Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   Parmağını Ateşe Tutan Öğrenci (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/1512-parmagini-atese-tutan-ogrenci.html)

AŞK'ÜL İSLAM 02 Aralık 2007 07:19

Parmağını Ateşe Tutan Öğrenci
 
HARİKZADELER Sokağı... Şehzade Camii'nden Lâleli Camii'ne doğru inerken karşılaştığım sokaklardan birinin adı bu. Harikzadeler. Yani, yangından kurtulanlar...

İstanbul'un ahşap binalarının kim bilir kaçıncı yangınını teşkil ediyordu buradaki son yangın. Kışın soğuğunun bile ateş gibi yaktığı bir geceydi. Sonraları ismini sokağa verecek olan müthiş yangın da işte böyle bir gecenin yarısından sonra iki katlı ahşap bir evde başlamıştı. Kısa zamanda etrafı saran ateşlerin içinden canını kurtaran kurtaranaydı. Alevlerin aydınlığında sokağa fırlayan genç kızcağız da bunlardan biriydi. Ne yapıp nereye gideceğini şaşırınca Şehzade Camii'nin medreselerinden birinin camlarından görünen bir ışık ümit vermişti. Dişlerini şakırdatan bu soğuğa daha fazla dayanamazdı. Bugün kız talebe yurdu yapılan medresenin kapısını itip içeri girdi.

Gaz lâmbasının ceviz rahle üzerine serptiği ışıkta Kur'ân tefsiri mütalâa eden dalgın talebe başını kaldırınca bir mânâ veremedi:

- Kimsin sen, in mi cin mi? Gecenin bu saatinde ne işin var burada?

- Ben in, cin değilim. Din kardeşlerinden biriyim. Mahallemizde çıkan yangın bizi de alevler içine aldı, canımı zor kurtarıp, buraya sığındım.

- Olmaz! Ben şu anda tefsir mütalâa eden bir talebeyim. Şaibeli hareketlerden uzak kalmam lâzım. Seni buralarda görürlerse dedikodunun önünü alamayız. Burasını hemen terk etmelisin.

- Gecenin bu saatinde nereye çıksam donarım!

Tefsir talebesi mırıldanarak düşünmeye başlar...

- Hayırdır inşaallah. Herhalde bir imtihana tabi tutuluyoruz?..

Bir iki dakikalık sükût...

- Öyleyse şu duvarın dibindeki kilime sarın ve köşede istirahatine bak.

Gözlerini tekrar kitabına dikip, Beyzâvî tefsirini mütalâaya devam eden talebe, dakikalar ilerledikçe şeytanı ile mücadeleye başlar.

Bir ara:

- Hayır! diye haykırarak parmağını lâmbanın isli alevine tutar, derisi büzülünceye kadar ateşten çekmemekte de ısrar eder.

Mücadele sabaha kadar devam eder, birkaç defa ateşe tutulan parmak iyice yanar ve ucunda bir yara bile meydana gelir. Şafak sökmek üzeredir. Sonraları Kuzat mezunu olup hâkim çıkacak olan talebe sabah ezanıyla birlikte medreseyi terk edip namaza gider. Dönüşte odasında kimsenin kalmadığını görünce rahat bir nefes alır.

Ortalık aydınlanınca yangın yerine koşan kızcağız, babası ile anasının feryatlar içerisinde kendisini aradıklarını görünce bağırır:

- Babacığım, anneciğim, benim için asla üzülmeyin.

- Kızım nerede kaldın bütün gece?

- İşte şurada, medresenin odasında, bir talebenin yanında.

Ve kızcağız olanları anlatır.

Bu defa Osmanlı paşası baba kızını yanına alarak Şehzade Camii'nde tefsir veren hoca efendinin huzuruna çıkar ve talebelerini toplamasını rica eder.

Hoca üzgün, mollalar hayrette. Bir talebenin kızcağıza iffete aykırı bir davranışta bulunduğu endişesi içindeler...

Toplanan mollaları bir bir gözden geçiren kızcağız birini işaret eder:

- İşte babacığım, parmağının ucu sarılı olan talebe!

Tefsir hocası hayretler içerisinde sorar:

- Selâhaddin, senden asla ümid etmezdim, nasıl oldu da böyle bir şikâyete sebebiyet verdin?

Selâhaddin başını önüne eğer ve hocasından utancından tek kelime bile söylemeye muktedir olamazken kızın babası müdahale eder:

- Muhterem hocam, değerli talebenizi hırpalamayın. Biz onu şikâyet için değil, takdir ve tebrik için aramaktayız. Siz, parmağını niçin sardığını bir sorun ona!

Ve mahcup talebe ısrara dayanamaz anlatır:

- Şeytan bana vesvese verdikçe ben de parmağımı lâmbanın ateşine tutuyor, 'Buna tahammül etmeyi göze alıyor musun?' diye soruyordum. İşte bu sırada parmağım yandı, sarmak zorunda kaldım!


Bir Osmanlı paşası olan baba kararını açıklar:

- Hocam der, bu öğrencinin mezun oluncaya kadar bütün masraflarını üstlenmekle kalmıyor, ayrıca kızımı verip onu damat edinme şerefine de talip bulunuyorum!

Bu tarihî olay karşısında bugün bizim dilimizden dökülen cümle, meşhur sözden başkası olmayacaktır.

Zaman olur ki hayali cihan değer!

NUR 02 Aralık 2007 13:30

Cvp: Parmağını Ateşe Tutan Öğrenci
 
yazınızı sonuna kadar soluksuz okudum yağmur kardeşim.ibret verici ve düşündürücü...
Allah razı olsun...Allah hepimize parmağını ateşe tutan bu talebe gibi her işimizde irade sağlamlığı versin..şeytanın oyunlarında vesveselerinden hepimizi korusun inş.

CaferTayar 08 Aralık 2007 19:23

Cvp: Parmağını Ateşe Tutan Öğrenci
 
Mum ışığıyla terbiye olan Damat Efendi

Muhammed b. Süleyman, “Damat Efendi” lakabıyla meşhur olmuştur.
Çünkü bu iffet abidesi, talebelik döneminde bir gece yarısı,
Mum ışığı altında ders çalışmaktadır.
İlmî mütalâalara daldığı bir esnada kapısı çalınır.

O vakitte birinin gelmesinin hasıl ettiği hayret ve misafirin
Kimliği hakkındaki merakla hemen kapıyı açar.
Karşısında genç ve güzel bir kızcağız durmaktadır.
Misafir, yolunu kaybettiğini ve etrafta başka bir ışık göremediği için
Onun kapısını çalmaya mecbur kaldığını söyler.

Genç talebe, misafirini geri çeviremez,
Onu gece karanlığına ve sokağın soğuğuna terk edemez,
Çaresizce kızı içeri alır.
Ona oturup dinlenebileceği bir köşe gösterdikten sonra da
Sabaha kadar dersine çalışmaya devam eder.

Utangaç ve gizli-saklı nazarlarla onu seyreden kızcağız,
Bu iffetli talebenin bir haline taaccüp eder;
Genç, arada bir parmağını önünde yanan mumun alevine tutmakta ve
Bir müddet öylece bekledikten sonra geri çekmektedir.

Gün ışıdıktan sonra genç kız oradan ayrılıp evine döner.
Halkın yardımıyla yolunu bularak ulaştığı ev,
Osmanlı vezirlerinden birinin sarayıdır;
Bu genç kız da, o vezirin kerimesidir.

Saray halkı, ona geceyi nerede ve nasıl geçirdiğini merakla sorarlar.
Genç kız başından geçenleri, gördüklerini ve hususiyle de
Kendisini misafir eden talebenin tuhaf halini bir bir anlatır.

Vezir, kızına yardım eden o genci sarayına davet eder
Niçin sabaha kadar elini yanan mumun üzerinde tuttuğunu
Ve elinin yanmasına sebep olduğunu sorar.

Yusuf yüzlü genç, “
Yolunu kaybettiği için kapımı çalan bir misafiri dışarıda bırakamazdım;
Bu sebeple onu kulübeme aldım.
Şeytan beni kandırmaya yeltendiğinde, parmağımı ateşe tutarak,
Nefsime cehennem azabını hatırlattım ve böylece
Yanlış bir şey yapmaktan kurtuldum.”

Vezirin çok hoşuna giden ve teklifi kabul ederek
o kızcağızla evlendikten sonra da “Damat Efendi” olarak anıla gelen
Muhammed b. Süleyman gibi bir hayat yaşayabilenlere ne mutlu.

Not
Mecmau’l-Enhur fi Şerhi Mülteka’l-Ebhur eserinin sahibidir kendisi

01-12-2007 16:12:49 PM buda benim yayın tarihim

Kara Kartal 09 Ekim 2023 18:43

Okunması gerek teşekkürler cicekver


SAAT: 14:34

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306