busra emirine gönderilen elçi Gassanilerin Mute valisi Şurahbil b. Amr tarafından yolda yakalanıp öldürüldü. Bu olay Mute savaşının sebebi olmuştur.

HAYBER'İN FETHİ
Medine'de 150 km. uzaklıkta bulunan Hayber yahudilerin yaşadığı önemli bir şehirdi. Medine'den çıkarılan Beni Nadir yahudileri de buraya yerleşmiş , Müslümanlara karşı düşmanca bir politika izliyorlardı.
Mekke'deki müşriklerle Arap kabilelerinide dolaşarak Müslümanlara karşı onlarıda kışkırtıyorlardı. Fedek yahudilerini ve Gatafanoğullarını da yanlarına almaya çalışıyorlardı.
Bunu duyan Hz. Muhammed (sav) iki yüzü süvari , bin dört yüzü piyade , olan 1600 kişilik ordusuyla Medine'den hareket etti.
Bir sabah vakti Gatafanoğullarının Hayberlilere gönderecekleri yardımı engellemek için istikametteki yollara birlikler yerleştirildi. İslam ordusu Hayber kalesini kuşatmıştı. Peygamberimiz (sav) önce yahudileri İslam'a davet etti, kabul etmediler ve çok şiddetli çatışmalar başladı. En şiddetli çatışma Kamus kalesinde yaşandı.
Hz. Ali (ra) burada büyük kahramanlıklar gösterdi. (629) Çatışmalarda on beş şehit verilmiş buna karşılık 93 yahudi öldürülmüştü.
İslam devleti yine galip gelmişti.
Hayberliler ziraat işinden iyi anladıklarını öylüyerek topraklarında yarıcı olarak kalma teklifinde bulunmuşlardı. Peygamberimiz (sav) bu teklifi kabul etti. Yahudilerin yıllık tarım mahsülünün yarısını İslam devletine vereceklerdi. Bu arada Cafer b. Ebu Talib'de Necaşi'nin yanından dönerek Hayber'e gitti. Peygamber Efendimiz (sav) Hayber'in fethine ve Hz. Cafer'in dönüşüne çok sevindi. Bölgedeki diğer yahudilerde Hayberlilere tanınan sulh şartlarını istediler.
İslam devleti bunlarla savaşmadan himayeleri altına almış oldular. Bu arada Hayber'de bir kaç gün kalan Peygamberimiz'e (av) Zeynep adında bir yahudi kadın zehirlemek amacıyla kızartılmış oğlak eti getirdi. Efendimiz ilk lokmayı yutmadan fark etti. Fakat ahabilerden Bişr b. Bera zehirlenip vefat etti. Peygamber Efendimiz (sav) bu gazvede esir olan yahudi liderlerden Huyeyy b. Ahtab'ın kızı Safiyye ile evlendi.

UMRETÜ'L _ KAZA
Umre için hazırlık yapılmaya başlandı. 2000 kişi yanlarında 70 kurbanlık deve ile Mekke'ye doğru yola çıktılar. Büyük evinç içinde telbiye getirerek Mekke'ye giren Müslümanlar Kabe'yi görünce tekbir getirmeye başladılar. Resulullahın peşinden tavaflarını yaptılar. Ardından Safa ve Merve arasında sa'y yaptılar. Bilal Habeşi Kabe'nin damına çıkarak öğle ezanını okudu ve namaz kılındı. Daha sonra tıraş olup, kurbanlarını keserek ihramdan çıktılar. Umretül -kaza denilen umrelerini tamamlamış oldular. Bu umre esnasında Peygamber Efendimiz amcası Abba'ın baldızı Meymune ile son evliliğini yaptı.
Müşrikler tepe ve dağlara çekilerek Müslümanların umrelerini seyretmeye ve etkilenmeye başladılar.
Bu arada Halid b. Velid , Amr b. As, Osman b. Talha Medine'ye giderek Müslüman oldular.

MUTE SAVAŞI
Müslümanlar Bizans arasında yapılan ilk savaştı. Sebebi Hz. Muhammed'in (sav) Busra emirine gönderdiği elçi Haris b. Umeyr el- Ezdi'nin Mute'den geçerken hıristiyan Gassani emiri Şurahbil b. Amr tarafından şehit edilmesi.
Ayrıca 15 kişilik İslam devleti için Zatvatlah'a gönderilen heyette ok atılarak şehit edilmişti.
3000 kişilik ordu hazırlatıldı. Zeyd b. Harise komutanlık yaptı. Resulullah Seniyyetül- Veda tepesine kadar uğurladı. Bizans ordusu 100 bini aşmıştı. İslam ordusu büyük bir orduyla savaşa girdi. Sırayla Zeyd b. Harise , Cafer b. Ebu Talib , Abdullah b. Revaha şehit düşünce kumandayı Halid b. Velid ele aldı. Farklı bir taktik uygulamaya başladı. Sağdakiler sola , soldakiler sağa , arkadakiler öne , öndekileri arkaya alarak birliklerin Müslümanlara katıldığı izlenimini vermek istiyordu. Öyle de oldu. Kafirler savaşmaktan vazgeçtiler. Şehit sayısı 15 (629)

MEKKE'NİN FETHİ
Hudeybiye Antlaşması üzerinden iki yıl geçmeden Mekke müşrikleri anlaşmayı bozdular. Huzaa oğulları Resulullah'a (sav),Bekiroğulları Mekke müşriklerine katılmıştı. Bekiroğulları Huzaaoğullarından 23 kişiyi öldürdüler. Bunu öğrenen Resulullah Mekke müşriklerine ya Bekiroğullarıyla ittifaklarını bitirmek ya da ölen 23 kişi için diyet ödemelerini kabul etmezlerse savaşacaklarını bildirdi, önce redettiler.
Fakat sonra pişman oldular. Ebu Süfyan'ı anlaşması yenilemesi için Medine'ye gönderdiler. Ebu Süfyan'ın Resulullah'la (sav) evli olan kızı da Ümmü Habibe babasına destek vermedi. Peygamber Efendimiz (sav) bütün Müslüman kabilelerede haber göndererek Ramazan'ın ilk günlerinde Medine'ye gelmelerini istedi. 10bin kişiyle İslam ordusu Mekke yakınındaki Merrüzzahran vadisi geldiğinde her askerin bir ateş yamasını ne kadar kalabalık oldukları neticesini uyandırmaktı.
Mecbur kalmadıkça kan dökülmesini istemiyordu. Şehre güneyden giren Halid b. Velid bir grup müşriklerle çarpıştı. İki Müslüman şehit olurken 13 müşrik öldürüldü. 11 Ocak 630 yılında Mekke'ye girildi.
Resulullah Kabe'de acerülesved'i selamlayıp öptü. Devesi Kasva üzerinde elindeki sopa ile putları devirerek tavafını tamamladı. Kabe içindeki putlarıda temizletti. İslam'ın yayılışını hızlandıran Mekke'nin fethi ardından bir kaç gün Mekke'de kaldı.

HUNEYN GAZVESİ
Hevazin ve Sakif kabileleri Mekke'nin fethinden sonra sıra onlara geleceklerini düşünüyorlardı. Savaş hazırlığı yapmaya başladılar. Attab b. Esid'i Mekke valiliğine tayin ederek Resulullah (sav) Mekke'nin kuzeydoğusunda girişi Harem-i Şerif'e 36 km. uzaklıkta Huneyn vadisine hareket etti. Dört Müslüman şehit, müşrikler yetmiş kayıp verdi.

TAİF KUŞATMASI
Taif kalesi çok iyi korunuyordu. Debbabe ve Dabi denilen savaş araçlarını kullanan İslam ordusu çetin bir karşılık grdü. Taiflilerden Resulullah (sav) kendilerine sığınacak kölelerin azad edileceğini ilan etti. 20 civarında köle kaleden inmeyi başararak Müslümanlara katıldı. Kuşatma 1 ay sürdü. Daha sonra Resulullah (sav) Taiflilerin Müslüman olarak kendisine geri dönmeleri için dua etti.
Sakifliler İslamı kabul ettiler. Toplanan savaş ganimetleri beşte biri Beytül-mal'a ayrılıyor gerisi gaziler arasında paylaştırılıyordu. Kur'an'da '' Müellefe-i kulüb'' ( Kapleri İslamaısındırılmak istenenler) bu lütuf sayesinde samimi birer Müslüman olmalarını sağlamak hedefleniyordu. Cirane'de Hz. Peygamber'in (sav) yeni Müslüman olmuş Mekke eşrafına ganimetten bol hisse vermesi Ensar gençleri arasında kıskançlığa sebep oldu. Bunu duyan Resulullah (sav) Ensarları topluyarak şu sözlerle gönüllerini almıştır.
'' Eğer hicret şerefi ve fazileti olmasaydı muhakak Ensardan bir fert olmak isterdim'' dedi.


TEBÜK GAZVESİ
Medine'nin kuzeyinde 700 km. uzaklıkta Suriye ticaret yolu üzerinde Tebük Gazvesinin düzenlendiği zaman Saatül-Usre
(güçlük zamanı) , orduya ( Ceyşül -usre ) güçlük ordusu , gazveye de Gazvetül-usre ( güçlük gazvesi) denilmiştir.
Tebük Gazvesinin sebebi ; Bizanslıların Medine'ye saldırı için savaş hazırlığı yaptığı Suriye'deki Arap kabilelerin Bizans'a katılmasıdır (9 Ekim 630)
30 bin kişilik orduyla yola çıkıldı. Tevbe Suresi 38-40 nazil oldu.
Medine'de vekil olarak Hz. Ali'yi bıraktı. Tebük'e varıldığında haberlerin asılsız olduğu anlaşıldı. Bu arada Resulullah Eyle , Cerba , Ezruh yöneticileriyle antlaşmalar yaptı. Cizye ayeti ilk defa Tebük Seferi esnasında bu yerleşim merkezinde yaşayan yahudi ve hıristiyanlara uygulandı. Medine'ye dönmeye karar verildi. Kuba yakınlarında münafıkların toplanması için yapılmış fitne yuvası olan ''Mescid-i Dırar'' hemen yıkıldı.
Hac hicretin 9. yılında (631) farz kılındı. Fakat müşriklerde hacca geleceğini Kabe'yi çıplak tavaf edecekleri için hacca gitmedi.
Hz. Ebubekir hac emiri olarak görevlendirildi. Yola çıktıktan sonra Tevbe Suresi nazil oldu. Hz. Ebubeekir yoldayken Hz. Ali yetişip dört maddeden oluşan ültimatomu iletti.
1. Müşrikler Kabe'ye yaklaştırılmayacak
2. Kabe'yi çıplak tavaf yasaklandı
3. Müminlerden başkası Cennete giremeyecek
4. Önceden yapılmış anlaşmalar süresi doluncaya kkadar devam edecek. Müslüman olmadıkları için can güvenliği olmayacaktır.

Hicretin 10. yılında Ramazan ayında Kur'anı Kerim'i Cebrail (as) Resulullah'a (sav) iki kez tilavet ettirdi. Ramazan'ın on son gününde itikafa giren (sav) bu Ramazan son yrmi gün itikafa girmiştir.
Hac için herkesi haberdar etti. ( 23 Şubat 632)
Zülhuleyfe'de seferi namazı ( ikindi namazı) kılındı. Gece orada geçirildi. Sabah ihrama girildi. Resulullah (sav) buradan itibaren telbiye getirmeye başladı. O , Lebbeyk dedikçe dağ taş bu sesle yankılanıyordu. On gün sonra Mekke'ye ulaşıldı. Kabe tavaf edildi. Safa ve Merve tepelerinde sa'y yapıldı. 3 gün kalarak , 8 Zilhicce (terviye) günü Mina'ya hareket etti. Geceyi orada geçirdi.
Müzdelife'de zeval vakti Kasva'ya binen Resulullah (sav) Arafat vadisinin ortasına gelerek meşhur hutbesini okudu. Öğle ve ikindi namazları cem'i takdim ile kılındı. Akşama kadar dua ile meşgul oldu. Akşam üzeri Arafat'tayken Kur'anı Kerim'in son ayeti nazil oldu. ''Bugün size dininizi kemale erdirdim. Size olan nimetimi tamamladım. Ve size din olarak İslamı seçtim. ( Maide 5/3)
Resulullah güneş battıktan sonra devesi Kasva'ya binerek Müzdelife'ye geldi. Yatsı vakti girince akşam namazı ile yatsı namazını cem'i tehir ile birlikte kıldı , geceyi oarada geçirdi.
Bayramın birinci günü sabah naazından sonra el-Meşarül Haram'a geldi. Cemre-i Akabe'de şeytana ufak taşlardan yedi tane attı. Mina'ya gelerek yüzbini aşan ashabına bir konuşma yaptı. Hutbesini bitirdikten sonra her yılına 1 deve kurban ederek 63 kurban kesti. Diğerlerini Hz. Ali kesti. Resulullah (sav) tıraş olup ihramdan çıktı. Bir parça kurban eti yiyerek gerisini Müslümanlara dağıtılmasını söyledi.
Hz. Peygamber (sav) Kabe'ye geldi ve Tavaf-ı Sadr'ı yaptı. Zemzem kuyusuna giderek su içti. Mina''ya dönerek bayram günlerini geçirdi. Harem-i Şerif'e dönerek Veda Tavafını yaptı. Haccını yaparak Medine'ye doğru yola çıktı. (26 Mart 632)
Resulullah (sav) ilk ve tek haccı olmasıyla '' Haccatül-İslam '' açıklamış ve uygulamış olması bakımından ''Haccatül-Belağ'' İslam ahlakının hac ibadetiyle tamamlanmış olması dolayısıyla '' Haccetül- Kemal - vet -tamam '' denmiştir.
Müşrikler , Hudeybiiye anlaşması ile Müslümanların gücünü azaltmayı denemişler ancak başarılı olamamışlardır. Bu durum şu gelişmelerden anlaşılmaktadır.
a. Müslümanların sayısının artması
b. Mekkelilerin Hudeybiye anlaşmasında kendilerinin lehine görünen bazı şartların kaldırılmasını istemeleri

Huneyn Gazvesinin sonuçları ;
a. Alınan esirlerinin karşılıksız serbest bırakılması
b. Hevazin kabilesinin İslamı kabul etmesi
c. Taif halkının yalnız kalması
d. Ganimet dağıtımında müellefe-i kulüb uygulaması

Tebük Gazvesiyle ilgili ifadeler ;
a. Tebük seferinin adı , '' Gazvetül-Usre''
b. Sefer hazırlıkları kampanyasında en fazla yardımı Hz. Ebu Bekir yapmıştır.
c. Münafıkların bir kısmı sefere katılmamıştır.
d. Sefer çok sıcak geçen bir yaz mevsiminde düzenlenmiştir.

Hz. Peygamberimizin (sav) gelirleri; Kendisine sunulan hediyeler, ganimetlerin beşte birinden kendisine düşen pay, asker olarak aldığı hisse, arazilerden elde edilen gelir.

İslamda insanın sadece insan olması itibariyle bir çok hakkı vardı. Can , mal emniyetinin sağlanması din ve vicdan hürriyeti bunların başında gelir. Allah katında herkes eşittir. Üstünlük takva iledir. Resulullah'ın (sav) hicretin 10. yılında ashabıyla birlikte hacca giderek ilk ve son haccı olan Veda Haccını ifa etmiştir. Bu haccı sırasında yaptığı konuşmalarda İslam dininin en önemli ilkeleri veciz bir şekilde açıkladı. Temel insan haklarını dile getirdiği Veda Hutbesi sırasında ashabıyla vedalaştı.







[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


hazırlayan nurşen35
nur aslan beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Ağustos 2015, 01:59   Mesaj No:7
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

6. Ünite

HZ. PEYGAMBER'İN AHLAKI , ŞAHSİYETİ , AİLE HAYATI , SİYASİ ve ASKERİ KİŞİLİĞİ


Sevgili Peygamberimiz (sav) güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildiğini ifade etmiştir. Peygamber Efendimiz hem fiziki hem de ahlak yapısı itibariyle insanların en güzeli idi. Peygamber Efendimizin fiziki özelliklerine , bunların anlatıldığı edebi eser ve levhalara HİLYE denilmektedir. Fiziki görünüşü yanında ahlaki özelliklerine ve bu konuda yazılan eserlere de ŞEMAİL adı verilmektedir.

Hilye kaynaklarına göre Hz. Peygamber (sav) uzuna yakın orta boylu idi. Başı insanlar arasında hoş ve güzel sayılabilecek ölçüdeydi. Yüzünün rengi beyaz, gözleri siyah , kaşlarının arası açıktı. Kirpikleri sık ve uzun , sakalı sık, omuzları geniş, elleri ve ayakları itidal üzere idi. Saçı kumral, hafif dalgalıydı.

Güler yüz , bütün insanların kolayca anlayabileceği ortak beden dilidir.
Hz. Muhammed (sav) güler yüzlü ve tatlı dilliydi. Peygamber Efendimiz din kardeşini güler yüzle karşılamanın ve güzel söz söylemenin de sevap kazandıran bir iyilik olduğunu müjdelemiştir.
Temizliğe önem verir , ağız ve diş temizliğine dikkat ederdi. Gürültü çıkarmadan son derece dikkatli bir şekilde yürürdü, bakışlarıyla kimseyi rahatsız etmezdi. Allah'a (cc) hamd eder, O'nun adını anarak uykuya yatar, uyandığında yine Allah'a (cc) hamd ve şükrederdi.
Gerek giyim , gerekse ev eşyasında ihtiyacı karşılamaya sadeliğe, temizliğe ve tertipliğe özen gösterirdi.
Yemekten önce ellerini , yemekten sonra hem ellerini hem de ağzını yıkardı. Yemeğe besmele ile başlar , bitince Allah'a hamd ile şükrederdi.
İbadetlerini huşu üzere Allah'a gönülden bağlılıkla , samimiyetle ve sürekli olarak yapardı. Onun bu kulluğu, ihsan mertebesindeydi. Yani ibadetlerini Allah'ı görüyormuşcasına yerine getirirdi.

Namazını , haccını , umresini , orucunu , zekatını , kurban ibadetini , teheccüdünü ve diğer nafileleri hep aynı derinlikte ifa ederdi.
Peygamber Efendimiz zühd ve takva sahibiydi. Dünyevi ihtiraslardan uzak dururdu. Edebi hayatın önemini aklından hiç çıkarmazdı.
Hz. Peygamber'in Allah'a samimi kulluğu ve dini duyarlılığı, toplum hayatına engin bir tevazu olarak yansırdı.
Bir gün bir şahıs Peygamber Efendimizi ziyarete gelmiş, huzuruna girince titremeye başlamıştı. Bunu gören Peygamberimiz (sav) '' Arkadaş titreme. Ben bir kral değilim. Kureyş'den kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum'' diyerek muhatabını rahatlatmıştır.


Peygamber Efendimiz (sav) yumuşak huylu , ağırbaşlı ve sabırlıydı. Öfkesine galip gelir, intikam fikrinden uzak dururdu. Sevgili Peygamberimiz herkese eşit davranır, kimseye ayrıcalık yapmazdı. Hem Allah'a (cc) şükreden hem de gördüğü iyilikler karşısında insanlara teşekkür eden yüksek bir ahlaki kişiliğe ve şefkat , merhamet sahibiydi. Hoşgörülü ve bir kişide olumsuz bir durum görse onu düzeltirken şahsiyetini incitmemeye özen gösterirdi. İslamın yayılmasını engellemek için akla gelmedik zorluklarla karşılaştı. Fakat yılmadı, engelleri azim ve cesaretiyle aştı.
Hz. Ali (ra) diyor ki; '' SAvaşlarda Hz. Peygambeer kadar düşmana yaklaşan bir kişi olmazdı, nezaman savaş kızışıp da darlansak ona sığınırdık''.

Peygamber Efendimiz (sav) zulmün, haksızlığın, baskı , şiddet ve saldırganlığın önünde asla eğilmedi, korkmadı, yılmadı. Azim , kararlılık ve cesaretle , kahramanca mücadele etti.
Duyarlı, duygulu , doğru ve güvenilir ve cömertti.
Vefakarlıkta Peygamber Efendimizin ruhunu süsleyen erdemlerden biriydi.
Bir zamanlar Taif'den dönerken Korumak için Mu'tim Peygamberimizi müşriklere karşı himaye etmişti.
Mu'tim b. Adiy Müslüman olmamış ve Bedri savaşında öldürülmüştü. Mu'tim'in vefakarlığından hoşnut olmuş ve şayet Mu'tim sağ olsaydı ve benden esirleri isteseydi fidye istemeden hepsini serbest bırakırdım, dediği rivayet edilir.

Peygamberimiz (sav) İslamı yaymaya başladığı ilk günlerden itibaren gençlere değer vermiştir.
Hicretten önce Medine'ye gönderilen ilk öğretmen Muaz b. Umeyr'dir.
Zeyd b. Sabit Peygamberimizin isteğiyle İbranice , Süryanice ve diğer bazı yabancı dilleri öğrenerek yabancı konuklarla Peygamberimiz arasında tercümanlık yapmıştır.

Hz. Peygamber'in hanımlarından Hz. Aişe ve Hz. Hafsa İslamın özellikle hanımlara öğretilmesinde önemli hizmetler yapmışlardır.
Mescid-i Nebevi'yi inşa etmiş, bitişiğinde de Suffe Okulunu hizmete açmıştır. Muhacirlerle Ensar arasında sosyal birliği sağlama adına kardeşlik kurmuştur. Ensar Muhacirlere ekonomik alanda destek verirken, Muhacirler de onlara sabır ve fedakarlık tecrübelerini aktarmışlardır.
Resu-i Ekrem Medine'de bazı bölgeleri herkesin yararlanacağı park alanı ilan etmiştir, buradaki tüm canlıları şu sözleriyle koruma altına aldığını açıklamıştır; Ya Rabbi İbrahim Peygamber'in Mekke'yi haram ( korumaya alınmış yeşil alan) kıldığı gibi ben de Medine'yi haram kıldım. Peygamberimiz (sav) Taif şehri için önem taşıyan Vecc Vadisi'ni de korumaya almıştır.

Peygamber Efendimiz (sav) müminlerin iman bakımından en mükemmel ve ahlakça en güzel olabilmelerini de aileleriyle sağlıklı ilişkilerine bağlamıştır.
Peygamberimizin ilk eşi Hz. Hatice'dir. Tahire ünvanıyla tanınırdı . (saf , temiz )
Hz. Hatice'nin vefatına kadar başka bir evlilik yapmamıştır. Hz. Peygamberimizin çeşitli gayelerle evlendiği hanımlar ; Hz. Sevde, Hz. Aişe , Hz. Hafsa , Hz. Zeynep bint Huzeyme , Hz. Ümmü Seleme , Hz. Cüveyriye,
Hz. Zeynep bint Cahş , Hz. Ümmü Habibe , Hz. Safiyye , Hz. Meymune ve Hz. Mariye'dir.
Peygamberimizin eşleri müminlerin anneleri '' Ümmehatü'l- mü'minin'' olarak kabul edilir.

Hz. Peygamberin evliliklerinde çeşitli hikmetler vardır. Hz. Aişe Hz. Ebubekir'in kızı, Hz. Hafsa Hz. Ömer'in kızıdır. Bu hanımları İslami hizmetleri olmuştur. Hz. Ümmü Habibe ve Hz. Sevde Habeşistan'a göç etmiş olanlardır. Peygamberimiz bir kısım evlilikleriyle bazı kabilelere dostluk mesajı vermek istemiştir. Necid bölgesinin en büyük kabilelerinin kızları Hz. Zeynep bint Hüzeyme ve Hz. Meymune'dir. Hz. Cüveyriye (Mustalik kabilesi ) ve Hz. Safiyye (Yahudi kabilesi ) ile evliliği ise siyasi amaçlıdır.
Zeyd b. Harise'den boşanan Zeynep bint Cahş ile evliliği ise Cahiliye döneminde evlatlık öz çocuk olarak gören anlayışa karşı İslam hukukunda yeni bir ilkenin uygulanması şeklinde olmuştur.

Peygamber Efendimiz eş ve çocuklarıyla ilgilenir , gezintiye çıkar, bayramlara aile fertleriyle katılırdı. Spor amaçlı yürüyüşe çıkar, bazen Hz. Aişe ile koşu yarışı yapardı.

Peygamber Efendimizin çocukları ; Hz. Zeynep , Hz. Rukiyye , Hz. Ümmü Gülsüm , Hz. Fatıma kızları , erkek çocukları Kasım ( Ebü'l -Kasım) , Abdullah Hz. Hatice'den olan evlatlarıdır.
İbrahim Hz. mariye'den olan oğludur. Oğulları küçük yaşta vefat etmiştir.
Hz. Zeynep Peygamberlikten 10 yıl önce doğdu. Teyzesi Hale bint Huveylid'in oğlu Ebü'l-As b. Rebi ile evlendi.Bedir'de müşrikler tarafında savaşan kocası esir düştü, serbest bırakılırken Peygamber Efendimiz kızının Medine'ye dönmesini şart koştu.
Hicret yolundaki Hz. Zeynep'i bir müşrik bineğinden düşürdü ve karnındaki evladını da kaybetti. Daha sonra Ebü'l-As Müslüman olarak Medine'ye döndüğünde çok geçmeden Hz. Zeynep vefat etti.
Hz. Zeynep'in Ümame ve Ali adında iki çocuğu vardı. Ali çok küçük yaşda ölmüştü.
Hz. Rukiyye Hz. Zeynep'ten üç yıl sonra dünyaya gelmişti. Hz. Rukiyye ve Hz. Ümmü Gülsüm Ebu Leheb'in iki oğluyla nişanlanmışlardı. Nübüvvetten sonra nişan bozuldu. Hz. Rukiyye Hz. Osman'la evlenerek Habeşistan'a hicret ett. Daha sonra Medine'ye döndüğünde rahatsızlanarak vefat etti. Abdullah adında bir çocuğu vardı ancak o da küçük yaşda vefat etti.
Hz. Osman Ümmü Gülsüm'le evlendi fakat o da Medine'de vefat etti.
Hz. Fatıma Hz. Ali ile yuva kurdu. Bu evlilikten Hasan , Hüseyyin, Muhassin, Ümmü Gülsüm ve Zeynep adında beş çocuğu dünyaya geldi. Peygamberimiz Hz. Fatıma'ya (ümmü ebiha) yani, babasının annesi derdi. Hz. Fatıma Peygamber Efendimizin vefatından altı ay kadar sonra vefat etmiştir.
Torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i çok severdi. Cennet gençlerinin beyefendileri olduğunu söylerdi.

SİYASİ VE ASKERİ KİŞİLİĞİ
İkinci Akabe biatında 9'u Hazrec'den , 3'ü Evs'ten olmak üzere 12 kişiyi hicretten sonra Medine'de oluşturacağı siyasi organizasyonun ilk temsilcileri olarak tayin etti. Böylece teşkilatlanmada ilk adım atılmış oldu. Kuba'da Müslümanların varlık ve bağımsızlığının sembolü olarak ilk mescidi bina etti. Beni Salim b.
Avf yurdundan geçerken Ranuna vadisinin ortasına varıldığında ilk Cuma hutbesini okudu ve namaz kıldırdı. Muhacir ve Ensar arasında kardeşliği kurmak suretiyle ilk Müslüman siyasi birliği oluşturmuş oldu.
Müslümanlar dışında şehrin sakinleri olan Yahudi ve başka inanç sahiplerini de adalet ve insaf ölçülerinde kapsayacak hukuki bir metin ortaya koydu. Medine Vesikası adı verilen bu sözleşmeyle karşılıklı ilişkiler , görev ve sorumluluklar , haklar açık bir şekilde belirlenmiştir.
Kurulmakta olan yönetimiz amacı, yeryüzünde düzen ve huzurun, Hakk'a teslimiyet ve hukukun üstünlüğüyle adaletin sağlanması idi.

Bunun için sosyal hayatı ayakta tutacak tüm hukuki ve ahlaki değerlerin korunması , iyiliğin yayılması , kötülüğün önlenmesi , danışma ( müşavere ) , sosyal adaletin gerçekleştirilmesi, devletlerarası ilişkilerin kurulması, din ve vicdan hürriyeti, ehliyet ve liyakata önem verilmesi yönetimin temel ilkeleri olmuştur.
Peygamberimiz (sav) yönetim ilkelerinden biri halkın işlerinin hızla ve kolaylıkla yürütülmesidir. Bunun için ;
'' Kolaylaştırınız , zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz'' talimatını vermiştir.
Kamu görevlilerin uygulamalarıyla ilgili olarak Peygamberimizin yaptığı bir dua bu açıdan önemlidir.
'' Allahım, her kim Müslüman toplumun bir işini üstlenir de güçlük çıkarırsa sen de ona meşakkat ver, her kim de merhametle davranıp kolaylık gösterirse sen de ona merhamet et''
Peygamber Efendimiz (sav) Kur'an'da yer alan '' emanetlerin ehline verilmesi'' prensibini kamu görevlilerinde önemle uygulamıştır.

Hz. Peygamber (sav) zenginlerin dini, sosyal , mali sorumluluklarının gereğini yerine getirmelerini isterdi.
Peygamberimiz (sav) döneminde beytülmal (hazine) gelirlerini humus denilen ganimetin beşte biri, Müslümanlarla anlaşmalı gayrimüslimlerden can, mal güvencesi ve inanç hürriyetinin sağlanmasına karşı belirli kurallara göre alınan cizye, Müslümanlardan alınan zekat ve toprak mahsullerinin zekatı olarak bilinen öşür oluştururdu. Bunlar amil denilen vergi memurları tarafından toplanırdı.

İslam insanların barış içinde yaşamalarını esas alır ve müminleri hep birden barışa davet eder. Temel hak ve özgürlükler engellendiği takdirde savaşa izin verilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) düşmanla savaş konusunda şu uyarıyı yapar;
'' Düşmanla savaşı arzu eetmeyiniz. Aksine Allah'tan sizi harp felaketinden korumasını isteyiniz. Fakat düşmanla karşılaşınca da sabrediniz ve biliniz ki, Cennet mücahidlerin kılıçlarının gölgesi altındadır.







[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


hazırlayan nurşen35
nur aslan beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ağustos 2015, 19:35   Mesaj No:8
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

7. Ünite

HZ. EBU BEKİR DÖNEMİ


Müslümanların ilk halifesi olan Hz. Ebu bekir Miladi 573 yılında Mekke'de dünyaya geldi. Kureyş kabilesinin Teymoğulları koluna mensuptur. Babasının adı, Osman olup Ebu Kuhafe adıyla tanınmıştır. Annesi Ümmü'l-Hayr Selma bint Sahr'dır.
Hz. Ebu Bekir'in Cahiliye dönemindeki adı Abdü'l- Kabe idi. Müslüman olduktan sonra Resulullah adını Abdullah olarak değiştirdi.O Allah Resulünü'nün Cehennemden azat edildiğini müjdelemesi sebebiyle
'' Atik '' , Peygamberimizin peygamberliğini ve getirdiği haberleri tereddütsüz kabul etmesi sebebiyle de
'' Sıddik'' olarak tanınır..Hz. Ebu Bekir kendisi hayatta iken bütün aile fertleri İslama girmiş tek sahabidir.
Gençlik ve olgunluk döneminde ticaretle uğraştı. Ticaretten elde ettiği kazancının büyük bir kısmını dini için harcadı.

Hz. EbuBekir Müslüman olan ilk sahabi olduğundan Kabe yanında ibadet edip Müslümanlığı müşriklere duyurmaya çalışırken ağır saldırıya uğramıştır.Hz. Ebu Bekir Mekke'de olduğu gibi Medine döneminde de çok kısa süreli görevler dışında sürekli olarak Hz. Peygamberin yakınında bulundu. Bütün seferlerde ve savaşlarda yanında yer aldı. Beni Mustalik (Müreysi) Gazvesinde (627) Muhacirlerin sancaktarıydı. Tebük Seferinde (631) Müslümanların en büyük sancağını taşımak ona nasip oldu.
Hz. Ebu Bekir hicretin dokuzuncu yılının mevsiminde Allah Resulü adına hac emiri olarak görev yaptı. Allah Resulünün vefatına kadar Mescid-i Nebevi'de Müslümanlara namaz kıldırdı, onun vefatından sonra da ilk halife seçildi.

Hz. Muhammed'den sonra devlet başkanlığını ifade eden hilafet , birinin yerine geçmek, yerini doldurmak , vekalet veya temsil etmek anlamına gelmektedir.
Hz. Ömer'in halifeliğinden itibaren halife kelimesinin yerini '' emirül-müminin'' almıştır. İslam tarihi süresince
Müslümanlara namaz kıldırma hizmeti anlamındaki imametten ayırmak amacıyla devlet başkanlığına imamet-i kübra veya imamet-i uzma denilmiştir.Resulullahın vefatından sonra Medineliler Beni Saide Çardağı adı verilen toplantı yerinde Müslümanların yönetimine istekli olduklarını açıkladılar. Ensarın adayı Hazrec reislerinden Sa'd b. Ubade'yi önerdiler.

Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir Ensarın dindeki faziletini, Müslümanlar arasındaki değerini ve Hz. Peygamber'e yardımlarını vurguladıktan sonra diğer Arapların halifelik konusunda ancak Kureyş'e itaat edeceklerini , Müslümanların birliğini koruyabilmek için o günkü şartlarda Kureyşli bir kişinin göreve getirilmesinin uygun olacağını söyledi.
Halifelik seçiminde yanında bulunan Hz. Ömer ve Hz. Ebu Ubeyde'yi işaret ederek herhangi birinin halife olabileceğini açıkladı. Bunun üzerine her ikisi de bu görev için en uygun adayın Hz. Ebu Bekir olduğunu söylediler. Haşimiler ise Hz. Peygamber'e daha yakın Beni Haşim kolundan birini Hz. Ali'yi halife olmasını daha uygun görüyorlardı. Hz. Ebu Bekir'in halife seçilmesinde belirleyici unsur, o dönemin tarihi, siyasi ve sosyal gerçekleridir.

Zamanın şartlarında Kureyş'den başka bir kabilenin Arap toplumunu kuşatması mümkün değildi. Kureyş kabilesinin gücü ve etkinliği bütün topluluklar tarafından kabul edilmiş durumdaydı. Buna karşılık Araplar nazarında Medineli ensarın etkisi son derece sınırlıydı. Ortaya çıkan bu gelişme halifelik meselesinin dönemin sosyo-politik durumuna işaret eder.
Arap kabilelerine göre güçlü, iktidara yakın ve yatkın olduğu siyasi, içtimai, iktisadi ve dini yönden Kureyş'e rakip olabilecek bir kabilenin bulunmadığı açıktır.
Hz. Ebu Bekir'i halifeliğinin en önemli problemi olan ridde olayları ile bunun hemen ardından başlatılan fetih hareketleri de Müslümanlar arasındaki hilafet tartışmalarını gündemden düşürdü.

Hz. Ebu Bekir Usame b. Zeyd komutasındaki orduyu sefere gönderdi. Hz. Peygamber dört bin kişilik bu orduyu Mute seferinde şehit düen Müslümanların kanını yerde bırakmamak için hazırlamış , komutanlığını da Usame b. Zeyd'e vermiş , ancak hastalığı ağırlaştığı için gönderememişti.

Hz. Ebu Bekir , bu itirazlara karşı çıktı ve bu komutadaki orduyu cepheye göndereceğini kesin bir dille ifade etti. Hz. Peygamberimizin vefatından sonra İslam toplumunun karşı karşıya geldiği en önemli sıkıntılardan biri ridde adı verilen dinden çıkma ve isyan hareketleridir.

Ridde kelimesi ve ondan türemiş olan irtidat sözcüğü , sözlükte bir şeyden dönmek, vazgeçmek , yüz çevirmek , gidilen yoldan geri dönmek anlamlarına gelir. İman ettikten sonra dinden dönenlere mürted denir. Riddenin başlangıcı Peygamber Efendimizin dönemine kadar uzanır. Beni Müdlic kabilesinden Esved el- Ansi, Beni Hanife'den Müseylime , Beni Esed'den iise Tuleyha b. Huveylid gibileri peygamberlik iddiasıyla isyan başlatmışlardı. Bunlara mütenebbi denilmektedir.

Ridde olaylarında Medine yönetimine isyan edenlerin bir kısmı sahte peygamberlerin (mütenebbi) etrafında toplanıp tamamen Müslümanlık dairesi dışına çıkarlarken (irtidat) diğer bazıları ise İslam üzere kalacaklarını, ancak zekat vermeyeceklerini ilan etmişlerdir.

Hz. Ebu Bekir döneminde Müslümanların bütünlüğünü tehdit eden ridde olaylarının dini ve siyasi nedenleri vardı.
Hz. Peygamberin vefatına kadar Arap Yarımadasında siyasi birlik sağlanmış olmakla birlikte , esas anlamıyla bir İslamlaşma gerçekleşmemiştir. Çünkü kabilelerin İslama girişleri üzerinden çok az bir süre geçmiş, onların dine inanışları yüzeysel boyutta kalmıştır.
Anlaşılıyor ki, Arap kabileleri siyasi varlıklarını koruma gayesiyle İslama girmiş görünmüşlerdi. Bunun kanıtı olarak şu olayı örnek verebiliriz.

Hz. Peygamberimize gelerek Müslümanlığını açıklayan Fezare reisi Uyeyne b. Hısn, daha sonra ridde olaylarında yakalanarak Medine'ye esir olarak getirilmişti.Peygamberlik iddiasında bulunanların etrafında toplananlar da onların peygamberlik idialarını değil, daha çok siyasi kimliklerini dikkate almışlardır.

Ridde olaylarında etkin olan siyasi sebepten asıl kastedilen şey, kabilecilik düşüncesi, yani asabiyetidir.
Ridde olaylarında Arap kabileleri dini yükümlülükleri kabul etmekle birlikte zekat vermeyi redediyorlardı. Ridde sebepleri arasında ekonomik sebeplerin de rol oynadığı düşünülebilir. İslam dininin temel şartlarından olan zekat ibadeti, o dönem içinde devlete tabi olanlar tarafından bir itaat sembolü olarak görülüyor bu sebeple hem ekonomik hem de siyasi bir anlam taşıyordu.


Hz. Ebu Bekir zekat konusunda gösterilecek ihmalin, Müslümanların siyasibirliğini tehdit edeceğini anladığı için bazı kabilelerin zekattan muaf tutulma isteklerini geri çevirmiştir.
Hz. Ebu Bekir (ra) riddenin Müslümanların varlığı ve bütünlüğünü tehdit etmesi üzerine bu hareketleri bastırmak amacıyla askeri hazırlıklara girişmiştir.
Peygamberlik iddiasında bulunan yalancılardan Tuleyha, Hz. Muhammed'in (sav) vefatından sonra Esed , Gatafan ve Tayy kabilelerinden tarafdar toplayarak isyan başlatmıştır. Necid bölgesi Büzaha'da toplanmış bulunan Tuleyha taraftarlarıyla karşı karşıya geldi (632)
Şiddetli çarpışma sonucu mağlup olan Tuleyha , Gatafan ve Esed kabilesine sığınarak yeniden İslama girdiğini ilan etti.
Halid b. Velid Tuleyha'nın etkisiz hale getirilmesinden sonra Secah ve onu destekleyen Beni Temim üzerine yürüdü.
Temim birlikleri Butah denilen mevkide mağlup oldu.
Secah , Yemame'ye giderek burada peygamberlik iddiasında bulunan bir başka sahtekara katıldı. Destek verdiği bu yalancı Müseylime idi.
Müseylime, Yemame bölgesinde yaşayan Beni Hanife kabilesi liderlerindendir.
Hz. Peygamberimiz (sav) hayattayken peygamberlik iddiasında bulunmuş, Efendimizin (sav) vefatın sonrada sahtekarlığını ve isyanını artırarak sürdürmüştür.
Hz. Ebu Bekir ona karşı İkrime b. Ebu Cehil'i , ardından sa Şurahbil b. Hasene'yi gönderdi. Halid b. Velid'in de gelmesiyle birlikte düşman üzerine büyük bir saldırı gerçekleştirildi. Akraba savaşı denilen bu savaş Bedir savaşından sonra o güne kadar yapılan savaşların en şiddetlisiydi. Müseylime ve pek çok tarafdarı öldürüldü.
Bu savaşta şehitleri sayısı 2200 kişi olup, bunların 700'ü Kur'an hafızıydı.
Bu arada Bahrey'n 'de yaşayan Bekir b. Vail'de isyan etmiş, Halid b. Velid Bahreyn 'deki isyanı da bastırmıştır.

Arap kabilelerin ridde hadiselerine katılma sebepleri;
İslam dinini tam benimsememiş olmaları
Eski inanç ve alışkanlıklarını terk etmemeleri
Bağımsızlıklarına düşkün olmaları
Zekat ödemeyi kabul etmemeleri.

Arap Yarımadasında peygamberlik iddiasında bulunanların yoğun faaliyet gösterdikleri bölgelerden biri de Yemen'dir.
Burada erken dönemde peygamberliğini ilan eden Esved el- Ansi ,İslam tarihinde riddeyi başlatan ilk şahıs olarak kabul edilir.
Arap Yarımadasındaki ridde hareketleri bastırılarak Müslümanların siyasi hakimiyeti yeniden sağlanmıştır.
Hz. Ebu Bekir dönemindeki askeri hareket Irak ve Suriye bölgelerinde gerçekleşmiştir. Bu da Müslümanların Bizans ve Sasani İmparatorlukları ile aynı anda karşı karşıya gelmesi demekti. Suriye bölgesi Bizans'ın, Irak bölgesi Sasanilerin elindeydi.

Arapların fetihlerdeki başarıları, birinci derecede İslami eğilime bağlıdır. Rahmet dini olan İslamı insanlara ulaştırmak (ilay-ı kelimetullah) arzusudur. Bizans ve Sasani devletlerinin iç zayıflık sebebi olan mezhepler arası mücadele, etnik çatışma , vergi adaletsizliği , uzun savaşlar sonunda yorulma gibi hususlar Müslümanların galibiyetine yardım eden birer unsurdu, esas etmen ise Arapların İslamla kazandıkları manevi güçlerdi.

Irak Fetihleri

Hz. Ebu Bekir'in halifeliği döneminde Hire bölgesinde Farslar ile Araplar birbirlerine karşılıklı saldırılar düzenliyorlardı.

Bunlardan Arap asıllı Müsenna b. Harise eş- Şeybani İranlılarla olan mücadelesinde daha da güçlenmek için Medine'ye geldi ve Hz. Ebu Bekir'den kendisinin Sasanilerle savaşmak üzere görevlendirilmesini istedi.
Halid b. Velid komutasında Irak cephesindeki ilk hedeflerine ulaşan Hz. Ebu Bekir 13. hicri yılın başında (634) Irak cephesinden Suriye'ye sevk kararı aldı. Halid'in yardımcısı Müsenna b. Harise, Sasanilere karşı ele geçirilmiş olan toprakları savunmayı ve İran hedeflerine yeni seferler düzenlemeyi sürdürdü.

Suriye Fetihleri

Halife, bir tarafdan Irak'a göndediği ordularla İran ile aralarında bulunan Arap bölgesini kontrol altına almayı planlarken diğer taraftan da Suriye seferleriyle bölge çevresindeki Hıristiyan Arap çemberini yarmaya, bu sayede Müslümanların Araplar dışındaki milletlerle yakın temasa geçmelerini sağlamaya çalışmıştır.
Sefer için gerekli hazırlıkların tamamlanmasından sonra Müslüman ordular, hicretin 12. (633) yılından itibaren Suriye topraklarına girip, farklı bölgelerde karargah kurdular. Buna göre Ebu Ubeyde b. Cerrah , ''Cabiye '' Yezid b. Ebu Süfyan '' Belka'' , Şurahbil b. Hasene '' Ürdün '' , Amr b. As da '' Arebe''ye ordusunu yerleştirdi. İmparator Herakleios kardeşi Theodoros kumandasında büyük bir orduyu bölgeye gönderdi. Halid b. Velid'in ordusuyla birleşen diğer Müslüman orduları Ecnadeyn (Ecnadeyn Muhaberesi) bölgesinde Bizansla şiddetli çarpışmalar sonucunda Müslümanların galibiyetiyle sona ermiştir. (634)

Hz. Ebu Bekir , fetihleriyle ilgili özellikleri;
Irak fetihlerini ilk kez Müsenna b. Harise başlatmıştır
Halid b. Velid hem Irak hemde Suriye cephesinde savaşmıştır
Müslümanların fethettikleri Suriye bölgesi Bizans'ın elindedir
Ecdaneyn, Müslümanların doğrudan Bizans'la yaptıkları ilk büyük savaştır.

Ecnadeyn Muharebesinin meydana geldiği günlerde Hz. Ebu Bekir hastalanmıştı. Kendi yerine geçmesi için Hz. Ömer'i halef bıraktığını Müslümanların itaat etmelerini istedi. Hz. Peygamberin yanına defnolunmasını kızı Hz. Aişe'ye vasiyet etti. 63 yaşında vefat eden halifenin cenaze namazını H. Ömer kıldırmıştır. Halifeliği iki yıl sürmüş, hilafet dönemine geçen bu dönem büyük sorumluluklar yüklemiştir.

Hz. Ebu Bekir , Peygamber Efendimizin İslamın tebliğinden sonra en yakın dostu olmuştur. Güzel ahlakı, doğruluğu ve cömertliği ile gerek Cahiliye devrinde gerekse Müslümanlığından sonra dost , düşman herkesin takdirini ve saygısını kazanmıştır. Müslüman olmadan öncede putlara tapmamış, Cahiliye devrinin kötülüklerinden korunmuştur. Mekke toplumunda varlıklı olmasına rağmen mütevazi, hoşgörülüğü, yardım severliği, doğruluğu ve merhameti ile örnek şahsiyet olmuştur. Zekat memurlarından olan Dırar b. Ezver el- Esedi şöyle anlatmaktadır.
'' Biz ona Müslümanların aleyhine gelişen olayları anlatırken, o bu haberleri oldukça soğukkanlılıkla karşılardı''
Hz. Ebu Bekir'in diğer özelliğide cömertliğiydi. Mekke dööneminde bütün malını Müslümanların güçlenmesi amacıyla harcamıştır. Mescid-i Nebevi'nin arsasının bedeli Hz. Ebu bekir tarafından karşılanmıştır. Tebük seferinde mal varlığını Peygamber Efendimizin emrine tahsis etmiştir.
Ölçülü yaşayışı ve davranışlarıyla ashaba ve kendisinden sonraki bütün Müslümanlara örnek olan Hz. Ebu Bekir bu hususda Allah Resulunün de takdirini kazanmıştır. Resulullah (sav) '' muhakkak ki, arkadaşlığı hususunda da, malı hususunda da insanların en cömertidir. Ümmetimden kendime bir dost edinseydim , Ebu Bekir'i (ra) edinirdim'' diyerek onu övmüştür.

Hz.. Ebu Bekir idari hayattaki uygulamalarında da sürekli Resulullahı (sav) örnek almıştır.
İstişare , kamu yönetimi açısından değerlendirildiğinde yöneticinin karşı karşıya kaldığı bir problemin halli konusunda görüşüne değer verdiği kişilerle gerçekleştirdiği danışma ve fikir alış-verişidir. İslam tarihinde bunun siyasi anlamda sistemleşmiş şekline ''şura'' denilmektedir.
Devletin en yüksek makamı olan halifete seçilmiş olmasına rağmen ,halka yaptığı ilk konuşmasında '' En iyiniz olmadığım halde sizin başkanınız olarak seçilmiş bulunuyorum '' ifadesini kullanması , onun tevazuunun boyutlarını ortaya koyar.
Kararlı ve hoş grülü olan Hz. Ebu Bekir, yönetimini tatlı-sert bir idare olarak tanımlamak yanlış olmaz.

Yöneticilerini ehil olanlardan seçme konusunda titizlik göstermiş , akrabalık ve hatır-gönül gibi iltimaslara boyun eğmemiştir. Ona göre yönetimde esas alınması gereken şey, tayin edilen görevlinin göreve ehil ve layık olması , devlet sorumluluğu taşıyabilmesidir. Bu amaçla kommutanlarından Cahiliye gururuna kapılmamalarını , kabilecilik (asabiyet ) peşinde koşmamalarını istemiştir.

Hz. Ebu Bekir yöneticilerine verdiği emirler , Kur'anı Kerim'de insan hakları konusundaki evrensel ilkelere dayanmaktadır.
Usame'nin ordusuna verdiği öğütler şöyledir;
'' Size on şey tavsiye edeceğim ki, bunlara uyunuz: Hainlik yapmayınız. Vefasızlık etmeyiniz . Haddi aşmayınız . Kimsenin uzuvlarını kesmeyiniz. Çocukları , kadınları ve yaşlıları öldürmeyiniz. Hurma ağaçlarını kesip, yakmayınız . Koyun, inek ve deve gibi hayvanları gıdadan başka bir maksat için kesmeyiniz. Yolda manastırlara çekilmiş insanlara rastlayacaksınız, onları kendi hallerine bırakınız.








[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


hazırlayan nurşen35
nur aslan beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 19 Ağustos 2015, 02:31   Mesaj No:9
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

8. Ünite

HZ. ÖMER DÖNEMİ


Hz. Ömer Hulefa-yi Raşidin devrinin ikinci halifesidir. On yıl kadar hilafette bulunmuştur.
Kureyş'in Adiy boyuna mensup olan Hz. Ömer (ra)'ın nübüvvetin altıncı yılında 26 yaşındayken Müslüman olduğu kaydedilir. Doğum tarihi yaklaşık 590 yılıdır. Başka bir nakle göre Resulullahın nübüvvetinden otuz yıl önce doğmuştur. Nesebi, Ka'b b. Lüey'de Resulullah ile birleşen Hz. Ömer'in babası, Hattab b. Nüfeyl, annesi, Mahzum oğullarından Hanteme bint Haşim'dir.Çocukluğunda çobanlık yapmış daha sonra da ticaretle uğraşmıştır.
Cahiliyye döneminde Mekke şehir devletinin sifare (elçilik) görevi Adiy ailesinin elindeydi. Kabileler arasında çıkan anlaşmazlıklarda da Adiy kabilesi etkin rol alırdı.

Hz. Ömer etkili konuşan iyi bir hatipti. Ahlak , şeref , adalet ve hürriyeti konu alan şiirleri sever , ezberler ve halka tavsiye ederdi.
Hz. Ömer sert mizaca sahip olup İslama karşı tepki gösteren, dedelerinin dinini inkar eden ve tapındıkları putlara hakaret ederek insanları onlardan yüz çevirmeğe çağıran Hz. Muhammed'i (sav) öldürmeyi bile düşündü. Ancak Kur'anın merak uyandıran , çekici ve etkileyici ayetlerini de dinlemekten kendini bir türlü alamayan Hz. Ömer b. Hattab Müslüman oldu. Kızkardeşi ve eniştesi de gizlice Müslüman olmuştu.

Hz. Ömer Müslüman olmadan önce Peygamber Efendimiz (sav) şöyle dua etmişti. '' Allah'ım İslamı Ömer b. Hattab veya Amr b. Hişam (ebu Cehil) ile yücelt...
Hz. Ömer Müslüman olunca Mekke'deki Müslümanlar güç kazanarak biraz rahatladılar.
İkinci Akabe biatından sonra Medine'ye hicret başladı. Yirmi kişilik bir kafileyle Medine'ye hicret eden Hz. Ömer Medineli Avali bölgesinde Ümeyye b. Zeyd oğullarına misafir oldu.
Hz. Peygamber hicret ettikten sonra ona biat etmek isteyen kadınlar bir evde toplandı. Hz. Ömer oraya giderek kadınlardan Hz. Peygamber adına biat aldı.
Ayetlerde '' Muvafakat-ı Ömer '' diye adlandırılmıştır. Hz. Ömer'in ileri sürdüğü görüşleri;
Şarabın kesin biçimde haram kılınması

Hz. Peygamberin evine gelen kimselerle hanımlarının perde arkasından konuşmasının daha uygun olacağı
Münafıkların reisi Abdullah b. Übey b. Selul'un cenaze namazının kılınmaması gerektiği,

Hz. Ömer : Bedir , Uhud , Hendek ve Hayber vb. gazvelerin hepsine çok sayıda seriyyeye katılmış bazılarında komutan olarak görev yapmıştır.
Hudeybiye'de yapılan anlaşmanın müşrikler lehine görünen maddelerine de karşı çıkmıştır. Hz. Peygamberin ısrarı ve Hz. Ebu Bekir'in konuşmaları üzerine tavrını değiştirmiştir.

Hz. Ebu Bekir'in kısa halifelik döneminde en büyük yardımcısı Hz. Ömer oldu , ona müşavirlik ve kadılık yaptı.
Muğire b. Şu'be'nin kölesi Ebu Lü'lüe Firüz en- Nihavendi efendisinin kendisinden fazla ücret aldığını söyleyerek bunun azaltılmasını Hz. Ömer'den istedi. Halife onun demirclik, marangozluk ve nakkaşlık yaptığını öğrenince , Muğire'nin kendisinden aldığı ücretin fazla olmadığını söyledi.
Bunun üzerine Ebü Lü'lüe ertesi gün sabah namazında hançerle Hz. Ömer'i yaraladı ve Müslümanların elindden kurtulamayacağını anlayınca da intihar etti.
Ağır yaralanan Hz. Ömer , oğlu Abdullah'ı Hz. Aişe'ye yollayarak Hz. Peygamberin ayağının dibine defnedilmek için izin istedi. Hz. Aişe kendisi için düşündüğü bu yeri ona verdi.
Uzun boylu , gür sesli ve etkileyici bir kişi olan Hz. Ömer yaralandıktan üç gün sonra vefat ettiği bildirilmiş ve cenaze namazını Suheyb b. Sinan kıldırmıştır.
Hz. Ömer ilk evliliğini Zeyneb bint Maz'un el- Cumahiyye ile yaptı. Abdullah ve Hafsa bu evliliğinden olan çocuklarıdır.

Cahiliye döneminde evlendiği Müleyke bint Amr ve Kureybe bint Ebi Ümeyye'yi İslamiyeti kabul etmedikleri için müşrik kadınlarla evlenmeyi yasaklayan ayet ( el-Mümtehine 60/10) doğrultusunda boşadı.

Son evliliğini Hz. Peygamberle akrabalık kurmak amacıyla Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın kızları Ümmü Külsüm ile yaptı.
Hz. Ömer'in en meşhur lakabı '' Faruk''tur. Bu lakabı kendisine Resulullah verdiği düşünülmektedir. Faruk , hak ile batılı birbirinden ayıran anlamındadır.

Hz Ömer halife seçilince insanlar '' Halifetü Halifeti Resulillah '' ( Resulullahın Halifesinin Halifesi) hitap etmeye başladılar. Siz müminsiniz bende sizin emirinizim diyen Hz. Ömer müminlerin idarecisi olduğuna vurgu bakkımından '' Emirü'l Mü'minin '' denmesini istedi. Bu tabir ilk defa Hz. Ömer iin kullanılmıştır.
Namazlardan sonra mescidde oturur , halkın şikayet ve arzularını dinlerdi. Geceleri dışarı çıkarak dolaşır ve muhtaçların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı. Adiy kabilesinden Şifa bint Abdullah isimli hanım, yürürken yavaş yavaş yürüyen ve konuşurken alçak sesle konuşan bir grup gördü ve '' Bu nedir , bunlar kim'' diye sordu. Ona '' Bunlar dünyadan el etek çekmiş dindar kimselerdir'' dediler. Şifa bint Abdullah şöyle dedi.

'' Vallahi Hz. Ömer konuştuğu zaman duyurur , yürüdüğü zaman çabuk ve canlı yürür ve vurduğu zaman da acıtırdı. Vallahi gerçek dindar o dur''. Bu rivayetten Hz. Ömer'in işleri çözmekten yana pratik ve dünya hayatını önemseyen bir anlayışa sahip olduğu sonucunu çıkarabiliriz.

Devlet malı konusunda titiz davranır, buradan yapılan harcamalara milletin yararına olmasına dikkat ederdi. Kendisi maaşını beytülmalden ve en az payı alırdı. Maaşıyla çoğu zaman ihtiyacını karşılayamamıştı. Hazineye ait develeri otlatır , bakımını yapardı. Birgün bakımını yaptığı develerden birisi kaçtı. Bunu gören Ahnef b. Kays deveyi yakalamak için bir köle görevlendirmesini istedi. Hz. Ömer'de '' Benden daha iyi köle var mı'' şeklinde cevap vermiştir.

Hz. Ömer bi'dat ve hurafelere karşı tavır takınır, bunların önlenmesi için gerekli tedbirleri alırdı.
Birgün Hacerülesved'in karşısına geçerek yüksek sesle şunları söylemiştir. '' Senin sadece taş olduğunu , iyilik ve kötülük yapamayacağını biliyorum. Ancak Resulullah'ın sana ellerini sürdüğünü gördüğüm için bende aynısını yapıyor bununla yetiniyorum''

Hz. Ömer ölüm döşeğinde iken kendisine yerine birini bırakması teklif edilince ilk Müslümanlardan Abdurrahman b. Avf, Hz. Osman , Hz. Ali , Talha bin Ubeydullah , Zübeyr b. Avvam , Sa'd b. Ebu Vakkas'dan oluşan altı kişilik şuranın toplanarak üç gün içerisinde aralarından birini halife seçmelerini istedi.

Halifenin görevi Müslümanların ve devletin tebaası olan gayri müslimlerin idaresini yürütmek , adaleti sağlamak dini konularda liderlik yapmak ve devleti yönetmektir. Hz. Ömer hilafeti döneminde karşı karşıya kaldığı bütün konularda Müslümanların görüşlerine başvurmuştur. İstişare sayesinde hayata geçireceği kararların en doğru olanını bulmaya çalışmıştır. Kadisiye savaşından önce ashabın görüşünü soran Hz. Ömer , ordunun komutanını Sa'd b. Ebu Vakkas olarak belirlemişlerdir.

Hz. Ömer sorumluluk makamında olanları denetlerdi. Hz. Ömer '' Fırat kıyısında bir deve helak olsa, Allah bunu Ömer'den sorar diye korkarım'' diyerek sorumluluk duygusunu en güzel şekilde ifade etmiştir.

Irak Cephesi
Hz. Ömer bin kişilik orduyu Ebu Ubeyd es-Sakafi komutasında Irak cephesine gönderdi.

Ebu Ubeyd ''Köprü Savaşı '' denilen bu savaşta Fırat nehrinin doğusuna geçip fillerle takviye edilmiş bir İran ordusu karşısına çıkınca ağır bir yenilgiye uğradı ve şehit oldu.Kadasiye savaşıyla Sa'd b. Ebu Vakkas komutasında İslam ordusu İran ordusunu yenmiştir. Bu savaşta Müslümanlar 9-10 bin civarındayken , Sasaniler 70-80 bin kişi ve otuz civarında file sahipti.

Sa'd b. Ebu Vakkas savaştan önce Kisra III. Yezdicerd'e hem de Sasani ordusu kumandanı Rüstem'e ayrı ayrı elçi heyetleri gönderip İslam'a veya cizye ödemeye davet ettiyse de sert alaycı tepkilerle karşılık verildi.
Sasani ordusu dağıldı ve her iki tarafda ağır kayıplar verdiği bu savaşta Müslümanlar çok miktarda ganimet ele geçirdiler. Bunların en kıymetlisi '' Direfş-i kaviyan '' adındaki Kutsal İran sancağıydı.
Kadisiye savaşı İslam tarihinin en önemli zaferlerinden biridir.

Nihavend zaferiyle Irak'ın fethini büyük ölçüde tamamlamış oldular. Nihavend yakınlarında bu büyük savaşta 30.000 kişilik İslam ordusunun komutanı Numan b. Mukarrin tayin edilmişti. Komutanlığını Firuzan'ın yaptığı Sasani askerlerin sayısı 60-150.000 arasında değişen rakamlar verilmektedir. Üç gün süren bu savaşın son gününde Numan b. Mukarrin şehit düştü. Komutanlığı Huzeyfe b. Yeman üstlendi. Sasani ordusu tamamen dağıldı. Nihavend zaferi İslam tarihinde önemli dönüm noktasıdır.
Bu sebeple Nihavend zaferine '' Fethul-fütuh'' ( Fetihler Fethi) adı verilmiştir.

Suriye Cephesi
Hz. Ömer devrinde yapılan Fihl Savaşında da Müslümanlar Bizans kuvvetlerine büyük zayiat verdirdiler. Aynı yıl Meecürrum Savaşını da kazandılar.
Bizans İmparatoru Herakleios hıristiyan Arapar'ın ve Ermenilerin katıldığı 50.000 ile 100.000 arasında bir ordu hazırlattı. İslam ordusu da Halid b. Velid komutasında Dımaşk'taki kuvvetleri çağırdı ve sayıları 25.000'i aşan askerleriyle Yermük vadisine geldi.
Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğratıldı.
Yermük Savaşından sonra Suriye Bizans'ın elinden çıktı (637)

Mısır ve Kuzey Afrika Cephesi
Mısır'ın fethinin gerekli olduğunu söyleyen Amr b. As'ın görüşünü benimseyen Hz. Ömer Mısır'ın fethine izin verdi. 4.000 kişilik süvari birliğiyle sınırda Amr b. As , Ferama'yı ele geçirdi. Ardından Medine'den gelen 5.000 kişilik takviye kuvvetiyle Aynuşemş'te güçlü bir Bizans ordusunu yendi. Daha sonra Bizans için önemli bir liman şehri olan İskenderiye'yi fethetti.
Amr b. As'a '' Mısır fatihi '' ünvanı verildi.
Sonuçta İslam orduları Hz. Ömer zamanında Sasani İmparatorluğuna bağlı Irak , İran Ve azerbaycan ile Bizans İmparatorluğuna bağlı Suriye , el- Cezire , Filistin ve Mısır'ı İslam ülkesine kattılar.

Hemen her yerdeki fetihleri , kitleler halinde İslamın en doğru din olduğu yolundaki inanç ve tercihleriyle gerçekleşmiştir. Müslümanlar fethettikleri yerlerde yaşayan halkı tarih boyunca pek çok yerde yapıldığı gibi öldürme veya köleleştirme yoluna gitmemişlerdir. Hiç kimse zorla İslamiyete sokulmamıştır. Yapılan antlaşmalarda gayri müslimler dini ve hukuki temele dayalı kültürel kimliklerini Irak , Suriye , Filistin , Lübnan , Anadolu ve Mısır'da günümüze kadar koruyarak İslam toplumu içinde yaşama imkanı bulmuşlardır.

Fethedilen yerlerin artması ve yeni şehirlerin kurulması sebebiyle sayıları çoğalan valilerin tayinine ayri önem veren Hz. Ömer istişare yaparak ehil kimseleri tayin etmeye çalışmıştır.
Raşid Halifeler döneminde Hz. Peygamber (sav) devrinde olduğu gibi ordu komutanlarına '' emirü'l-ceyş'' ya da '' Emirü'l- cünd'' adı verilmiştir.
Vilayetlerde valinin yanında katip, divan katibi, haraç amili, sahibü'ş-şurta , beytülmal amili ve ordu komutanı gibi devlet görevlileri bulunuyordu.
Valilere bağlı ilçelerde de mülkiye memurları, kadılar ve defterdarlar görev yapardı.

Medine kadılık hizmetine Ebü'd- Derda'yı getirmiştir.
Kufe kadılık hizmetine Şüreyh b. Haris getirilmiştir.
Basra kadılık hizmetine Ebu Musa el- Eşeri getirilmiştir.
Mısır kadılık hizmetine Osman b. Kays getirilmiştir.
Kazai işleri kadılar , mali işleri , haraç amilleri yürütüyordu.
Vilayetlere ilk kadı tayini Hz. Ömer yapmıştır.
Bazen vali de kadı tayin ederdi. Bu sistemi dört halifede uygulamıştır.

Hz. Ömer devlet malı konusunda çok titiz davranır ve onu yetim malı gibi düşünerek harcamada hassasiyet gösterirdi. Onun şu sözleri bunu açıkça ortaya koymaktadır. '' Benim sizin mallarınız (devlet hazinesi) üzerindeki konumum , bir velinin sorumluluğu altındaki yetimin malları konusundaki sorumluluğu gibidir''.

Gayri müslim tebaanın erkeklerinden can ve mal ile inanç hürriyetini sağlama karşılığında cizye adıyla baş vergisi alınırdı. Bu vergi Hz. Peygamberimiz zamanında alınmaya başlanmış ve devam etmiştir.
Gayri müslim topraklardan alınan vergiye harac denir. Bu vergi Hz. Ömer zamanında alınmıştır.
Gayri müslimlerden savaş yoluyla alınan her türlü mal ve esirlere ganimet denir. Bu ganimetin beşte biri ''humus'' adıyla hazineye alınır. Kur'an'da Enfal '' ganimet '' kelimesi kullanılmıştır.
Ticarette Müslümanlardan kırkta bir , zımmiden (antlaşmalı gayri müslim vatandaş) yirmide bir
Harbiden (antlaşması bulunmayan başka bir ülkenin gayri müslim vatandaşı ) onda bir vergi öderdi.

İslam devleti hakimiyeti altına giren topraklarda yaşayan gayri müslimlerin verdikleri FEY adı altında toplanan cizye , haraç ve ticaret malları vergileri sonucunda artan gelirleri dağıtmak üzere bir teşkilat düşünmüştür.
Hz. Ömer fey gelirlerini beytülmalde toplayarak senede bir defa ATİYYE adı altında dağıtmayı uygun bulmuştur.
Devletten devamlı atiyye almanın şartı hicret ve cihattır. En fazla atiyye alalar , on ikişer bin dirhemle Hz. Abbas ve Hz. Peygamberin hanımları olmuştur.
Atiyyeleri dağıtma görevi Zeyd b. Sabit'e verilmişti.
İnsanların isimleri LEVH denilen sayfalara yazıldı.
İlk divana '' Divanü'l-Cünd (ordu divanı) adı verilmiştir.

Bayındırlık hizmetleri arasında ziraata elverişli toprakların sulanması için kanal sisteminin kurulması gerekiyordu.
Amr b. As'da Nil nehrini Kızıldeniz'e birleştiren 69 mil uzunluğunda bir kanal açmıştır. Bu kanala '' Emirü'l-mü'minin nehri'' adı verilmiştir.
Hz. Ömer devrinde kamıştan bir mescid ve vali konağı (Darü'l-İmare) inşa edilmiştir.

Hz. Ömer'in bazı ictihadları şöyledir;
1. Irak topraklarına farklı bir statü getirip onları ganimet olarak gazilere dağıtmadı
2. Kıtlık yılında hırsızlara had cezası uygulamadı
3. Sarhoşluk suçunun sünnette belirlenen cezasını arttırdı.
4. Aynı anda söylenen üç talakı üç ayrı zamanda söylenmiş talak gibi saydı.
5. Teravih namazının camide toplu olarak kılınmasını başlattı

Hz. Ömer hicreti takvim başlangıcı kabul ederek hicri takvimin kullanılması , başlanması, kararlaştırılması ve Muharrem ayı hicret takviminin ilk ayı olarak da kabul edilmiştir.











[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


nurşen35...
nur aslan beğendi.
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ağustos 2015, 13:45   Mesaj No:10
Medineweb Emekdarı
nurşen35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nurşen35 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 38944
Üyelik T.: 09 Şubat 2014
Arkadaşları:61
Cinsiyet:Bayan
Mesaj: 9.476
Konular: 1144
Beğenildi:4414
Beğendi:3686
Takdirleri:14203
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Aöf 1. Sınıf İlahiyat İlk Dönem İslam Tarihi Ünite Özetleri..

9. Ünite

HZ. OSMAN DÖNEMİ



Hz. Ömer'in vefatından sonra şura tarafından halife seçilen Hz. Osman on iki yıl halifelik yapmıştır. Halifelik döneminin birinci altı yıl ülkede huzur ve sükunun hakim olduğu, Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin devam ettiği '' Sükunet Dönemi'' . ikinci altı yıl da Hz. Osman'ın şehit edilmesiyle sonuçlanan ve olumsuz etkilerini daha sonra da devam ettiren iç karışıklığının yaşandığı '' Karışıklık Dönemi '' olarak tarihe geçmiştir.
Hulefa-yi Raşidin'in üçüncüsü olan Hz. Osman (ra) 576 yılında doğdu. Kureyş'in en önemli iki kolundan biri olan Beni Ümeyye'ye mensuptur. Babası Affan b. Ebü'l-As Kurey'in en zengin tüccarlarından biriydi. Cahiliye döneminde öldü. Annesi Erva bint Küreyz , Hz. Peygamberin halası Beyza'nın kızıdır.


Hz. Osman Resulullahın iki kızıyla ayrı zamanlarda evlenmiş olduğu için, iki nur sahibi anlamına gelen
''zü'n-nureyn'' lakabıyla anılmıştır. Babası vefat ettikten sonra ticaret yaparak kumaş ve elbise satımıyla meşgul olmuştur.
Hz. Ebu BEkir aracılığıyla Resulullaha giderek Müslüman oldu. Onun ilk on Müslüman arasında yer aldığı bilinmektedir
Amcası Hakem b. Ebül b. As yeğenini Müslümanlıktan vazgeçirmek için onu iple bağlayarak eve hapsetmiştir. Hz. Osman'ın asla İslam dininden dönmeyeceğini anladığında serbest bırakmıştır. Hz. Osman'ın Cahiliye döneminde Mahiye adında biriyle evlendiği ondan Amr adında çocuğunun olduğu bildirilmiştir.
Hz. Osman Müslüman olduktan kısa süre sonra Hz. Rukıyye ile evlendi. Daha sonrada Mekkelilerin zülmünden Habeşistan'a eşiyle birlikte hicret etmişlerdir.

Medine'ye dönen Hz. Osman'ın eşi Hz Rukıyye kısa süre sonra hastalanmış ve Bedir Svaşına katılamamıştır. Bedir zaferi müjdesinin Medine'ye ulaştığı gün vefat etmiştir.
Hz. Rukıyye'den olan oğlu Abdullah altı yaşındayken bir horozun gözünü gagalaması yüzünden hastalanıp vefat etmiştir. OğlunaEbu Abdullah denmiştir.
Resulullahın kızı Ümmü Gülsüm, ile evlenmiştir.Ümmü Gülsüm'de evliliğinden altı yıl sonra hicretin dokuzuncu yılında Tebük Gazvesinden dönüldüğü günlerde vefat etmiştir.
Hz. Osman Hz. Peygamberin vahiy katiplerinden idi. Zatürrika ve Züemer gazveleri sırasında Medine'de vekil olarak bırakıldı.


Hz. Osman Hz. Ümmü Gülsüm'ün vefatından sonra altı evlilik yapmıştır. Fahite bint Gazvan adlı eşinden Abdullah adında oğlu olmuştur. Daha sonra da Ümmü Amr bint Cündeb ile evlenmiş, Amr , Eban , Ömer ve Halid adında dört oğlu Meryem adında da bir kızı olmuştur.

Hz. Osman'ın Eban adlı oğlu Peygamber Efendimizin hayatına dair bilgi toplayan ilk siyer alimlerindendir.
Emevi halifesi Abdülmelik döneminde yedi yıl Medine valiliği yapmıştır. Mahzum kabilesinden Velid b. Muğire'nin kızı Fatıma ile evlenmiş ondan da Velid ve Said adında iki oğlu, Ümmü Said adında da bir kızı olmuştur.

Hz. Ömer'in aralarından birini üç gün içinde halife seçmek üzere görevlendirdiği altı kişilik şura heyeti ,ilk toplantısını onun ölümünden önce (Talha b. Ubeydullah Medine dışındayken) beş kişi olarak yaptı.
Abdurrahman b. Avf hakemlik yaparak , şura üyeleriyle görüştü. Dördüncü günün sonunda Mescid-i Nebevi'yi dolduran cemaatin önüne çıkarak Hz. Ali'yi ve Hz. Osman'ı çağırıp ikisinden de halife seçildikleri takdirde ''Allah'ın Kitabı'na ve Resulünün sünnetine uyma ayrıca önceki iki halifenin siyasetlerini takip etme'' hususunda söz vermelerini istedi.
Hz. Ali '' gücümün ve bilgimin yettiği kadar bunu yapmaya çalışırım'' şeklinde çekinceli ve şartlı cevap verdi. Hz. Osman onun sorusuna herhangi şart ve çekince göstermeden ''Evet'' diye cevapladı.


Bunun üzerine Abdullah b. Avf Hz. Osman'ı halife seçtiğini açıklayıp ona biat etti. Ardından Hz. Ali ve diğer mescidde bulunanlar Hz. Osman'a biat ettiler.
Kararın açıklanmasından önce Hz. Osman'ın yakınlarıyla Hz. Ali'nin yakınları arasında bir tartışma yaşanmış olsa da seçim kararının açıklanmasından sonra herhangi bir ihtilaf ve tartışma çıkmadı.

Hicri 23 yılının sonlarında (644) halife seçilen Hz. Osman'ın halifeliği on iki yıl sürmüştür. Halifeliğinin son iki yılına kadar bazı zaferler kazanıldı.
İran , Azerbaycan ve Horasan Fetihleri
Hz. Osman zamanında da İslam orduları İran içlerine doğru ilerlemeye devam etti. İsfahan , Hemedan ve Kirman alınarak İran fethi büyük ölçüde tamamlandı.

İran'a yapılan seferler Bahreyn üzerinden deniz yoluyla da sürdürüldü. Merv'e çekilmek zorunda kalan Sasanilerin son hükümdarı III. Yezdecird (651) yılında kendi adamları tarafından öldürüldü. Bu sırada İran'ın tamamı İslam hakimiyetine girmiş bulunuyordu. Horasan'a etkili ve sürekli akınlar Hz. Osman zamanında başladı. Diğer tarafda Ermenistan , Gürcistan , Dağıstan , Azerbaycan , Arran bölgesi ve Tiflis fethedildi.

Kuzey Afrika ve Nube Bölgesindeki Fetihler
Hz. Osman döneminde Kuzey Afrika fetihlerine devam edildi. Bizanslılar vali Amr b. As'ın Medine'de bulunduğu bir sırada çıkarma yaparak İskenderiye'yi işgal etmişlerdi. Amr , emrindeki birliklerle İskenderiye'yi kuşatıp Bizans kuvvetlerini oradan çıkardı.
Amr b. As'dan sonra Mısır'a vali olarak atanan Abdullah b. Sa'd Ebu Serh Trablusgarb'dan Ifrikıye'ye kadar ilerledi ve bölgenin önemli merkezlerinden Sübeytıla civarında yapılan savaşta 20.000 kişilik ordusuyla Bizans'tan bağımsızlığını ilan eden Gregorios'un 120.000 kişilik ordusuna karşı büyük bir zafer kazandı. Adı Abdullah olan yedi sahabinin katılması sebebiyle '' Gazvetü'l-Abadile / Abdullahlar Savaşı '' (654-655). denmiştir.


Kıbrıs'ın Fethi
Hz. Osman zamanında güçlü deniz donanması önemli deniz zaferleri kazanılmıştır. Hz. Osman zamanında Suriye genel valiliğine atanan Muaviye yeni halifeden izin alarak yalnız gönüllülerin katılmasıyla Kıbrıs fethini gerçekleştirmişlerdir. Bu sefere katılan gönüllüler arasında Ubade b. Samit ve hanımı Ümmü Haram'da bulunmaktaydı.
Müslüman filosu 649 yılı ilkbaharında 1700 gemiyle Akka'dan denize açıldı, kuşatma sonunda 7200 altın vergi ödenmesi ve Müslümanlara saldırılmaması şartıyla anlaşma sağlandı.
Karaya çıkıldığı sırada Ümmü Haram (Peygamber Efendimizin halası) bindiği hayvandan düşüp vefat etti ve burada defnedildi. Hala Sultan Tekkesi Larnaka sınırları arasındadır (654)


Zatü's-Savari Savaşı
652 yılında Sicilya ve Rodos üzerinden seferler düzenlendi. İskenderiye'ye çıkartma yapmak isteyen Bizans ordusu geri püskürtüldü. 200 gemilik İslam ordusu İskenderiye açıklarında II. Konstans kumandasındaki 500 parçalık Bizans donanmasına karşı büyük zafer kazandı. Yelken direklerinin çokluğu sebebiyle '' Zatü's-savari'' adı vverilen bu zaferle Bizans'ın Doğu Akdenizdeki hakimiyeti sona erdi.
Ayrıca bu dönemin en büyük deniz savaşıdır.


Kur'anı Kerim'in İstinsahı : Kur'anı Kerim Hz. Ebu Bekir döneminde mushaf haline getirilmiştir. Sahabilerde kendi nüshalarına ve ezberlerine göre okuyuşlarını sürdürüyorlardı. İslam coğrafyası Hz. Ömer ve Hz. Osman dönemlerinde genişlemeye başlamıştır. Fethedilen bölgelerdeki Müslümanlar Kur'anı kendi bölgelerinde meşhur olan sahabinin mushaf ve kıraatiyle öğrenip okuyorlardı.
Azerbaycan ve Ermenistan fethine katılan ordunun kumandanı Huzeyfe b. Yeman Suriyeli ve Iraklı askerler arasındaki kıraat ihtilafını ve karşılıklı ağır ithamları görünce endişeye kapıldı. Hz. Osman'ın yanına Medine'ye gelerek konuya çözüm bulmasını teklif etti.

Hz. Ebu Beki'in kızı Hz. Hafsa'ya teslim edilmiş mushafı çoğaltarak merkezlere göndermeye başlayan Hz. Osman , İstinsah ve çoğaltma için Zeyd b. Sabit başkanlığında Abdullah b. Zübeyr , Said b. As ve Abdurrahman b. Haris b. Hişam'dan oluşan bir heyeti görevlendirdi.
Kıraat farklılıkları yüzünden ortaya çıkan tartışmalara son vermek için bir kelimenin yazılış şeklinde ihtilafa düştüklerinde Kureyş lehçesini esas almalarını emretti.
Çoğaltılan Kur'anı Kerim'ler Mekke , Kufe , Basra , Şam, Yemen ve Bahreyn'e gönderildi.
İlk altı yılda ganimet gelirlerinin bol olduğu lüks ve refahın arttığı bu yıllarda halkın önemli kısmı Hz. Osman'ın yönetiminden memnundu. Ancak 650 yılında başlayan Karışıklık Döneminde Müslümanlar arasında ihtilaflar ortaya çıktı.


Hz. Osman ve valilerin bir takım icraatları şikayet konusu yapıldı ve eleştirildi. Bu şikayetler giderek arttı ve İslam alimlerinin Müslümanların içine düştüğü ilk büyük fitne olarak kabul ettiği etkilerini günümüze kadar sürdüren kanlı fitne hareketi yaşandı. Fitneyi körükleyen gizli bir el olan Abdullah b. Sebe Müslümanları bölmeye çalışmıştır.
Hz. Osman'ın valiliklere ve diğer önemli devlet görevlerine sadece akrabalarını tayin etmesi, onlara ve diğer akrabalarına devlet hazinesinden büyük miktarda bağışlarda bulunması. Bu bağışlarda bulunmasını eleştiren Ebu Zer el- Gifari gibi ileri gelen sahabileri cezalandırması , muhacirlerden Kureyş ileri gelenlerinin Medine'den ayrılıp fethedilen bölgelerdeki şehirlere yerleşmelerine izin vermesi, oralarda çok miktarda mal-mülk edinmelerine göz yumması vb. uygulamaları gelir.


Hz. Osman'ın idarede birlik ve beraberliği daha kolay sağlama arzusuyla başvurduğu bu uygulama Hz. Ali ve diğer sahabiler tarafından da eleştirilmiştir. Hz. Osman (650) yılında Hz. Peygamber'den intikal eden ve üzerinde ''Muhammed Rasülullah'' yazan hilafet mührünü Eris Kuyusuna düşürmüştü.
Kuyunun suyu boşaltılmış çıkarılan çamur üç gün boyunca didik didik aranmış fakat yüzük bulunamamıştı.
Hz. Osman çok üzülmüştü ancak mühürün bu şekilde gayri ihtiyari düşürülmesi de onun aleyhinde propaganda maksadıyla kullanmışlardır.
Ancak karışıklıkların yaşanması ve isyanda fetihlerin durmasıyla ortaya çıkan ekonomik kriz, Hz. Osman'ın temsil ettiği Kureyş hakimiyetine karşı başlatılan kabilecilik hareketi ve bu karışıklıklardan istifade edip Müslümanları birbirine düşürmeye çalışan Abdullah b. Sebe'dir. Bu kişi yahudi asıllıdır ve Kufe'de ilk fitnesini yaymaya başlamıştır.
Hz. Osman'a karşı yürütülen muhalefetin ana merkezi Mısır olmuştur.


Hz. Osman bu karışıklıkların vilayetlerdeki durumu öğrenmek için müfettişler gönderdi. Mısır'a Ammar b. Yasir gönderildi. Daha sonra Hz. Osman valileriye toplantı yaptı ve valilerini dinleyen halifefitne elebaşlarının askere alınması, Kufe'deki bazı şahısların maaşlarının kesilmesini emretti. Olaylara Allah'ın emirleri çerçevesinde çözüm arayacağını , onlara haklarını eksiksiz vermelerini ve halka karşı itidalli davranmalarını tavsiye etti.

Ayrıca Hz. Peygamber'den intikal eden hilafet mührünü Eris Kuyusuna düşürmesi de Müslümanları rahatsız etmişti.
Bu uygulamalarla ilgili konuların açıklaması şöyledir;
Hz. Osman amcasının oğlu Mervan b. Hakem'i devlet katibi tayin etmiş, Muaviye'yi Suriye genel valisi yapmış, Humus , Kinnesrin ve Filistin vilayetlerini de ona bağlayarak yetkilerini genişletmiştir.Beytülmal emini Abdullah b. Mesud ile aralarında yaşanan olaylar sebebiyle görevden aldığı Kufe valisi Sa'd b. Ebu Vakkas'ın yerine önce anne bir kardeşi Velid b. Ukbe b. Ebu Muayt'ı onun ardından yine akrabalarından Said b. As'ı getirmiştir. Mısır valiliğine Amr b. As'ın yerine sütkardeşi Abdullah b. Sa'd b. Ebu Serh'i , Basra valiliğine ise Ebu Musa el- Eş'ari'nin yerine dayısının oğlu Abdullah b. Amir'i getirmişti. Bu tayinler neticesinde devletin bütün idari kademeleri Ümeyye oğullarının eline geçmiş oluyordu.

Bazı rivayetlere göre Abdullah b. Sebe vesayet inancını gündeme getirdi. Hz. Ali'nin Hz. Peygamberin (sav) vasisi olduğunu dolayısıyla ondan sonra halifelik hakkının Hz. Ali'ye geçtiğini iddia etti. Onun hakkını gasbeden Hz. Osman'ın halifelikten uzaklaştırılıp yerine Hz. Ali'nin geçilmesi gerektiğini ileri sürdü.

İsyan ve Hz. Osman'ın Şehit Edilmesi

İsyancılar ilk ciddi eylemlerini Hz. Osman'la yaptıkları toplantıdan sonra valilerin vilayetlerine dönüşleri sırasında Kufe'de gerçekleştirdiler. Kufe'ye dönmekte olan vali Sa'd b. As'ın yolunu kestiler.Hz. Osman'dan Kufe valiliğine Ebu Musa el-Eş'ari'yi tayin etmesini istediler.Hz. Osman (ra) olayları yatıştırmak için isteklerini kabul etti.
Yönetimin kontrolden çıkmasını fırsat bilen diğer merkezdeki muhaliflerde cesaret alarak Mısır , Kufe ve Basra'daki gruplar Hz. Osman'ın valilerini açıktan eleştirmeye başladılar ve haksız isnatlarda bulunmaktanda çekinmediler.
Ayrıca Hz. Ali, Hz. Aişe . Hz. Zübeyr, Hz. Talha başta olmak üzere bazı sahabilerin ağzından mektuplar yazarak onları da bu işin içinde göstermeye çalıştılar. Bu mektuplar Medine'de de etkisini gösterdi ve muhaliflerin sayısını arttırdı.
Mısır'ın yanısıra Basra ve Kufe'den sayıları 600-1000 arasında üç grup hac kafileleri arasına karışarak bölgeye geldi. Yapmış oldukları plana göre , önce Medine'ye yöneldiler ve şehrin üç ayrı yerinde konakladılar.
Temsilci göndererek halifeyle görüşmek istediler. Asıl amaçları, Medine'de kendilerine karşı koyabilecek askeri birliğin bulunup bulunmadığını öğrenmekti.
Bu sırada onların durumundan endişelenen Hz. Ali halife Hz. Osman'ı durumdan haberdar etti ve oğlu Hz. Hasan'ı halifeyi korumak üzere gönderdi. Aynı günlerde ashabın diğer büyükleri de halifeyi korumak için oğullarını Hz. Osman'ın evine gönderdiler.
İsyancılar tekbir getirerek Hz. Osman'ını evini kuşattılar.
Hz. Osman tarafından Mısır'ın eski valisine yazılan ve yeni vali Muhammed b. Ebu Bekir ile bazı liderlerinin ölümle cezalandırılmasını emreden bir mektup ele geçirdiklerini söylediler . Hz. Osman böyle bir mektup yazmadığını yazmadığını dile getirdi. Onun sözlerine inanmayan asiler evin etrafında mevzilendiler. Bu arada tarafsız kalan ve müdahale etmeyen Medinelilere dokunmayacaklarını bildirdiler. Önceden hazırladıkları senaryonun bir parçası olduğu anlaşılan bu mektubun Hz. Osman'ın bilgisi dışında katibi Mervan tarafından yazılıp, hilafet mührüyle mühürlendiğini bildiren rivayetlerde bulunmaktadır.
Medinelilerin çoğu muhasaranın ilk günlerinden itibaren evlerine kapanıp mecbur kalmayınca dışarı çıkmadı. Bunun sebebi sadece isyancıların tehditleri değil, halifenin şehit edileceğini düşünememiş olmalarıydı.
Buarada köleler ve işsiz güçsüz bedevi takımlarıda isyancılara katılarak sayıları daha da arttı.
Hz. Osman isyancılarla defalarca konuşarak onları ikna etmeye başladığında katibi Mervan b. Hakem yönetim için büyük taviz olduğunu, isyancılara cesaret vereceğini, yönetime karşı daha cüretkar davranacaklarına yol açacağını ve Hz. Osman'ın dışarı çıkarak onlara karşı sert konuşmasını söyledi. Hz. Osman'ın hanımı Naile buna karşı çıkınca bu sert konuşmayı Mervan kendisi yapmak için izin istedi bu sert konuşmayı yapan Mervan ortalığı yeniden alevlendirdi.
İsyancılar Hz. Osman'ın halifeliği bırakmasını yoksa öldüreceklerini bildirdiler.
Hz. Osman evinin önünde bekleyen sahabilere zarar gelmesini istemiyordu.
Hz. Osman rüyasında Hz. Peygamber'in kendisine yarın birlikte iftar edeceklerini söylemesinden etkilenerek asilere boyun eğmmeyi rededip onuruyla ölmeyi göze aldığıda bildirilir.
Kuşatmanın son gününde evin önünde bekleyen genç sahabilerle isyancılar arasında çatışmalar yaşandı ve yaralananlar oldu. Akşam saatlerinde bir kaç Mısırlı bitişikteki evden Hz. Osman'ın evine girdi ve Kur'an okumakta olan Hz. Osman'ı şehit etti. Ona kalkan olmak isteyen hanımı Naile'ninde parmaklar kesildi.
beytülmalı yağmalayan asiler , Hz. Osman'ın defnedilmesini de engellediler.
Cenazesinde 3 - 17 erkek ve iki hanımı olduğu rivayet edilir.
Hz. Osman şehit edildiğinde 82 yaşındaydı. Cennetül -Baki mezarlığı bitişiğindeki Haşşü Kevkeb denilen yere defnedildi.
Hz. Osman'ın şehit edilmesi Medine'de büyük bir mateme sebep oldu. Hz. Osman'a yeterince sahip çıkamamanın pişmanlığını yaşadılar. Adete şoka giren Hz. Ali bu olaya büyük üzüntü ve acı hissetti.
Bu olaydan sonra İslam dünyası sıkıntıya maruz kaldı ve birlik , beraberlik kayboldu.

Hz. Osman takva sahibi bir insandı, gecelerini ibadetle , gündüzlerini oruçlu olarak geçirirdi. Kur'an okumaktan usanmazdı, hac zamanında Hacerülesved yanında bir rekatta Kur'anı hatmettiği rivayet edilir.
Son derece cömert, yardım etmeyi çok severdi.
Hicretten sonra yaşanılan su sıkıntısını gidermek için Rume kuyusunu bir yahudiden satın alarak Müslümanların istifadesine sunmuştur.
Hz. Osman Mescid-i Nebevi'yi genişletmişti. Bu inşaatlar sırasında kendi malından 10.000 dirhem harcadığıda bildirilmektedir.
Hz. Osman Peygamber Efendimizin (sav) vahiy katibiydi. Ayrıca bazı mektup ve anlaşma gibi vesikalarıda kaleme almıştır.
Hz. Peygamberimiz (sav) zamanında fetva veren bir kaç sahabi arasında sayılır. Ayrıca üstün bir haya duygusuna sahipti.







[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


hazırlayan nurşen35...
__________________
O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
İlk Dönem İslam Tarihi 7/8/9/10 Ünite Özetleri nurşen35 İlk Dönem İslam Tarihi 4 05 Aralık 2019 19:00
İslam Mezhepleri Tarihi 1/10 Ünite Özetleri / Medineweb nurşen35 İslam Mezhepler Tarihi 10 22 Kasım 2018 17:53
İslam Sanatları Tarihi 1 / 10 Ünite Özetleri/medineweb nurşen35 İslam Sanat Tarihi 16 06 Kasım 2017 23:34
İslam Kurumları ve Medeniyeti 2.Dönem 1.sınıf ünite özetleri MERVE DEMİR İslam Kurumları ve Medeniyeti 10 09 Nisan 2012 09:57
Medineweb İlk Dönem İslam Tarihi 7. Ünite Hz. Ebubekir Ravza'm İlk Dönem İslam Tarihi 0 17 Aralık 2011 04:14

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.