Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kadın Bakım-Güzellik (https://www.forum.medineweb.net/195-kadin-bakim-guzellik)
-   -   ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü.. (https://www.forum.medineweb.net/kadin-bakim-guzellik/23972-moda-ve-kozmetigin-utanilasi-yuzu.html)

Nesli_Nur 24 Aralık 2012 17:31

..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
İkiyüzlü ve ahlaksız moda

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Günümüzde moda öyle bir tabu haline gelmiştir ki kadınlarımız bu moda çeşitliliğini takip edebilmek için akıl almaz yollara ve tehlikelere başvurmaktan kaçınmamaktadırlar.

Bazı hanımlar, ruhunu ve özünü güzelleştirecek ve süsleyecek bir takım ahlaki, kültürel özellik ve güzelliklerle bezenmek yerine, yüzünü ve görünüşünü güzelleştirecek makyaja, boyaya, ahlak dışı giyime başvurmaktadır. Bozuk bir malı, gösterişli bir ambalaj içinde sunup yutturmaya çalışan sahtekâr bir tezgâhtar misali, yapmacık tavırlar içine girmektedir.

Güzel olma ve moda tutkusu, kadını sayısız tezatlara sürükleyip onun ruhî dengesini altüst ediyor. Süslenen püslenen ve makyaj yapan bir kadın/kız, kendine göre çirkin bulduğu veya toplumun güzel bulmadığı özelliklerini gözlerden uzak tutup güzel bulunan özellikleri kazanmaya ve mevcut özelliklerini olabildiğince abartarak, dikkatleri çekmeye çalışmaktadır. Bu durum ise söz ile değil ama hal ile söylenen bir yalandır. Kelimenin en açık ifadesi ile ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

Çünkü bu anlayış ve tavır içinde olan kadının, hem fiziki hem de psikolojik yönden gizlemeye çalıştığı bir gerçek yüzü, bir de açığa vurup gözlere arz etme gayreti içinde olduğu sahte yüzü vardır. Erken yaşta cildi bozulan bir kadın, bir yandan ayıbını örtmek için daha fazla cilalanıp boyalanma ihtiyacı duymakta, öte yandan kullandığı kozmetik ürünü miktarı ve çeşidi nispetinde cildinin bozulduğunu, tahrip olduğunu hissedip bunalıma düşmektedir.
Öte yandan, maddî sıkıntı yüzünden de modayı takip edemeyip bunalıma düşenler, arkadaşlarının arasına çıkamayanlar da az değildir.

Modern köleler

Moda hezeyanına kapılıp da modayı takip edemeyenleri bekleyen daha korkunç tehlikeler de vardır. Özellikle dar gelirli bazı ailelerin üniversitelerde okuyan kızları, modayı takip etmek için yeterli miktarda harçlık bulamayınca, bizzat kendi bedenlerini pazara sürerek, giyim ve parfümeri masraflarını karşılamayı çare olarak görmelerinden bahsedilmesi de ayrı bir felakettir. Bu yönüyle moda, beraberinde birçok yönden sosyal yaralara sebebiyet verebiliyor.

Emperyalistler, kadını modanın ve şehvetin ağına düşürerek, Müslüman toplumların ruhen gelişmelerini engellemek istemektedirler. Moda toplumun şahsiyetini kaybettirip sosyal yaşantının Batı’ya teslim edilmesine sebep olur. Moda, toplumu yabancı milletlere esir eder, yerel kültürü ve şahsiyeti yok eder.

Moda, yalnız giyinişinize tesir etmekle kalmaz, o, şeytan gibi her işimizin içine burnunu sokar ve hükmünü icra eder. Tesiri altında kalanların mantıkla alakasını keser. Giydiğimiz elbiseden oturup kalkmamıza, konuşma, söyleme ve yazı yazma tarzımıza, zevklerimize, duygularımıza kadar, bizi parmağının ucunda çevirip durur…

Moda’nın dinen sakıncaları

Bu dünyaya imtihan için gönderilen insanların, Cenabı Hakk’ın yasaklarından kaçınmaları gerekir. Bir müslüman kadın da süslenmesini, giyimini İslami ölçüler içerisinde yapmalıdır.

Müslümanlara modanın dini açıdan şu sakıncaları söylenebilir:

Moda, genelde İslami olmayan başka kültürlerin ürünüdür. Moda bahanesiyle başka milletlerin kıyafetlerini giyenler, itikaden de yanlış bir iş yapmış olurlar. Dinimize göre başka dindeki insanlara, giyimle dahi olsa benzememe esası vardır. Müslümanlar, başka milletlere benzetici kıyafetleri moda olsa bile giymekten şiddetle kaçınmalıdırlar.

Giyimde yabancı din ve felsefi sistem mensuplarına benzemenin, en bariz şekli ise onlara ait hususi elbiseleri giymek ve ayırıcı alametleri, rozetleri takmaktadır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Rahiplerin elbiseleri (yabancı ümmetlere has elbiseler) giymekten sakının. Kim onların şekillerine bürünür ve onlara benzemek isterse benden değildir.”

İslam âlimleri; haç takınmak, zünnar bağlamak, haham/rahip elbiselerini giymek gibi giyimdeki teşebbühleri (benzeyişleri) “küfür alameti” olarak görmüşlerdir. Bunun için batıl din ve ideoloji mensuplarını ayırıcı, nişan olmuş giysilerden kaçınmakla mükellef olan müminler, onlara has bir vasıf taşımasa da daha çok onlar tarafından giyinen elbiselerden de sakınmalı, bu tür giysileri sürekli olarak giymemelidir.

Moda olarak kullanılan süs eşyalarının, parfümerinin, kozmetiğin, dinen haram olan maddelerden imal edilme durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı süs eşyalarının içeriğindeki maddeler, İslam’a göre pis olabilir. Böyle kozmetikler hem necisliğinden hem de suyun deriye ulaşmasını engellediğinden, ibadetler açısından da haramdır.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Kozmetiğin utanç yüzü

Avrupalıların kadından yararlanmak ve güzel göstermek için yapmayacağı şey yoktur. Kadınları hem ticari **** hem de adeta cinsel bir makine (!) olarak görmelerinin gereği olarak, bugün Avrupa’da, güzellik malzemelerinin yapımında, insan ve hayvan ceninlerinin kullanmasından çekinilmemektedir.

Batılı zalimler, hayvanları güzellik sanayinde kullanıyorlar. Merhemleri, güneşten korunma malzemeleri, makyaj yüz kremi, rimel, ruj, oje, şampuan, sprey deodorant ve diğer kozmetik ürünlerinin nelere mâl olduğunu kadınlarımız biliyorlar mı acaba?
Sadece ABD’de 50.000 kedi, 61.000 maymun, 180.000 köpek, 554.000 tavşan ve milyonlarca fare, kozmetik için katlediliyor. Deneyler ve kozmetik üretimi için her yıl 300 milyon hayvanın katledildiğini söylersek, güzelleşmek için işlenen cinayetlerin boyutu kendiliğinden ortaya çıkar.

Böylesine bir vahşet sonrasında elde edilen kozmetik ürünlerini sarıp sarmaladığı, makyajladığı ve gerçek benliğinden uzaklaştırdığı kadın, cazibesini kullanarak aldatmaya ve saptırmaya da hazırdır artık, farkında olmasa bile…
Güzelleşmek uğruna katledilen sadece hayvanlar değil, kürtajla alınan bebeler de kullanılmaktadır ki bu büyük bir skandaldır.
Aile ve manevi değerleri yok etme hareketinde olan düşmanın, bir taraftan da kürtaj cinayetinin meşrulaştırılması üzerinde neden bu kadar ısrarla durduğu nihayet anlaşılmaktadır. Ortaya çıkan gerçekler, tek kelime ile dehşet vericidir.

Kürtaj ve kozmetik bağlantısı

Kozmetik firmalarında üretilen güzellik kremlerinde, hayvan ve kürtaj plesantaları kullanılıyor. Bilindiği gibi plesanta, ana rahminde ceninin korunup geliştirildiği özel muhafazadır.

Kürtajla rahimden kazınarak alınan bu plesantaların tonlarcası, başta Rusya’dan geliyor. St. Petesburg’taki hastanenin IS adlı kürtaj kliniğinden bir doktor, yalnızca kendi kliniğinin, geçen yıl Fransa’ya 34.400 ton kürtaj plesantası sattığını söylüyor. Fransa’da bu plesantaları, kozmetik firmalarına satan İnsitut Mary Eux yetkilileri ise dünyanın çeşitli ülkelerinden, günde tam 19 ton plesanta satın aldıklarını açıklıyorlar.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Böylece daha doğmadan öldürülen yüz binlerce minik insan namzedi, bir avuç güzellik meraklısınca yumuşak ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak için kullanılıyor.

Bu akıl almaz iğrençlik ve vahşet, güzellik ve çağdaşlık merkezi altında gizlenen çirkinlikleri, bir defa daha bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Güzellik kremleri ve makyaj malzemelerinde ham madde olarak, kürtaj sonucu düşürülen bebekleri kullandıkları, Avrupa’da kozmetik firmaları tarafından itiraf edilmiştir.

Bu konuda görüşleri alınan uzmanlar, kozmetik sanayinin merkezi olan Fransa’da güzellik kremlerinin afişlerinde, “Cildinizi genç ve yaşayan hücrelerle gençleştirin” ifadesinin yer aldığını dikkati çekerek, işte insanı gençleştiren bu genç ve yaşayan hücreler, kürtajla alınan, doğmamış bebeklerden oluşuyor diye, bu vahşete dikkat çekmişlerdir.
Gerçek bu kadar acıyken, hangi vicdan sahibi, üretimi için katliamların yapıldığı, cinayetlerin işlendiği kozmetik ürünlerini gönül rahatlığıyla kullanabilir?



(H.ÇALIŞKAN)

dua dilencisi 24 Aralık 2012 20:05

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
Bazı insanlar çok titiz ve temizlik hastasıdırlar birde bu ürünleri kullanıyorlar çelişki !

Nesli_Nur 25 Aralık 2012 20:04

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
Alıntı:

dua dilencisi Üyemizden Alıntı (Mesaj 212981)
Bazı insanlar çok titiz ve temizlik hastasıdırlar birde bu ürünleri kullanıyorlar çelişki !



onların her hareketi çelişki dolu hayır000 güzelleşmek uğruna herşeyi yaparlarmahcup000

Nesli_Nur 08 Nisan 2013 21:34

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
Kadın sömürüsünün adı :MODA

Modayı, bir düşünürümüz şöyle tanımlıyor: “Moda, kudurmuş şehvetlerini doyurmak için kadına saldıran aç kurtları çekebilmek adına, yeni kılıklar icat etmektir…”

Enteresan bir tanım. Bazı aydınlarımız da modaya “zincirsiz esaret” veya “kendi paranla ve gayretinle rezil olma sanatı” adını vermişlerdir.

Oscar Wilde de modayı şöyle tarif ediyor. “Moda, öyle kötü bir şeydir ki onu her altı ayda bir değiştirirler.”

Bunlar moda karşıtlarının tanımı. Tabiî ki modernistlerin de kendilerine göre modayla ilgili tanımları vardır. Modanın tanımı çok olduğu gibi çeşitleri de oldukça boldur: “Çıplaklık modası, şehevî arzuları tahrik edici yeni elbise modaları, saç modası, kozmetik modası, lüks eşya modası, sonbahar modası, yaz modası, resim, müzik, ev dekorasyonu, mobilya modası, perde modası… Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Moda o kadar çok ki yetişebilmenin imkânı yok.

Moda konusunda üzerinde durulması gereken şudur: Moda gerçekten ihtiyaç mıdır? Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası mı? Modernist geçinenlere göre belki gerekli görülebilir.

Geçim kaynağı

Moda, aslında tüketici için o kadar gerekli değil ama moda üreticileri ve tekstilciler için çok gerekli. Çünkü onların geçim kaynağı! Onlar, insanın asıl ihtiyacı olmasa da mallarını satabilmek için devamlı moda üretip propagandasını yaparlar. Gerekirse ilahlaştırırlar.

Sosyal psikolog bilim dalları da kullanılarak, modayı ünlü Fransız modacı Christian Lacroix'in deyişiyle, bir ibadet biçimi, bir tören süsü haline getirirler. Yani insanlara, ibadet aşkıyla modayı benimsetmeye ve dayatmaya çalışırlar. Çeşitli kamuoyu baskılarına maruz bırakılan ‘birey’lerin, modaya uymaktan başka bir çareleri yoktur.

Ne yazık ki sömürü düzenine, kirli beyin yıkamasına alet olan kimi hanımlar, modaya uygun giymeyi en büyük ihtiyaç olarak görürler. Modaya uygun giyinmezlere insan içine çıkmaya utanırlar. Hele hele eğer elindeki kıyafetler “modası geçmiş” olarak lanse edilirse modanın esiri olan hanımefendi tarafından bir daha giyilmeyerek, çöpe atılır. Yeni moda ürünler satın alınır. Ve haliyle moda durmadan değişir...

Eğer bir hanım, bir kıyafeti, mesela bir eteği, devamlı giyerse moda sektörü nasıl para kazanacak? Onun için mesela etek, her altı ayda bir değişmelidir. Modelistler durmadan ‘önden yırtmaçlı, daha sonra arkadan yırtmaçlı, daha sonra minisi…’ Şekil ve renk olarak yeni moda etekler üretecektir.

Artık modern hanımın önünde kısır bir döngü oluşturulacak ve bu moda esirleri, yeni ürünlerin arkasından yarış atı gibi koşturulacaktır. Artık moda tutkunu hanım ne yapıp edip modayı takip edecektir.

Paraları yoksa bile, kredi ve borç ile modayı takip etmeye çalışacaktır. Hatta bunun için namuslarını bile satmaktan kaçınmayanlar çıkabilir. Sık sık kozmetik ve moda giysileri alabilmek için fuhuş yapan hanımların haberlerinin medyaya düşmesi tesadüfî değildir.

“Ah bu moda müptelası hanımlar bir düşünseler! Son moda bir elbiseye sahip olmak; insana nasıl bir saadet getirir ki? Düşünse onun bütün saadeti, o son moda elbiseye sahip oluncaya kadardır. Günlerce o elbisenin hayalini kurar, onu kendi üzerinde hayal eder. Belki evinin bütçesinden, çocuklarının nafakasından keser ve yahut herhangi bir mağazaya bilmem ne kadar bir borç açar. Neticede o elbiseye sahip olur. Bir ay boyunca hayallerini süsleyen ve zihnini meşgul eden mesele, bu elbisedir. İşte o elbiseyi nihayet giymiştir. Üç beş kişinin, ‘Ay! Ne güzel yakışmış! Modaya uyuyorsun ha!’ gibi birkaç övgü kelimesi karşılığında, o kadar sıkıntıya katlanır.”

Teşhir ürünü; Kadın!

Günümüzde, yeni elbiselerin tanıtımı için hanım mankenlerin sunduğu defilelere seyirci olarak hanımlar katılıyorlar da peki erkekler acaba bu defilelere niçin katılırlar? Vücudunun büyük çoğunluğu çıplak olan ve güya yaptıklarının sanat olduğuna inandırılmış manken kızlar, genç yaşlı birçok erkeğin iştahlı bakışları karşısında teşhir ettikleri, et pazarını andıran gösterilerinin bir izahı var mıdır?

Kurtların önünden besili kuzuların geçirilmesiyle, şehvet dolu erkek bakışlarının önünden yarı çıplak manken kızlarının geçirilmesi arasında acaba bir fark var mıdır?

Önce mankenler arzı endam edecekler, yeni ürünleri pazarlayacaklar, arkasından bunları izleyen hanımlar, defilelerde gördükleri manzarayı hem kıyafet hem bedeniyle devam ettireceklerdir. Burada kadınlar, acaba kullanıldıklarının farkında mıdırlar?

Sözünü ettiğimiz çevreler, kadının zaafından yararlanırlar. Onu her türlü hayâ duygusundan, yani hem maddî hem de manevî elbiselerden soyarak sokağa atarlar. “Ne güzelsin, hayat abidesisin”(!) diyerek alkışlar ve ayartırlar. Böylece o, bir taraftan onların ürettiklerini durmadan satın alır, tatmin olmayınca yenisini çıkarırlar. “İşte, bu güzel, bununla özlediğim huzura kavuşacağım” diye koşar ve bu süreç akar gider, onlar kasalarını ve midelerini şişirirler.

Diğer yandan, onun her gün biraz daha açtığı vücudundan, teninden ve kadınlığından yararlanır ve başka zevklerini tatmin ederler. Bunu yaparken de kadının haklarını savunduklarını söyler, buna karşı çıkanları kadın düşmanı olarak suçlarlar. Gerçekte ise kendileri kadını insanlıktan çıkarmakla yetinmemişler, onu bir maskaraya, et parçası haline, her sokak başında rahatlıkla bulunabilen, defolu bir işporta malına çevirmişlerdir.

Bu işin uzmanı bir kadın sosyologumuz, Doç. Dr. Ümit Meriç bu konuda şunları söylüyor: “Bu kısa zamandan başka bir şeye sahip olamayan insanın yapacağı tek şey, bu zaman içinde kendisine en yararlı gelen şeyleri toplamak ve kendisine en fazla zevk ve eğlence veren şeylerden alabildiğine faydalanmaktır. Bu, iki ayağı üzerinde gezen dünyalık ve akıllı hayvan, bütün fıtrî ve bedenî güdülerini sonuna kadar kullanmalıdır. Arzularını doyurmak yolunda hürdür. Sosyal hayat da bu özgürlüğe bir sınır koymamaktadır.”

“İşte bu sebepten, böyle bir toplumda cinsî güdüler vahşîleşir, sınır tanımaz. Kadın da verdiği zevk oranında değer taşır. Artık kadın ilâhî bir emanet ve insanı oluşturan iki temel parçadan biri olmaktan çıkmış ve yalnız bir ‘beden’ haline gelmiştir. Taşıdığı değer, bedeninin değeri kadar olacaktır. Böyle bir toplumda kadının tüm varlığı görülmekte ve alıcının gözü ile değerlendirilmektedir. Kadın sadece deri, erkekse sadece gözdür.”

“İnsanın yalnızca beden, yüz ve gözden ibaret olduğu bir kültürde, giyimin şekli ne olacaktır? Böyle bir insan için elbise, vücudu örtmekte değil, tersine teşhir etmekte kullanılan bir araçtır. Kadın için bir sığınak değil, ikinci bir deridir.”

“Batılı anlayış, dünyayı tüketime, daha çok tüketime zorlamaktadır. Böyle maneviyattan yoksun bir sistem içinde kadına biçilen yol, tüketen ve tükettiren bir araç olmaktır ve değeri de bu rolünü oynayabildiği ölçüdedir.”

“Resim, müzik, sinema, tiyatro, gazete, dergi, posterler, kadını sürekli pazara sürmektedir. Sermayesi aynı olan iki önemli endüstri kolu daha vardır ki bunlardan biri tekstil, giyim, diğeri ise kozmetik endüstrisidir. Eğer kadın beden ve gözlerle değerlendirilen bir varlık olmaktan çıkarsa gerçek hüviyetine kavuşturulursa bu endüstri kollarının kaderi ne olacaktır? Batılı veya batılılaşmış bir kadın, yalnızca vücudunu ortaya koyan elbiseler giymekle kalmamalı, aynı zamanda elbiselerini de sürekli değiştirmeli ki, dokuma ve kumaş endüstrileri yaşasın.” (Ümit Meriç ve Yazarlar; İslâm’da Kılık Kıyafet ve Örtünme, ISAV s. 33.)

Kozmetik ürünleri ve zararları

Kimi moda ve kozmetik ürünlerinin sağlık açısından zararları tespit edilmiştir. Moda da cazibe merkezi olmak uğruna kullanılan sahte güzellik ve makyaj malzemeleri, bir süre sonra cildi bozmakta, kırıştırmakta, pörsütmektedir. Bunları kullanan kadınlar, çeşitli cilt hastalıklarına maruz kalmakta, çirkinleşmektedir. Böylece, erken yaşta cildi bozulan kadın, bir yandan ayıbını örtmek için daha fazla makyaj yapma ihtiyacı duymakta, öte yandan kullandığı makyaj malzemesi miktarı ve çeşidi nispetinde, cildinin bozulduğunu tahrip olduğunu hissederek bunalımlara sürüklenmekte ve perişan olmaktadır.

Makyaj ve kozmetik ürünlerinin sebep olduğu rahatsızlıklar sadece bununla kalmaz. Cilt kanseri ile noktalanan deri hastalıklardan başlayıp zehirlenmeye kör olmaya ve vücut sistemlerinden bazılarının bozulmasına kadar uzanan bir tehlike zinciri söz konusudur. Hastalık zinciri önden koşmakta, tıp arkadan kovalamakta fakat bir türlü birbirine yetişememektedirler.

Moda uğruna, dar pantolon veya dar bluz giyilmesi; vücudu herhangi bir duruş ve şekil vermek gayesi ile oluyor ki, bu da vücuda geçici yâda devamlı çeşitli şekil bozuklukları, teneffüs zorluğu, karın organlarının yer değiştirmesi gibi arızaların da ortaya çıkmasına sebep oluyor. Dar giysiler solunumu engelledikleri için vücut ısısının yükselmesine neden oluyor. Kalbin rahat çalışmasını engellediği için de yavaş yavaş ciddi kalp rahatsızlıkları ortaya çıkıyor.

Yüksek ökçeli ayakkabıların zararları da tartışılmaz. Bunlar arasında, ayak parmaklarının deforme olması, nasır ve dolaşım bozuklukları başta gelmektedir. Dizde şekil bozukluklarına sebep olduğu için şişmelere ve ileriki yaşlarda dayanılmaz ağrılara neden da olduğu bilinmektedir.

Doç. Dr. Serdar Necmioğlu bu konuda şunları söylemektedir: “Apartman topuklu ayakkabı giyenlerin, ayak bileği stablezisi bozulduğu için burkulmalar sık sık görülüyor. Bu burkulmalar da bağ yetersizliği yaparak, erken ve geç dönemde çeşitli problemler ortaya çıkıyor. Yani ayak bileğindeki bağlar yırtılır. Zayıf ve güçsüz kalır. Ağrılı ve sık burkulan bir ayak oluşur.


HASAN ÇALIŞKAN

Nesli_Nur 09 Nisan 2013 12:16

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

“Kalıplar benzeyince kalpler de benzer”

Moda, genelde Batılı kültürlerin ürünüdür. Moda bahanesiyle, başka milletlerin kıyafetlerini giyerek onlara benzemeye çalışanlar, itikadî olarak da yanlış bir iş yapmış olurlar. Dinimize göre, başka dindeki insanlara giyimle dahi olsa benzememeye çalışmak esası vardır.

Müslümanlar, kendi giyim biçimlerini kendileri tespit etmeli ve bu konuda da başkalarına benzemekten şiddetle kaçınmalıdırlar. Peygamber Efendimiz bir hadîsi şeriflerinde, çok önemli sosyo-psikolojik bir noktayı, kendi mükemmel ifade biçimiyle açıklamış ve “Kalıplar birbirlerine benzeyince, kalpler de birbirine benzer” buyurmuştur.

Yine bu konudaki çok önemli bir hadisleri şöyledir: “Kim, hangi kavme benzerse o da onlardandır.” (1)
Öyleyse Müslümanların kendilerine özgü elbise biçimlerini (biçimi değil) kendileri belirlemeli ve varlıklarını ispat etmelidirler.

Moda kişiliğe zarar verir

“… moda tutkusunun, psikolojik bir hastalık ve aşağılık kompleksi anlamına gelmesi ve sonuçta da insanı, taklit ettiklerini her konuda beğenme ve onlar gibi olma noktasına götürmesidir. Yeme biçimi, sofra düzeni, giyimi, ev dekorasyonu, görgü kuralları, kısaca hayata bakışı ve hayatı yorumlayışı… Her şeyiyle hoşa giden birisi, hoşlananın gözünde her bakımdan büyük olma yolundadır.

Taklitçi, peşin peşin kendisinin her bakımdan küçük; taklit ettiğinin de her bakımdan büyük olduğunu kabullenmiş demektir. Artık o farkına varmasa da inançlarından her gün bir parça kopuvermektedir.

Birinci yolculuk inançsızlaşmaya kadar sürer. Ondan sonra artık ikinci yolculuk başlamış ve taklit ettiklerini inançlarıyla da kabullenmeye sıra gelmiştir. Bu, onların doğru, kendisinin yanlış olduğundan değil; onların güçlü, kendisinin zayıf olduğundan, kendi inancının üstünlüğünü bilmediğinden ve inancını tanımadığından inançlarını yaşamadığı için içinde boşluk hissettiğinden ve bu boşluğu o yolla doldurma çabasından ve biraz da, ‘Dünyanın onların, ahiretin ise inananların olduğunu’ bilmediğinden ya da içine sindiremediğindendir.”

Hz. Ömer (ra) bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in yaşadığı sıkıntılı hayata üzülmüş ve Kayser ve Kisrâların yaşadığı müreffeh hayatı hatırlatmıştı da Resûlüllah: “Ey Hattaboğlu! İstemez misin ahiret bizim, dünya onların olsun?” buyurmuşlardı. (2)

Moda takibi, dinimizin israf etmeme emriyle çatışır. Modada bir süre kullanılan ev eşyası, elbise, mobilya, hatta araba çöpe atılır. İslam'ın ve ekonominin en önemli yasaklarından olan israfın alâsı yapılır. Dindar bir Müslüman Hanım şunu bilir ki Allah’ın verdiği hiçbir nimet israf edilmez, çünkü Allah kullarına verdiği nimetleri israf edip etmediğinin hesabını soracaktır.

Modalı ve modasız hayatın kıyası

Bilinçli Müslüman bir kadın ile modanın esiri olan bir kadın arasındaki farkı Araştırmacı-Yazar Ali Ünal şu örneklemle bir kıyaslama yaparak ortaya koyuyor:
“Dışarıda kendini sergileyen, saçına şekil vermeden boyanmadan, son moda elbiseleri giymeden, eline bir çanta almadan sokağa çıkmayan bir kadının durumunu düşünün. Üstelik bu kadın, her gün yeni bir elbise giymek, moda değiştiğinde de yeni bir elbise satın almak isteyecektir.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Modayı takip eden bir kadının vereceği külfet ile birlikte bir de tesettüre uygun giyinen bir kadının masrafını düşünelim. Tesettürlü kadın örtüsünün içerisine ne giyerse giysin, giysisinin ne olduğu belli olmamaktadır. Onun her gün değişik elbise giymesi gerekmez. Onun boyanması süslenmesi de gerekmez. Görülüyor ki müstehcenlik; tüketimi sürekli kamçılarken, kapalı giyim aksine önlemektedir.”

Gerçekten kapitalist moda çevreleri, Müslüman hanımı sevmezler. Çünkü Müslüman hanımlar onların kurduğu moda tuzağına düşmezler. Bir Müslüman Hanım bir pardesü ya da çarşafını devamlı kullanır. Aynı dış kıyafeti giymekten hiç bir zaman utanç duymaz. Ne yazık ki tesettürü de modaya uydurarak, hem dar kıyafetleri tercih ederek hem de israfa girerek, kıyafet budalası haline gelen hanımların da olduğunu söylemeden geçemeyeceğiz. Tesettür defileleri hakkında da inşaallah ilerde bir yazı hazırlamayı düşünüyoruz.

Güzel giyinmek başka

Şimdiye kadar yazdıklarımızdan, Müslümanlar güzel giyinmesinler, süslenmesinler şeklinde bir sonuç çıkarılmamalıdır. Modaya uygun giyinen kişi, giydiğinin iyi mi kötü mü olduğuna kendi karar vermez. Üç beş modacının uyarladığı, ‘moda’ diye takdim ettiği ürünleri veya kıyafeti; yakışsın, yakışmasın hiç düşünmeden giyer.

Fakat güzel giyinen kişi için başkalarının beğenmesi önemli değildir. Çünkü güzel giyinen insan, kendisine yakışanı bilir. Modası geçmiş diye eskimemiş elbiselerini çöpe atmaz. Eşi için en güzel şekilde süslenir, temizlenir. Hassaten bunu da ibadet bilinciyle yapar. Belki bilinçli dindar Müslüman’ın en önemli farkı; güzelliğini ve kıyafetlerini kocasını razı ve hoşnut etmek gayesiyle kullanmasıdır. (Kocasını mutlu etmesi, aynı zamanda kendi mutluluğunu doğurmaz mı?)

Oysa moda tutkunu kadın, sokaklarda yabancılara karşı kendini teşhir etmek ve yabancıların gözüne girmekten haz duyar. Kendisi ve yakınları için değil, adeta başkaları ve yabancılar için giyinir.


HASAN ÇALIŞKAN

:):)

Allahın kulu_ 15Haziran 2015 10:32

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
Allah cc razi olsun

sabunkopugu 13 Ağustos 2015 11:12

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
Ne kadar da haklısınız saygı duydum düşüncelerinize kadın ki ayaklarına cennet serilen kul fani dünyanın işleyişi yüzünden nasıl da ayaklar altına alınıyor yoldan saptırılıyor.


Alıntı:

Nesli_Nur Üyemizden Alıntı (Mesaj 212944)
İkiyüzlü ve ahlaksız moda

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Günümüzde moda öyle bir tabu haline gelmiştir ki kadınlarımız bu [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] çeşitliliğini takip edebilmek için akıl almaz yollara ve tehlikelere başvurmaktan kaçınmamaktadırlar.

Bazı hanımlar, ruhunu ve özünü güzelleştirecek ve süsleyecek bir takım ahlaki, kültürel özellik ve güzelliklerle bezenmek yerine, yüzünü ve görünüşünü güzelleştirecek makyaja, boyaya, ahlak dışı giyime başvurmaktadır. Bozuk bir malı, gösterişli bir ambalaj içinde sunup yutturmaya çalışan sahtekâr bir tezgâhtar misali, yapmacık tavırlar içine girmektedir.

Güzel olma ve moda tutkusu, kadını sayısız tezatlara sürükleyip onun ruhî dengesini altüst ediyor. Süslenen püslenen ve makyaj yapan bir kadın/kız, kendine göre çirkin bulduğu veya toplumun güzel bulmadığı özelliklerini gözlerden uzak tutup güzel bulunan özellikleri kazanmaya ve mevcut özelliklerini olabildiğince abartarak, dikkatleri çekmeye çalışmaktadır. Bu durum ise söz ile değil ama hal ile söylenen bir yalandır. Kelimenin en açık ifadesi ile ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

Çünkü bu anlayış ve tavır içinde olan kadının, hem fiziki hem de psikolojik yönden gizlemeye çalıştığı bir gerçek yüzü, bir de açığa vurup gözlere arz etme gayreti içinde olduğu sahte yüzü vardır. Erken yaşta cildi bozulan bir kadın, bir yandan ayıbını örtmek için daha fazla cilalanıp boyalanma ihtiyacı duymakta, öte yandan kullandığı kozmetik ürünü miktarı ve çeşidi nispetinde cildinin bozulduğunu, tahrip olduğunu hissedip bunalıma düşmektedir.
Öte yandan, maddî sıkıntı yüzünden de modayı takip edemeyip bunalıma düşenler, arkadaşlarının arasına çıkamayanlar da az değildir.

Modern köleler

Moda hezeyanına kapılıp da modayı takip edemeyenleri bekleyen daha korkunç tehlikeler de vardır. Özellikle dar gelirli bazı ailelerin üniversitelerde okuyan kızları, modayı takip etmek için yeterli miktarda harçlık bulamayınca, bizzat kendi bedenlerini pazara sürerek, giyim ve parfümeri masraflarını karşılamayı çare olarak görmelerinden bahsedilmesi de ayrı bir felakettir. Bu yönüyle moda, beraberinde birçok yönden sosyal yaralara sebebiyet verebiliyor.

Emperyalistler, kadını modanın ve şehvetin ağına düşürerek, Müslüman toplumların ruhen gelişmelerini engellemek istemektedirler. Moda toplumun şahsiyetini kaybettirip sosyal yaşantının Batı’ya teslim edilmesine sebep olur. Moda, toplumu yabancı milletlere esir eder, yerel kültürü ve şahsiyeti yok eder.

Moda, yalnız giyinişinize tesir etmekle kalmaz, o, şeytan gibi her işimizin içine burnunu sokar ve hükmünü icra eder. Tesiri altında kalanların mantıkla alakasını keser. Giydiğimiz elbiseden oturup kalkmamıza, konuşma, söyleme ve yazı yazma tarzımıza, zevklerimize, duygularımıza kadar, bizi parmağının ucunda çevirip durur…

Moda’nın dinen sakıncaları

Bu dünyaya imtihan için gönderilen insanların, Cenabı Hakk’ın yasaklarından kaçınmaları gerekir. Bir müslüman kadın da süslenmesini, giyimini İslami ölçüler içerisinde yapmalıdır.

Müslümanlara modanın dini açıdan şu sakıncaları söylenebilir:

Moda, genelde İslami olmayan başka kültürlerin ürünüdür. Moda bahanesiyle başka milletlerin kıyafetlerini giyenler, itikaden de yanlış bir iş yapmış olurlar. Dinimize göre başka dindeki insanlara, giyimle dahi olsa benzememe esası vardır. Müslümanlar, başka milletlere benzetici kıyafetleri moda olsa bile giymekten şiddetle kaçınmalıdırlar.

Giyimde yabancı din ve felsefi sistem mensuplarına benzemenin, en bariz şekli ise onlara ait hususi elbiseleri giymek ve ayırıcı alametleri, rozetleri takmaktadır.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Rahiplerin elbiseleri (yabancı ümmetlere has elbiseler) giymekten sakının. Kim onların şekillerine bürünür ve onlara benzemek isterse benden değildir.”

İslam âlimleri; haç takınmak, zünnar bağlamak, haham/rahip elbiselerini giymek gibi giyimdeki teşebbühleri (benzeyişleri) “küfür alameti” olarak görmüşlerdir. Bunun için batıl din ve ideoloji mensuplarını ayırıcı, nişan olmuş giysilerden kaçınmakla mükellef olan müminler, onlara has bir vasıf taşımasa da daha çok onlar tarafından giyinen elbiselerden de sakınmalı, bu tür giysileri sürekli olarak giymemelidir.

Moda olarak kullanılan süs eşyalarının, parfümerinin, kozmetiğin, dinen haram olan maddelerden imal edilme durumu da göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı süs eşyalarının içeriğindeki maddeler, İslam’a göre pis olabilir. Böyle kozmetikler hem necisliğinden hem de suyun deriye ulaşmasını engellediğinden, ibadetler açısından da haramdır.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Kozmetiğin utanç yüzü

Avrupalıların kadından yararlanmak ve güzel göstermek için yapmayacağı şey yoktur. Kadınları hem ticari **** hem de adeta cinsel bir makine (!) olarak görmelerinin gereği olarak, bugün Avrupa’da, güzellik malzemelerinin yapımında, insan ve hayvan ceninlerinin kullanmasından çekinilmemektedir.

Batılı zalimler, hayvanları güzellik sanayinde kullanıyorlar. Merhemleri, güneşten korunma malzemeleri, makyaj yüz kremi, rimel, ruj, oje, şampuan, sprey deodorant ve diğer kozmetik ürünlerinin nelere mâl olduğunu kadınlarımız biliyorlar mı acaba?
Sadece ABD’de 50.000 kedi, 61.000 maymun, 180.000 köpek, 554.000 tavşan ve milyonlarca fare, kozmetik için katlediliyor. Deneyler ve kozmetik üretimi için her yıl 300 milyon hayvanın katledildiğini söylersek, güzelleşmek için işlenen cinayetlerin boyutu kendiliğinden ortaya çıkar.

Böylesine bir vahşet sonrasında elde edilen kozmetik ürünlerini sarıp sarmaladığı, makyajladığı ve gerçek benliğinden uzaklaştırdığı kadın, cazibesini kullanarak aldatmaya ve saptırmaya da hazırdır artık, farkında olmasa bile…
Güzelleşmek uğruna katledilen sadece hayvanlar değil, kürtajla alınan bebeler de kullanılmaktadır ki bu büyük bir skandaldır.
Aile ve manevi değerleri yok etme hareketinde olan düşmanın, bir taraftan da kürtaj cinayetinin meşrulaştırılması üzerinde neden bu kadar ısrarla durduğu nihayet anlaşılmaktadır. Ortaya çıkan gerçekler, tek kelime ile dehşet vericidir.

Kürtaj ve kozmetik bağlantısı

Kozmetik firmalarında üretilen güzellik kremlerinde, hayvan ve kürtaj plesantaları kullanılıyor. Bilindiği gibi plesanta, ana rahminde ceninin korunup geliştirildiği özel muhafazadır.

Kürtajla rahimden kazınarak alınan bu plesantaların tonlarcası, başta Rusya’dan geliyor. St. Petesburg’taki hastanenin IS adlı kürtaj kliniğinden bir doktor, yalnızca kendi kliniğinin, geçen yıl Fransa’ya 34.400 ton kürtaj plesantası sattığını söylüyor. Fransa’da bu plesantaları, kozmetik firmalarına satan İnsitut Mary Eux yetkilileri ise dünyanın çeşitli ülkelerinden, günde tam 19 ton plesanta satın aldıklarını açıklıyorlar.


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Böylece daha doğmadan öldürülen yüz binlerce minik insan namzedi, bir avuç güzellik meraklısınca yumuşak ve pürüzsüz bir cilde sahip olmak için kullanılıyor.

Bu akıl almaz iğrençlik ve vahşet, güzellik ve çağdaşlık merkezi altında gizlenen çirkinlikleri, bir defa daha bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Güzellik kremleri ve makyaj malzemelerinde ham madde olarak, kürtaj sonucu düşürülen bebekleri kullandıkları, Avrupa’da kozmetik firmaları tarafından itiraf edilmiştir.

Bu konuda görüşleri alınan uzmanlar, kozmetik sanayinin merkezi olan Fransa’da güzellik kremlerinin afişlerinde, “Cildinizi genç ve yaşayan hücrelerle gençleştirin” ifadesinin yer aldığını dikkati çekerek, işte insanı gençleştiren bu genç ve yaşayan hücreler, kürtajla alınan, doğmamış bebeklerden oluşuyor diye, bu vahşete dikkat çekmişlerdir.
Gerçek bu kadar acıyken, hangi vicdan sahibi, üretimi için katliamların yapıldığı, cinayetlerin işlendiği kozmetik ürünlerini gönül rahatlığıyla kullanabilir?



(H.ÇALIŞKAN)


Allahın kulu_ 13 Ağustos 2015 16:35

Cevap: ..moda ve kozmetiğin utanıLası yüzü..
 
Musluman kadinlarin da uyguladigi guzellik yontemleri var
Hem saglikli hem ucuz
Bu urun yogurt ve hakiki zeytinyagi ve limon
Kiri yagi temizliyor
Cildi bebek cildi gibi yumusatiyor
Rengini aciyor daha ne olsun degil mi


SAAT: 06:25

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306