Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > İslam/Dinler/Mezhepler

Konu Kimliği: Konu Sahibi AşıkıZehra,Açılış Tarihi:  27 Temmuz 2008 (20:36), Konuya Son Cevap : 02Haziran 2022 (12:21). Konuya 17 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı2Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 23 Ağustos 2008, 00:33   Mesaj No:11
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:CaferTayar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 89
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 555
Konular: 227
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: "4 Hak Mezheb" diye bir kavram yoktur!





aslinda bu konuya birazda böyle yaklasmak gerekiyor
firk-i naciye

İslâmî akideyi en net ve sağlam şekliyle kabul eden topluluk.
Bu deyim iki kelimeden meydana gelmiş bir isim tamlamasıdır.
Terkibin birinci ismi olan fırka kelimesi için bk. "Fırak-ı Dalle".
Naciye kelimesi Necat kelimesinden türetilmiş olup
kurtuluş, kurtulmak, refah ve saadete ermek, umduğuna kavuşmak manalarına gelir.

Şu halde, Fırka-ı Naciye, kurtuluşa eren,
ahiretteki her türlü azabtan beraet ederek,
necatını, kurtuluşunu eline alan topluluk, zümre demektir ki,
bunun bir adı da Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaattir.

Diğer bir ifade ile Fırka-ı Naciye,
Kur'an-ı Kerîm'in hükümlerini kabul ve tasdik etmekle onlara uyan,
Hz. Peygamberin ve O'nun büyük Ashâbının yolunu aynen takip eden
büyük topluluk, Cemaat demektir.

Hz. Peygamber (s.a.s) Ebû Hureyre'den rivayet edilen bir hadislerinde: "....
Ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacak, kurtuluşa eren fırka
(Fırka-ı Naciye) dışında kalan yetmiş iki fırka Cehenneme gidecektir", buyurmuşlardır.
Ayrıca bu türden olan hadislerin devamında sahabîlerin,
Fırkaı Naciye'den sormaları üzerine Hz. Peygamber,
Fırka-ı Naciye'yi: "Benim yürüdüğüm yola ve bu yolda beni takip eden ashabımın yoluna uyanlardır."
diye tarif etmiştir.

İşte Yüce Allah'ın Resulü Sevgili Peygamberimizin ashabının yoluna uyanlara "
Sünnet ve topluluk mensubları" anlamında Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat" denilmiştir.

Bu anlamda Fırka-ı Naciye'yi de Allah'ın Kitabına,
yani Kur'an-ı Kerim'e ve Resulünün ve ashabının diliyle nakledilmiş dosdoğru yoluna,
Sünnetine uyan Cumhûrun, yani müslümanların çok büyük bir topluluğunun görüşlerini benimseyip
kabul eden ve bunlarla amel eden büyük topluluk olarak anlamak gerekir.

Gazalı, Fırka-ı Naciye'nin bu doğru yolunun,
kurtuluşa götüren yolunun esaslarını itikadı noktadan toplu bir şekilde şu üç hükümde toplamaktadır:
1) Allah'a İman, 2) Nübüvvete İman -ki meleklere ve kitaplara imanı da içine alır-
3) Ahirete İman (İmam-ı Gazâlî, Faysalu't-Tefrika, Mısır 1325, s.15).

Zira Peygamberimiz bu esaslara inanan kimsenin müslüman olarak,
bu dinin nimetlerinden faydalanacağını ve mümin olacağını,
birini veya tamamını-yalanlayıp inkâr edenin de ne mümin ne de müslim sayılacağına, onun kâfir olduğunu bildirmiştir.
Kur'an-ı Kerîm'in pek çok ayetinde bu doğru yola ve bu yolun
Hz. Peygamberin yolu olduğuna işaret edilmiştir:
"Ey İnananlar, And olsun ki, sizin için,
Allah'a ve Ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için
Allah'ın Resulü (Hz. Peygamber) en güzel örnektir" (el-Ahzâb, 33/21).

"... Peygamber size ne verirse onu alın, sizi neden menederse ondan geri durun;
Allah'tan sakının, doğrusu Allah'ın cezalandırması çetindir" (el-Haşr, 59/7).

"Ey Muhammed! Eğer sana cevab veremezlerse,
onların sadece heveslerine uyduklarını bil.
Allah'tan bir yol gösterici olmadan hevesine uyandan daha sapık kim vardır?
Allah zalim milleti şüphesiz ki doğru yola eriştirmez" (el-Kasas, 28/50).

"Ey Muhammed! de ki, Allah'ı seviyorsanız bana uyun,
Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah affeder ve merhamet eder"
(Âl-i İmrân, 3/31).

İslâm Tarihi boyunca olduğu gibi,
bu gün de akaid sahasında en isabetli yolu takip ettiği kabul edilen
ve müslümanların büyük çoğunluğunu sinesinde toplayan
Fırka-ı Naciye veya Ehl-i Sünnet, mezhebler Tarihi âlimlerinin büyüklerinden olan
Abdülkâhir el-Bağdadî'ye (ö: 429/1037) göre şu sekiz sınıf, topluluktan meydana gelmiştir:

1- Ehl-i Bid'atın hatalarına düşmeyen,
Râfızîler, Hâricîler, Cehmiyye, Neccâriyye ve diğer sapık fırkalar gibi düşünmeyen
Sıfatiyyenin yolunu takip eden Kelâm âlimleri,

2- Hem re'y, hem de hadis grubuna mensup
fıkıh imamlarından ve usulu'd-Dıne, Sıfatıyyenin Allah'a ve O'nun ezel;
sıfatlarına inanışı gibi inananlardan meydana gelen Fıkıh âlimleri,

3- Hz. Peygamberden gelen sağlam haberler ve sünnetlerin yollarıyla ilgili
bilgilere sahib olanlar ve bunlardan sahih ile zayıfını ayırdedebilen muhaddisler,

4- Edebiyat, dilbilgisi ve söz dizimi ile ilgili pek çok şeyin bilgisine sahip olan âlimler,

5- Kur'an okuma şekilleri ve Kur'an ayetlerini açıklama yolları
ve bunların sapık fırka mensublarının tevilleri dışında Ehl-i sünnet mezhebine uygun
tevilleri hakkında geniş bilgiye sahib müfessirler ve Kıraat İmamları,

6- Sûfi zâhidler

7- Müslümanların sınırlarında kâfirlere karşı nöbet tutan,
müslümanların düşmanlarıyla savaşan müslüman, kahraman mücâhidler,

8- Ehl-i Sünnet akıdesinin yayıldığı,
onların davranışlarının hâkim durumda bulunduğu beldelerin ve memleketlerin ahalisinden,
halk kitlelerinden müteşekkil topluluklar (AbdulKâhir Bağdâdî, El-Fark Beyn'il-Fırak, s.289/292).

Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaatin üzerinde Birleştiği Esaslar:

Sünnet ve Cemaat Ehli'nin büyük çoğunluğu dinin rükünlerinden belli esaslarda ittifak etmişlerdir.
Dinin bu rükünlerinden her birinin hakikatını bilmek buluğ çağına ulaşmış her akıllı kimseye vacibtir.
El-Bağdadî'ye göre her rüknün şubeleri vardır ve onların şubelerinde,
Ehl-i Sünnetin tek görüş halinde üzerinde birleştikleri meseleler vardır:

1- Kâinat vehim ve hayalden ibaret olmayıp onun bir öz varlığı ve hakikatı mevcuttur.
İnsan bu kâinatı tanımaya, ayrıca bilgi edinmeye muktedirdir.

2- Kâinat bütün ayrıntılarıyla yaratılmış bir şeydir. Onun mutlaka bir tek olan yaratıcısı vardır.

3- Allahu Teâlâ'nın zatından ayrılmayan ezelî sıfatları vardır.

4- O'nun isimleri, vasıfları, adaleti ve hikmeti zatının gereğidir, bunları da bilmek gereklidir.

5- Yüce Allah'ın Resuleri ve Nebîleri vardır, onların mucizelerini bilmek de zorunludur.

6- Yüce Allah'ın emir ve yasaklara dair hükümleri ile teklifin (mükellef olmanın) bilgisini elde etmektir.
Yani İslâm'ın üzerine bina kılındı beş rüknü kabul ve tasdik etmektir ki, bunlar:
Allah'tan başka bir ilâhın bulunmadığına ve Hz. Muhammed'in Allah'ın Peygamberi olduğuna şahitlik etmek,
Namaz kılmak, Zekât vermek, Ramazan orucu tutmak ve Kâbe'ye hacca gitmek

7- İnsanların fani olduğuna, öldükten sonra dirilecekleri Ahiret âleminin varlığına
ve bu âlemin müştemilatı denilen, haşr, sual, hesab, mizân,
Cennet, Cehennem gibi hususlara inanmak,

8- Ahirette Allah'ın müminler tarafından görüleceğini bilmek,

9- Kaderin hak olduğunu, fakat kulların işlerinde mecbur olmadıklarını bilmek,

10- Kelâmullahın kadım olduğunu, fakat ses ve harflerden meydana gelmediğini bilmek.

Görüldüğü gibi bütün bu ve benzeri olan itikâdı esaslar
Fırka-ı Nâciye'nin, yani Ehl-i sünnetin büyük çoğunluğunun üzerinde ittifak edip birleştikleri noktalardır.
Ayrıca bu esasların herbiri Kur'an-ı Kerîm'in muhkem ayetlerine,
Hz. Peygamber'in sahih hadislerine dayanmaktadır.

Bu itibarla Fırka-Naciye Allah'ın emirlerini bilip onları yerine getirdiği,
yasaklarını anlayıp onlardan uzak durduğu ve Hz. Peygamberin gösterdiği hak yolda
ilerlemeye devam ettiği için bu adı almış, yani kurtuluşa eren büyük topluluk olmuştur.

Fırka-ı Naciye'yi ilk devirdeki topluluklara göre
Ehl-i Sünnet-i Hasse denen Selefiyye,
Ehl-i Sünnet-i Amme denilen Mâtûridîlerle Eş'ârîler meydana getirmiştir.

(Geniş bilgi için bk. Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, s.332;
Ebû Dâvud, Sünen, II, s.259; İbn Mâce, Sünen, II, s.479;
Gazâlı, İhyâ', I, s.179; Şâtibî, Muvâfakat, IV, 48-52; Teftâzânî, Şerhu'l-Makârıd, II, s.199;
Abdulkâhir Bağdâdî, el-Fark Beyne'l-Fırak, Mezhebler Arasındaki Farklar, Tercüme: Doç. Dr. E. Ruhi Fığlalı s.289-335;
Eş'ârî, Makalât, 277-284).

Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ağustos 2008, 21:24   Mesaj No:12
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:TÜRKcan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2609
Üyelik T.: 12 Temmuz 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:36
Mesaj: 550
Konular: 114
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: "4 Hak Mezheb" diye bir kavram yoktur!

kanaatimce konu sapmamış...
abdülmelik abi
olayı daha iyi kavradım..konuyu açıkladığınız ve dallandırdığınız için
ağaç dallarıyla daha çok meyve verir kanaatimce...
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Ağustos 2008, 21:43   Mesaj No:13
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Seleme isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 556
Üyelik T.: 11 Kasım 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 829
Konular: 194
Beğenildi:13
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: "4 Hak Mezheb" diye bir kavram yoktur!


Sizi memnun etmek zor sanırım sevgili aşık-ı zehra

Konuyu ve yorumları okuduktan sonra aklıma üstat said nursi'nın şu sözleri geldi;
"Rabbim doğru yolumdan ayırmasın ve ben diyorum ki benim meşrebim hak elhamdulillah güzel ama en hak meşreb benim en hak yol benim yolumdur"
__________________
Dünyayı Güzellik Kurtaracak.
Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey...
Alıntı ile Cevapla
Alt 26 Kasım 2008, 23:54   Mesaj No:14

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:31
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: "4 Hak Mezheb" diye bir kavram yoktur!

Alıntı:
AşıkıZehra Üyemizden Alıntı
Biliyorum başlığı görünce hemen itiraz edecek bana kızacaksınız.
Şöyle izah etmeye çalışayım;bu 4 mezhep haktır diğerleri sapıktır gibi bir anlam çıkıyor bu sözü duyanlarda...ben bunu açıklamaya çalışacağım.
Harun Reşidin halifeliği zamanında 74-75 tane mezhep varmış, tabi mezhep deyince bir alim ortaya çıkıp "ben mezhep kuruyorum" dememiş.Ulemadan fıkıh ile uğraşanlar bu konuda ders veren alimlere uyanlar çoğaldıkça mezhepler şekillenmeye başlamış ve sayı 75 e kadar çıkmış.
O devirde yaşayan ulemada toplanmışlar ve bu kadar çeşitliliğin birliği bozacağı, karmaşa oluşturacağı endişesi ile bir kurul toplamışlar.Kurulun görevi mezheplerin sayısın mümkün olduğunca aza indirmek, halka en kolay ve prarik gelenleri ön plana çıkarmak ve mezheplerden islama uygun olmayanları(eğer varsa) tespit etmekmiş.
Ve çalışmalar sonucunda rafızilik,cebriyye ve ismini hatırlayamadığım bir mezhebi daha İslam akidesine aykırı bulmuşlar.Diğer mezhepler içindede Hanefi-Maliki-Şafii-Hanbeli mezhepleri dışında kalanları (sapık olduğu için değil) sayıyı azaltmak ve birliği sağlamak amacı ile tarihin sayfaları arasına bırakmışlar.
İşte "4 MEZHEP" in ortaya çıkış hikayesi...

başlığı görünce kızmadım, bilakis yanlış bir düşünceyi düzeltme gereği duydum.bir kere hulefai raşidin döneminde 74 75 mezhep varmış demişsinz ki, bu birden olan bir şey değil.peygamber efendimizden rivayet edilen bir hadiste ümmetim 73 fırkaya bölünecek, daha sonra 72 si cehennemlik olacak, yalnız biri kurtulacak buyurmuştur.bu hadise göre çeşitli görüş sahipleri, 73 sayısına ulaşmak için henüz mezhep denilecek kadar görüşleri olgunlaşmamış bazı fırkaları bile bu gruba dahil etmişler, veyahut kendi görüşlerine ters olan görüşleri sözü edilen 73 fırkadan saymamışlardır.

birde şurası var:hangi otorite bu fırkaları 4 e indirmiş, ve buda aynen kabul görmüş olabilir ki?şu an 4 hak mezhep diye ifade edilen kavram bence, bunların dışında hak mezhep yoktur değil, nüfuz olarak en fazla yayılan mezhep bunlardır söylemi olmalıydı.yani ortada söylem yanlışı var.birde bu 4 mezhep alimlerinden hiçbiri kendi mezhebinin dışındakileri sapık ilan etmemiştir asla...nitekim imam azam ebu hanife, kim bizim görüşümüzden daha güzelini, daha iyisini getirie onu kabul ederiz demiş...aynı şekilde imam şafi, imam malik imamlarımız da...kimse kendi görüşüne mutklak doğru budur dememiştir.mezheplerin görüşlerini kalıplaştıran, onları dogma haline getiren bazı taassup sahibi mezhep taraftarlarıdır.
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Ekim 2010, 19:28   Mesaj No:15
Avatar Otomotik
Durumu:davetci isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12814
Üyelik T.: 23 Ekim 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 7
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

[QUOTE=Abdulbakii;32220]4 mezhebin de kurucuları da kuruluşuda maneviyatta Resulullah'ın (sav) izni ve isteği neticesinde kurulmuştur. Keza çok büyük bir islam alimi ve evliyası olan İmamı Gazali 5. mezhebi kurmaya niyetlenmiş fakat rüyasında Resulullah'ın ' ya Gazali Kabe'ye bak kaç duvar? ' ( kabe 4 duvar) sözüyle kendisine gelmiş ve 5. mezhebi kurmaktan vazgeçmiştir. İlmi bilgisi mezhep kurmaya yetiyor olmasına rağmen bu konuda Resulullah'tan (sav) izin çıkmamıştır.


Arkadaşım bu kadarda saçmalık olurmu ?peygamber ne zaman yaşadı ve mezhepler ne zaman kuruldu ?
ebu hanıfe 699-767
ebu yusuf 731-798
imam muhammed 731-798
imam malik 712-795
imam şafii 767-819
ahmed bin hanbel 781-855
tarihleri arasında yaşamıştırlar peygamberi hiç bir zaman görememiştirler.
ve diğerleri peygamberimizle zerre kadar alakaları yoktur tam olarak 80 yıl sonra meydana gelmiş bir olaydır...

sahabeleride görmemiştirler.yukarıdaki yazı doğruları yansıtmamaktatır.hiç bir zaman mezhepler ve liderleri sahabeleri veya peygamberi görmemiştirler....
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Ekim 2010, 22:25   Mesaj No:16
Medineweb Aktif Üyesi
EbdA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:EbdA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 458
Üyelik T.: 23 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Van
Yaş:43
Mesaj: 156
Konular: 13
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart

Hayır sadece iki mezhep var biri hak diğeri batıl o kadar
Alıntı ile Cevapla
Alt 26 Ekim 2010, 13:24   Mesaj No:17
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Standart

Cevapları okurken çok ilginç bir düşünceyi gördüm. Örnekleme yoluyla doğruya varma yöntemi. Tabi örnek aldığı veri doğruysa. Önce takip edilen yönteme bakalım.

( Peygamberimizin mezhebi neydi ?
ashabın mezhebi hangisiydi ?gibi çocukça sorular sormak sadece tebesümlük olur.
peygamber cebrail kontrolunde.
ashab peygamber kontolunde.
tabiin ashab kontrolunde.
mezheplerde bunların bir araya getirilmiş bir biçimidir. )



Karşı düşüncenin savını komik gören zihniyetinde, kendi savının kömik olacağı çok normaldir. Allah dinde bölünmeyin diye bizleri ikaz ederken, bu uyarıya atıfta bulunan aklı selim düşüncenin komikliğine dem vuran düşünceye bakalım isterseniz.

Peygamberimiz gerçekten cebrail yani Yüce Rabbimin kontrolündeydi bu çok doğru. Ya ondan sonra saydıklarının kotrolüne ne demeli? Ashabının peygamberimiz kontrolünde olduğunu söylemek Rabbimin geçmiş peygamberlerden örnekler verdiği kıssalardan, hiç hisse almamak demek olduğunu bir örnekle anlatmak isterim.

Hz. İsa ya ihanet edenin en yakın havarilerinden birisi olduğunu ve ona hizmet eden en yakınının bile gerektiğinde düşman olabileceğinin örneğinden, kıssadan hisse almadığını gösteriyor. Peygamberimiz bir insanı, onun nefsini nasıl kontrol altına alabilir, tıpkı Rabbin yaptığı gibi. Bunu hiçmi düşünmüyorsunuz? Diğer kısmı ise izaha gerek bile yok.

Mezhepler din değildir, dinin uygulama biçimidir. Her beşeri olguda hata ve yanlışların olmasıda doğaldır zaten. Ne yazıkki bu yöntemin faydaları olmuşsada, yanlış taraflarıda olmuştur. Mezheplerin sayısına gelince bunun tam sayısını ben bilmiyorum, doğru dürüt bilende yok zaten. Ama yüzlerce mezhebin olduğu tarihi bir gerçektir.

Kur'an eşi benzeri olmayan bir sanat eseridir. Ondan faydalananlar, O sanatın kıymetini bilenlerdir.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Mihrinaz beğendi.
Alıntı ile Cevapla
Alt 02Haziran 2022, 12:21   Mesaj No:18
Medineweb EDİTÖRÜ
Kara Kartal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Kara Kartal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 59105
Üyelik T.: 03 Şubat 2018
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Mesaj: 3.607
Konular: 425
Beğenildi:3222
Beğendi:3703
Takdirleri:25945
Takdir Et:
Standart

4 mezhebe indiren zamanın otoriteleri cüppeli gibi çalışmış o zaman
Bunlar hak mezhep diğerleri sayıca az. kalanlar sapık, batıl. Mutezile en çok yara alan galiba

4 hak ve batıl mezhep. Ehli sünnet olanlar ehli sünnet dışı olanlar. Cenneti cehennemlik gurup. Kim buna karar veriyor.

Sade düz elhamdulillah müslumanım deyince olmuyomu bu iş.
Fikrini zikrini beğenmediklerini fasık ilan etmişler, ümmetin birliği için.
Yöneticiler kime sempati duyuyor, tehlike olarak görmüyor, kim tarafını tutuyorsa onu hak saymış işte. Rüzgar bizim 4 mezhepten yana esmiş. Zavallı mutezile

Bide Bu fikirlerden batıl olanlar var. Müslümanların kafaları karışmasın, ayrışmasın, mezhep birliği olsun ümmet birliği olsun diye 4 e indirilmiş. Sağladımı 4 mezhep bunu. Başka sorum yok 🙋

Mezhepler konusunda konuşmak donanım ister, bilgi sahibi olmayı gerektirir. Ben bilgi değil yorumumu kendi kafamdaki en basit ve saf haliyle aklımdan geçen şeklini paylaştım. Basit, düz. Bence en doğrusu bu bence tabi
Mihrinaz beğendi.
__________________
Ben yalnızca sevdiklerimden korkarım.
Çünkü beni sadece onlar incitebilirler
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Üç Aylar Diye Bir Oruç Yoktur FECR Oruç-Ramazan 2 12 Nisan 2023 08:59
Dört Mezheb'de Abdest Medine-web Namaz-Abdest-Teyemmüm 1 11 Aralık 2019 18:36
Çocuklarımızı Zengin Olsunlar Diye Değil Ahlaklı Olsunlar Diye Yetiştireceğiz nurşen35 Gündem/ Manşetler 1 28 Kasım 2018 21:36
Mezheb Nedir? KuM TaNeSi İslam/Dinler/Mezhepler 0 10 Mart 2009 21:17
SINAV SORULARI 2 / Bakara, 1-5; kavram, 12-21 AŞK'ÜL İSLAM Kur’an-Kerim Bilgisi 2 04 Mart 2009 15:33

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.