Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > İslami Haberler

Konu Kimliği: Konu Sahibi ayel,Açılış Tarihi:  23 Ağustos 2007 (11:43), Konuya Son Cevap : 05 Kasım 2007 (13:59). Konuya 4 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 23 Ağustos 2007, 11:43   Mesaj No:1
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:ayel isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 41
Üyelik T.: 02 Temmuz 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 83
Konular: 18
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Fatih Sultan Mehmed

Fatih Sultan Mehmed

18 August 2007
Fatih’in Halkını İmtihanı

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetme plânları yapıyordu. Daha henüz 21 yaşında bulunan hükümdar, İstanbul’un fethine girişmeden önce, halkını imtihan etmek istemişti. Sabahın erken saatlerinde tebdili kıyafet ederek, Osmanlı’nın başşehri olan Edirne’de çarşıya çıktı.

Çarşının bir tarafından girip, alış veriş yapmaya başladı. Birinci dükkâna varıp birşey aldı. İkinci bir şey istediğinde dükkân sahibi vermedi. Fatih’i tanımıyordu dükkân sahibi. Fatih Hazretleri mal olduğu halde neden vermediğini sordu.

Adam:

- “Ben sana bir şey satmakla sabah siftahımı yapmış oldum, ikinci alacağını da karşıdaki dükkândan al. Çünkü o henüz siftah etmemiştir,” dedi.

Fatih memnun olmuştu. Öbürüne vardı, bir miktar mal aldı… İkincisini istediğinde o da vermeyip komşu dükkâna gönderdi. Böylece Hazreti Fatih koca çarşıyı baştan sona kadar dolaştı… Hepsinde aynı mukabele ile karşılaşmıştı.

Aldıkları erzakı, medresede ilim tahsil eden talebelere gönderdi, kendisi de saraya gelip Allah’a şükür secdesine kapandı ve şöyle dedi:

- “Ya Rabbi sana hamdolsun… Bana böyle birbirini düşünen millet ihsan ettin. Ben bu milletimle değil Bizans’ı, dünyayı bile fethederim, dedi ve istanbul’un Fetih planlarını hazırlamaya başladı.

51 gün süren muhasaradan sonra Bizans, Akşemseddin Hazretlerinin de bizzat iştirakiyle fetholunmuştu. İstanbul fetholunduktan sonra, Osmanlı imparatorluğunun merkezi Edirne’den İstanbul’a taşındı.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi ayel 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
sağ tarafa yatmak... Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp Tuba_ 2 2978 11 Eylül 2007 00:59
Allah'a teslimcilik.... Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Kara Kartal 2 2041 06 Eylül 2007 23:53
Nefis Muhtelif Konular su damlası 5 1862 30 Ağustos 2007 17:57
Debbağ Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Kara Kartal 4 2062 30 Ağustos 2007 17:49
elif... Şiirler ve Şairler Esma_Nur 1 1693 26 Ağustos 2007 20:02

Alt 23 Ağustos 2007, 13:35   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
KalbinNûru - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KalbinNûru isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 25
Üyelik T.: 14Haziran 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:41
Mesaj: 549
Konular: 49
Beğenildi:8
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Fatih Sultan Mehmed

Günümüzde böylesi davranışlara o kadar çok ihtiyacımız var ki :(

Eğer fatih olmasaydım Ulubatlı Hasan olmak isterdim. Fatih Sultan Mehmet
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Kasım 2007, 10:53   Mesaj No:3
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:keserim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 85
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 74
Konular: 11
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Fatih Sultan Mehmed


İşte, Fatih Sultan Mehmet, işte İstanbul'da bir Rum;

Fatih Sultan Mehmet talepte bulunuyor, diyor ki:

"Orada cami yapacağım, arazini bana satmanı istiyorum."

Biliyorsunuz her arazinin bir rayiç bedeli vardır; yani o çevrede o arazinin ne kadar para ettiği aşağı yukarı herkes tarafından bilinir. Alt hududu bir de üst hududu vardır. Fatih Sultan Mehmet, üst hududun iki katını veriyor; ama Rum vermemekle ısrar ediyor. Cami kurulmasına gönlü razı olmuyor. Bir Hıristiyan; bu da onun kabahati değil, içinden gelen şey öyle. Hak sahibi vermezse vermez; ama Fatih Sultan Mehmet'in de kızmış kafası.

"O kadar fazla para verdiğim halde, bu adam vermiyor; demek ki bunu inadından yapıyor; nefsani davranış bu. Ben cami yapacağım, benimki nefsani değil ruhani" diyor.

Alıyor adamın arsasını, bastırıyor; camiyi yapıyor.

Adam perişan. Adamı üzgün gören biri:

"Ya bu kadar üzüntünün sebebi ne?"

Anlatıyor adam derdini "İşte" diyor. "Yapabileceğim bir şey yok ki! Bunu yapan Padişah; daha ötesi yok, onun üstünde kimse yok. O bana bunu yaptığına göre her şey bitti". diyor.

Bizim Osmanlı diyor ki: "Her şey bitmedi, bu memlekette kadılar vardır. Gidersin kadıya, adaletsizliği anlatırsın. Padişah da olsa o hesabı görür".

"Yani" diyor "ne demek istiyorsun?" (Adam hiç inanamıyor bir defa söylenenlere.) Adamcağız hiç inanamıyor; ama "Hadi gideyim mahkemeye, ben müracaat edeyim." diyor. Kadıya müracaat ediyor.

Gerçekten de Fatih Sultan Mehmet mahkemeye gelince, adamın gözleri hayretten açılıyor. Fatih Sultan Mehmet ayakta; Kadı Efendi oturuyor ve mahkeme başlıyor. Fatih Sultan Mehmet'in, adamın arsasını zorla iktisab etmekten elinin kesilmesi konusunda bir karara varılıyor. Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilecek. Ama Osmanlı adaletinde, bir müessese daha var; eğer bir şeyin bedeli ödenirse ve alacaklı taraf, hak sahibi taraf bunu kabul ederse, o ceza düşer. Bu kanun gereğince teklifte bulunuluyor.

Deniyor ki: "Bunun bedeli şu kadar altın, bu kadar altına karşılık, onun elinin kesilmesinden vazgeçiyorsan,, Padişah ödemese bile, onu sana beyt'ül mal öder. Razı mısın?"

Rum, şaşkın şaşkınPadişah'a bakıyor , inanamıyor, sonra "Tabi razıyım. Razı olmaz mıyım? O padişah" diyor.

Adam razı olduktan sonra, Fatih Sultan Mehmet diyor ki :

"Benden beyt'ül mal'ın talebi 200 altın; ama ben 2000 altın vereceğim ve her gün de bir altın daha ödenmesini istiyorum. Senenin 365 günü, her gün bir altın ödenecek bu zata."

Ve mahkeme biter bitmez kadı yerinden kalkıyor, Fatih Sultan Mehmet'in ayaklarının yanına gelip diz çöküyor,

"Padişahım şu ana kadar ben, Allah'ı temsil ediyordum, ben oturuyordum siz ayaktaydınız. Çünkü siz maznun mevkiindeydiniz. Allah'ı temsil eden siz değildiniz. Adaleti veya adaletsizliği temsil ettiğiniz mahkemenin sonunda belli olacaktı. Ben Allah'ı temsil ediyordum; adaletin sahibi bendim o sırada. Şimdi benim görevim bitti. Şimdi bana, sana tâbî olan, senin imparatorluğunun bir kadısı olarak el etek öpmek düşer" diyor. Padişahın eteğini öpüyor ve ondan sonra padişah oturuyor, ötekiler dışarı çıkıyorlar.


Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Kasım 2007, 11:01   Mesaj No:4
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:keserim isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 85
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 74
Konular: 11
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Fatih Sultan Mehmed

Sultan İkinci Mehmed henüz yedi yaşlarında iken hocası Molla Ak Şemseddin kulağına eğildi ve başarının en önemli kuralını fısıldadı:

Hedefini tespit etmelisin.

Önce hedef belirlendi: Kostantiniyye mutlaka fethedilecektir.

Ak Şemseddin hedef tespitinden sonrasını da söyledi:

-Dağ ne kadar yüksek olursa olsun, yol onun üzerinden geçer. Sen dağ olmaya heveslenme, asla gururlanma; yol ol ki, herkes senin üzerinden geçerken, sen dağların bile üzerinden geçesin.-

-Hocam, ya şartlar elverişli olmazsa?- diye sordu. Ak Şemsüddin hiç duraksamadan cevap verdi:

-Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir, sana teslim olurlar. Çok çalışır, çok dua eder ve çok istersen Allahın rahmeti tecelli eder, rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar tahakkuk eder. (gerçekleşir)-

Ve günü gelince, çocuk yaşına bakmadan Bizansın fethini düşünmeye başladı.

Çandarlı Halil Paşa, gencecik padişahın niyetini duyar duymaz telaşlandı. Sadrazamdı. Sadrazam olarak genç padişaha yol göstermek gibi bir sorumluluğu vardı. Bu çocuk (Padişah) bir çocukluk edip Bizansr17;ın üzerine yürümeye kalkarsa, alimallah Osmanlı mülkü pâymâl olabilir, hatta elden gidebilirdi. Ümmet-i Muhammedi bir aceminin acemiliğine kurban etmeyecekti. İkaz görevini yapacak, kelle pahasına olsa bile Padişahı bu maceradan vaz geçirecekti.

Bir gün hışımla genç padişahın huzuruna girdi ve selamı bile unutup sordu:

-Sen ümmet-i Muhammedi hisar önünde telef etmek mi istersin?-

Genç Hünkâr, baba yadigârı Sadrazamının öfkelenmesinin sebebini az çok tahmin etmişti. Fakat ağzından duymak istiyordu:

-Kangi sebepten ümmet telef olubdur koca vezirum?-

-Bizansı feth itmeğe and virmişsün. Ümmetun telefatine başkaca sebep ne lâzım?-

-Beli, and virdük. Ya biz Bizansı, ya Bizans bizi alacak dedük! Bir mahzuru mu var?-

-Elbette!- diye cevap verdi Sadrazam, konuşurken uzunca sakalı titriyordu: -Elbette ki mahzuru var, olmayacak duadır ki, akl-ı selim olmayacak duaya hiç bir vakit amin dimez.-

Sultan İkinci Mehmed gülümsedi:

-Kangi duayı kabul edeceğini ancak Hak Tealâ bilür. Biz sadece arzımızı yapar hükm-i İlâhiyi bekleriz.-

Kalktı, Sadrazamına doğru birkaç küçük adım attı. Gözlerine baktı:

-Her daim dimez misin ki, kul kısmı gaza yolunda elinden geleni yapmakla mükelleftur. Biz dahi muştunun (fetih müjdesinin) tahakkuku cihetinde say edeceğiz. İnşaallah-ü Tealâ fetih mukarrerdir.-

-Nereden belli ki?-

-Doğru, henüz belli değil. Zaten teşebbüs olmadan tahakkuk olmaz. Biz dahi teşebbüs üzereyiz.-

Koca Sadrazamın aklı bu işe bir türlü yatmıyordu. İkna olmamıştı.

-Baban alamadı, ondan öncekiler de alamamıştı, sen nasıl alacaksın?- dedi hafiften alaycı.

Genç hükümdar hışımla pencereye döndü. Bir süre yeniçerilerin koşturmasını seyretti. Onlar fethe inanıyordu. Ama yaşlı Sadrazamını henüz inandıramamıştı.

Yüreğine ince bir sızı girdi. Bir an için endişelendi. Ne de olsa yaşlı Sadrazamın müthiş bir tecrübe birikimi vardı. Onbeş yaşından beri devlet hizmetindeydi. Kendisi ise onbeş yaşını geçeli ancak birkaç yıl olmuştu. Bu açıdan şartlar aleyhine görünüyordu.

Fakat şartlara teslim olmayacaktı. Çandarlıya döndü:

-Bak a vezirim- diye söze başladı, öfkesini tereddüdüne sarıp yutkunarak; -ben ne babama benzerim, ne babamdan öncekilere. Şimdiki zaman başkaca zamandır. Çaresi yok fetih olacak.-

İhtiyar Sadrazam, tezini savunma kararlılığı içinde tek geri adım atmadı:

-O zaman bil ki, bunun mesuliyeti tamamiyle sana aittur, çünkü akıbeti hayır görmüyorum. Bizans İmparatoru ünvanını alayım derken, korkarım padişahlıktan da olacaksın. Bu ne hırs!-

Padişah ilk defa öftkelendi:

-Hırs değil iman!..- diye bağırdı, -dedik ya biz onu, ya o bizi! Hakikatli hükümdar olmanın başkaca çaresi yoktur.-

-Elinde olanla yetinsene.-

-Elimdekiyle yetinirsem elimde olan da gider Çandarlı, ne belledin. Zirvede durulmaz, ya devamlı tırmanırsınız, ya da aşağı kayarsınız. Ben gencim, tırmanacağım.-

Çandarlı çıkmak için toparlanırken:

-Ben söylemiş olayım, Hak Tealâ ve kulu nezdinde mesuliyetten kurtulayım da, sen yine ne ki istersen yap, padişah sensin.-

-Şükrolsun biz padişah-ı cihanız ve Kostantiniyyeyi feth edeceğiz.-

-İmkânsız- diye dudak büzdü Çandarlı Halil Paşa.

-Neden koca vezir?-

-Çünkü surlar çok muhkemdir, muhkem surları yıkacak cesamette (büyüklükte) topumuz yoktur.-

Genç hükümdarın karşısına yine şartlar ve sebepler çıkmıştı. Ak Şemsüddin Hocanın sözlerini hatırladı. Gülümseyerek sordu:

-Surları yıkacak toplar günün birinde yapılacak mı?-

-Evet- dedi Sadrazam, günün birinde herhal yapılır.-

Genç hükümdar kükredi:

-işte bu gün o gündür vezirim! Topları kullanarak surları tar ü mar edecek Padişah da karşında duruyor.-

Ne demişti Ak Hoca:

-Şartlara teslim olmazsan şartlar değişir, sana teslim olurlar. Çok çalışır, çok dua eder ve çok istersen Allahın rahmeti tecelli eder, rahmet tecelli ettiğinde nice olmazlar tahakkuk eder. (gerçekleşir)-

Şartlar değişti, Bizans teslim oldu, çünkü rahmet inmişti. Bakın nasıl?

Bizans İmparatoru Konstantin Dragazesin hizmetinde Macar asıllı bir top dökümcüsü (mühendis diyebiliriz) vardı: Urban Usta. Tam o sırada, İmparatorla arasında küçük bir ücret anlaşmazlığı oldu. Bu yüzden Urban Usta pılısını-pırtısını topladı ve Edirneye gitti. Padişahla görüşmek istedi. Topçu olduğunu söyleyince, Padişahın bu işle çok ilgilendiği bilindiğinden, hemen huzuruna çıkardılar. Urban Usta yanında getirdiği plânları Padişahın önüne koydu:

-Bunlar-dedi Bizansı koruyan surların plânıdır, tarafımdan en zayıf noktalar tespit edilmiş ve işaretlenmiştir.-

Ardından başka bir deri heybe açtı.

-Bunlar da işaretlenmiş yerleri yıkacak kuvvette gülleler atabilen topların plânlarıdır. Bana imkân ve fırsat verirseniz sizin için bu topları dökerim. Siz de surları yerle bir edersiniz.-


Rahmet tecelli etmişti: Geriye şükür ve gayret kalıyordu.

Müverrih Tursun Bey, kendi adını taşıyan tarihinde der ki:

-Çün erkân-ı devlet vü mülâzımân-ı hazret kal'anun kapularun açdılar, Sultan Mehemmed-i Gazî, Hazret-i Muhammed-i Arabî aleyhi efdalü's-salavât, Burâka binüp seyr-i cennet ider gibi, ulema ve umerâsı ile kalr16;ayı teşrif buyurdu. Mübarek fethin 549. yıldönümünde, cevher insan modeline hasret oluşumuzu da dikkate alarak, Fatih Sultan Mehmed'in kimliği, kişiliği ve yetişme tarzı üzerinde dikkatle durmak lâzım.

Öncelikle belirtmeliyim ki, Sultan İkinci Mehmedr17;in doğduğu dünyada, bir fatihin yetişmesi için gerekli maddi-manevi tüm şartlar hazırdı. Osmanoğlu'nun elinde, Malazgirt zaferinden itibaren oluşan aynı kıble eksenli, Kur'an orjinli insan kaynakları vardı. Mesela hocaları: Tarih, Molla Gürani gibi, Ak Şemsüddin gibi, Molla Hüsrev gibi cevherlerin aynı dönemi paylaşmalarına pek nadir şahit olmuştur. Bu bilim ve yürek adamları ise sadece aynı dönemi paylaşmakla kalmamış, aynı çocuğu aynı anda beslemek gibi İlâhî bir tevafukun unsuru olmuşlardır.

* * *

Dikkat: Fetih ekseni bir birini tamamlayan üç "âbide insan"dan oluşuyor. Biri Fatih Sultan Mehmed, ikincisi Ak Şemsüddin, üçüncüsü Ulubatlı Hasan...

Ulubatlı Hasan toplumsal terbiyenin cihad ruhunu, Ak Hoca, Kur'an ve Sünnet gibi dinin temel kaynaklarını, Sultan Mehmed ise adâletli, kifayetli ve liyakatlı yönetimi temsil ediyor.

Millet bu üçlüyü yetiştirdiği zaman fetih yolları tekrar önünde açılacaktır.

Sihirli formül şudur: İnsan+Hedef+ Gayret=Zafer

* * *

Fatih Sultan Mehmed Han, iki tarafında hocaları, hocalarının yanında vezirleri, beyleri, komutanları, arkasında peygamber müjdesine mazhar bir cennet ordusu ile 549 sene önce Romanın yüreğine girdi. Atını doğruca Ayasofya'ya sürdü ve o tarihte Ayasofya'nın içi henüz resim dolu olduğu için avlusunda iki rekat "şükür namazı" kıldı.

Hemen sonra hıristiyan halka hitaben bir -Amannâme-hak ve özgürlükler belgesi- yayınladı... Altında Sadrazam olarak Zağanos Paşanın -Elfakir Zağanos- şeklinde imzası, (kendisini tüm beşeri ünvanlardan soyutlayıp fakrinde aczini rütbe yapması o günkü insanın karakteri hakkında temel bir fikir verir sanıyorum) üstünde ise Fatih in tuğrası bulunan -Amannâme-, -Biz ki, emir-i âzam Sultan-ı muazzam Murad Han oğlu pâdişah-ı muazzam ve emiri âzam Sultan Muhammed Hanız! Yerleri ve gökleri yaratan Allah adına, büyük Peygamberimiz Muhammed Mustafa Aleyhimüsselâm adına, yüce kitabımız Kuran-ı Azimüşşan adına, Allahın yüz yirmi dört bin peygamberi adına, büyük babamız, babamız ve oğullarımız adına, kuşandığımız kılıç adına yemin ederiz ki...- diye başlıyor, Fatih Sultan Mehmed, inanmayan, ayrı dinden, ayrı dilden, ayrı kılık kıyafetten, üstelik birkaç gün öncesine kadar kılıç kılıca savaştığı bir halka, bugün bile ulaşmaya çalıştığımız bazı temel hak ve özgürlükler bahşediyor.

Sadece kendi çağını değil, bugün -demokratik- geçinen bazı ülkelerdeki insan hakları uygulamalarını bile çok çok aşan meşhur -Amannâme-siyle, Fatihin, hıristiyan halka verdiği hak ve özgürlükleri beş ana maddede özetleyebiliriz:

1. İnanç özgürlüğü,

2. İbadet özgürlüğü,

3. Kıyafet özgürlüğü,

4. Seyahat özgürlüğü,

5. Ticaret özgürlüğü.

Gerisine siz karar verin.....................
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Kasım 2007, 13:59   Mesaj No:5
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:karlofca61 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 136
Üyelik T.: 11 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 115
Konular: 34
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Cvp: Fatih Sultan Mehmed

keserim sen şimdi hertürlü özgürlük istersin.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Fatih Sultan Mehmet Has_Tarihçi Tarih 0 16 Ağustos 2020 12:19
Fatih Sultan Mehmet Çizgi Film enderhafızım Videolar/Slaytlar 1 17 Kasım 2013 17:12
Fatih Sultan Mehmet Birand'ın Konuğu Olsaydı... nermin Serbest Kürsü 1 29 Mayıs 2009 18:13
Fatih Sultan Mehmed'in Fermani talhatok Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler 0 03 Kasım 2008 23:04
Fatih Sultan Mehmet Mahkemede.... akgün İslam/Dinler/Mezhepler 2 06 Temmuz 2008 10:40

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.