Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler

Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi:  15Haziran 2007 (13:29), Konuya Son Cevap : 25 Mart 2024 (22:22). Konuya 137 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı3Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Mayıs 2009, 12:37   Mesaj No:61
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: öyle çok pazarlık ettik ki( affına geldik affa layık olmasakta )

Ben iste böyleyim; yine "bana ait"lerin hesabindayim.
Baska kime söyleyeyim?
Baska kimin anlayisindan medet umayim?

senai demirci..çok güzel bir insan....
Alıntı ile Cevapla
Alt 21Haziran 2009, 11:40   Mesaj No:62
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Senai Demirci'den Bir-İnci Söz

Besmele bahsi bir esmâ bahsidir.

Çünkü Allah’ın adıyla başlamak her işte her şeyde Allah’ın ismini okumayı gerektirir.

Risale-i Nur’un kronolojik olarak değilse de metodolojik olarak başı olan

Birinci Söz her şeyin başı olan Besmele’ye başlar.

“Biz dahi başta ona başlarız” derken

Bu derse sadece başlanacağını ama hiç bitirilemeyeceğini ima eder.

Ömrümüz esmâ-i hüsnânın talimine harcansa da talimimiz bitmese

Boş bir ömür geçirmiş olmaz aksine sadece ölümümüzü değil

Yaşayışımızı da Rabbimize şehit yani tanık olarak geçirmiş oluruz.

Besmele’nin ‘be’si tıpkı iki dudağımızı birbirine bitiştirdiği gibi

Bizi hayrı ve vücudu elinde tutan Saniimize nisbet eder.

O’nun için şerleri hayra kalbetmenin

Yokluğu vücuda çevirmenin ne kadar kolay olduğunu hissettirir.

Yani Besmele ve onun başındaki ‘be’ bizim kendimizi Rahman ve Rahîm olan Allah’a bağlamamıza

O’na dayanmamıza denk gelir.

‘Be’ bizim kendi niyetimizle kendi tercihimizle

Kendimizi o gerçeğin gölgesi altına dahil ettiğimizin işaretidir.

Risale-i Nur’da esmâ-i hüsnâ didaktik bir üslupla anlatılmaz.

Esmâ-i hüsnâ hayatın ana dokusu içinde

Tefekkürün doğal akışı içinde yeri geldikçe ihtiyaç duyuldukça zikredilir.

Hangi bahis olursa olsun ilgili bahsin gerektirdiği ve b/aktığı esmâlarla Rabbe muhatap olunur;

Bir bakıma kendi fıtratımızdan ve yaşayışımızdan ipler örülerek esmâ-i hüsnânın miracına erişilir.

Bu açıdan bakınca Risale sanki esmâyı zikretmek için yazılmış gibidir.

Yani aslolan esmâdır diğerleri esmâya bahanedir.

“birincisöz” besmele ve esmâ ile irtibatımızın daima diri kalmasına vesile olmak düşüncesinden doğdu.

Senai Demirci “birincisöz” ile okurları “Birinci Söz”ün Besmele’nin sırrını yeniden düşünmeye ve hakikatle yeniden tanışmaya davet etmek istedi.

Okumalarıyla bizlere yeni kapılar açan yazar “zaten biliyoruz” doygunluğunun okuma iştahımızı kesmesinin önüne geçecek yorumlar taşıdı kitaba.

“birincisöz” Risale’yle zaten irtibatlı olanları ilk defa okuyormuşçasına coşkulu bir okuma serüvenine çağırırken okumaya yeni başlayanlara ise yeni tanışmış olmanın heyecanına layık bir bakış sunuyor.
Alıntı ile Cevapla
Alt 11 Temmuz 2009, 07:55   Mesaj No:63
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:_figan_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7800
Üyelik T.: 16 Nisan 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 84
Konular: 5
Beğenildi:1
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: unuttuk...

Allah razı olsun İnsan nisyandan gelmiyor mu zaten........
__________________
Hüzünle titreyen gönle
İnce bir ahh dokunur
Kalbi kırık olanın
Gönlüne ALLAH dokunur
Alıntı ile Cevapla
Alt 28 Temmuz 2009, 19:04   Mesaj No:64
Medineweb Aktif Üyesi
nergiz  - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:nergiz  isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7328
Üyelik T.: 23 Şubat 2009
Arkadaşları:3
Cinsiyet:
Memleket:Sakarya
Yaş:31
Mesaj: 166
Konular: 29
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Senai Demirci

o kadar çoğaldı ki “bana ne!”lerimiz
o kadar birikti ki bahanelerimiz.
o kadar benimsedik ki “bana dokunmayan yılan”ları “bin yaşa”tmayı,

sokakları kuşatan çaresizliği görmezden gelir olduk
vicdanlarımızın sızısını kesiverdik

haksızlıkların fotoğrafını çekerken, haksızlığa uğrayanları kendi yalnızlıklarına terkettik.

hepimiz birimiz için olamadık; içimizden çıkıp hepimiz için olmak isteyen birilerini küçümsedik, ucuz kahramanlar listesine ekledik.

“böyle gelmiş böyle gider”leri ağrı kesici gibi yutup başkalarına ağlayan yanlarımızı uyuşturduk

rahatladık, çok rahatladık

yüreğimize batacak kıymıkları geçtiğimiz yollardan temizlettik
nefsimizin iştahını kesecek görüntülerin üstünü ustaca sıvadık
yuvalarımızın duvarlarında dışarı sızdırmadığımız sevgi gölcüklerimizden bir kaç damla olsun serpemedik yoksulların üstüne

göz yaşlarımızı tükettik, gönlümüzün yağmur yüklü bulutlarını kovduk
çocukları, çocuklarımızı, çocuk yanımızı senin gibi sevmedik, senin gibi sevindiremedik

içimizde sancıyla kıvranıp duran duygularımızı itip kaktık.
yüreğimizi yakıp duran varoluş kaygılarını ciddiye almadık.
derdimizi yok sayıp deva aramadık.
sahte çarelere kanıp çaresiz kaldık

oysa sen..

kalbimize sahip çıktın onca kötülüğün içinde

‘’vicdanınızı tahriş edeni terk edin’’ dediğin de,

‘’şüpheli olandan uzak durun’’ dediğinde de,

kalbimize güvendiğini sezemedik.

hoyratlıklarımızı vicdanımızın cetveline vurduğunu göremedik...

Senai Demirci
Alıntı ile Cevapla
Alt 20 Ağustos 2009, 00:50   Mesaj No:65
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart RE: Oruçla Açılmış Bir Fatiha Var Artık Dudaklarımızda...

her şeyin faydasızlaştığı, her şeyin sustuğu “din günü”nde, “hesap sorulacak adam” imtiyazı ile tek başına ayakta tutulmanın resmini tamamlarız. Böylece, “Din Günü’nün Sahibi”iyle tanış eder bizi oruç.
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Eylül 2009, 09:04   Mesaj No:66
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.108
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Standart Gıybet testi

GIYBET TESTİ

1-.........nin damlasını ağzıma koymam...


ilk akla gelen kelime: içki

şimdi "içki" yerine "gıybet" koyalım.

"gıybetin damlasını ağzıma koymam" diyebiliyor muyuz?
Bu cümleyi kurarken gönlümüz rahat mı?

içkinin damlasını ben de ağzıma koymadım..koymamaya çalıştım.bilerek içtiğimi hiç hatırlamıyorum çok şükür..öyle içki sofralarına kurulupta sarhoş da olmadım ömrümde. Eğer içki kadar koksaydı gıybet, eğer birlikte gıybet sofrasına oturup kana kana içenler/doyanlar sarhoş olsaydı mahallemizin manzarası nasıl olurdu? kaçımız ayık kalırdı? ne kadarımızın ağzı gıybet kokardı?


2-burası..... .....li mi?

o kadar sık sorarız ki bu cümlenin “içki” lisini..içkili mekanlara girmekten çekiniriz..içki bulaşığı bardaklardan su içmekten sakınırız..çocukları mızı içkili lokantalara sokmaktan utanırız.. peki hiç şöyle de sorduk mu bu soruyu: burası gıybetli mi?

uzaklara gitmeye gerek yok.belki de evimiz de belki de en çok bize ait olduğunu sandığımız odamızda..seccademiz i serdiğimiz yuvamızda..çocukları mızın saçlarını okşadığımız kanepelerde. .az önce namaz kıldığımız caminin bahçesinde... belkide tam kubbesinin altında..içkiyi yakıştırmadığımız dudağımıza damağımıza odamıza yuvamıza, içmekten daha ağır sonuçları olan gıybeti nasıl yakıştırıyoruz?

3-yemeklerimizde.. ......eti yoktur.

ilk aklımıza gelen cevap: domuz..

peki ya yemeklerimizde. ..

ne kadar uzak dururuz domuz etinden...gördüğümüzde bile iğreniriz..
peki yahiç görünmüyor diye hiç kokmuyor diye yediklerimize ne demeli? gıybetlerimiz domuz eti kadar iğrenç kokmuyor mu?

4-........islami usule göre kesilmiştir...

cevap: etlerimiz.

etlerimiz yerine "sözlerimiz" kelimesini koyarsak ne olur?

"sözlerimiz islami usule göre kesilmiştir." gıybet olur mu diye yarıda kestiğimiz bir sohbeti hatırlıyor muyuz? arkadan çekiştiriyor olabiliriz diye boynunu vurduğumuz bir sözümüz oldu mu? Nefeslerimizin kardeşimizin ölü etini yemek gibi iğrenç bir eylem için murdar etmiş olabileceğimizden hiç endişelendik mi?


*Senai Demirci’nin "Söz Yangını" isimli kitabından alıntıdır
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Eylül 2009, 15:04   Mesaj No:67
Avatar Otomotik
Durumu:Beyan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10764
Üyelik T.: 21 Eylül 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 5
Konular: 1
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: GIYBET TESTİ

Allah razı olsun kardeşim.
Gıybetten Yaratana sığınırız.
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Eylül 2009, 22:40   Mesaj No:68
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:_bülbül_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 468
Üyelik T.: 25 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 1.210
Konular: 330
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart RE: GIYBET TESTİ

Allah razı olsun kardeşim helal senai usta da döktürmüş yine Kelam ve kalemlerin vardığı O celle celaluhu olunca güzel herşey Hak razı ola
Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Ekim 2009, 10:14   Mesaj No:69
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart ~*~ Elbisenizle İyi Geçinin ~*~

[align=center]~*~ Elbisenizle İyi Geçinin ~*~

RABBİMİZ Kuranda eşleri birbirlerinin elbisesi olarak tarif eder. Bizim fıtratımızı
bizden iyi bilen Rabbimizin eşleri elbiseler diye tarif etmesi hiç şüphesiz sonsuz manalar içeriyor olmalı. Elbisenin anlamı ve çağrıştırdıkları üzerinden eşimizi anlamaya çalışabilir miyiz?


Başkalarına elbisenizle görünürsünüz. Elbisenizin temizliği sağlamlığı rengi ve şıklığı dışarıya verdiğiniz mesajdır. Elbisenizin güzelliği ile kendinizi önemsediğinizi ve önemli olduğunuzu ifade edersiniz. Kirli pejmürde
dağınık sökük yırtık bir elbise kendinize değer vermediğiniz anlamına gelir. Şu halde ''Elbisemden bana ne'' deme hakkınız yoktur. Kendinizi elbisenizle tanıtırsınız; o kimliğiniz olur kişiliğinizi ortaya koyar.
Elbisenizde olabilecek her türlü kusur size mal edilir; kişiliğinizden kaybettir.
Eşiniz de sizin başkalarına göründüğünüz kimliğinizdir. Onu yıpratırsanız bakımını
ihmal ederseniz perişan hâle getirirseniz önce kendinize zarar vermiş olursunuz. Kişiliğini kaybeden özgüvenini yitiren değer verilmeyen bir eş sizin kendinizi böyle bir eşle yaşamaya mahkûm ettiğinizin
göstergesidir. Bu da sadece eşinizi değil kendinizi de önemsemediğiniz anlamına gelir.


Elbiseniz ayıplarınızı örter. Çıplak gezmek kadar utandırıcı bir şey yoktur herhalde... Şükür ki
elbise sizi hem güzelleştirir hem de bedeninizin saklamanız gereken kısımlarını örter. Bir bakıma sırdaşınızdır elbiseniz; en gizli saklı yerinize dokunur ama başkasına göstermez. İç yüzü çıplaklığınızı görür
ama dış yüzünde bunu kimseye belli etmez. Hiç ummadığınız bir zamanda sökülüveren yahut içindekini gösteren bir elbise ayıplarınızı sergiler sizi mahcup eder.


Eşler de birbirlerinin kusurlarını örtmek için vardır. Eşlerin kusur ve ayıpları hata ve
zaafları birbirine açıktır. Eşiniz sizin hakkınızda başka kimsenin bilmediklerini bilir sizde başka kimsenin görmediklerini görür. Elbette bir elbise yahut örtü olarak bu ayıpları ayıplamak için
değil örtmek saklamak ortadan kaldırmak için yanınızdadır. Eşinizin hata ve kusurlarını küçültüp saklamak yerine daha da büyütüp ortaya çıkarmaya çalışıyorsanız siz elbise değilsiniz. Bu yüzden eşinizi
kimseyle kıyaslamayın; çünkü başkalarını sadece elbiseleri üzerinden görürsünüz; başkalarının elbiselerinin bildiğini bilemezsiniz.





Elbiseye siz değer katarsınız. İçine bir insan girdiğinde değer kazanır elbiseler. Hiçbir
elbise paketinde kalsın diye dikilmez. Onu değerli kılan bir insan bedenine uygun olması bir insan tarafından giyilebilir olmasıdır. Bir başka deyişle insan elbiseyi giyindiğinde elbise de insanı giyinir.
İçinde insan olan bir elbise adeta konuşur işitir görür düşünür. Kendisinde kişilik olmayan bir insanı çok güzel bir elbise kişilik sahibi etmez. Elbise üzerinden sarkar her haliyle o insana fazla
geldiğini söyler.Çoğunlukla iyi ve ideal bir eş ararız. Bu arayış kendimizin bu iyi ya da ideal eşe
iyi ya da ideal bir eş olup olamayacağımız detayını gözden
kaçırtır. İyi bir elbiseyi giyinince adam olunmayacağı gibi iyi bir
eş bulununca da iyi bir evlilik garantisi yoktur. Öncelikle bu iyi
eşe iyi eş olmanız gerekir. Sonra da iki iyi eş olarak iyi bir
ilişkiyi sürdürmenin ve geliştirmenin yollarını aramanız gerekir.
Eşler birbirlerinin elbisesidir; yani
birbirlerini giyinirler. Aralarındaki uyum onların ilişkilerinin
şıklığı için vazgeçilmezdir. Eşiniz de elbiseniz olduğuna göre sadece
onu giyinmekle değer kazanacağınızı düşünmeyin. Elbiseye sizin de
katacağınız bir şeyler vardır. Ona göre yürümesini ona göre durmasını
ona göre davranmasını bilmeniz gerekir.




Elbise sizi korur. Elbisenin örtme fonksiyonuna ek olarak koruma fonksiyonu da vardır.
Elbise soğuktan aşırı sıcaktan kir ve tozdan vs. korur. Canınızı ve
teninizi tehdit eden şeyler karşısında elbisenize daha sıkı bürünmeniz
gerekir. Aksini yapıp böylesi tehditlerden elbisenizi sorumlu tutmanız
haksızlık ve akılsızlık olur.Hayatımız pürüzsüz ve
sorunsuz değildir; eşler arasında soğukluğa sebep olabilecek sayısız
sorun çıkar. Çünkü hayatı olduğu gibi olumsuzlukları da içinde olacak
şekilde paylaşmaya söz verdiniz. Bu durumda eşinize olan sevginizin ve
bağlılığınızın sorunlar ortaya çıkınca yitirilmesi değil artması
gerekir. Sorunlara karşı birbirinizi desteklemek üzere bir aradasınız.
Çıkan her sorunun çözümü olarak boşanmayı düşünmek dahası sorunlara
evliliğin yol açtığını düşünmek üşüyorum diye elbiseyi üzerinizden
atmaya benzer. En çok o zamanlarda lazımdır size elbiseniz; yani
eşiniz. Birbirinize sıkıca sarılmadığınız sürece gelen ilk rüzgâr
elbisenizi üzerinizden sıyırıverir; eşinizle uzaklara düşersiniz.


Senai Demirci[/align]
Alıntı ile Cevapla
Alt 05 Ekim 2009, 13:59   Mesaj No:70
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Rüşdü hidayet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10838
Üyelik T.: 28 Eylül 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 28
Konular: 6
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart SöZ Yangını...!!!



Sessiz ve sinsi bir yangını haber veriyorum size. Görünmez bir depremin enkazını resmediyorum. Nefeslerimizle harladığımız, hece hece alevlendirdiğimiz bir yangını körüklüyoruz ağzımızda. Dilimizin her kıpırtısında ürkütücü fay hatlarını tetikleyen zelzeleler büyütüyoruz odalarımızda. Sevaphanemizi yakıyoruz dilimizle. İyiliklerimizi yerle bir ediyoruz dudağımızla. Kendi duruluğumuzu bulandırdığımız, kardeşlerimizi küçük düşürdüğümüz, doğrularımızı eğrilttiğimiz, yüzümüzü de sözümüzü de ikileştirdiğimiz “fiskos bombaları” döşüyoruz ağzımıza, aramıza, yuvamıza, sokağımıza…

Bir insan inandığını söylediğinde, kendisini ALLAH’la ilişkilendirir. Bir insan “mü’min” olduğunu beyan ettiğinde, artık ALLAH’la yaşamaktadır. O’nu kendine Vekil edinmiştir. O’nu kendine Velî edinmiştir. Mü’min, ALLAH’ın kulu olarak tanımlamıştır kendini. Öyle yaşar, öyle bilir ve öyle bilinsin ister. Vekil’i ALLAH olan ise dokunulmazdır. Velî’si ALLAH olana dil uzatılmaz. Kendine “ALLAH’ın kulu” olarak markalayan, o kutlu markanın ardındadır, onun kalitesi üzerine laf edilmez.

“ALLAH’ın kulu”nun hataları olabilir elbette. Ama o kulun ALLAH’ı, hatasından dönmesi için sabreder, dönüşünü bekler. Bir başkası, ALLAH’a kul olanın hatasını görür görmez onu cezalandırmaya kalkamaz, sırlarını yağmalayamaz. O zaman kendini ALLAH’ın önüne koymuş olur. [Bakınız, Hucûrat, 1]

ALLAH, kulunun ayıbını hemen yüzüne vurmaz, başkalarına ilan etmez. Bildiklerini hemen herkese her fırsatta söylemez. “Halîm” olarak bekler. “Tevvâb” olarak, dönmesi için mühlet verir. “Settâr” olarak kusurlarını gizler. Bir başkası araya girip, ALLAH’ın gizlediğini açığa vurma hakkına sahip değildir. Bir başka kul, acele edip “ALLAH’ın kulu”nun o kusurdan asla dönmeyeceğini varsayarak, ALLAH’ın kulunu o kusura indirgeyemez. Bir başkası, iyilikleri de olan, hatadan dönmesi de iyilik sayılan “ALLAH’ın kulu”nu hep kötülükten ibaretmiş gibi etiketleyemez. Bir başkası, ALLAH’ın hatasından dönmesi için beklediği, kusurlarını gizlemek için sustuğu kulunun hatırını hiçe sayıp, o kula ceza kesemez, konuşmaya kalkamaz. O zaman da kendini ALLAH’ın ve Resûl’ünün önüne koymuş olur [Yine bakınız, Hucûrat, 1].

ALLAH, kulunun hatalarını affedeceğini beyan eder. Hem de severek affeder. Affettiği için sitem bile etmez kuluna. Affettiğini hatırlatmaz bile kuluna. Bağışladığına, bağışladığını bile unutturacak denli nezaket ve anlayış sahibidir O. Hem de O, kulunun kusurunu bilmesiyle yaşadığı mahcubiyeti, kusursuzlukla kapılabileceği gururdan daha sevimli bulur. Hem de O, kulunun pişmanlığıyla döktüğü gözyaşını günahsızlığı sebebiyle kendini beğenmesinden daha makbul bilir.

ALLAH’ın kusurunu af ve bağışı için vesile eylediği kulunu kimse, affedilmez ve iflah olmaz ilan edemez. ALLAH’ın hatasıyla da sevdiği, hatta (tövbesine vesile olduğu için) hatası için sevdiği kulunu hiç kimse sevimsiz bulamaz. Yoksa, kendini ALLAH’ın Resûl’ünün önüne koymuş olur. [Daha dikkatlice bakınız, Hucûrat, 1] ALLAH, mü’min kulunu dokunulmaz ilan etmiştir. [İnanmıyorsanız bir daha okuyun: Münafikûn’un 8. Ayetini: “İzzet, ALLAH’a, Resûl’üne ve mü’minlere aittir.”]

Mü’min olmak şerefli olmak için yetiyor. Ek bir şart koymuyor Rabbimiz. Onurumuz ALLAH’a ve Resûl’üne göre yaşama çabasından besleniyor demek ki.. ALLAH’ın ve O’nun elçisinin garantörlüğü altındaymış mü’minin olarak dokunulmazlığımız. ALLAH’ın dokunulmaz kıldığına dokunan yanar! [Bir de Hucûrat 2’ye bakalım: “…yoksa yapıp ettikleriniz boşa gider, sevaplarınız yanar!]

Bir insanın, gıyabında da onurunun korunduğu, olmadığı yerde de saygı gördüğü, işitmediği kapı arkalarında da hatırının sayıldığı biricik medeniyetin mensupları olarak, gıybetsizliğe davet ediyorum sizi. Gıybet Gönülsüzlüğüne… Etlerimiz gibi sözlerimiz de “İslamî usulle kesilmiş” olsun istemez miyiz? İçkinin olduğu kadar gıybetin de “damlasını ağzıma değdirmedim” diyebilmeyi istemez miyiz?

Senai Demirci
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

« Adı: Filistin | - »

Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
senai hocamdan bir hoş dua _bülbül_ Dua Bölümü 1 30 Ocak 2023 14:09
Senai Demirciden Vakit Öğle Şiiri Videosu MERVE DEMİR Videolar/Slaytlar 1 10Haziran 2021 23:13
Şeyh Sadi' den Sözler/İnciler-Medineweb MERVE DEMİR Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler 14 30 Mart 2020 00:03
La Tahzen ( Üzülme ) Senai Demirci Medineweb nurşen35 Şiir Dinletileri 2 17 Ağustos 2017 23:50
Kahhar // Senai Demirci enderhafızım Serbest Kürsü 0 09 Ekim 2012 20:20

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.