MEDİNEWEB ÖABT DİKAB "DELİLLER" Fıtrî Delil (Fıtrat Delili) İnsan, fıtratı gereği kendi gücünün üstünde yüce bir gücü idrak etmektedir. Bu duygu ve düşünce her insanın fıtratında mevcuttur. İnsan, özellikle başının sıkıştığı anlarda yüce bir kudrete iltica etme ihtiyacını duymaktadır ki, bu yüce varlık Allah’tır. |
Gâye ve Nizam Delili: Kâinatta her şeyin bir sebebi ve gâyesi vardı. Boşuna yaratılmış hiç bir şey yoktur. Ayrıca kâinatta her şey, yerli yerine oturtulmuştur. Her şeyin böyle bir nizam ve belli bir gâyeye yönelik olması, onları düzenleyen birine ihtiyaç gösterir. Ayrıca bu düzenleyicinin, kâinattaki her şeye hâkim bulunması da kaçınılmazdır. Bu düzenleyici, Allah'tan başkası olamaz. Kur'an-ı Kerîm'de de, Allah'ın azamet ve kudretini isbat konusunda sık sık bu delile başvurulur |
İmkan delili: Hadsiz imkanlar içinde en mükemmel imkanların tercih edilmesidir. Yaratıklardaki seçilen yaratılış tercihleri yaratıcı tarafından yaratıklara en uygun, faydalı ve muhtaç oldukları özelliklerin o varlığın imkanlarına sunulmasıdır. "Evren'deki her şeyin olması da mümkündür, olmaması da. Bu kuralın bir istisnası olmalıdır, yani yokluğu imkansız olan, Allah'tır." |
Hudus delili: 'Hudûs', sonradan meydana gelme anlamındadır. Bu delil, kâinatta görülen varlıkların hallerinden ve niteliklerinden; evrenin sonradan meydana gelmiş olmasından Allah'ın varlığını isbata ulaşan bir delildir. "Evren'deki her şey sonradan olduğuna göre bunların öncesinde ve bunların hepsine sebep (ilk sebep) olan bir varlık olmalıdır." Delilin en eski şekillerinden birini Gazali'de görmekteyiz. Onun delili dile getirişi şöyledir: (i) Her hâdisin hudûs bulması için bir sebebe ihtiyacı vardır. (ii) Âlem hâdistir, (iii) O halde onun da hudûsunun bir sebebi olması lâzımdır. |
Temanu' Delili: Temanu' men etme kökünden gelir. Allah ile birlikte ikinci bir tanrının varlığının imkansız oluşu üzerinden hareket eder. Kur'an'dan ayetlerle desteklenen delile göre eğer ikinci bir tanrı olursa iki tanrı arasında anlaşmazlık olur. Biri bir şeyi; diğeri tersini yapmak isterse aralarında çelişki olur. Eğer o eylem hiç olmazsa bu durumda ikisi de tanrı olmaz. Birinin istediği olursa diğeri tanrı olamaz. Bütün bunlardan sonuçla: İki tanrı olamaz. |
inayet ve ihtira delili İbn Rüşd'ün inayet delili, alemdeki her şeyin insanla uyumlu olmasından hareket ederek, bu mükemmel uyumun ancak bir yaratıcı tarafından tasarlanmış olması sonucuna varır. İhtira delili ise alemdeki her şeyin yaratılmış olduğu ve bu yaratılanların mutlaka bir yaratıcısının olması gerektiği üzerinden Allah'ın varlığını ispatlar |
*********İslâm düşünce tarihinde kelâmcılar daha ziyade "hudûs delili"ni, İslam filozoflar ise "imkân delili"ni tercih etmişlerdir. |
Ahlak delili; kişinin ahlaki deneyiminden ve bu deneyim ile ilgili her çeşit veriden yola çıkarak Tanrı'nın varlığını ispat etmektir. Bu tarz 18. yüz yıl sonlarında geliştiren Kant'tır Kant'a göre insan ahlaki bir varlıktır. İnsan ahlaklı olmaya "mecbur" bir varlıktır. |
S. TELEOLOJİK DELİL HANGİ FİKİR ÜZERİNE BİNA EDİLİR? C. Teleolojik delil, daha çok mahiyete ilişkin olan “varlık" kavramından değil, âlemde görülmesi ve kavranılması mümkün olan amaç düzen ve uyum fikrinden kaynaklanmaktadır. S. TELEOLOJİK DELİL İSLÂMDA HANGİ FİLOZOFUN HANGİ FİKİRLERİ İLE DESTEKLENİR? C. Teleolojik delil, İslamda daha çok İbn Rüşdün inayet(lütuf) ve ihtira (icat) kavramlarını dikkate alarak ortaya koyduğu “inayet delili" ve "ihtira delili" diye bilinen iki ayrı yaklaşımla da desteklenmektedir. S. İNAYET (LÜTUF) DELİLİ? C. İnayet (Lütuf) Delili: Bütün varlıklar insana ve insanın varlığını devam ettirebilmesine elverişli bir uyum, düzen ve uygunluk içerisinde var edilmiştir. Bu uyum ve uygunluk, ilim ve iradeye dayalı bir düzenleme gerektirdiği için, onun, varlıklarda kendi basına gerçekleşmesini düşünmek makul görünmemektedir. O halde, bunu sağlayan ilim ve irade sahibi bir varlığın olması gerekir ki, bu da Tanrıdır. S. İHTİRA (İCAT) DELİLİ? C. İhtira (İcat) Delili: Bu, canlılığın başlangıcı ve cansız varlıklarda hayatın ve hareketin ortaya çıkısı esasına dayanır. Doğadaki bütün varlıklarda görülen canlılık kendiliğinden olan bir durum olmayıp Tanrının bir icadıdır ve her birinde insan için bir fayda vardır. Mesela, kuru bir kütükten üzüm gibi tatlı ve sulu bir meyvenin ortaya çıkması Tanrının bir icadı ve bir lütfüdür. Bu yaklaşım, âlemde görülen gaye ve düzenin insan hayatı açısından yararlılığına dikkat çekerek onları, teorik bir fikrî tespit olmaktan çıkarıp anlamlı ve pratik bir faaliyetin eseri haline getirmektedir. |
Varlık Delili (Ontolojik Kanıt): *Ontoloji terimi, Eski Yunanca’da “varlık” ya da “var olma” anlamlarına gelen on (ontos) kelimesi ile “söz”, “us”, “konuşma”,“bilgi” gibi anlamlara gelen logos sözcüğünün birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. *Tanrı’nın varlığına dış dünyadan değil, insan zihninde var olan “mükemmel varlık” ya da “zorunlu varlık” düşüncesinden ulaşılır. İşte bazen farkında olarak, bazen de ciddi mantıkî tahliller yapmadan insanın içinde hissettiği bu “yüce varlık” fikri,Tanrı’nın var oluşunun en büyük kanıtıdır. *Düşünce tarihinde ontolojik delilin ilk izlerine İslâm Felsefesi’nde Fârâbî ve İbn Sînâ’da rastlanmaktadır. *Varlığı kuşatacak daha küllî bir kavram bulunmadığına göre, onun tanımını yapmak mümkün değildir.(Farabi) *Fârâbî’nin “Ekmel Varlık Delili” olarak kullandığı bu delile *Batı dünyasında Saint Anselm ile ve ondan daha sonra Descartes ile meşhur olan bu delilin bir çok izahı İbn Sina’nın eserlerinde de aynen mevcuttur. |
SAAT: 19:20 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.