Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler (https://www.forum.medineweb.net/649-kissalar-hikayeler-nasihatler)
-   -   İslam Gençliği Nasıl Olmalı (https://www.forum.medineweb.net/kissalar-hikayeler-nasihatler/2858-islam-gencligi-nasil-olmali.html)

kocaklar 22 Nisan 2008 13:32

İslam Gençliği Nasıl Olmalı
 
[I][B]Gittikçe artış eğilimi gösteren intihar, yaralama, öldürme, cinayet, kapkaççılık, terör ve global savaş tehlikesi gibi modern çağla birlikte azgınlaşan insanın varlığını tehdit ve yok etmeye yönelik eylemlerin de dayatması ile birlikte din ve ahlak eğitimi, hem akademik hem de pratik anlamda yeniden insanlığın gündemine girmiştir. Özellikle gençler arasında İslamiyet’e ve manevi değerlere karşı büyük bir ilgi duyulmaya başlanılmıştır.

Dikkatinin kendine yöneldiği gençlik döneminde, ruh ve bedenden oluşan varlık yapısının farkına varan genç, içinde bulunduğu dünyanın sınırlılıklarına takılmadan kendini yerli yerine konumlandırabilmesi için, aşkın ve insanın varlık özüyle örtüşen evrensel değerler sistemine ihtiyaç duymaktadır. Fakat gençlik dönemindeki hakikat özlemi ve anlam arayışı, maddi değerlere ve haz kültürüne dayalı modern dünyada imkânsız gibidir.

Bu bağlamda İslam dini ve önderleri gençlere çok önem vermiş, yüce insani kemallere gençlik döneminde ulaşıla bileceğini hatırlatarak, özel bir eğitim metodu sunmuştur.
İslam’ın vazgeçilemez temel esaslarından biri “Nesil güvenliği”dir. Eşsiz bir hayat nizamı olan İslam, ortaya koyduğu “Akıl, din, can, mal ve nesil güvenliği” kuralı ile insanlık için asla vazgeçilemez olan bu beş temel unsurun korunmasını kesin bir dille emretmiş, bunun temini için kesin hükümler koymuştur.

Bilindiği üzere, insan hayatındaki hemen her türlü pozitif ve negatif davranışların kökleri, küçüklük ve gençlik dönemlerine kadar uzanır, oralarda gizlidir. Ailevî hayattan tutun da okul hayatına, çevre hayatına kadar. Bütün insanlar ilk yaratılışta İslam fıtratı üzere doğarlar; yetiştiricilerinin ellerinde muhtelif dinlerle yoğrulur, ama din farkı mahfuz, karakter değişimi diye bir şey söz konusu olmaz. Zira insanoğlu kendi mahiyetini değiştirmeye muktedir değildir. Efendimiz (s.a.a) de bu gerçeği: “Bir dağın yer değiştirdiğini duyarsanız inanınız; fakat bir insanın karakterini değiştirdiğini duyarsanız inanmayınız; çünkü karakter, yaratıldığı hal üzere olur.” sözleriyle ifade buyurmuşlardır. Bu yüzden gençlik döneminde oluşan karekteristik özellikler islam-i bir şekil bulmalıdır.

İslam toplumunda tertemiz bir fıtratla -yani İslâmî hakikatleri kabul etmeye meyilli olarak- dünyaya geldiği kabul edilen yeni nesil, temiz fıtratı bozulmadan manevî değerlerle büyütülmeli, helal lokma ve İslâmî terbiye ile eğitilmeli ve böylece Kuran’ın ifadesiyle “göz nuru olacak bir nesil” yetiştirilmelidir.

Kuran-ı Kerim, Rahman'ın has kullarının; “Ey Rabbimiz! Eşlerimizden ve zürriyetimizden gözümüzün nuru olacak kimseleri bizlere ihsan eyle!” diye dua ettiklerini bildirmektedir. Gözlerimizin nuru ve sürûru, gönüllerimizi aydınlığı ve mutluluğu olacak genç nesil, dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olan nesildir. Dualarında sık sık “Allah’ım!.. Eşlerimizi ve neslimizi bizim için bereketli eyle!” diye niyaz eden Peygamberimiz de (s.a.a.) de “Bereketli Nesil”in önemini ve değerini vurgulamaktadır.

“Yepyeni bereketli bir nesil” yetiştirme göreviyle yükümlü Efendimiz (s.a.a.), zulüm ve baskı asrı olan karanlık Orta Çağ’da, Cahiliyet Döneminde, dikenler ve ayrık otları arasında gerçekten gül gibi tertemiz pırıl pırıl bir nesil yetiştirmiştir.

Hz. Resulullah (s.a.a.) hayatını gençlere adamıştı. O, Rahmet Peygamberi olarak gençlere sonsuz sevgi, şefkat ve hoşgörü ile muamele ediyordu. O'nun getirdiği Yüce Dinin iman, cihad, takva, ihlâs, ilim, ubudiyet ve medeniyet anlayışı özellikle gençlerde derhal yankısını buluyordu. Gençler, İslâm'ı kabul etmeye yaşlılardan daha yakın idi.

Peygamberimizin bu görevi aynen eğiticiler içinde geçerlidir, mürebbiler nesilleri mahir birer usta gibi inşa etmeliler. Psikolojik ve sosyolojik zemine münasip bir yapılanmaya gitmeliler. Ayakları yerden kesilmiş his ve hevesleri birer fikir gibi algılayarak tatbik sahasına koymaya kalkışmamalılar. Bu arada belirtelim ki kuşaklar arası sıçramalara, yeni nesillerin öncekileri geçmesine, belki daha yerinde ifadesiyle –tıpkı bayrak devir teslimi gibi- onların yerlerine geçmelerine bilinçli bir şekilde müsaade etmeliler. Yaşça büyük olanlar, arkadan gelen daha kabiliyetli nesle geçiş hakkı tanımadan önce onları dengeli bir terbiyeden geçirmeli ki geçiş esnası ve sonrası saygıya ve o saygı üzerine kurulan manevî sisteme bir eksiklik gelmesin.

Gençlerde bazı eksiklikler ve kusurlar görenler, bunun sorumlularının sadece gençler olmadığını, bu konuda anne-baba, arkadaş, çevre, okul, sistem ve yönetimin olumsuz katkısı olabileceğini de göz önünde bulundurmalıdırlar. Kendi kusurlarını gençlere yükleyenler sadece kendilerini aldatmaktadırlar. Görevimiz; sevgili Peygamberimiz (s.a.a) gibi gençliğe kucak açmak, gençlerin maddî-manevî problemleriyle ilgilenmek, temel İslâmî prensiplerden taviz vermeden gençliğe destek olmak, gençlerin cesaretiyle yaşlıların deneyimini birleştirebilmektir.

Her insanın maddî-manevî kabiliyetleri kendine göredir, mutlak eşitlik asla söz konusu değildir. Dolayısıyla hiçbir insanın ideal burcu, diğer bir insanla aynı olamaz. Buna göre her fert, daha çocukluk döneminden başlamak üzere özellikle gençlik yıllarında özel bir eğitim, öğretim ve yönlendirmeye tabi tutulmalıdır. Gerçekte genç, idealize edildiği “hedef”e kendisini ulaştıracak altyapıyı yine gençlik Bu döneminde elde eder. Gençlerin eğitimini üstlenenlerin (anne-baba, öğretmen, âlim…) Ona: “Salih ameller, sağlam imandan doğar.”, “Genç Adam! Muhtaç olduğun kudret, kalbindeki sağlam imanda mevcuttur.” diyebilmek için o iman ve ameli bizzat yaşayarak ortaya koyması gerekmektedir.

Hz. Resulullah (s.a.a) “Ey gençler topluluğu” diye başlayan hadis-i şerifleriyle özellikle gençleri uyarıyordu. Gençler O'ndan aldıkları cihad aşkıyla Uhud Savaşı öncesinde Medine dışında savaşmak için can atıyorlardı. Resûl-i Ekrem’in (s.a.a) takdirine layık olan gençlik; Kitabımızda; “Rablerine iman eden genç adamlar” ifadesiyle takdir edilen Kehf Ashabı gibi imanlı, mücahid, ahlak ve fazilet sahibi, Hakkı haykırmaktan korkmayan cesur gençlik idi.

O’nun hadislerinde, “Allah’a kulluk içinde yetişen genç”, Cenab-ı Hakkın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet günü'nde arşın gölgesinde gölgelendirilecek ve Allah’ın özel ikramına layık olacak yedi seçkin grup arasında adaletli devlet başkanı’ndan hemen sonra ikinci sırada zikredilmektedir.

Dinamizm, fedakârlık, çalışkanlık, cömertlik, ahlak, hizmet, hicret, davet, tebliğ, cesaret… Hadislerde buyrulan örnek Müslüman gencin özellikleridir.

Müslüman genç, öncelikle kendisini tüm ilim silahlarıyla kuşandırır. Elde ettiği ilmî seviyenin yeterli olduğu kanaatine varmamalı, ilim yolunda hırslı, açgözlü ve son derece gayretli olmalıdır. İlim adamının bu psikolojik özelliği, hadiste işadamının psikolojik özelliğiyle karşılaştırılarak anlatılmakta, adeta ilmî doyumsuzluk tavsiye edilmektedir: “İki açgözlü kişi vardır ki doymaz: Biri ilim taleb eden... Diğeri de mal ve servet talep eden.” kendisini hem teknik, hem sosyal açıdan, hem tarihî hem de dinî açıdan iyi yetiştirir. Okulda istediği ölçüde alamadığı, bulamadığı ama mutlaka elde etmek zorunda olduğu ilmî ve manevî seviyeyi okul dışındaki özel çalışmalarda kitap, seminer, sohbet ve konferanslarda kazanmalıdır.

Müslüman gencin ikinci önemli özelliği de takvadır. O kendisini günahlardan uzak tutar, sürekli Allah’ın rızasını kazanmak için çalışır, riza-i ilahiye yakın ve şeytandan uzak olur. Onun tek bir hedefi vardır, Allah'a daha iyi bir kul olabilmek, bunun içinde tüm haramlardan sakınır ve tüm vacipleri de en güzel şekilde yerine getirir.

Müslüman genç uyanıktır, çabuk kandırılmaz, siyasetle ilgilenir ve Müslümanların sorunlarını kendisine dert edinerek, çözüm için çabalar.
Genç adam; maneviyatın doruklarındadır, Allah’ın sevgisi ve aşkına ulaşmak için en büyük eğlencesi rabbiyle münacattır. Geceleri herkes uyuduğu zaman o uyanır ve aşkının ispatı olan gözyaşlarıyla sevdiğiyle konuşur. Çünkü yüce Allah’ın Hz. Musa’ya buyurmuş olduğu bu hadisi kutsiyi iyice kavramıştır: “Ey Musa! beni sevdiğini söyleyen ve sonra sabahlara kadar uyuyan ne kadarda yalancıdır,seven sevdiğiyle olup onunla konuşmak istemez mi?”

Arzulanan genç nesil, ahlakî ve manevî değerleri ön plana almalıdır. Sevgi, saygı, rahmet, şefkat, adalet, iyilikseverlik gibi insanı insan yapan evrensel manevî değerleri ön plana almalıdır. Gönül kazanma ve yürek fethetme görevini en tatlı dille ve en güzel metotla yerine getirmelidir.

Genç nesil, günümüzün olumsuz şartlarında kendisinin manen erimesi şöyle dursun, manen erimeye ve dejenere olmaya yüz tutan, çaresizlik ve çözümsüzlük içinde kıvranan, intihar eğilimi veya psikolojik bunalım yaşayan genç arkadaşlarını kurtarma azim ve kararlığı taşımalıdır.

Müslüman gençliğin bir diğer özelliği de, her konuda en güçlü ve en üstün olmaya çalışmasıdır, güçlü mü’minin Allah nazarında daha hayırlı ve Allah’a daha sevimli olduğuna inanan imanlı genç, her konuda güçlü ve üstün olmaya çalışmalıdır.

İmam Humeyni’den Müslüman Gençliğe Öğütler
1- Beş vakit namazı vaktinde kılın, gece namazı da kılmaya çalışın.
2- Vacipleri yerine getirip, haramlardan uzak durun.
3- Pazartesi ve Perşembe günleri mümkün oldukça oruç tutmaya çalışın.
4- Çok fazla uyumayın ve kuranı kerimi çokça okuyun.
5- Sözünüzde durun ve anlaşmalarınıza önem verin.
6- Sade ve gösterişten uzak giyinin.
7- Yoksullara yardım edip, her gün sadaka vermeye çalışın.
8- Çok masraf edilmiş lüks toplantılara katılmayın, kendinizde böyle toplantılar düzenlemeyin.
9- Çok konuşmayın, çok dua edin.
10- Kendinizi bilgi yönünden geliştirin, dini konuşmalara katılın.
11- Yaptığınız iyilikleri unutun ve geçmişte işlemiş olduğunuz günahları hatırlayın.
12- Spor yapmaya özen gösterin.
13- Bir İslam ülkesinin ihtiyaç duya bileceği tüm bilimleri öğrenin.
14- Her bakımdan dikkatli ve uyanık olun.
15- Kuran okumasını ve tecvid kurallarını öğrenin.
16- Ak
tüalite ile ilgilenin, güncel haberleri özellikle de Müslümanları ilgilendiren haberleri takip edin.
17. Maddi yönden yoksullara, manevi yönden de rabbani âlimlere bakın.
18- Her akşam yatmadan önce kendinizi hesaba çekin, gün boyu işlemiş olduğunuz günahlardan tövbe edin ve yaptığınız güzel işler içinde şükür edin.
19- Âlimlerle arkadaşlığı asla kesmeyin, sürekli onların sohbetinde bulunun
.


HAZIRLAYAN : ZEHRANET

Emekdar Üye 22 Nisan 2008 21:40

Cvp: İslam Gençliği Nasıl Olmalı
 

Allah razı olsun canım güzel ve yerine bir paylaşım olmuş.
Bizimde katkımız olsun o halde...

Nasıl Bir İslam Gençliği?

Gençlik, insanın hayatı boyunca aktifliğinin en yoğun olduğu zaman dilimidir. Bu zaman diliminde insanlar, birçok meşgaleyi bir arada gerçekleştirebilecek enerjiye sahiptir.

Bu maksatla, gençlik kavramı yoğun bir anlam ifade etmektedir. Kavrama, İslâmî bir perspektiften bakmayı denersek görüyoruz ki Asr-ı Saadet döneminden bu yana birçok olayda gençlerin yüklendiği görevler küçümsenemeyecek kadar yoğun bir içerik arz ediyor.

Hz. Peygamber zamanında askeri görevlerden içtimaî görevlere, muallimlikten hükümet sorumluluğuna kadar birçok alanda gençler aktif olarak rol almıştır.

Yine bundan sonraki dönemlere göz attığımızda İslâmî davayı sahiplenmiş, kendisine İslâmî davayı şiar edinmiş nice gençlerin, üzerlerine aldıkları ağır sorumlulukları doğru bir İslâm gençliği tasavvuru ile rahatça yerine getirdiklerini görüyoruz. Ve yine görüyoruz ki, İslâmî davanın atardamarı misyonunu genç nesil oluşturmaktadır.

Biraz daha yakın tarihe baktığımızda, İslâmî hassasiyetlerin daha yoğun olarak yaşandığı zaman dilimlerinde Müslüman gençlerin yoğun çalışmaları göze çarpıyor.

Elbette, İslâm’ın gençlere yüklediği bu misyonun farkında olan İslâm karşıtları belirli periyotlarla İslâmî gençliği pasifize etme çabaları içerisine girmişlerdir ve hala da bu çalışmalarına devam etmektedirler, Bizlerin son zamanlarda Müslümanların üzerlerinde dolaşan kara bulutların nedenlerini de bu çerçevede değerlendirmemiz gerekmektedir.

Çünkü biliyoruz ki, genç nesli yok edilen veya pasifize edilen herhangi bir ideoloji veya dine saldırmak çok daha kolaydır. Bu sebeple şu anda batı emperyalizmi ve amerikan emperyalizminin İslâm dünyası üzerinde tasavvur hakkı elde etmek için İslâmî gençliği bitirmek, geriye kalan Müslüman gençlerin de farklı İslâmî tasavvurlarla hareket etmelerini sağlamak için yapmış oldukları yoğun çalışmaları vardır.

Bugün görüyoruz ki gençlerin cezbeden, nefsine hoş gelen birçok faktör, içinde bulunduğumuz zaman diliminde mevcut. Yapılmak istenen, gençlerin İslâm ile bağlantılarını koparmak ve onları dünyanın geçici zevkleri ile kandırmak.

Böylece Hakk’ın karşısında batılı güçlü kılmaktır. Maalesef, bu zaman diliminde görüyoruz ki gençlik gerek yoğun ders tempoları ile ilgilenmekten, gerek internetin bitmeyen cazibesine kapılmaktan, gerek arkadaş ortamının oluşturduğu şartlardan, gerekse de televizyonda birbiri ardına gelen dizilerden kafasını kaldıramamasından dolayı akletme melekesini kaybederek İslâmî bir hayat nizamından uzaklaşarak yaşamaktadır.

Gençlerin akletmelerini, zikretmelerini ve dolayısıyla doğruları görmelerini engellemek amacıyla yapılan bu çalışmalar maalesef İslâmî bir yaşantıya sahip olan genç kardeşlerimizi de etkilemektedir. İslâmî bir fikre sahip olan kardeşlerimiz yoğun bir şekilde ters yönden esen batıl(ı)laşma rüzgârından nasiplenmektedirler.

Ve bu yüzden ortaya çıkan nesil pak-berrak bir İslâmî anlayış yerine bulandırılmış bir İslâmî anlayışa sahip olmaktadır. Bu nedenle de 1,5 milyarlık İslâm dünyasında bir bütünlük oluşamamakta, bir Müslüman diğer bir Müslüman’dan haberdar olamamaktadır. Tüm bu sorunları çözebilmek için önce doğru bir İslâm gençliği tasavvuru oluşturmamız ve böylece yeni sağlıklı nesiller yetiştirerek tüm insanlığa ışık tutacak bir İslâm medeniyeti oluşturmamız gerekmektedir.

Bu sorunlara çözüm yolları sunabilmek için doğru bir İslâm gençliği tasavvurunun nasıl olması gerektiği noktasında biraz kafa yormamız gerekmektedir.

Öncelikle İslâmî hayat nizamının bizlerin hayatının tümüne hitap ettiğini bilmemiz gerekir. Bir genç, bindiği otobüsten, gittiği sınıfına, yattığı yatağından yaşadığı tüm hayata kadar ALLAH-u Teâla’nın kendisini gözetlediğini bilerek hareket etme zorunluluğundadır. Bu durum göz önünde bulundurulacak olursa, bizlerin İslâmî çalışmaları bir fantezi olmamalıdır.

Eğer bizler İslâmî sohbetlerde bulunduğumuz yerlerde farklı, başka ortamlarda farklı isek, kıldığımız namaz hakkı temsil ederken, yaptığımız hareketler batılı temsil ediyorsa, okuduğumuz kitap aydınlığı temsil edip, dinlediğimiz müzik karanlığı temsil ediyorsa bu noktada bir yanlışlık var demektir. Unutulmamalıdır ki, bir insan “La ilâhe illâllah Muhammeden Rasulullah” dediyse Hakk’ın karşısındaki bütün batılları elinin tersiyle geriye itmiş demektir. Bir Müslüman genç bu bilinçle hareket etmelidir.

Ve yine İslâm gençliğinin yaşadığı en büyük sorunlardan bir tanesi İslâm’ın bütünleyici rolünü üstlenmek yerine tek tarafa yönelmeyi tercih etmeleridir. Yani eylem-söylem, ibadet-siyaset, ahlâk-marifet sınırlarını bozarak ya eylemci ya sufi, ya akıl ehli ya kalp ehli tarzında İslâmî hayat nizamıyla uzaktan yakından hiçbir alâkası olmayan ayrılıklar ortaya çıkarmak, İslâmî davayı güçlendirmek yerine İslâmî davaya zarar verir.

Ve yine İslâm gençliğinin yanılgıya uğradığı olaylardan bir tanesi de hayatın ta içine hitap eden İslâm’ı sanal âleme hapsederek, internette, “chat”lerde tartışma konusu, polemik konusu haline getirmeleridir.

Unutulmamalıdır ki İslâm bütünlük arz eden bir hayat nizamıdır, İslâmî bilinç hem ibadetlerde yoğun olmayı(gerek gece namazları, gerek diğer nafile ibadetlerde bunun içine dâhildir ve İslâmî bilincin oluşmasında son derece önemli kilometre taşlarıdır), hem ahlâk ve edep çerçevesinde hareket etmeyi, hem siyasî anlamda İslâm’ı savunmayı, hem de zalime karşı baş kaldırmayı gerekli kılar.

Buradan da anlıyoruz ki, İslâm bir bütünlük arz eder. Evet, doğru bir İslâmî nizam oluşturmak istiyorsak, geleceğin büyükleri olan gençleri doğru bir İslâm tasavvuru ile yetiştirmemiz gerekmektedir. İslâmî konularda yorum yapmak insanlara kolay gelmektedir. Fakat şu zamanda bırakın boş konuşmayı, sıradan konuşmalara bile çok fazla vakit yoktur. Dışarıda İslâm’a aç insan toplulukları kendilerine İslâm’ı anlatacak İslâmî gençliği bekliyor.

Bilinmelidir ki, hastalıklı köklerden hastalıklı dallar yetişir. Buna binaen, bizlerin hastalıklı olan köklerdeki hastalıkları temizlememiz ve sağlam kökler olarak, yeni nesli oluşturacak sağlam dallar oluşturmamız gerekmektedir.
Doğru İslâm tasavvuru ile yetişmiş, Hakk’ı batıldan ayırmış, söylediklerinin pratiğini gerçekleştiren genç nesiller olmamız ve başka genç nesiller yetiştirmemiz dileğiyle. ALLAH’a emanet olun.
İsmail DUMAN


SAAT: 05:16

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306